Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 NİSAN 2003 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Milli eğitimi yerle bir etmek
A-K-P iktidarının hızla
TBMM'den çıkarmak istediği
"Kamu Yönetimi Temel
Kanunu" taslağının Türkiye
Cumhuriyeti'nin "üniter"
yapısını ortadan kaldırarak
federatif bir yapıya olanak
tanıyan hükümler içerdiğine
değinmiştik.
Taslağın, zaten tümüyle
"Cumhuriyet" ile sorunu var
gibi. Sözgelimi, "milli eğitim"
hizmetini merkezi yönetimin
elinden alarak yerel yönetimlere
devrediyor.
Yani ne yapmak isteniyor?
Eğitimci, araştırmacı yazar
Niyazi Attunya'ya göre,
Atatürk'ün bilime dayalı, aklı
özgürteştirilmiş, kendi
özvariığına sahip çıkan
yurttaşlar yetiştirme" hedefi
çökertilmek isteniyor:
"Yerel yönetimlerin,
belediyelerinşu anda da
yetkileri var. örneğin okul
binalan perişan, bakımsız,
çocuklar okullarda temiz su bile
içemiyorlar, okul bahçeleri
ağaçsız, kantinlerde gerekli
gıda denetimiyapılmıyor...
Belediyeler bütün bunlan
isteseleryapabilirler, ama amaç
o değil. Belediyelere yetki
kullandınlmak isteniyor. Eğitimin
programını, amaçlannı,
kadrosunu belediyeler
oluşturacak, belirleyecek...
Bunun yaşama geçirilmesinin
iki sonucu olur: Birincisi,
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı
yerine, alt kimliklere göre insan
yetiştirilir, öyle bir kültür ortamı
yaratılır. Ikincisi, belediyeye
hangi tarikat egemen olmuşsa,
çocuklar o tarikatın eline terk
edilir."
Eğitbilim konusunda yetkin
çalışmalanyla tanıdığımız Prof.
Dr. Cevat Geray da aynı
kanıda:
"Fransa'da 1980'ii yıllann
başında yeni bir düzenleme
yapıldı, ama orada belediyelere
çocuk yuvası açma, ilköğretim
okullarının binalannı yapma ve
benzeri yetkiler verildi. Buna
kimsenin diyeceği bir şey
olamaz. Ama, AKP iktidannın
hazırfadığı taslak ile eğitim
hizmetini tümüyle yerel
yönetimlere devretme önerisi;
ulusal ölçekteki öğretim bihiğini
parçalayarak, yerelde tutucu,
dine dayalı, çağcıl olmayan bir
eğitimi getirme istemleri ile
çakışıyor."
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik, bakanlık makamına
oturur oturmaz Zaman
gazetesine ne demişti,
anımsayalım:
"Eğitimdeki merkeziyetçi yapıyi
yerte bir edeceğim."
IŞIK KA.NSÜ
Hata
CHP Grup Başkanvekili
Mustafa özyürek, Albayraklar
grubunun vergi borcunun
affedilmesinin gözlerinden nasıl
kaçırdıklannı şöyle açıklıyor:
"Bize teknik bir düzenleme
dediler. Inceleyemedik,
AKP'lilere güvendik,
iyi niyetimizi suiistimal
ettiler."
Baştan A-K-P'lilere güvenmekle
"teknik" hata yapmış!
Orman ve Çevre
Bakaııhklarmm Birleştirilmesi
TÜRKSENBAŞERKAFAOĞLÜ
AKP yönetimi, Çevre ve Or-
man bakanlıklannı birleştirme
telaşında. Hükümetin, doğal
dengeye ve yaşanabilirliğe
ters düşen yasa ve anayasa
değişiklik istemleri de birlikte
düşünülürse, genel olarak ta-
sarlananlann ne yönde oldu-
ğu açıkça ortaya çıkmakta-
dır.
Son süreçte, ABD'nin Irak'ta
^sivil kanlarıyla oluşturduğu,
• özgürlük ve demokrasi anla-
'yışı gibi, AKP'nin de kapalı
kapılar arkasında toplum adı-
na aldığı çevre karşrtı yasa ve
anayasa değişikliği işgüzâr-
lıkları, sözde demokrasi ve
dayanışma sözlerine karşın,
dehşet saçmaktadır. özel ko-
ruma alanlarımızı, içme suyu
topJama havzalanmızı, ornıan-
larımızı ranta açan yetkililer,
acaba çocuklannı, derin ne-
fes almaları ve temiz su iç-
meleri gerektiğinde, nereye
kaçıracaklardır?
Çevre ve Orman bakanlık-
lan, gönüllü çevre hareketle-
rinin, bilinçli toplumun, mes-
lek odalarının yaşanabilirlik
gereği sürekli izlem altında
bulundurdukları ayrı ayrı pek
çok işlevi olan idari mekaniz-
malardır.
Orman yasası, doğrudan
orman ekosisteminin içinde-
ki canlı türlerle ve cansız var-
lıklann uyumlannı bozmadan,
geliştirilmesi ve korunması yö-
nünde bir kapsamla, toplu-
mun yaşamsal faydasına yö-
nelik düzenlemeleri içerir. Do-
ğal ki, eğer niyetleri, doğal
varlıkların para uğruna göz-
den çıkarılmasına yönelik ise
yapmaları gereken: Yasaları
cılız bırakarak, bakanlık gö-
rev alanını daraltmak, daha
sonra da o bakanlığı gözden
ırak bir önemsizler hanesine
taşımaktır.
Cumhuriyet'in ilk anayasa-
ayla, toplumsal ve doğal fay-
da açısından ülkemizin en de-
öerli varlıklan olan ormanlan-
mız, devletin koruması kapsa-
mına alınmıştır. O yıllardan bu
yana hızla süregelen liberalci
hükümetlerin, "çevre mevre",
"orman morman" zihniyetle-
n; özelleştirmeleri, vasrfsızor-
rıan virüsleri geliştirmeleri,
bugün AKP'nin hamlelerini
kolaylaştırmıştır. Çevre Ba-
kanlığı için de aynı şeylersöy-
lenebilir. Içmesu havzalarının
yerini villalara ve Formula-1
yanşlanna, ormanları yapılaş-
maya, koruma alanlannı Çev-
re Etki Değerlendirme kapsa-
mı dışına çıkanp denetim ve
sorgulamaları ortadan kaldır-
maya yönelik çabalar, söz ko-
nusu bakanlığın yerinin de
önemsizler hanesine konmuş
olduğunu göstermektedir. Ay-
nca bu hususları içeren ana-
yasayı da değiştirip "Sağlıklı
yaşam mı, para mı?" diye
sorgulayanlan birçırpıdasus-
turmak istemektedirler.
Şu günlerde hava, toprak,
su, bitki, hayvan ve insan çev-
riminde doğal yaşamı boz-
mak için yapılanlar saymakla
bitmez. Tüketme ve paraya
çevirme hızı ise akıl almaya-
cak kadar yüksektir. Keşke
bu yasalar ile ilgili çalışmala-
rı yapanlar, önceden ilköğre-
tim okullarında okutulan çev-
re ve insan ders kitabını oku-
salardı. Ya da okullara ücret-
siz olarak fidan diktiren, on-
larafidan sevgisi vermeye ça-
lışan sivil toplum kuruluşlan ve
saygıdeğer öğretmenlerle gö-
rüşselerdi. Doğayı ulusların
koruma, paylaşım sözleşme-
lerinden hangilerine imza at-
mışız, onlara bakabilselerdi.
Meclis'te oy çokluğuna sa-
hip olmakla övünüp her iste-
diklerini yapabileceklerini sık
sık belirtenler, bundan sonra-
ki planlannda "Çevre ve Or-
man Bakanlıklannı kaldırdık"
diye yeniden bir dayatma şok-
la karşımıza çıkariarsa, hiç şa-
şırmamak gerekir.
Bu düz iktidar mantığı ile
bildiklerini okuyanların, hükü-
met programlarında yer alan
ve şekillendirilen yerel yöne-
timler yasası ile belediye yet-
kilerinin genişletilmesi olgu-
sunun da ne şekilde yoğrula-
cağını gözardı etmemek ge-
rekir. Çünkü şimdiden çevre,
sağlık, eğitim, ulaşım vb. gibi
üzerinde ayrı ayrı durulması
gerekenlerin bir potada eritil-
mesi, gelecekte doğal kay-
naklann nasıl harmanlanacağı
konusunu epeyce gündeme
getirebilecektir, diye düşün-
mekteyiz.
Uluslararası tahkim kuşatması
Prof. Dr. Ülkü Azrak'ın da aralannda
bulunduğu bilim insanlanmız, sendika-
lar, çalışanlann örgütleri, 1999'da ulus-
lararası tahkim anayasallaştınlırken sü-
rekli uyarmışlardı: "Yapmayın, etmeyin,
uluslararası tahkim başımıza iş açar.
Türkiye ileride büyük davalaria karşıla-
şır, bundan büyük zarar görürüz."
Söylenenler bir kulaktan girdi, öbür ku-
laktan çıktı. Başta "milliyetçi" Bülent
Ecevrt ile Devlet Bahçeli olmak üzere
dönemin koalisyonu tınmadı bile.
Geldik bugüne... ANAP'lı Enerji Ba-
kanı Cumhur Ersümer. o sıralarda çok
ortalıktaydı ve "Yabancı sermaye tetik-
te bekliyor, uluslararası tahkim çıkar
çıkmaz 30 milyar dolar cebimizde" sa-
vını yineleyip duruyordu.
Aradan geçen süre içinde, aman bir
yabancı sermaye geldi, biryatınm oldu
ki, sormayın grtsin. Ekonomi muhabiri-
miz Murat KışJalı'nın, Hazine'nin veri-
lerine göre yaptığı hesaplamaya göre,
uluslararası tahkim yasalaştığından bu
yana Türkiye'ye giren yeni yabancı ser-
maye yatınmı ne kadardır biliyor musu-
nuz? Söyleyelim de şaşırın:
"447 milyon dolarcık."
Aynı sürede başka gelişmeler de ol-
du kuşkusuz: lletişim alanında Aria şir-
keti, 2.5 milyar dolarlık tazminat istemiy-
le uluslararası tahkime gittı. CHP'Iİ be-
lediye başkanından önce imzalanan bir
imtıyaz sözleşmesi ile Antalya'ya su sa-
tan Lyonnaise des Eaux şirketi, yüzde
250-300 oranında fiyat artışı önerisi ka-
bul edilmeyince 30 milyon dolarlık taz-
minat istemiyle uluslararası hakeme
başvurdu. Konya llgın Termik Santral'ı
tasanmını yurüten Amerikalı enerji şir-
ketleri PSEG Global ve North American
Coal şirketleri de uluslararası tahkim
yolunu seçti. Davayı kazanırsa bu şir-
ketler Türkiye'den 300 milyon dolar ala-
caklar. Yine yabancı sermayeli Kanel
Limited, Kangal Termik Santral'ı konu-
sunda uluslararası hakeme gitti. Küsel
Limited de, Seyitömer Termik Santral'ı
için aynı süreci izleme aşamasında Prof.
Dr. Azrak, "Hiç şüphemyok" diyor, "Ha-
kemegötürülen bu davalannyüzde 90'ı
Türkiye'nin mahkûmiyeti ile sonuçla-
nır."
Nedenini de açıklıyor Azrak:
"Uluslararası hakem heyetleri, ulus-
lararası şirketlerin patronajında kurul-
muş ve daima onlann lehine karar ver-
miştir. Dûnyada sayısız ömekleri vardır
bunun. Bir Amerikan şirketi, Kanada
ormanlannın işletilmesi için tahkim şar-
tı da bulunan bir imtiyaz sözleşmesi
imzalamıştı. Zaman içinde çıkan uyuş-
mazlıklardan sonra uluslararası hakem
heyeti Kanada devletini 900 milyon do-
lartazminat ödemekzorunda bırakmış-
tı."
Uluslararası tahkim sayesinde geçen
yaklaşık 4 yıl içinde yalnızca Türk hal-
kının egemenlik hakkı sınırlandınlmak-
la kalınmadı, Türkiye'nin üstüne büyük
bir ekonomık yük bindirildi.
Bu yüzden önerimizaçıktır Eğeraçı-
lan davalar yitirilirse, ödenecek tazmi-
natlar, öncelikle Cumhur Ersümer ile
ANAP'ın eski lideri, Beykoz sakini Me-
sut Yılmaz olmak üzere, uluslararası
tahkime TBMM'de "kabul" oyu veren
ANAP'lı, DSP'Iİ, MHP'li ve bugünkü A-
K-P'nin çatısını oluşturan FP'Iİ milletve-
killerinden, gerekirse icra yoluyla tahsil
edilmelıdir.
Trabzon ümanı özelleşti-
rilecekti. Limanın beJirienen
"asgari" değeri 24.5 milyon
dolardı. Oysa geçen mart ayı
sonunda yapılan açıklamaya
göre, liman 30 yıllık işletil-
mesi karşılığı bir şirkete 15
milyon dolara devredilmişti.
Şu değer bilmezliğe ba-
Demip atan değer
kın! Eğer liman değerinin al-
tında verilecekse ne diye de-
ğer belirleniyor ki?
Liman-lş Genel Başkanı
Raif Kılıç, dahasını aktan-
yor "Trabzon Umanı'nınyıl-
lık kân 1.5 milyon dolardır.
Herşeyden öncelimanın be-
lirienen değerin altında dev-
redilmesi yasalara ve kamu
çıkanna aykındır, ahlaki de
değildir.
öte yandan ABD, Irak
saldınsı ile ilgiti olarak Isken*
derun Limanı'nın bir bölü-
münü 3 milyon dolara kira-
lamıştır. Mersin ümanı için-
de aynı rakam söz konusu-
dur. Yani, Trabzon Umanı 5
aylık kira geliri karşılığı 30 yıl-
lığına devredilmiştir."
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak <ı turk.net
Gttc.cn.
*- j4ieftctle>r mt ?
ÇÎZGtLİK KÂMtL MASARACI
H A R B Î SEMİH POROY semihporoy(â yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 12 Nisan
KURAMCI VE BESTECİ SUPHİEZGL
1962 'DE 8U6ÜN, ÜULÜ TÜRK MÜZİİİ 8İLSİNI VE 8ESTE-
CİSİ SUPHİ £ZGİ, 33 yAÇlHC* ÖLMÜŞTİj. MÜZ/KSEVER
g/g AİLENİN ÇOCJUSU OLPUĞUHDAH, HACI ABİP BEY,
ZEICAİ PEPE Gİ8İ 8UYÛK 8ESTECİLEKOEN KÛÇÛK yAf-
TA &Ee£L£g AjjvtlÇTf MH4 SONKA ASICE& TrgBİYEYİ 8İ-
TiieEK£< UEKIM OLAN SUPHI 6EY, 2.1 YtL TT&tSU/SGA/tP-
TM GÖXEV YAPMfÇTI. EMEKÜ oU>UtCmN SOMKA YİNE
rOĞUN BİÇİM0E MUZ/ICLE
MUF rEitrm SEr ISE HUSEYİN SAPETTİH AKEL '
TE TÜ&t: MÜZİât ÜZ£f!fNDE AeAfTt&MAL
Sonuçm, SCILTLIK. Burütc YAPm OLAV
AMELÎ TtJKZ MUSf/c/Si *AII >T42A*ffrr. TVtSK MÜZİĞI-
MİfJ S£S SİSTEtftNİ BİLİM£Et. 7£MEIX£GE OTtr&T&ıy
BU YA/tr DIÇTA/0A, ĞOO'PEN ÇOK BESTE VEGMtÇTİ..
BESTELEeiNDEN İSS TANES/Ut YAYfMLArMfÇTI..
SANAT İŞLİĞI KÎLTÎR MERKEZİ (0216)4140332
TİİCCAR KBVTİN MBBOBd
Yazan Cahıt ATAY Yoneten Enırah ER£N
NtSAN AYI HER PAZAR Saat 20.30
SİHİRlJ KİTAP
Müzıkli Danslı Çocuk Oyunu
Yazan & Yöneten. Sıbel SEYHAN
NİSAN AYI HER CUMARTESİ. PAZAR Saat 13 00
MASTANE$M SANA7 1N YANINDA
Kitaplarınız (eski - yeni) alınır.
Tel: O216 414 22 82 IVIoda Sineması
Kafkas Pasajı
3. ASLtYE HUKUK HÂKtMLtĞl'NDEN
Esas No' 2Ö02 211
Davacı Adıye Kuru (Taşdelenı tarafından davah \\\ Taşdelen ale\hıne açılan Boşanma da\ası
sebebnle venlen ara karan u\annca. Okmeydanı Vlahmutşc\ketpaşa Mah Ozler Sok N "• Kiğıt-
hane adjesjfldeja davalj AJl Ta^deien adma daıa dılekçesınm teblığı edjiemedrgı zabıta araştırma-
sından da eHenşh adreslennın tesbıt edılmemedıgınden da\a dılekçesı özetı ve dunışma gününün
ılanen tebtığme karar \enlmıştır \ukanda ısırn \azılı da\alının 03 06 2001 dumşma gûnü saat
İU 30'da mahkememızde hazır bulunmdnız \eva bir vekıl ile kendınızı temsıl ettınnenız delıllen-
ni2ı ıbraz ermeni7 duruşmava gelmemenız \eva mazerel hıldırmemenız halmde HLMK.nun 2H
maddesı uşannca vargılamanın >oktuğunuzda vapılacağı ve hukum kurulacagı dava dılekçesmm
teblıöı venne geçeriı olmak u/ere ılan olunur 08 04 2003 Basın \~0n
2
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
Halite'nin pğlu'
Bağdat'ta Öldii...
Julio Anguita Parrado Cordoba'lıydı. Islam-
Arap Endülüs uygarlığının efsane kenti "Cordo-
ba"da doğdu ve bir başka efsane kent Bağdatta
öldü.
21 günlük savaşta ölen "11 gazeteci" arasın-
da bu genç gazetecinin adına rastlayınca, "Ju-
lio'yu bu savaşa olsa olsa Islam-Arap dünya-
sına aşinalığı çekmiştir" diye düşünmekten ken-
dimi alamadım. Gerçekte çünkü birsavaş mu-
habiri değildi o. "Tesadüfen" katılmıştı savaş mu-
habirleri ordusuna. önce Pentagon'un "em-
bedded gazeteciler" için ABD'de düzenlediği
bir "eğitim kursu" üzerinde yaptığı röportaj ak-
lını çelmiş; ardından paldır küldür cepheye sü-
rüklenmişti.
'Islam rönesansının' kentinden
Bizzat Julio'yu değil ama babasını Ispanya'da
yaşadığım yıllarda tanıdım. Defalarca birlikte
yemek yemiş, uzun uzun sohbetler etmiştik.
Baba-ogul aynı adı taşıyordu. Gazeteci Julio
Anguita'nın babasının da adı Julio Anguita idi.
Ama adıyla değil popüler lakabıyla hitap ediyor-
du herkes ona: "Kızıl Halife!"
Komünistti "Kızıl Halife". Güçlü, sevilen, ka-
rizmatik bir siyasi şahsiyet ve Oordoba'nın be-
lediye başkanıydı tanıştığımız yıllarda. Ispanya'nın
tartışılmaz lideri Felipe Gonzalez ve sosyalist-
lerin Endülüs'te "alamadığı" tek kent; yıkama-
dığı tek kaleydi onun yönetimindeki Cordoba.
Vaktiyle 400 kütüphanesi ile gerçek bir Islam
rönesansı" yaşamış çiçekler içindeki Cordo-
ba'ya gözünün içi gibi bakan bir "başkan"d\
Julio Anguita.
Sade, mütevazı bir öğretmenlik geçmişinden
gelen "KızılHalife" tabandan yavaş yavaş yük-
selmiş, yıllar içinde sonra sosyalistler dışında ka-
lan tüm sol fraksiyonları "Biheşik Sol" adı al-
tında tek parti bayrağında birleştirmeyi başara-
rak; '9O'lı yıllarda hatırı sayılır bir muhalefet li-
deri olmuştu. Faşizme, emperyalizme, gözü kör
Amerikancılığa siyasi yaşamı boyunca karşı çık-
mış ve karşı durmuş biriydi..
'Imparatorluğun' acımasız
intikamı...
Oğlunun ölüm haberi Anguita'yı şimdi iki kez
yıkmış; iki kez yaralamıştır diye düşünüyorum.
Eviat acısı yetmiyormuş gibi ömür boyu inan-
dığı, bel bağladığı davalann yerle bir olması iki
kez bükmüştür mutlaka belini: "Bu ne biçim in-
tikam? Ne biçim lanettir" diye yanmıştır içi.
"Amerikan imparatoriuğunun" bu acımasız cil-
vesi, bu garip laneti karşısında baba Anguita'nın
"yas"ı derin bir "isyan", "boşluk", "güçsüzlük"
ve "çaresizlikle katlanmış, katmerlenmiştir.
Anguita'nın temsil ettiği siyasi ideolojiye ben
hayat boyu yakınlık duymadım. Gençliğimin en
heyecanlı yıllarında bile asla komünist olma-
dım. Ama bugün "Kızıl Halife"ye hiçbir zaman
hissetmediğim denli yakın hissediyorum ken-
dimi; onun "yas"ını paylaşıyor, hissettiğini dü-
şündüğüm o derin "boşluğu", "isyanı", "güç-
süzlüğü" ve "çaresizliği" birebir yaşıyorum.
TV'yi her açışımda yaşıyorum bunu. Ekrana
her bakışımda artık yalnız çaresizlik ve güçsüz-
lük duyuyorum. önce Bağdat'a düşen bomba-
lan, şimdi arkada kalan yıkımı, kaosu, yağma-
yı, talanı seyrederken büyük bir "boşluk" his-
sediyorum. Gazetecilerin kaldığı "Filistin Ote-
li" (sembolizme bakın!) Amerikan tankları tara-
fından göz göre göre top tüfek ateşiyle çevril-
diğinde; otelin içinde kendimi sıkışıp kalmış, re-
hin alınmış bir gazeteci gibi hissediyorum...
Gazeteci Julio Anguita'nın kaybı herhangi bir
meslektaşın kaybından çok farklı bu nedenle.
Dün BM Güvenlik Konseyi salonlarında "Guer-
nica"y\ sansür edenlerin, bugün pervasızca "Fi-
listin Oteli"ni çeviren ve abluka edenlerin yarın
hepimizi bu ablukanın içine alacağını hissedi-
yorum. Klostrofobi ve keder basıyor üzerime.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Kâğıdıper- 1
dahlamada
kuUanılan ma- 2
kine. II Top- 3
rak, kum ve
samaneleme-
ye yarayan iri
delikli kal-
bur... Bulgur,
biber, soğan,
domates,
maydanozla
yapılan ve asma yap-
rağına sanlıp çiğ ola-
rak yenen bir yiye-
cek. 3/Lale bahçesi.
4/Tokat yöresinde ye-
nştirilen bir tütün cin-
si...Bedeninyaşama
gücü. 5/ Kendini be- 6
ğendirmek amacjyla
yapılandavranış... Su-
8
udiArabistan'ınpla- 9
İA
ka işareti... Satrançta bir taş. 61 Eskiden dervişle-
rin giydikleri, tiftikten yapılmış ince külah. 7/Bir
türkâğıtsüslemeciliği... Uzak. 8/EskiMısu-'dagü-
neş tannsı... Büyük önem taşıyan. 9/Tellür elemen-
tinin simgesi... Eski Türklerde bir babanın taşın-
maz mallannın mirasçısı olan en küçük oğul.
YUKARTOAN .\ŞAGrYA:
1/Gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan alçak-
gönüllü kimse. 2/ Saban demirinin tarlada açtığı
çizgi... Kurşun boruların ağzını açmaktakullanı-
lan ucu sivri takoz. 3/Püre haline getirilmiş pata-
tesle yapılan bir tür salata. 4/Maksat... Damıtıla-
rak elde edilen uçucu ve kokulu maddelere veri-
len ad. 5/Şımanklık... Nazi partisinin hücum kı-
tasını simgeleyen harfler... Âh Ö^entürk'ün bir
fılmi. 6/Bir tür küçük zurna. 7/Kaş... Asya'da bir
ülke. 8/Radyum elementinin simgesi... " — Ta-
banlıoğlu": Mimanmız. 9/Bir cervel türü... Boş,
içinde kimse Ümlunmayan.