Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2003 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
Demokrasinin Çıtasım
İdiokrasiye İndirmek
Perşembegecesi, NTV'deki BasınOdası prog-
ramındaydım. Konu, çarşamba günkü resepsi-
yondu. Katılanlann ileri sürdükleri görüşlere ve tar-
tışmanın aynntılanna girmek istemiyorum.
Bir ara Mehmet Barlas bir olay anlattı. Seda
Sayan'ın programında izlemiş.
Kendisi sakat olan bir yurttaş, evde satılmak
üzere örgü örüyor, kansını da dışarda işe gönde-
riyormuş. Seda Sayan, adamın kansını işe gön-
dermesini pek takdir etmiş ve "Kannızı çalışma-
ya gönderiyorsunuz, ne güzel" demiş.
Adamın yanıtı ilginç:
- Evet, laik değilim, ama kanmı dışarda çalışma-
ya gönderiyorum.
Mehmet buradan şu sonucu çıkanyor
- Çok dikkatli olmak gerek, halk laikliği dinsizlik
olarak algılıyor.
Mehmet Barlas cin gibi zekidir, algılamasını doğ-
ru kabul etmek gerekir.
Peki de, bu durumda ne yapacağız?
Izandan yana pek nasibi olmayan, garip vatan-
daş yanlış anlamasın diye, laiklik kavramını, onun
mantığının algıiayacağı bir düzeye indirip, onun is-
tediği biçime mi sokacağız?
Daha sonra, başka benzer yurttaşlara yaran-
mak için, bir zamanlar "Ben odunu aday göster-
sem seçtirihm" deyip, sonra da parti meclis gru-
bunda infiale kapılan milletvekillerinin gıcıklanan
noktalannı okşamak için,
- Siz dilerseniz hilafeti bile getirebilirsiniz, türü
bir milli irade tanımı mı yapacağız?
• • •
Türkiye'nin siyasi yaşamında sağ siyasetçiler
halk dalkavukluğunu yalakalık düzeyine çıkararak
ülkeyi bu hale getirmediler mi?
Halkın, her söylediği doğru, her düşüncesi sa-
lim midir?
Her doğan insan, insan olarak doğduğuna gö-
re, gerçeklere ulaşmak, doğruyu düşünmek yeti-
sine sahipse, bunca eğitim çilesini neden çektiri-
yoruz çocuklara ve gençlere?
Halk dalkavukluğu, olaylann bu yönünü gör-
mez, aslında halka ne donanım ne de refah götü-
rür, aczini böbreklerini okşayarak gizlemeye, ta-
lan düzenini, büyüktalandan geniş kittelerin önü-
ne de bir şeyler atarak saklamaya çalışır.
Şimdi Konyalı vatandaşı memnun etmek için, de-
mokrasinin kurum ve kuruluşlannı, onun anlağı-
nın kavrayacağı düzeye indirmek, demokrasinin
çıtasını, idiokrasi alçaltısına düşümnek demek de-
ğil midir?
Zaten, ortalama eğitim düzeyi 3.5 yıl olan birtop-
lumda yaşıyoaız, bir de halkçılık adına, 21. yüz-
yılda, bütün kurumlanmızı ve kavramlanmızı, as-
gari payda düzeyine mi indirgeyeceğiz?
•••
Zibidoloji ile sosyolojiyi birbirine kanştırmış olan,
halkını Manhattan'dan seven bir aklı evvel de or-
taya bir yurttaş halk ikiliği çıkarıyon Sezer'i yurt-
taşı kollayıp halkı dışlamakla suçluyor.
Kendine göre örnekler de vermiş. Birini, tek par-
ti dönemindeki bir CHP milletvekiline ait diye an-
latryor. Aslında öykü doğru ya da yanlış o döne-
min, ceberrut, ama dürüst Ankara Valisi Nevzat
Tandoğan'a yakıştınlır.
Aynı yazının bir yerinde de aynen şöyle deniyor:
"Cumhuriyet tarihine geçmesi gereken bir baş-
ka lafda 'Şu öğrenciler olmasa Milli Eğitim'i ne gü-
zel yönetirdik' lafıydı.
Bu lafın da Cumhuriyet ile ilgisiyok, aslı 'Şu mek-
tepler olmasaydı, Maarif'i ne güzel idare ederdik'
olan sözün Abdülhamid'/n paşalanndan Marko
Paşa'ya ait olduğu belirtilir.
Her neyse, bu yapay halk-yurttaş aynmı, popü-
list cahil politikacının kurnazlığıdır.
Yurttaş, Fransız Devrimi'nin getirdiği devrimci bir
kavramdır.
Halk siyaset sahnesine ilk kez yurttaş olarak
adım attığı için devrimcidir kavram.
Halk yurttaş olmadan önce, kralın muti tebaası
olarak görülürdü ve halkın yurttaş olarak milli ira-
deyi öne çıkarması için bir devrim gerekti.
Aydınlanmaya karşı olan popülist poHtikaadırTür-
kiye'de bu halk-yurttaş aynmını gündeme geti-
ren. Baskıcı, kaba, hödük, avantacı vetalancı po-
litikacının sorumluluktan tüymek için bulduğu kur-
naz aynma şimdi, kimi entelektüel çevreler sanlı-
yorlar.
Popülizmin, kurnaz polrtikacı türünü biliyorduk
da entelektüelini hiç duymamıştık.
Inanın Türkiye dışında hiçbir yerde bir arada yer
alamaz bu iki kavram.
Ama Türkiye'de oluyor.
Türkiye'nin demokrasisi, asker postalından çok
yavşak, yıvışık popülizmin ayak kokusundan za-
rar görmüştür.
Susurluk davası Yargıtay'da
Başsavcıhk: Bucak
mahkûm edilmeli
ANK\RA(Ctunhuri-
yet Bürosu) - Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcıhğı,
3 Kasım seçimlerinde
parlamentoya giremeyen
eskiDYPMılletvekiliSe-
datEdipBucak'a. Susur-
luk Davasf nda "cürüm
işlemekiçinteşekküloiuş-
turmak" suçundan veri-
len beraat karanıun bo-
zulmasını istedi. Yargı-
tay Cumhuriyet Başsav-
cıhğı, Istanbul Cumhuri-
yet Başsavcılığı1
nın Bu-
cak hakkındaki temyiz
istemine ılişkin tebliğna-
mesini tamamladı. Teb-
lignamede, Sedat Bu-
cak'a atılı suçun, Bu-
cak'm Susurluk kazası
öncesi ve kazada birlik-
te olduğu kişileT ve orta-
ya çıkan silahlar dikkate
alındığında subuta erdi-
ğine (gerçekleştiğine) işa-
ret edildi.
Bucak hakkında veri-
len beraat karanrun esas-
tan bozuhnası istenenteb-
liğnamede, Bucak'ın
mahkûm edilmesi gerek-
tiği vurgulandı. Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcıhğı,
tebliğnamesini, temyiz
incelemesini yapacak
olan Yargıtay 8. Ceza Da-
iresi'ne gönderecek. Teb-
liğnamenin bağlayıcıhğı
bulunmuyor. Ancak, tem-
yiz istemini yapacak da-
ireden isteme aykın ka-
rar çıkarsa, Başsavcıhk,
gerekirse Yargıtay Ceza
Genel Kurulu'na itiraz
edebüecek.
Sendikalar ve sivil toplum örgütleri 5 Kasım'daki iş bırakma eylemi için yurttaşlara çağn yaptı
SağhkçalışanlannadestekHaber Merkezi - Saglık çalışanlan-
nın 5 Kasım'da yurt çapında yapaca-
ğı iş bırakma eylemine, DlSK, KESK,
Türk-tş, Hak-Iş, Türkiye Mimar ve
Mühendisler Odaları Birliği
(TMMOB), Hasta ve Hasta Yakınla-
n HakJan Derneği de destek verecek.
tstanbul Tabip Odası'nda (İTO) yapı-
lan toplantıya katılan sendika temsil-
cileri, 5 Kasım'da halkı da eyleme des-
tek vermeye çağırdı.
Istanbul Sağhk Platformu'nca dü-
zenlenen toplantıda konuşan tTO Baş-
kam Prof. Dr. Gencay Gûrsoy, sağlı-
ğın pazar ekonomisine terk edilmesi-
nin engellenmesi ve hekimlerin özlük
haklanrun düzenlenmesi için bu eyle-
mi gerçekleştirdiklerini belirtti.
"Biz hastamn müşteri olarakgörül-
mesine karşıyız" diyen Gürsoy şunla-
n söyledi:
"Hekimlik işi, sağhk hizmeti gönül
bağı ile vapüması gereken bir iştir. Has-
tanın müşteri olarak görülmesi, sağb-
• DÎSK, KESK, Türk-îş, Hak-îş, TMMOB ile Hasta ve Hasta Yakınlan Haklan Derneği,
Istanbul Tabip Odası'nda yapılan toplantıda eyleme destek verdiklerini açıkladılar. ÎTO
Başkam Prof. Dr. Gencay Gürsoy, "Bu bir uyan eylemidir" dedi ve hükümetin vereceği
tepkiye göre eylemlerini sürdürme karan alabileceklerini ifade etti.
ğuı pazar ekonomisine terk edilmesl,
sağhğumzı tehdit eden durumlar orta-
ya çıkanr" dedi. Gürsoy, Sağlık Ba-
kanı'nın, "eyleme kaülan çahşanlar
hakkında gerekli kanuni işlemin yapı-
lacağT açıklamasının anımsatüması
üzerine, "Biz de bu ifadeye karşı soruş-
turma açabinriz. Bakan sorun yarat-
mak istiyorsabuyursun varatsm,biz de
ona bunun cevabını veririz" diye ko-
nuştu. "Bu bir uyan eylemidir'' diyen
Gürsoy, hükümetin vereceği tepkiye gö-
re eylemlerini sürdürme karan alabi-
leceklerini ifade etti.
DlSK Başkanı Sükyman Çelebi de
toplantıda, eylemde sağlık cahşanla-
nnın yanında yer alacaklannı belirte-
rek yurttaşlann da o gün eyleme des-
tek vermek amacıyla hastanelerde ol-
malannı bekJediklerini söyledi.
Istanbul Tabip Odası Yönetim Ku-
rulu üyesi Dr. AB Çerkezoğlu da 5 Ka-
sım"da acil sen'islere diğer bölümler-
den takviye yapılacağını belirterek
"Çocuklann, hamilelerin, diyatiz ve
yoğun bakım hastalannın, kanserii
hastalann, servislerdeyatan hastalann
her türlü übbi işleminin aksatılmadan
sürdüriileceğini'' söyledi.
Ankara Tabip Odası Başkam Prof.
E>r. Sinan Adıyaman ve yönetim ku-
rulu üyeleri, Türk-tş Genel Merke-
zi'nde Genel Başkan SaBh Kıhç'ı zi-
yaret etti. Kabulde, sağlık alanında
gerek yasal mevzuat, gerekse uygula-
mada bazı değişiklikler yapıldığını,
bu değişikliklerin sorunlan çözeme-
yeceğini savunan Prof. Dr. Adıyaman,
5 Kasım'da yapacaklan bir günlük iş
bırakma eylemi için destek istedi.
Türk-Iş Genel Başkanı Salih Kılıç
da, demokratik toplumlarda eylemin
en doğal hak olduğunu belirterek "Sö-
zün bittiği yerde eylemin hakbhk payı
vardır. Biz Türk-tşolarak,5Kasun'da
hekimlerin bu eylemine destekveriyo-
ruz" dedi.
Maddi lll$kl kabul edllemez
Sağlık çalışanlannın uyan eylemiy-
le ilgili basın toplantısı düzenleyen
Antalya Tabip Odası Başkam ArifBu-
lut, hastanın hekimle maddi ilişkisini
tstanbul Tabip
Odası'nda düzenlenen
toplantrya Disk Başkam
Sükyman Çelebi ve
KESK Başkam Sami
Evren de katiklı. tTO
Başkanı Gürsoy, Sağbk
Bakam'mn,
tt
ey1eme
kaülan çahşanlar
hakkında gerekli
kanuni işlemin
yapılacağı"
açıklamasuun
ammsatıhnası üzerine,
"Biz de bu ifadeye karşı
soruşturma açabiliriz.
Bakan sorun yaratmak
istiyorsa buyursun
yaratsın, biz de ona
bunun cevabını veririz''
diye konuştu.
TÜRK CEZA YASA TASARISI
Sarhoş terörüne
ceza artUnmı geliyor
ANKARA (CumhuriyetBürosu)
- TBMM Adalet Ait Komisyonu,
TürkCeza YasaTasansı'nın "kast"
suçunu düzenleyen maddesine
"oİasıkast" eylemini ekledi. Kişi-
nin suç tipindeki unsurlann gerçek-
leşebileceğini öngörmesine kar-
şın hareket etmesi, "olası kast"
olarak nitelendirilecek.
Bu değişiklikle, dü-
ğün ve maçlarda silah
sıkarak ya da sarhoş
olmasına karşm araba
kullanan ve kırmızı
ışıkta geçerek ölüme
neden olan kişüeTe ve-
rilecekhapiscezası 10-
13 yıl olacak. Mevcut
yasada bu tür durum-
lar için "dikkatsiztik
ve tedbirsizHk"ten do-
layı 2-3 yıl hapis ceza-
sı veriliyordu.
Olası kast, "bffinçh taksir" ile
"kast" arasvnda bir ceza aşaması
olarak öngörüldü. CHP'li Ait Ko-
misyon üyesı Orhan Eraslan, "Bu
yeni tanunla,örneğm Bağdat Cad-
• Düğün ve
maçlarda silah
sıkarak ya da
sarhoş araba
kullanarak
ölüme neden
olan kişüere
verilecek
hapis cezası
arttınlacak.
desi'nde sarhoş araba ku&amrken
kırmızı ışıkta durmayan ve üısan-
lann öhımüne yol açan kişiler da-
ha fazla ceza abcak" dedi.
Komisyonun dünkü toplantısın-
da 'kast' eylemini düzenleyen mad-
denin yeni biçimi şöyle oldu:
"Suçun ohışması kastm varhğı-
na bagüdır. Kast, suç
npindeldunsurtarm bi-
lerek ve istey«rek ger-
çekleştirilmesidir. Ki-
şinin,suç tipindeki un-
surlann gerçekkşebi-
lecegini öngörmesine
rağmen hareket etme-
adurumundaolaakast
vannr.
Bu halde, ağırlaştinl-
mış müebbet hapis ce-
zasını gerektiren suç-
larda müebbet hapis
cezasına, müebbet hapis cezasım
gerektiren suçlarda 20 yıldan az ol-
mamak üzere hapis cezasına hük-
molunur, diğer suçlarda ise temel
ceza üçte bırden yansına kadar in-
dirilir."
BAŞBAKANLIĞA PROTESTO FAKSI
KESK'ten kamu
yönetimi tasansına tepki
Haber Merkezi - Kamu Emek-
çileri Sendikalan Konfederasyonu
(KESK) Şubeler Platformu üye ve
yöneticileri AKP hükümetince ha-
zırlanan Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Taslağı'mn geri çeküme-
si istemiyle tstanbul ve Ankara'da
başbakanlığa protesto faksı çekti.
Sirkeci Postanesi
önünde toplanan yak-
laşık 50 kişilik grup
yasa taslağının geri
çekilmesini istedi.
KESK Genel Başka-
nı Sami Evren, tasan
ile demokrasiden
uzaklaşıUacağını ifa-
4 yıldır kamu refor-
mu adı anmdakamu-
oyu yanıhıhnaya çab-
şîhyor. Sosyal huicuk
devkti bu yasa ile ortadan kakbn-
bcakDT. Kamu tasfiye edflecek, ol-
mayan sosyal devtet, çokuhıshı şir-
ketİere peşkeş çekUecektir" dedi.
KESK'e bağlı memurlar Kızı-
lay'daki PTT önünde de tasanyı
• KESK Başkanı
Evren, tasan ile
demokrasiden
uzaklaşılacağını
ifade ederek
"Sosyal hukuk
devleti bu yasa ile
ortadan
kaldınlacaknr"
dedi.
protesto etti. KESK adına açıkla-
ma yapan dönem sözcüsü Erkan
Sûmer, kamu yönetimi, yerel yö-
netimler ve personel rejirninde hü-
kümet tarafından yapılmak iste-
nen değişikliklerin teknık ve yasal
düzenlemeden ibaret olmadığını
söyledi.
Açıklamanın ardm-
dan KESK'lileri temsi-
len 4 kişi Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan'a
yasal düzenleme giri-
şimlerini protesto eden
faks çekti.
TürkEğinm-Sen Ge-
nel Başkam ŞuayipÖz-
can da düzenlemelerin
uluslararası dayatmay-
la çıkanhnak istendiği-
ni belirtti. .
ÖDP Genel Başkanı
Hayri Kozanoğjhı ise konuya ilış-
kin yaptığı yazılı açıklamada, ya-
samn yürürlüğe girmesi halinde
toplumun sorunlaruun artacağmı
savundu. Kozanoğlu, "Kamusal
abm piyasaya terk edffiyor" dedi.
kabul etmediklerini, ancak hekimlerin
durumu göz önüne alındığında, bıçak
parasına devam etmekten başka çö-
zümün görülmediğini söyledi.
Kamu sağlık personeli gelirlerinin,
1980 sonrası yüzde 60 civannda ge-
rilediğini vurgulayan Bulut, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Ek iş yapan hekimlerin önemli bö-
lünıü. 20 yıl önce tam gün çalışarak al-
dıklan maaşın aJtında geür elde etme-
ye başladı. Sağhk Bakanlığı'na bütçe-
den aynlan pay yetersiz. Bakanhk büt-
çeak^ndepersondücretkrininpayıyüz-
de 75-81 düzeyinde. Sağhk Bakanhğı,
icracı bakanhktan öte, personel para-
sı ödeyen kuruma dönüştü."
Türk Tabipleri Birliği Eskişehir-
Bilecik Tabip Odası Yönetim Kuru-
lu Başkanı Dr. Ahmet Uysal da üc-
retsiz, eşit, ulaşılabilir sağlık hizme-
ti için Türkiye Cumhuriyeti nüfus
cüzdanmın yeterli sayılması gerek-
tiğini belirtti.
Okul yönetimi uyarıldı'
Mezuniyeti
kutlamaya
ezan cezası
ÇETtNYİĞENOĞLU
ADANA - Özel Gündoğdu
Okullan'nda geçen haziran ayında
düzenlenen mezuniyet
kutlamalannda yapılan ha^i fişek
gösterilerinin ezan saatine rastladığı
gerekçesiyle açılan soruşturmada
okul yönetimine "uyan'' cezası
verildi. tl Milli Eğitim Müdürü
Ömer Şimşek tarafından açılan
soruşturma Ilköğretim Müfettişleri
Başkan Yardımcısı Refik Bozkurt
tarafından yürütüldü. Soruşturma
kapsamnıda ifadesi alman Özel
Gündoğdu Okullan Genel Müdürü
Mesut Gökkaya savunmasuıda, söz
konusu kutlamalann her yıl
geleneksel olarak yapıldığını,
"havai fişek gösteruerini özefiıkle
ezan saatine denk getirme"
suçlamasını ise kabul etmediklerini
belirterek bundan sonraki
kutlamalarda buna dikkat
edeceklerini söyledi.
'Kutlamalarda ezan
saatlerlne dllcfcat edllmeir
Milli Eğitim Müdürlüğü'nün
11.7.2003 tarihve 5251 sayılı
yönergesiyle Ilköğretim Müfettişleri
Başkanlığı'nca başlatılan
soruşturma sonucu Özel Gündoğdu
Okullan 'nın uyanbnasma karar
verilen raporun karar bölümünde,
"Özel Gündoğdu OkuDan'nuı yıl
sonu kudamalannda hav^i fişek
gösterilerinin özeDikle ezan
saatkrinde yapıknğı iddiasının
sübuta erdiğme, ancak olayda bir
kastm buhınmadığının anlaşıkhğma,
okıüa en yakm caminin 400-500
metre mesafede ve arada yüksek
kath binalarm bulunduğuna"
değinilerek şöyle denildi: "Gece
saaüerine denk gelen güriiltülü
kutlamalarda ezan saatlerine dikkat
edilerek halkın hassasiyetkrini
rencide etmeyecek şekflde
programlarmı icra etmeleri yönünde
okul yönetimi ve kurucularm
uyanhnasnun uygun olacağu."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyetcom.tr
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne uyum
için attığı adımtan değerlendiren "ller-
leme Raporu" son şeklini alıyor. "Tür-
ban krizi" tartışmalan arasında kamu-
oyunun fazla dikkatini çekmeyen bu
rapor, aslında Türkiye'nin çağdaş-
laşma sorununa yanıt verecek önem-
li bir belge niteliği taşıyor.
Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda
başanlı adımlar atması demek "şe-
riat", "bölücüiük" gibi sorunlann da
büyük ölçüde geride kalması anlamı-
na gelecek. Türkiye'nin çağdaş bir ül-
ke olmasıyla "llerleme Raporu" ara-
sında çok önemli bir bağlantı oldu-
ğunu görmemek mümkün mü?
Son raporda özetle neler söyleni-
yor: 1) Asker, RTÜK ve YÖK'ten çe-
kilsin. Parlamento savunma bütçesi
üzerinde tam bir kontrole sahip olsun.
2) Devlet güvenlik mahkemelerinin
gücü, sorumluluklan ve işleyişi AB
standartlannaçekilsin. Mahkemeler
düşünce özgürlüğü konusunda de-
mokratik ölçütlere uygun kararlarver-
miyorlar. 3) Müslüman olmayan dini
azınlıklar, yasal kişilikleri, mülkiyet
'Çok Yavaş îlerliyoruz'
haklan, iç düzenlemeleri ve din ada-
mı yetiştirme konulannda ciddi engel-
lerle karşı karşıya. Dinsel özgürlük-
ler konusunda uzman bir heyet, An-
kara'da yaptığı temaslar sonucunda
bu alandaki yasal reformların yeter-
siz olduğu sonucuna vardı. 5) Işken-
ce ve kötü muameleyi önlemek ama-
cıyla yasal düzenlemeler güçlendiril-
di. Uygulama bazj somut sonuçlar do-
ğursa da durum kararsızlığını koru-
yor ve işkence olaylanna rastlanıyor.
6) Basın özgürlüğü alanında yapılan
değişikliklere rağmen uygulamalar
endişe verici olmaya devam ediyor.
Demekleşme alanında yasaklarazal-
tıldıysa da halen kısrtlamalar devam
ediyor. 7) Radyo ve televizyonlarda
Türkçe dışındaki dillerde yayın ya-
pılmasına ilişkin reform henüz somut
bir sonuç doğurmadı. 8) Yolsuzlukla
mücadele konusunda ciddi adımlar
atıldı ise de yolsuzluk hâlâ ciddi bir
sorun olmaya devam ediyor.
"Avrupa Birliği llerleme Rapo-
rtj"nda daha başka ayrıntılar da yer
alıyor. Bütün bu eleştiri ve dikkat çe-
kilen noktalar, Türkiye'nin demokra-
tikleşme, modernleşme konusunda
ciddi engellerle karşı karşıya oldu-
ğunu gösteriyor. Bu eleştiri ve uyan-
ların hepsi gerçek, biz eleştirmeye
kalktığımızda daha aynntılı eleştiriler
yapabiliriz.
• • •
Türkiye'deki giyim kuşamın da bir
modernleşme sorunu olduğunu dü-
şünüyorum. Türkiye, çağdaşlaşma yo-
lunda önemli adımlar atsa, söz konu-
suengelleriortadan kaldırsa, "türban"
tartışmasının da fazla bir önemi kala-
cağını sanmıyorum. Bu nedenle hep bir-
likte el ele versek; işkenceyi önlesek,
baskıcı uygulamalan geride bıraksak,
Türkiye'yi bir güvenlik devleti olmak-
tan çıkanp bir refah devleti haline ge-
tirsek... O zaman geri küttürün altya-
pısını da ortadan kaldırmış olacağız.
Şimdi ramazan ayındayız. Beledi-
yeterin kurduğu ütar çadırlannı izleme-
nizi, oradaki insanlann yaşadığı eko-
nomik çıkmazlan gözlemenizi öneri-
yorum. Türkiye'de adaletsizliğin, bas-
kıcı devlet geleneğinin yol açtığı en
önemli sonuç, toplum içindeki denge-
lerin bozulmasıdır. örgütlenmeyi, sen-
dikalaşmayı, itiraz etmeyi yasakiayan
darbeler ve onlann yarattığı sistem,
yoksulun daha dibe itilmesine, zengin-
liğin ise aşın büyümesine neden oldu.
Makas çok açıldı.
Türkiye'nin demokratik bir ülke ha-
line gelmesi ilezengin-fakirarasında-
ki uçurumun kapanması arasında da
birebir ilişki bulunuyor. Bu kadar bü-
yük gelir dengesizliği olan bir ülke-
de, insanlar ya dine sanlacaklar ya da
milliyetçiliğe. Hep böyle olmadı mı?
Siz gelişmiş bir ülkede şeriat tartış-
ması yapılabileceğini düşünebiliyor
musunuz?
•••
Avrupa Birliği'ne karşı çıkanlann,
"şeriat tehlikesi"n\ önlemenin yolu-
nun bu konuda daha ileri adımlar atıl-
masından geçtiğini görmelerini dili-
yorum. Türkiye gibi dini inançlann
güçlü olduğu bir ülkede demokrasi-
nin önü nasıl kesildi: Dine ve milliyet-
çiliğe güç vererek. Türkiye'yi yöne-
tenler 1950'lerden bu yana böyle bir
tercihte bulundular. Şimdi "şeriat"
tehlikesinin var olduğunu söylüyor-
lar, ama bazılan bu tehlikeye karşı da
demokrasiden vazgeçmeyi öneriyor.
Yani sonuç olarak demokrasi karşrt-
lığı, çağdaşlık karşıtlığı temelinde bir
çözüm üretiliyor. Bu ise yeni gerici-
likler üretmekten başka sonuç ver-
miyor.
Gelin ülkemizde demokrasinin, in-
san haklannın, çağdaşhğın gelişme-
sini sağlayalım, AB'ye uyum konusun-
da cesur adımlar atalım. O zaman
ne ırkçılık, ne şeriatçılık ne de bölü-
cüiük işler. Ne dersiniz?