22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 KASIM 2003 CUM/VRTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomi@ cumhuriyet.com.tr 13 Ulusötesi sigara şirketleri, girdikleri pazann yandan çoğunun kontrolünü ele geçiriyor 'Tekeller' büyük oynuyor• Halen en büyük tüketici ülkelerde devlet tekelleri varlığını sürdürürken dünya tütün pazannın yüzde 75'inden fazlasını ellerinde tutar ulusötesi şirketl er. girebildikleri pazann en az yüzde 60'mı ele geçiriyor. Bu "yayıfmacı" politika karşısındaki tek güç "ulusal tekeller" olarak gösteriliyor. MİNE ZEYBEKOGULAARI Dihya toplam sigara tüketiminin yüzde 40'ını oluş- turan 2 milyar adetlik t>ir potansiyel, devlet tekelleri- nın kontrolü altında bul unuyor. Halen en büyük tüke- tici ülke Çın, Kore, Tayvan, Vietnam. Tayland, tran, Irak, Lübnan, Rusya, ts'veç, Mısır, Libya, Cezayir, Tu- nus ve Mali'de devlet tekelleri varlıklannı sürdürüyor- lar. Yapılan araştırmalar, dünya tütün pazannın yüzde 75'inden fazlasını ellerinde tutan ulusötesi şirketlerin girebildikleri pazann en az yüzde 60'ını ele geçirdik- leriru ortaya koyarken, bu "•yayıünacı" politika karşı- sındaki tek güç "ulusal tekefler" olarak gösteriliyor. Çin hariç, Japonya, îngiltere ve Italya gibi gelişmiş ülkeleri de ıçeren dünyanm en büyük 24 tütün pazan, "düopoP bir yapı sergi liyor. Dünya tütün pazan, ulu- sötesi sigara tekelleri olan Philip Morris (PM), British American Tobacco ve Japan Tobacco International (JT1) şirketleri, ulusal tekelleri yıkarak pazann düopol unsurlan olma yanşına sahne oluyor. Tütün endüstrisi, çokruluslu şirketlerin en güçlüleri- nin bir kanşımı. Sık sık tnrleşme ve devralmalarla gün- deme gelen bu tütün şirketleri, çok karmaşık yapılı iş- birliklerine giderek, diğer büyük pazarlann sahibi olu- yorlar. Ölüm ve hastaHk Itiraç ediyorlar Tütünde devlet tekellerinin, 1980'li yıllardan itibaren azalmaya başladığı biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün "Tütün AÜasr adh raporu, 1980'li yıllarda 7 bin, 1990*larda ıse 60 bin orta ve büyük ölçekli devlet tütün kuruluşunun özelleştirildiğini ortaya koyuyor. 1990'la- nn sonlan ıse, raporda, "IMF'ninGüneykore,Moldav- ya, Tayland ve Türkiye'ye 'borçlannın durumu' sebebiy- le devlet tekelierini özeDeştirnıeleri yönünde baskı yap- maya başladığı" yıllar olarak ıfade edilıyor. 199O'lı yıllann başlanndan itibaren sigara şirketle- rinin gehşmekte olan ve Doğu Avrupa ülkelerindeki üretım kapasitelerini biiyük ölçüde arttırdıklanna dik- kat çekilen raporda, bu ülkeler, zengin ülkelerin "ölüm ve hastahkihraçettüderi" yerler olarak nitelendıriliyor. BAT ve PMI (Altria) küresel ölçekte faaliyet göste- ren ılk ulusötesi tekeller olarak bilinirken, JTI, Impe- rial Tobacco, Altadis ve Gaüaher gruplan birleşme ve devTalmalarla ulusal sırurlann dışına çıkıp küresel re- kabete giren şirketler. 6 şirket, son verilere göre, dün- ya sigara pazannın toplam yüzde 78'ini elinde bulun- duruyor. Ulusötesi sigara tekellerinin girdikleri pa- zann yansından fazlasının kontrolünü ele geçirdikle- rini ortaya koyan veriler ışığında, pek çok ülkede özel sektör tekellerinin devlet tekellerinin yerine geçmesi dıkkat çekiyor. Devler dünyayr bölüştü Devlet tekeDerinin özel tekeDere dönüşmesi tütün üreticisini zor durumda bırakıyor. Ulusiararası Sigara Üreticileri (2002) GRUP PMI (ALTRIA) BAT ( JTI İMPERİAL ALTADİS GALLAHER ^ SİGARA ÜRETİMİ (Milyar Adet) ^ ^ 906 (7^ 807 ^W 458 R 185 ?(? 102 J£TZZLIO7 NET CİRO (Milyar Dolar) 80.9 17.3 36.2 4.2 2.9 2.4 NET BORÇ (Milyar Dolar) KKİBS 5.6 Jfm 1.6 ^BnT 5.2 kTJJX 0.3 m^M 3.5 ^ | ALMANYA Pazar hacnıi: Hükümetin sigara tüketimini azaltma ça- balanna rağmen Alman sigara üreticileri, 2002'de verim- lerini yüzde 5.3 oranında arttırdılar. Tütün ürünlerinden elde ediletı satış hacminin 2007 yılında 23.2 milyar Eu- ro'ya ulaşması bekleniyor. Pazar durumu Üç oyuncunun hâkim olduğu pazarda, 2002'de ülkedeki sigara sanşlannın yüzde 80'e yakmı Philip Morris, BAT ve Reemtsma şirketlen tarafindan gerçekleştırildi. Yıllık cirosu 28.7 milyar Euro olarak tahmın edilen Philip Morris, pazann açık farkla lideri. ABD Pazarhacmi: Amenkan sigara piyasasında, 2002 yılın- da ülke ekonomisindeki zayıflamaya paralel olarak da- ralma yaşandı. 2001 "de 411.2 milyar adet olan sigara sa- tışı, 2002'de yüzde 3.6 düşerek 396.4 milyar adet olarak gerçekleşti. Piyasa tahminleri, düşüş trendinin süreceği yönünde. 2003 te 389 milyar adet olarak tahmin edilen sigara sahşının yüzde 7Tik bir daralmanın ardından 2007'de 361 milyar adete düşeceği öngörülüyor. Pazann durumu: PM, BAT, Loews, Vector grubu ve RJ Reynolds şirketleri toplam pazann yüzde 91.5"ine hâ- kim durumdalar. PM'nin 2001'de 89.9 milyar dolar olan geliri 2002'de yüzde 10.6 düşerek 80.4 milyar dolar ol- du. 2001 'e oranlayüzde 0. l'lik biryükseliş gösteren BAT 2002'de 35.65 milyar dolar, RJ Reynolds 8.5 milyar do- lar gelir açıkladı. İNGİLTERE Pazar hacmi: 2002'de 21 milyar dolarlık toplam satış geliri elde edilen Ingiltere pazannda, 200 l'e oranla yüz- de 6.7'lik yukan ivme yaşandı. 2007'ye kadar olan peri- odda sadece yüzde 7.7'lik bir büyüme kaydetmesi bek- lenen pazann bu dönem sonunda 22.2 milyar dolarlık bir hacime ulaşması bekleniyor. Pazann durumu: Pazann yüzde 76.5'ini iki sigara şir- keti kontrol ediyor. Iki şirketin yıllık cirolannın yüzde 9O'ı, sigara satışlanndan kaynaklamyor. 2002 yılında el- de ettiği yüzde 17'lik satış payı ile Gallaher grubu paza- nn lideri. Şirketin 2002 yılı cirosu, bir önceki yıla göre yüzde 56'dan fazla artarak 8.4 milyar sterlin olarak ger- çekleşti. Imperial Tobacco'nun 2001'e oranla yüzde 104 artan cirosu 2002'de 8.2 miryar sterlin oldu. FRANSA Pazar hacmi: Fransız sigara pazannın değeri, 2002'de yüzde 1.3 büyüyerek 15.1 milyar dolara ulaştı. Pazann 2002-2007 aralığında yüzde 3.8 büyüyerek 15.7 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağı tahmin ediliyor. Pazanndurumu: 2002 yılı itibanyla PM, Altadis, BAT ve JTI'nın toplam pazar paylan yüzde 90. Buna karşıhk Fransız hükümetinin sektöre yönelik katı düzenlemele- ri, tek bir şirketin pazar ustünlüğü kurmasına olanak ver- miyor. Şirketlerin 2002 yüına aıt cırolan şöyle: BAT, 24.6 milyar Euro. Altadis, 3.1 milyar Euro. Philip Morris. 28.6 miryar dolar. Bereketli topraklarında yetişen ürünleriyle Türkiye'yi besleyen bölgede yatınmlar durdu, işsizlik artıyor Çukurova kanağhvor • Yüz ifadelerinde umutsuzluk ve mutsuzluk var. tşsizlik had safhaya ulaşmış. Yatmmlar tümüyle durmuş... Fabrikalar kapanma noktasında. Her gün onlarca, yüzlerce işçi işten çıkanhyor. Yaümıı ildiııü iyfleştirilıneli HÜSEYtNKIVANÇ Çukurova bölgesi: bere- ketli topraklan, bu toprak- lardan elde edilen tanm ürünleriyle Türkiye'nin herbölgesini besleyen bır özelliğe sahip. Bu bereket- li topraklarda buğdaydan panuğa, her türden sebze- deı temel gıda ürünlerine degin çeşitli ürünler yetiş- tirüiyor. Kendine yeterli- likce en önde gelen bölge. Cukurova bölgesi. ayn- ca sanayi alanında da Tür- kne'nin en gelişmiş böl- geeri arasında. Çeşitli faMkalan, bu fabrikalar- daçalışan binlerce işçisiy- le ızun yıllar sorunsuz, sı- kııtısız bir bölgeydi. jlke düzeyinde sık sık gindeme gelen krizler, Çıkurova bölgesini de et- kiemiş. Bölgeye gidildi- ğiıde, mutsuzluk ve umut- sızluk tüm insanlann yüz if ıdelerine egemen olmuş dvumda. İnsanlann yüzü gümüyor. îşsizlikhad saf- r«.ya ulaşmış. tşsizler, her gın açılan yeni kahveha- ımleri dolduruyor. Kahve- huıeler, artan işsizliğe pa- nlel olarak yayılıyor. Yatınmlar tümüyle dur- nuş... Fabrikalar kapanma noktasında. Her gün onlar- ca, yüzlerce işçi işten çıka- nhyor. Tüm bunlara kar- şın, en küçük bir umut yok yaşamın iyileştirihnesi ko- nusunda. Çukurova kan ağlıyor. Türkiye'nin bu en bere- ketli topraklan; en üret- ken, en doğurgan toprakla- n, bitme noktasına gehniş. Çukurova'nın sıkıntısı, salt topraklannın kan ağla- masıyla bitmiyor. Çukuro- va'da sanayi de bitme nok- tasma gelmiş. O gösterişli fabrikalar. o dünya çapın- da üretim yapan büyük fabrikalar ya birer birer kapanıyor ya da işçi çıkar- maya gidiyor. Daha iki hafta önce Çukurova böl- gesinda büyük bir tekstil fabrikasından 550 işçi bir- den çıkanldı. Bir düşü- nün... 550 kişinin işten çı- kanlması, o kent ekonomi- sini nasıl allak bullak eder. Fabrika patronlan. artık kendi fabrikalannı gözden çıkarmış durumda... Çukurova bölgesinde in- sanlar gülmeyi unutmuş. Mutsuzluk ve umutsuzluk, insanlann yüzünü kapla- mış durumda. tşsizlik, yoksuzluk. sefalet kol ge- ziyor Çukurova'da. Çukurova bölgesindeki son durumlan, Tar- sus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metamet Karagözlü ile konuştuk: - Çukurova'da sanayinin durumu nasıl? - Çukurova'nın eskiden kendine yeterli bir durumu vardı. Ne zamanki terör Türkiye gündemine girdi, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden göçler başladı, ekonomik dengeler de sarsıldı. Göç nedeniyle gelen yurttaşlar, kalifıye eleman de- ğildi. Aynca sennayeleri de yoktu. Elinde ser- maye olan insanlar, farklı bölgelere giderek oralarda yatuım yaptılar. Ama Çukurova'nın böyle bir şansı obnadı. Yüzde 35 göç alan Çu- kurova'da bu göçler nedeniyle bölgeden elde edilen gelirin, bölge insanlanna yetmediğini gönnekteyiz. Çukurova, bu göçleri alu-ken sermaye sahibi eğitimli insanlann da maalesef bölge dışına gittikle- rini görmekteyiz. Tarsus sanayisi- nin bugününe baktığımızda, bü- tün bu olumsuzluklara karşın, yi- ne de yoğun bir girişimcı grubu- nun atakta olduğunu gönnekte- yiz. Tarsus'ta 350'ye yakın işlet- me faaliyet gösteriyor. Aynca Mersüı-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi, göğ- sümüzü kabartan bir bölge. - Çukurova'da sanayinin eski haline gelebil- mesi için devletten beklenen bir şey var mı? - Tarsus ihmal ediliyor. Devletin, projektör- lerini bu bölgeye çevirmesinde yarar görüyo- rum. Geri kalmışlığından dolayı ayncalıklı bölge olarak kalkınmada öncelikli bölge ola- rak ele aldıklan Güneydoğu ve Anadolu böl- gelerinden gelen göç de göz önüne alınırsa, Çukurova bölgesinin de ayncalıklı bölge ola- rak ele alınmasının yaran vardır. Göç nedeniyle bölgemize gelen insanlara da hizmetler sunmak gerekir. Ama bu konuda yeterli çalışmalar yapıhnamıştu". • Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Karagözlü hükümetin bölgeyle ilgilenmesini umuyor. - Tarsus, turizm pastasından yeterli pay ala- buıyormu? - Tarsus, yedi bin yıllık geçmişe sahip önem- li bir kenttir. Tarsus'ta iki ayn kent vardır. Bi- risi yerin üzerinde, diğeri ise yerin altındadır. Yeraltında; tarihi ve kültürel zenginlikleri olan bu kentin, hızlı bir çahşma ile restore edibne- si ve ekonomik açıdan gelir getirici bir konu- ma gehnesi gerekmektedir. Mersin'in Kazan- lı beldesinden 14 kilometrelik Tarsus plajı sa- hil bandmda bir çalışmamız oldu. Bu bölge için Turizm Bakanlığı'nda bir proje çizihniş- ken Orman Bakanlığı Yaban Hayatı Koruma Müdürlüğu taranndan burada turaç kuşlannın yaşam alanı olduğu ve bölgeye tesis yapılma- yacağı ifade edilmişti. Ama geçen günlerde Orman Bakanı Osman Pepe, bölgeyi bizzat dolaşarak in- celemelerde bulundu. Umuyorum ki bu sahil şeridi turizme açılır. - Irak sa\aşının sonaermesi. böl- gede ekonomiyi canlandmr mı? - Bölgeye bakhğımızda Çuku- rova'nın Irak'a çok şey vereceği- ni görebıliriz. Hatta bu amaçla, komşu Ortadoğu ülkelerine gezi yaparak buralarda neler yapabile- ceğimizi yetkili bakanlarla ve işadamlanyla görüştük. tşadamlanyla bağlantılar kurularak komşulanmızla olan yüzde 35Tik ticaret hac- mini çok daha yukanlara çekme\i hedefle- mekteyiz. - Son olarak neler söylemek istersiniz? - Yatınm iklimının kesinlikle ıyileştinlme- si gerek. Yatuımcı, sık sık gelen krizlerden dolayı, korktuğu için yatınm yapamamakta. Oysaki Çıdoırova, yatınmcı açısmdan çekici bir bölge. Üretimlenmızi 20 dakikada deniz li- manına, yanm saat içinde hava limamna ak- tarabilecek bir durumdayız. Ortadoğu'ya açıl- makta belli avantaj lanmız var ve buradaki pa- zar, çok çekici bir pazar. Jx IŞÇİI^EVTtENtNDEN ŞÜKRAN SONER (ki Arada... Belki yaptınm değeri yok. Ama anlayışı, eğilimleri gosterme anlamında önemli. Avrupa Konseyi'nin sağ eğilimli pariamenterieri fırsatı hemen yakalıyoıiar. Is- tanbul'da yaşanan terör eylemlerinin ardından Tür- kiye'ye üyelik yerine iyi komşuluk anlamında özel bir statü verilmesi gerektiği yolunda bir karar çıkarttırma- yı başanyorlar. Bizler bir kez daha haksızlığa uğramanın tepkisi ile kendi kendimize söyleniyoruz. Islami terörün yaratıl- masında birinci elden sorumlu ABD Başkanı Bush Türkiye'yi terör cephesi ilan ediyor. ABD, Ingiltere, AB ülkeleri vatandaşlannı Türkiye'ye gitmemeleri için uyanyorlar. Arkasından UEFA karan geliyor Hükü- metlerinin uyanlanndan yeterince etkilenmemiş ya- bancılann tümünün bilincine kazınacak bir imaj ya- ratılıyor. özel güvenlik önlemlerinin alınacağı maçlar- da sporculann bile güvenlikte olmadığı kafalara yer- leştiriliyor. Konsey karan ile ise terör gerekçe yapıla- rak Türkiye'nin konumunun tümü ile AB'ye uymadı- ğı vurgulaması yapılıyor... Türkiyeterör eylemlerinin kendisi için anlamını sağ- lıklı yorumlayamadan, söz konusu terörün yaratılma- sında kendisinden çok daha fazla sorumlu olan ül- keler tarafindan bir de terör ilişkili dışlanmamak için beceriksiz bir savunmaya geçiyor. Beceriksiz, çün- kü kimi Italyan şirketlerinin ihale hesaplan gündem- de iken Başbakanımızın oğlunun düğününe nikâh şahitliğine gelen Italyan Başbakanı'nın UEFA'nın si- yasi karannın değiştirilmesi için kılını kıpırdatmaya- cağı bile hesaplanamıyor. UEFA karannı kabul etmeme adına Başbakan dev- reye girmişse, bize göre de siyasi UEFA karanna kar- şı siyasi tavır konulmaya kalkışılmışsa, bunun sonu gelmeli değil mi? Başbakanından ilgili tüm bakanla- nna, spora siyasetin bulaştınlmasına izin venlmeye- ceği çıkışlanndan sonra, duyumlara dayanan, doğ- rusu çıkmayan açıklamalar, başbakanlar düzeyinde son dakikada çark edilen görüşme ginşimleri olma- malı değil mi? ftalya, Ingiltere'nin geri adım atmaya- caklan sözü, güvencesi olmadan hükümet olarak ba- lıklama bu işin içine girilip, sonra da çıkılması olur mu? Bu kadar gürültüden sonra hiç değilse bedeline kat- lanıp süklüm püklüm geri adım atılmasa daha iyi ol- maz mıydı?.. Hükümet hem içerde hem de dışarda iki arada bir derede. Başbakan Erdoğan, Menderes ve Özal po- litikalanna çok özenmiş, dönem koşullannı, dünya dengelerini hesaplamadan, siyasal Islamdan büyük sermayeye, dört koldan siyaseti, Kasımpasa raconu ile yürütmeye karar vermişti. İki kutuplu dünyada ko- münizme karşı siyasal Islami kullanan dünya devle- rinin, günümüzde, tek kutuplu dünyada yarattıklan haksız, çarpık düzenin ürünü, kendi çıkmazlannda, siyasal Islamın radikal kanatlan, terörie karşı karşıya , olduklan gerçeğini hafife alarak. Iktidannızın varlığını, geleceğini ABD desteğine, AB üyeliğine dayamak isteyecek, siyasal örgütlenme boyutunda, oy ilişkisinde ise siyasal Islamla olan iliş- kilerinizi kesemeyeceksiniz. işte böyle iki arada bir derede kalıverirsiniz. Doğrusu şu aşamada, öncelikle ABD'nin, sonra AB'nin kendi sorumlu olduklan terörün Türkiye'yi vur- ması noktasında, Türkiye aleyhine art arda gelen yap- tınmlan içinde bulunduğumuz belanın boyutu yanın-, da sadece bir aynntı. Asıl yaşananlarla sınıriı kalma- sını umduğumuz yeni terör dalgası devam ederse, içi- mizdekilerden aldığı destekle ivme kazanırsa neler olabileceğini düşünmek gerek. AKP iktidan, Erdoğan Hükümeti iki arada bir dere- de kalmışlığında, asıl bu nokta üzerinde durmalı, ye- ni terör dalgasının Türkiye'de arkasının gelmemesi yolunda alınması gereken önelemler, atılması gere- ken adımlar için kafayormalı. Bu boyut hepimizin ge- leceği için çok daha yaşamsal olduğundan, hep bir- likte en çok bu anlamda dayanışmaya gereksinimi- miz yok mu? Sonuç olarak Türkiye ayağında uluslararası terör- ie işbiriiği içinde, taşeronluğu üstlenmekten öte ken- di kavgası olarak benimsemiş yaygın örgütler ve bu örgütlerin beslenmesine yarayan büyük bir bataklık var. Islam adına, şüphesiz Islamın ahlak dini ilkeleri- ni yok sayarak, şeriatı kutsayan, şeriata uygun yaşam biçimini seçmeyenleri yoldan çıkmışlar olarak gören, cihat çağnsı yapan düşünce akımlan, yoksullar ve yoksunlann durmadan artığı ülkemizde, sonuçta te- rör örgütlerini üretiyorlar. İşte bu nedenle en çok Islamiyeti, Islami kimliği öne çıkmış siyasi ve düşünce kadrolannın yollannı çok keskin çizgilerle teröre uzanan çizgiden ayırma- lan gerekiyor. Ne yazık ki AKP iktidannın, Türkiye'nin terör bataklığında, terörün uygulama alanı olarak seç- tiği ülke konumunda olmaması için yapmak zorun- da olduklan, terör eylemine bulaşmış örgütleri poli- siye önlemlerle ortaya çıkaıması, tek tek suçlulann yakalanıp cezalandınlması ile sınıriı değil, Gerçekten değiştiğini, siyasal Islamla ilişkilerini kestiğini kanıtlaması, şeriatçılarta, cihat çağnsı ya- panlarla ilişkilerini kopardığını, sınırlannı, çizgilerini çektiğini ortaya koyması gerek. soner W cumhuriyetcom.tr izmir'de hazırlık basladı Ulusal Tanm Konseyi'ne doğru İZ3VÜR (Cumhuriyet EgeBürosu)- Izmir Tica- ret Borsası, IMF ve Dün- ya Bankası istemleriyle yok olma sürecine giren Türk tanmının yeniden canlandınlması için Ulu- sal Tanm Konseyi kurul- masının kaçınılmaz ol- duğunu bildirdi. Bu gerçekten yola çı- kan yetkililer, kamuoyu- na önerilenni sunmaya başladılar. Çiftçilerinya- nı sıra üniversite, kamu ve özel kuruluş temsilci- lerinin de yer alması ge- rektiğine değinilen olu- şumun. tanm politikala- nnı belirleme ve strateji geliştirme amacım taşı- ması isteniyor. Tanmın, Türkiye eko- nomisi ve sosyal yaşamı için büyük önem taşıdı- ğım söyleyen îzmir Ti- caret Odası Yönetim Ku- rulu Başkanı Tuğrul Ye- mişçi konseyle tanmın 21. yüzyıl koşullanna uyum sağlamasuıın amaçlandığını söyledi. Türkiye'nin yeniden yapılanmasında tanmın önemli roller oynayaca- ğını belirten Yemişçi, "Bu koşuDar attmda tan- nun yaşadığnnız yüzyıhn koşullanna uyum sağia- maa güç görünüyor. On- cetikk kamu ve özel ke- sim temsilcilerivie bir arada, ortakçahşmalara olanak sağlamak gereki- yor. Sektördeki sorunla- nn bugüne kadarçözüle- memesinin temel neden- lerinden birisi bu birtik- teüğin sağlanamamış ol- maadır" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear