24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19EKİM2003PAZAR CUMHURİYET SAYFA kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKEV Çelengin ortasındaki kız X ondra'dakı Kraliyet Savaş Müzesi'nde, Bırincı Dünya Savaşı sırasında Türk esirle- rüooncuklardan yaptıklan yılanlar serşilenmektedir. Aynca, bır hayva- nın köprücük kemiğine yapılmış geni resmi de müzeyi gezenlerin ilgsinı çeken eserler arasındadır. Ad bılınmeyen bir Türk esir tara- fından çızilen gemi, adına Anado- luca türküler söylenen "Ya- -"vm"dan başkası değildir! Binnci Dünya Savaşı'nda agır ^ar» alan Yavuz, Kasımpaşa Tersa- «ıest'ne çekılır. Gemiyi "inşaiye •nfilıendisi" Deniz Bınbaşısı Ah- •net Saim Bey onararak yeniden sa- -«vaşı katılımını sağlar. 1938 yılının 19 Kasun günü, Sa- «•ayburnu açığmda görürüz Ya- -vuzu. Beklediği. son yolculuğuna «ığurlanan, bir daha hıç geri dön- Dieınek üzere îstanbul'dan aynlan FMuitafa Kemal Atatürk'tür. Ya- vuz un İzmit'e götüreceği özgür- lük çocuğu oradan da Özel bir tren- le Ankara'ya uğurlanacaktır. Ya- vuz un beklediği Sarayburnu kıyı- sına dikilen ilk Atatürk heykeli de zaten, sırtını Topkapı Sarayı'na dönmüş, Anadolu'ya bakmaktadır. Ahmet Salm Bey'ln kızı Dolmabahçe Sarayı'ndan çıkan Atatürk'ün naaşına birçok siyah çe- lenk eşlik eder. Bunlardan biri, üç öğrenci tarafından taşınan Güzel Sanatlar Akademisi'nin çelengidır. Çelengin ortasında, iki erkek arka- daşının arasında yürüyen genç kı- zın adı Cahide Tamer dir ve bu öğ- rencı Yavuz'u onaran Ahmet Saim Beyin kızıdır! Hocası tbrahim Çallı'nın bir portresinı yapıp arma- ğan ettıgi Cahide Tamer, Akade- mi'nin "Yüksek Mimarlık Bölü- mü"nü bitirir. Tamer, 1955 yılında bir gün, Erenköy Kız Lisesı'nde öğ- rencıyken Fransızca hocası olan Refika Hanım ile karşılaşır. Ho- cası, kadın mimarın yaptığı resto- rasyon çalışmasını öğrendikten sonra şunlan söyler: "Bizim orada bir evimiz vardı, vakfiyle padişah aileme vermiş." Tıyatro sanatçısı Lale Oraloğ- lu'nun annesi olan Refika Ha- nım'ın "orada" diye söz ettiğı ve Cahide Tamer'in onarmakta oldu- ğu yer, Rumeli Hisan'dır. 19O0'lü yıllann başlannda kendı haline bı- rakılan hisann avlusunda zamanla bir mahalle kurulur. Binnci Dünya Savaşı yıllannda ise tarihı eserin Deniz Müzesi olarak kullanılması düşüncesi atılır ortaya. Bahnye Na- zın Cemal Paşa'nın isteği doğrul- tusunda hisann avlusundaki evle- rin ıstımlak ışlemleri başlatılsa da, savaşın yenılgıyle sonuçlanması projenin rafa kaîdınlmasına neden olur. 16 mahkûmun kaçışı Rumeli Hısan'nın tarihine bir göz attığımızda, en ılginç olayın 1593 yılında yaşandığını görürüz!.. Osmanlı tahtında Sultan III. Mu- rat oturmaktadır. Ağustos ayının son günlerinde, zindan olarak kul- lanılan Rumeli Hisan'ndaki gayri- müslım mahkûmlar, kapatıldıklan kulenın kubbesını delmeyi başanr- lar. Yatak çarşaflannı bırbınne ek- leyerek kuleden aşağıya sarkıtan 16 mahkûm, kimselere görünmeden gecenin karanhğında izlerinı kay- bettınrler. Bu kaçış olayı III. Mu- rat'ı çok sinirlendinr. O yıl zaten si- pahiler ayaklanmış, deprem olmuş ve Avusturya'yla da ilişkıler kötü gitmektedir. Tüm bu olaylann üst üste gelmesınden midir, bilinmez, padişah Rumeli Hisan dizdannın ve kethüdasının öldürülmesmi em- reder. Kaçan mahkûmlar her yerde aranır ama bulunamazlar. Kaçakla- nn, kadınlar gıbı kara çarşaflara do- lanarak Istanbul sokaklannda ge- zindikleri, gayrimüslimlerin evle- rinde gızlendikleri ve bır Venedık gemisine binerek Istanbul'dan ay- nldıklan kısa bir süre sonra öğre- nilir. Yapımında Fatih Sultan Meh- met'in bizzat bulunduğu, hatta yü- zey şeklinin elverdiği ölçüde şeklı- ni imzasına benzetmeye çalıştığı Rumeli Hisan'nın bir kadın mimar tarafından onanldıgı bilinmez. Ca- hide Tamer, hisann onanmma 16 Mayıs 1955 günü düzenlenen bir törenle başlar. Hisann yeni haliyle açılışı ise Istanbul'un alınışının 505. yıldönümü olan 29 Mayıs 1958 tarihinde yapılır. Bu arada, onanm çahşmalanna katılan, emek veren ikı kadın mımar daha vardır! Bunlar. Selma Emler ve Mualla Eyüboğlu'dur. Prof. Dr Afet tnan, 9 Ekim 1959 tarihli Hayat mecmu- asında, bu olayı şu başlıkh yazısıy- Cahide Tamer (üstte), Rumeli Hisarı'nın onarımına 16 Mayıs 1955 günü düzenlenen bir törenle başlar. 1961 yılının ilkbahannda, Cahide Tamer'i hisarda birini bekJerken görürüz. Gelen, Tiyatro sanatçısı Muhsin Ertuğrul'dur! (yanda, ortada) Rumeli Hisan'na bir açık hava tiyatrosu yapılmasını isteyen Muhsin Ertuğrul'un bu düşüncesi Cahide Tamer tarafından olumlu karşılanır. la duyurur: "Rumclihisarını Üç Türk Kızı Restore Etti" Her üç kadın mımarımız da "yüksek" unvanını taşımaktadır. Bu da bize, Can Yücel'ın şu dıze- lennı anımsatır: Yüksek mimardan geçilmeyen bu ülkede Yüksek olmayan mimar Bir tek Mimar Sinan var Ne gariptir kı, Cemal Süreya'nın da, aynı konuyu ele alan bir şiiri vardır. Şaırin "Teknokratlar" ad- lı ikı dızelik şun büyük benzerlik gösterir, Can Yücel'ın dızeleriyle: Bütün mimarlaryüksek, mühendisler de Bir sen kaldın alçak mimar ey Sinan Usta! Acaba, hangi şair ötekinin etkisi altında kalmıştır? Ya da, iki şair de bırbırinden habersiz aynı şiiri mi yazmıştır? Yoksa, biri ötekinden çalmış mıdır?.. Bakın, bu son söy- lediğimiz bınlerinin iştahını kabar- tır. O binlen kı, şiır hafiyeliğıni ma- rifet sanarak, Türk şıirine "çahntı" damgasını vurmakta ıştahlıdırlar. Biz ise, bu kısır, küçük ve sığ he- saplan elimizm tersıyle, ne eli, ser- çe parmağımızla bir kenara itelim ve kirazıyla da meşhur olan 1961 yılının Rumeli Hisan'na gidelım... "Yüksek" mımarlann sayılan- nın çoğalmasına paralel olarak, îs- tanbul'a tepeden bakan ve güzelli- ğine gölge yapan yüksek binalann ortaya henüz çıkmadığı 1961 yılı- nın ilkbahannda, Cahide Tamer'i hisarda birini beklerken görürüz. Gelen, tıyatro sanatçısı Muhsin Ertuğrul'dur! Rumeli Hisan'na bir açık hava tiyatrosu yapılmasını is- teyen Muhsin Ertuğrul'un bu dü- şüncesi Cahide Tamer tarafından olumlu karşılanır. Böylelikle, gü- nümüzde yaz aylannda düzenlenen konserlerle, televizyondaki maga- zin programlanna bol bol malzeme veren mekânın yapımına başlanır! Aslında bır tiyatro sahnesi olan bu yerde, kuruluşuna yakışır bır şekil- de Aysa Organizasyon tarafından "Rumeli Hisarı Tiyatro Buluş- ması" her yılın haziran ayı başla- nnda düzenlenmektedir. Ama, izle- yici sayısının daha çok artacağı temmuz ve ağustos aylannda bu mekân, parayı bastıranlar tarafın- dan yapılış amacına hıç de uyma- yan etkınliklere sahne olmaktadır. Ne de olsa Rumeli Hisan da, Kız Kulesi ve öteki pek çok tarihi eser gıbı Nasrettin Hoca öyküsündeki düdüğe dönüşmüştür. Neden klmse gelmedl?' Spiker Cmit Aktan, çocuklu- ğunda babasıyla bırlikte Rumeli Hisan'na tıyatro ızlemeye gıttığını anımsıyor. Ilk gittiği oyunda çok az sayıda ızleyici görünce "Neden kimse gelmedi" diye sorar babası- na. Tıyatroya değer veren güzel ba- ba gülümser: "Evladım, bugün in- sanoğlu Ay'a ilk kez adım atıyor. Herkes radyosunun başında bu olayı dinliyordur." O gün, takvim yapraklan Neil Armstrong'un Ay'a ilk adım attı- ğı 20 Temmuz 1969 tarihini göster- mektedir!.. Uzaydan Cin Seddi'nin göründü- ğü söyleniyor. Peki, Rumeli Hisan göriinüyor mudur? Bırakalım uzayı, Rumeli Hisan Istanbul'dan bıle görünmüyor. Ne Rumeli Hisan... Ne Cahide Tamer... Ne de Muhsin Ertuğrul'un tiyat- ro sevdası!.. Açık Tiyatro yeni sezonda izleyicilerinin karşısına iki yeni oyunla çıkıyorTokyo ve Hirosakide iki sergi açılacak Türk karikatürü JaponyaMa Kültür Servisi - 2003'ün Japonya'da Türk Yüı olması nedeniyle yapılan etkınlikler kapsamında FECO üyesi (Karikatürcü Kuruluşlan Federasyonu) Türk \e Japon karikatürcüler Japonya'nm Tokyo ve Hırosakı kentlerinde ortaklaşa sergı açacaklar. Bugün ve 24 Ekim tarihlennde açılışlan yapılacak iki ayn sergide, 29 Türk ve Japon karikatürcünün konusu 'Türk karikatürcülerin gözüyle Japonya, Japon karikatürcülerin gözüyle Türkiye' olan 100 karikatürü yer alacak. Kankatür Vakfı ve Japon Karikatürcüler Bırliği'nin düzenledıği sergide Türkiye 'den Turhan Selçuk, Kamil Masaracı, Semih Poroy, Güngör Kabakçıoğlu, Ferruh Doğan, Tan Oral, Nezih Danval, Eray Özbek, Atila Özer, tzel Rozentai, Piyale Madra, Mehmet Altuğ, Muhammed Şengöz ve Oğuz Gürel'in karikatürleri sergilenecek. Bugün Hirosaki kentindeki ilk serginin açılışına konuk olacak olan Tan Oral, Nezih Danyal ve Izel Rozentai, Hırosaki Üniversitesi'nde de Türk karikatürünü tanıtıcı bir konferans vererek Japon kankatürcülerle birlikte atölye çalışmasuıa katılacaklar. Sanatçılanmız, 24 Ekim'de Tokyo, Shinjuku Park Tower Gallery'de açılacak sergide de ızleyenlerle söyleşerek kitaplannı imzalayacaklar. Sergıler ay sonuna kadar Japon karikatürseverler tarafındân gezilebilecek. Lyiyle kötünün sınırlannm irdelendiği, psikolojik bir gerilim olan 'Katil Uşak' ilk olarak bugün sahnelenecek. Söylediği yalanlan gerçek sanma hastalığına tutulmuş Muhittin'in traji- komik öyküsünün anlatıldığı 'Muhittin'le Geçen Şen Günlerim' ise pazartesi gününden itibaren tiyatroseverlerle buluşacak. Bir gerilim, bir kahkahaKültür Servisi - 2001 yılında Lale Mansur ve Kubilay QB Tunçer tarafın- dan kurulan Açık Tiyatro sahnelediği 'Olağan Mucizeler' oyunuyla büyük il- gı görmüş ve oyun aynı yıl Edinburgh Tiyatro Festivali'ne çağnlmıştı. Açık Tiyatro yeni sezonu 'Katil Uşak' ve 'Muhittin'le Geçen Şen Günlerim' ad- lı oyunlarla açıyor. Tunçer'ın yazdığı ve bugün saat 18.30'da ilk kez Akatlar Kültür Merke- zi'nde sahnelenecek olan 'Katil Uşak'ta Mansur'un yanı sıra genç oyuncu Yeşim Büber rol alıyor. îyiyle kötünün sınırla- nnın irdelendiği, psikolojik bir gerilim olan oyunda Lale Mansur birbirlerinden karakter olarak çok farklı ıkiz kardeşle- ri canlandınyor. Mansur ilk kez bir tiyat- ro oyununda rol alacak olan genç oyun- cu Büber'le aynı sahneyi paylaşmaktan çok mutlu. Açık Tıyatro'nun ıkinci oyunu ise 'Muhittin'le Geçen Şen Günlerim'. Kubilay QB Tunçer'in yazıp oynadığı tek kişilık oyun, söylediği yalanlan gerçek sanma hastalığına tutulmuş sevımli bır karakter olan Muhittin'in traji komik öy- küsünü anlatıyor. Mehmet Ergen'm yö- nettiği oyun her pazartesi Maya Sahne- si'nde izleyiciyle buluşacak. Mansur, bir tasanlan daha olduğunu, ama bunu kamuoyuna kasım ayında du- yuracaklannı söyîüyor ve oyunlanna ge- len izleyicilerden çok mutlu olduklannı sözlerine ekliyor. Açık Tiyatro'nun yeni sahnelemeye başladığı oyunlar önümüz- dekı günlerde kitap olarak satışa sunula- cak. (Katil Uşak- Cumartesi 18.30 - 21.00, pazar 18.30AkatlarKültürMerkezi; Sa- lı 20.30 Oyun Atölyesi. -Muhittin 'le Ge- çen Şen Günlerim • Pazartesi 20.30 Ma- ya Sahnesi. Biletix: 0 216 454 15 55, Oyun Atölyesi: 0 216 345 39 39 Mava Sahnesi: Ö 212 252 74 52} ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Ah Şu Heykel - Anıt Merakımız... Dün size keyifle Mersin'i, festivalini, insanları- nı anlatıyordum, bugün Mersin izlenimlerini sür- dürüyorum... Ancak dün, keyfi kaçırmamak ıçin farkındaysanız, hiç ama hiç "kapı" sözü etme- dim... Nedir bu kapı?.. Hiç "kapı" sözüyle insanın keyfi kaçar mı? Bana inanmazsanız, gidin Mersın'e, önünüze çıkan ilk insana "Kapılan nasıl buluyorsun?" di- ye sorun, tonla laf dinleyeceksiniz. Siz sormaz- sanız bile karşılaştığınız her Mersınli, size yana yakıla onlardan söz edecek. Bana öyle oldu. Doğrusu, benim aklıma onlara "kapı" demek bile gelmezdi... Olsa olsa o acayıp şeylere "şey" derdim... Ama Mersinliler "kapı" diye ad takmış, kapı aşağı kapı yukarı gidiyor... Biliyorsunuz, Mersin denize kucak açmış ama Mersin'den denize girilemiyor. Çünkü otuz beş yıl önce büyüklerimiz karar vermiş "Antalya turizm, Mersin sanayi şehri olacaktır" diye ve sanayi ge- lip yerleşmiş Mersin'e. (Mersinlilerin kentin tari- hi, coğrafyası, arkeolojisi, sanat tarihini yüceltir- ken "Antalya'dan bile daha zengin" demelerinin bir nedeni de, bu seçime öfkelenmeleri olsa ge- rek.)Tamam, kentten denize girilemiyor ama, de- nizi görebileceğiniz, soluyacağınız, kıyı boyunca uzanan harika bir Kültür Parkı var. Milletin yürü- yüş yaptığı, bisiklete bindiği, piknik yaptığı, ço- luk çocuk kahvelerine, çayır çimene, ağaç göl- gelerine sığındığı bir park. Gel gelelim, Mersin Büyükşehir Belediyesi, parka belli aralarla o "şeyleri", onların deyişiyle "/cap;/an"yerleştirmiş. Heykel mi desem, anıt mı desem?.. Kemer mi, kubbe mi, türbe mi de- sem?.. Tamam, ben de onlar gibi "kapı" diyo- rum... Koskoca yükselen sütunlar üzerinde dev ke- merler... Biraz antik Roma, biraz antik Yunan, bi- raz arabesk, antikimsi modern, modernimsi an- tik ya da postun da postu modern... Sütunlann tepelerinde kemerler, kemerin bir yanında kub- be, bir yanında kale surları, tepelerinde hayvan heykelleri... Müsamere dekorundan hallice... Birinci kapının tepesinde iki kocaman kartal... Ona "Kuşlu Kapı" dıyortar... Biraz gidiyorsunuz, ikinci kapı: Onun kemerierinin altından sularakı- yor, sudan perdeler iniyor, tepesinde kocaman bir aslan heykeli... "SuluKapı"yada "AslanlıKapı"... Biraz gidiyorsunuz, üçüncüsü: Bir yanı şatonun kale duvarı, öteki yanı cami kubbesi, ortadaki kemerin tepesinde bir horoz... "Horozlu Kapı"... Daha bitmedi: Halen inşaatı süren iki kapı da- ha var: Biri palmiyeli kapı, öteki balıklı kapı ola- cakmış... Palmiyenin de, balığın da gerçeği tam da orada ibadullah, ama yapay olanlar konduru- luyor... Bu "kapılann" hikmetıne, estetiğine, bunların gerisindeki düşünceye, sanat anlayışına, duygu- ya birtürlü vakıf olamayınca Beledıye Başkanı'na ulaşmaya çalıştım ama kent dışındaydı, başara- madım. Milletçe heykel ve anıt merakımız malum. Bun- ların işlevsel, sanatsal, estetik değeri, yurdun her yerindeki, orantıdan nasibini almamış Atatürk heykelleriyle ortada... Keşke bu işi de bilene, uz- manına bıraksak... Heykel, anıt deyince, yalnız Türkiye'de değil, dünya çapında benim gördüğüm en eşsiz anıt heykel, Selçuk'ta... Kurtuluş Destanı'nı dile geti- ren, Mehmet Aksoy'un "Kurtuluş Yolu". Izmir'de ya da çevresınde yaşayıp da hâlâ bu eseri görmemiş, o "Kurtuluş Vo/u"nagirip çıkma- mış, o anıttaki kabartmaları heykelleri okşama- mış, oradaki ışık-gölge oyunlarıyla sarsılmamış olanların bulunduğuna inanmak istemiyorum. (Eser 1999'da tamamlanmıştı.) Selçuk'a salt bu eseri görmek için gidilir. Yal- nız giderken yanınıza Aydın Engin'in o muhte- şem kıtabı "Heykel Oburu"r\u almayı (Iş Banka- sı Yayınlan) unutmayın. Tasarımından gerçekleş- mesine, Mehmet Aksoy'un yaratıcı gücünü, "Kurtuluş yb/u"nun soluk kesici serüvenini o ki- taptan okuyun. Dönelim Mersin'in kapılanna... Doğal güzellik- lere, mutlaka "kuş kondurmak" gerekmiyor. Do- ğal olantemizse, bakımlıysa, altyapı hizmetlerin- den yararlanıyorsa, yapay süslemelerle kimsenin bunu bozmaya hakkı yok. "O kapılar dikildi diki- leli, bizler yüreğimizin kapılannı o parka kapadık" diyor karşılaştığım her insan... Yüreğin kapılannı açmanın en güzel yolu, ben- ce, uyumu yakalamaktır. e-posta: zeynep(5 zeyneporal.com Faks:0212 25716 50 BUGUN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 20.00'de Nguyen Le konseri. (0 212 232 98 30) • TOPHANE-t AMtRE BİNASInda 19.30'da Mother Tongue konseri. (0 212 252 35 00) • ANADOLL ÜNtVERSİTESİ SPOR SALONTTnda 14.00't e 'Eskişehir Festivali' kapsamında European Voices Istanbul konsen. (0 222 237 27 04/0 212 293 63 64) İSTANBUL KİTAP FUARI'NDA BUGÜN EXPO A SALONU • 13.00 -14.15: 'Avrupa Çıkmazı'. (Erol Manisalı). Düzenleyen: Otopsi. 14.30 - 15.45: 'Dünya Edebiyatında Akdeniz'. Sunan: Ayşe Emel Mesci. (Egemen Berköz, Metin Fındıkçı, Bertan Onaran, Cevat Çapan) Düzenleyen: Türkiye Yazarlar Sendikası. 17.30: 'Mavi Bir Özgürlük Türküsü: Ozan Hasan Hüseyin' EXPO B SALONU • 12.15 -13.15: 'Türkiye Çingeneleri'. (Nâzım Alpman). Düzenleyen: Ozan. 13.30 - 15.00:'Çok Kültürlülük, Birlikte Yaşam ve Beyoğlu' (müzikli etkinlik). Düzenleyen: Beyoğlu Gazetesi. 16.30: 'Şiir Şöleni' (mö.iik eşlığinde). (0 212 663 09 45) '•
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear