25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
£ MAYIS 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIZI Sankayadakisonsuz TurhanFEYİZOĞLUJ Deniz Gezmiş arkadaşlarmın öykûsû yarımgunDeniz Gezmiş ve arkadaşları ile Alpaslan Batu 'nun yolları bu kez de Yozgat 'ın bir ilçesinde kesişti •Kır gerillası oluşturmak üzere yola çıkan devrimciler, motosikletleri anza yapınca Yozgat'ın Sankaya ilçesinde, Askerlik Şubesi Başkanı'mn evinde zorunlu mola verdiler. - Sankaya'da Askerlik Şubesi Başkanı iken Sinan ve arkadaşlan evinize gelınişler. Bu olayı anlatır mısınız? - 1970 sonunda Yozgat'ın Sankaya ilçesinde göreve başladım. Orada yakJaşık olarak iki sene görev yaptım. Evimiz, Sankaya Hükümet Konağı'nın tam karşısındaydı. Hükümet Konağfda ilçenin girişindeydi. Oturduğumuz e\ bahçelı, kerpiçten yapılma. bir oda, bir salon, bir tuvaleti olan küçük bır köy eviydi. Uyuyordum. Kanm Huriye gece beni telaşla kaldırdı. Deniz ve arkadaşlannın geleceğini bilmiyordum. Kapıya bir çıktım ki, Sinan Cemgil ile tanımadığım ve ismini bilmediğım bir arkadaşı. Tayfiır Cinemre'yi ilk orada tanıdım. Bunlan içeri aldım. Sinan ile Tayfur, benim adresimi ilk önce gitmiş polise sormuşlar. Sorduklan polisin ismi de Cemil. "tşte Alpaslan Baru'nun evi burası" diye polıs Cemil de, onlan getınp evı göstermış. Sinan ile Tayfur, geldiJderinde parkalıydılar. Papaklar kafalannda. Bunlan içeri aldım. "Biz yalnız değiliz, Sorgun'dan geh'rken öbiir motosikiet Sankaya yol aynmında anzalandı. Deniz ile Yusuf da oradalar" dediler. "Biriniz burada kahn, digeriniz gidip onlan oradan alıp gelsin. Motor orada kalsın. Motoru kimse bu havada oradan çabp götüremez. Sonra da motonı getiririz" dedım. "Jandarmanın jipi var mı" diye sordular. "Jandarmanın jipi yok. Hem olsa bile almak o kadar kolay mı?" dedim. 'Pördünüzü blrden saMayamam' Sivil bir vatandaşın jipi vardı. Bozuk motoru ve Deniz ile Yusuf'u gidip o jıple almaya karar verdik. Sinan'la gittık. Sankaya'nın Sorgun yol ayınmında, 40 kilometre mesafede bekliyorlar. Bozuk olan motor ve Deniz ile Yusuf'u da jip ile alıp geldik. Dört kişi evdeler. Isındılar. Hoş beş. Hatta Deniz, Yusuf a baktı, alaylı alaylı, "Bir de üraş olsam mı?" dedi ve ayna ıstedi. Ayna verdim. Baktı. Ben bekliyorum bir an önce gitsinler. "Traş obnaym. Hiç olmazsa sizi soğuğa karşı korur" dedim. Traş olmadılar. Kahvaltı koyduk. Yaptılar. Sonra, "Arkadaş, ben dördünüzü birden burada saklayamanı. \e yaparsanız yapuı çahşan motoru da alın gidin. Nerede buluşacaksanız sonra orada buluşun" dedim. Fakat bir çözüm yolu bulamadılar. Bunun üzerine, "Benim önerim şu: tld kişi burada kahr. Sağlam motor ile iki kişi gjder. Ben, bozuk olan motoru yapünr bu iki arkadaşı da gönderirim. Yapüramazsam bir başka vasıtayla bir biçimde size ulaşünnırT dedim. "Tamam. Alpaslan'ın dediği gibi olsun" dediler. Dördü, kapıya çıkıp konuşrular. Birbirlerine ne dediklerini bilmıyorum. Ben uzaktaydım. Vedalaştılar. öpüştüler. Deniz ile Yusuf, çalışır vaziyette olan motorla saat 10.00 civannda girtiler. Sinan ile Tayfur kalchlar. Sankaya'dan Sorgun yol aynmına kadar iki çıkış yolu vardı. Bir tanesi kırk kilometre uzunluğunda normal otobüslerin ve diğer araçlann kullandığı açık bir yoldu. Kasabanın içine girmiyordu. Diğeri çarşıyı tam ortadan kateden bir yoldu ve diğerinden daha kısa ama bozuk bir yoldu. Her ikisı de stabilize ve çamurluydu ama birisi çamurlu da olsa çalışıyor, diğeri çalışmıyordu. Mevsim kıştı. Yollar kar ve çamurluydu. Hava soğuk ve ayazdı. Deniz ile Yusuf, "Motosikiet bu yoMan gjdebün-" dedi \ e bozuk olan kısa yolu tercih ederek evin önünden hareket ettiler. Zlraat Bankası kapılarını kapattı Motosikletle çarşının tam ortasındaki yola ginp boydan boya geçfiler. Zıraat Bankası şubesi vardı. Banka falan kapattı kapıyı. Çamura saplandılar. gidemedıler. Yine aynı yoldan geri dönüp çarşının içinden tekrar geçtiler. Millet bir daha kaçıştı. Bu arada bir at arabasına çarptılar. At arabasıru kullanan bezelye, pilav yapmıştı. Yemeklerini yediler. Tatlı olarak da tahin helvası yediler. Ust- başlanndaki giysileri temizledik, yıkadık. Bozuk olan motosikleti traktör tamircisi tamir ettiğini bildirince saat 16.00 civannda da Sinan ile Tayfur. motosıklete binip girtiler. - Parkab ve motosikleüi dört kişinin küçük bir kasabaya gelmesi bemen merak uyandnrnıştır. - Sinan ve arkadaşlannın geldiğini, daha sonra. kaymakam da bıldi, bilmem kim de bildi. Zaten, o gün öğlene kadar ne jandarma komutanı, ne kaymakam, ne savcı kımse çıkmadı lojmanından. 'UçFidan'Avcüar veEsenyurt'ta da anıldı Esenyurt Belediyesi ve 68'lüer Birligi Vakfi ile CHP Avcüar tiçe Örgütü Gençük Koflan, 6 Ma>is 1972 günü idanı edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin Lıan ve Yusuf Aslan'ı törenleıie andılar. Anma töreni, Esenkent Havana Parkı'nda bulunan Jose Marti Anıü'na çelenk konulmasıyla başladı. Törene Esenvurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, 68'tiler Biriiği Vakfi Genel Sekreteri Mustafa Zülkadiroğlu, Yönetim Kunıhı üyeleri Hüseyin Göksel, Cüneyt Akalın, Cemil Orkunoğlu, SHP İstanbul tl Sekreteri AM Akbudak, SHP Esenyurt Belde Başkanı Yadigar Ekirven, SHP'Hler ve Esenyurt Beledryesi personeb' kabkb. Törende bir konuşma yapan Zülkadiroğlu, "Onlar ülkelerinin işgal edilmemesi, Yanki'lerin Türkiye'ye çöreklenmemesi için mücadele ettiler. Onlar Türkiye için 2. Kurtuluş Savaşı'nı başlarblar. Bu uğurda da canlannı verdiler" dhe konuştu. Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ise kendisinin 78 kuşağından oiduğunu hatıriatarak şunlan söyledi: "Onlar Türkiye'de bayraklaştdar ve özgürlüğün roeşalesini yakülar." Gezmiş, İnan ve Aslan adına diktikkri üç fidannt önündeki isimlerin yer aklığı tabeialann jandarma taraftndân söküldüğünü hatniatan Çapan, "Devlet bizim ölümüzden bÛe korkuvor" dedi adamı dövmeye kalkrılar. Sonra, araçlann gidip gelebildiğı ikinci yoldan de\am edip girtiler. Tabii, motor "pat pat pat" gidiyor, "pat pat pat" geri geliyor. Uç bın beş yüz kişilik bir kasaba. Sinan, 12 Mart Muhtırası'ndan umutluydu Sinan ile kaldığı süre içinde gündemdeki şeylen konuştuk. 12 Mart 1971 Muhtırasf nın verilmesinin üzerinden dört gün geçmiş. îkimiz de olaya farklı bakıyorduk. Ben, muhtıraya karşıydım. Sinan, "Olumlu şeyler olabiür. Bu önemli bir harekettir. Süleyman Demirel hükümetinden iyidir" anlayışı içindeydi. Motosikiet tamir için verdiğimiz traktör tamircisinde olduğu için Sinan ile Tayfur, bır süre yatıp uyudular. Kalktıklannda, kanm. Bizim eve geldiklerini bütün kasaba halkı biliyor. Sonra bu konuda bir yığın dedikodu çıktı. Ben de bu dedikodulann sona ennesi için yazılı olarak "Gefin bu konuyu araşnnn" diye yazılı bir dilekçe verdim askeri yetkılılere. O zaman Sankaya Askerlik Şubesi'ne Çorum'dakı Alay Komutanlığı bakıyordu. Askeri yetldliler. Sankaya'ya gelip araştırdılar. soruşturdular. "Yok öyle bir şey" demişler. Hiç kimse, bizim hakkımızda olumsuz bır şey söylemeyince olay öylece kapandı. Uçak kacırma davası 3 Mayıs 1972'de meydana gelen uçak kaçrrma olayından dolayı gözaltuıa alındım. Otuz üç kişi bu uçak kaçırma davasından gözaltına alındı. 24'ü hakkında takıpsizlik karan verdi savcılık. Dokuzumuz hakkında dava açıldı. O olaydan yargılanan 9 kişiden birisi de benim. Benimle birlikte yargılanan diğer kişiler ise şunlardır: Avukat Zeki Oruç Erel, avukat Mükerrem Erdoğan, eczacı Nur Uşakh, Erdal Öz, Ömer Polat, ben, İ Ihan Kalayboğm, Ergün Atasü ve bır de Aydın ili tarafından. Ege bölgesinden yedek subay bu- doktor getirdiler. ismini anımsamıyorum onun. tlhan Kalayboğlu, (Camgöz llhan derlerdi. Bır gözü camdı. Camgöz llhan'ı rahmetli Sinan Cemgil, 1966'daki Malatya TtP Kurultayı'nda dövmüş. Sinan'ın elinden zor almışlar.) Korsan yavın tekllfl Uçak kaçırma olayından dolayı tutuklanmalan başlatan llhan Kalaylıoğlu'dur. O onu veriyor, o Ötekini veriyor. En son ben alındım. Benim ifademle kımse alınmadı. Ben de Ömer Polafın ifadesıyle gözaltına alınmıştım. Ömer Polat'ı da Erzurum'dan tanıyordum. Daha sonra Ankara'da Almanca öğretmenliği yapmaya başladı. Bir gün Ömer Polat ile Ankara'da Sıhhiye'de karşılaştık. Evliydi. Kayınv alidesinin yanında kalıyordu. Gittik bir yerde oturduk, sohbet etmeye başladık. Ömer Polat, bana, "Ömer Ayna'yı saklayabttir misin? Onu Sarikaya'ya senin yamna gönderevim" dedi. "Kardeşim büe yanıma gelmiyor. Saklayamam" dedım. Ben bu arada, "Radyo yayınını kesip korsan yaym yapahm'' demiştim. Hâklmden. çok konuşma cezası Ömer Polat, gözaltına aluıdıktan sonra ne konuşmuşsak hepsini savcıya anlatmış. Mahkeme Başkanı hâkim. piyade albaydı. Bir tek Ömer Polat'a, "Sana ibret obun diye 6 ay ceza vermek istiyorum. Alpaslan Batu hakkında bu kadar şey söylemişsin. Nedir bunun asfa astan" diye sormuştu. Mamak Radyo Evi'nde ne geliyorsa aklına her türlü işkenceyı yaptılar bana. Ama, kimın yaptığını göremedim. Çünkü, gözlerim bağlıydı. Mamak Cezaevi'nde koğuşlann dışında, arka tarafta hücreler vardı. Deniz Gezmiş ve idamlıklann alındığı arka hücreler vardı. Arkada, 13 tane hücre vardı. 8 tanesi rutuklularuı, 4 tanesi gözaltına alınanlann, 1 tanesini de kiler diye kullanıyorlardı. Domates, soğan vb. koyuyorduk. Bizim koyulduğumuz o hücrelerden, diğer tarafa geçiş yoktu, yasaktı. Bır tek kim göreviiyse o geçebiliyordu. Havalandırma falan yoktu. Ben. 32 gün havalandırma görmedim. 32. gün 10 dakika çıkardılar. Güneşe çücar çıkmaz da düştüm. Gazete verilmiyordu. Radyomuz yoktu koğuşta.Koğuşumuzda Doğu Perinçek, Mustafa Kemal Çamkıran, Enıil Gan'p Sandalcı gıbi arkadaşlarla kaldım. Koğuş kıdemlisi Erdal Öz'dü. zorunlu emekllllk dönemi Tayfur Cinemre, yargılandığım bu davada geldı şahitlik yaph. Onun gelip tanıklık yapmasını ıstemiştim. Tayfur Cinemre, geldı, "Ben bunlan tanmnyorum'', dedi. Bu kez, uçak kaçırma iddiası turmayınca yataklık olayı ortaya çıktı. Yedı ay yattım. Dava iki sene sürdü. Sonunda delil yetersizliğinden hepüniz beraat ettik. Daha sonra emekli olmak için dilekçemi verdim ve bir gün içinde de emekliliğimi bana tebliğ ettiler. Yarm. Huriye Batu Deniz'leri anlatıyor CHP İSTANBUL MÎLLETVEKİLÎ MEHMET ALl ÖZPOLAT: Mücadelelerine sahip çıkılmalı İstanbul Haber Servisi - CHP NfYK üyesi ve istanbul Milletvekili MehmetAB Özr polat, 31 yıl önce idam edi- len Deniz Gezmiş, YusufAs- lanveHüseyinînan'ın, özgür- lük ve tam bağunsızlık ide- alinin simgesi oiduğunu be- lirrti. Mehmet Alı Özpolat, yap- tığı yazılı açıklamada, "De- niz'leringencecikbedenlerio gün darağaçlanna asılı kaJ- dLtdeaDerininbüyüklüğüise bu yıl dünyayı sarsan geliş- mekıiebirkezdahagörüldü. Bugün onlan biraz daha iyi anlryor, hakhhklannı bir kez daha görüyonız" dedi. Özpolat, Gezmiş ve arka- daşlannın tam bağımsız ve özgür bir Türkiye istedikle- rini, emperyalizme, onlann yerli işbirlikçilerine. ulusla- rarası silah tüccarlanna kar- şı uluslann bilinçlerinm yük- seltişmesi için çalıştıklannı anımsattı. Özpolat, geçmişin onurlu mücadelesine sahip çıkılma- sı gerektiğini belirterek özet- le şu görüşlere yer verdi: "Tam bağunsızlık ve öz- gürlük istedOer diye 20 ya- şındaki çocuklannı darağa- cuıa gönderen bir deviet ol- manın vicdani ağıriığının bi- raz hafiflemesi için bu banş- manm biryohı buhımah, De- niz Gezmiş ve arkadaşlan hakkındaki idam karan kal- dınlnıalıdır. Lğrunaölecek kadar halkını ve yaşamı sev- mişolanDenizGezmişvear- kadaşlanmn mikadelesi,Tür- kiye'deki demokrasi müca- deiesinin önemli bir kilomet- re taşKhr." CHP'Lt KETENCİ TBMM'DE GÜNDEM DIŞI SÖZ ALDI: İdam kararını verenler büepişman ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP istanbul Mil- letvekili Ahmet Güryüz Ke- tencl TBMM Genel Kuru- lu'nda gündem dışı söz ala- rak DenizGezmiş,YusufAs- lan ve Hüsevin tnan'la ilgi- ü ölüm cezalannın onaylan- masına ilişkin yasanm yü- rürlükten kaldrnlmasını is- tedi. Ketenci. "Bu bir iadei itibar istemi değfldir, yalvar- nıa vakarnıa değildir. af di- lenKtieğildir.TBMM.bir gü- nahm altmdan gecikmişdeol- sa kalkarak tarihsel sorum- luluğunuyerinegetirecektir" dedi. Gündem dışı söz alan Ke- tenci, Gezmiş ve arkadaşla- n için idam karan veren mah- kemenin "bağmıh" olduğu- na dikkat çekti. "Gezmiş ve arkadaşlarını vargılayan mahkeme bagunsEveyansız değildir" diyen Ketenci söz- lerini şöyle sürdürdü: "Gez- miş ve arkadaşlan ülkenin tam bağımsız olmasını isti- vorlardı. Vatan topraklan- run üs olarak kullanılması- na neden olan ABD ile yapı- lan ikili anlaşmalann iptal edjhnesiniistiyonardı.Sömü- rünün, soygnnun bitmesini, adalerü bir paylaşımm haya- ta geçmesini isrhoriardL Bu anayasavla memleketyöneol- mez, diyen hükümet başka- nına karşı anayasaya sahip çıkmakiçinSamsun'danAn- kara'ya Mustafa Kemal yü- ruyüşüdüzenMyonardL İdam karanverenler, karanonay- layanlar şimdi pişmanhk du- yuyor,karariannı savunamı- vor. İsteminiEafdeğildir, iadei itibar değildir." PERŞEMBE ORHAN BURSALI İstikrar veya Kaos Dün Cumhuıiyet'in bahçesi ve gazetenin koridor- lan, üst katlar, alt katlar her taraf okurlarla doluydu. Kendi evlerinde dolaşır gibiydiler Ta Hopa'dan gelen dostlanmız, okurianmız da vardı. AKP iktidarının ya- rattığı ortak kaygı, gazetemizin 80. kuruluş yıldönü- müne damgasını vurmuştu... Gazetenin sayfalannagözgezdiriyorum. Başbakan Erdoğan, Baykal'a "olumsuz gelişmelerden rahat- sızlıkduyan hastalıklı ruh" benzetmesini yapıyor. Ne- den şu şiddet acaba? Erdoğan'ın bir "nutukçu" haletiruhiyesi var. Nutuk atma atmosfenne veya pozisyonuna girince, eski fut- bolculuğundan olsa gerek, en şiddetli vuruşuyla "gol atmaya" programlanıyor otomatik olarak. O zaman, düşüncelerinde bütün barikatlar kalkıyor. Bu durumda ortaya çıkan ne? Siyasi demagoji ve- ya polemik mi, yoksa düşüncenin çıplak, saf hali mi? CHP ılımlı bir işbirtiği sergiliyor. Acaba Meclis'te baştan sona sert bir muhalefetle karşılaştığında, Baş- bakan'ın hali ne olacak? Eğer bu ruh hali sürerse, zücaciye dükkânında kı- nlmadık cam, kristaJ kalmayacak demektir... Peki, sonrası?! • • • Baykal, "Orduyu siyasete çekmeyin" diyor. Haklı- dır. Bir kısmımız, orduyu tam siyasetin içinde görmek istiyor. Geneikurmay Başkanı nı "fazJa demokratik"ve "yu- muşak" bulanlanmız var. AKP, ülkenin ana sorunlanyla uğraşacağına, orta- mı geren politika ve uygulamalanyla, siyaseti kanat- lann uçlanna doğru itiyor. Ordu, böyte zamanlarda gün- demin ortasına çekilmeye çalışılıyor. Çünkü herkesin bir hesabı var. Bu hesaplar, Türkiye ömeğin Avrupa Biriiği üye- liği, Kıbnsta çözüm, Irakta savaş vb. gibi dış ko- nularda önemli dönemeçlere geldiginde, daha büyük hız ve ivme kazanıyor. Türk Silahh KuvvetJeri, önemli bir "siyasal" fak- tör. Iri veya minik siyasi güçlerin politik hedeflerinde bu etken ön plana çıkıyor. Türkiye Avrupa Birfiği'ne girerse ne olur? Dengeler ve roller biraz değışecek; en önemlisi, si- yaset ve ekonomik olarak normalleşme süreci be- lirteyici olmaya başlayacak.. Kıbns'ta çözüm de öyle. Avrupa Biriiği üyeliği, Türkiye'de dinci iktidara güç mü kazandınr? Bazılan öyle sanıyor, ama hayır. Avrupa'nın en bü- yük kaygılanndan biridir, dinin siyasal ağırtığı. Hele he- leköktendincilik... Çünkü onlar burjuva devrimıyle birlikte, siyasal ve topfumsal hayatı, en önemlisi devleti dinden anndır- dı, dini kişiselleştirdi ve her şeyi yerli yerine oturttu. Dinci veya şeriatçılann Avrupa üyesi bir Türkiye'de hayatı dinselleştirme şansı yoktur. Aklı kıt, beyni kü- çük Hollandalının hazırladığı, Mustafa Kemal'i ülke- nin ve Avrupa'nın önünde engel gibi gösteren rapo- runun Avrupa Parlamentosu'nda gördüğü tepki, bu tahlilin doğruluğunu yeniden gösterdi. Esas şeriat devleti isteyenler, bu nedenle AB üye- liğine de karşılar. Çünkü orada bir gelecekleri yok. • • • AB üyeliği, Türkiye'de "laik hayatı" sadece güç- lendirir. Laik toplumsal yapıyt destekleyecek ve geçici ka- rakterdeki "geri düşüşleri" de zorlaştıracak ve gide- rek imkânsız kılacak olan en önemli faktör, Türkiye'nin özellikle ekonomik ve siyasal olarak normalleşme sü- recine girmesidir. AKP'yi iktidara taşıyan kim? Sözde "laik" parti kı- lığına bürünerek aslında birer siyasal soygun çetesi olarak çalışanlann ülkemizi tam bir çökertme faaliyet- leri.. Türkiye ekonomik olarak çöktükçe, laik sistemin ya- ra alması gündeme geliyor. Din vurgusu fazia olan par- tiler yükseliyor. Hertürlü istikrarsızlıktan kaybedenin kim okJuğu he- sabını, yaşadığımız yakm geçmişe bakarak (ta 1972'le- re kadar giderek!) görecek ve çıkartacak berrak bir düşünce gerek. Bu tarihsel çizgi üzerinde olan biten- lere şöyle bir bakalım yeter. Kısa tarihimizden çıkarttığım sonuç şudur: Ister AKP ister başka parti attında, ekonomik istikrar ku- rulur ve Türkiye ciddi ve sürdürülebilir bir büyümeye geçebilirse, kazanacağız. Dinciler gerileyecek, hatta AKP'nin dinsel karakte- ri bile! Ekonomik istikrar, AKP'yi güçlendirmeyecek, siya- sal normalleşmeyi getirecek ve diğer siyasal partiie- rin yeniden ön plana çıkma şansı doğacaktır. Normalleşme ve istikrar, ülkemizi kurtaracak iki "sihirii" sözcük... Uç kanatlarda siyaset ve orduyu siyasete sokma çabaları ise, ülkemizi daha derin kaoslara sürükleme potansiyeli taşıyor. Hangisini tercih edeceğiz? 80. yaşımız kutlu olsun! obursalifacumhuriyet.com.tr Atatürk ile biPlikte büstü dikilecek Nâzım 42 yıl sonra yeniden Havana'da İstanbul Haber Servi- si - Eskışehır Tepebaşı Belediyesi'nce yaptınlan Mustafa Kemal Atatürk ve Nâzım Hikmetbıistle- ri, Nâzım Hikmet Kültür Sanat Vakfı'nın da kat- talanyla Küba'nın baş- kenti Havana'ya dıktiri- lecek. Heykelnraş Aydın Aşkan tarafından yapı- lan büstler, 10 Mayıs'ta Havana'da düzenlenecek olan törenle yerlerine ko- nulacak. Eskişehir Tepebaşı Be- lediye Başkanlığı öncülü- ğünde Havana'ya gide- cek olan 33 kişilik heyet, dün Nâzım Hikmet Kül- tür ve Sanat Vakfı'nda düzenledikleri toplantı- da bugün Türkiye'den Ha- vana'ya hareket edecek- lerini açıkladı. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç. Nâzım Hikmet 'in 42 yıl önce Havana'ya gittiğini anımsatarak "Havana Röportajı" şiiri- nj de Küba'dan dönerken yazdığını söyledi. 2002 yıb Mart ayında Havana'nın Boyeros il- çesi ile Tepebaşı ilçesi arasında kardeş şehir pro- tokolünün imzalanması- nın ardından ikili ilişki- lerin geliştirilmeye baş- landıâını anlatan Ataç, "TürkhaUaaeKübahal- kuıın emperyalizme kar- şı olan devrimcflik ve ba- ğunsızhk sav aşı birbiri ile örtüşüyor. Küba halkı, Türkleri veAtatürk'ü çok seviyor. Bu kardeşüği pe- kiştirmek açısından Nâ- zım Hikmet ve Ata- türk'ün büstierini Hav«- na'ya hediye ediyoruz" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear