Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2003 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
ÎÜRektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter AKP Hükümeti 'nin Acil Eylem Planı 'nı değerlendirdi
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOĞLU
leyla.tavsanoghı(a cumhuriyet.com.tr
AKP Hükümeti 'nin Acil Eylem Planı adlı çalışmasına üniversite
ve eğitim çevrelerinden tepkiler gelmeye devam ediyor.
Acil Eylem Planı 'nin eğitimle ilgili bölümlerine en tepkili olan
hocalardan birisi de Istanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Nur Serter. Nur Hoca 'yla üniversitedeki odasında, '
'Ne olacak bu Türk eğitimininhali "ni konuşurken söylediği şu
sözler çok dikkat çekiciydi: "Türbana sarılan kadına Islamcı
kesim paye verdi. Böylece adı yokken adı oldu." Nur Hoca
ayrıca şunu da eklemeden edemedi: "Kim nasıl gelirse
gelsin, üniversitelerde türbankonusu kapanmıştır." Altını
kalın hatlarla çizdiği bir nokta da şu oldu: Yapılmak istenen
bu değişikliklerle din ağırlıkh eğitim gö'rmüş insanların
kamu sektörü ve diğer alanlarda etkin konuma
gelmeleri mümkün olabilecek.
Şeriatçının önü açılacak- AKP Hükümeti 'nin Acil Eylem Planı 'nin ge-
ricileridestekleyerektüm üniversitelerielegeçir-
meyi amaçladığı eleştirileri var. Siz bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
SERTER - Bu görüşe tamamıyla katılıyorum.
Milli Eğitim Bakanlığı'run merkezi yetkilerinin
yerel yönetimkre devribuplanda öngörülüyor. Bu-
rada amaçlanan çok açık değil. Ama Milli Eğitim
Bakanhğı'nınmerkeziyetkilerinin oluşu, EğitimBtr-
liği Yasası'yla (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) günde-
me getirilmiş ve Türkiye için bir zorunluluk ola-
rak karşımıza çıkmıştır. Cumhuriyetin kuruluşun-
dan bu yana bir ümmetten bir millet yaratmak ve
gençlerde ulusbilincini oluşturmak içintek kaynak-
lı, merkezden yönlendirilmiş bir eğitim anlayışı
getirilmiştir. Siz bunu dağıttığınız zaman Doğu
Anadolu'daki "X" kentinin yerel yönetiminin eği-
timle ilgili görüşüyle Istanbul ya da Ankara yöne-
timinin görüşleri birbirinden farklı olarak ortaya çı-
kabilir. Bu da çok büyük bir tehlikedir.
- Bir de ortaöğrenimde altıncı sımflara mesle-
ğe yönlendirme adı altında bau seçmeli dersle-
rin, bu arada da din dersinin konulması gün-
demde. Bunu nasıl karşıltyorsunuz?
-Zaten sekiz yıllıkkesintisiz eğitime geçildiğin-
de, şu anki AKP'nin görüşünütemsileden o zaman-
ki siyası iküdann görüşü alüncı sınıflarda Kuran der-
si olmasıydı. İmam Hatip Liseleri'ninkapatılan or-
ta kısunlannınnormal ortaokullardanbir farkı buy-
du. Yani bunlarda Kuran ve Arapça dersleri vardı.
Şimdi, mesleğe yönlendirme adı altında böyle bir
ders koyduğunuz zaman, İmam Hatip Liseleri'nin
ortakısmını, farklı bir adaltındayeniden hayata ge-
çirmiş olacaksıruz. Şu anda ağırlıklı başan puan uy-
gulamasıyla üniversite giriş sınavlannda meslek li-
sesi mezunlan eğitim gördükleri alandaki yük-
sekokul ve fakültelere girebilecek şekilde bir pu-
anlama yapıldı. Bu da çok çağdaş bir anlayıştır.
Sınırlama ortadan kalfcar
- İyi de sizce bu durumu neden ortadan kaldır-
mak istiyoriar?
-Çünkübunu ortadankaldırdıklan zamanîmam
Hatip Lisesi mezunlan istedikleri her fakülteye gi-
rebilecekler; hiçbir sınırlamayla karşı karşıya kal-
mayacaklar, Sekizyıllıkkesintisiz eğitime geçilme-
den önce öncehkli tercihleri de hukuk, siyaset bi-
limi, uluslararası ilişkiler ve kamu yönetimiydi.
Buradan devletin kadrolannda görev alma, vali,
kaymakam olma şansını yakalıyorlardı.
- Böyle böyle Türk Silahlı Kuvvetleri'negirme
becerisini gösterebUirler mi?
- Şu anda onunla ilgili getirilmek istenen düzen-
leme biraz daha farklı. Elimizdeki bilgiler çok net
değil, ama gazetelerden aldığımız bilgilere göre te-
mel eğitimı 12 yıla çıkarmayı hedefliyorlar. Altın-
cı sınıflara mesleki yönlendirme dersleri koyuyor-
lar. Öğrenci dokuzuncu sınıfi bitirdiğinde de onun
normal bir liseye dönüşünü sağlamayı amaçhyor-
lar. Mezuniyetı normal lise olacağı için de böyle-
ce Harp Okullan'nın kapılarım aralamayı amaçh-
yorlar, diye düşünüyorum. Bir debence çok önem-
libaşka bir şey var. Milli EğitimBakanhğı'nda bir-
takun düzenlemeler yapılıyor. Fakat kamuoyu bu-
nu bilmiyor. Çünkübu düzenlemelerinhepsi kapa-
lı kapılar arkasında yapılıyor. Kapalı kapılar arka-
sında yapılan işler bir gün yasası yapılarak da kar-
şımıza çıkanldığında kamuoyunun bu konuda gö-
rüş beyan etmesi de mümkün olmayacak. Yani, ba-
zı şeyler hiç tartışılmadan hayata geçirilmiş olacak.
- Peki, burada amaç nedir sizce?
- Eğer tmam Hatip Lisesi mezunlan istedikleri
her fakülteye girebilirlerse bu okullara yenidenbir
kontenjan patlaması yaşanlabilir. Şu andaîmam Ha-
tip Liseleri'ndeki öğrenci sayısı eskiye kıyasla üç-
te bire inmiştir. Bu sayıyı yeniden yükseltmiş ola-
caklar. Böylece Türkiye'de yeniden din ağırlıklı
eğitim gündeme gelecek. Dolayısıyla da din ağır-
lıklı eğitim görmüş insanlann kamu sektörü ve di-
ğer alanlarda etkinkonuma gelmeleri mümkünola-
bilecek. Bunun dışında Acil Eylem Planı'nda çok
daha tehlikeli başka bir uygulama öngörülüyor.
GROSSMAN' DAN KIBRIS YORUMU:
AB için atiama
taşı olabilir
LEFKOŞA (AA) - ABD Dışişleri Bakan
Yardımcısı Marc Grossman, Türkiye için
Kıbns'ın stratejik öneminin,
Avrupa Birliği'ne (AB)*aÜamataşı
olarak kullanmasında" yattığını söyledi.
Marc Grossman. "Türkiye'nin stratejik
çıkan, kendisinin de AB'ye üye
olmasındadır ve bu da hepimizin görüş
birüğine vararak, Birkştniş Mfltetier
Genel Sekreteri tarafından önerikn bu
düzenlemenin 28 Şubat'a kadar
imzalanmasıyla çok daha hızh ve daha
kolay olur" dedi. BM Genel Sekreteri
Kofi Annan'm sunduğu planı tamamıyla
desteklediklerini ifade eden Marc
Grossman, "Birleşik bir Kıbns'm
2003'te, 2004'te Avrupa Birliği'ne üye
olarak kaülması büyük başan
olacakOr " diye konuştu.
- Nedir o uygulama?
- ÖSYMözerkleştiriliyor. Hepimiz biliyoruz ki
özerk denilen kurumlar da bir yerlere bağhdırlar.
Sonuçta o da bir bakanlığa bağlanacaknr. O bağh
olduğu bakanlık ya da bir siyasi güç ÖSYM'yi
yönlendiriyor olacak. Oysa şimdi ÖSYM siyasi
güçle bağlantıh bir konumda değil. Sadece Yük-
sek Öğretim Kurulu'na (YÖK), yani özerk bir ku-
ruma bağh. YÖK de özerk, ama en tepede de cum-
hurbaşkanına bağh. Bunu değiştirdiğiniz zaman
sistemi de değıştireceksiniz.
-Sizce ÖSYM'yi özerkleştirmegereğineden du-
yuluyor?
- Anlamak mümkün değil. Türkiye'nin en güzel
ışleyen kurumlannın başında yer alıyor ÖSYM.
Ardında siyasi bir neden yoksa gerek görülmeme-
si lazım. Bunun arkasında biliyoruz ki YÖK'ü bir
planlamave koordinasyonkurulu haline getirme gi-
bi bir ıfadeye yer veriliyor. Bugün bir Yüksek Öğ-
retim Yasası var. Bu Yüksek Ögretim Yasası'na
göre oluşmuş bir kurul YÖK. Ve karma bir kurul.
Yani, hiç kimsenın tek taraflı iradesiyle oluşmuş bir
kurul değil. lçinde Bakanlar Kurulu'nun, Cumhur-
başkanı'nın, Üniversitelerarası Kurul'un, Milli Eği-
tim Bakanlığı'nın ve Genelkurmay'ın atadığı kişi-
lervar. Yasa, zatenböyle birkurulun görevlerini be-
lirlemış. Plan ve koordinasyon, diyor. Peki, bunun
ötesinde ne yapılmak isteniyor? Bunu anlayabilmiş
degilim. ÇünküTürkiye'de YÖK'e karşı olmakbir
yaşam felsefesi haline gelmiş.
Neyl ne İçin yaptiklan belll deflll
- Bu, 1980 'liyıllardan kalma bir ahşkanlık de-
ğil mi?
- Ama 1982'nin YOK'ü bugünün YOK'ü değil
ki. 1980'lerin YÖK'üne karşı olanlar bugünün
YÖK'üne niye karşılar? Bunu anlatamıyorlar. Ta-
bii ki hiçbir şey statik olamaz. Ama neyi neden de-
ğiştirmek istediklerinı anlayabilmiş değiliz. YÖK'e
karşı olunmasımnbir önernli nedeni, rektör seçim-
lerinde yaptığı bazı değişikliklerin arka planında,
tarikatçılann istedikleri isimleT konusunda taviz
verilmemesidir. YÖKbu nedenle şiddetle eleştiri-
hyor. YÖK gerici ve bölücü odaklarla mücadele et-
tiği için ve bu mücadelesini atamalarda ve ögretim
üyeliği mesleğinden çıkarmalar biçiminde ortaya
koyduğu için anti-demokratikbir kurum olarak ka-
bul ediliyor.
- Bir de dekan atamalan konusu var...
- Evet. Yasaya göre dekanlar rektör tarafından
YÖK'e öneriliyor ve atanıyor. Bütün üniversite-
lerde ögretim üyeleri kendi dekan adaylanru belir-
liyorlar. En fazla oy alan da YÖK'e öneriliyor. Ya-
sada seçim yok, ama fiilen yapılan uygulama se-
çim oluyor. Bugün YÖK Türkiye'de ne yapıyor, di-
Prof. Pr. NUR SERTER
1948, htanbul doğumlu. Ortaöğrenimini
Üsküdar Amerikan Kız Lisesi,
yükseköğrenimini İÜ tktisat Fakültesi 'nde
tamamladu 197'O'te aynıfakülteye asistan
olarakgirdi. Mesleki eğitim, ücretler ve
verimliİik, gecekondu sorunlanyla ilgili
çeşitli araştırmalarda arastırmacı olarak
çalıştu Halen İÜ İktisat Fakültesi Çalışma
Ekonomisi ve Endüstri tlişkileri Bölümü
ögretim üyesi, Çalışma Ekonomisi Anabilim
Dalı Başkanı ve tÜ Rektör Yardımcısı.
Büimsel konularda çeşitli makaleleri ve
yayımlanmış eserleri var.
ye sorduğunuzda hemen şu söylenebilir. Üniversi-
telerin bilimsel alanda gehşimine ivme kazandır-
dı. Buyadsuıamazbir gerçek. YÖK'ünkuruluşun-
dan buyanauluslararası yayın atıf indekslerine gi-
ren yayın sayısında 27 kat artış olda Dünya orta-
lamalanyla kıyasladığımızda da çok önemli. Tür-
kiye'deki gelişme hızı çok yüksek. Türkiyebu alan-
da 29. sıradan 22. sıraya yükseldi. Yani, önemli bi-
limsel gelişmelere ve akademik yapılanmalara rv-
me kazandırdı.
- Başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere ba-
zı üntversitderin bölünmek istenmesini nasılkar-
şdıyorsunuz?
- Bunun amacı çok belli. Niye yapılmak isten-
diği o kadar açık ki... Ama bu iş o kadar kolay de-
ğil. Enbasitinden söyleyeyim. Bunun yapılmasına
başta kendi üniversitem son derece tepkili ve buna
izin vermemekte de kararlı. Öğrencisinden ögre-
tim üyesine, araştırma görevlisinden memuruna
kadar herkes buna büyük tepki duyuyor.
- Peki, ekonomik olmalan açısından sonyûlar-
da dünyada üniversitelerin birieştirilmesi yolu-
na gidilmiyor mu?
-Tabii. Yine dünyada üniversiteler çok disiplin-
li olmak içinbirleşiyorlar. Artık multidisipliner ça-
lışmalann öne çıktığı üniversiteler haline geliyor-
lar. Biz ise son derece bilim dışıbir anlayışla, "tlni-
versitelerimizi parçalayahm, böleüm" yaklaşımı
içindeyiz. Ve çok komik. "thtisas üniversitesi otuş-
turuyoruz" diye ortaya çıkıyoruz. Artık ıhtisas üni-
versitesi tarihe kanştı.
- Sizce ihtisas üniversitesinden neyikastediyor-
lar?
- Doğruyu söylemek gerekirse o da çok açık de-
ğil. Bir örnek vereyim. tktisatFakültesi, yine îstan-
bul Üniversitesi içinde 15 tane fakülteye servis ve-
riyor. Veteriner Fakültesi 11 fakültedenyardım alı-
yor. Ömeğin Edebiyat Fakültesi'nden yardım alı-
yor. O kadar ilginç işbirlikleri var ki... Bunlan alm,
bölün, parçalayın, ihtisas üniversitesi yapın... Na-
sıl bir bilimsel anlayışla çalışma yapacaksmız?
Ama buradaki amaç çok belli. Amaç 35 tane yeni
rektör atamak. 17 üniversiteyi parçalayacaklar ve
35 tane yeni kunıcu rektörü hükümet atayacak.
Böylece ülkemizde ulusal değerlerin ve Atatürk-
çülüğün savunucusu olan büyük, köklü, güçlü üni-
versiteler ve onlann güçlü yöneticilerinden kurtu-
lunmuş olunacak. Acil Eylem Planı denilen şey iş-
tebu.
Çalıştım, ama olmadıl
- Peki, bunun içinde türbanın yeri ne?
- Biliyorsunuz af çıkıyordu; af geri çekildi. Ve
u
YÖK Kanunu içinde bu konuyu çözeceğjz" den-
di. Şimdi, Yüksek Ögretim Yasası'nda değişiklik
yapacaklar, ki yapamazlar.
- Nasıl yapamazlar?
-Çünkü Anayasa Mahkemesi kararlan var. Ana-
yasa Mahkemesi'nin kararlan anayasaya atıf yapan
kararlar. Bunun için çok önemli. Bu kararlar laik-
lik ilkesine atıf yaparak türbanın laikliğe karşı kul-
lamlan bir simge olduğunun altını çiziyorlar. Do-
layısıylahiçbir şekilde türbanlı öğrencilerin üniver-
siteye sokulmalan yasalara göre kesinlikle müm-
kün değil. Türkiye Cumhuriyeti De%'leti, hangi par-
ti hükumet olursa olsun, laik bir hukuk devletidir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasrnın değiştirilemez
maddeleri içinde de laiklik yer almaktadır. Onun
için kim nasıl gelirse gelsin üniversitelerde türba-
nın kapısını açamaz. Ama belki AKP hükümeti oy
aldığı tabanına bu konuda mesaj vererek, "Bentür-
banı da haUetme)e çahştınv ama ne yaak ki başa-
nh olamadun" demek için böyle bir polemiği baş-
latmak ıstedi.
Denktaş, Erdoğan'a eleştirerek istifasının an meselesi olduğu mesajını verdi:
Kıluıs davası böyle yürümez
REŞATAKAR
LEFKOŞA
AKP'nin Kıbns ko-
nusundaki çelişkih po-
litikası ve RecepTay-
yip Erdoğan'ın
sonaçıklamala-
rı, KKTC
Cumhurbaş-
kanı Rauf
Denktaş' ın
sert tepkisi-
ni çekti.
Denktaş ilk
kez bir Türk
hükümetine
Kıbns dava-
sınm böyle
yürütüle-
meyeceği ve istifasının an me-
selesi olduğu mesajını verdi.
AKP Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan'm Arena prog-
rammda yaptığı açıklamalara
öfkelenen Rauf Denktaş, Tür-
kiye hükümetinin, ulusal dava-
daki ilkelerden vazgeçmesi ve
Annan belgesini olduğu şek-
liyle kabul etmeye hazır olma-
sı halinde bunu açıkça ortaya
koymasını istedi. Rauf Denk-
taş "O zaman Annan belgesini
olduğu gibi kabul edecek biri-
si bulunur, imza\ı atar ve bu iş
biter" dedi.
Rauf Denktaş, AKP liderinin
"Önümüze 1-15 harita kondu,
bunlardan bir tanesini seçmek
yok mu? Zaten toprak konu-
sundayüzde 29+ kabul edilmiş-
ü, şimdi yüzde 28.5 önerüiyor''
şeklindeki sözlerine tepki gös-
terdi ve bunlann kulaktan dol-
ma bilgiler olduğunu söyledi.
YaRış Kibrıs'a gldlyor
Çelişkili açıklamalann ken-
disini zora soktuğunu, Birleş-
miş Milletler yetkililerinin ve
Rum liderinin "Türkiye ne ka-
dar KKTC'nin arkasında" di-
ye sorduğunu ve buna yanıt
aradığını anlatanRauf Denktaş,
bu koşullarda pazarlık gücü-
nün kalmayacağı uyarısında
bulundu.
Dışişleri Bakanı Yaşar Ya-
laş'ın bu akşam KKTC'ye ge-
leceğini anımsatan Rauf Denk-
taş "KendisineTürkiye'nin tu-
tumu nedir" diye soracağım,
çünkü Kıbns meselesini bugü-
ne kadaT Türkiye ile birlikte
yürüttüğünü söyledi.
KKTC Cumhurbaşkanı Ra-
uf Denktaş, çetin pazarlıklann
yapıldığı bir dönemde Anka-
ra'nm el altından kendisine me-
sajlar gönderebileceğini, ancak
AKP liderinin kamuoyu önün-
de "KKTC Cumhurbaşkanı
RaufDenktaş, anlaşma ister mi
istemez mi, ümitsizim" dediğı-
ni anrmsatarak "Türkiye'vitenı-
sil eden bir Idşinin bunlan söy-
leyerek pazarbkla \ükümlü bir
Idşiyi zor durumda bırakması
kabul edilemez"" dedi.
Kadın günahın odağı
haline getirildi
- 363 milletvekiliyle tek başımza hükümet
oldunuz, ama birşeyyapamadınız, diye sormaz-
lar mı?
-BeMbu eleştvrilere cevap hazırhğı içindeler.
Ama şunu net olarak söyleyeyim ki Türkiye'de
türban meselesi kapanmış bir meseledir. Bunun
kapısının tekrar açüması hiç mümkün değü. Öğ-
renci affiyla türbanlı öğrencilerin yenidenüniver-
siteye sokulacağmı düşündüler. Ama bakalarki
bu mümkün olamayacak. Çünküyasalar, yönet-
melikler, Anayasa Mahkemesikararlan çokbel-
li. Böyle bir af çıksa bile bu türbanlı öğrencüeri
kapsamıyor. Çünkü türbanlı öğrenciler disiplin
suçunedeniyleüniversiteden çıkanlmadüar. Ba-
şını açan derslere devam etti; başmı açmayan ise
üniversiteye gelmedi. O nedenle disiplin affi
amacına ulaşmayacağı için geri çekildi.
- Bir kadın olarak size sormak btiyorum. Bu
kadın cinsi nasıl bir cins ki erkek dayatmasıy-
la başım örtüyor? Bu ciddi cinsiyet aynmıyap-
mak değil mi? O zaman erkek de başımörtsün.»
- Dediğiniz gibi bu çok ciddi bir cinsiyet ay-
nmcılığı. Kadının saç teli görününce günah sa-
yıhyor da erkeğinki görünürse günah sayılmıyor.
- Bir de Türkiye Cumhuriyeti olarak BM'nin
cinsiyet aynmını engeüeyen, cinsler arasında
eşitliği savunan uluslararası sözleşmeye imza
konulmuştu. Türbanı savunarak bu sözleşme
hükümleri ihlal edilmiş olmuyor mu? Bir an-
lamda bu uluslararası hukukun da ihlali de-
mek değü mi?
-Uluslararası normlaraçısındanbaknğımz za-
man çokciddibir aynmcıhk. Bu aynmcılığın ar-
ka planında başka bir şey daha var. Kadınla ilgi-
li konular sürekli tabu. Kadının saçı görünemez,
kadın yerlere kadar uzun etek giymek zorunda.
Ne yazık ki kadın günahın odağı, toplumun na-
musundan sorumlu hale getirilmiş. Toplumun
namusu, ailenin namusukadından soruluyor, bü-
tün günahlann odağı da yine kadın. Öte yandan
erkektoplumdadilediği gibi, özgürceyaşıyor, ne
başım örtüyor, ne bir şey...
Islamcı kadın aldanıyor
- Üstelik kadın, kimliğini örtünmekte buldu-
ğuna inanır duruma geldL.
- Evet, yeni bir kimlik oluşturuldu. Ne yazık
ki bir kesim kadın îslamcı kimriğiyle toplumda
biryer edindiğini zannediyor. Tabii bu izlenimin
yaratılrnasında özellikle Islamcı basının çokbü-
yük katkısı oldu. Yani, adı olmayan kadın başı-
m örtüp îslamcı medyada yazı yazıp televizyon
programı yapmayabaşladı. Yavaşyavaştoplum-
da önemli konumlara getirilir oldu. Ve tslamcı
kadın gördükibaşım örttüğündekendiiçinde bu-
lunduğu îslamcı kesim ona paye, değer veriyor.
Böylece de Islamcı kadın kimliğine sanldı. Adı
yokken adı oldu. Ve bu aldanma içerisinde yü-
rüyor.
-Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, son de-
rece demokratik olduğu söylenen bir tavırla
yükseköğreninüe ilgili bütün toplıtm katman-
lanndan görüş alıyor. Sizce ne kadar demok-
ratik bir tavır sergiliyor?
-Görüş almak, ilgili makamlardan, alanında uz-
man kesimleTden, kışilerden görüş alındığında bir
anlam ifade eder. Milli Eğitim Bakanlığı için bir
web sayfası açıp eğitim konusunda hiçbir bilgi-
si, altyapısı, uzmanlığı olmayan kişilerin göriiş-
lerini almak, anlamlı bir demokratik tavır değil.
Örneğin, bana kendi uzmanlık alanım dışında
bir konuda soru sorulsa üniversite hocası ohna-
ma rağmen ya çok dikkatli cevap veririm ya da
hatta o konuda hiçbir görüş vermem. Herhangi
birisinden görüş almak, demokratikleşme yolun-
da atürruş bir adım değildir. Buradagörüş bildir-
mesi gereken üniversitelerdir ve üniversitelerin
temsücisi olan YÖK'tür. Zaten üniversitelerin
üstyönetimleri YÖK'le birükte RektörlerKomi-
tesi olarakbu konudaki görüşlerini açıkve seçik
olarak ortaya koymuşlardır. Üniversitelerin gö-
rüşlerini azınlığa düşürmek için başlatılan böy-
le geniş bir yelpazede ve demokrasi adına görüş
almayı ben sadece olayı hedefinden saptırma
olarak değerlendiriyorum.
RUMLARIN YENÎ TALEBİ
LimasoVa askeri
deniz üssü
LEFKOŞA (Cumhuriyet) - Rum tarafi,
Kıbns sorununun çözümü amacıyla
doğrudan görüşmeler sürerken, bir yandan
askeri hazırlıklannı yoğunlaştınyor bir
yandan da toprak taleplerini arttınyor.
Limasol'un Mari (Tathsu) yöresinde inşa
edilen ve operasyonel konuma getirilen
askeri deniz üssü törenle hizmete girdi.
Törende konuşan Rum Savunma
Bakanı Sokratis Hasikos, törende
Rum-Yunan ortak savunma doktrini
çerçevesinde askeri önlemlerin devam
edeceğini söyledi. Trimithunda bölgesi
piskoposu Vasileo başkanlığındaki
papazlar heyeti. Rum lider Glafkos
Klerides'i ziyaret ederek bulunacak olan
bir çözümde, Salamis-Ay Barnabas
bölgesinin de Rum idaresine
verilmesini istedi.