23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19ARALJK2003CUMA CUMHURİYET SAYFA dishab(5 cumhuriyet.com.tr 11 ABD'li yazar ve yönetmen Moore, kendi üslubuyla Saddam- ABD ilişkilerinin geçmişini anlattı Frankenştayn'ıyakaladıkDış Haberier Senisi - ABD 'lı Oscar ödül- lü ünlü sinema yönetmeni ve yazar Micha- e l Moore. Irak'ın devrik lideri Saddam Hü- seyin ile Washington'un ilişkilerini ele alan eleştirel bir yazı kaleme aldı. Muhalıf sanatçının yapımcısı ve yönet- meni olduğu, Türkiye'de de gösterilen "Aw- fiılTnıth" (Korkunç Gerçek) adlı tele\ izyon dizısi, ABD'dekı çarpıklıklan yansıtıyor. \4oore'un yapımcılığını üstlendiği, yönetti- ğ i ve oynadığı "Benim Cici Silahım" adlı film 2003'te En İyı Belgesel Film dalmda Oscar ödülü almıştı. Moore'un yazısı şöy- ler: Tannya şükür Saddam sonunda Ameri- kalılann ellerıne düştü! Bizi çok özlemiştır herhalde. Ne kadar da kötü görünüyordu! Ama en azından ücretsiz diş muayenesinden geçirildi. Bu çoğu Ame- rikalıya yapılmayan bir şey. Amerika Sad- dam'dan hoşlanıyordu. Biz Saddam'ı "seviyor- d u k " Ona para verdik. Onu sılahlandırdık. Iran askerlerini gazlamasına yardımcı olduk. Ama o, işlen bozdu. Kuveyt diktatörlüğünü MİChael MOOre: Saddam'ı sevdik çünkü Ayetullah'la savaşmaya gönüllüydü. O halde, silah satm alması için milyarlarca dolar sağlamalıydık ona. Kitle imha silahlan. Evet, elinde bu silahlar vardı. Bunu biliyor olmalıydık - çünkü bu silahlan biz verdik. işgal ettı ve bunu gerçekJeştirirken düşünüle- bilecek en kötü şeyi yaptı - çok daha iyi bir dos- tumuzu tehdit etti: Suudi Arabistan diktatör- lüğü ve geniş petrol rezervlerinı... Bushlarla Suudi kraliyet aılesı sıkı fıkı iş ortaklanydı ve Saddam 1990'da onların zenginliklerine fazla- ca yaklaşarak muhteşem bir hata yaptı. Artık Saddam için son yakiaşıyordu. Ama bu hep böyle değildi. Saddam bizim dost ve müttefikimiz idı. Rejiminı destekle- dik. Ilk kez bir katile yardım etmiyorduk. Biz Dr. Frankenştayn'ı oynamayı severiz. Bir sürü canavar yarattık Bir sürü canavar yarattık - Iran Şahı, Nika- ragua'nın Somoza'sı. Sıli'nın Pinochet'sı - ve sonra onlar katliam yaptıklannda ya ha- berımiz yokmuş gibı yaptık ya da şoke olduk. Saddam'ı sevdik çünkü Ayetullah'la sa- WAS HINCTON SADDAM'A BORÇLU Dış Haberier Servisi - Mısır'da yayımlanan El Ahbar gazetesi, ABD'nin Saddam Hüseyin'e teşekkür etmesi ve onu yargılamaması gerektiğinı yazdı. Yazıda, Kuveyt'in 1990'da işgal edilmesinin, silahh kuvvetlerini körfeze göndermek ve burada askeri üs kurmak için Amerikalılara bahane olduğu belirtilirken "ABD, petrol alanındaki çıkarian için böigede askeri variığın yülarca hayalini kurdu. Saddam olmasaydı, körfezde bulunamazlardı n denildi. Yazıya göre, ABD'nin, Saddam Hüseyin'i bir Amerikan mahkemesinde yargılama talebinde bulunma hakkı da bulunmuvor. Iki kişi linç edildi Irak'ın en büyüfc Şü örgütii Irak İslam Devrimi Vüksek Konseyi'nin bir yetkilisi, üyelerinden Muhammed El Hakimin. Bağdat'ın Amil bölgesinde Saddam Hüseyüı yanlılan tarafuıdan öldürüldüğünü büdirdi. Konsey temsilcisi, .Necefteyse Şü isyanının bastırılmasında rol oynayan Baas partisi yetkilisi Ali Abdullah El Dalimi'nin linç edildiğini duyurdu. kuzeydeki MusuTda Amerikan güçleri 3 Iraklıyı öldürdü. Bağdat'ta ise pusuj a düşürülen Amerikan devriyesindeki bir askcrin öldüğü bildirUdL Ordu sözcüsü, başkentin merkezinde bulunan kark nıahalksinde önceki akşam saauerinde meydana gelen olayda bir ABD askeri ile Iraklı bir tercümanın da yaralandığuu belirtti. (Fotoğraf: AP) Saddam'ın mahkemesinde ABD ve Fransa ile olan ilişkiler de gözler önüne serilecek Dava Baü'vı ııtancbracakDışHaberierSenisi-Ingiliz yayın ku- rumu BBC. Irak'ın devrik lideri Sad- dam Hüseyin'in yargılama süreci önce- sınde, bazı Batı ülkeleriyle olan ilişki- lenne ışık tutan derlemeye yer verdi. BBC, Saddam Hüseyin'in mahkeme- de ABD'nin ve Avrupa ülkelerinin. eski Sovyetler Birliği'nin ve Arap ül- kelerinin kendisine verdiği desteği dün- yaya anımsatacağına ve bunun söz ko- nusu ülkeleri ve liderlerini utandıraca- ğıaa dikkat çekti. Habere göre, Saddam mahkemede bir zamanlar kendisine askeri, tekno- loıık v e diplomatik destek veren ülke- lenn neden daha sonra kendisine sırt çc irdiklerini sorabilecek. Saddam, mahkemede özellikle Fransa Cum- hurbaşkanı Jacques Chirac ve ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'i köjeye sıkıştırabilecek. Fransa, Irak'a silah ve askeri tek- naoji sağlayan başlıca ülkelerden bı- ri\Ji. Chirac, 1974'te o dönemde Ba- as Partisi'nin liderlerinden biri olan Saidam ile Bağdat'ta bir araya gel- miiti. 1975'te Paris'egiden Saddam daıhirac ile birlikte birnükleer sant- raLgezmiştı. Chirac ve Saddam, Fran- sa ıın kak'a iki nükleer santral sat- ması için pazarlığa oturdu. Bu sant- raliırdan biri 198 l'de Israil'in hava sal- dırsıyla yok edildi. Fransa 10 yıllık dönem içinde Irak "a 133 adet Mırage Fl savaş uçağı sağlamayı da kabul et- ti. 1980'lerde Fransa silah satışlannın yüzde 40'ını Irak'a yaptı. Irak'a yardım yağdı Chirac sonralan. Bağdat'la ilişkileny- le ılgıli olarak. o dönemde pek çok ül- kenin lran'la savaşan Irak'a destek ver- diğini, bu ülkenın "Uerici" olarak gö- rüldüğünü söylemıştı. Iran'lasavaşdönemınde ABD,Ingil- tere, Batı Almanya ve İtalya, Irak'a çe- şitli yardımlarda bulundu. Iran'ı tehdit olarak eören Kuvevt'le Suudi Arabis- tan da Bağdat'a para yağdırdı. 1980'lenn başında VVashington'ın "kötü adamı" Ayetullah Humeyni idi ve Tahran "ı tehdit olarak gören ABD vü- zünü Irak'a dönmüştü. 198O'de Iran'a saldıran Irak. 1983"te şiddetli saldınla- ra geçen îran askerlenne karşı kımya- sal silah kullandı. VVashington bundan haberdar olduğu halde, dönemin Baş- kanı Ronald Reagan Bağdafın destek- lenmesı gerektigınde ısrar etti ve Baş- kan GeraldFord yönetımınde Savunma Bakan Yardımcısı olan, ancak kendi dö- neminde bir ilaç şirketirun başkanlığı- nı yapan Donald Rumsfeld'i Bağdat'a gönderdi. Rumsfeld, Saddam'a Re- Oaddam Hüseyin, bir zamanlar kendisine arka çıkan Chirac ve Rumsfeld'i köşeye sıkıştırabilir. agan'ın özel mektubunu verdi. Görüşme tutanaklarına göre, "Rums- fekL Saddam'aABDveIrak'ın ortak çı- karian gereği Suriye ve İran'ın ya\ıl- macınğınınönknmesigerektigini" söy- ledi. Görüşmede, Iran'ın petrol ihraca- tının durdurulması da ele alındı. Rums- feld 2002 de. söz konusu görüşmede Saddam'la, Iran'a kimyasal silah kul- lanması konusunu tarnştığını söylese de tutanaklarda bu yönde bir ifade bulun- muvor. Saddam Hüseyin, Fransa ve ABD'nın yaru sıra eski Sovyetler Bir- liği tarafından da desteklendi. SSCB, kak'a Mıg 29 uçaklan, T72 tanklan. top ve ağır silah, Scud fuzeleri ve gambot sağlamıştı. Talabani: Adil yargılanacak Öte yandan Irak'taki Amenkan sıvil yönetımimn Saddam Hüseyin ve yandaşlannın yargılanması için Iraklı hâkim ve avukatlara eğitim verdiği açıklandı. Irak Geçicı Hükü- met Konseyi üyesi ve K"VB lideri Ce- lal Talabani de Berlin'de gazeteci- lere yaptığı açıklamada. Saddam'ı bir savaş suçlusu olarak mahkeme- ye çıkaracaklannı söyledi. Talaba- ni. "O ve Irak halkma karşı ciddi suç- lar işJeyen diğer suçlular için adil bir mahkeme olacak" dedi. vaşmaya gönüllüydü. O halde, silah satın al- ması için milyarlarca dolar sağlamalıydık ona. Kitle ımha silahlan. Evet. elinde bu si- lahlar vardı. Bunu biliyor olmalıydık - çün- kü bu silahlan biz verdik. 1980'lerde Ame- rikan şirketlerini Saddam ile iş yapmaya teş- vik ettik. Kimyasal ve biyolojik silahlarda kul- lanılabilecek maddeleri böyle elde etti. Işte ona sattığımız bazı şeylerin listesi (1994 ABD Senatosu raporuna göre): • Şarbon hastalığına yol açan şarbon (ant- raks) basili. • Botulinum zehin elde edilen Clostridi- um Botulinum. • Akcığer, beyin. omurilik \e kalbi etki- leyen bu^ hastalığa yol açan Hıstoplasma Cap- sulatam. • Önemli organlara zarar veren Brucella Melitensıs bakterisı. • Sistemik hastalıklara yol açan zehirli Clostridium Perfhngens bakterisı. • Çok zehirli Clostridium tetanı maddesi. Bu da Saddam'la iş yaparak onu destekle- yen şırketlerın listesi: AT&T, Bechtel. Caterpillar, Dow Che- mical, Dupont, Kodak, Hew- lett-Packard, IBM... Eski dost Saddam'la o kadar samımiydik kı ona Iran bırlik- lerinın yerinı gösteren uydu fo- toğraflan verdik. Onun bu bılgılen nasıl kulla- nacağını çok iyi bıliyorduk ve o fotoğrafları alır almaz Iran askerlerini gazladı. Ama biz, ağzımızı açıp bir şey demedik. Çünkü o bizim dostumuzdu, Iran ıse "diişmanımız." Iranlı- lan gazladıktan bir yıl sonra onunla yeniden tam diplomatik ılışki kurduk! Çılgınca bir a$k' Sonra kendi ınsanlannı, Kürt- lerı gazladı. Bunun ardından onunla ilişkırruzı kesmemiz bek- lenırdi. Kongre Saddam'a eko- nomik yaptınm uygulamaya ça- lıştıysa da Reagan yönetimın- dekı Beyaz Saray bu fikri der- hal reddetti - hiçbir şey iyi dost Saddam'la ilışkileri bozmama- lıydı. (Kısmen) yarattığunız bu Frankenştayn ile çılgınca bir aşk yaşıyorduk. Ve efsanev i Frankenştayn gı- bı Saddam da kontrolden çıktı. Artık sahibinin dediklerinı yap- mıyordu. Saddam yakalanma- lıydı. Ve şimdi Saddam ele geç- tığine göre belki yaratıcıları hakkında bir ikı laf eder. Belki ılginçbırşeyleröğrenebiliriz... Belki Donald Rumsfeld yıne gülümseyerek Saddam'la el sı- kışır. 1983'te Saddam'ı ziyaret ettiğinde yaptığı gıbi. Rumsfeld baba Bush ve ar- kadaşları, 1980'lerde çöldekı dost canavara bu kadar düşkün olmasalardı bugün bu durum- da olmazdık. Bu arada, 11 Ey- lül'de 3 bin kişıyi öldüren ada- mın yanı dığer Frankenş- tayn'unızm nerelerde olduğunu bilen var mı? 'Saddam tehdît değil' Belki o da bir fare deliğinde- dir. Bir sürü küçük canavanmız var, seçimlere pek az süre var. Demokrat adaylar, güçlü olun. Korkaklar sürüsü gibı durma>in. Bu piçler bizi yalanlara dayalı bir savaşa soktu, ölümler dur- mayacak, Arap dünyası bizden nefret etmeye de\am edecek ve biz yıllarca bu sa\aşı cebimiz- den ödeyeceğiz. Bugün (ya da son 9 ayda) olup bıten hiçbir şey bizi 11 Eylül sonrası dünyamızda bir nebze olsun daha güvenlı hale getir- medi. Saddam hiçbir zaman ulusal güvenlığimızi tehdit et- medi. Bizi, Dr. Frankenştayn'ı oynama tutkumuz mahvetti. 4 11 Eylül saldırısı önlenebilirdi' ABDDE ASKERİ MAHKEME DÖNEMİ HASHCVGTON (AA) ABD Başkanı George Bush, kurulacak askeri mahkemelere atama yapması için Savunma Bakanlığı'na yetki urdi. Bush. ABD'de II. Dünya Savaşı'ndan bu yana kullanılmayan ıskeri mahkemelerin yeniden kurulması planıyla ılgili Kongre "ye gönderdiğı bılgilendırme mektubunda, gırişimi 11 Eylül 2001 "den sonra ılan edilen "terörie savaş"la bağlantılandırdı. ABD'nin Guantanamo üssünde El Kaide ile bağlantısı olduğu gerekçesiyie tuttuğu kişilerden 6'sını, asken mahkemelerde yargılamayı planladığı açıklanrmştı. Bush'un askeri mahkeme karan. yakın müttefiki İngiltere dahil uluslararası toplumda kaygıvla karşılanıyor. Mahkemeler ölüm cezası verebilecek. DışHaberierSenisi-ABD'de 11 Ey- lül 2001 saldırılarını soruşturan bağım- sız komisyonun başkaru Tbomas Ke- an, ilk kez, eylemlenn "önlenebilece- ğini ve önlenmesi gerektiğjni" kamu- oyuna açıkladı. CBS televizyonuna ko- nuşan Kean, "Bu tarihin çok önemli bir parçası ve hakkında açıkça konuşul- malı" dedi. Kean, "Raponı okuduğu- nu/da. nelerin yapılmadığmı ve nele- rin yapılması gerekngini görüyorsunuz. 11 Ejîül önlenemeyecek bir şey değil- di'' diye konuşru. Yönetım tarafindan atanan eski Cum- huriyetçi Nevv Jersey Valisi Kean, Be- yaz Saray'ı suçladı. Kean. yönetımde- ki bazı kişilerin saldınlan önlemekte başansız olduğunu ve bu kişilerin hâ- lâ görevde olduklannı bıldirdi. Tutanaklar aiınacak Komısyon, kımlenn neden başansız olduğunu ortaya çıkarmak amacıyla, mahkeme karan çıkartarak Başkan Ge- orgeBush'un çok gizli gürüük bılgilen- dirme toplantılannın tutanaklannı al- mayj planlıyor. Bu belgelerin, yönetı- min en tartışmalı iddialanndan biri olan, teröristlerin uçaklan binalara ça- kabileceği fikrinin kimsenin aklına gel- memış olduğu açıklamasına ışık ruta- bıleceği ka\dediliyor. Güvenlık Danış- manı Condoleezza Rice. "Teröristlerin uçaklan rüze olarak kullanabilecekle- ri kimsenin akhna gelmezdi'' demişti. Eşini 11 Eylül'de kaybeden ve ko- misyonun kurulması için lobi yapan Kristen Breitvveiser. U FBI 1991'de bu konuda uyanda bulunmuşken nasıloiur da Rice bunu hiç düsünmediklerini söy- lejebilir'' dedi. * BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Bekleme Odasında Çökertilen Türkiye Türkiye ile Avrupa Biriiği arasındaki ilişkilerde ilginç bir süreç yaşanıyor. Bu süreçte keskin dönüşün baş- ladığı tarih 1989 yılıdır. 1987'de, Brüksel'in daha tam' üyelik başvurusu yapılırken Akdeniz ülkelerinden so- rumlu yetkilisi Dr. Eberhard Rhein Ankara'ya gön- derilmişti. Başvurunun, "Türkiye reddedildiğinde so- runyaratacağı" Başbakan Özal'a iletildi. Başvuru, bu- na rağmen yapıldı. Bu başvurunun olumsuz sonucu- nu, Brüksel en baştan biliyordu. 1989'da Brüksel'in "hayır" yanıtı gelince bu defa, "içeri alınmasak bile tek yanlı bağlanırız" görüşü, "en üst siyasiler ile çok yakınlanndaki birkaç işada- mı" tarafından, yeni AB stratejisı olarak belirlendi. Bu aslında Türkiye'nin Avrupa politikası olamazdı. "Bazı büyüksermaye çevrelerinin", Batı kapitalizmi adına Türkiye'yı yönetmelerinin formülü ortaya konu- yordu. AB Türkiye'yi içine almayacak, ancak ülke ilk etapta, 6 Mart 1995 Gümrük Biriiği ile AB'ye kurum- sal olarak tek taraflı bağlanacaktı. Aynı sermaye çevreleri ve işadamları, 6 Mart bel- gesini "Türkiye AB'ye alınıyor" yalanı ile Türk halkı- na pazarlıyorlardı. Hiçbiraday ülke ile imzalanmayan böyle bir belge sadece Türkiye ile imzalanıyordu. - Türkiye tek kutuplu, Batı kutuplu küresel düzen- de, "Batı kapitalizmine tek yanlı bağlanıyordu". Ti- carette, mali ışlerde Batı'nın çokuluslu şirketleri, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret örgütü gibi kurumla- rı ve tabii Brüksel ve Vvashington merkezleri, "Türki- ye'yi, içlerine almadan denetimleri altına alacaklar- dı". Bu yapılmazsa Türkiye, Cumhuriyet'in kuruluş yıl- larındaki ulusal politikayadönebilirdi, bu riskgözealı- namazdı! 01.01.1996'dan itibaren şu süreç fîilen başladı. Ba- tı kapitalizminin çokuluslu şirketleri Türkiye'nin iç pa- zarını işgale kalktılar. ilaçtan gıdaya, otomobilden tekstile kadar her alanda denetimleri ve payları hız- laartmaya başladı. Ithalatdevadımlarlabüyüdü. Dış ticaret açığı dev dış borçlann altına girilmesine yol aç- tı. Ve ekonomi 2001 yılında Cumhuriyet tarihinin en büyük krızini yaşadı. İç ve dış borç toplamı milli ge- lirin üzerine çıktı. Ekonomi IMF'nin, AB'nin veABD'nin denetimine idari ve siyasi olarak da sokuldu. Istenen olmuştu. içimizdeki Danimarka için işsiz- liğin artması, pazarın yabancıların eline geçmesi, dış borcun büyümesi, ulusal sanayinin ve tarımın çök- mesi "zafen hedeflenen sonuçlardı". Türkiye ekono- misi (ve siyaseti) Batı kapitalizminin denetimi altına sokuluyordu. Batı'nın "eşitortak"olarakiçinealma- dığı Türkiye, resmen sömürgeleştiriliyordu. Sömürgeleştirmenin boyutları... Soğuk savaş sonrasında Batı kapitalizmi Türki- ye'yi şu yollarda kendisine tek taraflı bağlıyor ve ya- vaş yavaş sömürgeleştiriyordu: 1) AB'ye tam üye yapmak için değil aksine yap- mamak için Gümrük Biriiği imzalanıyordu. Turgut özal 1989'da basında da çıkan açıklamalarında, "AB'ye alınmasak da Gümrük Biriiği'ne gireceğiz" ifadesi ile bunu daha 1989'da anlatmış oluyordu. 2) 199O'lı yıllar Latin Amerika ve bazı Asya ülkele- rinde olduğu gibi Türkiye'de de "yeni liberalizmin" en yoğun bir biçimde uygulamaya konduğu bir dönem oldu. Ve bütün bu ülkeler 9-10 yıl içinde büyük ikti- sadi ve sosyal sorunlarla karşılaştılar. Bazıları "yeni liberalizm" tuzağına karşı Brezilya'da, Venezüella'da, Arjantin ve Uruguay'da olduğu gibi "toplumsal tep- ki ve dönüşüm" gösterdiler. Türkiye ise, AB'ye tek yanlı bağımlılık tuzağına ku- rumsal olarak da sokulmuştu. Daha önemlisi, içeri- de toplumsal (vetoplumcu)demokrasininyolları son 30 yıl içinde, 12 Mart'tan başlayarak kapatılmıştı. "Toplumun siyasal örgütlenmesi" yerine, "bazı bü- yük sermaye çevrelerinin dış odaklaria birlikte örgüt- lenmesi" tasarlanmış ve uygulanmıştı. Batı kapitalizminin dayattığı yeni liberalizm, Türki- ye ve benzeri ülkelerde oligarşiyi ve örtülü faşizmi ge- tiriyordu. Bu sonuç, biçimsel demokrasi örtüsü altı- na saklandı. Yeni liberalizm kendi doğal koşullan içinde somü- rüyü, oligarşiyi ve dolayısıyla örtülü faşizmi, Türkiye ve benzeri ülkelere taşıyordu. Bu durum Türkiye için "kurumsal tek yanlılığa eklenen", "doğal tek yanlı- lık" oldu. 12-13 Aralık 2003'te AB doruğundan çıkan son ka- rarlar, Türkiye'nin AB (ve Batı) ile tek yanlı ilişkilerin- de hem kurumsal sömürünün hem de bunun üzeri- ne eklenen "yeni liberalizm" sömürüsünün nasıl bir- likte çalıştığını göstermektedir. - Türkiye bir yandan tarımda, sanayıde, bankacı- lıkta çokuluslu şirketlerin tekeline sokulurken, - öte yandan Güneydoğu Anadolu'da, Kıbrıs'ta, Ege'de, Gürcistan'da, Fener Patrikhanesi'nde dev- reye giren Batı emperyalizmi, Türkiye'yi AB'nin bek- leme odasında yavaş yavaş çökertmektedir. . • # www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali ! Esirler sivil mahkemede yargılansın' Bushyönetimine yargı tokadı Dış Haberier Servisi - Uluslararası eleştirilere karşın Guantanamo Üs- sü'ndeki savaş esirlerinı sivil mahkemelerde yar- gılamaya yanaşmayan ABD yönetimine kendi yargısından "tokat" gibi kararlar çıktı. Amerikan Federal İstinaf Mahke- mesi, Guantanamo As- keri Üssü'nde tutulan mahkûmlann avukat tu- tabileceklerine ve Ame- rikan adalet sıstemi için- de yargılanabilecekleri- ne karar verdi. ABD'nin 2. Gezici Temyiz Mah- kemesi ıse askeri üste tu- tuklu bulunan bir mah- kûmun sivil mahkeme- lerde yargılanmasına ka- rar verdi. Amerikan ordusu tara- findan Afgarustan 'da ya- kalanan ve Küba'dakı Gu- antanamo Üssü'ne gön- derilen birLibpahnın baş- vurusunu görüşen San Francisco İstinafMahke- mesi, "Bush yönetiminin insanlan süresiz biçimde gözaltında tutmasının Amerikan ideallerinea>- km" olduğunu ve anaya- sal değerlerin yabancıla- nn haklannı da koruma- sı gerektiğini açıkladı. Karann GeorgeBush yö- netimine ağır bir ihtar ni- teliğinde olduğu bildiri- liyor. El Kaide terör ör- gütü ve Taliban'la bağ- lantılan olduğu gerekçe- siyie Guantanamo'da 660 • kişi tutuklu bulunuyor. ABD'nin 2. Gezici Temyiz Mahkemesi ise Mayıs 2002'de *küçük' çapiı radyoaktif bomba padatmaya hazırianma" suçundan askeri üste tu- ruklu bulunan Jose Pa- dilla'nın sivil mahkeme-. lerde yargılanmasına ka-; rar\erdı* % -
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear