23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 OCAK 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ \j J_j X LJ J \ kuttur(g cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Çamlıca'da Afrika tamtamları Ç amhca'ya yolunuz düşer- se, tepenin doğasına özgü sanmayın gördüğünüz çimleri. Bilin ki, tepenin en ucundaki yeşillik alan, Bolu'dan getirilen çimenlerle oluşturulmuş- tur. Çamlıca Tepesi yalnızca çimen- lerin değil, tstanbul'da yaşayan ama kökleri Afrika'da olan insanlann öyküsünü de barındınr... Demirlerin radyo vericileri hali- ne getirilerek, Çamlıca'ya küçük bi- rer Eyfel Kulesi şeklinde dikilme- diği, kölelerin ayaklanna zincir ola- rak takıldığı günlerde, binlerce in- san görürüz tepeye doğru yürüyen. Hepsinin de ortak özelliği tenleri- nin kara oluşudur. Yol boyunca ko- pardıklan çiçeklerle taçlar, bilek- likler ve kemerler yapmaktadırlar birbirlerine. Yürüyüş tepede sona erdiğinde, konaklarda sahiplerinin izin vermediği köleler, Afrika ezgi- leri Çamlıca'dan tüm Istanbul'a ya- yılmaya başladığında tutamazlar gözyaşlannı!.. 'Arapların Düğünü' Istanbullulann "Arapların Dü- ğünü" adını verdikleri buluşmadır Çamlıca'da yaşanılan. Yılda bir kez olmak üzere, mayıs sonu ya da ha- ziran başında Çamlıca Tepesi'nde bir araya gelirdi, halk arasmda "Arap" olarakbilinen Afrikalı kö- leler. Karatenli insanlann buluşma- sı Mevlanakapı ve Silivrikapı ara- sındaki Çırpıcı Çayın'na taşınır sonradan. Afrikalılar günü, çayıra adını veren derede boyanan kumaş- lar gibi yırtıhr, yamaya dönüşür ve kaybolup gider zaman içinde. Merak etmişimdir hep, bir şiirin- de "Şöyle bir fırsat bulup yarım gün, / Yan gelebilmek Çamlıca te- pesine" özlemini yansıtan, bir baş- kasında "tsterim benim de acaip isimleri / Hiç duyulmamış zenci arkadaşlanm olsun" dileğinde bulunan Orhan Veli, Afrikalılann Çamlıca Tepesi'ne doğru yılda bir kez yaptığı yürüyüşten haberdar mıydı? Ya da bizim bilmedigimiz neleri biliyordu bu konuda? Işte siz- lere edebiyatın, îstanbul'un ortak bir sırn daha!.. Ve ne gariptir ki, Gültekin Emre, bir şiirinde şu di- zelerle selamlar Orhan Veli'yi: Orhan Veli'yi andık geçenlerde Zenci türkülerini sever miydi bilmiyorum Puşkln'ln Kökler'l Istanbul'a Bizanslılar tarafından Yukan Nil ve Çad'dan getirilen Af- rikalı kölelere. Osmanlı dönemin- de Habeşistanhlar da katılır. Yal- nızca Afrikalılar değil, Akıncılann ellerinden kaçamayan beyaz tenli esirler de satılığa çıkanlır Istan- bul'da. Köle tüccarlannın en ün- lü mekânı, iki kath, 300 hücreli ve demir kapı- lı "Esir Han"dır. 168O'de, IV. Meh- met, esirlerin giysi- lerle satılmasını, yüzlerine alhk, kı- zıllık sürmelerini yasaklayan bir ni- zamname hazır- latır. Istanbullu, ya- şadığı kentin ay- nı acılara 1847 yılına kadar ta- nık olduğunu bilmeden, göz- yaşlan içinde izler "Kökler" adlı televizyondizisini. 1980'deyayım- lanan bu dizi, Amerika'ya satılmak üzere götürülen Kunta Kinte adın- daki bir karatenlinin ve kendinden sonraki kuşaklann dramını içerir. tstanbullu çocuklann oynarlarken söyledikleri şu tekerlemedeki kız, belki de Kunta Kinte'nin kendisi gi- bi esir tüccarlannın eline düşen kar- deşlerinden birinin soyundan gel- mektedir: Yağmur yağıyor, seller akıyor Arap kızı camdan bakıyor... Istanbullunun "Arap" diye ad- landırdığı Afrikalı kölelerin Habeş olanlan arasında bir prens de vardır. Deli Petro'nun Türklerden satın alıp azat ettiği Habeş prensin soyundan biri, Rus edebiyatının en ünlü yaza- n olarak çıkar karşımıza. Aleksan- der Sergeyeviç Puşkin'dir, bu ka- ratenli yazann adı!.. J\ÎTAP-LIKAYLIKYAYIMLANMAYABAŞLADI Yazın dünyasmdan ilginç portreler Ne mi olur 1847'de de, kölelik so- na erer?.. Abdülmecit, Brüksel Konferansı'nda alınan uluslararası karar gereği esir ticaretini yasaklar. Ama bu insanlık dışı uygulama 19O8'de kadar sürdürülür el altın- dan. 1957 yılının Kasım ayında, Afri- ka kökenli bir insanın heykeli diki- lir Istanbul'a. O ki, Hitler'in çiz- mesine dokunmayı ba- şarmış karatenli tek üısandır!.. 1936 Berlin Olimpiyatlan'nın unutulmaz anı hiç şüphesiz ki, Alman atlet Lutz Long ile karatenli atlet Jesse Owens arasındaki çe- kişmedir. Uzun atlamada Long, Ovvens'ı geçmeyi başanr son atlayışında. Hitler'in ayağa kalkıp, kendini çılgınca alkışladığı- nı görünce de, esas duruştaNazisela- mı verir. Owens, son atlayış için hazırlanırken, daha önce ya- pılan ve bir Alman atletin kazandığı ya- nşın seremoni- si sokulur ara- ya. Hoparlör- lerden duyulan Alman milli marşına tüm tribünler koro halinde eşlik ederler. Faşist propagandanın ardından atlayış sırası Owens'a ge- lir. Kum havuzunun üstünden uça- rak geçen Owens'ın ayaklan yere değdiğinde, Long'un derecesini işa- retleyen "Gamalı Haç" geride ka- lır! Jesse Owens, şeref tribününe doğnı bembeyaz dişlerini gösterir- ken, Hitler sinirli adımlarla uzak- laşmaktadır. Hitler'in çizmesine Owens mı do- kundu? Hayır!.. Eğer öyle olsaydı, 1957'de İstanbul'a dikilen, ünlü Amerikalı atletin heykeli olurdu. Heykeldekı Afrika kökenli îstan- bullunun kim olduğunu öğrenmek üzere, kadın hastalıldan uzmanı Be- sim Ömer Paşa'nın kapısına gide- lim. Mektuplannı vermek için ünlü doktorun kapısını çalan postacı de- ğil, kendisiyle aynı adı taşıyan Be- sim Ömer'dir! Doktor Besim Ömer Paşa ile aynı adı taşıyan bu adam, saygısızlık oluyor düşüncesiyle "Omer Besim" diye değişririr adı- nı. 1936 Olimpiyatlan'na gazeteci olarak katılan Ömer Besim, şeref tribününün merdivenlerini çıkarken Hitler'in çizmesine dokunmayı ba- şanr. Karatenli bir insanın kendisi- ne dokunacak kadar yaklaşmasına hiddetlenen Hitler'in bu olay sonra- sında kaç kişinin canmı yaktığı bi- linmese de, Owens'ın zaferinin ya- nuıda bu temasın da sinirlerini epeyce harap ettiğini söyleyebiliriz! 1957'de dikilen heykel Ömer Be- sim Koşalay'ın anısınadır. 1924 ve 1928 olimpiyatlannda Türkiye'yi temsil eden Koşalay, ay yıldızlı rna- yoyu giyen ilk karatenli atlettir. Ül- kemiz atletizminde 29 rekora imza- sını atan sevgili atletimiz, işin garip yanı, yürümeye beş yaşında başla- mıştır. Koşalay'ın anıtı da Kozlu Mezarlığı'ndadır. Kırmızı renkli ko- şu pistinin çewelediği mezar taşına, Ömer Besim Koşalay'ı koşarken gösteren bir rölyef konulur. Karatenli anıt Kitaplar. rengınin siyah oluşunun nedenini yangın olarak gösterir; et- rafindaki çemberlerin de yıkılma- sın diye konulduğunu yazarlar. Oy- sa Çemberlitaş, Afrika'dan Istan- bul'a ayaklan, elleri demir halkalar- la bağlı olarak getirilen karatenli binlerce insanın acısını simgeleyen bir anıttır benim gözümde... Çünkü, kölelenn satıldığı 300 hücreli "E- sir Han" Çemberlitaş'ın hemen ya- nı başındaydı!.. Kültür Servisi -Bu aydan başlaya- rak aylık olarak yayımlanan kitap-hk edebiyatseverlerin büyük ilgisini top- lamaya devam ediyor. Derginin ilk sa- yısı tekrar baskısıyla beraber, 8 bin adet sattı. Derginin ikinci sayısı, eleştırmen Mehmet H. Doğan'ın hazırladığı 220 sayfalık YKY Şiir Yıllığı 2002'yi okur- lanna armağan ediyor. Doğan'ın 2002 yılı içinde dergilerde ya- yımlanmış şiır ve şiir üzerine yazılan yazılar arasından seçtikleriyle oluşturduğu yıllığın, Belgelik bölümünde ise geçen yıl yayımla- nan telif-çeviri şiir ki- taplannın, ödül alan şa- irlerin ve dergilerde ya- yımlanan eleştin ve in- celeme yazılannın liste- si yer ahyor. Dgerginin bu ayki dosya konusu Portre. Giderek yok olmaya yüz tutan portre yazımı gele- neğini çerçeveleyen bu bölüme Meh- met Ergüven ve Uğur Kökden yazı- lanyla, Hulki Aktunç bir "Robo- portre" öyküsüyle katkıda bulunuyor. Elias Canetti'nin Musil portresi, tlhan Berk, Mazhar Candan, Enis Batur, Ahmet Güntan, Perihan Mağden, Seyhan Erözçelik ve Balkan Naci ts- limyeli'nin Lale Müldür portreleri ve Türk edebiyatından seçme portrelerle dosya tamamlanıyor. Gün Işığı sayfalan Yusuf Atılgan'a gönderilmiş yayıncı mektuplanna, Pro- fîl bölümü ise 2002 sonunda ölen Ispan- yol şair Jose Hierro'ya yer verildi. Mukadder Yaycıoğlu ve Ayşe Nihal Akbulut yazılan ve çevirileriyle Hier- ro'nun yaşamuıı, şairliğini ve ressamh- ğını ortaya koyuyorlar. kitap-hk'ta aynca, tlhan Berk, Ah- met Ada, Azer Yaran, Mehmet Mümtaz Tuz- cu, Ebubekir Eroğlu ve Eyüp Yaşar şiirle- riyle, tlhan Durusel, Sadık Yalsızuçanlar, Doğan Yarıcı, Aslı To- humcu, Ayşegül Çelik ve Gaetano Neri öy- küleriyle, Şadan Ka- radeniz, Serdar Rifat Kırkoğlu, Nuri Sağ- lam, Azad Ziya Eren, Talat Halman, Alberto Nessi, Ernst Jandl, Levent Şen- rürk, Belgin Sunal, Ahmet Erol ve Açelya Yönaç yazılanyla yer alı- yorlar. Rüzgar Gülü'nde ise, Burak Şuşut'un hazırladığı Mektup soruştur- ması ve Yusuf Mardin'in Muvaffak Sami Onat'a gönderdiği mektuplar ve şiiri okunabılir. Aynca öykü ve roman yazan Hasan Ali Toptaş ile yapılan söyleşi de Top- taş'ı yakından tammak isteyenler için derginin keyifle okunacak sayfalan. Sergide Şenol Yorozlu'nun bugüne kadar Türkiye'de sergilenmemiş. yapıtları yer alıyor. Hoşçakal îstanbulKültür Servisi - Antik Sanat Galerisi, 23 Şubat'a dek Şenol Yorozlu'nun 'Hoşçakal Îstan- bul' başlıklı sergisine ev sahip- liği yapıyor. Yakında Izmir'e yerleşecek olan Yorozlu'nun bugüne kadar sergilenmemiş, farklı dönemlere tarihlenen ya- pıtlanndan oluşan sergi, galeri- nin sahibi ve danışmanı Tevfik thtiyar'ın önerisiyle açıldı. Serginin başlığı da aynı ne- denden ötürü, Yorozlu'nun ya- nında götüreceği bu yapıtlara bir veda niteliği taşıyor. "Onu Ege'nin şirin bir kasabasına uğurluyoruz. O şirin kasaba artık onunla özdeşleşecek... Eserleri orada doğacak " di- yor thtiyar, Yorozlu için. Yoroz- lu ise "Ben böyle bir sergiye hazır değilim. Resimlerimi atölyemde kendime ayırmış- tım. Çürü(me)yün demiştim. Resimlerimi gün ışığına çıka- ran Galerici'dir" diyor. Sergide, Yorozlu'nun 70'li yıllann sonunda yaptığı 'Tah- ta At' ve '1.5 Milyonluk Ye- mek' adh resimleri, 12 Eylül'ü haber veren 'Merdiven' adlı çalışması, 80'li yıllarda döne- min yasaklı ortamında ürettiği 'tkaros'un Düşüşü' ve 'Dört Kelle ya da Bir Baş' adlı re- simleriyle, Asya Sanat Biena- li'ne katılan işlerinin de arala- nnda bulunduğu toplam 27 ya- pıtı yer alıyor. (Şenol Yorozlu'nun sergisi 23 Şubat'a kadar Antik Sanat Ga- lerisi'nde. Tel: 0212 224 74 31) / VCD Aslı SELÇUK ^ J X-Men (X-Adamlar) / Yön: Bryan Singer / Oyn: Patrick Stevvart, lan McKellen, Hugh Jack- man, Halle Berry, Famke Janssen, Rebecca Ro- mijn-Stamos / 2000, renkli, 104 dakika / 20th Century Fox-Tiglon. Çizgi romanlann klasiği sayı- lan Marvel serisinin içinde yer alan, Stan Lee ve Jack Kir- by'nin yarattığı X-Adamlar bin- lerce yıllık evrim sonucu oluş- muş mutant'lardır. Insanlarla banş ve uyum içerisinde yaşayacaklanna inanan kıdemli mutant Prof. Xaviermutant'lann olağanüs- tü güçlerini insanlığın yaranna sunmuştur. Dünyada banş ve hoşgörii olmadığını savunan Magneto ise salt mutant'lann egemenliğinde yönetilen bir evren düşlemekte, insan soyu- nu kurutma planlan yapmak- tadır. Xavier ile Magneto ara- sındaki bu amansız savaşı kim kazanacaktır? Filmin özel efektleri, dekorlan ve setlerine gelince olağanüstü; izleyiciyi büyüleyen, ger- çeküstü bir boyuta taşıyor. Dövüş ve aksiyon sahneleri çok sürükleyi- ci. Fantastik sinemanın bu yetkin örneğini heyecanla, ilgiyle izliyorsunuz. Unlavvful Entry (Kanun- suz Giriş) / Yön: Jonathan Kaplan / Oyn. Kurt Russell, Ray Liotta, Madeleine Stowe, Roger E. Mosley / 1992, renkli, 117 dakika/ 20th Century Fox-Tiglon. G. D. Putnam, J. Katchner ve L. Colick'in öyküsünden sinemaya aktarılan filmde, L. A'de lüks bir yaşam süren, birbirlerine âşık Carr çiftinin dingin, mutlu yaşamlan bir- denbire bir kâbusa dönüşür. Bir gece saldı- nya uğTayan Michael ve Karen'e yardımcı olan polis Davis, onlarla dostluk kurar. Bu dostluk giderek garip bir hal alacak, sonunda Davis'in şid- det dolu, psikopat yüzünü sa- vunmasız çifte gösterecektir. Michael, karısı Karen'e göz koyan polisle sert bir savaşıma girişir. Yönermen Kaplan, şid- dete karşı savunmanın ancak şiddetle sonuçlanacağmı açık- layarak en uygar insanın bile ki- mi durumlarda şiddete başvu- rabileceğini kanıtlıyor. Russell, Liotta ve Stowe iyi bir oyuncu- luk sergiliyorlar. Filmin fragma- nı da var. Yetkin anlatımh bu psikolojik ge- rilimi Dolby Digital sesle soluk soluğa izli- yorsunuz. ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Kadınlar Dünyaya Bağlanıyop Bugün Bağdatyazmayacağım... Bugün Bağ- dat yazmayacağım... Son bir aydır yalnız ve yalnız Bağdat yazıyorum... Amayetmez ki! Yet- miyor ki! Bağdat'ı daha çok, daha çokyazmam gerek... Ikisi arasında gidip gelirken bir ilan takılıyor aklıma. (Hayır bu kez Irak savaşını sorgulayan küçük kızın "papatya falı"değil, o dünkü yazıy- dı) llanın başlığındaki kocaman yazı aklımdaki: "Kad/n/ar Dünyaya Bağlanıyor" Sanki bin yıl önceydi. Gazetecilik mesleğimin birinci gününde Çağaloğlu'ndaki "Yeni Gaze- te"de, Yazıişleri Müdürü Nezih Demirkent be- ni bir işe yollamış, dönüşümde, "yannki sayfa- yagirecek, hemen yazın" demişti. "Nasıl yaza- yım, daktiloyla mı?" diye sorduğumda bana öy- le bir bakışı vardı ki, görmeliydiniz! (Daha önce öğrenciyken hem Cumhuriyet'e, hem Yeni Ga- zete'ye yazı yollardım ama, o başka. Yazıyı üç günde yazar, bir haftada da daktiloyla temize çekerdim...) O gün kapandığım odada Nezih Bey'in fırlat- tığı o bakış, iki saatte daktiloya alışmama yeti- verdi. (Rahmetli Nezih Demirkent'i sevgiyle saygıyla anıyorum.) Sonra daktilodan bilgisa- yara geçmekte çok direndim. "Ben teknikten anlamam ki" diyordum. Ama olmadı, gün gel- di direncim kınldı. Bugün bilgisayarsız, elekt- ronik postasız, internetsiz ne yapardım bilemi- yorum... Şimdi bu eski günlere dönmemin nedeni KA- DER'in (Kadın Adayları Destekleme Derne- ği'nin) başlattığı heyecan verici bir proje. Ka- dınlara bilgisayar ve internet eğitimi... "Ben teknikten anlamam ki"... Kim bilir ne çok kadın bu gerekçeyi, daha doğrusu bahaneyi ileri sürdü ve hâlâ sürmek- te... Ama öte yandan geleceği doğuran biziz, gelecek bizim elimizde deyip duruyoruz. Hani kadın- erkek eşitsizliğini ortadan kaldırmak için yola çıkmıştık. Hani toplumsal ve ekonomik ya- şamın her alanına katılmak, siyasi karar meka- nizmalarında söz sahibi olmak istiyorduk. öy- leyse kaçınılmaz, günümüz iletişim araçlarını kullanmak zorundayız. KADER'den aldığım verilere göre, bugün ül- kemizde bilgisayar ve internet kullanıcılarının yalnız yüzde 17'si kadın. Ne büyük bir eşitsiz- lik! Projenin adı "Interaktif Kadın". İlk hedef, Tü- kiye'nin 16 ilinde üç bin kadına bilgisayar ve in- ternet eğitimi verebilmek. Bu ücretsiz eğitim- den her kadın yararlanabilir. llgilenenler (0212) 288 32 71 'e telefonla başvurabilir. Günümüzde dünyaya bağlanmanın yolu bil- gisayardan, intemetten geçiyor. Dünyanın dört bir yanından insanlar aynı olaylara tepkilerini gösteriyor, birlikte gülüyor, birlikte ağlıyoriar... Bugün Istanbul'da yabancı barış eylemcile- rinin katılımlanyla gerçekleşen "Uluslararası Ba- nş Buluşması" anında dünyanın dört bir yanı- na taşınacak. İnternet sayesinde... Cumhuri- yet'teki "Bağdatlzlenimleri"me Avustralya'dan, ABD'den, anında yankı geliyorsa internet sa- yesinde... Bugünkü toplantının katılımcılarından, Banş Nobeli'ne 3 kez aday gösterilmiş Scilla Els- worthyyle daha çok kısa bir süre önce Bağ- dat'ta birlikteydik. Orada gökyüzüne bakmaya korkuyorduk. Çünkü ne zaman bakacak olsak, tüm Iraklılar gibi biz de gökyüzünde savaş uçaklan görür olmuştuk... O günlerde Scilla Is- tanbul'a geleceğini, bu toplantıya katılacağını bilmiyordu. Her şey son anda planlandı, hızla gerçekleştirildi. Elektronik posta sayesinde... Dilerim bu akşam hava güzel olur... Scilla'ya Istanbul'da güzel bir günbatımı gösterebilirim. Ve gökyüzüne korkmadan bakabiliriz... Bu mil- let, semalarında savaş uçaklarına izin verme- yecek diyebilirim... Biz "Yurtta sulh, cihanda sulh" felsefesiyle büyüdük diyebilirim... Ahlak- sız bir savaşa alet olmayacagız diyebilirim... - Geçen haftaki yazımda Lübnanlı şair Halil Cibran'ı, "Suhyeli" yapmışım. Dil sürçmesi, akıl sürçmesi... Okurlardan özür diler, uyaranlara teşekkür ederim. Bundan böyle her cumartesi ve her pazar buluşmak üzere... e-posta: zeynep(a zeyneporal.com faks: 0(212) 257 16 50 BUGUN • CEMAL REŞtT REY'de 19.30'da 'Şişli Belediyesi Musiki Derneği' konseri. Şef: Vedat Çetinkaya. (O 212 232 98 30) • BEKSAV'da 13.00'te Erkan Oğur, Nejat Yavaşoğulları, Deniz Durukan, Vural Yıldınm ve Orhan Kahyaoğlu'nun karılacağı "Türkiye'de Müziğ^n Bugünü" konulu söyleşi. (0 216 349 91 55) • TARIK ZAFER TUNAYA'da 14.00, 16.30 ve 19.30'da Şöhret Abbasov Fümleri Toplu Gösterimi kapsamında 'Ebu Reyhan Biruni'. (0 212 293 12 70) • TEPEBAŞI TURKCELL SALONU'nda 13.30'da '50 Yd Önce Türk Sineması Toplu Gösterimi'. (0 212 252 47 00) • SALtH ZEKİ KOLAT KÜLTÜREVİ'nde 15.00'te Şükrü Türen'in katılacağı 'Sahne Işıkları: Tiyatro Bir Düş Perdesidir' adlı söyleşi. (0 216 444 18 87) tm BAĞMSC F t M B HSTtV/UtNDE BUGÛN • BEYOĞLU AFM l'de 10. 30da 'Mc Dull'm Hayatı', 12.45'te 'Katakuriler'in Mutluluğu', 15.30'da 'Nagoygatsi', 19.00'da 'NOVO' ve 21.30da '24 Saat Parti tnsanlan'. • BEYOĞLU AFM 2de 10. 30da 'Balıkve Fil', 13.15'te 'Çaylak 1 , 15.30'da 'Kaset', 19.30'da 'Kısa Film Yanşması Ödül Töreni' ve 22.00'de 'Patalabor Sinema Versiyonu 3'. (Biletix: 0 216 454 15 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear