25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2003 PAZAR 12 PAZAR KONUGU ÎÜRektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter AKP Hükümeti 'nin Acil Eylem Planı 'nı değerlendirdi S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOĞLU leyla.tavsanoghı(a cumhuriyet.com.tr AKP Hükümeti 'nin Acil Eylem Planı adlı çalışmasına üniversite ve eğitim çevrelerinden tepkiler gelmeye devam ediyor. Acil Eylem Planı 'nin eğitimle ilgili bölümlerine en tepkili olan hocalardan birisi de Istanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter. Nur Hoca 'yla üniversitedeki odasında, ' 'Ne olacak bu Türk eğitimininhali "ni konuşurken söylediği şu sözler çok dikkat çekiciydi: "Türbana sarılan kadına Islamcı kesim paye verdi. Böylece adı yokken adı oldu." Nur Hoca ayrıca şunu da eklemeden edemedi: "Kim nasıl gelirse gelsin, üniversitelerde türbankonusu kapanmıştır." Altını kalın hatlarla çizdiği bir nokta da şu oldu: Yapılmak istenen bu değişikliklerle din ağırlıkh eğitim gö'rmüş insanların kamu sektörü ve diğer alanlarda etkin konuma gelmeleri mümkün olabilecek. Şeriatçının önü açılacak- AKP Hükümeti 'nin Acil Eylem Planı 'nin ge- ricileridestekleyerektüm üniversitelerielegeçir- meyi amaçladığı eleştirileri var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? SERTER - Bu görüşe tamamıyla katılıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı'run merkezi yetkilerinin yerel yönetimkre devribuplanda öngörülüyor. Bu- rada amaçlanan çok açık değil. Ama Milli Eğitim Bakanhğı'nınmerkeziyetkilerinin oluşu, EğitimBtr- liği Yasası'yla (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) günde- me getirilmiş ve Türkiye için bir zorunluluk ola- rak karşımıza çıkmıştır. Cumhuriyetin kuruluşun- dan bu yana bir ümmetten bir millet yaratmak ve gençlerde ulusbilincini oluşturmak içintek kaynak- lı, merkezden yönlendirilmiş bir eğitim anlayışı getirilmiştir. Siz bunu dağıttığınız zaman Doğu Anadolu'daki "X" kentinin yerel yönetiminin eği- timle ilgili görüşüyle Istanbul ya da Ankara yöne- timinin görüşleri birbirinden farklı olarak ortaya çı- kabilir. Bu da çok büyük bir tehlikedir. - Bir de ortaöğrenimde altıncı sımflara mesle- ğe yönlendirme adı altında bau seçmeli dersle- rin, bu arada da din dersinin konulması gün- demde. Bunu nasıl karşıltyorsunuz? -Zaten sekiz yıllıkkesintisiz eğitime geçildiğin- de, şu anki AKP'nin görüşünütemsileden o zaman- ki siyası iküdann görüşü alüncı sınıflarda Kuran der- si olmasıydı. İmam Hatip Liseleri'ninkapatılan or- ta kısunlannınnormal ortaokullardanbir farkı buy- du. Yani bunlarda Kuran ve Arapça dersleri vardı. Şimdi, mesleğe yönlendirme adı altında böyle bir ders koyduğunuz zaman, İmam Hatip Liseleri'nin ortakısmını, farklı bir adaltındayeniden hayata ge- çirmiş olacaksıruz. Şu anda ağırlıklı başan puan uy- gulamasıyla üniversite giriş sınavlannda meslek li- sesi mezunlan eğitim gördükleri alandaki yük- sekokul ve fakültelere girebilecek şekilde bir pu- anlama yapıldı. Bu da çok çağdaş bir anlayıştır. Sınırlama ortadan kalfcar - İyi de sizce bu durumu neden ortadan kaldır- mak istiyoriar? -Çünkübunu ortadankaldırdıklan zamanîmam Hatip Lisesi mezunlan istedikleri her fakülteye gi- rebilecekler; hiçbir sınırlamayla karşı karşıya kal- mayacaklar, Sekizyıllıkkesintisiz eğitime geçilme- den önce öncehkli tercihleri de hukuk, siyaset bi- limi, uluslararası ilişkiler ve kamu yönetimiydi. Buradan devletin kadrolannda görev alma, vali, kaymakam olma şansını yakalıyorlardı. - Böyle böyle Türk Silahlı Kuvvetleri'negirme becerisini gösterebUirler mi? - Şu anda onunla ilgili getirilmek istenen düzen- leme biraz daha farklı. Elimizdeki bilgiler çok net değil, ama gazetelerden aldığımız bilgilere göre te- mel eğitimı 12 yıla çıkarmayı hedefliyorlar. Altın- cı sınıflara mesleki yönlendirme dersleri koyuyor- lar. Öğrenci dokuzuncu sınıfi bitirdiğinde de onun normal bir liseye dönüşünü sağlamayı amaçhyor- lar. Mezuniyetı normal lise olacağı için de böyle- ce Harp Okullan'nın kapılarım aralamayı amaçh- yorlar, diye düşünüyorum. Bir debence çok önem- libaşka bir şey var. Milli EğitimBakanhğı'nda bir- takun düzenlemeler yapılıyor. Fakat kamuoyu bu- nu bilmiyor. Çünkübu düzenlemelerinhepsi kapa- lı kapılar arkasında yapılıyor. Kapalı kapılar arka- sında yapılan işler bir gün yasası yapılarak da kar- şımıza çıkanldığında kamuoyunun bu konuda gö- rüş beyan etmesi de mümkün olmayacak. Yani, ba- zı şeyler hiç tartışılmadan hayata geçirilmiş olacak. - Peki, burada amaç nedir sizce? - Eğer tmam Hatip Lisesi mezunlan istedikleri her fakülteye girebilirlerse bu okullara yenidenbir kontenjan patlaması yaşanlabilir. Şu andaîmam Ha- tip Liseleri'ndeki öğrenci sayısı eskiye kıyasla üç- te bire inmiştir. Bu sayıyı yeniden yükseltmiş ola- caklar. Böylece Türkiye'de yeniden din ağırlıklı eğitim gündeme gelecek. Dolayısıyla da din ağır- lıklı eğitim görmüş insanlann kamu sektörü ve di- ğer alanlarda etkinkonuma gelmeleri mümkünola- bilecek. Bunun dışında Acil Eylem Planı'nda çok daha tehlikeli başka bir uygulama öngörülüyor. GROSSMAN' DAN KIBRIS YORUMU: AB için atiama taşı olabilir LEFKOŞA (AA) - ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman, Türkiye için Kıbns'ın stratejik öneminin, Avrupa Birliği'ne (AB)*aÜamataşı olarak kullanmasında" yattığını söyledi. Marc Grossman. "Türkiye'nin stratejik çıkan, kendisinin de AB'ye üye olmasındadır ve bu da hepimizin görüş birüğine vararak, Birkştniş Mfltetier Genel Sekreteri tarafından önerikn bu düzenlemenin 28 Şubat'a kadar imzalanmasıyla çok daha hızh ve daha kolay olur" dedi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'm sunduğu planı tamamıyla desteklediklerini ifade eden Marc Grossman, "Birleşik bir Kıbns'm 2003'te, 2004'te Avrupa Birliği'ne üye olarak kaülması büyük başan olacakOr " diye konuştu. - Nedir o uygulama? - ÖSYMözerkleştiriliyor. Hepimiz biliyoruz ki özerk denilen kurumlar da bir yerlere bağhdırlar. Sonuçta o da bir bakanlığa bağlanacaknr. O bağh olduğu bakanlık ya da bir siyasi güç ÖSYM'yi yönlendiriyor olacak. Oysa şimdi ÖSYM siyasi güçle bağlantıh bir konumda değil. Sadece Yük- sek Öğretim Kurulu'na (YÖK), yani özerk bir ku- ruma bağh. YÖK de özerk, ama en tepede de cum- hurbaşkanına bağh. Bunu değiştirdiğiniz zaman sistemi de değıştireceksiniz. -Sizce ÖSYM'yi özerkleştirmegereğineden du- yuluyor? - Anlamak mümkün değil. Türkiye'nin en güzel ışleyen kurumlannın başında yer alıyor ÖSYM. Ardında siyasi bir neden yoksa gerek görülmeme- si lazım. Bunun arkasında biliyoruz ki YÖK'ü bir planlamave koordinasyonkurulu haline getirme gi- bi bir ıfadeye yer veriliyor. Bugün bir Yüksek Öğ- retim Yasası var. Bu Yüksek Ögretim Yasası'na göre oluşmuş bir kurul YÖK. Ve karma bir kurul. Yani, hiç kimsenın tek taraflı iradesiyle oluşmuş bir kurul değil. lçinde Bakanlar Kurulu'nun, Cumhur- başkanı'nın, Üniversitelerarası Kurul'un, Milli Eği- tim Bakanlığı'nın ve Genelkurmay'ın atadığı kişi- lervar. Yasa, zatenböyle birkurulun görevlerini be- lirlemış. Plan ve koordinasyon, diyor. Peki, bunun ötesinde ne yapılmak isteniyor? Bunu anlayabilmiş degilim. ÇünküTürkiye'de YÖK'e karşı olmakbir yaşam felsefesi haline gelmiş. Neyl ne İçin yaptiklan belll deflll - Bu, 1980 'liyıllardan kalma bir ahşkanlık de- ğil mi? - Ama 1982'nin YOK'ü bugünün YOK'ü değil ki. 1980'lerin YÖK'üne karşı olanlar bugünün YÖK'üne niye karşılar? Bunu anlatamıyorlar. Ta- bii ki hiçbir şey statik olamaz. Ama neyi neden de- ğiştirmek istediklerinı anlayabilmiş değiliz. YÖK'e karşı olunmasımnbir önernli nedeni, rektör seçim- lerinde yaptığı bazı değişikliklerin arka planında, tarikatçılann istedikleri isimleT konusunda taviz verilmemesidir. YÖKbu nedenle şiddetle eleştiri- hyor. YÖK gerici ve bölücü odaklarla mücadele et- tiği için ve bu mücadelesini atamalarda ve ögretim üyeliği mesleğinden çıkarmalar biçiminde ortaya koyduğu için anti-demokratikbir kurum olarak ka- bul ediliyor. - Bir de dekan atamalan konusu var... - Evet. Yasaya göre dekanlar rektör tarafından YÖK'e öneriliyor ve atanıyor. Bütün üniversite- lerde ögretim üyeleri kendi dekan adaylanru belir- liyorlar. En fazla oy alan da YÖK'e öneriliyor. Ya- sada seçim yok, ama fiilen yapılan uygulama se- çim oluyor. Bugün YÖK Türkiye'de ne yapıyor, di- Prof. Pr. NUR SERTER 1948, htanbul doğumlu. Ortaöğrenimini Üsküdar Amerikan Kız Lisesi, yükseköğrenimini İÜ tktisat Fakültesi 'nde tamamladu 197'O'te aynıfakülteye asistan olarakgirdi. Mesleki eğitim, ücretler ve verimliİik, gecekondu sorunlanyla ilgili çeşitli araştırmalarda arastırmacı olarak çalıştu Halen İÜ İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri tlişkileri Bölümü ögretim üyesi, Çalışma Ekonomisi Anabilim Dalı Başkanı ve tÜ Rektör Yardımcısı. Büimsel konularda çeşitli makaleleri ve yayımlanmış eserleri var. ye sorduğunuzda hemen şu söylenebilir. Üniversi- telerin bilimsel alanda gehşimine ivme kazandır- dı. Buyadsuıamazbir gerçek. YÖK'ünkuruluşun- dan buyanauluslararası yayın atıf indekslerine gi- ren yayın sayısında 27 kat artış olda Dünya orta- lamalanyla kıyasladığımızda da çok önemli. Tür- kiye'deki gelişme hızı çok yüksek. Türkiyebu alan- da 29. sıradan 22. sıraya yükseldi. Yani, önemli bi- limsel gelişmelere ve akademik yapılanmalara rv- me kazandırdı. - Başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere ba- zı üntversitderin bölünmek istenmesini nasılkar- şdıyorsunuz? - Bunun amacı çok belli. Niye yapılmak isten- diği o kadar açık ki... Ama bu iş o kadar kolay de- ğil. Enbasitinden söyleyeyim. Bunun yapılmasına başta kendi üniversitem son derece tepkili ve buna izin vermemekte de kararlı. Öğrencisinden ögre- tim üyesine, araştırma görevlisinden memuruna kadar herkes buna büyük tepki duyuyor. - Peki, ekonomik olmalan açısından sonyûlar- da dünyada üniversitelerin birieştirilmesi yolu- na gidilmiyor mu? -Tabii. Yine dünyada üniversiteler çok disiplin- li olmak içinbirleşiyorlar. Artık multidisipliner ça- lışmalann öne çıktığı üniversiteler haline geliyor- lar. Biz ise son derece bilim dışıbir anlayışla, "tlni- versitelerimizi parçalayahm, böleüm" yaklaşımı içindeyiz. Ve çok komik. "thtisas üniversitesi otuş- turuyoruz" diye ortaya çıkıyoruz. Artık ıhtisas üni- versitesi tarihe kanştı. - Sizce ihtisas üniversitesinden neyikastediyor- lar? - Doğruyu söylemek gerekirse o da çok açık de- ğil. Bir örnek vereyim. tktisatFakültesi, yine îstan- bul Üniversitesi içinde 15 tane fakülteye servis ve- riyor. Veteriner Fakültesi 11 fakültedenyardım alı- yor. Ömeğin Edebiyat Fakültesi'nden yardım alı- yor. O kadar ilginç işbirlikleri var ki... Bunlan alm, bölün, parçalayın, ihtisas üniversitesi yapın... Na- sıl bir bilimsel anlayışla çalışma yapacaksmız? Ama buradaki amaç çok belli. Amaç 35 tane yeni rektör atamak. 17 üniversiteyi parçalayacaklar ve 35 tane yeni kunıcu rektörü hükümet atayacak. Böylece ülkemizde ulusal değerlerin ve Atatürk- çülüğün savunucusu olan büyük, köklü, güçlü üni- versiteler ve onlann güçlü yöneticilerinden kurtu- lunmuş olunacak. Acil Eylem Planı denilen şey iş- tebu. Çalıştım, ama olmadıl - Peki, bunun içinde türbanın yeri ne? - Biliyorsunuz af çıkıyordu; af geri çekildi. Ve u YÖK Kanunu içinde bu konuyu çözeceğjz" den- di. Şimdi, Yüksek Ögretim Yasası'nda değişiklik yapacaklar, ki yapamazlar. - Nasıl yapamazlar? -Çünkü Anayasa Mahkemesi kararlan var. Ana- yasa Mahkemesi'nin kararlan anayasaya atıf yapan kararlar. Bunun için çok önemli. Bu kararlar laik- lik ilkesine atıf yaparak türbanın laikliğe karşı kul- lamlan bir simge olduğunun altını çiziyorlar. Do- layısıylahiçbir şekilde türbanlı öğrencilerin üniver- siteye sokulmalan yasalara göre kesinlikle müm- kün değil. Türkiye Cumhuriyeti De%'leti, hangi par- ti hükumet olursa olsun, laik bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasrnın değiştirilemez maddeleri içinde de laiklik yer almaktadır. Onun için kim nasıl gelirse gelsin üniversitelerde türba- nın kapısını açamaz. Ama belki AKP hükümeti oy aldığı tabanına bu konuda mesaj vererek, "Bentür- banı da haUetme)e çahştınv ama ne yaak ki başa- nh olamadun" demek için böyle bir polemiği baş- latmak ıstedi. Denktaş, Erdoğan'a eleştirerek istifasının an meselesi olduğu mesajını verdi: Kıluıs davası böyle yürümez REŞATAKAR LEFKOŞA AKP'nin Kıbns ko- nusundaki çelişkih po- litikası ve RecepTay- yip Erdoğan'ın sonaçıklamala- rı, KKTC Cumhurbaş- kanı Rauf Denktaş' ın sert tepkisi- ni çekti. Denktaş ilk kez bir Türk hükümetine Kıbns dava- sınm böyle yürütüle- meyeceği ve istifasının an me- selesi olduğu mesajını verdi. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'm Arena prog- rammda yaptığı açıklamalara öfkelenen Rauf Denktaş, Tür- kiye hükümetinin, ulusal dava- daki ilkelerden vazgeçmesi ve Annan belgesini olduğu şek- liyle kabul etmeye hazır olma- sı halinde bunu açıkça ortaya koymasını istedi. Rauf Denk- taş "O zaman Annan belgesini olduğu gibi kabul edecek biri- si bulunur, imza\ı atar ve bu iş biter" dedi. Rauf Denktaş, AKP liderinin "Önümüze 1-15 harita kondu, bunlardan bir tanesini seçmek yok mu? Zaten toprak konu- sundayüzde 29+ kabul edilmiş- ü, şimdi yüzde 28.5 önerüiyor'' şeklindeki sözlerine tepki gös- terdi ve bunlann kulaktan dol- ma bilgiler olduğunu söyledi. YaRış Kibrıs'a gldlyor Çelişkili açıklamalann ken- disini zora soktuğunu, Birleş- miş Milletler yetkililerinin ve Rum liderinin "Türkiye ne ka- dar KKTC'nin arkasında" di- ye sorduğunu ve buna yanıt aradığını anlatanRauf Denktaş, bu koşullarda pazarlık gücü- nün kalmayacağı uyarısında bulundu. Dışişleri Bakanı Yaşar Ya- laş'ın bu akşam KKTC'ye ge- leceğini anımsatan Rauf Denk- taş "KendisineTürkiye'nin tu- tumu nedir" diye soracağım, çünkü Kıbns meselesini bugü- ne kadaT Türkiye ile birlikte yürüttüğünü söyledi. KKTC Cumhurbaşkanı Ra- uf Denktaş, çetin pazarlıklann yapıldığı bir dönemde Anka- ra'nm el altından kendisine me- sajlar gönderebileceğini, ancak AKP liderinin kamuoyu önün- de "KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş, anlaşma ister mi istemez mi, ümitsizim" dediğı- ni anrmsatarak "Türkiye'vitenı- sil eden bir Idşinin bunlan söy- leyerek pazarbkla \ükümlü bir Idşiyi zor durumda bırakması kabul edilemez"" dedi. Kadın günahın odağı haline getirildi - 363 milletvekiliyle tek başımza hükümet oldunuz, ama birşeyyapamadınız, diye sormaz- lar mı? -BeMbu eleştvrilere cevap hazırhğı içindeler. Ama şunu net olarak söyleyeyim ki Türkiye'de türban meselesi kapanmış bir meseledir. Bunun kapısının tekrar açüması hiç mümkün değü. Öğ- renci affiyla türbanlı öğrencilerin yenidenüniver- siteye sokulacağmı düşündüler. Ama bakalarki bu mümkün olamayacak. Çünküyasalar, yönet- melikler, Anayasa Mahkemesikararlan çokbel- li. Böyle bir af çıksa bile bu türbanlı öğrencüeri kapsamıyor. Çünkü türbanlı öğrenciler disiplin suçunedeniyleüniversiteden çıkanlmadüar. Ba- şını açan derslere devam etti; başmı açmayan ise üniversiteye gelmedi. O nedenle disiplin affi amacına ulaşmayacağı için geri çekildi. - Bir kadın olarak size sormak btiyorum. Bu kadın cinsi nasıl bir cins ki erkek dayatmasıy- la başım örtüyor? Bu ciddi cinsiyet aynmıyap- mak değil mi? O zaman erkek de başımörtsün.» - Dediğiniz gibi bu çok ciddi bir cinsiyet ay- nmcılığı. Kadının saç teli görününce günah sa- yıhyor da erkeğinki görünürse günah sayılmıyor. - Bir de Türkiye Cumhuriyeti olarak BM'nin cinsiyet aynmını engeüeyen, cinsler arasında eşitliği savunan uluslararası sözleşmeye imza konulmuştu. Türbanı savunarak bu sözleşme hükümleri ihlal edilmiş olmuyor mu? Bir an- lamda bu uluslararası hukukun da ihlali de- mek değü mi? -Uluslararası normlaraçısındanbaknğımz za- man çokciddibir aynmcıhk. Bu aynmcılığın ar- ka planında başka bir şey daha var. Kadınla ilgi- li konular sürekli tabu. Kadının saçı görünemez, kadın yerlere kadar uzun etek giymek zorunda. Ne yazık ki kadın günahın odağı, toplumun na- musundan sorumlu hale getirilmiş. Toplumun namusu, ailenin namusukadından soruluyor, bü- tün günahlann odağı da yine kadın. Öte yandan erkektoplumdadilediği gibi, özgürceyaşıyor, ne başım örtüyor, ne bir şey... Islamcı kadın aldanıyor - Üstelik kadın, kimliğini örtünmekte buldu- ğuna inanır duruma geldL. - Evet, yeni bir kimlik oluşturuldu. Ne yazık ki bir kesim kadın îslamcı kimriğiyle toplumda biryer edindiğini zannediyor. Tabii bu izlenimin yaratılrnasında özellikle Islamcı basının çokbü- yük katkısı oldu. Yani, adı olmayan kadın başı- m örtüp îslamcı medyada yazı yazıp televizyon programı yapmayabaşladı. Yavaşyavaştoplum- da önemli konumlara getirilir oldu. Ve tslamcı kadın gördükibaşım örttüğündekendiiçinde bu- lunduğu îslamcı kesim ona paye, değer veriyor. Böylece de Islamcı kadın kimliğine sanldı. Adı yokken adı oldu. Ve bu aldanma içerisinde yü- rüyor. -Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, son de- rece demokratik olduğu söylenen bir tavırla yükseköğreninüe ilgili bütün toplıtm katman- lanndan görüş alıyor. Sizce ne kadar demok- ratik bir tavır sergiliyor? -Görüş almak, ilgili makamlardan, alanında uz- man kesimleTden, kışilerden görüş alındığında bir anlam ifade eder. Milli Eğitim Bakanlığı için bir web sayfası açıp eğitim konusunda hiçbir bilgi- si, altyapısı, uzmanlığı olmayan kişilerin göriiş- lerini almak, anlamlı bir demokratik tavır değil. Örneğin, bana kendi uzmanlık alanım dışında bir konuda soru sorulsa üniversite hocası ohna- ma rağmen ya çok dikkatli cevap veririm ya da hatta o konuda hiçbir görüş vermem. Herhangi birisinden görüş almak, demokratikleşme yolun- da atürruş bir adım değildir. Buradagörüş bildir- mesi gereken üniversitelerdir ve üniversitelerin temsücisi olan YÖK'tür. Zaten üniversitelerin üstyönetimleri YÖK'le birükte RektörlerKomi- tesi olarakbu konudaki görüşlerini açıkve seçik olarak ortaya koymuşlardır. Üniversitelerin gö- rüşlerini azınlığa düşürmek için başlatılan böy- le geniş bir yelpazede ve demokrasi adına görüş almayı ben sadece olayı hedefinden saptırma olarak değerlendiriyorum. RUMLARIN YENÎ TALEBİ LimasoVa askeri deniz üssü LEFKOŞA (Cumhuriyet) - Rum tarafi, Kıbns sorununun çözümü amacıyla doğrudan görüşmeler sürerken, bir yandan askeri hazırlıklannı yoğunlaştınyor bir yandan da toprak taleplerini arttınyor. Limasol'un Mari (Tathsu) yöresinde inşa edilen ve operasyonel konuma getirilen askeri deniz üssü törenle hizmete girdi. Törende konuşan Rum Savunma Bakanı Sokratis Hasikos, törende Rum-Yunan ortak savunma doktrini çerçevesinde askeri önlemlerin devam edeceğini söyledi. Trimithunda bölgesi piskoposu Vasileo başkanlığındaki papazlar heyeti. Rum lider Glafkos Klerides'i ziyaret ederek bulunacak olan bir çözümde, Salamis-Ay Barnabas bölgesinin de Rum idaresine verilmesini istedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear