Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
X EKİM 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ekonomi(âcumhuriyet.com.tr 13
ŞÜRKETLER
• DESA, Kişantaşı'nda
en büyük mağazasını
aç:ı. 2003 sonunda
rmgaza sayısını 33'e
çıLaracak olan şirket,
gelecek yıl Ingiltere'de
rmğaza açmayı
pknhyor.
• BAŞARI Mobıle
tnternet Servisleri,
Asmalı Konak'ı cep
telefonu oyununa taşıdı.
Filmin yapımcısı ANS
ileortak hazırlanan
oyun
www.mobiloyuncu.com
adresinden ındirilebilir.
• PİYALE, 25 Ekim
Diınya Makarna
Günü'ne özel bir web
sayfası yaptı.
•www.piyale.com
adresinde makarnaya
ilışkın tüm bilgilere
ulaşmak mümkün.
• GERMANWINGS
Sruttgarftan sonra Köln
uçuşlannı da Sabiha
Gökçen'e taşıdı. Köln
uçuşlan pazartesi,
perşembe ve cumartesi
günleri yapılıyor.
• IBM ThinkPad,
kasım ayının başmda 20
milyonuncu
bilgisayannı satacak.
Notebook'taki rekor
satış rakamına ulaşacak
olan IBM ThinPad 1992
yılından beri piyasada
bulunuyor.
• DANONESA, taze
sütlü tatlı Danette'yi
artık Türkiye'de üretiyor.
Yerli üretime
geçilmesiyle birlikte
Danette fiyatlannda
yüzde 25 indirim yapıldı.
• MİTHAT
SELECTION. baba-
oğul temasıyla
hazırladığı sonbahar-kış
koleksiyonunu tanıttı.
Koleksiyonda sık
seyahat edenler için
hazırlanan buruşmayan
takımlar dikkat çekiyor.
• ÇELtKMOTOR,
Castrol'le işbirliği
anlaşması imzaladı.
Ithal edilen tüm Kia
marka araçlarda,
bundan böyle Castorl
madeni yağlan
kullamlacak.
m
m
• MTTSUBISHI,
Outlander 2.4 otomatik,
Temsa Otomotiv
tarafından satışa
sunuldu. Sportif
station ile SUV
aracını birleştiren
Outlander, şehirli bir
arazi aracı olarak
tanımlanıyor.
• BEYAZBLTtK,
dünyanın seçkin gelinlik
markalannı sunduğu
mağazalannda yüzde
25"ten45'e varan
oranlarda indinme
gidiyor. 'Fırsat günleri'
15 Aralık'a kadar
sürecek.
211 şirketin toplam 73 fon için izin aldığı sistemde, 6 emeklilik şirketi ilk sözleşmeyi yapacak
'BineyseF bugünbaşlıyorEkonomi Servisi- Kamu sos-
yal güvenlik sisteminin ta-
mamlayıcısı olan ve bireylere
emeklilik döneminde ek bir ge-
lir sağlayarak refah düzeyleri-
nin korunmasını amaçlayan Bi-
reysel EmekJilik Sistemı, bu-
gün fiilen yaşama geçiyor.
7 Nisan 2001'de Bireysel
Emeklilik Tasarruf ve Yatınm
Sıstemi Kanunu'nun kabul
edılmesınden bu yana sürdürü-
len hazırlıkJar çerçevesinde,
kuruluş ve dönüşüm başvuru-
sunda bulunan 13 şirketten
ll'i, emeklilikbranşı faaliyeti
ruhsatı aldı.
27 Ekim tarihi itibanyla
emekJilik branşı faaliyeti ruh-
satı alan şirketlerden 6 şirket,
Ak EmekJilik, Anadolu Hayat
Emeklilik, Garanti Emeklilik
ve Hayat, Koç Allianz Hayat ve
Emeklilik, Oyak Emeklilik ve
• Bireysel emeklilik sistemi bugün fiilen yaşama geçecek.
Sistemde katılımcınm emeklilik hakkını elde edebilmesi
için en az 10 yıl kalması ve 56 yaşını doldurmuş olması
gerekiyor. Emeklilik yatınm fonlarma ödenen katkılann
vergi matrahından düşülebilecek kısmı, asgari ücretin
bir yıllık tutannı geçmemek üzere katılımcınm bir yıllık
ücret gelirinin yüzde 10'u ile sınırlanıyor.
Yapı Kredi EmekJilik şirketle-
ri ilk emeklilik sözleşmesini
yaparak faaliyete başlayacak-
lar. Bugünden itibaren sisteme
ilk katılımcı girecek, fiilen
emeklilik fonlarma ilk katkılar
da gelmeye başlayacak.
Bununla birlikte emeklilik
branşı faaliyeti ruhsatı almış
olmakla birlikte halihazırda
emeklilik planlan incelemesi
devam eden Ankara Emeklilik,
Başak Emeklilik, Commercial
Union Hayat ve Emeklilik, Do-
ğan Emeklilik, Vakıf Emekli-
lik, planlannın onaylanmasının
ardından, kısa bir süre içerisin-
de emeklilik ürünlerini katılım-
cılara sunacaklar.
Halen 11 emeklilik şirketi,
toplam 73 fon için kuruluş iz-
ni aldı.
Bireysel Emeklilik Siste-
mi'nde katılımcuıın emeklilik
hakkını elde edebilmesi için
sistemde en az 10 yıl kalması
ve 56 yaşını doldurmuş olma-
sı gerekiyor.
2010 yılından sonra sistem-
de GSMH'nin yüzde 5 ile 10'u
arasında bir fon büyüklüğüne
ulaşılacağı tahmin ediliyor.
Bireysel Emeklilik Siste-
mi'nde gözetim ve denetimin
etkin şekilde yapılması için
Hazine ve 11 şirketin katılı-
mıyla Emeklilik Gözetim Mer-
kezi (EGM) kuruldu.
EGM sayesinde, şirketlerin
faaliyetlerinin günlük olarak
elektronik ortamda gözetimi
yapılabilecek.
Katılımcılar da her türlü ile-
tişün kanalıyla, yatınmlanyla
ilgili bilgilere ulaşabilecekler.
Özel sektöre uzun vadeli ve
uygun koşulda fon sağlayaca-
ğı tahmin edilen sistemin diğer
bir yaran da, önemli oranda is-
tihdam yaratacak olması.
Bireysel emeklilik fonlan
Takasbank'ta kalacak. Bu sa-
yede, şirketlerin iflası halinde
katılımcıların birikimlerine bir
şey olmayacak.
Bireysel Emeklilik Siste-
mi'nin, piyasalarda kurumsal
yatınmcı tabanının gelişmesi-
ne ve derinliğin artmasına bü-
yük katkı sağlaması bekleni-
yor.
Öte yandan emeklilik yatı-
nm fonlanna ödenen katkıla-
nn vergi matrahından düşüle-
bilecek kısmı, asgari ücretin
bir yıllık tutannı geçmemek
üzere katılımcınm bir yıllık üc-
ret gelirinin yüzde 10'u ile sı-
nırlanıyor.
ANKARA-tSTANBUL DEMÎRYOLU
Hızlı yolculuk
için geri sayım
ANKARA (AA) - Bakanlar Kurulu, Ankara-
Istanbul (Haydarpaşa) mevcut demiryolu
rehabilitasyon projesi için çeşitli uluslararası
finans kuruluşlanndan sağlanan toplam 437
milyon Euro'luk tspanyol kredisini onayladı.
Edinilen bilgiye göre, TCDD Genel
Müdürlüğü tarafından ele alınan Ankara-
Istanbul mevcut demiryolu rehabilitasyonu
kapsamındaki Ankara-Eskişehir (Inönü)
l birinci etabın yapımına
Ankara ile yönelık mşaat
Îstcmbulawsım3 çdışmdanna da bu ay
, ,n , ... ıçındebaşlanması
saat 10 aahkaya ^kkn^0T Türkiye'nin
inaırecek e n önemli güzergâhlan
modemizasyon arasında yer alan Ankara-
prvjesi, Ankara ile Istanbul arasındaki
tzmir arasını da mevcut demiryolunun
1.5 saat hsaltacak P
r0
->
esı 2 0 6
kilometrelik
— — — ^ — — birinci etabın yapım
çalışmalannın 30 ayda tamamlanması
öngörülüyor. Programa göre mevcut
demiryolunun modernizasyonu 2006 yıluun
Nisan ayında tamamlanmış olacak. Ankara-
Eskişehir kesiminin tamamlanmasıyla mevcut
yol uzunluğunda 15 kilometrelik bir kısalma
olacak. Söz konusu modemizasyon projesi
Ankara-lstanbul arasındaki ulaşım süresini 3
saat 10 dakikaya indireceği gibi Ankara-lzmir
arasındaki seyahat süresi de yaklaşık 1.5 saat
kısalacak. Ankara-lstanbul arasında halen
günde ortalama 4 bin yolcu taşınırken proje
tamamlandığında günde 25 bin yolcu taşıma
kapasitesine ulaşılmış olacak.
Cumhuriyet tarihinde yılhk ortalama bazda en hızh büyüme yüzde 17.4'le 1923-1938 döneminde kaydedildi.
80yılda milli gelir sabitfiyatlarla 37.5 kat arttı
Curnhuriyet 38 kat büyüdüANKARA(ANKA)- Türkıye eko-
nomisi Cumhuriyetin kurulduğu
1923'ten bu yana sabit fîyatlarla 38
kat büyüdü.
1923'te cari fiyatlarla 952.6 mıl-
yon lıra olan milli gelirin, 2003'te
357 katrilyon lira olacağı tahmin edi-
liyor. Buna göre 80 yılda milli gelir
cari fiyatlarla 375 milyon kat, sabit
fiyatlarla 36.2 kat arttı. Milli gelir
dolar cinsinden 423 kat artarak 561
milyon dolardan 238.1 milyar dola-
ra çıktı. En hızlı yıllık ortalama bü-
yüme yüzde 17.4'le Cumhuriyetin
kurulduğu 1923 ile Atatürk'ün öl-
düğü 1938 arasındaki dönemde ya-
şandı. 2. Dünya Savaşı zorluklanyla
geçen 1938-1950 Inönü döneminde
yıllık ortalama büyüme hızı yüzde
1.2'yedüştü.
1950-1960 Menderes döneminde
yüzde 6.3, 1960-64 askeri yönetim
döneminde yüzde 5.4, 1964-71 De-
mirel döneminde yüzde 6.1, 1971-
1980 koalısyon hükümetleri ve
1980-83 döneminde yüzde 4.5, Özal
döneminde yüzde 5.1, 1991-2001
arasında yüzde 2.2 yıllık ortalama
büyüme kaydedildi.
1923'te 1 liraya alınan bir mal ve
hizmetın fiyatı, 2003'te 10 milyon
68 bin liraya ulaştı. Türkiye'nin nü-
fusu 12 milyon 475 binden 70.7 mil-
yona çıktı ve 4.7 kat arttı. Kişi başı-
na milli gelir 74 kat artarak 45 dolar-
dan 3 bin 366 dolara yükseldi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginyn1r.net
Çarşamba yazımda, yalanın ve saptır-
manın, ABD'nin dış politikasının önemli
bir bileşeni olduğuna değinmiştim. Şim-
di geçen haftayaşananlardan hareketle,
kitle imha silahlanyla, Irak'ın yeniden in-
şasıyla ve "terorizme karşı savaşla" ilgi-
li üç örneğe değineceğim.
çifte standart
ABD ve Avrupa Birliği, iran ve Kuzey
Kore gibi ülkelerin nükleer silahlara sa-
hip olmasını engellemeye çalışıyor. Nük-
leer enerjinin, banşçıl amaçlaria kullanıl-
masının bile ne kadar sakıncalı olduğu
malum. öyleyse, İran ve Kuzey Kore'ye
yönelik baskılar haklı kaygılardan kay-
naklanıyor ve olumlu diyebilmek için, ön-
ce, bazı gerçekleri bilerek görmezden
gelmek gerekiyor. Birincisi halen elinde
nükleer silahlar olan ülkeler, bunları mu-
hafaza etmeye hatta sayılannı arttırma-
ya devam ediyorlar. Düne kadar elinde
nükleer silah olduğunu kabul etmeyen
Israil, bu belirsizlik stratejisini terk etti,
yeni aldığı Dolphin sınıfı denizaltılara nük-
leer başlıklı füze koyacağını açıklayarak
kendi bölgesinde, saldırgan bir duruşa
geçti (The Observer 12/10). Ama, İran
ve Kuzey Kore'ye yapılan baskının bir
benzerini burada görmek olanaklı değil.
ABD'nin ve Avrupa Birliği'nin sesi çıkmı-
yor.
Çünkü, esas amaç kitle imha silahla-
nnın yayılmasını önlemek değil. ABD Dı-
şişleri Bakan Yardımcısı John Borton di-
yor ki: "Konu bunlann, ABD için tehdit
oluşturup oluşturmamasıyla ilgilidir"
(The Guardian 24/10). öyleyse ABD'nin
dostları her türlü kitle imha silahlanna sa-
hip olabilirler, bugüne kadar nükleer si-
lahlara sahip olanlar ellerindekileri geliş-
tirmeye ve çevrelerini tehdit etmeye de-
vam edebilirler. Aslında durum daha va-
him. ABD "önleyici vuruş" taktiğinin bir
parçası olarak kullanmak amacıyla, kü-
çük çaplı, kullanılabilir nükleer silah-
lar geliştiriyor. 1996'da Clinton döne-
minde, nükleer silahı olmayan ülkelere
karşı nükleer silah kullanılmayacağına
ilişkin ilkenin kaldırılmış olduğunu,
ABD'nin Bush döneminde, Balistik Fü-
zeler Anlaşması ndan çekildiğini, Nük-
leer Silahların Denenmesini Yasakla-
Yalanla Döşenmiş Yollaryan Anlaşma'yı onaylamadığını göz
önüne alırsak, Le Monde Diplomati-
que'de Pascal Bonrface'in işaret ettiği
gibi, "bundan sonra, engelleyici ilk vu-
ruşun nükleer silahlaria yapılabilece-
ğini" düşünebiliriz. Boniface, nükleer
cephanelikten sorumlu, United States
Staregic Command'ın, geçen ağustos-
ta, Kongre gözlemcilerine dahi kapalı
olarak yaptığı gizli bir toplantıda bu ko-
nuyu ele aldığını yazıyor. Şimdi bu ge-
lişmeler karşısında, ABD veya bir
başka nükleer silahlara sahip ülke-
lerle arası iyi olmayan ^.
ülkelerin ilk refleks- .ğ"
leri ne yapıp yapıp *
nükleer silah elde
etmeye çalışmak
olmaz mı? Bush
yönetimi nükleer
silahların yayıl-
masını gerçekten
önlemek mi isti-
yor? Yoksa,
nükleer
silah-
laria
bir "önle-
yici ilk vuruş" ya-
parak dünyanın geri kalanına,
iradesini kabul etmeyenlere kar-
şı ne kadar acımasız davranabileceğini
göstermesine olanak sağlayacak bir or-
tam mı yaratmayı amaçlıyor?
irakı lnşa etmek
Cuma günü tamamlanan Madrid ba-
ğış toplantısından önce, toplantının ama-
cı Irak'ın yeniden inşa (reconstruction)
edilmesi için bağıştoplamak olarak açık-
lanmıştı. Toplantıda ABD, Ingiltere tem-
silcileri ve Geçici Irak Kuklalan (pardon
yönetimi diyecektim) konuşmalarında,
Irak'ın inşası (construction) sözcüğünü
kullanmaya başladılar. Geçici Kuklalar
para dilenirken, konuşmalarında, Sad-
dam döneminin mirasına gönderme
yapmakla yetindiler. Belli ki birileri, inşa
sözcüğünün başındaki "yeniden" (re-)
ön ekini kaldırarak Irak'ın bir savaşla
dümdüz edildiği gerçeğinin üzerini ört-
meyi amaçlıyorlardı, dünyanın geri kala-
nını aptal yerine koyarak.
Aslında, Madrid toplantısının, The
Independent başyazısında anımsatıl-
dığı gibi, mantığı bile bir saptırmaydı:
ABD ve ingiltere, BM'nin onayı olma-
dan Irak'a saldırdılar; ülkeyi enkaza
çevirdiler. Ama bir işgalci olarak bi-
le kendilerine düşen sorumluluğu
yerine getirip hiç olmazsa yaşam-
sal hizmetler için gerekli onarımı
gerçekleştirmediler. önceki haf-
ta. ABD Kongresi Irak'a bağış
değil borç vermekten yana
olduğunu belirtti, Ingilte-
v
reiseyoksulülkele-
~^\ re verdiği ekono-
I mik yardımdan kı-
' sarak diğer bir de-
yişle yoksul ülkeler-
den alarak Irak'a yarım
milyar dolar
vermeye ha-
_ zırlanı-
yor.
The In-
dependent ın başyazı-
sı, "Askeri seçeneği kullanmadan
önce, aklınız neredeydi? Bir maliyet
hesabı yapsaydınız ya, şimdi savaşa
karşı olaniardan zorla para almaya ça-
lişacağınıza" diyor. Aslında, The New
York Times'a göre (22/10) Dışişleri
(Powel ekibi), savaştan önce, bugün-
kü kaosu öngören ve uyaran ayrıntılı bir
rapor hazırlamış ama Savunma Bakan-
lığı (Rumsfeld-Wolfowitz ekibi) oku-
mamış bile. Yüzsüzlük, bu kadarla da
sınırlı değil. Irak'ın petrol gelirleri de bu
yeniden yapılanma fonuna katılmıyor,
ABD'nin tasarrufunda kalıyor (The In-
dependent 24/10). Madrid toplantısın-
da toplanan para BM-Dünya Bankası
denetimindeki bir fona verilecek, ama
ABD bu fona katılmayacağını, kendi
kaynaklarını uygun gördüğü gibi kulla-
nacağını söylüyor. Bunun ne anlama
geldiğini, yardım kuruluşu Christian
Aid'in perşembe günü yayımlanan bir
raporuna bakarak görebıliriz: Rapora
göre Irak Geçici Kuklalan kendilerine
verilen 5 milyar doların 4 milyannın
kaydını tutmayı unutmuşlar (The
Scotsman, 23/10).
Haçlı seferl' ml dedlnlz?
11 Eylül'den sonra Bush ilk ağzını aç-
tığında, "Haçlı seferi" deyimini kullan-
mıştı. O günden beri Beyaz Saray bu "dil
sürçmesini" düzeltmeye, yönetimin kök-
tendinci Hıristiyanlann etkisi altında oldu-
ğunu gizlemeye çalışıyor. Geçen hafta
maske yine düştü. Saddam ve Bin La-
din'i yakalamakla görevli operasyonun
komutanı General Jerry Boykin, kilise-
leri dolaşıp Somali'de çektiği resimler-
de, Mogadişu kentinin üzerinde görünen
siyah gölgenin şeytana ait olduğunu, "Al-
lah'ın sahte bir tann", "Müslümanlığın
yalan bir din olduğunu" anlatıyormuş
(Los Angeles Times 16/10). Bu zırvalar-
dan sonra generalin istifa ettirildiğini dü-
şünürsenizyanılırsınız. Boykin, "üzerine
alınanlardan" özür diledi. Rumsfeld de,
"konuşmalann bant kaydını anlayama-
dım", "yasalara uygun olmayan bir du-
rum varmı, diye bakılıyor" dedi.
Rumsfeld, gazetecilerin önünde Boy-
kin'i savunmak için kıvranırken Penta-
gon'un en üst düzeyine (Gen Myers, Ge-
neral Peter Pace, Wolfowitz ve Douglas
Feith) gönderilmiş, Rumsfeld imzalı bir
not basına sızdı (USA Today, 22/10).
Bush ve Cheney "terörist tehlikeyi, ta
merkezinde (Irak'ı kast ed/yor/ar-E. Y) ge-
riletiyoruz" diye dursunlar, Rumsfeld no-
tunda Irak'a hiç değinmiyor, ama "tero-
rizme karşı bu güne kadar başanlı olup
olmadıklannı" bilecek "bir ölçüte sahip
olmadıklannı" itiraf ediyor, "savaşta öl-
dürdüklerimizden daha fazlasının doğ-
masına mı neden oluyoruz" diye soru-
yordu. Demokratik Parti başkan adayla-
nndan emekli general Wesley Clark'ın
deyimiyle "Bu yönetimin ne Irak'a yöne-
lik bir planı ne de terorizmle mücadele
için uzun dönemli bir stratejisi yok".
Rumsfeld'in notundaki "Belki de yete-
rince cüretkâr davranmadık" sapta-
masına gelince: Bence bu hiç iyi bir işa-
ret değil.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Cumhuriyet Gücü
Cumhuriyetin 80. yılında irdelenmesi gereken te-
mel nokta, bu büyük dönüşümün gerçek gücünün
nereden kaynaklandığıdır. Hiç kuşkusuz, Cumhuriye-
tin kuruluşu, olağan dışı koşulların sonucudur. Birin-
ci Dünya Savaşı sonrasında Osmanh'nın yıkılışına
koşut olarak ortaya çıkan Mustafa Kemal'in öncü-
lüğünde yürütülen Ulusal Kurtuluş Savaşı, diğer et-
kileri yanında en önemli sonucunu, iktidar gücünün
kaynağınm halk olduğu kavramını egemen kılmak-
la verdi. Cumhuriyet, bu oluşumun doğal sonucudur.
Ancak Cumhuriyet, yalnızca, bu çok büyük sonuç de-
ğildir; asıl dev ve tamamlayıcı dönüşümler, Cumhu-
riyetin kuruluşundan sonra yapılanlardır.
Çok yönlü görünseler de kuruluştan sonra yapılan
devrimler ve dönüşümler, ortak bir noktada buluş-
maktadır. Bu ortak nokta, ekonomik gelişme ile kül-
türel ya da insani gelişmenin, yalnız ve ancak, birlik-
te olabileceğidir.
Cumhuriyetin ekonomik gelişme anlayışının teme-
linde, ulusun, üretim gücünü olabildiğince arttırmak
yatar. Türkiye, üretmelidir. Üretimi arttırmak, birikim
işidir; insan gücü ve sermaye gerektirir.
Insan gücü ve sermayenin var olması, üretim artı-
şı için gereklidir. Ancak, hiç de yeterli değildir. Çün-
kü üretim ve artışı, bunlann yalnız sayısına değil, asıl,
niteliğine bağlıdır. Işte burada Cumhuriyet düşünce-
sinin üstünlüğü kendini gösterir, ekonomik gelişme
ile kültürel gelişme, iç içedir; bunlar birbirini tamam-
lar; tamamlamalıdır. Yalnız bu tamamlama, bunlann
birikimini, hızlı ve sağlıklı kılar. Bunlardan birine, ör-
neğin ekonomiye, belli bir süre öncelik vermek de
doğru olmaz. Bu anlayış, Cumhuriyetin kuruluşundan
sonra, yaklaşık bir çeyrek yüzyıl yani 1950'lere dek
geçerli olmuştur.
Ökuma yazma seferberliği, halkevleri ve odalannın
kurulması; üniversitenin çağdaş bir anlayışla yapı-
landınlması, Köy Enstitülerinin kuruluşu, dünya kla-
siklerinin çevirisi, Maden Tetkik; Elektrik Işleri, Hıfzıs-
sıhha gibi araştırma ağırlıklı kuruluşlann oluşturulma-
sı, Cumhuriyetin, ekonomik büyüme ile birlikte kül-
türe verdiği büyük önceliğin tepe noktalandır. Bu eği-
tim ve kültür anlayışının mayası, çağdaş bilimle yoğ-
rulmuştur; bu mayada, kişiye, yaratıcı yeteneklerini
en üst düzeyde geliştirme olanağı sağlanması anla-
yışı yatar. Ve yalnızca, özgür beyin yaratıcıdır. Aile-
sinin para durumu ne olursa olsun, tam bir fırsat eşit-
liği sağlanarak her çocuk ve genç kendini geliştirme
olanağı bulmalıdır.
• • •
Ekonomik ve toplumsal gelişmenin temel göster-
gelerinden birinin, toplumların insan gelışmesi ya da
insani gelişme düzeyi denilen bir kavram olduğu bi-
liniyor. İnsani gelişme, ekonomi kuramının son yıllar-
da giderek daha çok vurguladığı gibi, gelişmenin en
önemli etkenlerinden biridir; gelişmenin anahtandır.
Son yıllarda, Birieşmiş Milletler Gelişme Programı
(UNDP), her yıl, İnsani Gelişme Indeksi Raporu ya-
yımlıyor. Rapor, doğumda yaşama süresi beklentisin-
den gelir düzeyine; nüfusun okuryazar oranından ka-
dınlann ekonomideki yerine dek, bir dizi alt indeksin
birleştirilmesinden oluşuyor.
İnsani gelişmenin göstergesi olarak, yalnızca, on
beş ve yukarı yaş nüfusunun okuryazarhk durumu
ile günümüzün okuryazarlığı sayılan Internet eri-
şimi alınabilir. UNDP 2003'e göre bu göstergeler şöy-
ledir
• Yüzde olarak bin nüfus içinde
• Okuryazar oranı Internet erişimi
Gelişmiş ülkeler 99-400.1
Afrika (Sahra Güneyi) 62.4-7.8
DoğuAsya87.1-41.4
Güney Asya 56.3-6.3
Latin Amerika 89.2-49.0
Arapülkeleri 60.8-15.6
Türkiye 85.5-60.4
Bu arada, her bin kişi başına Internet erişimi ora-
nının dünya ortalamasının 79.6 ve her iki alandaki
okuryazar oranının kadınlarda çok daha düşük oldu-
ğunu belirtelim. örneğin yetişkin kadınlarda okurya-
zar oranı Güney Asya'da yüzde 44.8, Afrika (Sahra
Güneyi) yüzde 54.5, Latin Amerika'da yüzde 88.2,
Arap ülkelerinde yüzde 48.8 veTürkiye'de yüzde 77.2
dir. Cumhuriyetin, son yanm yüzyıl boyunca bilerek
ihmal edilen, savsaklanan bu insani gelişme eksiği ya
da açığı, hızla kapatılmalıdır. Çünkü, Cumhuriyetin
gücü çağı yakalama kararlıhğıdır. Kurucusunun
dediği gibi, "Efendiler! Medeniyetyolunda muvaffa-
kiyet yenileşmeye bağlıdır."
yakup@metu.edu.tr
Garanti Anadolu Sohbetlerinin 12'si
Üretim ve ihracot
arttırılmalı
MEHMET ALİSOLAK
ANTAKYA - Garanti
Bankası ve Dünya gaze-
tesinin yerel sanayici ve
yöneticilerle ekonomi ve
bankacılığın önde gelen
isimlerini bir araya getir-
diği -Garanti Anadolu
Sohbederi"nin 12"nci
toplantısı Antakya'da ya-
pıldı.
Toplantı Garanti Ban-
kası Genel Müdürü Er-
gun Özen ile Antakya Ti-
caret ve Sanayi Ödası
Başkanı Mehinet Na-
rin'in açılış konuşmala-
nyla başladı. Mehmet
Narin, "Hatay'ın 200
miK on dolarhk ihracao-
nın yanında, naklhe. am-
balaj sektörünün de ülke
ekonomisine sağladığı
katküan ifade ederek,
dünya pazariannda ya-
şanan rekabetortanunın
her geçen gün Türk ihra-
çatçısuun pazar kaybet-
mesine yoi açüğını söyle-
dL"
- Narin, transitgeçişler-
de kolaylık sağlanması
gerektiğini, global tica-
ret anlayışının Dış Tica-
ret Müsteşarlığı tarafın-
dan uygun hale getiril-
mesini ve bölgesel dış ti-
caret sermaye şirketleri-
nin oluşması için gerek-
li koşullann getirilmesi-
ni istedi.
Bankacılık sektörü,
Garanti Bankası ve An-
takya ile ilgili bilgiler
veren Garanti Bankası
Genel Müdürü Ergun
Özen, Garanti Banka-
sı'nın Antakya ıhracat-
çısına verdiği kredilerde
bankalar arasında ilk sı-
rayı aldığmı ifade etti,
bu konuda başanlı olma-
lannı müşteri memnuni-
yetine bağladı. Bölgenin
özel yapısı ve bölgesel
kalkınma için ipuçlany-
la ilgili bilgiler aktaran
Prof. Dr. KenanMortan
da Hatay"ın tskenderun
ve çevresindeki sanayi
yatınmlannın tüm böl-
geye yayılması gerekti-
ğini belir*ti.