Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HAZİBAN 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
- UyumpakeOerMaı sonra
m Wye uym komyanı
/UfyeUymHükmettl
Etektronik posta: derazsomecumtwriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97
- Istanbul, dünya mirası kent
listesinden çıkartılacakmış...
"Mirasvediler
vönetirse bövle oluri"
Cephesapsız
Telsim, öğrencilere
"ceprtesaplı" servisi ile
cep telefonundan
indirimli mesaj
gönderme olanağı
sağlıyormuş... Yaklaşık
90 bin lira olan
mesajlar, saat
22.30-07.30 arasında
45 bin liraya
gönderilebiliyormuş...
Doktora öğrencisi
Erkan Avcı dikkat
etmiş: "Miimkün
_JC. olduğu kadar,
bana gelen mesajlan
cevaplamak için
indirimli saatleri
bekler, cevaplanmı
22.30'dan sonra
atanm. Fakat saat
22.30'u gösterdikten
sonra mesajımı
yolluyorum ama ne
enteresandır ki
yolladığım mesajın
raporu mesaj saatini
22.23 olarak
gösteriyor. Yani arada
7-8 dakikalık bir fark
var. Kanımca Telsim,
ulusal kanal TRT'nin
saat ayarını
kullanmryor. Bu da ben
ve benim gibi hareket
eden bir sürü
öğrencinin ulusal saat
ayanna aldanıp
yolladıklan mesajlann
aslında hiçbir şekilde
indirime dahil
olmadığını gösteriyor."
ektuplzmir'dengeliyor...AvukatAydınTür-
kay yazmış... Orman niteliğini yitirmiş ma-
liklik alanlann imara açılmasına ilişkin tartış-
malara küçük bir bilgi notu düşüyor Aydın
Türkay... Aynen şöyle diyor:
"Akdeniz iklimi bitki örtüsü olarak bilinen makiler, de-
niz havası alan ve 800-900 metre yüksekliği olan ılı-
man her yerde yetişir. Yanan veya yakılan orman alan-
larında, yangından sonraki ilk kışın bitiminde, rüzga-
nn, kuşlann, kanncalann taşıdığı tohumlarla kendiliğin-
den çıkmaya başlar. Dokunulmaz ise üçüncü yılın so-
nunda menengeç, kocayemiş, sandal ağacı, funda,
mersin, sakız ağacı, akçakesme, keçiboynuzu, pımal
meşesi, delice, defne, erguvan, ardıç, katırtırnağı, zak-
kum, laden gibi maki türleri boylanır ve devamlı yeşi-
lin tüm tonlanyla toprağı kaplar ve kavrar. Böylece, ta-
rıma uygun olmayan, meyilli, kıraç araziyi bakım iste-
meden yeşillendirip erozyonu sıfıra indirerek oksijen
üretmeye, diplerinde küçük hayvanlan banndırmaya,
ilPembe gözlilkuşlara yuvalık etmeye ve bize ürün vermeye başlar.
Gelişmiş bir makiliğin, bioekolojinin insana yararlı de-
ğerleri yönünden ormandan hiç eksiği yoktur.
Makilik yandığı veya yakıldığı ya da tahrip edildiği
zaman yaprak çürüğü ile verimli hale gelen üst taba-
ka toprak erozyonla gideceği için ancak çok fakir top-
raklarda yetişebilen maki türleri ile garigler çıkmaya
başlar. örneğin hepimizin bildiği, yarartandıgı, ihraç
ürünümüz kekik, bir garig bitkisidir. Uzun süre doku-
nulmayan bir garig alanı zamanla makiliğe dönüşür.
Uzun süre dokunulmayan makilik de zamanla orma-
na dönüşür. Çünkü kozalaklanndan fırlayıp kanatçık-
lannı rüzgâra vererek gelen on binlerce çam tohumun-
dan onlarcası makilerin oluşturduğu gölgelik verimli
toprakta yeşererek fidan olur ve çam ağacı ibrelerinin
SESStZ SEDASIZ (!)
zehri ile altındaki bitkileri öldürüp kendine yaşam ve
gelişme alanı açarak üremesini sürdürür.
Bu, bilimsel adı 'ekolojik ardıllık' olan bir doğa ola-
yıdır ve uygulamacı ziraatçı ve ormancılanmtz bunu
çok iyi bilirler... Bilirier de, masa başındaki amirlerin-
den gelen talimatlar doğrultusunda mütalaa vermek
ve satılacak arazi yaratmak durumunda olan bu 'ga-
rip'ler makilik ve gariglik alanlar için 'orman vasfını
kaybetmiş alan' yaftasını yapıştırmak zorunda kalırlar.
Işte böylece, güzelim makiliğin ölüm fermanı imza-
lanmış olur. Pınann kuytusunda üç minik yavrusu ile
yaşam süren pembe gözlü tavşan, kimsenin umurun-
dadeğildir... Konuşamazki, kendini savunsun... Ken-
dilerine çevreci diyen avukatlan ise amatörce savun-
duklannda pek etkili olamazlar... Nasıl etkili olsunlar
ki? Bu yazıyı okuyanlar 'haklı ama' demekten öte ne
yapabilir? Idam fermanını yasalaştıracak 500 kişiden
birileri pembe gözlü tavşan ailesinin sesini duyar mı?
Duysa da umursar mı?"
Munzur dağlarından İstanbul'a doğru
Bir zamanlar Bolu Dağı'nda Turing'
işlettiği Koru Motel'i anımsıyor
olmalısınız... Motelin önündeki
dükkânda doğadan süzülüp gelen
ürünler satılırdı...
Turing, Koru Motel'den aynldı...
Turing Genel Müdürü Çelik
Gülersoy'un Istanbul'da özenerek
yarattığı birçok işletme Turing'den
alındı... Şimdilerde Turing,
Fenerbahçe'deki ve Bebek'teki
kafeteryalarında doğal ürünleri
yeniden sunmaya başladı... Hem
de ta Tunceli'nin Munzur
dağlannda, Artvin'in Posof
yaylalannda yöre halkınca üretilmiş
besinler Istanbul'a getiriliyor...
Halis karakovan balı... Topak
tereyağı... Lor peyniri... Tulum
peyniri... Kurutulmuş meyveler...
Kuşburnu pekmezi... Dağ kekiği...
Güneşte kurutulmuş et, peynir
ın
t
çeşitleri, çökelek... Yumurta...
Çelik Gülersoy, şöyle diyon
"Cümle âlem biliyor ki, Turing bir kâr
kuruluşu değil. Bir hizmetler ve
örnekler öncüsü... Şimdiye kadar
birkaç merkezden aldığımız ilaçsız
besinler konusunda bir atılım
yapmaktayız. Başta bal ve tereyağı,
sonra peynirier... Bunlar için,
Tann'nın bir-iki saklı cennetini
seçtik... Bu örnek yayılırsa, rüyalar
gerçek olursa, yani göl bir gün
maya tutarsa, yine herkes sevinir.
Ankara'da yatan eşsiz adamın
ruhu da şad olur... Çünkü o, ulusuna
sadece birkaç hedef gösteımişti.
Banş, bağımsızlık, dayanışma ve de
üretim, doğru üretim, halis üretim..."
Ve Çelik Gülersoy'un çağnsı:
"Lütfen hemen yazılın, sipariş verin
ve hatta bir avans ödeyin ki, sistemin
birgüvencesi olsun."
ÇED KÖŞESI
OKTAY EKİNCt
Trabzonlu Aydınlarla
'Istanbul'dakiler' Üzerine...
Geçen hafta, 5 Haziran
Dünya Çevre Günü için Trab-
zon'daydık. Mimarlar, Cum-
huriyet okurlan, doğa ve kent
dostlanyla "Anadolu kültü-
rü" üzerine söyleştik...
Mimarlar Odası'nca resto-
re edilen tarihi binanın bahçe-
sinde yorgunluk atarken, de-
nizden esen rüzgânn getirdi-
ği kesif bir çöp kokusu kahve-
ninkini aldı götürdü. Dediler
ki:
"- Kentin çöpünü kıyıya dö-
küp dolgu maddesi olarak
kullaıuyorlar. Koku bazen da-
yanılmaz oluyon."
Karadeniz'in binlerce yıllık
uygarlık limanını bu duruma
düşürenlerin de o gün "çevre
mıtku" çektiklerini düşünün-
ce, akhmıza gelenleri gülüm-
seyerek geçiştirdik...
Minibüs Tormula'sı...
Kentte gezinmek için K.
MaraşCaddesi'ne çıktığımız-
da ise neye uğradığımızı şa-
şırdık... Anlatı-
lamaz bir "mi- |
nibüs terö-
rü"nden canımızı
zorkurtardık...
Sayısız minibüs, ya-
yalar bir yana, başka hiç-
bir araca fırsat tanımadan
Trabzon"un en gösterişli
caddesini kaplamış, bir-
birlerini sollayarak, sağ-
layarak yolcu kapma
cambazlığı içinde do-
ğuya doğru yanş ha-
lindeler... Sonra da
Uzun Sokak'tan ay-
nı hışımla geri dö-
nerek Taksim
Meydam'na
dalıyorlar...
Kentin merke-
zini gün boyu "Formula" pis-
tine dönüştüren bu minibüs
egemenliğine, sözde dolmuş-
tan daha bereketli ve daha u-
cuz bir "tophıtaşım" yaratma
adına karar verilmiş!..
Şaşkmlığımıza açıklık ge-
tiren dostlar dediler ki:
"- Tarihi Trabzon Kalesi'ni
atana alarak kenti ezmeye ha-
zırlanan Tanjant-yol kâbusu
da işte bu nünibüslerin daha
hızh yanşabUmeleri için~"
Nitekim, aynı kâbusun "ön-
cü uygulamasını" da yine
Taksim Meydanı'nda gör-
dük... Kaleyi ezecek yolu kar-
şılamaya hazırlanan dev bir
"nçan viyadük", koca fil
ayaklanyla yükselerek tarihi
kentin üzerine adeta "çuflaıu-
yor"... Kent kültürü yerine
"kent içi otoyol kiUtürünün"
yarattığı azman bir beton küt-
İe, Istanbul'daki Taksim'in
Trabzon
Trabzon'daki eşi olan eski
"maksem" (şehir suyunun
"taksim" edildiği yer) alarun-
da ne kimlik bırakmış, ne pey-
zaj, ne de bir avuç gökyüzü...
Aydınlanma sofrası
Bunlara rağmen yüreğimizi
ferahlatan ve sadece Trabzon
için değil, tüm ülke için "umu-
dumuzu" yenilediğimiz saat-
leri ise ertesi akşarhki "ayduı-
lanma soframız"da yaşadık...
Kendini "kent ve hukuk sa-
vunmasına" adamış Avukat
Hüseyin Çıray, CUMOK söz-
cüsü Celalettin Çiftçi ve arka-
daşlan, KTÜ'den öğretim üye-
len, kahraman mımar Bekir
Gerçek ve meslektaşlan, ant-
ropolog, doktor, işadamı, ar-
keolog ve ADD üyesi Trab-
zonlu dostlar...
Galiba, yıllardan bu yana ilk
kez, Karadenizlilerin "Temel
fikralan" yerine "düşüncede-
rinliğini" paylaştığımız bir
akşamındaydık...
Paylaştıkça da
%
* geç saatlere
kadar kesinti-
siz "aydınlan-
dık"
Örneğin Trab-
zon "u yıpratan ve tah-
rip eden bu abukluklar
için diyorlar ki: "Toplu-
mu yaşama kûltüründen
uzaklaştıran çıkar or-
taklıklaru kenti de sade-
ce bir yatınm alanı. em-
lak pazan ve arsa yığını
olarak görüyor»."
Aynı kent soyguncula-
nnın sözgelimi "AB"yi
militanca ve "koşulsuz"
sa\Tinmalannı da benzer
kaygılarla sorguluyor-
lar... Öncelikle kendi ba-
ğımsız kimliğimizi ve
ulusal değerlerimizi güçlü ve
etkin blmayı önemsemeden,
kurtuluşu sadece Avrupa"yla
ortaklığa bağlayan kımi "ts-
tanbullu ajduılar'' için de ba-
kın ne söylüyorlar:
"- Anadohı aydmı tstanbul'a
gittiğinde, onlann hep yoğun
işleri oluyor™ Akşam sohbeti
bir yana, gündüz çayına bile
ara ki bulasın... Onlar Anado-
lu'ya geldikkrinde ise hep ye-
dirilip içirflmeyi ve hatta kar-
şılanıp uğurlanmayı bekh'yor-
lar... Sakın Avrupa'yla ilişki-
miz de işte buna benzer olma-
sın?.."
Dedim ya. Trabzonlu dost-
larla hem söyleştik. hem ay-
dınlandık... Kadehlerimizi de
"Anadohı avdınlanmızın'" sev-
dalı yüreklerine kaldırdık...
Oekinci ' cumhuriyet.com.tr
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇİZGÎLİK KÂMİL MASARACl
HARBİ SEMlH POROY semihporoyfd yahoo.com
HAYAT EPtK TIYATROSU MVSTAFA
İŞSİZLÎKTE
DÖNYA
ÜCÜNCOSÜ J
tT™T~~! ! 1 t 1 1 | | f f ( ı r cW ıT~™T™T"~ı ı f *r
i * /^
J /
yiNEiş
T Î T 1
TARİHTE BUGÜN MI 11 Haziran tcıcu. mumtaz-arikan.com
CANU
TT Si/SÜA/, <SÜA/£y VıeTMAMU S'fS BU-
G4HİP HALKtAI SÖZÜ ÖMÜNDB KEN&İ-
• ,v
, ,AKMf$7~r f. y^ÇLI SAHİP THIC (ŞUAfiJG
\ DHUC, ÜLKE YÖA/ET/M/A/r ETU'/VDE TUTHAJ
A/SO OISIH £>f£A/t 'IfJ DltCJA'rÖeCE UYGU-
LAA/tALA&/N/ VE
LİMCE
CIYLA 8U EYLEM£
&AYGON 'UA/ Bi/S. YOL KAl/ŞA<SlMDA, fCf-
' SıJS. ' - -
ÜSTİJNE SENZ-İN DÖKEM QU/UJG OMOCy
KİgGİT- ÇAtcAfSAK. AL&l/LEie. İÇİMDE G4C-
zuvfrr/. y/*ÇL( GAMrp H?Ç uA/se/ZET- err
MEOEN seSSiZ S/Ç.İMDE
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
'Ne Degin Çağdışı'
Olmak Ozerine
Geçen çarşamba günkü "Almanya Notları" başlık-
lı yazımda orada yaşayan kimi bilim adamlan, aydın-
lar, öğretmenler, gazeteciler arasında Türkiye karşıtlı-
ğının, Türkiye'yi kötülemenin moda olduğundan söz
etmiştim. Paris'teki bir siyasal bilimler enstitüsünün
düzenlediği Irak'la ilgili bir konferansa katılan bir oku-
rumun da benzer gözlemleri olmuş. Bana gönderdiği
mektupta, "Türkiye'de çokiyı tanınan kimiprofesör-
ler, aydınlar burada verdikleri konferanslarda Türki-
ye'deki laikyapıyı 'faşizan', laik insanları da neredey-
se 'faşist' olarak lanse etmektedirier.." diyerek bu ko-
nunun tartışılmasını istiyor.
Batı ülkelerindeki üniversitelerin, enstitülerın, vakıf-
lann krtaplıklannı gezenler bilirler. Gelişmiş Batı ülke-
lerinin dışında kalan ülkelere, toplumlara ayrılmış bö-
lümlerdeki kitaplann büyük çoğunluğu o üikelerin bi-
lim adamlan, araştırmacıları, gazetecileri tarafından
kaleme alınmıştır. Az sayıdaki edebiyat ve sanat kitap-
lannın dışındaki bu kitaplann neredeyse tümünün or-
tak özelliği araştırma konusu olan üikelerin, çalışma
alanı ne olursa olsun, "ne değin çağdışı" olduğunu or-
taya koymalarıdır. Belli bir konuda o ülkeye ilişkin bir
diplomatezi hazırlayan, doktora çalışması yapan öğ-
renciler ya da bir makale, bir kitap yazmakta olan
araştırmacılar, bilim adamlan da kaynak olarak yine
bu kitaplara başvururlar. Böylece bir kısırdöngü olu-
şur. Yazı, "söz"den daha kalıcı ve daha inandıncı ol-
duğundan, sözgelimi Idi Amin'in Uganda'sı, aradan
geçen yıllar içinde istediği kadar değişim geçirmiş ol-
sun, bu kısırdöngü içinde hep "aynı" kalır.
Bu kitaplann çoğu, "Batı uygariığı" dışında değer-
lendirilen üikelerin aydınlanna "sipariş üzerine" yaz-
dınlmıştır. Konuyu da doğal olarak siparişi veren üni-
versite, araştırma enstitüsü ya da vakıf belirler. Bunu
yaparken de kendisine "bilimsel biryapıt" olarak ge-
ri dönecek konunun mutlaka o ülkenin koşullarına
bağlı bir "karşıtlık" içereceğini bılir. Bu, kitabı yazacak
kişi için de geçerlidir. Çünkü herhangi bir Batı üniver-
sitesi, araştırma enstitüsü, vakfı için "işkencesiz",
"baskısız", "insan haklan ihlalsiz" bir Uganda'nın, Mo-
zambik'in ya da Iran'ın hiçbir araştırma değeri yoktur.
O kitaplıklarda "ne değin çağdışı" olduklan "bilimsel
yapıtlaha" defalarca kanıtlanmış ülkelerdeki olumlu
değişimler, düzelmeler üzerine incecik bir broşür bile
bulmak olası değildir. Sipariş üzerine; üretılen bu "bi-
limsel yapıtlar"da o, "ne değin çağdışı" olduğu ka-
nrtlanan ülkelerdek işkencelerin, baskılann, insan hak-
lan ihlallerinin gerçekte o ülkeleri egemenliği altına al-
mış olan emperyalizmle, emperyalizmin işbirlikçisı
olan yerli işbirlikçilerin el ele yürüttükleri politikaların
bir sonucu olduğunun üzerinde hiç durulmaz. Sözge-
limi, Idi Amin'in hangi emperyalist ülkenin kuklası ol-
duğu doğal olarak bilinir, ama siparişi veren eğer o ül-
kenin üniversitesi, araştırma enstitüsü ya da vakfı ise
"emperyalizm olgusu" es geçilir. Yok, o emperyalist
ülke (x) ise, sipariş de (y) ülkesinden bir kuruluş tara-
fından verilmişse o zaman (x) ülkesinin ipliği pazara
çıkartılır. Çünkü emperyalist ülkeler arasında kıyasıya
bir rekabet mevcuttur ve bu ülkeler birbirlerinin elin-
den "avlak" kaparak güçlenmek için her yola başvu-
rurlar.
Peki, "gelişmiş Batı uygarlığı"nm dışında kalmış üi-
kelerin aydınlannın bu "kısırdöngü" zincirine bir hal-
ka daha takmak yolundaki çabalarının arkasında ya-
tan nedir? Sipariş karşılığı ellerine geçecek olan pa-
ranın çekicilığı, yoksa körü körüne Batı hayranlığı ya
dataşıdıkları uşaklık ruhu mu? Bence hiçbiri değildir.
Aralannda sayılan çok az da olsa hiç kuşkusuz bun-
lardan da vardır, fakat onlan, kendilerini bilimin gerek-
tirdiği nesnelliğin dışına düşüren temel güdü, birincil
olarak ait olduklan ülkelerdeki sıkışmışlık duygusun-
dan kaynaklanmaktadır. Birçoğu çeşitli dönemlerde
yayımladıklan kitaplar, yaptıkları konuşmalar nedeniy-
le işkence, baskı, zulüm görmüştür. Aitoldukları ülke-
lerde hükümetlerdeğişmiş, iktidarlarel değiştirmiş, fa-
kat yürürlükteki yasalar sınırsız bilimsel özgürlüğün
önünde engel oluşturan antidemokratik hükümlerden
arındırılamamıştır. Bu durum, benzer olumsuzlukları
bir kez daha yaşamak istemeyen azgelişmiş ülke ay-
dınlarını kendi devletine karşı öfkeli, hırçın ve "öç alı-
cı" kılmaktadır. Ortaya çıkan ve önemli doğrular da
içeren bu kitapları bilimsel nesnellikten uzaklaştırarak
"araçlaştıran" da yazann bu "öç alma" duygusunun
kitabının içeriğine olan yansımasıdır.
Tartışmayı sürdüreceğiz.
(e-posta: davukcuoglu
r
superonline.com)
(Faks:0212-232 68 73)
BULMACA SEDAT YAŞAYAS
SOLDANSAĞA:
1/Yahudilerde,
elli yılda bir
Tann'ya ve
dinlenmeye
aynlan yıl...
Katılmış, ulan-
mış parça. 2/
21 yasın altın-
daki oyuncu-
lardan kurulu
spor takımlan
için kullanılan
sözcük... Bez
parçalanndan
1
2
3
4
5
?
l
1
\
2
!
3 4 5 6 7 8 9
I U B I
nru
\IInIdoku- 1 2 3 4 5 6 7 8
nan basit kilim. 3/
"'Bilgili, akıllı" anla-
mında argo sözcük. 4/
İtici neden, güdü... Kı-
zıldeniz'in kuzeydoğu
ucundaki körfez. 5/
Akira Kurosava'nın
bir filmi... Briçte, bir
roberi oluşturan iki
bölümden her biri. 6/
Savaş, kahramanlık
gibi konulan işleyen şiir türü... Bir makamı ya da ku-
rumu simgeleyen bayrak. II Güney .»Vmerika'da bir ır-
mak. 8/Yabancı... İşlenmemiş, ekilmemiş toprak... Tu-
zağa düşürülen şey. 9/Konu biçiminde, uzun ve kenar-
lan kıvnk başlık.
YUKAMDAN AŞAĞIYA:
1/Bir meslekte uzun süre başanh olarak çalışanlar için
düzenlenen tören... Sözcük türetmek ya da sözcüğün
görevini belirtmek için kullanılan biçim verici ses. 2/
Afrika'nın güney ucundaki burnun adı... Bir tür kılıç.
3/ "Çok güzel. çok hoş" anlanunda argo sözcük. 4/
Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nün simgesi... Sarp ge-
çit. 5/ Nâzım Hikmet' in soyadı... Sepet örmede kulla-
nılan yumuşak ağaç çubuk. 6/ Sanat, hüner... Saygın-
lık. II tri yan. güçlü kuvvetli ve erkeksi kadın. 8/ Bir
organımız... Niğde'ninbirilçesi...'"Şili'de —": Orhan
Asena'nın oyunu. 9/Bitkilerde kökün ucunu örten ko-
ruvucu bölüm.