24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
E EKİM 2003 ÇARŞ/^MBA CUMHURİYET SAYFA DIZI Avcılaryaralannı hâlâ saramadı I Semtinçoculdaaı, yddanbmalardaııartakalaııboşlukbrı oyunsahası olarakdeğeriendiriyor. " stanbul'un Avcılar ilçesi, bir yandan depremin izlerini ta- . şırken, bir yandan da yoksul- luğun yaralannı sannaya çalışıyor Her yerde olduğu gibi bu ilçede de en önemli sorunlar işsizlik, ha- yat pahalılığı, eğitim ve sağlık olarak sıralamyor. Avcılar'da da in- sanlar, ülkemizdeki gelir dağılı- mı adaletsizliğinden yakınıyor, Televole programlannda gördük- lerine isyan ediyorlar. Burada da anne-babalan en çok, çocuklannuı eğitimi ve geleceği kaygılandınyor. Ekonominin yansından fazlası- nın kayıt dışı olduğu ülkemizde, bu oranın varoşlarda daha da yük- • Depremin izlerini halen taşıyan Avcılar'da aileleri en çok kaygılandıran, çocuklannın eğitimi ve geleceği. Tıpkı iki çocuk annesi Zeynep Demirci gibi: Erzincan'dan geldik. Yağımız peynirimiz memleketten geliyor. Çocukların elbiselerini komşular veriyor. Kalmak da zor, dönmek de... sek olduğuna işaret ediliyor. Elektriğin, suyun kaçak olarak kullanıldığı konutlarda yaşayan insanlann da, kayıt dışı, sigorta- sız, sendikasız, kaçak işçi olma- sı insanı fazla şaşırtmıyor. Avcı- lar'da iki çocuğu bulunan Zeynep Demirci, yaşamlanm şöyle özet- liyor: "Kocam,iş bukluğundainşaatiar- da çahşıyor. Burada Erzincan'dan geldik. Orada karnınuz doysaydı, işimiz, aşımız olsaydj elbette gel- mezdik. Ama geldik bir Ikere. Şim- dikabnakdazor dönmekde." Zey- nep Demirci'ye, mutfak masraf- lannın alhndan nasıl çıktığını so- runca şöyle diyor: Yaiflilart her yerde aynı "Yağımız, peynirimiz memle- ketten geliyor. Yemeği küçûk tûp- te pişiriyorum. Çocukların elbi- selerini, komşulann yardınuyla topluyonız. Hiçbir şeyi atraa ya da beğenmeme lüksümüz yok." Demirci'nin sözleri, kendisiy- le aynı yazgıyı paylaşan milyon- larca insanın durumunu yansıtı- yor aslında. Özellikle yıllar önce- sinin gecekondu bölgeleri olan Ümraniye, Kayışdağı, Küçükbak- kalköy, Pendik Kurtköy gibi yer- leşimlerde site ve kooperatif tar- zı çok katlı binalar yükselse de, gecekondular çok katlı apartman- lara dönüşse de, insanlann yaşa- ma bakışlan aynı hızda değişmi- yor. Çarpık kentleşme, insanla- nn kentlileşmesini de geciktiriyor hatta zaman zaman engelliyor. Anadolu yakasında Hazine arazilerini parselleyip mahalleler oluşturan 'îslamcı kadrolar', kendi gettolannı oluşturuyor İstanbıü'u çevreleyenyeşilkuşak İstanbul'un . görünmeyen yüzü: Vşfoşlar Barış DOSTER • Oktav APAYDIN • • mraniye, Tuzla, Bey- U koz'un belde ve köylerin- de tarikat ve cemaatler, hemşeri kümelerinin ege- menliği dikkat çekiyor. Kamu arazilerinin yağmalanmasına dönük örgütlenmeler ve kayıt dışı sektör de adeta cirit atıyor. istanbul'un Anadolu yakası, varoş gerçeği konusunda çarpıcı görüntü- ler sergiliyor. Yıllardır, Pendik'ten Beykoz'a kadar geniş bir alanda, özel- likle de Hazine arazilerini parselleye- rek mahalleler oluşturan "Îslamcı" kadrolar, eğitimlerini verdikleri, iş olanağı sağladıklan "gettolar" oluş- turuyorlar. Tuzla'dan Beykoz'un sırt- lanna dek, ormanltk alanlan yağma- layan ve çok sayıda mahalle kuran, bünyelerinde "cemaat-tarikat, mürit- mürşit, şeyh-şıh" ilişkıleri oluşturan "İslamcT gruplann egemenliği, artık Anadolu yakasında tartışılmaz hale bü- rünmüş durumda. rat olayı Tuzla'nın Akfırat beldesinde, bu yılın başında ortaya çıkan şeriatçı ya- pılanma, Anadolu yakasının îslamcı örgütler tarafindan nasıl da çevrilip kuşatıldığını kanıtlıyordu. Bashnl- mış cinselliklerin, sapık ilişkilerin ve tarikat sarmalında zorbalığın ulaştı- ğı boyutu göz önüne seren Akfirat, bu- gün biraz unutulsa da, yaşananlar ve ortaya çıkanlanlar, geçerliliğini ko- ruyor. Sorunlann çözümünü, "Hder- den". "ağadan", "şeyhten, şıhtan" bekleyen, çözümleri "duada", "mus- kada", "adakta" arayan yüz binler bir başka îstanbul gerçeğini gündeme taşıyorlar. Tuzla sırtlanndabaşlayan, Akfirat ve Orhanlı beldeleriyle geli- şen bu "Yeşil kuşak", Sultanbeyli, Umranıye, Dudulîu, Samandıra hat- tını izleyerek Üsküdar sırtlanna va- nyor ve oradan Beykoz'a uzamyor. Bu hat üzerinde yaşayanlar, çoğun- w Tuzla'dan Beykoz'a kadar geniş bir alanda hüküm süren tarikat ve cemaatlar, özellikle Anadolu'nun değişik kentlerinden göçen yurttaşlan; okullar, yurtlar, süpermarketler, holdingleri ve hastaneleri yoluyla verdikleri 'hizmetlerle' kendilerine çekiyor. Ormanhk alanlan yağmalayarak çok sayıda mahalle kuran söz konusu gruplar, bünyelerinde 'cemaat-tarikat, mürit- mürşit-şeyh-şıh' ilişkileri oluşturarak egemenliklerini sağlamlaştınyor. lukla ekonomik açıdan son derece zayıfaileler. Yerel yönetimlerin yaptığı erzak, yakacak, giysi yardımı, beda- va sünnet şölenleri, ücretsiz aşı kam- panyalan sayesinde yurttaşlar deği- şik tarikat ve cemaatlerin etkisi, ege- menliği altına giriyor. • şgal altındakl arsalar Bu yerleşim bölgelerinde, Nakşi- bendiler, Adıyaman merkezli Men- zil Grubu, Nakşibendilerin önemli bir kolu olan Iskenderpaşa Dergâhı Cemaati, Nur cemaati ve çeşitli kol- lan, Cüppeli Ahmet Hoca, Ismail Ağa Cemaati ve Kadiriler başta ol- mak üzere, tarikat ve cemaatlerin bü- yük bölümü çalışmalannı sürdürüyor. Anadolu'nun değişik kentlerinden aş ve iş bulmak için göçenler, Hazi- ne arazilerinin işgaliyle oluşturulan kent dışındakı bu gettolarda yaşam sa- vaşı verirken, yerel yönetimler, bürok- rasi ve merkezi hükümetteki ilişkile- rini de çok iyi kullanan "yeşil serma- ye' çevrelerininokullan. yurtlan, sü- permarketleri, holdingleri ve hastane- leri, dikkat çekiyor. Akfirat beldesin- de "Edep TarikatTnın yapılan, he- men yanındaki Orhanlı beldesinde "Autyaman MenziGrubu" nun "Der- gâh Plazası" tarikat ve cemaatlerin parasal güçlerini gösteriyor. 37 bin metrekarelik alana kurulu Dergâh Plaza içinde, dini eğitim ve- recek birimler ve yüzlerce öğrenciye barınma olanağı sağlayacak öğrenci yurtlan yapılıyor. Pendik'in iç mahal- lelerinde de bu tür örgütlenmeler ta- rafindan yönlendiriliyor. Kartal'ın sırtlannda oluşturulan mahallelerin her bırinde farkh özelliklergörülse de, or- tak nokta yine işssizlik, yoksulluk. TeşllfcuşağınIklncl ayağı istanbul'un Anadolu yakasında. yeşil kuşağın ikinci ayağı Kadıköy'ün strtlan, Maltepe ve Beykoz'la tamam- lanıyor. Orman arazilerinin yakıla- rak, ağaçlann kesilerek talan edildi- ği bölgeler arasında Sultanbeyli, özel bir ömek olarak biliniyor. Bir dönem- ler şeriatçı örgütlerin cirit attığı, şim- dilerde ise kaymakamı ve ilçe milli eğitim müdürü başta olmak üzere, kamu görevlilerinin ve Çağdaş Yaşa- mı Destekleme Derneği gibi çeşitli si- vil toplum örgütlerinin çalışmalan sayesinde, eski görüntülerinden kur- tulmaya çalışıyor. ilçede, apartmanlann, mağazala- nn, dükkânlann isimleri dikkat çeki- yor "Fetih", "Tekbir", "EHf", "Büş- ra", "Şahadet", tmamoğlu", İman", "Biat", "Oruç", "Medine" gıbı ad- lann sıklığı gözleniyor. Gelinlik sa- tan mağazalarda, en çok göze çarpan vitrinlerdeki türbanlı geünlikler. Dev- letin tüm olanaklannı seferberederek eğitim çalışmalannayöneldiği Sultan- beyli'de, bu çabalann sonuçlannın alınmaya başladığı konuşuluyor. Türkiye'nin en yoksul yüzde 30'unu oluşturan yurttaşlar dışlandıklarını düşünüyor Hazine arazisme vina Ana besinleri bulgur, ekmek U lkemizin önde gelen toplumbilimcile- rinden olan ODTÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sencer Aya- ta'nın, Türkiye genelinde yaptığı bir araştırma- ya göre. ulkemizin en yoksul kesimini oluşturan yüzde 30'luk kesim, toplumdan ve sistemden dışlanmışlık duygusuyaşıyor. Ayata'nın çalışma- sından çarpıcı bazı bölümler şöyle: •Aile içinde. 1 kişinin bile düzenli gelire sa- hip olup olmaması önemli. • En yoksul yüzde 10'luk kesim ki buna 10. basamak da deniyor, yardım bağımlısı ailelerden oluşuyor. Bu kesimin üstünde yer alan, yüzde 10 ile yüzde 35 arası kesim ise geliri düşük aileler- den oluşmakla bırlıkte, düzenli gelir sahibi. • En yoksul yüzde 10 diliminde 7-8 aile tipi bulunuyor. • Hastalar, özürlüler ve sakatlann olduğu ai- lelerde, sakat kalan kişinin hem çalışamaz durum- da olması hem de ailesi için yük olması, aileyi çok fazla zorluyor. oplumbilimci Sencer Ayata'nın araştırmasına göre, en yoksul yüzde 5'i oluşturan aileler pazara gidemiyor, evlerine et, süt, yoğurt girmiyor. Bu ailelerin giyecek masrafı da yok. Yaşlı, çalışamayacak ya da çalışacak kim- sesi olmayan aileler büyük zorluk çekiyor. • Hane halkı reisinin kadın olduğu aileler de. çok güç koşullarda yaşıyor. •Büyük kentlere son 10 yıl içinde göçen ai- leler büyük güçlük çekiyor. •Yoksul aileler, un türevi gıdalarla besleniyor- lar. Makarna, bulgur, pirinç, ekmek en çok tüke- rilen gıda maddeleri. • Halk arasındatt kmkpirinç" de denen en ucuz pirinci tüketiyorlar. • Bu ailelerin, tencereyi kaynatmak için ge- reken asgari ürünleri evde stok olarak tutacak güç- leri yok. •Evde aç yatan çocuklannın ağlamasını duy- mamak için, akşam evden çıkıp çocuklan uyu- duktan sonra. geç vakit eve dönen babalar var. • Bu tür aileler, yine kendileri gibi yoksul olan ailelerin bir gecelik makarna, pirinç yardı- mıvla günü kurtanyorlar. • Eve asgari ücret giren 5 kişilik bir ailede, her hafta 8-9 milyon lirayla da olsa pazara çıkı- labiliyor. Asgari oranda da olsa protein alınabi- liyor. Bu aileler, "ta\Tik kanadı", "inek meme- si" ve "akciğer" alabiliyorlar •Hiç pazara gidemeyen ailelerin oranı yüzde 5 ile 10 arasında. Bu evlere et. süt. yoğurt girmi- yor. Bu ailelerin giyecek masrafi da yok. Fakat yine de, cemaat-tarikat sar- mahnın bütünüyle kınldığını söylemek için henüz erken. ilçede hâlâ sanklı, şalvarlı, kara çarşaflı insanlann sayı- sı dikkat çekici boyutlarda. Arazi ta- lanıyla sağlanan trilyonluk rant gelir- leri, burada da şeriatçı örgütlenmeye büyük olanaklar sağlıyor. Ümraniye ve Samandıra"nın arka sokaklannda- ki görüntüler de, Sultanbeyli'dekiler- den farksız. Kazım Karabekir Mahal- lesi'nde, bir yanda dört katlı. görkem- li bir "Kuran Kursu", diğer yanda her tarafi duvarlar ve tel örgülerle çev- rili Ümraniye F Tipi Cezaevi, çevre- deki toplumsal iklimi de etkiliyor. Bu mahallelerde dikkat çeken bir başka konu ise belediyenin titizlikle yaptığı asfalt çalışması. Ümraniye, komşusu olan ilçelere göre uydu an- tenleri, geniş bahçeli evleri ve Hazi- ne arazilerine kondurulan villa tipi konutlanyla, biraz daha farklı bir gö- rüntü veriyor. Maltepe'nin Başıbüyük bölgesi de, şeriatçı yapılanmalann yo- ğun olduğu yerleşim bırimlerinden. SOL PARTİLER ERİDİ Seçim sonuçlarını doğru okumak P endik, Kartal, Tuzla ve Ümraniye'de yaşanan bu görüntüler, seçim sonuçlanyla yan yana getirildiğinde, ortaya çıkan tablo, varoş gerçeğini, başka bir açıdan gözler önüne seriyor. Çünkü seçimlerin galibi olan parti, varoşlan da alan parti oluyor.Ömeğin, 18Nisan 1999 seçimlerinde Pendik'te DSP 48.612, Fazilet Partisi ise (FP) 45.458 oy alarak ilk iki sırayı paylaşıyorlardı. Aynı ilçede 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde ise tablo tümüyle değişti, yoksul seçmen Pendik'te 38.904 oyu CHP'ye verirken AKP'ye verilen oy 90.584 olmuştu. İlçede, yoksulluğun arttığı gözlenirken yoksullann, AKP'nin son seçimler öncesindeki "aş ve iş" içerikli vaatlerine kandığı ortaya çıkıyordu. Seçimlerden yaklaşık 10 ay sonra, Pendik sokaklannda konuştuğumuz insanlar, yine ekonomik sorunlardan yakınıyorlar. AKP'ye oy veren seçmenin umudunu korumakla birlikte, işsiz ve aç olmayı sürdürdüğü de dikkat çekiyor. Pendik'teki seçim sonuçlan, Tuzla'- dakilerle de örtüşüyor. Tuzla'da da seçmen, 1999 seçimlerinde 11.612 oylaDSP'yi, 10.368 oyladaFP'yi desteklemişti. 2002'ye gelindiğinde ise DSP ve FP'nin çizgisini sürdüren SP, sandıkta adeta silinmişlerdi. Bu kez, "milK görfiş gömkğini çıkaran~ Tayyip Erdoğan'ın AKP'si 21.555 oy alıyor, CHP ise geçen A,-fveış derdindeki varoş seçmeni, son seçimlerde mevcut durumlannm sorumlusu olarak gördükleri partileri adeta sandığa gömerek, tercihini yoksulluğa çare bulacağını söyleyen AKP'den yana kullandı seçimlerden DSP'nin aldığından biraz daha fazla oy alarak 12.766 oyla, solda öne çıkıyordu. Ötekllerln terclhl Sol oylann göreli daha yoğun olduğu Kartal'da, seçmen 1999'da DSP'ye 49.774, FP'ye 42.549, CHP'ye ise 34.793 oy vermişti. 2002'de ise AKP'ye 78.886, CHP'ye 58.401 oy çıktı ilçede. Bu durum, AKP'nin sağdaki tüm partilerden oy aldığını gösterirken CHP'nin yüzde 30 olduğu varsayılan toplam sol oylann, soldaki partilerin eridiği seçimlerde bile, ancak üçte ikisini alabildiğini de ortaya koyuyor. Ümraniye'de de seçim sonuçlan benzer dunımlan sergiliyor. Kimilerinin "öteld Türkiye" dedikleri insanlar, eskiyi ve mevcut durumlannın sorumlusu olarak gördükleri politikacılan adeta sandığa gömerken tercihleri ve istemleri, "beyaz Türkleriır tercihleriyle örtüşmüyor. YARIN: KADIKÖY'ÜN İKİ YÜZÜVE AVRUPA YAKASINDAKİ CETTOLAR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear