Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
+
CUMHURİYET 15 MART 2003 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MLMTAZ SOYSAL
Magazin, Ülke ve İlke
GELENEKTİR, haftasonu yazjlan hafrf olmalı.
Yani, magazin türü. Iç çamaşın türünden olmasa
da, aşklara, futbola, doğaya ilişkin olmalı, örneğin.
Ama, bu ülke şu günlerde, öylesine olaylar için-
de ki, sanki böyle bir hafifliğe kimsenin hakkı yok-
muş gibi geliyor insana. Savaş söz konusuysa, çi-
çek yazabilir misiniz? En azından, şehit mezarla-
nna konacak çiçekJeri düşünmeden?
Ne var ki, aynı ortamda, canınızı sıkan, ülkeyi
endişeye boğup ekonomiyi yıkan olaylann te-
mel nedenlerini düşünmeden de durabilir misiniz?
SavaştnfcıyiBina niçin geldik? Batı, Kıbns'ı Türkler-
den kopgjjnanın en kolay yolu olarak niçin Türki-
ye'nin Avrjjpa Biriiği tutkusunu seçti? Borç bata-
ğına niçin düştük?
Bunlan kendi kendinize sorduğunuz zaman, is-
ter istemez, canınızı sıksa da sıkmasa da "ilke" de-
nen kavrama gelirsiniz.
Yani, belirii bir düşünce sisteminin ve davranış-
lar bütününün temelinde yatan, doğruluğuna de-
neyimle ve tümevanmla değil, akıl yoluyla vanlan
temel düşünce. Zaten, Batı dillerindeki karşılığı
"prensip" sözcüğünün "prens" sözcüğüyle, yani
köken olarak "her şeye egemen olan kişi"y\e ak-
rabalığı da buradan gelir. İlke, düşüncelerinize ve
davranışlannıza egemen olmalıdır.
Olmazsa yalpalayıp oradan oraya savrulursu-
nuz.
Omeğin, Atatürk döneminde olduğu gibi, "kom-
şularla iyiilişki" ilkesini benimsemişseniz, kom-
şular da aynı ilkeyi benimsediği ölçüde, oralarda-
ki rejimlerin ne olduğu ikinci planda kalmalıdır.
Irak'la, eskiden öyleydi. Şimdi de Saddam reji-
mi Türkiye'yi tehdit etmedikçe ve iyi komşuluğun
gereklerini yerine getirip içteki unsurlan size karşı
kullanmaya kalkişmadıkça, başkalannın hesapla-
n ya da emelleri uğruna komşuyta kavgalı olunur
mu? Hele ona karşı savaşa kalkışılır mı?
Demek ki, bu ilkenin ışığında, zihinleri meşgul eden
tezkere konusunu aydınlatmak kolaylaşmıştır Pra-
tik olarak, iki ayn tezkere gereklidir.
Birincisi şuna ilişkin. Kuzey Irak, aşiretlerin ve dış
güçlerin çabalan sonucu Bağdat yönetiminin de-
netimi dışında. Aynca, o yönetim ve Türkiye açı-
sından, etniktemeledayalı, amageçici pariamen-
tosunda bile ortak dil konuşulamayan bir bağım-
sız devletin ilan edilmesi söz konusudur ve açık-
ça bellidir ki, Bağdat'ın bunu önlemesi dış güçler-
ce engellenecektir. Bu durumda, Türk askerinin o
topraklarda konuşlandınlması, her iki komşu dev-
letin de çıkannadır. Üstelik, göç dalgasının yine o
topraklarda durdurulup bakım altına alınması da in-
sancıllık ilkesinin gereğidir.
Amerika'nın petrol savaşına geçit verme konu-
su ise, göreve başlarken ilke yeminleri andı içen
milletvekillerine kalmıştır. Onlar da "milletin huzur
verefahı"ile "yurttasulh, cihandasulh" ilkelerine
gore vicdanlannı dinlerler kimsenin birdiyeceği kal-
maz.
Yoksa, ilkesizlik, politikacılan ve politikayı kemir-
meye devam eder.
HASAN HÜSEYİN 76 YAŞINDA
GÜ YAD
GELENEKSEL ANMA ETKİNÜĞİNDE
BULUŞUYORUZ
PROGRAM:
AÇIUŞ KONUŞMALARI:
PROf. DR. NURETTİN SÖZEN (Sivas MİHetvekili)
FATİH KORKMAZ (GÛYAD Yön. Kur. Bşk.)
DİA, BARKOVİZYON GOSTERİMİ (Yaşam Öyküsfi)
TtYATRO MANGA TARAFINDAN HA2RLANAN OYUN
ŞİİRİ VE YAŞAMI ÜZERİNE SÖYLEŞI
AZİME KORKMAZGİL (EmeUi Öğr. Yazar - Ozamn EşO
AYDIN HATtPOĞLU (Yazariar Sendikası 2. Başkanı)
GÜLSÜM CENGİZ (Yazartar Sendikası Gen. Sek.)
ŞİİR DİNLETİSI ZEYNEP AÜYE
KONSER KIZJURMAK
PROGRAM SUNUM: MELTEM KAYA
CÜRÛN YARDIMLASMA DERNEĞİ
YER: MECİÖYEKÖY KÜLTÜR MERKEZİ
TARIH-SAAT-16 MARTPAZAR GÜNÜ 14.00 -18.00
İRTİBATTEL 0 212 - 274 39 35 - 0532 551 06 63
CİRİ$ ÜCRETSİZ
Iş Yasası'nda Köklü Değişim...
Yeni koşullara ve yeni gereksinimlere göre yeni yasalar
toplumsal yaşamın düzeyini yüceltecek girişimlerdir.
Yeni yasalar yürürlüğe konurken var olan haklann
zayıflatılması ya da yok edilmesine olanak
tanınrnamalıdır. Yasama organının bu konuda çok
duyarlı olması gerekmektedir.
Dr. Engin ÜNSAL Maitepe
Y
asalar toplumlann
banş ve güven için-
de yaşamasını sağ-
layan araçlardır. Ça-
hşma yaşamı ülke-
nin tümünü ve toplumun çok
önemli bir kesimini yakından il-
gilendiren bir konudur. Bu konu-
da ilk düzenleme 1936 yılında
3008 sayüı yasa ile yapümış, 1971
yılında esaslı bir değişim ile 1475
sayılı yasa yürürlüğe konulmuş ve
bu yasayı ekonominin, teknoloji-
nin geüşmelere uyum sağlamak
amacı ile çok sık değiştirmek yön-
temiyle günümüze kadar gelin-
miştir. 1475 sayüı yasayı bir las-
tiğe benzetirsek, lastik o kadar çok
patlamıştır ki artık yama tutmaz du-
nıma gelmiştir. Her yönü ile çah-
şanlann ve çalıştıranlann gereksi-
nimlerine yanıt vermeyen 1475
sayüı yasanın köklü bir değişim ya-
şaması kaçınılmaz olmuştur.
Bu amaçla ülkenin dokuz seç-
kinbilim adamı, uzmanlüc alanla-
n olan iş hukuku ve sosyal siya-
set alanındaki birikimlerini orta-
ya koyarak 122 maddelüc yeni bir
iş yasası taslağı hazırlamış ve Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-
hğı'na suıımuşlardır. 57. Hükü-
met bu yasanın tümünü yaşama ge-
çirmek yerine sadece iş güvenli-
ği ile ilgili bölümünü yaşama ge-
çirmeyi ve buna sendiİca temsüci-
leri ve toptan işçi çücarma konu-
lannda ekleme yapmayı uygun
Üni. HukukFak. Öğr Görevlisi
bulmuştur. 57. Hükümet'inbuyak-
laşımı işveren kesiminin büyük
tepkisini çekmiş ve taslağının tü-
münün yasalaşması için çok yo-
ğun bir çalışma yapmışlar ve so-
nunda isteklerini 58. Hükümet'e
kabul ettirmişlerdir. Hükümet im-
zaya açtığı yeni iş yasası önerisi-
ni TBMM'ye sunmuştur ve işve-
renlerin isteğini yerine getirmeye
çalışmaktadır.
Işçi sendikalannın genellüde iş-
verenJerin isteklerini ve beklenti-
lerinin düzenlendiği suçlamalan-
nın hedefı olan bilim adamlannın
122 maddelüc tasansı aslında bı-
reysel iş hukukumuza çok yeni
kavranüar getirmekte ve çalışan-
lan, sendikalan epey zora sokacak
yeni düzenlemeleri içermektedir.
Çalışanların ve temsilcileri işçi
sendikalannın karşı çüctığı fakat
sonunda uzlaşmak zorunda kal-
düdan yeni İş Yasası tasansı eko-
nominin ve yaşanan üçüncü sa-
nayi devriminin acımasız gerçek-
leri ile yüzleşmek cesaretini gös-
teren yürekli birtasandır. Bunahm
(lcriz) nedeniyle kapanan, zorun-
lu olarak üretime ara verilen işyer-
lerinin ışçile/i ücretsiz izinlere çı-
kanlarak ücretlerini alamayarak
çok sömürülmüşlerdir. Yeni tasa-
n hem çalışanların bundan böyle
sömürülmesini önleyecek hem de
işverenlerin ekonomik ve tekno-
lojik sıkıntüanna yanıt verecek bir
orta yol tasansıdır.
Bilim adamlannın hazırladığı
tasannın 7. maddesi de iş sözleş-
mesinin devrine olanak tanımak-
ta, m. 8'de işçinin başka bir işve-
rene ödünç verilmesini kabul et-
mekte,m. 12'dezincirleme hizmet
sözleşmesi (art arda belirii süreli
sözleşme) yapmayı sürekli söz-
leşme olarak kabul etmekte, m.
24'te kıdem tazminatı fonu kur-
makta, m. 15'te esnek çalışma
(çağn üzerine çalışma) düzenleme-
si getirmekte, m.l9-22'de işçinin
hizmet akdinin feshine karşı ko-
runması ve geçersiz feshin sonuç-
lannı düzenlemekte, m. 36'da ac-
ze düşen işverenlerin üç aylüc üc-
ret borçlannın ücret garanti fo-
nundan ödenmesini sağlamakta,
m. 66 telafi çalışması yapılması-
nı düzenlemektedir.
Bu tasan bütünü De yasalaşırsa
4773 sayın tş Güvencesi Yasası yü-
rürlûkten kalkacak, çünkü aynı
hükümler, basm mesleğin<te çab-
şanlar ileflgflibötüm eksik olarak,
yeni tasanda buhınmaktadır. Ba-
sm çahşanlan ve sendika temsilci-
leri ile ilgili 4773 sayıh yasada bu-
hman hükümler, bir biçimde mut-
laka sakh rurulmabdır.
Yeni tasan yasalaşır ve işveren-
ler tarafindan iyi niyetle uygula-
nırsa çalışma yaşamına belli bir ra-
hatlüc getirebüir, fakat kötü niyet-
li uygulamalar işçiyi ve işçinin
sendikalaşma çabalanna ciddi en-
geller yaratabüir. Iş sözleşmesi-
nin devri ve ödünç iş ilişkisı her
ne kadar işçinin nzasını ön koşul
olarak aramışsa da bu koşulun ol-
madığı ve işverenin buna rağmen
işçiyi işyerinden ayrümaya zorla-
dığı durumlarda yaptınm ne ola-
caktır? Tasanda bu konuda boşluk
var ve bu işçüerin sendücalaşma
eğüimlerinin önüne ciddi bir en-
gel çücarabüir. Kıdem tazminatı
fonu 1475 sayüı yasanın 14. mad-
desinde var, fakat bir türlü kuru-
lamadı. Bu fonun kurulması iki
taraf için de yararh olacaknr. Ye-
ni düzenleme 10 yıllık işçinin is-
temesi halinde kıdem tazminannı
alabümesini öngörmektedir. Adı-
na vefa ödencesi diyeceğim bu ye-
nilüc "Neden sadece, 10 >ılhk işçi
için var" sorusunu akla getiriyor.
Kıdem tazminatına hak kazanan
her işçinin bunu alabilmesi daha
hakça bir çözüm olur diye düşü-
nüyorum.
Sonuç
Yeni koşullara ve yeni gereksi-
nimlere göre yeni yasalar toplum-
sal yaşamın düzeyini yüceltecek
girişimlerdir. Yeni yasalar yürür-
lüğe konurken var olan haklann za-
yıflatüması ya da yok edilmesine
olanak tanınmamalıdır. Yasama
organının bu konuda çok duyarlı
olması gerekmektedir.
tyi niyetle uygulanması koşulu
üe yasanın bütünlüğünün çalışma
yaşamımıza olumlu kaüalan ola-
cağına inanıyorum. Değindiğimiz
konular irdelenirse çalışanlann
kuşkulan kolayca giderilebilir.
Tasan yasalaşırsa yargı organ-
lanna ve özellüde iş mahkemele-
rine çok iş çıkma olasıhğı yük-
sektir. Özellüde hizmet akdinin
feshinin yargıca denetlenmesi ko-
nusunda Adalet Bakanlığı mutla-
ka sadece iş güvenliği konusu ile
ilgilenecek özel iş mahkemeleri
kurmalı ve var olan iş mahkeme-
lerini kadro ve yeni yargıç atama-
lan ile desteklemelidir.
Bu yapılmaz, yeni yasa kötü ni-
yetle uygulanır ve yargı yeni so-
runlara çözüm bulamayıp ya da çok
geç çözümler üreterek çökerse,
çalışma ortamınm yangın yerine
dönmesi kaçınıhnaz olur.
İllere Göre Elektrik Tarifesi...
MllSa Ç E Ç E N TMMOB Elektrik Müh. Odası, tzmir Şube Yön. Kurulu Bşk.
E
nerjkie kaosun yeni maya sokulacağı belırtilen gulama için referans aknk-
merkezi:EPDK "rekabetdÖDemT (') başla-
3 Mart 2003 günü dı. EPDK, yeterince tarnşıl-
mayanbötgesdtarifeuygu-Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulu (EPDK) tarafindan
Abant'ta düzenlenen "Ener-
jiSektörününVenidenYapı-
landmbnası" konulu toplan-
tıda uygulamanın sıkıntılı
olacagı yönünde işareüer ve-
rüdi. EPDK Başkanı Yusuf
Günay'ın, yeni dönemde
gerçek maliyetleri yansıtan
bir fıyatlandırmanın yaşa-
ma geçirilmesi gerektiğine
vurguyaparken, "Kamınun
şu an ürettigi elektriğin ger-
çekmalhctini bihnediğini ve
rekabetçi piyasaya geçme-
nin koşuDannm benûz sağ-
viiTyıılamasi
dıkkat çekti. Günay'ınbede-
li 2.2 katrilyon TL olarak
hesaplanan enerji kayıplan,
DSİ Hidrolik Santralİan'nın
devrinin yapüamamış olma-
sı ve ülkemizde soygun fî-
yatlan üe elektrik üreterek
kamuya satan ve bedelini
kamu eliyle toplayan Yİ ve
YİD sözleşmelerinden dem
vurduğu öğrenildi.
Enerji piyasasında 3 Mart
tarihinden iöbaren uygula-
lamasına geçiş için hükü-
mettenonayalamayınca ye-
ni birtaroşmayaratacak olan
"übaznKUeJektriktarifesT
karannı açüdadı. Bu tarife
uygulamasına 2003 Tem-
muzu'ndageçüecek. Yüksek
Planlama Kurulu engeline
takılan bölgesel etektrik ta-
rifesiyerine, EPDK daha va-
hım olan il bazmda elektrik
tarifesi karan üe elektnk
enerjisi fıyatian 43 üde aza-
lnken, 38 Üde yükselecek. En
düşük fıyat Izmir'de (mes-
ken) 101.100.- TL/kW ve
en yüksek fıyat ise Hakkâ-
ri'de292.920.-TL/kWola-
cak. EPDKtaranndan açüc-
lanan bu tarifeye dayanak
olarak ülerdeki kayıp-kaçak
oranının gösterildiği büin-
mektedır. Garip olan durum
iseEPDKBaşkanı Günay'ın
"Nedenlerini araşonyoruz.
Mutlaka enerji enstitüsü ku-
racağız. Kayıp-kaçak oran-
larmdan büe şfiphe edho-
rum.Rakamlarbirbiriniûıt-
muyor" demesidir. "Yeniuy-
lankmip-kacakoranlannm
girvçnilirde^rierohnadıgh
nı açıklamasına karşıhk. bu
oranlara bağta olarak illere
göre elektrik fiyaü açıkla-
maa ise EPDK Başkanı Gü-
na> 'ı ayn bir garabete sü-
rüklemektedir!-''
Yeni açüdanan tarifelerin
tartışılacağı kesın olmakla
birlücte, hükümet onayı ol-
masa bile uygulamaya geçi-
lecektir. Ve EMO bu tarüş-
mada ana eksen olmak zo-
rundadır. Konu birçok boyu-
tu ile tarüşümah, teknüc bo-
yutu ile sınırh kalan bir de-
ğerlendirmeden kaçınüma-
hdır.
• Amaç Boyutu: Elektrik
alanında verimlüik, rekabe-
te açüma, nıtelıklı (kaliteli)
ucuz enerii söylemiyle kâr-
lı bölgeler özelleştirmeye
yöneük olarak parçalanmak-
tadır.
• Kayıp-Kaçak BoyTrtu:
Bu iki kavram birlücte kul-
lanılarak kafa kanşünlmak-
ta, kavramlar yanhş kullanı-
larak kârh üler özelleştirme
için ayrümaktadır. Kayıplar
enerji alanında yanhş polı-
tücalar sonucu oluşan yan-
nmsızlıkla, kaçaklar ise bu
politücalar ve ülkede uygu-
lanan genel politikalann so-
nucunda ortaya çıkan yok-
sullukla (da) beslenmektedir.
Bu sonuçlann düzeltümesi
sağlanmadan kayıplar ve ka-
çaklar önlenemeyecektir.
• Gerçekük Bovutu: Iz-
mir üine göre yaklaşık yüz-
de 290 daha pahalı fıyata
elektrik kullanacak olan
Hakkâri üinde bu fıyat ka-
çak kuüanıma nasıl etkı ya-
pacaknr? Elektrik zaten ka-
çak kullanılıyorsa fıyatını
armrmak işe yaramayacak,
olan, dürüst bölge yurttaşı-
na olacaknr.
• Sosyal Boyut: Güney-
doğu illennde uzun yıllar
yaşanan acı gelişmelerin de-
ğerlendirüdiği süreçte ortak
görüş olarak bölge ve bölge
insanının ihmal edüdiği, sos-
yo- ekonomik kalkınmasının
mutlaka sağlanması gerek-
tiği, bunun için ise bölgede
yaşayan insanlann iş-aş sa-
hibi yapümasının önemi vur-
gulanmıştır. Bu uygulama
üe gerçekler göz ardı edil-
mektedir. "Günejdoğu ille-
rininmakûstatibiEPDKka-
rarianna hafttaımmay?.."
(
m
Basın Enstitüsü Derneği
Gazetecilik Sertifika Programı
URK MEDYASI
DAHA İYİ GAZETECİLERE IHTIYACI VAR.
Program:
Haftada 3 g- • -5:
Nm
3-5 sene arası ae
p
ıe>ım sahibi
Te\."cuf
ça'ıjan qczetec;
ler
ici^dir
Yer: Boğaziçi Üniversitesi Kampüsü
Tarih: o i ıVı-jr - "• o <- •
^ersler, zo'unlu' ve uz
;-E-:
r
*ıe'
i
"-arj
L
iki gruba O'J" rrıjtıı.
Ders ve Semmerlerden bazılan:
ıterin yapısı/kurgusu
r'j- ' ' •.•"'i/Styasi/Ekonomi habe'len
\'-> • ve Sosyal Sorümluluk'
retecilik Hukuku
Türkiye'yi daha açık bir toplum haline getirecek ve Türkiye'de ifade
özgüriüğünü arhracak etken medyadır. Türk medyasının kalitesini artırmak,
etik ve profesyonel bakış açısını geliştirmek için şimdi medyanın daha iyi
gazetecilere ihtiyacı var.
Kariyerinde daha hızlı ilerlemek ve gazetecilik alanında kendini geliştirmek isteyen
füm genç gazetecileri Basın Enstitüsü Derneği Gazetecilik Sertifika
Programı'na çağınyoruz.
Türk ve dünya basın tarihinin en önemli gazetecileri ve akademisyenlerinin eğitmen
olarak katılacağı Basın Enstitüsü Derneği Gazetecilik Sertifika
Programı', ülkemizdeki medyanın geleceğine hizmet edecek geniş kapsamlı bir
gazetecilik eğitim programıdır.
Son başvuru tarihi : 24 Mart 2003
Başvurularınız icin basvuru@tbed.org
(0212)224 95 13-15
: , \ M \ ı \ . •••! - :M . ; \ U • Uluslararası Basın EnstitiHü
Enstitüsü Derneği Gazetecilik Sertifika Programı için katılımcıbr hiçbir ucre<
• Yannm veBölgeAynm-
ahğı Bayutu: Bu uygulama
ise bölgede birçok ilin yan-
nm yapılmayacak yöre olu-
şunu kesinleştirerek, ülke-
nin baüsı gizli ve haksız ya-
tınm teşviki almakta, yannm
yapacaldara batı illeri tavsi-
ye edümektedir. Böylece bir
yandan yatınmlar yönlen-
dirilerek EPDK'nin özelleş-
tirme için baü ülerini alnn
tepside sunmahazırhğı yap-
üğı gözlenmektedir. Bu ka-
bul edüemez.
• Hukuk Bmntu: Elekt-
rik enerjisi temel ve kamu-
sal ürün niteligindedir. Ülke-
de yaşayan yurttaşlann tama-
mı bu üründen yararlanma-
da eşit haklara sahiptir. Ül-
kenin bir bölümünde yaşa-
yan yurttaşlar bu uygulama
üe kayınlmaktadır. Izmir ve
Hakkâri'de yaşayan, tüketti-
ği elektriği çalmayan ve be-
deUni zamanında ödeyen iki
yurttaş arasında aynm ya-
püması anayasamızın eşıtlık
ükesine aykındır.
• Uluslararası Bo>Tiru:
AB 'nin enerji koridoru özel-
liğindeki Türkiye, ABD'nin
yakındoğuya yerleşmesi üe
enerji alanında bir zorlamay-
la karşı karşıya kalabilir.
Dünyanın gözü bu bölgenin
enerji kaynaklannın üzerin-
deyken Türkiye'nin hâlâ de-
neme-yanüma uygulamala-
nyla zaman ve kaynak yitir-
mesi kabul edüemez. Ivedi-
likle ulusal enerji politücası
oluşturulmak üzere bir sureç
başlatümah.
EPDK tarafindan düzen-
lenen toplannda anayasal bir
kurum olarak EMO'nun da-
vet edilmemesine karşılüc
Dünya Bankası temsücisi-
nin bulunması kabul edüe-
mez. A. Chhibber, Türki-
ye'nin îtalya ve Portekiz'den
sonra Avrupa'da en yüksek
elektrik fıyaûna sahip ülke
olduğunu, son 5 üa 7 yüda
Hazine garantili yapılan
enerji yatınmlannın Türki-
ye'ye maliyetinin 10 müyar
dolar olduğunu söylemekle
EMO'nun 1990yüındayap-
tığı açüdamalan bugün tek-
rarlamaktan öteye gideme-
miştir.
EPDK ülkemiz için yan-
hş bir kurumdur. Derhal ka-
panlarak, uygulamalan or-
tadan kaldırdmah, enerji sek-
töründe kamu eksenli, siya-
sal etküerden anndınhnış,
merkezsel bir yapı oluştu-
rulmalıdır.
Aksi takdirde, Ajay
Chhibber gibüeri 10 yü son-
ra yine gelecek ve çok daha
büyük boyutta ülke kayıpla-
nnı açıklayacaktır!..
PENCERE
HIPS veÇılgınlık
Manüğı Yedi BltJrdi...
LJse son sınıfa eriştiğimizde önümüze bir kitap
koymuşlardı.
Kapağında "Mantık" yazıyordu...
Doğru düşünme sanatı, gerçeklere erişmenin
kurallan, sağduyulu akıl yürütmenin koşullan ve
bilimselliğin yöntemleriyle öğrencileri tanıştırmak
için yazılmış aydınlanma aracrydı mantık...
•
Bilgiçlik taslamaya gerek yok!.. En sade mantı-
ğı günümüze uyarfayalım...
Amerikan Başkanı Bush diyor ki:
- Saddam dünya için ağır bir tehlike, büyük bir
tehdittir, yokedilmeli...
- Nasıl yok edeceksin?..
- Irak'a savaş açacağımL
- Savaş uzayabilir, hem insanlara yazık değil
mi?..
- Yok canım, üç beş günde, bilemedin bir hafta-
da Irak'ın işini bitiririz.
- Peki, bir haftada işini bitireceğin kişi dünya için
nasıl tehdit olabilir?..
•
Koskoca Avrupa ve Amerika işi gücü bıraktı;
dünya şimdi bu konuyla uğraşıyor...
1991 'deki Körfez Savaşı'nda tezelden pes eden
bu Saddam'ın Irak'ı değil miydi?..
Birieşmiş Milletler uzmanlan, nezamandır, Irak'ta
arama tarama yapıyoriar, girmedikleri çıkmadıkla-
n yer kalmadı, dünya için tehlikeli silahlan bir tür-
lü bulamıyorlar, bu ne biçim iştir?..
Küreselleşme'nin patronu Bush'un savlan ger-
çekte tımarhanelik bir öz taşıyor...
Ama Fransa, Italya, Ispanya, Rusya, Almanya,
Türkiye, Ingiltere vb. bu mantığın -ya da mantık-
sızlığın- içinde çırpınıyoriar.
Dünya sanki koca bir tımarhane!..
Televizyonu açıyorsun, uçakgemileri, jetler, zırh-
lılar, dretnotlar, tanklar, askerier, askerler, askerler,
konvoylar, konvoylar, konvoylar; harp çoktan baş-
ladı bile...
Türkiye topun ağzında...
•
Peki, topun ağzındaki Türkiye ne âlemde?..
Recep Tayyip, hükümetini kurmak için AKP için-
de çabalıyor...
Bizim medyanın da zaten var olmayan mantığı
çoktan çarpılmış; ortada ciddi bir sorun varmış gi-
bi Başbakan adayının hükümeti kurma çalışmala-
nnı izliyoruz...
Gül gitti..
Sanki yeni bir parti geldi de Recep Tayyip bam-
başka bir hükümet kuracakmış havası pompala-
nıyor!.. Üç aydan beri Türkiye'nin yönetimini yüzü-
ne gözüne bulaştıran kadronun başında Tayyip
yok muydu?..
Yoksa hepimiz rüya mı gördük?..
ABD Başkanı Bush'la baş başa konuşup ada-
ma olmadık sözleri veren kimdi?..
Şimdi verdiği sözlerin kefaretini Türfciye'ye ödet-
mek isteyen kim?..
Tezkereyi Meclis'ten çıkarmak için elinden ge-
leni ardına koymayıp, sonra da bozum olunca ye-
ni numaralar arayan kişi Recap Tayyip değil midir?..
•
Hep birlikte sıradan, sade ve basit mantığın da
dışına savrulduk; el ele uçuyoruz...
Bush gibi bir çılgının bölgemizdeki akıl almaz
saldırganlığı, Türkiye'yi önüne katıp savaşa sürük-
lerken, ülkemizde doğru dürüst, deneyimli, aklı ba-
şında bir yönetime gerek vardı; başımızda ne yap-
tığının farkında olmayan hırslı acemilerin bulun-
ması birtalihsizlik...
TÜRKİYE'NİN
PLASTİK SANATLAR DERGİSİ
(4.SAYI BAYİLERDE...
san
BU SAYIDA:
-İSMAİLTUNÂU
-KAYAÖZSEZON
• KAYIHAN KESKİNOK
-KfYMJBTGfeAY
- A8DUlKADm GÖNYA2
-CEIAIBİNZET
-GütSEÜİNAl
• AHMET KAMİL GÖREN
-CANANKYKAL
- AHAAET ÖZEl
- GÛISEN 8AL
- NİLGÜN YÜİCSEL
- NİLÜFER C«vlDİN
- SOtMAZ BUNUIDAY
-MELİSHANDEVRİM
- TEKİN ÖSTÛNDAĞ
DOSYA: SAVAŞ VE PLASTİK SANATLAR
PANEL - FORUM
ABD-SAVAŞ-HUKUK
YÖNETİCİ : Av. Yücel SAYMAN
KATTLANLAR : Prof. Dr. Baskın ORAN
Yayıncı-Yazar Dr. Ömer M.4DR.4
Prof. Dr. Semih GE1VL\L.M.\Z
Yrd. Doç Çağn ERHAN
Gazeteci - Yazar Ali BULAÇ
15.03.2003 - Comartesi - Suı, 13.00 -18.00
Pmideıt OTEL - Mınnını ÎALONT - rıyatn» C»d. B«yıadST.
İıtanbol A\ikatlan Bınş Platformu
Adııa
Av. Bihri BıvTam BELEN