01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 NİSAN 2003 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İNSANIN SERÜVENİ K „ ^ •+ » .^ ** TURHAN SELÇUK 3 |3£Nı'/M,TE/<: <31UÎM5M DÜRUSî TA5İATİT ÎSTANBÜL 2FEREÎSİ ABDÜLCANEAZ1 KARİKULADE TEKMİIİ EtSDEN L Dünya Savaşı sırasmda kent 17 kez düşmanm havadan saldınsma uğradı İstanbul'da uçaklan D ünyanın belli başlı şehirlerinden [email protected] Mehmet AJtun pek azı tarihte düşman bombalanna hedef olmaktan kurtulabilmiştir. tstanbul'un I. Dünya Savaşı'nda bombalandığını ise pek az kişi bilir. O günün teknolojisiyle bu saldınlar kentte büyük hasarlar yaratmadıysa da epeyce can kaybına yol açmış, tstanbullulara da ilginç enstantaneler sunmuştur. 1914te Birinci Dünya Savaşı patlak verdı- ğinde tüm dünya, uçaklann bir savaş aracı ola- rak kullanılabileceği fıkrine yeni yeni alışıyordu. llk motorlu uçağın havalanışının üzerinden henüz on yıl geçmişti. Askeri uçaklann üre- timine başlanalı da altı yıl olmuş- ru. Ancak savaşla birlikte kısa sü- re içinde uçak yapımında önemli ilerlemeler kaydedildi. Uçaklar cephe arkasına ulaşabi- len bır bombardıman aracı olarak Avrupa'daki hemen her kent içm önemli bir tehdıt oluşturmaya baş- ladılar. Coğrafi konumundan ötürü İs- tanbul ilk yıllarda bu saldınlardan uzak kaldı. Ancak Çanakkale Sa- vaşlan sırasmda Kuzey Ege'de yo- ğunlaşan hava harekâtlan, özellik- le 1917nin bahar aylanndan itibaren Istan- bul'u da içine almaya başladı. Artık Osmanlı devletinin başkentı de sava- şın göbeğindekı dığer Avrupa kentleri kadar de- ğilse bile, düşman uçaklannın tehdidi altın- daydı. İstanbul semalarında llk tavvareler İstanbula yönelik hava saldınlannın ilki, 12 Nısan 1916 günü, Imroz'dan kalkan iki tngiliz uçağı tarafından gerçekleştirildi. Zeytinbur- nundaki silah fabrikası ile Yeşilköy'deki uçak hangarlannı hedef alan bu saldın daha çok psı- kolojik nitelikliydi. Amaç, İstanbul'un dokunulmazlığı olan bir kent olmadığı mesajını iletmekti. Nitekim uçak- lann küçük yangın bombalanyla birlikte attı- ğı bildiriler. bu amaca hizmet ediyordu. istan- bul bu tür hava saldınlanna karşı tamamen ko- ruamasızdı. Bu nedenle başkomutanlık vekâleti tarafın- dan bazı önlemler alındı. Istanbul'un belirli yerlerine uçaksavarlar yerleştirildi, gece saldı- nlınna karşı ışıldaklar konuldu. Ancak sivil ön- lenler oldukça yetersizdi. Halka bir hava sal- dnsı srrasında ne yapacağı dahi söylenmemiş- ti.Bu eğitim eksikliği, sonraki yıllarda birçok ölim \e yaralanmalara yol açacaktı. Saldırılar voğunlasıvor ıstanbul'a yönelik saldınlar 1917 yılının bîhar aylanndan itibaren yoğunlaştı. Önce 2.t Mart'ta, ardından 4 Nisan'da Boğaz çı- kiiina yaklaşan Rus uçak gemilerinden kâkan uçaklar kıyı bölgelerini bomba- laiı. Bunu, Kuzey Ege'de tmroz, Boz- cada ve Taşoz gibi önemli hava üsleri- nesahip olan Ingilizlerin daha kapsam- lı ialdınlan izledi. ngiliz operas>onlannın ilki 9-10 Tem- mız 1917 gecesi meydana geldi. Hedef Is- tirye kovoına demirlemiş olan Yavuz ve Mdilli zırhlılanydı. iki uçağın saldınsında bıgemiler yara almadan kurtuldu, ancak atı- l a bombalar bırbirlerine bağlı bulunan Nümu- tıti Hami>yet ve Yadigâr-ı Millet muhripleri- n<isabet etti. Güvertesinden önemli bir yara aln Yadıgâr-ı Millet 45 dakika içinde olduğu 1930'larda tstanbul semalannda Türk uçaklan. (üstte) Birinci Dünya Savaşı'nda Türk hava kuvvetlerinde kullanıian az sayıdaki uçağın tamanu Almanya'dan satuı alınmıştı. Pilotlardan bazılan da Alman'dı. Fotoğrafta, Türk fılosuna ait Albatros tipi bir uçak görülüyor. (küçük fotoğraO yerde batarken Nümune-i Hamiyyet küçük bir hasarla saldınyı atlattı. Saldmda 30 asker öl- dü, yaklaşık 10 asker de yaralandı. Ha\ a saldınlannda halk, uçaklann mane\Ta- lannı ve uçaksavarlann karşı koyuşunu sanki bir riyatro oyunu gibi ilgiyle izliyordu. Tüm uj'a- nlara rağmen insanlar her uçak sesi duyduğun- da sokaklara dökülüyor ve gökyuzünde oyna- nan temsili hayranhkla seyrediyordu. Halkın tayyarelere büvük ilgisl Örneğın 7 Temmuz 1918 günü öğleden ön- ce beş düşman uçağının gerçekleştirdiği sürp- riz baskında birçok kişi işini gücünü bırakıp uçaklan seyretmek için sokağa çıkmış, herke- sin sığınaklara kaçması gerekirken Tünel'de bekleyenler dahi uçaksavar seslerinı işitir işit- mez uçaklan seyretmek üzere köprü üstüne koşmuşlardı. Şans eseri uçaklardan atılan bom- balardan hiçbiri sokaklan dolduran kalabalığa isabet etmemişti. Ne var ki bundan sonraki her saldın bu ka- darhafifatlatılamadı. 23 Temmuz'da uçaklan seyretmek için Tarlabaşı'ndaki evinden çıkan Almanya konsolosluğu başkâtibi, bir şarapnel parçasının başına isabet etmesiyle hayatını kay- betti. Bunun dışında beş kişi çeşitli yerlerinden, küçük bir kız çocuğu da başından yaralandı. 19 ve 21 Ağustos'taki saldınlarda da sekiz kişi ya- ralandı. Istanbul'a yönelik hava taarmzlannın en şıddetlısi. hiç şüphesiz 18 Ekim 1918 Cu- ma günü meydana geldi. Sabah saatlerinde ye- di kadar düşman uçağıy la başlayan taarruz yir- mi dakika sürdü. Bu sırada uçaklann Sultan- hamam. Fatih, Laleli ve Tahtakale gibi kentin işlek yerlerine attıklan bombalar çok sayıda kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı, dükkân- lan da harap etti. Taarnız sırasında Cuma se- lamlığına gıtmekte olan Sultan Vahideddin ca- miye sığınmak zorunda kaldı. Oğleden sonra saat ikiye doğru beş uçağın ka- tılımıyla düzenlenen ikinci taarruz ise ilki ka- dar etkili olmasa bile, halkın moralini iyice boz- du. Ateşkes yapılması için müzakerelerin de- vam ettiği bir sırada ve banşa bir adım kalmış- ken yapılan sivillere yönelik bu harekât, dö- nem gazetelerinde ağır bir dille eleştirildi. îngiliz havacılar esir alınıyorBirinci Dünya Savaşı'nın sonlanna yaklaşılırken hemen her cepheden kötü haberler geliyor, Irak'ta, Suriye'de, Balkanlar'da Osmanlı ordusu düşman karşısında yenilgi üzerine •~"\ yenilgi alıyordu. Savaştan kaçanlann ve yaralı askerlerin doldurduğu istanbul, açlığın ve salgın hastalıklann pençesine düşmüştü. Artık Osmanlı devletinin askeri alanda olduğu kadar. toplumsal anlamda da bir çöküşün eşiğinde olduğunu bilen Itilaf kuvvetleri. istanbul üzerindekı psikolojik baskıyı arttırmak için sık sık hava saldınlanna başvuruyorlardı. 20 ve 21 Eylül geceleri ardı ardma düzenlenen ' saldınlar, bu planın bir parçasıydı. Uçak denlze indi llk geceki baskın kısa sürmüş, sayıca az olan tayyareler fazla hasar yaratamamışlardı. Ertesi günkü saldın ise daha şiddetliydi. Ancak bu saldınya katılan uçaklardan ikisinin düşürülmesi, planlananın tam tersine Türkler üzerinde moral arttıncı bir etki yaptı. Uçaklann ilki Çanakkale'de, Anburnu civannda düşürülmüştü. Digeri ise aldığı yaralar yüzünden istanbul'da Kartal yakınlannda, kıyının yaklaşık 200 metre açığında denize inmek zonında kalmıştı. Uçağın düşerken çıkarttığı sesi duyarak kıyıya koşan civar halkı, uçağın büyük bir hızla suya indiğini ve çok kısa bir süre içinde battığını görmüştü. Bunun üzerine birkaç jandanna neferi bir kayığa atlayarak iki îngiliz havacısını esir almıştı. Pilotlar kurtanldıktan sonra sahile götüriilmüş, ıslak giysileri değiştirilmiş, ateş yakılarak çamaşır ve üniformalan kurutulmuş, aynca kendilerine birer çift ayakkabı verilmişti. Daha sonra sorgulan yapımıak üzere trenle Haydarpaşa'ya, oradan da vapurla Harbiye Nezareti'ne götürülmüşlerdi. Olayı hikâye eden gazetelere göre, uçağın pilotu 23-24 yaşlannda Burlingtonlu bir yüzbaşıydı. Hukuk okumak üzere Cambridge'e gitmiş, ancak altı ay sonra gönüllü olarak orduya katılmıştı. Uçağın 30 yaşlanndaki gözcüsü ise aslen çiftçi olan bir asteğmendi. Her iki subay da Arapçanın yanı sıra biraz Türkçe de konuşabiliyorlardı. Suya sertçe ındiği halde fazla hasar görmeden batan uçak, ertesi günü on kulaç derinlikten çıkanlarak Istanbul'a getirildi. Kanatlan yırtılan ve makineli tüfek ateşiyle bazı yerleri delinmiş olan uçak, tamir edildikten sonra Türk ordusunun emrine verildi. GEÇMIŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ Şayısal Üstünlüğün Zaferi (!) Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) demokra- tikleşme konusunda verdiği sözler, devleti yönet- menin zorluklan karşısında bir bir yok sayılıyor. Böyle giderse AKR her zor duruma düştüğün- de, o sorunu çözebilmek için muhalefetle ortak bir görüş oluşturma girişimi yerine geçersiz kılınma sı- rası gelen sözünü yok sayma yolunda ilerleyecek ve demokrasinın elde kalan ilkelerinı de kuşa çe- virecek bir yolda hızla yürüyecek gibi görünüyor. Şu anda 59'uncu hükümet görevde. Ancak bu hükümetin programındada58'ıncı hükümetin ha- zırladığı ve güvenoyu alan programın birlikte ge- çerli olduğu vurgulanmıştı. 58'inci Gül Hükümeti'nin programında da şu bölüm yer alıyordu: "Çalışmalarımızı, başta muhalefet partimiz ol- mak üzere, toplumun tüm kesimleriyle diyalog ve işbiriiği içinde, demokratik ve şeffaf bir ortamda sürdüreceğiz. Çoğulcu bir demokrasi anlayışı ile hukuka ve insan haklanna saygı temeiinde, sayı- sal üstünlüğün her şey demek olmadığını bilerek atılacak önemli adımlarda toplumsal mutabakat oluşturmakyönünde azami gayret göstereceğiz." Programın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) okunuş tarihi 23 Kasım 2002. önceki gü- ne göre aradan yaklaşık 4.5 ay geçmiş. Yukanda alıntıladığım bölümde yer alan ilkeler- den ikisini yok sayan değişiklik gerçekleştiriliver- di. Hem "muhalefetle işbiriiği ve diyalog içinde kal- ma" hem de "sayısal üstünlüğün her şey demek olmadığı" görüşü yok sayıldı. TBMM içtüzüğünde olağandışı uzunluktaki ta- sarılann görüşülmesi için tanımlanan "temel ya- sa" kavramını, istenilen tasanlan kısa sürede ve mu- halefetin hem konuşma hem de oy kullanma hak- lannı yok ederek yasalaştırmayı amaçlayan bir ni- teliğe dönüştüren bir değişiklik gerçekleştirildi. AKP'nın sayısal üstünlüğünü sınırlandırmaya, Anayasa Mahkemesi'nin benzer içtüzük madde- lerini iptal ettiğine ilişkin örneklerin dile getirilme- si de yetmedi. Artık bir yasanın "feme/yasa"sayılmasındaoy- birliği değil, milletvekili sayısının beşte üçünün, yani 330 AKP milletvekilinin oyu yeterli olacak. Ta- san ve öneriler madde madde değil, iktidar parti- sinin canının çektiği kadar maddenin yer alacağı bölümler halinde görüşülerek oylanacak. AKP'nin bu değişiklik önerisinin arkasında ne- lerin yattığı henüz açık seçik bilinmıyor. Ancak akla gelen ilk olasılık, YÖK Yasası'nı YEK Yasası'na çevirebilmenin yolunu açmak oluyor. • • • "Vergi Banşı Yasası" olarak adlandınlmak is- tenilen yasanın, kimi AKP yandaşı şirketleri ko- ruma amacını taşıyan maddeleri, Sayın Cumhur- başkanı tarafından yeniden görüşülmek üzere ia- de edildi. Tasarı halindeyken 31 Mart'a kadar vergi daire- lerine ulaşan takdir işlemleri ya da noksan bildi- rim nedeniyle ortaya çıkanlan matrah farklannın ver- gi konusu yapılması öngörülürken bu tarihin da- ha sonra 20 Mart'a çekilmesi tepkilere neden ol- muştur. 31 Mart, geçici bütçenin son günü olarak doğal karşılanabilirdı ama.. 20 Mart'ı anlamak zordu. Çünkü günlerden perşembeydi. Yani iş haftası bi- le tamamlanmıyordu. Cumhuriyet Halk Partisi Mec- lis Grubu yöneticilen kandınldıkları için değişikli- ğe oy verdıklerini açıkladılar ama.. sonuç değiş- medi. AKP'yi, maddenin yeniden görüşülmesi sırasın- da yeni bır demokrasi sınavı daha bekliyor. Dileriz bu kez sınıfta kalmazlar. oerinc(a cumhuriyet.com.tr. Halit Kakınc'ın kitabı Sultangcdiyev veMüli Komünizm İstanbul Haber Servi- si-Araştırmacı HaBtKa- kınç'ın, 1917Ekimde\- rimı döneminde Orta As- ya'dakı Türk halklann- dan çıkan ilk komünıst lıderlerden olan Kazan Tatan Mirsejid Sultan- galiyev hakkında kale- me aldığı, "Sultangali- ye\ ve MiIKKomüniznı" adlı araştırma-üıceleme kitabı yayımlandı. Kakınç. çalışmasında Sultangaliyev'in görüş ve düşüncelerini, yütdt 100"e yakın oranda öz- gün kaynaklardan derle- diğini belırterek "Mir- seyid Sultangalhev 'in ge- risinde bıraktığı teşhis \« tespitler. küresel bir ka- rakter taşınıakta. bu ne- denkdedeğerierinihiçvi- tirmeden güneelliklerini korumaktadır" dedi. Kakınç, Sultangali- yev'in o günlerdeki tah- minlerinin, SSCB'nin iç ve dış platformlarda ödünler \ererek devlet kapitalızmi ve burjuva demokrasisi raylan üze- nne oturacağı ve devri- mın bozguna uğratılaca- ğı yönündeld ıddıalanrun "ajııen gerçekleştiğiııi" beîırtti. Sultangaliye\'i ve Ga- liyevizmı ele alan çalış- malann, duygusal ve ta- raflı yorumlardan kur- tulamadığını savunan Kakınç, "Sultangali- yev'in tam anlamıyia kavranabilmesi. ancak küresel düşünüldüğü takdirde. daha sonraki dönemlerin Berlin Du- van \e Demir Pterdegibi olgulan aşılabildiği tak- dirde mümkün olabilir" diye konuştu. Kakınç, Sultangali- yev'in görüşlerinin bü- yük bölümünün zaman içinde doğrulandığını ifade ederek -halklann asimile edilmesine iliş- kin'" yaklaşımının da gü- nümüze ışık tutacak öl- çüde yetkin olduğunu vurguladı. Kakınç, "Sultangaü- yev'in temenni şekünde sloganlaşdrdjğu Millet bır olsun-Milletler eşit olsun' söyiemigörünen odur ki insanhğın gdece- ği için de, uygarhğın pro- totip özlemi olma>a de- vam etmektedir" diye konuştu. "SuHangativev ve MD- li Komünizm" kitabı, "Sultangaü\'e\' 1 in düşün- cesini şekilİendiren böl- geseJkoşunar". "Sultan- galiyev'in kuranunı bes- leyen düşünsel kaynak- lar", "Sultangaöyev'in kurammın analitikince- lenmesi" ve "Sultanga- Kyev'in yridızının sönüşü* adlı dört ana bölümden oluşuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear