29 Mayıs 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2003 ÇARŞAMBA 14 J. LJ J \ [email protected] Italyan sanatçı Bruna Espesito'nun tuvalet geleneğini ele aldığı işi Deneme Bilim Merkezi'nde Ekolojik ve banş dolubir mesaj OZLEMALTUNOK Geniş bir alanda yer alan, aydınlık, büyük bir tuvaJet. Insana ait hiçbir şey, çirkin ya da kötü değildir çünlcü. De- ğişiyor, başkalaşıyor. Yaşama ait her şey dönüştürülebilir çünkü. tnsan va- rolduğundan bu yana kimi zaman mahrem, kimi zaman doğal, kimi za- man da tabu gibi algılanan tuvalet geleneğinin günümüzde nasıl olma- sı gerektiği, Deneme Bilim Merke- zi'nde Bruna Espesito'nun 'Doğal Gübre Tuvaieti' adlı işinde çıkıyor karşımıza. Espesito'ya göre tuvalet kullanı- mının insanoğlunun normal bir etkin- liği olarak yeniden tanımlanması ve kentteki yapılanmasının yeniden dü- zenlenmesi gerekiyor. Bir genel tu- valetin şehrin genel resmi içinde önemli olduğunu ve bir anlık bir din- lenme merkezi olarak çekici bir bi- çim ve pratik işlevler yüklenebilece- ğini düşünüyor Espesito. 'Doğaya Inanmalıyız' Isveçli bir mühendis tarafından bundan 60 yıl önce keşfedilmiş bir sis- temin ütopikleştirilmiş bir sunumu belki Espesito'nun bienaldeki işi. Tüm bunlara kafa yormasuıın altın- da ise geçmişe, dönüşüme, artan nü- fusa, teknolojiye, tüketime, temizlik anlayışına yeniden bakmamızı sağ- lamak isteği yatıyor. Kısacası bienal çerçevesinde yan saydam bir genel alanın yeniden yapılandınlması "Do- ğal Gübre Tüvaleti". - Yeni yüzyddan umudu görünü- yorsunuz. Bu, bienaldeki işinizin yük- sveçli bir mühendis tarafından bundan 60 yıl önce keşfedilmiş bir sistemin ütopikleştirilmiş bir sunumu belki Espesito'nun bienaldeki işi. Tüm bunlara kafa yormasının altında ise geçmişe, dönüşüme, artan nüfusa, teknolojiye, tüketime, temizlik anlayışına yeniden bakmamızı sağlamak isteği yatıyor. lendiği anlamdan da anlaşıh\or_. BRUNA ESPESİTO - Oyfe olma- mız gerekiyor, öyle olmaya da hak- kımız var. Barbarlık, çirkinlik ve in- tikam kınlganlığımızın simgeleri ni- teliğinde. Bunlargüçlü değil, zayıf ve kınlgan olduğumuzun anlatımı. Ger- çek güç sabırlı olmak. - Bunun için de doğaıun gücüne ku- lak veriyorsunuz... ESPESİTO - Doğaya inanmaljyız çünkü o sınırsız, onun sürecini hız- landıran biziz. tnsanın aklı ve ihtiyaç- lan hâlâ gen kalmışken, teknoloji dünyanın akışını hızlandınyor. Aslın- da doğa da katı; depremler, firtına- lar... Hayatın yumuşak ve katı, güzel ve çirkin yönleri var, aynı şekilde sa- natın da... Sanat aslında hayat gibi, katılık ve yumuşaklık bir arada. - Peki siz bu iküiği işlerinizde nasıl dengetiyorsunuz? ESPESITO-Benim yaptığım, kur- duğum bir denge değil, kendiliğinden oluşuyor. Ben bu işi adalet ve şiirin birleştiği nokta olarak görüyorum, hatta daha çok şiirsel buluyorum. Deneme Bilim Merkezi'ndeki işim 'halka açık bir doğal gübre projesi' olarak 10-15 yıl önce Berlin'de do- ğan bir fıkir. Ekolojik ve banş dolu bir mesaj bu, biraz da insanJa ilgili olan her şeyin bir güzellik taşıdığı- nı gösterme mesaj ı taşıyor. Ve ada- let de... Daha iyi bir adalet düzeyine ulaşıldığmda, adalet yerini buldu- ğunda ve fethedildiğinde de şiır ora- dadır. - Yine de adaletsizlik şiirselükten ağu* basıyormuş gibL. ESPESİTO - Her gün sıfonu çeke- rek harcadığımız su miktan aslında büyük bir adaletsizlik. 1800'lerinba- şında kanalizasyon sistemi bulundu- ğunda büyük bir devrimmiş gibi al- gılandı, fakat zaman geçtikçe mikro- biyoloji sayesinde bu su kaybının bü- yük felaketlere yol açabileceği anla- şıldı. Su azaldıkça, özellikle önü- müzdeki yüzyıllarda daha da büyük felaketlere yol açabileceğini biliyo- ruz. Teknolojinin gücünü elinde tu- tanlar, bireyin yapması gerekenleri el- lerinden alıp kendi egemenliklerine geçiriyorlar. Birey hiçbir şey yap- mazken, teknoloji onun adına sorum- luluk yüldeniyor. Göz dolduran, bü- yük, ihtişamlı binalarla her şey yo- İundaymış gibi bir izlenim veren ya- pılar kuruyorlar. Birey de böylece bütün sorumluluklanndan annmış oluyor. - Kullandıgınız matzemeler de cam, su, toprak gibi dört elementten üre- tilen malzemeler, elektrik dışında... ESPESTTO-Güneş enerjisinden el- de edilen elektrik kullandım bazı iş- Ierimde. Hem doğal hem de yapay yanlanmız işlerimde de bir araya ge- len bir ikilik. Teknolojiye de ihtiya- cımız var, zaten yarattığımız bir şe- yin karşısında durmak da mümkün de- ğil. Bir endüstri çağında yaşıyoruz ve bu çağın devam etmesi için doğaya saygı gösterilmesi ve doğanın göz önünde bulundurulması gerek. Blreyln sorurnluluflu - Böyle bir zamanda bireye nasıl bir rol yüklüyorsunuz? ESPESİTO - Bu durumu anlayabi- lir, değiştirmeye çalışabilir ve almak yerine vermek yoluna gidebilir. Bü- tün dinlerin öğrettiği şey de bu aslın- da. - Dünya olarak inanacak bir şeyi- miz kaldı nu sizce? ESPSITO - Özellikle var olan de- mokrasıler, varoluşsal ve geçmişten bu- güne gelen sorunlar yerine, teknolo- jik sorulann üzerine eğiliyor. Bir gru- ba ait olma, yaşlandığında rahat bir ha- yata sahip olabilme, sadece bir araba- ya gereksinim duyma dışındaki so- runlar... Bu varoluşsal boşluklar, ya bel- li nesneler tarafından ya da köktenci- liklerle örtülebiliyor. Köktenciliği ço- ğul olarak kullanıyorum, çünkü bir- çok biçimde karşımıza çıkıyor. OSMANLIBANKASI Mimarlık Sohbetleri • Mimar Murat Tabanlıoğlu'nun Galata için hazırladığı liman projesi, 'Voyvoda Caddesi Toplantılan Mimarlık Sohbetleri' kapsamında gündeme getirilecek. Kültür Servisi - Osmanlı Bankası Müzesi, 'Voyvoda Caddesi Toplantılan Mimarnk Sohbetleri' kapsamında, Viyana Teknik Üniversitesi mimarlık bölümü mezunu mimar Murat Tabanhoğlu tarafından Galata için hazırlanan liman projesini gündeme getiriyor. 'Galataport' başlıklı toplantı, bugün saat 18.30-20.00 saatleri arasmda Osmanlı Bankası Müzesi'nde yapılacak. Bugüne kadar aralarında Hannover Expo 2000 Türkiye Pavyonu, Milliyet Gazetesi, Doğuş Market Place ve Ağa Han için Kahire'de yapımı süren Urban Plaza gibi birçok projeye imza atan Murat Tabanlıoğlu'nun hazırladığı liman projesi, Cenevizlilerden günümüze, 'tstanbul'un nhünıı' görevini üstlenen Salıpazarı bölgesini kapsıyor. Projede, 196O'lı yıllarda inşa edilen antrepolann gölgesinde varlığını sürdüren bu kıyı şeridinin yeniden düzenlenmesi öneriliyor. Barcelona, Sidney vb.. dünyanm önemli şehirlerindeki gibi düzenlemeler yapılmasının hedeflendiği projede. 3 bin kişilik büyük turistik gemilerin Istanbul'a gelmesini sağlayacak liman altyapısının oluşturulması amaçlanıyor. (Katılım ücretsiz. Bilgi için Tel: 0 212 292 76 05) 1 eyhan Murphy - Alpaslan Karaduman ikilisinin 'Jungle Book'tan esinlenerek oluşturduğu 'Şehir Orman' sağlam bir öykü üstüne kurulu. Dansçılann birlikteliği başlı başına özgün koreografiyi yansıtıyor. Gerçek dansa yaslanan sanatçılann başanlan, bu yapımı, uluslararası festivallere taşıyacak niteliğe ulaştınyor. Modern Dans Topluluğu gençler için bir drama çalışması gerçekleştirdi Şehir Orman y 1a sanatın özüneyolculuk HAYATİASILYAZICI Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Toplulu- ğu, Yapı Kredi sponsorluğunda çok önemli bir ya- pımı gerçekleştirdi. Ülkemizi ve tüm dünyayı, özel- likle de gençleri ilgilendiren bir konuyu sahneye taşıdı. Jungle Book'tan esinlenerek gençler için bir drama çalışması gerçekleştirdi MDT. Modern dans- la böyle bir kurgunun sahneye taşınması, genelde sanatm, özelde dans sanatının özünü bulmayı ge- tiriyor akla. Sanatı sanat yapan özü saptamak için genel geçer ölçüte ulaşınz belki. Gelelim MDT'nin kuruluşundan bu yana yapmış olduğu çalışmalan gözden geçirmeye. Kuşkusuz, on yıllık çalışmalan bu satırlara sığdırmanın ola- naksızlığı karşısında şunu söyleyebilirim ancak: MDT'nin ortaya koyduğu gibi sanatın özü, dansın tanımını aşan, olaylan kurgulayan, evrensel boyut- lara bürünen olayı vurgulamak, "Şehir Orman" olayını vurgulamaktır amacım. Asluıda sanatın özü ya da tanımı üzerinde bir anlaşmadan söz etmek kolay değil. Yapıtı yapıt yapan özelllk Değişik düşüncelerin ortaya atılacağından kuş- ku duyulmaz. Ne ki, bir an için ortak noktada bir- leşildiği konusunda anlaşma sağlandı ve böyle bir ortak özde karar kılındı. Sanat yapıtlannı sanat ya- pıtı yapan nesne organik birliİc denen bir özellik- tir. Sözgelimi, "ŞehirOrman"da olduğu gibi. Sanat yapıtlanrun değerlendirilmesinde bunun -konumu- zu ilgilendiren "ŞehirOrman"ı alalım-, modern dan- sın yerleşmesi gereken ilkesı olarak benimsenme- si gerektiğini düşünüyorum. Kişisel bir değerlen- dirme olmakla birlikte (Batı'da bu tür yorum ve gös- terileri bir norm olarak kullanmayı çabuk benim- siyorlar) modern dansa uygulanabilmiş bir boyut olduğunu, büyük bir kitle (sözgelimi, gençler) için bir drama uygulaması olduğunu gösteren ikinci bir örnek bulamayız. Doğal olarak değişik konular. değişik koreografik düzenlemelerle uygulanagel- mekte olanlardan farklı olduğunu vurgulamak is- nyorum. "Şehir Orman"da organik birlik ve dansın özü- nü betimleyen yönler iyi yorumlanmış. Bu neden- Ie "Şehir Orman"uı o oranda başanh, güzel oldu- ğunu -yukanda da belirttiğim nedenlerle- söylüyo- rum. Dans dramanın organik birliği. dansın özünü tanımlaması savını ömekleyerek kanıtlıyor. "Şehir Orman", salt bir söylenceye yaslanmıyor. Böyle bir söylence yok zaten. Gençlerin çıkmaza düşmelerini önlemek için. uyancı, eğitici, yaşamı daha yoğun güzelliklerle ku- caklayıcı olmalan konusunda; dayanaklan herke- sin görebileceği, anlayabileceği bir yorum-kurguy- Ia veriliyor. Ormanlar, orada yaşayanlar, her tür hayvan türünün yaşam hakkını yok eden yangın- lan anımsatıyor. Kurt nasıl ormanda insanı en bü- yük düşman olarak görüyorsa doğayı yok edenler de toplum için o denli tehlikeli ve korkutucu olu- yorlar. "ŞehirOrman" masalından kıssadan hisse- ler çıkıyor ve beklenmedik biçimde ülke genelin- den evrensele uzanıyor. Sağlam bir öykü üstüne kurulu "Şehir Orman", bu yalın anlatımıyla evrensel boyutunu da yanında getiriyor. Yapılan çalışmada önce Beyhan Murphy- AJpaslan Karaduman, dansın dramasını, yargımı doğrulayan bir libretto ile oluşturmuş. Bu iş için gereken genel-geçerlilikten uzaklaşmadan modern dansın ölçütleri içinde kurguyu gerçekleştirmişler. Konuda izleksel (tematik) ortaklığı, RudyardKip- ling'den bölümleri içeriyor libretto. Bir de önce söylediğim ikilinin senaryosu. Ayn bir deyiş ve anlatım var "Şehir Orman"da. Dansla ilgili ölçüt- lerin doğru gösterilmesi konusunda biraz daha de- ğişik bir savla gerçekleştiriyor. Sözcük ve Imge öriintüsü çok başarılı Yapımın bütünü, bu alandaülkemizde ulaşılmamış doruk bir düzeye ulaşıyor. Koreografılemesi ve yö- netimiyle Beyhan Murphy'nin aşaması bu. Tüm gö- revlilerin birlikteliği bu denli güzel ve anlamlı ola- bilir. Senaryo-libretto bütünlüğü, sözcük ve imge öriintüsü yönünden çok başanh. Her şey yerli ye- rinde kullanılmış "Şehir Orman"da. Konunun seçimi elbette ki çok önemlidir. Yine- lemeyi sevmiyor Beyhan Murphy; kendini yenile- meyi, kendini aşmayı yeğliyor. Onun için işbirliği yaptığı kişileri seçmekte özen gösteriyor. Ömeğin, müzik için Rahman Altın-Mercan Dede, dekor ve giysi tasanmı Tuncay Kalyon, Serdar Başbuğ. Bil- gisayar-video tasanmı da iyi çözümlenmişti. Fuat Gök'ün tasanmı da yapıma katkı sağlıyor. Dansçılann birlikteliği başlı başına özgün kore- ografiyi yansıtıyor. Gerçek dansa yaslanan sanat- çılann başanlan, bu yapımı, "ŞehirOrman"ı ulus- lararası festivallere taşıyacak niteliğe ulaştınyor. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Sosyalist Sabancı Bir zaman önce televizyon ekranında izlediğim bir görüntü silinmemiş belleğimden: Ünlü işada- mı Sakıp Sabancı Galatasaray Üniversitesi'nde bir konuşma yapıyor. Konuşması sırasında söz is- teyen öğrencilerden biri, sizin pek çok fabrikala- rınız, mülkleriniz var, ilerde sosyalizm gelince bun- lar elinizden alınacak ne düşünüyorsunuz, diye soruyor. O da, ben sizden daha sosyalistim, gibi- sinden hem salondakileri, hem de ekran başında- ki beni gülümseten biryanıt veriyordu. Açılalı epey oldu ama, Emirgân'daki Sabancı Müzesi'ni yeni görebildim. Dahası bir zamanlar Sabancı Ailesi'nin konutu olduğu için sokaktan geçenlerin giremeyeceği o güzel bahçe ve yapıyı da gezebildim. Boğaziçi üstüne söylenen, söylenecek sözler bitmez. Benzersiz doğal yapısı ve güzellikleri ya- nında, tarih içinde insanlann buraları nasıl kullan- dıklan, yapılanyla güzelleştirdikleri ya da çirkin- leştirdikleri anlatılagelir. Son elli yılın egemen anlayışı yağmacılık, Boğa- ziçi'nin tarihsel ve doğal güzelliklerinden de geri- ye pek az şey bıraktı. Sabancı Müzesi'nin sahil yolu üzerindeki kapı- sından girdiğinizde, önce sizi Boğaziçi'ne özgü, ko- runmuş bir doğa parçası karşılıyor. Asırlıktopçam- lann egemenliğindeki hafif yamaç boyunca arala- nnda yeni ekilmiş zeytin ağaçlannın da olduğu çe- şitli brtkilerle zengin bir bahçedesiniz. Bu güzel bahçenin içinden yürüyerek ulaştığı- nız tarihsel yapıda Osmanlı dönemine ilişkin yazı sanatı örneklerini görebilirsiniz. Bu tarihsel yapı- nın bitişiğinde yapılan iki katlı modern birsergi sa- lonunda ise çağdaş Türk resminin seçkin yapıtla- n izleyicileri bekliyor. Zaman zaman başınızı dışa- rıya çevirdiğinizde size farklı görünümlerden ba- kan Boğaziçi de hep yanı başınızda. Sabancı Müzesi, içerdiği değerli yapıtlar kadar, yapılann ve çevresinin düzenlenişi, birbiriyle uyum- lu bir bütün oluşturmasıyla da etkiledi beni. Dahası, düşüncelerbirbirini kovaladı: Zengin bir işadamı yıllar boyu konut olarak kullandığı çok de- ğerli bir yapıyı müzeye dönüştürmüş, yine yıllar bo- yu satın alıp biriktirdiği sanat yapılannı da bu mü- zede sergiliyordu. Yani, kişisel bir servet, kamu- nun hizmetine sunuluyordu. Sosyalist uygulama, bireylerin, ellerindeki ser- veti kamu yararı için değil, çalışanlan sömürmek için kullanacağı tezinden yola çıkarak, servetin ka- mu yararına kullanılabilmesi için onun kamulaştı- rılması ilkesine dayanır. örneğimizde ise tersi bir uygulama söz konu- su. Kapitalist birtoplumda bir servet sahibi, elin- deki bir serveti kamunun yararına sunuyor. Nasıl yorumlamalı? Birey-toplum ilişkisi pek çok katman içeriyor. Tüm kapitalistlerin işçi düşmanı olduğu söylene- bilir mi? Bugün ülkemizde özel sektöre ait pek çok büyük sanayi kuruluşlannda çalışanlann hak- lan, kamu çalışanlarının çok üzerinde. Özel mülkiyete izin vermeyen sosyalist uygula- malar, yirminci yüzyılda topluma özgürlük, refah ve mutluluk getiremedikleri için çöktüler. Sosyalist düşünceye inananlardanım. Ama bir işletmeyi özel sektör kamu gücünden daha verim- li işletebiliyorsa buna neden karşı olayım? Sosya- list düşünce, insanlann daha mutlu yaşayabilme- si için birçözüm olduğu için ortaya çıktı. Temel amaç mülkiyetin kimde olacağı değil, insanlann nasıl da- ha mutlu olacağı. Savaş, sömürü, adaletsizlik gibi küresel sorun- lar elbette kapitalist düzenler sürdükçe sona er- mez ama, insandan yana ağırlığını koyan, denet- leyici bir kamu gücünün varlığıyla toplumlann gi- debileceği ileri noktalar olduğu da yadsınamaz. Nâzım Hikmet, 1955 yılında Viyana'da işçiler için Karl Manc Mahallesi'nde sosyal demokrat hükümetçe yapılan konutlann güzelliğini gördüğün- de şaşkınlığa düşer. Burada oturan işçilerden bi- riyle konuşur ve bu kapitalist ülkelerdeki işçilerin yaşam koşullannın sosyalist ülkelerdekilerden da- ha iyi olduğunu görür. Kocaeli'nde Sabancı fabrikalannda çalışan iş- çilerin de hayatlanndan memnun oldukları, bura- larda çalışanlann kenditerini ayncalıklı saydıklan söy- lenegelir. tfisekci« superonline.com Çizgi Film Kralı VVIIIiam steig öldii • BOSTON (AFP) - 'King of Cartoons' (Çizgi Fiün Kralı) olarak ün salan, Shrek dahil en çok satan çocuk kitaplannın yaratıcısı olarak bilinen New Yorklu çizgi film ressamı William Steig 95 yaşında Boston'daki evinde öldü. Steig, 1907'de New York'ta doğdu, çizmeye lise gazetesinde başladı. 1930'lardaFreud ve psikanalistlerden etkilendi. 'The Lonely Ones' insan sinir sisteminin çizgilere taşınmasıydı, 25 yıl yeni baskılan yapıldı. 1990'da basılan 'Yeşil Dev, Shrek' kitabuıdan yapılan film, 2002'de bu dalda verilen ilk Oscar'ın sahibi oldu. K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K K Â M t L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear