13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2003 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER TÜRKİYE, zor ülke. Arazisiy- le. iHinıyle, hele komşularıyla: Tanhnderınlıklennden gelen ça- tışmalann, büyük savaşlarla göç- lefin, dn ve mezhep boğuşma- lannn \e hepsınden daha önem- lia. zsrgin doğal kaynaklara göz dikrrış emperyalıst hesaplann bölges. TCrkerdetuhaf bir kavim: Dörtna- lageıpuzakAsya'dan birkısrak ba- şı gitı Akdeniz'e uzanmakla kalma- mışlar, \vrupaortalanna kadargide- rek o rradık yerlerde dınmedık hınç- lara sebep olmuşiar. Sonra, geri püs- kürtü dıiklen Anadolu'da tutunma dı- dinişler, çevrelerindeki boğuşma ve hesaplaşma çemberine karşın ayak- ta dunra mücadeiesiyle başbaşa ka- lışlan.Geldiklenyeregeridönme yol- lan da tkalı. Bu coğrafyaya ve bu ta- rihe fnahkûm oluş. Böyle bır mahkûfnıyet ve onun üs- tesinden gelme zorunjuluğu. bı- rincı sınrfinsanlargerektıriyor. En üst basamaklardartbaşlayıp en aşağıla- ra kadar. Bu-ülkeytyönetmeye soyu- nanlar, başkalannda bulunanlardan çok farklı ve çok üstün nitelıklerle do- natılmış olmalıdırlar. Yakın geçrnişm aklı kısa bir yönetıcısince sergılenen türden zıpıriıklara, dönem dönem kö- AÇI MUMTAZ SOYSAL Zor Ülkenin İnsanları şe başlannı tutan örümcekli kafala- nn saplantılanna ve bugünkü gibi ik- tıdarlann dış güçler karşısındaki zig- zaglı tutumlarına ızın vermemesi ge- reken bir durum söz konusu. Hele böylesine zor bır ülkenin ve belalarla çevrili bır halkın sınırlı kay- naklannı, binbir güçlükle oluşturul- muş kamu variıklannı talan etmeye ve başkalanna peşkeş çekmeye kimse- nın hakkı olmaması gerekir. Şimdi bu zor ülkenin kentlerine ye- niden çullanmaya başlayan ulusiara- rası terörün temellerinde gelip geç- miş yönetım beceriksizlerinın, yara- tılan kötü izlenim ve ımgelerın hiç mı payı yoktur? Eğer aramızdan o terö- re ortaklık edenlerde çtkmışsa, bu top- lumda hâlâ öylelennın kalmış olma- sı bıle kurtuluş sonrası devnmleri ya- nm bırakanlann ihmalleriyle ilişkili de- ğil mi? Tepeler için böyle de, degişik yer- lerde ve aşagılarda başka türlü mü? Riga'da sahaya çıkanlar, taşıdıklan formanın, temsil ettikleri toprağın ve insanla- rın hakkını vermiş sayılırlar mı? Hakeme sürekli itiraz edişin, el kol hareketleriyle tartışmanın ve terbiye sınır- larında dolaşmanın zaten pek pariak olmayan bir ulusal im- geye ne türlü zarar verdiğini ve do- laylı olarak turizm başta olmak üze- re çeşitli alanlarda ne tür olumsuz- luklaryarattığını hiç düşündüler mi acaba? Aynca. bu tür davranışların yol açtığı cezalaryüzünden bir son- raki maçı datehlikeye soktuklannın farkındalar mıydı? Âgtr yaralar almış ve morali boylesine bozuk takımın bir sonraki maçından ne hayır ge- lirdi ki? Gelmedi de. Kısacası, zor ülkenin insanları, üst- tekilerden alttakilere kadar, içındeya- şadıklan zoriuk ortamına ancak ıkı türlü bakabilırler; ya zorluklann ağır- hğı altında ezilecekferdir, yadatarih- le coğrafyanın kendılenni karşı kar- şıyagetırdığı durumlan müthiş birsil- kiniş ve dirilış kamçılanışı sayıp en te- pelere yükseleceklerdir. Korku sal- maya yönelik terör de ancak böyle korkutulur. İş'te Ünlversiteli, İş Bankası'ndan gençlere özel hizmet paketi. Kredi karûnla sevdiğin markalardan taksitll \e indirimli alışveriş itnkanı... Internet ve telefon bankacılığı, harçlıklannı değerlendirmek için yannm hesabı... Faturalann için otomatik ödeme... İş'te Cniversiteli ile en yakın İş Bankası şubesinde... Hemen harekete geç, sen de ekonomik özgürlüğünü ilan et. www.isbank.com.tr ' www.istegenc.com.tr | 444 02 02 TÜRKİYE <k BANKASI tf Türkiye'nin Bankası Hukuk Devleti ve Siyasal Otorite... Özal döneminden beri siyasal iktidarlar, yasalann uygulanma biçimıni belirleyen tüzükler yerine yönetmelikler çıkarmaya başlamışlardır. Bugün de aynı uygulama sürüp gitmektedir. Başına buyruk iktidarlar bu zorunluluğu çiğnemişler, tüzük çıkaracaklanna, yönetmelikler yaparak Danıştay denetiminden kurtulmanın yolunu bulmuşlardır. M. İskender ÖZTURANU Hukukçu Y argı, hukuk devletinin önkoşuludur. Yasalan yapmak başka, onlan uygulamak başka şey- dir. Yargıç yoksa, çıka- nlan yasalann değeri de yok demek- tir. Hukuk sistemimize göre, "anaya- sa hükümleri, yasama, yürürme ve yargı organlanm, idare makamlarmı ve diğer kuruluş ve kişikri bağlayan temel hukuk kurallandır". (Anayasa m. 11) Aynca "Anayasa Mahkemesi kararlan, yasama, yürütme ve yargı organlanm, idare makamlaruu, ger- çek ve tûzeUdşikri bağlar." (m. 153). Görülüyor ki anayasamız, hukukun üstünlüğü yanında, tüm yargı karar- larının üstünlüğüne de yer vermiştir. Anayasanın bağlayıcılığı ile birlikte Anayasa Mahkemesi kararlannın da bağlayıcılığını dile getirmiştir. Tüm eksiklenne karşın 1982 Anayasası, hulcuka ne kadar değer verdiyse, yar- gıya da o kadar değer vermiş, huku- ku yargıdan, yargıyı hukuktan ayırma- mıştır. Bu anlayış, tüm yargı organ- lan için geçerlidir. Anayasamızın içe- riğinde, yargının eşitler arasında üs- tün bir kuruluşolduğuyazılıdır "Ada- lete dayanmayan bir devletin vartağı- nı, yargıçlanna güvenmeyen bir ulu- sunbiriiginivedirliginiyitirecegiinan- cı", böyle bir düzenlemeyi gerekli kılmıştır. Bu nedenledir ki "Yasama ve yürüt- me organlan ile idare, mahkeme ka- raıianna uymak zorundadır. Bu or- ganlar ve idare, mahkeme kararlan- nı hiçbir suretle degiştiremez, bunla- nn yerine getirilmesini geciktiremez." (m. 138). Ve "tdarenin her türlü ey- lem ve işlemlerine karşı yargı yoİu açıkür." (m. 125). Bu düşünüş biçimi, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü kavramını doğurmuştur. Çünkü çağı- mızda kuvvetier dengesi'ni koruya- cak tek güç, yargı gücü'dür. Vatandaş hak ve özgürlükleriyle kamu yaran- nı bağdaştıracak en önemli bağ, yar- gı bağıdır. Danıştay, devletle kişiler arasında- ki anlaşmazlıklan çözümleyen yük- sek bir idare mahkemesidir. Ama "yar- gısal görevleri" yanında anayasanın 155. maddesinde yazılı "yönetsel gö- revleri'' de vardır. Bu madde ile Da- nıştay, "başbakan ve Bakanlar Ku- rulu'nca gönderilen yasa tasanlan hakkında düşüncelerini bildirmek. tü- zük tasanlannı incelemekle" görev- lendirilmiştir. Birinci Meşrutiyet dönemindeki anayasa yargısına göre. yasalann ha- zırlanması zorunlu olarak Danıştay'a verilmişti. Danıştay"cahazırlanan ya- sa tasanlan "Mebusan" ve "Ayan" meclislerinde görüşüldükten sonra padişahın onayına sunularak yasala- şıyordu. îkinci Meşrutiyet döneminde yapı- lan bir değişiklikle yasa tasanlannm Danıştay'dan geçmesi zorunluluğu kaldınldı. Cumhuriyet döneminde ise Danıştay'a, Bakanlar Kurulu'nca gön- derilen yasa tasanlan hakkında düşün- cesini bildirme görevi verildi. Ne var ki Danıştay'ın yapacağı düzeltmele- re uymak zorunluluğu yoktu. Uzun bir süre siyasal iktidarlar ya- salan Danıştay'ın incelemesine sun- maktan çekinmedi. Ama hemen he- men kırk yıldan beri hazırlanan tasa- nlar Danıştay'a götürülmedi ve götü- rülmemektedir. Bu yüzden de tasan- lann "anayasaya, yasalara, hukukun genel ilkelerine uygunluğu, yasa boş- luklannın ve çelişkilerinin giderilme- si" olanaksız duruma gelmiştir. Yasa- lann dili açık ve özlü olmaktan uzak- laşmış, anlamsız sözcükler kullanı- larak, maddeler arasındaki kavram birliği zedelenmiştir. Bu nedenle çı- kanlan çoğu yasa, anlaşmazlıklann çö- zümüne değil, yeni yeni anlaşmaz- lıklann yaratılmasına neden olmakta- dır. 1961 ve 1982 anayasalarına göre tüzuklerin Danıştay'dan geçirilmesi anayasal bir zorunluluktur. Bu neden- le Türk ulusu, Türk yargıcı bir süre yasalara ve kurallara uygun, doğru dürüst tüzüklere sahip olabilmiştır. Ne var ki: Özal döneminden beri si- yasal iktidarlar, yasalann uygulanma biçimini belirleyen tüzükler yerine yönetmelikler çıkarmaya başlamış- lardır. Bugün de aynı uygulama sürüp gitmektedir. Başına buyruk iktidarlar bu zorun- luluğu çiğnemişler, tüzük çıkaracak- lanna, yönetmelikler yaparak Danış- tay denetiminden kurtulmanın yolu- nu bulmuşlardır. Bugün Danıştay'a bir tüzük gönderiliyorsa, buna karşın dokuz yönetmelik yürürlüğe konul- maktadır. Bu davranış, "Anayasayı bir kez del- mekle hiçbir şey obnaz" düşüncesinin uzantısından ve genişletilmesinden başka bir şey değildir. Söz konusu uygulamanın hukuk devletine ve hu- kukun üstünlüğü kavramına saygısız- lık olduğunu düşünen yoktur. Şimdi ise AKP iktidan, vekâleten atama ve görevlendirme diye bir usul bulmuştur. Asaleten yapılanlann Köşk'ten ve mahkemelerden dönece- ği kuşkusu ile Islamcı kadrolaşmayı gerçekleştirmek için atamalann çoğu vekâleten yapılmaktadır. Böyle bir yöntemle de kararname çıkanlması zorunluluğu ortadan kal- dınlmıştır. Ne var ki bu uygulama, hukuka karşı aldatmacadan başka bir şey olmadığı için Danıştay tarafın- dan yürürlüğünün durdurulmasına ka- rar verilmiştir. Şimdi siyasal iktida- nn bu karan uygulayıp uygulamaya- cağı ve şeriatçı kadrolan yönetimin ba- şına geçirmek için, ne gibi bir yöntem oluşruracağı ve geliştireceği merak konusudur. Çok hi biUnmelidir ki, kurumlan- na ve yargıçlanna güvenmejen bir yö- netini, hukuk devfctini gerçekleşthie- mez. Yargı karariarou hiçe sayan ve yargıdan kaçan siyasal iktidarlann bulunduğu bir ülkede de hukukun üs- tünlüğünden söz edilemez. Yasalann ve tüzuklerin yapılmasında Danış- tay'dan görüş almayı, atamalann usu- lüne uygun biçimde gerçekleştirilme- sini bir yana bırakın, günümüzün si- yasal iktidan anayasalan bile birkaç gün içinde değiştırmeye kalkışmış ve değiştirmiştır. Genel ve evrensel hu- kuk kurallanna aykın, kişiye özel ya- salar yapmış ve anayasa değişiklikle- rini yürürlüğe koymuştur. Ne yargıya danışmış, ne parlamen- to dışındakı partilerden düşunce almış ne de demokratik kitle örgütlerinin görüşlerini sormuştur. Politikasını da- nışma, tartışma ve uyuşma nedir bil- meyen bir eksene oturtmuştur. Bu ne- denle de ülkemizde kamuoyu oluş- tunnadan yasa va anayasa çıkanlma- sı dönemini başlatmıştır. Ne yazık ki bu ilkel yöntemin hem kendileri hem de toplumumuz için çok sakıncah ola- cağı düşünülmemiştir. düşünülme- mektedir. Türk ulusu şimdi, ilerici, Atatürk- çü, hukuka ve anayasaya saygılı bir ik- tidann devlet yönetimine egemen ol- masuıı dört gözle beklemektedır. Ve çok yakın bir gelecekte, böyle bir ik- tidar kurulacaktır. Bunun tersini dü- şünmek, Atatürk'ün yüceliğini ve Türk ulusu ile bütünleşmiş. özdeşleş- miş olduğunu bilmemek demektir. Zavallı Caniler... tzel Levi COŞKUN S ize sesleniyorum zavallı caniler!! Belki de televizyonlannızın karşısına geçmiş, zevkle seyrediyorsunuzdur işlemiş olduğunuz cinayetin iğrençliğini! . Zavalhsınız çünkü yanıldınız, başaramadınız, asla başaramayacaksmız da. Çünkü Türk milletini tanımıyorsunuz. Biz yüzyıllardan beri bu topraklarda beraberce yaşadık. IRK, DtL, DtN farkıGÖZETMEDtK!.. Birbinmize hep sevgi ile bağlandık. Acı, tatlı günleri se\r gi ile paylaştık. Kardeş bildik, dost bildik birbirimizi, aynlmadık hıçbir zaman, kopmadık. Çok deneyenler oldu bizi bölmeyi parçalamayı.. bu kültür beşiğini bozmayı, bu mozaiği kırma>ı. BECEREMEDtLER!.. Zırhla, topla. tüfekle, dev ordularla geldiler. Inanç ve sevgi ile bağlı Türk milletinin bileğini bükemediler. Size bir şey daha söyleyeyim! Biz matem günlerinde daha da sıkı bağlanınz birbirimize. Daha sıkı kucaklaşmz içimizi yakan, üzüntümüzle ve daha da güçlü oluruz ellerimiz kenetlenınce. Yanlış yerdesiniz ey caniler! Asla başedemezsiniz bizimle Çünkü sizden korkmuyoruz, Çünkü biz yılmayız, ümitsızliğe kapılmayız... Şunu iyi bilin: Bize her darbe vurduğunuzu sandığınızda, daha kudretli çıkanz karşınıza. daha çok bağlanınz vatanınuz olan bu topraklara... SON bır dıyeceğım var; temelınde kötülük yatan her kuv^'et, sevginin karşısında mutlaka bozguna uğrar. Bunu iyı bil. PENCERE İrtica Batağının Zehirli ÇiçeklerL Diyorlar ki: '- Terörün dini yoktur.' Olmaz olur mu?.. Birfikri, inancı, ideolojiyi, politikayı 'şiddet' yo- luyla hayata geçirip başkalanna zoria dayatmak is- tediniz mi adı terör olur. Islamcı terörü yaşıyoruz. • Başbakan Erdoğan dedi ki: "- Terörle verilen mesajı elimin tersiyle iter, aya- ğımın altına alır ezerim." Peki, ne oldu?.. Erdoğan bu sözleri söyledikten sonra, çok geç- medı, terör Istanbul'u daha beter vurdu. Başbakan mahcup oldu. Üstelik 'ezerim' sözcüğü bir Başbakan'ın ağzı- na yakışmaz; çünkü 'hukuk' içermiyor; devlet yö- netiminde böyle bir lafa yer yoktur. Tersine, Başbakan'ın çok serinkanlı olmasını ge- rektirecek bir süreçten geçiyoruz. • Irak'ta işgalciyi vuran Arap, terörist değildir; çün- kü uluslararası hukuku çiğneyip ülkesıne el koyan düşmana karşı savaşıyor; Türkiye'de hukuk düze- ni yürüriükte iken masum insanları öldüren kişi, hangi dinden, imandan, mezhepten olursa olsun teröristtir. ölçüyü açık ve kesin biçimde vurgulamazsak, ne yapacağımızı şaşınr, bu ikisinı aynı kefeye koymak isteyenlerin oyununa gelıriz. Türkiye oyuna gelmeyecek. Terörün üstesinden gelecek. • Ancak işimiz kolay değil.. Uzun yıllardan beri dışardan beslenip körükle- nen 'irtica' ülkemizde geniş ve derin bir altyapı ba- taklığı oluşturdu. 'Mümin' aklını ınancında yiyip bitirmiş bir kişi değildir. Terörist çok farklı.. 'Islamcı terörist' Cennet'e şartlandırılmış robot- tan farksız.. Irticanın kör karanlık eğitiminde, kendi kendisi- nin ipini çekebilecek kadar aklını yitirmiş mürteci, terör savaşında militan!.. Peki, bu mılitanı yetiştiren talimgâhlar ülkemiz- de nasıl serpildiler?.. Türkiye'nin kendisine soracağı soru budur. • Hilafeti kaldıran ve 'öğretim Biriiği'nl eğitim dü- zenine temel sayan 1924 tarihli yasayı kimler, ne- den ve niçin deldiler?.. Tarikatlar. Cemaatler. Ve çeşit çeşit şeyhlikler nasıl oluyor da yeraltın- da ve yerüstünde örümcek ağları gibi ülkeyi sar- dılar?.. Islamcı terörü besleyen örgütlerin yuvalandığı altyapıyı kimler oluşturdu?.. Kimler besledi?.. • Türkiye Cumhuriyeti'nin laik düzenini begenme- yen dinciler ve yandaşlan, akıllarını başlanna dev- şiririerse çok iyi ederler... Çünkü bir kez 'ılımlı Islam modeli' diye işe baş- ladın mı, hareketin nasıl ve nerede duracağını, yal- nız sen değil, hiç kimse kestiremez... Üstelik ne kadar ıman tazelersen tazele, kendi- ni hiç kimseye beğendiremezsin. 30 Şanslı Aileye Kapısmı Cumhuriyet Mahallesfnin denize açılan penceresı, Kınah'da da işler hızla ilerlıyor, evler yükseüyor. Önümüzdeki yaz Kınab Mahallesi'nde yaşam başlayacak. Ve Kınalılar, kendılerine komşu gelecek 30 aileyi bekliyor.30 şanslı aileyi... 18 AYVADELİ ARSALAR Fiyat ve ödeme koşullan son derece elverişli. Ömeğin 500 metre karelik arsayı 4 milyar TL peşinat ve 18 ay radeyle alabikcekler. Iyisi mi siz bu şansı kaçırmayın. Hemen şimdi Yapı-C'ye bir telefon edın, Ödeme koşullannı ve Cumhuriyet Kınalı Mahallesi'nin size sa|Jayacağı olanaklan öğrenin 30 şanslı aüeden bın de sizın aileniz olsun. YAPI-CBır Ctjmt«jnyet Vtkfı Kunjlufudur. Adres : Türkocağı Cad. Basın Sarayı No.1 Kat. 4 (Gazetecilef Cemiyeti ûstü) Cağaloğlu-İstanbul Tel : (0212) 520 21 91-92, (0212) 522 49 26 Faks : (0212) 520 50 23 Gazete t e l : (0212) 512 05 05 / 550-561 E-Posta : yapic@yapic.com tr www.yapic.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear