Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 5 NİSAN 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J\_ U l_j M. LJ J\ j cumhuriyet.com.tr 15
*Geçmişi Olmayan Adam', festivalde kaçıranlar için gösterime giriyor
afiza kaybı üstünemasalFestıval bitiminde bugün Kadıköy Kadı-
köy ve Ankara Kavakhdere'de gösterime gi-
recek olan (Beyoğlu Beyoğlu Sineması'nda
pazartesi başlayacak) Geçmişi Olmayan
Adam. uluslararası ödüllere boğulmuş bir A-
ki Kaurismaki filmı. 1957 doğumlu Finli
yönetmen Kaurismaki, Leningrad Kovboy-
ları'ndan (1989) SürükJenen Bulutlar a
(1996) kadar son 20 yılda yaptığı, festival
festival dolaşan 15 'i aşkın filmiyle tanınmış,
firmaya dönüşmüş, kendine özgü bir sine-
macı.
Toplumsal gerçekçilikle karamsarbiralay-
cılık arasında seyTeden, eleştin öğesi ve siv-
ri humoru belirgin filmleriyle özel hayranlar
edinmiş Kaunsmaki'yi büyük seyirci kitlesi
önüne çıkaran son eseri Geçmişi Olmayan
Adam. iş aramaya trenle geldiği Helsinki'de
üç dazlak tarafından öldüresiye dövülerek
hafızasını kaybeden ve kimliksiz yaşamını
yeniden kurmaya girişen, yitik biri (Markku
Peltola) üstüne.
'Blrblrlnlzl sevln. mutlu olunl'
Beyzbol sopasıyla başına yediğı darbeler
sonucunda geçmişinden pek az şey hatırla-
yan, öldü sanıldığı hastaneden kaçarak kim-
liğinin peşinde. kendini yeniden kabul ettire-
ceği topluma uyum saglamak uğruna, canla
başla çabalayan biri kahramanımız. Kurtuluş
Ordusu gıbi bir yardım kurumu kucak açıyor
ona. Yersiz yurtsuz, çulsuz yoksullara sıcak
aş verip barınak saglayan Kurtuluş Ordu-
su'nun sorumlulanndan, ciddi ve dini bütün
Irma'ya (Kati Outinen) duyduğu ilgı, gide-
rek yaşama giicü veriyor belleksiz, mazisiz,
kimliksiz kahramanımıza. Iş ararken Irma'ya
tutuluşuyla yeniden doğuyor adeta. lyi kalp-
li, yardımseverlerce kol kanat gerilen adamı-
mızın, tanık olduğu komik bir banka soygu-
nunun enselenen sorumlusu olarak polisin
eline düşünce, ortaya çıkan, boşandığı eski
kansı sayesınde, kimliği ve geçmişi aydınla-
nıyor neyse ki. Aslında eski bir metal işçisi
olduğu ortaya çıkan kahramanımız, evine ve
yeni bir erkekle beraber olan kansına dönüp
Mies Vailla
Menneisyytta /
Yönetmen, senaryo:
Aki Kaurismaki /
Kamera: Timo
Salminen / Müzik:
Jouko Lomme,
Tero Malmberg /
Oyuncular: Markku
Pettola, Kati
Outinen, Juhani
Niemela, Kaija
Pakarinen, Sakari
Kousmanen /
Finlandiya 2002
(Denk Film)
Aki Kaurismaki'nin son filminde Cannes'dan ödüUü Kati Outinen ve Markku Peltola başrollerde.
"Birbirinizi sevin, mutlu olun" diyerek se-
çimini Irma"dan yana yapıyor finalde. Geç-
mişine dönmeyı reddediyor ve masalımız alı-
şıldığı gıbi, mutlu sonla noktalanıyor...
Sesslz slnemaya dönüs
Hafıza kaybı sonucu. toplumsal varoluşun
simgesi bir isminin ve bir kimliğinin olma-
yışını trajediden çok bir yeniden doğuş ola-
rak kabullenerek ve ütopik bir komünün sı-
cak bağnnda mücadelesıni sürdüren adamın
öyküsünü aktaran film, onun habire karşılaş-
tığı bazı tipleri de banndınyor: Tatlı Irma.
rock çaldıracağı bandonun müzisyenleri. An-
nibal adlı köpeğine de baktıran evsahibi, uya-
nık polis. işçilerinin parasını ödemek için sö-
mürüldüğü bankayı soyup paralan yerlerine
ödenmek üzere bizimkine teslim ederek in-
tihar eden, namuslu, yaşlı soyguncu, onu ıçe-
riden şıp diye kurtaran, Kurtuluş Ordusu avu-
katı gibi.
Kaurismaki'nin kendi komik-dramatik
kurmaca tarzınca, ayrıntılan en aza indirge-
yip sessiz sinemanın köklerine (bürlesk'e)
inerek çektiği, biraz sevimlileştirilmiş, fark-
lı, tuhaf ancak yine de kuşku götürmez bir
zenginliği içeren bu son opus'u. çivısinden
çıkmış dünyamızda, yardımlaşmanın. sevgi-
nin, dayanışmanın hâlâ bir anlamı olduğunu
vurguluyor.
Günümüzde marjinallerin. yoksullann dış-
landığı, modern toplumun işsizlik. evsizlik.
banka sömürüsü, hukuk-guguk. polis-ceza.
bürokrasi vb. gibi toplumsal sorunlanna da
değınen, esprili diyaloglar. gönderme ve çağ-
nştırmalarla bezeli, hem melankolik hem de
komik olabılen film, bir rüyadan uyanırcası-
na bitıvenyor.
Klinık humorundan ve sevecenliğinden
şiddetlı sahnelere geçışleri oldukça yumuşak
bir şekilde, gag'larla halletmış yönetmen gev-
şek ritimli filme buğulu puslu. kapalı bir ka-
rakter vermiş. Başroldekı Markku Peltola Ka-
ti Outinen çiftınin akılda kalan, uyumlu per-
foımansı. Chaplin ya da Tati'yi hatırlatan in-
ce alaycılığı, ışıklı görüntüleri. zevkli çerçe-
velemeleri ve ince melankolisiyle festivalde
bizi en çok mest eden filmlerden Geçmişi
Olmayan Adam, sinemaseverlerce keşfedil-
meyi bekliyor şimdi.
Geçenyılki Cannes'ın ödüllüyapımları 'Oğul've 'Katliam', görülmeye değerfilmlerdendi
Bağışlamanın erdemiOlivier
Gourmet,
'Oğul'la
Cannes
2002'nin
en başarı
aktörii
seçilmiş
Vaad ve Rosetta'dan sonra Belçika-
lı (Luc ve Jean-Pierre) Dardenne
kardeşlerin bir kez daha bildik
hümanizmlerini karşımıza geti-
ren üçüncü filmleri Oğul, ço-
cuğu öidürülünce kansıyla
yollan aynlmış, yalnız ve mut-
suz bir marangoz ustasıyla
(Filmde her ifadesini, mi-
miğini,jestini saptayan bir
omuz kamerasınca, her an
izlenen Belçikalı oyuncu
Olivier Gourmet, Cannes'da
en iyi aktör seçilmeyi hak eden
bir oyun çıkanyordu) yeniyetme
çırağının (Morgan Marinne)
psikolojik düelloya dönüşen iliş-
kisi üstüneydi.
Gitgide sürükleyicilik kazanan, mü-
ziğin yerini kaygılı soluk alıp vermelerin
aldığı filmde intikamla bağışlamak ara-
sında gidip gelen marangoz, çocuğunu
boğmaktan 5 yıl ıslahevine tıkılmış ye-
niyetme çırağını. oğlu yerine koyuyordu
sonunda. Günümüzün zalim dünyasında
bağışlamanın erdemi üstüne insancıl bir
mesaj veren Oğul, festivalde etkisi ko-
layca geçmeyen filmlerdendi. Oregon
çamıyla Kanada çamının farkını öğrendiğimiz, sü-
regelen gerilimi de sona erdiren, finaldeki hangar
sahnesinde, Dardenne'ler 'geriye kalan yaşasın
merhamet!' dedirtiyorlardı meraklısına.
şaşırtıcı olgunlukta bir İlk film'
Geçen yıl Cannes'da bombası patlayan, kolayca
sınıflandınlamayan, şaşırtıcı olgunluktaki ilk
film'lerden Carnages-Katliam, çok sayıda kahra-
manın paralel gelışen hikâyelerini kaynaştınp an-
latıyordu. Arenada katledilip kesilen 450 kiloluk bir
boğanın çeşitli parçalannın Avrupa'nın dört bir kö-
şesine göndenlmesi gibi ilginç bir çıkış noktasın-
dan hareket eden 30 yaşındaki okullu yönetmen
Delphine Gleize, Altman başyapıtı Short Cuts tar-
zı bir yapıda kurduğu, iyi yazılmış, anlatılmış ve oy-
nanmış bu ilk filminde, seyir zevki yüksek, çeşitli
numaralar içeren, görülesi bir iş çıkarmış ortaya.
Her kahramanına göre ton değiştirerek gelişen
anlatımından ışık ve müziğin kullanırruna kadar
sanki 40 yıllık. deneyimli bir yönetmenin elinden
çıkmış etkisi yaratan film, sorunlu bir satıcı kız
(Chiara Mastroianni). inrihar takıntılı paten-
ci(Clovis Cornillac), çok çekmiş, yaşlı bir kadın
(Angela Molina), saralı küçük bir kız, komadaki
genç matador gibi kahramanlanyla baştan sona
renkli bir tipler galerisi gibiydi. C. Mastroianni 'Katliam'ın sorunlu karakterlerindendi.
Bir çılgın Âşık /
The Trlumph of Love
Bertolucci'nin kansı Çlare Peploe'nin
yönettiği 'Bir Çılgın Âşık' Isparta Prensesi
Leonide'nin babasının zorla ele geçirdiği ve
aslen Agis'in hakkı olan tahta oturmasıyla
başlar. Leonide bir gün gölde yüzen Agis'i
gizlice seyrederken genç adama çılgınca âşık
olur. Bunun üzerine onun kalbini kazanmak
ve kendisıyle evlenerek hakkı olan tahtı ona
geri vermek üzere planlar yapar.
Agis, filozof Hermocrates ve kız kardeşi
Leontine tarafından gizlice, sağlam
duvarlarla korunan bir villada Aydınlanma
çağının felsefesine uygun olarak
büyütülmüştür. Mantığa dayanan bu felsefe
gereği, duygulara karşı çıkan,
açıklanamayan şeylere kuşkuyla yaklaşan
Hermocrates ve Leontine, Agis'e prensesten
nefret etmeyi öğretmiştir. Leonide ve
hizmetkân Corine erkek öğrenci kılığına
girerek villaya sızarlar. Leonide artık
Phocion'dur, Hermidas ise Corine'dir
tkı genç kadın Hermocrates'in bilgi
ırmağından içmeye hevesli gibi görünürken
belli bir bedel karşılıgı hizmetkârlar Arlequin
ve Dımas'tan da yardım alırlar. Karmaşık bir
duygu ağı ören iki kız, kurnaz ve tensel bir
planı uygulamaya koyulurlar. Başanyla
yiirüyen plan aşkın zaferiyle sonuçlanır.
Bugün göstenme gıren filmin başrollerinde
Mira Sonino, Jay Rodan. Ben Kingsley.
Fiona Shaw ve Rachael Stirling var.
İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK
Ulkenin günceline ışık tutmakAbdülhamid Düşerken bı-
zim tarihimizden önemli bir
dönemecin filmı. Osmanlı tah-
tı iktidar gucünü tek başına
elinde tutamıyor. Ülkenin gele-
ceğini düşünen subay-sivil
gençler yıllardır saltanatın artık
ülkeyi yönetemediğı kanısın-
da. Geleceklerini, kimi zaman
yaşamlannı da tehlikeye ataıak
mücadele ediyorlar. Ittihat ve
Terakki Derneği gizli koşullar-
da kuruluyor ve açıkça sultana
karşı çıkıyorlar. Meşrutiyet re-
jiminin yeniden kurulması için
mücadele ediyorlar. Abdülha-
mit, çok çalkantılı bir dönem-
de tahtta bulunuyor ve uzun bir
süredir ülkeyi yönetıyor. Os-
manlı tmparatorluğu her yaıun-
dan çatırdıyor, büyük devletler,
Filmde Mehmet Kurtuluş Ittihatçı Binbaşı Şefik'i, Meltem
Cumbul hırslı nazır kızını, Haluk Kurdoğlu da nazırı oynuyor.
artık sonuna geldiği kabul edilen imparator-
luğun her bölgesınde kışkırtmaların peşinde.
Işte böyle bir dönemde, siyaset. ordu ve din
ilişkileri filmin ana temasını oluşturuyor.
Günümüzde de siyaset-ordu-dın ilışkılen
önemini sürdürmüyor mu? Siyasetin bir aya-
ğı dinde bir ayağı ekonominin üzennde değil
mı? Ordu gene cumhuriyetin temel prensıple-
rinin koruyucu görevini üstlenmemiş mi? Din
hem ekonominin hem idarenin hem siyasetin
içınde değil mi° Filmin, ülkenin günceline
ışık tutan bir yaru var ki çok önemli.
II. Meşrutiyet kabul edili-
yor. kabine düşüyor, Osman-
lı döneminin kurallan ıçinde
oynanan oyunda kazananlar
da, kaybedenler de her zaman
"ikbal peşinde". Birnazınn
hırslı krzı, Osmanlı saray ka-
dınlanna benzer hırslannı
önce paşa babasına aktanyor,
sonra da kendısine âşık olan
İttıhat Terakki ılen gelenı
binbaşı Şefik'e yönlendiri-
yor. Bu ikilide, kadınlan tanı-
maya zaman bulamamış dev-
rimci ile saray geleneğiyle
yetişmiş entrikacı kadın iliş-
İcisi ışlenmış. Paşa kızı Ni-
met'ın öngörüsü biraz fazla
doğru çıkıyor ama olaylar
beklenmedik doğrultuda ge-
lişecektır.
Film gerçekten başanlı, izlenmeye değer.
Tanınmış yıldızlar elbette filme çok şey katı-
yor ama TRT yapımı filmin pek çok filmden
daha özel bir yeri var. Hele de, siyaset-ordu-
din ilişkisinin nasıl başladığına işaret eden
saptamalan özellikle dikkate değer.
KEDIGOZU
VECDİ SAYAR
Merkezden mi?
Yerinden mi?
Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı'nın birleş-
tirilmesine tepkiler sürüyor. SİT alanlarının turizm
yatırımcılarının eline geçmesi tehlikesi, tüm kül-
tür insanlarını, üniversiteleri, sivil toplum kuruiuş-
larını harekete geçiriyor. Hemen herkes Kültür Ba-
kanlığı'nın gerekliliğini vurguluyor. Eski Kültür Ba-
kanlan, iki bakanlığı birleştiren yasayı iptal etme-
si için Cumhurbaşkanı'na başvuruyorlar.
Bu tartışmaya, "Mahalli Idareler Reformu" ta-
sarısına donuk eleştiriler de ekleniyor. Beş temel
bakanlıkdışında merkezı idarenin yetkilerinin ye-
rel yönetimlere (il özel idareleri ve beledıyelere)
devredilmesine ilişkin tasarı, çeşitli çevreler tara-
fından devletimizin temellerine dinamit koymak-
la eşanlamlı görülüyor. Kültür insanlan, kültür ku-
rumlannın yerel yönetimlere devhnin, kültür ala-
nını siyasetin denetimine sokmak olacağını savu-
nuyorlar. Bir allahın kulu çıkıp da, kültür kurum-
ları merkezi idarenin elindeyken siyasetçinin gü-
dümünde değil miydi diye sormuyor...
özetle, Cumhuriyet'i korumak iddiası ile orta-
ya çıkanlar, statükoyu koruma reflekslerinin öte-
sine geçemiyor bir türlü. Getirilen taslakta eleşti-
rilmesi gereken hükümleri elbette eleştireceğiz. A-
ma, bu öneri 'ötekiler'den geldi diye, savunma-
mız gereken ilkelere taban tabana zıt bir bakış açı-
sında ısrarın yararını anlayamıyorum. Idarenin ye-
niden yapılanmasını, mevcut yapının eskimiş öğe-
lerinin çağın gereklerine uygun hale getirilmesini,
kurumlann demokratikleştirilmesini 'yıkıcılık', 'bö-
lücülük' olarak değerlendirmek yerine, bu çaba-
lara herkesten çok sahip çıkmamız, yapıcı öneri-
ler getirmemiz gerekmez mi? Ya, bugüne dek sü-
regeldiği gibi, paranoyalarımızla yaşamaya de-
vam edeceğiz ya da insanından korkmayan, ev-
rensel değerlerle yoğrulmuş bir devlet yapısına
doğru hızla evrileceğiz...
Kültürel mirasımız hangi koşullarda korunabili-
yor, bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Anadolu'da
yüzlerce kültür kurumu (müze, kütüphane, ören
yeri) kapalı duruyor. Çeşitli illerimizdeki kaleler
bakımsızlıktan perişan bir durumda. Bunların ye-
rel yönetimlere devri ne gibi bir tehlike yaratabi-
lir? Nice müzemiz, ören yerimiz talan edilirken
merkezi idarenin elinde değil miydi? Merkezi ida-
renin hantallığını ve kaynak yetersizliğini aşacak
ve kültür kurumlannın yerinden yönetimini sağla-
yacak bir sistemin getirilmesi, kültür alanımıza
zarar vermek yerine, bu alana yeni bir dinamizm
kazandırabilir pekâlâ.
Elbette, gözden kaçınlmaması gereken nokta-
lar var bu konuda: Bazı önemli kültür kurumlan-
nın, Türkiye'nin dünya çapında öneme sahip ba-
zı müzelerinin, saraylarının, Milli Kütüphane'nin
merkezi idarede kalması dogru olur (Kültür ve Tu-
rizm Bakanı Erkan Mumcu'nun yaptığı açıklama-
da da yasada bazı kurumlara istisna getirileceği
belirtiliyor). Bana kalırsa, bir adım daha atılarak,
bu tür kurumları yarı-özerk kurumlara dönüştür-
mekte yarar var. Yani, bu kurumlar kendi kaynak-
larını yaratabilmeli, kendi yayınlarını yapabilmeli.
Mevcut yapıyla, kendilerini tanıtacak bir broşür
basmaktan bile acizler. Çünkü, gelirleri Kültür Ba-
kanlığı'na gidiyor. Devlet Tiyatroları'na gelince,
nicedir söyleyip duruyoruz, dünyada bir benzeri
yok bu kurumun. Sınırlı bir kadro, sınırlı sahne sa-
yısına sahip bir Ulusal Tiyatro yaratarak Anado-
lu'nun çeşitli kentlerindeki sahnelerı yerel yöne-
timler işbirliği ile yaşatmak çok daha sağlıklı so-
nuçlara ulaşabilir. (Elbette, belediye meclislerini
bütçe ve personel atamaları konusunda söz sa-
hibi kılmamak kaydıyla. Nasıl olacak derseniz,
daha önceki yazılarımızda değindiğimiz özerk bir
'Sanat Kurumu'nun uzman kurullan aracılığı ile
olacak. Yani, sanat işleri sanatçılara bırakılacak.
Van'da hangi oyunun oynanacağına oradaki sa-
nat yönetmeni karar verecek; kimleri oynataca-
ğına da o karar verecek. Onu kim atayacak der-
seniz, ne bakan, ne belediye başkanı; Sanat Ku-
rumu'nun bir birimi olan Tiyatro Kurulu -ya da
özerk Sahne Sanatları Kurumu- atayacak). "A-
man, daha kötüsü gelir" diye mevcuda sarılmak
hastalığımızdan kurtulmayı bir denesek?
vecdisayarn yahoo.com
BUGUN
• AKM'de 19.30"da tDSO konseri. Şef:
Norbert Nozy. Solistler: Richard Galliano
(akerdeon), Jean Marc Phillips (keman) ve
Herve Seüın (piyano). (0 212 251 56 00)
• AKM'de 19.30'da İDOBdan 'Viyana
Esintileri1
. (0 212 251 56 00)
• BABYLON'da 23.00'da Spanish Harlem
Orcestra' konseri. (0 212 292 73 68)
• SHAMAN CLUB'da Schal Sick Brass
Band konseri. (0 212 249 20 09)
• NARDİS'te 22.00'de Focan Funk&Latin
Project konseri. (0 212 244 63 27)
• EKOL DRAMA SANATEVİ'nde 19.30'da
'Irmaklararası' adlı, Feyza Zeybek'in
deneysel göstenmi. (0 212 234 09 93)
İSTANBUL FİLM FESTİVALJ'NDE BUGÜN
• EMEK SİNEMASI'nda 10.30: 'Hıçkınk',
13.30: 'Şansb Bir Gün', 16.00:'Annemin
Ülkesinin Şarkıları'. 19.00: 'Bir Kadının
Yaşamından 24 Saat' ve 21.30: 'Deniz'.
(0 212 293 84 39)
• ATLAS SİNEMASI'nda 10.30: 'Domino\
13.30: 'Umut', 16.00: 'Solino', 19.00: 'Et' ve
21.30: 'VanGogh'.fÖ 212)
• SİNEPOP SİNEMASI'nda 10.30: 'Kil
Bebekler', 13.30: 'BabamSev', 16.00:
'Patlama', 19.00: 'Sihirli Kutu' ve 21.30: 'Bir
GüzÖğleden Sonrası'. (0212 251 11 76)
M BEYOĞLU StNEMASrnda 10.30: 'Zor
Vedalar: Babam', 13 30: 'Fener Bekçisinin
Oğlu', 16.00:'Gülüm\ 19.00:
'Gönderilmemiş Mektuplar' ve 21.30. 'Sessiz
Çığük'. (0 212 251 32 40)
• REXX StNEMASI'nda 10.30: 'Sevişme
Günleri' 13.30: 'Yolun Yarısında'. 16.00:
'Şeytanın Yıü', 19.00: 'Aşk Sarhoşu' ve
21.30: 'Yarah Yüz'. (0 216 336 01 12)