Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
-19 EKİM 2003 PAZAR
4-
CUMHURİYFT SAYFA
17
Çtçekln yatattKbm
sart, hrsa, arsB
angr angrmş.
BkceöyleöeğHrŞÖyied*:
29 Ekim!Fethiye'den
anıkat Mustafa Bilbay:
Atatürkçü Düşünce
Darneği Fethiye Şube
Başkanı'nın eşi beni
anyor. 29 Ekim'de
verilmesi gereken
Cjmhuriyet Balosu
ycmeğinin ramazana
denk gelmesi nedeniyle
24 Ekim gecesi
dûzenleneceğini, dernek
ûyelerinin büyük
çcğunluğunun oruç
bnup içki
içemeyeceklerini beyan
etneleri üzerine böyle
bir karar alındığını
açıkiayarak beni yemeği
davet ediyor. Laik bir
cumhuriyette, onu
kutlayıp yüceltmek
isteyen insanlann,
yasaklayıcı din kurallan
ile kendilerini bağlı
sa/amayacaklannı,
böyle bir davranışın
laisizmin özüne ters
düşeceğini ifade ederek
yemeğe asla
gelmeyeceğimi ifade
edıyorum. Telefonun
diğer ucundaki kadın
gülerek 'yine de
akhnızda olsun' diyor."
İhracat
Akif Kökçe:
"Tûrkiye'nin ihraç
ürünlerini sayınız? Yaş
meyve, tekstil, deri ve
asker."
Befctrora* posta: denizsom@cumhuriyetcom.tr Tei: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Deprem vergisi
kalıcı olmuş...
"Deprem öldürmez.
veraisi öldürür!"
evlet memuru olduğu için adının saklı kalma-
sını istiyor; hükümet tarafından hazırlanan ve
basının gündemine bir türlü giremeyen Ka-
mu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı'na dik-
kati çekiyor: 'Tasarı ile merkezi devlet yapılanmasın-
dan çıkılarak hemen tüm yetkilerin valilikler ve bele-
diye başkanlıklan eliyle kullanılacağı mahalli idarele-
re dayalı bir yönetim yapısı getirilmektedir. Bakanlık-
lar eliyle yürütülen pek çok hizmet bu anılan birimler
eliyle yerine getirilecektir.
Tasarıda yer alan vahim noktalardan biri, kamu hiz-
metinin güvenlik dışında tamamen piyasadan talep
edilebiliyor olmasıdır. Kamu hizmetinin en başta 'ka-
musal' niteliği kaldınlmaktadır. Bu, ulus-devletten u-
lus-devletçiklere geçişin bariz göstergesi olacaktır.
öte yandan, merkezi devlet yapılanmasında her
türlü yolsuzluk ve suiistimale karşı kurulan kontrol
mekanizmaları olan teftiş kurullan da tasfiye edilmek
istenmektedir. Bu, tasanda zımnen; tasannın gerek-
Kamu yönetimiçesinde ise açıkça belirtilmektedir. Teftiş kurullan ye-
rine, denetim adı altında yolsuzlukların önlenmesin-
den ziyade, sadece idarenin iyileştirilmesine dönük
düzenleme girişimi bulunmaktadır. Bu işin kimin ta-
rafından yapılacağı bile belirsizleştirilmektedir.
Teftiş kurullan, her türlü siyasi ve idari engelleme-
lere rağmen şimdiye kadaryolsuzluklann önündedu-
ran ve sıyasetin çok az nüfuz edebildiği kurumlardır.
Bu kurullar, köklü ve gelenekleri yerleşmiş kurumlar
olarak her türlü hukuk ve etik kurallan içinde çalışan
bireylerden oluşmaktadır.
Bunların yok edilmesi kamuda denetimin de yok ol-
ması anlamına gelmektedir. AB ülkelerinde son de-
rece güçlü, siyasi yapılanmadan bağımsız teftiş ya da
denetim birimleri varken, bizdeki benzerlerinin orta-
dan kaldırılma çabasına anlam verilememektedir.
Hükümetin bazı bireylerinin geçmiş belediye tec-
rübelerinde karşılaştıkları ve pek çoğu yargıya intikal
etmiş denetimin, bugün bütün teftiş-denetim birim-
lerinin tasfiyesine dönüşmesi son derece insafsız ve
kamu yönetimi anlayışıyla bağdaşmayan bir girişim-
dir.
Hükümet, bürokratik mekanizmalarda çeşrtli kaza-
nımlar elde etmek adına çok sayıda teftiş kurulu ol-
duğunu, yolsuzlukların önlenemediğini bahane olarak
dillendirmektedir. Mevcut mekanizma ile bile önlene-
mediği iddia edilen yolsuzluklann, hükümetler tara-
fından atanmış, emir-komutazinciri içindeki bürokra-
tik mekanizmalarla önlenebilmesi mümkün değildir.
Tasarıda müsteşar, genel müdür gibi üst düzey ka-
mu görevlilerinin hükümetlerle gelip gitmelerinin ta-
sarlanması ise, siyasi kamu görevlileri arayışını orta-
ya koymaktadır ki; bu, 'kamu görevlisi' kavramının en
dejenere edilmiş halidir."
SESSİZSEDASIZ(')
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkura yahoo.com
Ingiliz sihirba2 canlı yayında Rus ruleti oynamış:
Bizim medyamız canlı yayınlarla Rus ruleti oynuyor!
İki Müslümandan hangisi şehit sayılır?
Izmir Dikili'den Mustafa Yıldınm'ın,
Diyanet Işleri Başkanlığı'na üç
sorusu var:
"Kutsal bir ülkü veya inanç uğruna
savaşırken ölen kişi şehit sayılır.
ABD, Irak'ı haksız olarak işgal etti.
Iraklıiar da ülkelerini işgalden
kurtarmak için kutsal bir ülkü uğruna
gerilla savaşına giriştiler. Türk askeri,
Irak'ı işgal eden ABD'ye yardım
etmeye gidiyor. Bunda bir kutsallık
yok. Bu durumda:
1. Bir Türk askeri, dindaşı bir Iraklıyı
öldürürse, Iraklı şehit sayılır mı?
2. Iraklı bir Müslüman, bir Türk
askerini öldürürse, Türk askeri şehit
sayılır mı?
3. Müslüman bir Iraklı ile Müslüman
bir Türk askeri karşılıklı olarak
birbirlerini öldürürse hangisi
şehit sayılır?"
Soruları çoğaltalım:
Hıristiyan bir ABD askeri,
kaza kurşunu ile Müslüman bir
Türk askerini öldürürse, Türk askeri
şehit sayılır mı? ABD askeri, kutsal
bir ülkü için savaşan Müslüman bir
Iraklıyı öldürürse, Iraklı şehit sayılır
mı? Müslüman bir ABD askeri ile
Müslüman bir Iraklı karşılıklı olarak
birbirlerini öldürürse hangisi şehit
sayılır? Müslüman bir Iraklının
vurduğu Hıristiyan bir ABD askeri,
son nefesini verirken kelime-i
şahadet getirirse şehit sayılır mı?
Hıristiyan bir Iraklının öldürdüğü
Müslüman bir ABD askeri şehit
sayılır mı?
ÇED KOŞESI
OKTAY EKİNCİ
YÖK Yasası'na 'etik' öneriler...
AKP'nin yeni YÖK Yasa-
sı'nı "siyasi vedinci hedefleri-
ne" göre düzenleme inadına
karşı onurlu bır direniş sürdü-
ren "Üniversitelerarası Ku-
ruT (ÜAK), tüm öğretim
ûyelerinin de görüşünü alan
^bilimsel özerkBği'' gözeten
alternatif bir taslak hazırlı-
yor...
Buna katılım için dağıtılan
"anket" formunda ise özel-
likle "akademik etik" ve
"akademik kültür" için de
öneriler isteniyor.
Biz de özellikle "kent, çev-
re ve kültür değerterimize" çok
daha duyarh ve "ulusal değer-
lerimizi gözeten" bir üniversi-
te anlayışının kurumsallaşma-
sı yönündeki özlemlerimiz
açısından anketteki bu irdele-
meye katkıda bulunmak iste-
dik.
Işte, üniversitelerin "bflim-
selsorumhıhıklan" bağlamın-
da "yasada da yer alması"nı
önerdiğimiz bazı "etik" önce-
lıkler:
1- Planlamaya saygı: Yeni
üniversite yerleşkeleri (kam-
pus) için kentin yaşam kay-
naklannı gözeten planlama
kararlanna aykın yer seçimi
yapılmayacaktır...
Yerleşkelerde şehircilik
ve çevre ilkelerine
uyulacak; orman-
larda ve diğer i
doğal alanlar- .
da üniversite
kurularak
"kente kar-
şı suç" iş-
lenmeye-
cektir...
2-Bulunu-
lan kente kat-
la: Üniversite
binalan için
kentteki "tarihsel
mimariık örneklerinin
de uygun işlevlerle değerlen-
dirilerek "kültür mirasına"
sahip çıkılacaktır.
Kentin peyzajını zedeleyen
özensiz ve uygunsuz yapılaş-
malardan kaçınılacak; özel-
likle öğrencileri ve eğitim or-
tamını kent kültüründen
uzaklaştıran, üniversite- top-
lum arasında kopukluğu art-
tıran kent dışı "kışlalar" yeri-
ne, sosyal yaşamla bütünle-
şen yerleşkeler yeğlenecektir.
3- Döner sermaye ticareti:
Bilim ve sanat eğitiminde "uy-
gulamaya dönük uzmanlaş-
ma" amacıyla oluşturulan üni-
versite döner sermayelerinin
"kâr amaçta işler" yapmalan
önlenecektir.
Her meslek alanında piya-
saya "rakip" olarak değil, yol
gösterici ve bilimsel düzeyi
yukseltmeyi amaçlayan hiz-
metler gerçekleştirilecektir...
4- "Akademik unvan" piya-
sası: Akademik unvanlar, özel
hizmetlerde ve meslekı reka-
bet ortamında "ticari amaçh"
kullanılamaz.
Akademik kadrolar, eğitim,
öğrenim, araştırma ve yayın
dışında, aynı uzmanhk ala-
nındaki diğer serbest çalışan
meslektaşlanndan "farkh ve
üstün" olduklannı çağnştıran
unvanlanyla profesyonel ça-
lışmalar yapamazlar...
5- Bilimsel altyapı: Yükse-
köğrenim için gerekli asgari
bilimsel kadrolar, akademik
ve teknik altyapı sağlanma-
dan yeni üniversite ve fakülte
açılmayacaktır.
Bu yetersizliğin sürdüğü
okullar yeterli kadro ve ekip-
mana kavuşturulmadan,
"mesleki yetki ve sonımluluk
taşıyan" mezun veremeye-
ceklerdir...
-Ve 'yol gösterici
üniversite'
Işte bu beş temel "etikyasa
flkesi"yle bırlikte yine üniver-
sitelerin "uhısa yol gösteren"
bilim kurumlan olmalannı
güvenceye bağlayacak yeni
düzenlemeler de gerekli...
Örneğin, hükümetin çevre
planlaması bilimıni yok
"fi* sayarak, tüm doğal
*V sitlere ülke düze-
yinde"aynıoran-
da" yapılaşma
istemesini sa-
dece kimi ho-
calann "kişi-
sel" çıkışlany-
la değil, bunun
yanlışlığını
kurumsal ola-
rak açıklayan" bır
üniversite gerçek-
ten "özerk" olabilir...
Benzer şekilde 2-B ara-
zilerinin orman işgalcilerine
pazarlanmasına karşı adeta
"tek başına" direnen Cum-
hurbaşkanımız Sezer'in ya-
nında. yine kimi hocalar ve
meslek kuruluşlanyla birlik-
te, tüm Orman Fakültele-
ri'nin de yine "üniversite kim-
Kklerijie'' yer almalan gerek-
miyormuydu?..
Bu gibi "büimsel öndertik-
leri" ve toplum adına "aka-
demikuyanlan" yerine getir-
meyen bir üniversiteyi sadece
"türbana" ve "imam-hatipli-
lere" karşı korumaya çalışma-
run da "cağdaşhk" açısından
yeterli derınlığı olamıyor...
Çünkü. dincilik ve gerici-
lik, yıllardır çevre ve kültürü
de göz ardı eden politikalarla
besleniyor ve örgütleniyor...
Oekinci ' cumhuriyet.com.tr.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak <ı turk.net
ÇİZGtLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci < mynet.com
EPİK TİYATROSU MUSTAFA BILGİS
AOAY OLM/AYACA5INI
HALDE. BAHÇELÎ'yt Ç D E
&AŞKAN SECTÎKLER1NE (5ÖRE
BUNLARIN HEPSÎ ÖYLE
DEMEK
»• KÎ
BA5LICA BELtRTtSt
UNUTKANLIK OLAN
BEYİN HASTALIĞI...
YEDE
ALZHEİMER VARMIS !..
ALZHEIMER
NEYDİ?
• L . . 1 " L. .1... I ., Ii 1
OTOBÜSTEKİLER KEMAL LRGENÇ k_urgenc(h yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAX 19 Ekim tctnc.mumtaz-arikan.com
DEVGKUSU YARISLARl!
( ) t>eveıcu-
ŞU VMIÇLAJU ytkPIUM. YENİ UOOA OLMAYA gAŞLA-
YAN Sü YARIÇLAR, OAfM ÖKICE 0£ 31AĞUSTOSn*
BERÜN'OE »VVMtçrr.BİMİCİÜk: V£ A8A8A 7VH-
UERİMDBKİ KARŞIIAÇMALAH SÛrÜK il£i TOPLA-
MlŞTl. PÛNYAHtU EAJ İÜİ KUŞU OlAti 8(J İUSİHÇ
HAYVAMLAR ÜÇAMAMALARINA KARŞIM ÇOK HI2-
U KO^MA/cmYDI^SAATTB SO-6O */»). /ÜDfAg
KEA/ 8İR AD/MtAkt 4--4,S UETBE AÇIKUĞA
ULAŞMAtCTHYOf. YUMUŞAK V£ GÜZBC TVYLE-
RİYLE YUMUtnîHLAlil /<TM/ 19. YÜZY/LDA Ç/FT.
LİIOSIİDE BESLENEM D£Y£/CU$UUUN', ÇOK LEZ
•ZETL.İ OLAU YUMUR-miAZININ HER BİZİ, Z ~
DÜ2İNE. TAl/UM: YUK4UKTASINA EŞOTİ. ÖZMUJk
LE OMİ-ET /Ç/AJ ARAUIYORDUl. "
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Abukluklar
Kimi "eski" solcular var ki, insan bunlann tartış-
tıkları konulara, ortaya sürdükleri düşüncelere,
yaptıklan önerilere bakınca, "Nasıl bu kadarabuk
olabiliyoıiar" diye sormadan edemiyor. Zamanın-
daFilistin'e "gönü//üas/cer"yazılmış, "kurtuluş"u
dağlarda aramış, "işçi sınıfının kaderine ortak ola-
bilmek" için evini barkını gecekondu mahalleleri-
ne taşımış olanlar var aralarında. önce iki askeri
darbe, arkasından da "reel sosyalizmln çöküşü
gelince her biri bır yana dağılmış. Ne yapacakla-
nnı, ne edeceklerini bilemeden bir süre henüz ta-
zeliğini koruyan "devrimci" serüvenleriyle idare
etmişler. Ama görmüşler ki "solculukmodası" ger-
çekten geçmiş, artık ne varsa "liberalizm"de var,
oraya yönelmişler. Ha gayret, birkaç yıl içinde ül-
kenin en gözde ve en güzide liberalleri olarak "te-
mayüz" etmeyi başarmışlar.
Ne var ki burjuvazisinin, üzerine sinmiş saman
kokusunu henüz atamadıgı Türkiye gibi ülkelerde
olmayan liberalizm adına kalem oynatmak öyle
kolay değil, her şeyden önce efendilere "sada-
kat" gerekiyor. Sadakatini ispat etmeyene ekmek
yok yeni dünyalarında. Ne yapsınlar? En ağır zil-
leti sineye çekip başlamışlar kendi geçmişlerine
sövmeye... Işler başında hiç de fena gitmemiş.
Epey prim toplamışlar sövüp sayarak. Fakat salt
sövüp saymalarla, çamur atmalaria hayat kurul-
muyor. Bir gün gelmiş, yeni efendileri de bıkmış
bunlardan. Kulaklarından tutulup kapı önüne ko-
nulunca anlamışlar bu gerçeği. Başlamışlar o ka-
pı senin, bu kapı benim, yeni efendiler aramaya.
Gazeteler, dergiler arasında "fırdöndü"ye dön-
müşler.
Her yeni gazete ya da dergi aynı zamanda yeni
bir okur kitlesi demek. Bir yandan yeni efendiye
"sadakat ispatı", öte yandan yeni okurlara "oriji-
nal görünme" kaygısı, ortaya yukarıda sözünü et-
tiğim abukluklar çıkmış.
• • •
Abukluğun sının yok. Şimdi de "aydınlardakisi-
yasal çözümsüzlüğün onları kulüp yandaşlığına
yönlendirip yönlendirmediğini" tartışıyoriar ara-
lannda. Tartışmayı, birzamanlar "işçi sınıfının ka-
derine ortak olabilmek" için evini barkını gecekon-
du mahallesine taşımış, solculuktan dönüp "libe-
ral" olduktan sonra ise "sübyancılık"ave "sübyan-
cılar"a verdiği destekle ünlenmiş bir köşe yazarı
başlatmış.
Kadın yazar, yeni gazetesi Tercüman'daki köşe-
sinde, çevresindeki çok sayıda "aydın "ın kendisi-
ni siyasi bir boşluk içinde hissettiğini söylüyor.
Çevresindeki "aydınlar" bu boşluğa AKP'nin ikti-
dara gelmesiyle düşmüşler. Bunların önemli bir
bölümü daha önce AKP'nin temsil ettiği anlayışa
karşı mücadele verdiklerinden şimdi AKP'nin ba-
şarılannı gördükçe ne yapacaklarını bilemiyoriar-
mış. AKP'nin yeminli düşmanları ile fanatik taraf-
tarları arasında sıkışıp kalmışlar.
Artık bu "aydınlar" her kimse, insan durumları-
na üzülmeden edemiyor doğrusu.
Kadın yazar, "nihayetinde AK Parti'yi bir kaşık
suda boğmak isteyenlere karşı onun haklarını ko-
ruyacak olan da; partinin etrafını saran dalkavuk-
lardan farkh olarak, yanlış gidişata karşı ilkuyaran
da bu kesim_ olacak" diyor.
Ertuğrul Özkök de katılmış tartışmaya. "Arada
kalan bu kesimi, çoğumuzun arkadaşı olan Nec-
la Zarakol temsil ediyor" diye yazmış köşesinde.
Bu görüşünü Zarakol'un, "işte bu nedenle ellim-
den sonra Galatasaraylı oldum" cümlesine da-
yandınyor. "Şaşkın aydınlar"a somut seçenekler
sunuyor özkök: "Döneklikle suçlanmaktan kork-
mayarak fikrini söyleyebilmek veya futbolculuk!"
Sonra da, "biliyorum, anlattıklanm bir siyaset te-
orisinden çok psikiyatrik konsültasyona dönüştü "
diye ekliyor.
Bunca laftan sonra ben ne diyebilirim ki artık?
(e-posta: dkavukcuoglu " superonline.com
Faks: 0 212 234 68 73
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLBANSAĞA:
1/ Bir sözün
fonetik ya da
morfolojik
yapısındaya- 3
pılan büyük
yanlışhk. 2/
Orta Anado- 5
lu'dabirgöl...
Halk dilinde
"heykel, abi-
de" anlamın-
da kullanılan
sözcük. 3/
Ruh... Kötü bir işte-
kiyardımcılar. 4/Bir 1
zamanbirimi... Işbı- 2
rakımı. 5/ Asbestli 3
çimentodan yapılan
4
ve çatılann kaplan- 5
masında kullanılan 6
gereç. 6/Gelir... Ba- 7
ğışlama. 7/Biryapı- 8
nın damında çevTesi 9
ve üstü açık yer... Telefon sözü. 8/ Paylama... Hat-
tatlann kâğıt cilalamakta kullandıklan özel bile-
şim. 9/Eski kültür ve sanat yapıtlannı yakıp yık-
ma düşünce ve davranışı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Radyoaktif elementlerin yaydığı üç ışından bi-
ri... En uygun durum ve zaman. 2/ Şık, lüks ve
gösterişli giyim tarzı... Sıkınh verme, üzme. 3/Ev-
cil bir geyik türü... Zorba hükümdar. 4/ Brezil-
ya'nınplakaişareti... "—Depardieu": Fransız ak-
tör. 5/ Fransa'da bir kent. 6/ Hekimlikte kullanı-
lan, iri gövdeli ve büyük yapraklı bir bitki... Bir
renk. 7/Konya'nın Cihanbeyli ilçesinin eski adı...
Fütüvvet şeyhi. 8/ Sanı... Dalga, kasırga. 9/Bir sa-
nayi kuruluşumuzun kısa yazılışı... Bir şeyin is-
tenilen ve olması gereken durumu.
Türkiye Gazeteciter Cemıyeti'nın yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sonınlanna ilişkin raporfanyla, araştırmalanyla,
koşe yazılanyla, tarafsız haberteriyte sivil toplumlann gazetesi.
Düzenlı okumak için abone olun. Tet: 0^12.511 08 75
'Ehlıyetuni ve asken kımlığimı kaybettim. Hükümsüzdür."
SÜLEYM'LS ÖLMEZ -