24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
X EKİM 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi(âcumhuriyet.com.tr 13 ŞÜRKETLER • DESA, Kişantaşı'nda en büyük mağazasını aç:ı. 2003 sonunda rmgaza sayısını 33'e çıLaracak olan şirket, gelecek yıl Ingiltere'de rmğaza açmayı pknhyor. • BAŞARI Mobıle tnternet Servisleri, Asmalı Konak'ı cep telefonu oyununa taşıdı. Filmin yapımcısı ANS ileortak hazırlanan oyun www.mobiloyuncu.com adresinden ındirilebilir. • PİYALE, 25 Ekim Diınya Makarna Günü'ne özel bir web sayfası yaptı. •www.piyale.com adresinde makarnaya ilışkın tüm bilgilere ulaşmak mümkün. • GERMANWINGS Sruttgarftan sonra Köln uçuşlannı da Sabiha Gökçen'e taşıdı. Köln uçuşlan pazartesi, perşembe ve cumartesi günleri yapılıyor. • IBM ThinkPad, kasım ayının başmda 20 milyonuncu bilgisayannı satacak. Notebook'taki rekor satış rakamına ulaşacak olan IBM ThinPad 1992 yılından beri piyasada bulunuyor. • DANONESA, taze sütlü tatlı Danette'yi artık Türkiye'de üretiyor. Yerli üretime geçilmesiyle birlikte Danette fiyatlannda yüzde 25 indirim yapıldı. • MİTHAT SELECTION. baba- oğul temasıyla hazırladığı sonbahar-kış koleksiyonunu tanıttı. Koleksiyonda sık seyahat edenler için hazırlanan buruşmayan takımlar dikkat çekiyor. • ÇELtKMOTOR, Castrol'le işbirliği anlaşması imzaladı. Ithal edilen tüm Kia marka araçlarda, bundan böyle Castorl madeni yağlan kullamlacak. m m • MTTSUBISHI, Outlander 2.4 otomatik, Temsa Otomotiv tarafından satışa sunuldu. Sportif station ile SUV aracını birleştiren Outlander, şehirli bir arazi aracı olarak tanımlanıyor. • BEYAZBLTtK, dünyanın seçkin gelinlik markalannı sunduğu mağazalannda yüzde 25"ten45'e varan oranlarda indinme gidiyor. 'Fırsat günleri' 15 Aralık'a kadar sürecek. 211 şirketin toplam 73 fon için izin aldığı sistemde, 6 emeklilik şirketi ilk sözleşmeyi yapacak 'BineyseF bugünbaşlıyorEkonomi Servisi- Kamu sos- yal güvenlik sisteminin ta- mamlayıcısı olan ve bireylere emeklilik döneminde ek bir ge- lir sağlayarak refah düzeyleri- nin korunmasını amaçlayan Bi- reysel EmekJilik Sistemı, bu- gün fiilen yaşama geçiyor. 7 Nisan 2001'de Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatınm Sıstemi Kanunu'nun kabul edılmesınden bu yana sürdürü- len hazırlıkJar çerçevesinde, kuruluş ve dönüşüm başvuru- sunda bulunan 13 şirketten ll'i, emeklilikbranşı faaliyeti ruhsatı aldı. 27 Ekim tarihi itibanyla emekJilik branşı faaliyeti ruh- satı alan şirketlerden 6 şirket, Ak EmekJilik, Anadolu Hayat Emeklilik, Garanti Emeklilik ve Hayat, Koç Allianz Hayat ve Emeklilik, Oyak Emeklilik ve • Bireysel emeklilik sistemi bugün fiilen yaşama geçecek. Sistemde katılımcınm emeklilik hakkını elde edebilmesi için en az 10 yıl kalması ve 56 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Emeklilik yatınm fonlarma ödenen katkılann vergi matrahından düşülebilecek kısmı, asgari ücretin bir yıllık tutannı geçmemek üzere katılımcınm bir yıllık ücret gelirinin yüzde 10'u ile sınırlanıyor. Yapı Kredi EmekJilik şirketle- ri ilk emeklilik sözleşmesini yaparak faaliyete başlayacak- lar. Bugünden itibaren sisteme ilk katılımcı girecek, fiilen emeklilik fonlarma ilk katkılar da gelmeye başlayacak. Bununla birlikte emeklilik branşı faaliyeti ruhsatı almış olmakla birlikte halihazırda emeklilik planlan incelemesi devam eden Ankara Emeklilik, Başak Emeklilik, Commercial Union Hayat ve Emeklilik, Do- ğan Emeklilik, Vakıf Emekli- lik, planlannın onaylanmasının ardından, kısa bir süre içerisin- de emeklilik ürünlerini katılım- cılara sunacaklar. Halen 11 emeklilik şirketi, toplam 73 fon için kuruluş iz- ni aldı. Bireysel Emeklilik Siste- mi'nde katılımcuıın emeklilik hakkını elde edebilmesi için sistemde en az 10 yıl kalması ve 56 yaşını doldurmuş olma- sı gerekiyor. 2010 yılından sonra sistem- de GSMH'nin yüzde 5 ile 10'u arasında bir fon büyüklüğüne ulaşılacağı tahmin ediliyor. Bireysel Emeklilik Siste- mi'nde gözetim ve denetimin etkin şekilde yapılması için Hazine ve 11 şirketin katılı- mıyla Emeklilik Gözetim Mer- kezi (EGM) kuruldu. EGM sayesinde, şirketlerin faaliyetlerinin günlük olarak elektronik ortamda gözetimi yapılabilecek. Katılımcılar da her türlü ile- tişün kanalıyla, yatınmlanyla ilgili bilgilere ulaşabilecekler. Özel sektöre uzun vadeli ve uygun koşulda fon sağlayaca- ğı tahmin edilen sistemin diğer bir yaran da, önemli oranda is- tihdam yaratacak olması. Bireysel emeklilik fonlan Takasbank'ta kalacak. Bu sa- yede, şirketlerin iflası halinde katılımcıların birikimlerine bir şey olmayacak. Bireysel Emeklilik Siste- mi'nin, piyasalarda kurumsal yatınmcı tabanının gelişmesi- ne ve derinliğin artmasına bü- yük katkı sağlaması bekleni- yor. Öte yandan emeklilik yatı- nm fonlanna ödenen katkıla- nn vergi matrahından düşüle- bilecek kısmı, asgari ücretin bir yıllık tutannı geçmemek üzere katılımcınm bir yıllık üc- ret gelirinin yüzde 10'u ile sı- nırlanıyor. ANKARA-tSTANBUL DEMÎRYOLU Hızlı yolculuk için geri sayım ANKARA (AA) - Bakanlar Kurulu, Ankara- Istanbul (Haydarpaşa) mevcut demiryolu rehabilitasyon projesi için çeşitli uluslararası finans kuruluşlanndan sağlanan toplam 437 milyon Euro'luk tspanyol kredisini onayladı. Edinilen bilgiye göre, TCDD Genel Müdürlüğü tarafından ele alınan Ankara- Istanbul mevcut demiryolu rehabilitasyonu kapsamındaki Ankara-Eskişehir (Inönü) l birinci etabın yapımına Ankara ile yönelık mşaat Îstcmbulawsım3 çdışmdanna da bu ay , ,n , ... ıçındebaşlanması saat 10 aahkaya ^kkn^0T Türkiye'nin inaırecek e n önemli güzergâhlan modemizasyon arasında yer alan Ankara- prvjesi, Ankara ile Istanbul arasındaki tzmir arasını da mevcut demiryolunun 1.5 saat hsaltacak P r0 -> esı 2 0 6 kilometrelik — — — ^ — — birinci etabın yapım çalışmalannın 30 ayda tamamlanması öngörülüyor. Programa göre mevcut demiryolunun modernizasyonu 2006 yıluun Nisan ayında tamamlanmış olacak. Ankara- Eskişehir kesiminin tamamlanmasıyla mevcut yol uzunluğunda 15 kilometrelik bir kısalma olacak. Söz konusu modemizasyon projesi Ankara-lstanbul arasındaki ulaşım süresini 3 saat 10 dakikaya indireceği gibi Ankara-lzmir arasındaki seyahat süresi de yaklaşık 1.5 saat kısalacak. Ankara-lstanbul arasında halen günde ortalama 4 bin yolcu taşınırken proje tamamlandığında günde 25 bin yolcu taşıma kapasitesine ulaşılmış olacak. Cumhuriyet tarihinde yılhk ortalama bazda en hızh büyüme yüzde 17.4'le 1923-1938 döneminde kaydedildi. 80yılda milli gelir sabitfiyatlarla 37.5 kat arttı Curnhuriyet 38 kat büyüdüANKARA(ANKA)- Türkıye eko- nomisi Cumhuriyetin kurulduğu 1923'ten bu yana sabit fîyatlarla 38 kat büyüdü. 1923'te cari fiyatlarla 952.6 mıl- yon lıra olan milli gelirin, 2003'te 357 katrilyon lira olacağı tahmin edi- liyor. Buna göre 80 yılda milli gelir cari fiyatlarla 375 milyon kat, sabit fiyatlarla 36.2 kat arttı. Milli gelir dolar cinsinden 423 kat artarak 561 milyon dolardan 238.1 milyar dola- ra çıktı. En hızlı yıllık ortalama bü- yüme yüzde 17.4'le Cumhuriyetin kurulduğu 1923 ile Atatürk'ün öl- düğü 1938 arasındaki dönemde ya- şandı. 2. Dünya Savaşı zorluklanyla geçen 1938-1950 Inönü döneminde yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 1.2'yedüştü. 1950-1960 Menderes döneminde yüzde 6.3, 1960-64 askeri yönetim döneminde yüzde 5.4, 1964-71 De- mirel döneminde yüzde 6.1, 1971- 1980 koalısyon hükümetleri ve 1980-83 döneminde yüzde 4.5, Özal döneminde yüzde 5.1, 1991-2001 arasında yüzde 2.2 yıllık ortalama büyüme kaydedildi. 1923'te 1 liraya alınan bir mal ve hizmetın fiyatı, 2003'te 10 milyon 68 bin liraya ulaştı. Türkiye'nin nü- fusu 12 milyon 475 binden 70.7 mil- yona çıktı ve 4.7 kat arttı. Kişi başı- na milli gelir 74 kat artarak 45 dolar- dan 3 bin 366 dolara yükseldi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginyn1r.net Çarşamba yazımda, yalanın ve saptır- manın, ABD'nin dış politikasının önemli bir bileşeni olduğuna değinmiştim. Şim- di geçen haftayaşananlardan hareketle, kitle imha silahlanyla, Irak'ın yeniden in- şasıyla ve "terorizme karşı savaşla" ilgi- li üç örneğe değineceğim. çifte standart ABD ve Avrupa Birliği, iran ve Kuzey Kore gibi ülkelerin nükleer silahlara sa- hip olmasını engellemeye çalışıyor. Nük- leer enerjinin, banşçıl amaçlaria kullanıl- masının bile ne kadar sakıncalı olduğu malum. öyleyse, İran ve Kuzey Kore'ye yönelik baskılar haklı kaygılardan kay- naklanıyor ve olumlu diyebilmek için, ön- ce, bazı gerçekleri bilerek görmezden gelmek gerekiyor. Birincisi halen elinde nükleer silahlar olan ülkeler, bunları mu- hafaza etmeye hatta sayılannı arttırma- ya devam ediyorlar. Düne kadar elinde nükleer silah olduğunu kabul etmeyen Israil, bu belirsizlik stratejisini terk etti, yeni aldığı Dolphin sınıfı denizaltılara nük- leer başlıklı füze koyacağını açıklayarak kendi bölgesinde, saldırgan bir duruşa geçti (The Observer 12/10). Ama, İran ve Kuzey Kore'ye yapılan baskının bir benzerini burada görmek olanaklı değil. ABD'nin ve Avrupa Birliği'nin sesi çıkmı- yor. Çünkü, esas amaç kitle imha silahla- nnın yayılmasını önlemek değil. ABD Dı- şişleri Bakan Yardımcısı John Borton di- yor ki: "Konu bunlann, ABD için tehdit oluşturup oluşturmamasıyla ilgilidir" (The Guardian 24/10). öyleyse ABD'nin dostları her türlü kitle imha silahlanna sa- hip olabilirler, bugüne kadar nükleer si- lahlara sahip olanlar ellerindekileri geliş- tirmeye ve çevrelerini tehdit etmeye de- vam edebilirler. Aslında durum daha va- him. ABD "önleyici vuruş" taktiğinin bir parçası olarak kullanmak amacıyla, kü- çük çaplı, kullanılabilir nükleer silah- lar geliştiriyor. 1996'da Clinton döne- minde, nükleer silahı olmayan ülkelere karşı nükleer silah kullanılmayacağına ilişkin ilkenin kaldırılmış olduğunu, ABD'nin Bush döneminde, Balistik Fü- zeler Anlaşması ndan çekildiğini, Nük- leer Silahların Denenmesini Yasakla- Yalanla Döşenmiş Yollaryan Anlaşma'yı onaylamadığını göz önüne alırsak, Le Monde Diplomati- que'de Pascal Bonrface'in işaret ettiği gibi, "bundan sonra, engelleyici ilk vu- ruşun nükleer silahlaria yapılabilece- ğini" düşünebiliriz. Boniface, nükleer cephanelikten sorumlu, United States Staregic Command'ın, geçen ağustos- ta, Kongre gözlemcilerine dahi kapalı olarak yaptığı gizli bir toplantıda bu ko- nuyu ele aldığını yazıyor. Şimdi bu ge- lişmeler karşısında, ABD veya bir başka nükleer silahlara sahip ülke- lerle arası iyi olmayan ^. ülkelerin ilk refleks- .ğ" leri ne yapıp yapıp * nükleer silah elde etmeye çalışmak olmaz mı? Bush yönetimi nükleer silahların yayıl- masını gerçekten önlemek mi isti- yor? Yoksa, nükleer silah- laria bir "önle- yici ilk vuruş" ya- parak dünyanın geri kalanına, iradesini kabul etmeyenlere kar- şı ne kadar acımasız davranabileceğini göstermesine olanak sağlayacak bir or- tam mı yaratmayı amaçlıyor? irakı lnşa etmek Cuma günü tamamlanan Madrid ba- ğış toplantısından önce, toplantının ama- cı Irak'ın yeniden inşa (reconstruction) edilmesi için bağıştoplamak olarak açık- lanmıştı. Toplantıda ABD, Ingiltere tem- silcileri ve Geçici Irak Kuklalan (pardon yönetimi diyecektim) konuşmalarında, Irak'ın inşası (construction) sözcüğünü kullanmaya başladılar. Geçici Kuklalar para dilenirken, konuşmalarında, Sad- dam döneminin mirasına gönderme yapmakla yetindiler. Belli ki birileri, inşa sözcüğünün başındaki "yeniden" (re-) ön ekini kaldırarak Irak'ın bir savaşla dümdüz edildiği gerçeğinin üzerini ört- meyi amaçlıyorlardı, dünyanın geri kala- nını aptal yerine koyarak. Aslında, Madrid toplantısının, The Independent başyazısında anımsatıl- dığı gibi, mantığı bile bir saptırmaydı: ABD ve ingiltere, BM'nin onayı olma- dan Irak'a saldırdılar; ülkeyi enkaza çevirdiler. Ama bir işgalci olarak bi- le kendilerine düşen sorumluluğu yerine getirip hiç olmazsa yaşam- sal hizmetler için gerekli onarımı gerçekleştirmediler. önceki haf- ta. ABD Kongresi Irak'a bağış değil borç vermekten yana olduğunu belirtti, Ingilte- v reiseyoksulülkele- ~^\ re verdiği ekono- I mik yardımdan kı- ' sarak diğer bir de- yişle yoksul ülkeler- den alarak Irak'a yarım milyar dolar vermeye ha- _ zırlanı- yor. The In- dependent ın başyazı- sı, "Askeri seçeneği kullanmadan önce, aklınız neredeydi? Bir maliyet hesabı yapsaydınız ya, şimdi savaşa karşı olaniardan zorla para almaya ça- lişacağınıza" diyor. Aslında, The New York Times'a göre (22/10) Dışişleri (Powel ekibi), savaştan önce, bugün- kü kaosu öngören ve uyaran ayrıntılı bir rapor hazırlamış ama Savunma Bakan- lığı (Rumsfeld-Wolfowitz ekibi) oku- mamış bile. Yüzsüzlük, bu kadarla da sınırlı değil. Irak'ın petrol gelirleri de bu yeniden yapılanma fonuna katılmıyor, ABD'nin tasarrufunda kalıyor (The In- dependent 24/10). Madrid toplantısın- da toplanan para BM-Dünya Bankası denetimindeki bir fona verilecek, ama ABD bu fona katılmayacağını, kendi kaynaklarını uygun gördüğü gibi kulla- nacağını söylüyor. Bunun ne anlama geldiğini, yardım kuruluşu Christian Aid'in perşembe günü yayımlanan bir raporuna bakarak görebıliriz: Rapora göre Irak Geçici Kuklalan kendilerine verilen 5 milyar doların 4 milyannın kaydını tutmayı unutmuşlar (The Scotsman, 23/10). Haçlı seferl' ml dedlnlz? 11 Eylül'den sonra Bush ilk ağzını aç- tığında, "Haçlı seferi" deyimini kullan- mıştı. O günden beri Beyaz Saray bu "dil sürçmesini" düzeltmeye, yönetimin kök- tendinci Hıristiyanlann etkisi altında oldu- ğunu gizlemeye çalışıyor. Geçen hafta maske yine düştü. Saddam ve Bin La- din'i yakalamakla görevli operasyonun komutanı General Jerry Boykin, kilise- leri dolaşıp Somali'de çektiği resimler- de, Mogadişu kentinin üzerinde görünen siyah gölgenin şeytana ait olduğunu, "Al- lah'ın sahte bir tann", "Müslümanlığın yalan bir din olduğunu" anlatıyormuş (Los Angeles Times 16/10). Bu zırvalar- dan sonra generalin istifa ettirildiğini dü- şünürsenizyanılırsınız. Boykin, "üzerine alınanlardan" özür diledi. Rumsfeld de, "konuşmalann bant kaydını anlayama- dım", "yasalara uygun olmayan bir du- rum varmı, diye bakılıyor" dedi. Rumsfeld, gazetecilerin önünde Boy- kin'i savunmak için kıvranırken Penta- gon'un en üst düzeyine (Gen Myers, Ge- neral Peter Pace, Wolfowitz ve Douglas Feith) gönderilmiş, Rumsfeld imzalı bir not basına sızdı (USA Today, 22/10). Bush ve Cheney "terörist tehlikeyi, ta merkezinde (Irak'ı kast ed/yor/ar-E. Y) ge- riletiyoruz" diye dursunlar, Rumsfeld no- tunda Irak'a hiç değinmiyor, ama "tero- rizme karşı bu güne kadar başanlı olup olmadıklannı" bilecek "bir ölçüte sahip olmadıklannı" itiraf ediyor, "savaşta öl- dürdüklerimizden daha fazlasının doğ- masına mı neden oluyoruz" diye soru- yordu. Demokratik Parti başkan adayla- nndan emekli general Wesley Clark'ın deyimiyle "Bu yönetimin ne Irak'a yöne- lik bir planı ne de terorizmle mücadele için uzun dönemli bir stratejisi yok". Rumsfeld'in notundaki "Belki de yete- rince cüretkâr davranmadık" sapta- masına gelince: Bence bu hiç iyi bir işa- ret değil. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Cumhuriyet Gücü Cumhuriyetin 80. yılında irdelenmesi gereken te- mel nokta, bu büyük dönüşümün gerçek gücünün nereden kaynaklandığıdır. Hiç kuşkusuz, Cumhuriye- tin kuruluşu, olağan dışı koşulların sonucudur. Birin- ci Dünya Savaşı sonrasında Osmanh'nın yıkılışına koşut olarak ortaya çıkan Mustafa Kemal'in öncü- lüğünde yürütülen Ulusal Kurtuluş Savaşı, diğer et- kileri yanında en önemli sonucunu, iktidar gücünün kaynağınm halk olduğu kavramını egemen kılmak- la verdi. Cumhuriyet, bu oluşumun doğal sonucudur. Ancak Cumhuriyet, yalnızca, bu çok büyük sonuç de- ğildir; asıl dev ve tamamlayıcı dönüşümler, Cumhu- riyetin kuruluşundan sonra yapılanlardır. Çok yönlü görünseler de kuruluştan sonra yapılan devrimler ve dönüşümler, ortak bir noktada buluş- maktadır. Bu ortak nokta, ekonomik gelişme ile kül- türel ya da insani gelişmenin, yalnız ve ancak, birlik- te olabileceğidir. Cumhuriyetin ekonomik gelişme anlayışının teme- linde, ulusun, üretim gücünü olabildiğince arttırmak yatar. Türkiye, üretmelidir. Üretimi arttırmak, birikim işidir; insan gücü ve sermaye gerektirir. Insan gücü ve sermayenin var olması, üretim artı- şı için gereklidir. Ancak, hiç de yeterli değildir. Çün- kü üretim ve artışı, bunlann yalnız sayısına değil, asıl, niteliğine bağlıdır. Işte burada Cumhuriyet düşünce- sinin üstünlüğü kendini gösterir, ekonomik gelişme ile kültürel gelişme, iç içedir; bunlar birbirini tamam- lar; tamamlamalıdır. Yalnız bu tamamlama, bunlann birikimini, hızlı ve sağlıklı kılar. Bunlardan birine, ör- neğin ekonomiye, belli bir süre öncelik vermek de doğru olmaz. Bu anlayış, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, yaklaşık bir çeyrek yüzyıl yani 1950'lere dek geçerli olmuştur. Ökuma yazma seferberliği, halkevleri ve odalannın kurulması; üniversitenin çağdaş bir anlayışla yapı- landınlması, Köy Enstitülerinin kuruluşu, dünya kla- siklerinin çevirisi, Maden Tetkik; Elektrik Işleri, Hıfzıs- sıhha gibi araştırma ağırlıklı kuruluşlann oluşturulma- sı, Cumhuriyetin, ekonomik büyüme ile birlikte kül- türe verdiği büyük önceliğin tepe noktalandır. Bu eği- tim ve kültür anlayışının mayası, çağdaş bilimle yoğ- rulmuştur; bu mayada, kişiye, yaratıcı yeteneklerini en üst düzeyde geliştirme olanağı sağlanması anla- yışı yatar. Ve yalnızca, özgür beyin yaratıcıdır. Aile- sinin para durumu ne olursa olsun, tam bir fırsat eşit- liği sağlanarak her çocuk ve genç kendini geliştirme olanağı bulmalıdır. • • • Ekonomik ve toplumsal gelişmenin temel göster- gelerinden birinin, toplumların insan gelışmesi ya da insani gelişme düzeyi denilen bir kavram olduğu bi- liniyor. İnsani gelişme, ekonomi kuramının son yıllar- da giderek daha çok vurguladığı gibi, gelişmenin en önemli etkenlerinden biridir; gelişmenin anahtandır. Son yıllarda, Birieşmiş Milletler Gelişme Programı (UNDP), her yıl, İnsani Gelişme Indeksi Raporu ya- yımlıyor. Rapor, doğumda yaşama süresi beklentisin- den gelir düzeyine; nüfusun okuryazar oranından ka- dınlann ekonomideki yerine dek, bir dizi alt indeksin birleştirilmesinden oluşuyor. İnsani gelişmenin göstergesi olarak, yalnızca, on beş ve yukarı yaş nüfusunun okuryazarhk durumu ile günümüzün okuryazarlığı sayılan Internet eri- şimi alınabilir. UNDP 2003'e göre bu göstergeler şöy- ledir • Yüzde olarak bin nüfus içinde • Okuryazar oranı Internet erişimi Gelişmiş ülkeler 99-400.1 Afrika (Sahra Güneyi) 62.4-7.8 DoğuAsya87.1-41.4 Güney Asya 56.3-6.3 Latin Amerika 89.2-49.0 Arapülkeleri 60.8-15.6 Türkiye 85.5-60.4 Bu arada, her bin kişi başına Internet erişimi ora- nının dünya ortalamasının 79.6 ve her iki alandaki okuryazar oranının kadınlarda çok daha düşük oldu- ğunu belirtelim. örneğin yetişkin kadınlarda okurya- zar oranı Güney Asya'da yüzde 44.8, Afrika (Sahra Güneyi) yüzde 54.5, Latin Amerika'da yüzde 88.2, Arap ülkelerinde yüzde 48.8 veTürkiye'de yüzde 77.2 dir. Cumhuriyetin, son yanm yüzyıl boyunca bilerek ihmal edilen, savsaklanan bu insani gelişme eksiği ya da açığı, hızla kapatılmalıdır. Çünkü, Cumhuriyetin gücü çağı yakalama kararlıhğıdır. Kurucusunun dediği gibi, "Efendiler! Medeniyetyolunda muvaffa- kiyet yenileşmeye bağlıdır." yakup@metu.edu.tr Garanti Anadolu Sohbetlerinin 12'si Üretim ve ihracot arttırılmalı MEHMET ALİSOLAK ANTAKYA - Garanti Bankası ve Dünya gaze- tesinin yerel sanayici ve yöneticilerle ekonomi ve bankacılığın önde gelen isimlerini bir araya getir- diği -Garanti Anadolu Sohbederi"nin 12"nci toplantısı Antakya'da ya- pıldı. Toplantı Garanti Ban- kası Genel Müdürü Er- gun Özen ile Antakya Ti- caret ve Sanayi Ödası Başkanı Mehinet Na- rin'in açılış konuşmala- nyla başladı. Mehmet Narin, "Hatay'ın 200 miK on dolarhk ihracao- nın yanında, naklhe. am- balaj sektörünün de ülke ekonomisine sağladığı katküan ifade ederek, dünya pazariannda ya- şanan rekabetortanunın her geçen gün Türk ihra- çatçısuun pazar kaybet- mesine yoi açüğını söyle- dL" - Narin, transitgeçişler- de kolaylık sağlanması gerektiğini, global tica- ret anlayışının Dış Tica- ret Müsteşarlığı tarafın- dan uygun hale getiril- mesini ve bölgesel dış ti- caret sermaye şirketleri- nin oluşması için gerek- li koşullann getirilmesi- ni istedi. Bankacılık sektörü, Garanti Bankası ve An- takya ile ilgili bilgiler veren Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Garanti Banka- sı'nın Antakya ıhracat- çısına verdiği kredilerde bankalar arasında ilk sı- rayı aldığmı ifade etti, bu konuda başanlı olma- lannı müşteri memnuni- yetine bağladı. Bölgenin özel yapısı ve bölgesel kalkınma için ipuçlany- la ilgili bilgiler aktaran Prof. Dr. KenanMortan da Hatay"ın tskenderun ve çevresindeki sanayi yatınmlannın tüm böl- geye yayılması gerekti- ğini belir*ti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear