Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2003 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Üçüncü Paylaşım Savaşı
Avrupa ve Türkiye
Siz bakmayın, Istanbul'datoplanan Ortadoğu Ül-
keleri Dışişleri Bakanlan zirvesine! Onlar "tavşana
kaç tazıya tut!" politikası gütmekten başka birşey
yapacak konumda değiller.
Onlar kendi banşlannı refaha, iç banşa, sürdü-
rülebilir kalkınmaya çevirebilmiş ülkeler değiller ki,
söz söyleyebilecek durumda olsunlar.
Yanlış anlaşılmasın! Aralannda Türkiye de ol-
mak üzere bu ülkeler banşı arzulamayıp, savaşı is-
tiyor konumda değiller. Tam tersine, savaşın Irak'tan
sonra kendilerine de zarar vereceğini biliyorlar.
Türkiye bunun en çarpıcı örneği.
Ama bu ülkelerin ne bölgede ne de dünya poli-
tikasında bir ağıriıklan var.
Ortadoğu'daki muhalefet, savaşı durdurmaya
yetmeyeceği gibi, günü gelip saati çaldığında, on-
lar ABD'nin savaşına ya istenen desteği şu ya da
bu biçimde, az ya da çok ölçüde verecekler.
"Stratejik ortak" Türkiye'nin de eli mahkûm.
Başbakan bile açıkçasöyledi, "Savaşa çokborç-
lu yakalandık" dedi.
Bu yüzdendir ki, Ankara toplantısından ne çık-
tığının, Ortadoğulu liderierin zirvesinden ne çıka-
cağının belirleyici bir önemi yok.
ABD de bu gelişmeleri, çok hoşuna gitmese de
fazJatepki göstermeden kendinden emin bir biçim-
de izliyor.
Ama Avrupa çekirdeği içinde, Elysee Anlaşma-
sı'nın kırkıncı yılında, birbirlerine daha da yakınlaş-
magirişimleri içinde bulunan Fransa ile Almanya'nın
savaşa karşı tepkileri, ABD'de aynı hoşgörü veya
umursamazlıkla karşılanmıyor.
Nazlanır görünen Türkiye'ye tepki gösteremeyen
ABD, Savunma Bakanı Rumsfeld'in ağzından, AB
içindeki "asiler"e ateş püskürüyor, onları küçüm-
süyor, hatta işi hakarete vardınyor.
Sonunda Atlantik'in iki yakası arasında ağız da-
laşı başlıyor.
• • •
Dünya politikasında söz sahibi olmaya yetecek
bir askeri güce sahip bulunmayan Fransa ve Al-
manya, kendilerinden uzaktaki bu savaşa neden
böylesine şiddetle karşı çıkıyorlar? Rusya ile Çin
neden bu savaşın olmaması için, eskilerin deyimiy-
le "mezbuhane" bir çaba içine giriyorlar?
Nedeni basit, onlar bu savaşın ne olmayıp, ger-
çekte ne olduğunu çok iyi biliyorlar da ondan.
Evet, savaşın nedeni, ne Saddam'ın diktatöriü-
ğü, ne de varlıklan konusunda şimdiye dek hiçbir
kanrt elde edilememiş olan Irak'ın kimyasal, biyo-
lojik veya krtle imha silahlandır.
Savaşın asıl nedeni, ABD'nin dünyanın ikinci bü-
yük petrol rezervi olan Irak'ın kara altınına el koy-
makla başlayıp, dünyanın bütün petrol kaynakla-
nnın kontrolünü kendi denetimine alma arzusudur.
Bu savaş yalnız Irak'adeğil, bütün dünyaya kar-
şıdır. Kısacası ABD kendisine destek olacak bir iki
ülkeye figüran rolü veya tramplen işlevi yükleye-
rek, tek başına Üçüncü Dünya Savaşı'nı yapma pe-
şindedir.
Petrol kaynaklannı dilediği gibi denetleyen ABD,
ftyatlann saptanmasından bütün stratejik kararla-
ra kadar her alanda tek söz sahibi olma avantajı-
nı yakalama peşindedir.
Bu açıdan bakınca, gerçekten tarihin üçüncü
büyük paylaşım savaşının hazırlanmakta olduğu-
nu rahatlıkla görebiliriz.
Bilindiği gibi, Almanya ile Fransa'yı iki kez karşı
karşıya getirmiş olan ilk iki dünya savaşı da ger-
çekte, paylaşım savaşlanydılar.
Her iki savaştan sonra dünya ülkeleri benzeri olay-
lann bir daha yaşanmaması için, uluslararası ve gü-
ya uluslarüstü örgütler kurdular.
Bunlardan birincisi Milletler Cemiyeti veya o za-
manki adıyla Cemiyet-i Akvam idi.
Hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığı, Italya'nın Ha-
beşistan'a saldırısı karşısında eli böğründe kal-
masından ve nihayet İkinci Dünya Savaşı'nın çık-
masından anlaşıldı.
• • •
Şimdi BM Güvenlik Konseyi ne yapacak?
ABD'nin yardakçısı ve çıkanndan küçük pay alan
Ingiltere ile biriikte, tramplen "stratejik ortağı" ile
birlikte, üçüncü paylaşım savaşını başlatması için
yeşil ışık yakacak mı?
Pek olası görünmüyor, ama bunun fazla önemi
olduğunu söylemek de mümkün değil. Çünkü BM
de kendi kıymeti harbiyesi olmadığını şimdiye dek
kanıtlamıştır.
ABD şu ya da bu biçimde, bu savaşı yapıp, de-
netimi eline almaya karariı.
Blair, Bush'un yanında, esas kovboyun yanın-
daki hınk deyici yardakçı rolünde.
Stratejik ortak Türkiye'nin konumu ve direnme
gücü ne?
Türkiye direnme gücünü, çok partili rejiminin he-
ba olmuş yıllannda, giderek artan ölçüde kendi
törpülemiştir, tıpkı "BirinciPaylaşım Savaşı"nda Al-
man'a karşı direnme gücünü tümden yitirmiş "stra-
tejik ortak!" Osmanlı Imparatoriuğu gibi.
Böyle bir güç olmayınca, dikkate değer bir di-
renme göstermeye hazır siyasi irade de olmuyor.
Üçüncü Paylaşım Savaşı'nın kendisine karşı ol-
duğunu bilen Avrupa'nın devleri, Çin, Rusya kar-
şı çıkıyorlar.
ABD bunlara kızıyor, tepki gösteriyor.
Stratejik ortak Türkiye'nin fiyakalı banş çabala-
nnı ise sabırla, hoşgörüyle izliyor.
Avrupa'ya kızan ABD, Türkiye'ye neden hiç kız-
mayıp hoşgörüyle bakıyor?
Ne dersiniz?
TJünüstlük Ödülleri'ne
Türkiye'den Nedim Şener aday
• İstanbul Haber Senisi - Toplumsal
Saydamlık Hareketi Deraeği, "Dürüstlük
Ödülleri" için Türkiye'den Milliyet muhabiri
Nedim Şener'i aday gösterdi. Toplumsal
Saydamlık Hareketi Derneği Başkanı Erciş
Kurtuluş, Hilton Oteli'nde düzenlediği basın
toplantısında, "Dürüstlük Ödülleri "ne
Türkiye'den seçtikleri adayın Milliyet
muhabiri Nedim Şener olduğunu ifade
ederek bu ödülün her yıl uluslararast düzlemde
yolsuzluklarla mücadele göstergelerine göre
verildiğini belirtti.Kurtuluş, Uluslararası
Dürüstlük Ödülleri'nin. 25 Mayıs 2003
tarihinde Seul'de yapılacak olan "11.
Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele
Konferansf'nın açılışında verileceğini kaydetti.
AKP lideri, zaman zaman siyasette bırakılan boşluklan bazı kurumlann doldurduğunu söyledi
Erdoğan: Ordunun yeri faridıDAVOS (AA) - AKP Genel Başka-
nı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyasette
boştuk bırakırsanız bazı kunımlar o
boşluğu doldurur. Türkiye'de de za-
man zaman bazı kunımlar bu boşlu-
ğu doldurmuştur" dedi.Erdoğan 3
Kasım seçimlerinin şaibeli olduğu
yönündeki tartışmalarla ilgili olarak
da "Türkhe'dc seçim obnuş bitmiştir.
Bundan sonra geriye dönûş diye bir
şey söz konusu değüdir" diye konuş-
tu.
Erdoğan, Dünya Ekonomik Foru-
mu toplantılanrun "Avrupa Yolun-
daki Engefler" başhkh toplantısına ka-
tüdı. ToplanudaErdoğan'a, "Alman-
ya, Ama Nereye" adlı Alman şiiri
anımsahlarak, "Avrupa, Ama Nere-
ye. Türkiye neden Avrupa Biıüği'ne
(AB) ahnmalı?" sorusu yöneltildi.
Erdoğan, AB'ye mekânsal bir bütün-
lük diye bakılmaması gerektiğini ifa-
de ederek, buna Güney Kıbns'ın
AB'ye alınmasını öraek gösterdi.
AB 'ye bir medeniyetler bütünleşme-
si olarak bakılmasında fayda gördü-
ğünü kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin
• Erdoğan, son yıllann en güçlü parlamentosunun yapılan son seçimlerde kurulduğunu
anımsatarak Türkiye'de nihai karan siyasi iradenin verdiğini söyledi. Siyasi iradenin en üst makam
olduğunu anlatan Erdoğan, ordunun ise ona bağlı anayasal kuruluşlardan biri olduğunu dile getirdi.
Avrupa ve Asya arasında önemli bir
köprü görevini üstlendiğini söyledi.
Türkiye'ye 2004 Aralık'ı için müza-
kere tarihi verildiğini hatırlatan Er-
doğan, bu sürecin kısaltılabileceğine
olan inancını dile getirdi.
Nihai karar siyasileriıı
AB'nin bir değerler birliği olduğu
görüşünü yineleyen Erdoğan, orduy-
la ilgili görüşlerini aktardı. Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşunda ordu-
nun farklı ve müstesna bir yerinin ol-
duğunu kaydeden Recep Tayyip Er-
doğan, "Shasetteboşhık bırakırsanız
bazı kunımlar o boşluğu doMurur. Za-
man zaman da bazı kunımlar o boş-
luğu Türkiye'de doldurmuşrur" de-
di. Gerek ordunun gerekse siyasi
iradenin alanlannın anayasa ile be-
lirlendiğini kaydeden Erdoğan, Tür-
kiye'de nihai karan siyasi iradenin
verdiğini söyledi. Siyasi iradenin en
üst makam olduğunu anlatan Erdo-
ğan, ordunun ise ona bağlı anayasal
kuruluşlardan biri olduğunu dile ge-
tirdi. Erdoğan, orduyu AB'ye karşı
gibi göstermenin yanlış olduğuna işa-
ret ederek, "Bazı takuıülar var gibi
geüyor bana~ Son 20 ay içinde Tür-
kiye'degerekü yasal değişikHkler, em-
sal ülkelere göre fazlasryla yapümış-
ör. Bunu Türkhe, iktidanyla, muha-
lefetiyle yapmıştır" dedi.
'SaJdın sanayiLJ
Erdoğan, dünyada savunma sana-
yii adı altında "sakhn sanaynnin" ol-
duğunu, pek çok ülkenin de bütçe-
lerinin önemli bir bölümünü "kan
ve ölüm için harcadığuu'' belirterek,
"Bu konuda ne yapacağız? Her ül-
ke bütçesinin büyük bir bölümünü
savunma sanayü adı altında saldın
sanayüne harcryor. Kimse, kitk im-
ha silahlannın kaldınbnası ve yok
edihnesi için uğraşmrvor" dedi.
Erdoğan, daha sonra katılımcıla-
nn sorulannı yanıtladı. Bir katılım-
cı, "Iraktehlikeü bir ülkc midir size
göre? ABD'nin bu konudaki tezieri-
nekaübyor musunuz?" şeklinde bir
soru yöneltti.Körfez Savaşı'nda Tür-
kiye'nin ciddi bir bedel ödediğini
belirten Erdoğan, Körfez Savaşı ne-
deniyle doğu ve güneydoğu bölge-
lerinde terörün arttığmı, on binler-
ce Türk insanmın kaybedildiğini,
100 milyar dolar civannda da eko-
nomik bir zarann söz konusu oldu-
ğunu anlattı.
AKP lideri, temaslan sonrasında
Davos'ta düzenlediği basın toplantı-
sında gazetecilerin iç siyasete yöne-
lik sorulannı yanıtladı. "Türkiye'de
seçim obnuş bitmiştir. Bundan sonra
geriye dönüş dhe bir şey söz konusu
değfldir" diye konuşan Erdoğan, "3
Kasını seçimlerinin şaibeliolduğu yo-
lundaki tartışmalan nasıl değeriendi-
riyorsunuz" şeklindekı soruyu şöy-
le yanıtladı:
'Seçim ohmış ve bitmiştir'
"Bunlan bir defa çok komik bulu-
yorum. YSK'nin verdiği karar tarû-
şılmaz. Anayasa Mahkemesi'nin ver-
diği karar geriye yürümez. Bunlar
açık karariardır. Bu işi bilnıeyenler
kalkıp bu tür itirazlarda bulunuyor,
bu da onlann gayet en doğal hakkı-
dır. YSKgerekK cevabı verecektir. Se-
çim yenilenmesi diye bir şey olamaz.
Biz hukuk devietinde yaşryoruz. Her
şey açık ve ortada. Anayasa Mahke-
mesi kararlannın gerrye yürümeye-
ceği açık ve net beDJdir. YSK karar-
lannın verdiği kararlanmn tarüşdıp
tarnşümayacağı beUidir. Bu iş olmuş
ve bitmiştir."
Erdoğan, Siirt'te yenilenecek seçim-
de aday olup olmayacağı ve karannı
ne zaman açıklayacağına ilişkin so-
ru üzerine ise "Ocak ayııun sonunda
hepsi belli olacak" dedi.
andanna, mahkemece
verilen yıknn karannı
gerçekleştirmekamacıyla
td örgüler ardmda kalan,
imam Yümaz'm eşkrinin
kaknğı öne sünllen evieri
tektekarayarakiçerde
bulunan eşyalann
dökümünü çıkanp
yediemine tesfim etti.
Tahlive işlemlerini izlemek
amacry la dün Akfirat'a
gekn Star Televizj'onu
muhabiri ve kameramanı
Hakan Tunç, imam
Yümaz'm mürirJerinin
sakhnsma uğradL Tunç,
jandannanm müdahalesiyk'
kurtankh.
MİLLÎ EĞtTtM BAKANI MUMCU
APK'nin başına
danışmanını atadı
Yılmaz, her türlü konforun olduğu çiftlikevini malikâneye çevirmiş
Imaın lüks yaşamı se\nıiş
OKTAYAPAYDIN
ALPERKIZILTAN
Tuzla'run Akfirat beldesinde
tankat şeyhi imam Yaşar Yıl-
maz'ın "cennetbahçesi
w
ne çe-
virdiği 50 dönümlük hazineye
ait alana kurulu malıkanelenn
boşaltılması işlemleri sürüyor.
Jandarma, mahkemece verilen
yüam karannı gerçekleştirmek
amacıyla tel örgülerle çevrili
olan ve Yümaz'ın eşlerinin kal-
dığı bildirilen evlerdeki eşya-
nın dökümünü çıkanp yediemi-
ne teslim etti.
Evlerden yüzlerce hayvan
postunun yanı sıra geyik, keçi,
boğa boynuzu çıkanldı. Türbe
haline dönüştürülen bir evde-
ki 12 sandukaya da el konuldu.
Yetkililer, hazineye ait 50 dö-
nümlük alandaki işgalin kaldı-
nlması çalışmalannın önümüz-
dekı hafta başmda bitirilmesi-
ni hedeflediklerini açıkladı.
Çiftlikteki evcil ve yabani hay-
vanlar, fstanbul Milli Parklar
ve Av Yaban Hayatı Başmü-
hendisliği'nce oluşturulan he-
yet nezaretinde toplandı. Ara-
lannda ceylan, karaca, dağ ke-
çisi, geyik, şahin, devekuşu,
sansar, yaban ördeği gibi yaba-
ni türlerin yanında kümes hay-
vanlan ile devenin de bulun-
duğu hayvanlar, Bursa Hayva-
nat Bahçesi'ne götürülecek.
Yaşar Yılmaz'a 1979'damet-
rekaresi 10 liradan 500 dönüm
arazisini sattığı belirtilen tbra-
him Koyuncu da tahliye işlem-
Murat
Sungur
AB genel
sekreteri
oluyor
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Türkiye'nin Helsinki zirve-
sinde adaylık statüsünü kazan-
masuıın ardından AB mevzuatı-
na uyum için koordinasyon ama-
cıyla kurulan AB Genel Sekre-
terliği'nin Volkan Vuraldan bo-
şalan makamı için AKP'nin yü-
rüttüğü planlar gerçekleşmedi.
Edinilen bilgilere göre Vu-
ral'dan boşalan makam için ge-
nel başkan ve başbakan, farklı
isimler önerdiler. Buna göre AKP
Genel Başkanı Recep Tayyip Er-
doğan, Kopenhag Zirvesi sürecin-
de etkin çahşmalar yapan IKV
Başkanı Meral Gezgin Eriş'e ge-
nel sekreterlik önerdi. Eriş'in
öneriye olumlu yaklaşmasının
ardından AB Genel Sekreterli-
ği'nin kuruluş yasasının genel
sekretenn seçimine ilişkin mad-
delerinin değiştirilmesi için
TBMM Anayasa Komisyonu'na
bir taslak sunuldu.
Ancak AKP'nin girişimlerinin
duyuhnasının ardından AKP ve
Eriş'e *Yasa değişip yol açılsa bi-
le y«ni genel sekreterin görevıe baş-
lay^bihnesi için gerekü kararna-
meye Cumhurbaşkam'nm onayı
gerekir. Cumhurbaşkam'nm dev-
leri sırasında çiftliğe geldi. De-
desinden kalan araziyi Yılmaz'a
sathğı için üzgün olduğunu an-
latan Koyuncu, çiftliğin kuru-
lu olduğu yerin ise Hazine ara-
zısi olduğunu söyledi.
Yılmaz'ın evlerindeki lüks
yaşam dikkat çekti. Bunun ya-
nı sıra kapı girişinde yer alan
ve aslan, kaplan, ayı postlan
ve yer döşekleriyle süslenen,
duvarlannda Arapça çeşitli ya-
zılar bulunan tablolar bulunu-
yor.
let geleneklerine aykın olarak
böyle bir kararnameyi imzala-
ması beklenmemeü" uyanlan gel-
di. Bu uyan üzerine Eriş. AKP'nin
önerisini reddetti.
Başbakan AbduOah Gül de AB
Genel Sekreterliği için emekli
Büyükelçi Cem Duna'yı önerdi.
Ancak Duna"nın öneriyi reddet-
tiği öğrenildi.
Bu gelişmelerin ardından hü-
kümet. TBMMdeki taslağı gen
çekti ve genel sekreterlik için adı
geçen Büyükelçi Murat Sun-
gar'ın kararnamesini hazırlaya-
rak Başbakanlık'a gönderdi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Milli Eğitim
Bakanı Erkan Mumcu, ba-
kanlığın merkez teşkilatı-
na bağlı birimlerine da-
nışmanlarını getirmeye
başladı. Mumcu, Araştır-
ma Planlama ve Koordi-
nasyon Kurulu (APK)
Başkanlığı'na danışmanı
MahmutEvkuran'ı vekâ-
leten atadı.
Kadrolaşma çalışmala-
nyla büyük tepki alan
Mumcu, bakanlığın önem-
li birimleri arasında yer
alan APK'nin başına, da-
nışmanı Evkuran'ı vekâle-
ten getirdi. tzinde olan Ah-
met Baştürk'ün görev sü-
resinin 15 Mart'ta bitecek
olmasına karşın odasının
kapısından adının çıkanl-
ması dikkat çekti.
APK, bakanlık nezdin-
de birçok yapılandırma
projesini tek başınayapar-
ken Devlet Planlama Teş-
kalatj 'nın Milli Eğitim Ba-
kanılığı içindeki bir kolu
olarak görev yapıyor.
Geçen hafta "Atama
Yükselme Yönetmeliği''ni
değışûrerek "kadrolaşma''
sinyali veren Mumcu, ön-
ceki gün de Çıraklık ve
Yaygın Eğitim Genel Mü-
dür Yardımcılığı'nda vekâ-
leten görev yapan Hüseyin
Karakuş'u karnu yönenmi
yükseklisansı yapan nadir
bürokratlardan biri olma-
sına karşın görevden al-
mıştı.
VALİLER KARARNAMESl YOLDA
İkddann bürokrat
operasyonu hazırhğı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)- AKP iktida-
nnın bürokratlara dönük
görevden alma operas-
yonu hız kesmiyor. Içiş-
leri Bakanhğı, 35-40 ki-
şilik valiler kararnamesi
hazırlaricen, Enerji ve Ta-
bii Kaynaklar Bakanh-
ğı'nda da büyük bir bü-
rokrat operasyonu başla-
dı. Enerji ve Tabiı Kay-
naklar Bakanı Hilnıî Gu-
ler'in. müsteşar, müste-
şar yardımcılan, BOTAŞ,
TEAŞ, TEDAŞ, DSl ve
Eri Holding'e bağlı genel
müdür ve yardımcılan-
nın da aralannda bulun-
duğu 40 bürokratın gö-
revden alınmasına iliş-
kin kararnameyi Çanka-
ya Köşkü'ne gönderdiği
öğrenildi.
Içişleri Bakanhğı, ön-
ceki hükümet dönemin-
de "koahsyon ortaklan
arasındaki anlaşmazhk
nedeniyle'' valiler karar-
namesinin geri çekıhne-
si üzerine yeni bir karar-
name hazırladı.
Içişleri Bakanı Ab-
dülkadir Aksu, 35-40
validen oluşan atarca lis-
tesini tamamlad ktan
sonra Çankaya fCöş-
kü'ne gönderecelc Ak-
su, kararname hazrlık-
lannı doğrulayaral, b u -
nun çok yakında ;ıka-
cağını belirtti.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoa.conr
Uğur Mumcu'nun öldünjlmesinin
üzerinden tam on yıl geçti. On yıldır,
aynı çaresizlik ve aynı öfkeyle o kötü
günü anımsıyoruz. Uğur, faili meçhul
cinayetlerin peşini bırakmayan, ısrar-
lı bir gazeteciydi. Onun Abdi Ipekçi
cinayeti, Doğan Öz cinayeti konu-
sunda tam biraraştırmacı gazeteci ve
yürekli bir aydın tutumuyla çaba sar-
fettiğini biliyoruz. Eski Cumhuriyet ar-
şivlerinde bu cinayetlerin izinde ko-
şan çok sayıda yazısını bulabiliriz.
Ipekçi'nin katili Ağca'nın peşinde ne
büyük gayretler göstermişti.
Uğur Mumcu, îpekçi ve öz cinayet-
lerinin arkasındaki Susurtuk gölgesini
en net gören gazetecilerden birisiydi.
Devlet içinde yerleşmiş cinayet şebe-
kelerinin kimliklerini en cesur ve en
açık belgeleriyleyayımlayan hep Uğur
Mumcu'ydu. Kimse Abdullan Çat-
lı'nın adından söz etmezken Abdullah
Çath'nın yaptıklarını o saptamıştı. Uğur
Mumcu, araştırmacı gazeteciliğin ve
devlet içindeki çetelerin peşinden ko-
şan örnek bir gazeteciydi.
• • •
Uğur Mumcu'yu öldürdüğü söy-
Uğur'un Ölümünün 10. Yılı
lenen bazı kişiler yakalandı ve yargı-
landı. Ancak bu cinayetin arkasın-
daki esrar perdesi aralanmadı. Mu-
ammer Aksoy'u, Bahriye Üçok'u,
Ahmet Taner Kışlalı'yı öldüren ka-
tillerin de kimler olduğunu, arkalann-
da hangi güçlerin bulunduğunu hiç-
bir zaman öğrenemedik. Aslında Uğur
Mumcu'nun yaptıklanna bakarak, ci-
nayetin siyasi amaçlannı ortaya çı-
karmak mümkün. Uğur öldürüldü-
ğünde dönemin Emniyet Genel Mü-
dürü, günümüzün DYP Genel Baş-
kanı Mehmet Ağar, Güldal Mum-
cu'ya, "Bu cinayet zor çözülür. Bu
olay bir duvar gibidir, tuğlanın biri-
sini çekersek bütün duvar yıkılır"
şeklinde bir değerlendinmede bulun-
muştu.
Ağar'ın bu sözleri üzerinde çok
durulmadı. Bir Emniyet Genel Mü-
dürü böyle birdeğerlendirmede ne-
den bulunmuştu? Mehmet Ağar,
şimdi bir siyasi partinin genel baş-
kanı; bugün yeniden kendisine so-
rulabilir, ne demek istediği. Ancak da-
ha da önemlisi, Uğur Mumcu'nun ve
bütün bu faili meçhul cinayetlerin
hâlâ çözülemediği sorusudur. "Türk
devleti güçlüdür" sözü çok söyle-
nir. Gerçekten de bu gücü hepimiz
hissediyoruz. Uğurdahissetmişti. 12
Mart 1971 askeri darbesinden son-
ra ülkücülerin ihbarıylatutuklanmış
ve cezaevinde kalmıştı. Tahliye ol-
duktan sonra onu "Sakıncalı Piya-
de" yaptılar. Askerliğini er olarak
yapmak zorunda kaldı. O zaman bu
ülkeyi "komünistlerden kurtaraca-
ğı"n\ söyleyen darbeciler, Uğur'u da
bu kurtarma eyleminin bir parçası
olarak önce askeri cezaevine atmış-
lar, sonra da er olarak askere almış-
lardı.
•••
Uğur'un yazılarını, önemli bir olay
patlak verdiğinde karıştırmayı, bu
konuda acaba ne söylemişti diyerek
gözden geçirmeyi kendime bir gö-
rev biliyorum. ömeğin, Teğmen Dok-
tor Necdet Güçlü'nün katili Ibrahim
Doğan'ın Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi'nde doktor olarak görev yaptığı-
nı bir gazete fotoğrafında gördü-
ğümde hemen Uğur'un yazılarına
koştum. Ibrahim Doğan'ın Güçlü'yü
öldürdüğü silahın bir teğmene ait
olduğunu ilk Uğur Mumcu yazmış-
tı. O zaman teğmen olan Fehmi AJ-
tınbilek, bu silah olayına rağmen
subaylığını sürdürmüştü. Onu daha
sonra Ibrahim Kaypakkaya'nın ya-
kalanmasında yüzbaşı olarak, daha
başka olaylarda ise albay olarak gör-
dük. Uğur bunları köşesinde hep
anımsattı. Necdet Güçlü cinayetin-
de kullanılan diğer silahın sahibi de
bir teğmendi onun da adı Uğur'un
köşesinde sık sık yer aldı.
Bütün bunları düşünmemin sebe-
bi, Uğur'un devlet içindeki faşist çe-
teleşme ile en fazla uğraşan, bu ko-
nuda en çok çaba gösteren ga:ete-
cı olmasıydı. Bu, onun ölümünLn a r -
kasındaki sımn daasıl sebebi olimaz
mı? Bu konuda ne kadar gayretgös-
terildi, ipuçları bu açılardan ne tediar
değerlendirildi?
•••
Uğur Mumcu'un anısı önCnde
üziintüyleeğiliyorum. Bızonun /ap>-
tıklarını yapamadık. Cinayetin i i e r i -
ne gidecek araştırmacı gazeteciğiin
gereğini yerine getiremedik. Lğur,
Abdi Ipekçi cinayetinin bütün arieı--
rını tekertekerçözmüştü. Buna"aQ-
men bu cinayetin üzerine gidilnedii.
Gıdilmesi istenmedi. Herşeyi lıldli-
ğirniz halde her şey sır gibi teldfcı.
Uğur Mumcu cinayetinde ise
deyse hiçbir adım atılamadı. Bi;g
zeteciler de sınıfta kaldık. Onu ı b « -
raktığı yerden bu çalışmayı gös^r^-
medik.
Uğur'un öldünjlmesinin üzerirJes»!
10 yıl, Abdi Ipekçi cinayetinin üzfir»-
de ise 24 yıl geçti. Nerede bu L k ^ -
nin gazetecileri? Nerede araştınat--
cı gazetecilikle övünen meslekt^l^-
rı? Yazık! Çok yazık!