Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 OCAK 2003 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Gecikmiş kararın apdı
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih
Kanadoğlu'nun 23 Ekim 2002 günü A-K-P'nin
kapatılması için dava açarken ileri sürdüğü
"Recep Tayyip Erdoğan'ın genel başkanlığının
tedbiren önlenmesi"ne ilişkin istemini ivedilikle
mahkemenin gündemine taşısaydı, bugün çok
şey değişirdi, çok şey!
Görünen şu: Bumin, Recep Tayyip Erdoğan'ın
yaranna çıkanlan "kişiye özel" anayasa
değişikliklerini beklemiş, ondan sonra
toplamıştır mahkeme heyetini...
Heyetin gecikerek verdiği karar da bellidir
Recep Tayyip Erdoğan A-K-P Genel Başkanı
değildir!
Bu karann, 2.5 ay önce, hem de 3 Kasım
seçimlerinden önce verildiğini bir düşünün!..
Heyetin bu karanna karşı çıkanlar kimler?
Başta Mustafa Bumin olmak üzere Haşim
Kılıç, Sacit Adalı, Yalçın Acargün ve eski
başbakan Yıldınm Akbulut'un eşi Samia
Akbulut.
Bu beş üyenin ortak özelliği ne?
Hepsi de, eski ANAP Genel Başkanı Turgut
Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Anayasa
Mahkemesi'ne atanmışlar.
Söz Turgut Özal'dan açılmışken, Turgut özal'ın
kardeşi Korkut Özal, Recep Tayyip Erdoğan
için bir televizyon kanalında ne demişti,
anımsayalım:
"Bizden feyiz almıştır, etkilenmiştir. O, 'seçilmiş
insan'd/r."
Anlamlı yanıt
Demokratik kitle örgütlerinin "Savaşa Hayır"
programlannın ön hazırlıklanndan bir öykücük:
Sakatlar Federasyonu Başkanı Faruk Oztimur,
"Biz hazınz" demiş, "ne zaman isterseniz
yüzlerce üyemiz meydanlarda olur. Sakatlık
bizde kalsın."
Son tümcenin ne anlama geldiği sorulunca
öztimur ikiletmeden yanıtı yapıştırmış:
"Çünkü, savaş yeni sakatlar demektir."
ISIK KANSU
Mumcu'yu özlemle anarken.Uğur Mumcu'nun aramızdan zorla
alınışının 10. yıldönümündeyiz. Mumcu
bizim toplumsal belleğimizdir.
Unutturulmak istense de, unutmak olası
değildir.
Uğur Mumcu, "Rabıta" kitabında Al
Baraka Türk finans kurumunun kuruluş
sürecini anlatırken, o dönemdeki Al
Baraka Türk'ün yönetim kurulunda
Suudilerle birlikte yer alan Kemal
Unakıtan'dan da söz eder.
Unakıtan, Mumcu'nun kitabının ilk
baskısından tam 15 yıl sonra karşımıza
A-K-P'nin Maliye Bakanı olarak çıkar.
Mumcu, aynı kitabın bir başka
sayfasında da bir vakfın kuruculannı
sayar. Kuruculardan biri Mustafa Latif
Topbaş'tır. Mustafa Latif Topbaş bugün
-araştırmacı yazar Ergün Poyraz'ın
Patlak Ampul kitabındaki saptamalanna
göre- BİM AŞ'nin ortakları arasındadır.
BİM AŞ'nin diğer ortağı bilindiği üzere
Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı,
A-K-P'nin kuruculanndan CUneyd
Zapsu'dur.
Mumcu'nun sözünü ettiği bu vakfın
diğer bir kurucusu ise yine bugünün
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'dır.
Vakfın adına gelince! Çok dikkat çekici:
"Bereket Vakfı."
Bugün yaşasaydı, Uğur Mumcu'nun,
vergi affı çıkararak kendini kurtaran
Kemal Unakıtan ve tüm "dava"
arkadaşlan için ne söyleyeceğini duyar
gibiyiz:
"Allah bin bereket versin..."
Manisa'da gençlere işkence
yaptıkian gerekçesiyle 10
polis memurunun 60 ile 130
ay arasında hapis cezasına
çarptıntmalarına ilişkin karar,
geçen ekim ayında verilmişti.
Karar sonrası konuştuğumuz
gençterin avukatlanndan
Sabri Ergül, davanın Mayıs
2003'te zamanaşimına
uğrayacağını vurgulamış,
özellikle kJarenin
engeltemeleri yûzönden
sürecin uzatıtdığı kaygısını
iletmişti. Ekim ayından bu
yana 2.5 ay geçti. Ergül, bu
sûre içinde kaygılanmakta ne
kadar haklı olduğunu bir kez
daha gözledi:
"Mahkeme karannın
sanıklara iletilmesi
aşamasında yine zortuklar
Kaygı sürüyor
yaşadık. Tek tek iigilendik
tebligatlann zamanında
yerine ulaşması için. Zaman
zaman tebliğ mazbatalannın
kaybolması ile karşı karşıya
kaldık. Avukatlar olarak
muhtartarta, PTT idaresi ile
yakın temas kurduk. Buna
rağmen, tüm aşamalar
tamamlanıp dosyanın
Yargrtay Cumhuriyet
Başsavcıtığı'na ulaştınlması
sûreci tam 2.5 ay sürdü.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın, dosyanın
kendisirte utaşmasından
yaklaşık bir hafta sonra
onama tebliğnamesini
açıklaması ise takdire şayan
bir durumdur."
Sabri Ergül, Türk yargısına
gönülden inandiklannı özenle
belirtiyon "Herşeye rağmen
yargı çalışıyor bu ülkede.
Kimi zaman hatalar yapıyor,
ama kendi iç işleyişi içinde o
hatayı da düzeltiyor.
Türkiye'de yasama ve
yürütme yargının arkasında
dursa, tüm olanaksızlıklara
karşın yargının, bugünkü
yasalaria bile çok daha
kararlara varacağı
inancındayım. Ama,
izlediğimiz Manisa davasında
gördüğümüz gibi idare elini
kolunu bağlıyor yargının.
Adaletin yerine getirilmesini
geciktiriyor."
Manisa davasında mahkûm
olan 10 polisin dosyast şimdi
Yargrtay 8. Dairesi'nde
görüşülecek. Ergül, yine
zamanaştmı açıstndan
kaygılı:
"Aynı süreç yine yaşanabilir.
Çok süratli olmak gerekiyor.
Onama tebliğnamesi
sanıklara tebliğ edilecek.
Daireden dunjşmalı murafaa
istenecek büyûk olasılıkla.
Dunışma günü bildirilecek,
Se/fe' murafaa ertelenecek, o
da tek tek bildirilecek.
Idarenin bu tebligatlan da
geciktirme olasılığı çok
yüksekr
Sabri Ergül, özetle yaıgı
açısından umutlu, idare
açtsından umutsuz.
ARAYIŞ
TOKTAMŞ ATEŞ
Halka Rağmen...
Rivayet olunur ya da kimile-
ri dillerinden düşürmezler ki,
Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ör-
gütlenmeye çabalandığı günler-
de, Ismet Paşa yanındaki genç
subaylara, yoldaki köylüleri gös-
tererek, "Bize herkes düşman"
demiş, "Bize bu insanlar bile
düşman"...
ve Cumhuriyet'in, "halka rağ-
men" gerçekleştiğini "zanne-
den" ya da "vehmeden" kim-
seler, sürekli olarak bunu anım-
sarlar ve anımsatırlar. Aslında,
yalanda değildir. Muhtemelen
böyle bir konuşma gerçekten
olmuştur. Ama o günlerin ko-
şullan, kimsenin aklınagelmez.
Halk yorgundur, bezgindir,
umutsuzdur. Libya savaşından
beri, neredeyse 10 yıldır savaş-
maktadır. Balkan Savaşlan, 1.
Dünya Savaşı... Ve "artık bitti"
denildiği bir dönemde "Hadi
arkadaşlar" denilmektedir, "Va-
tan elden gidiyor, yeniden to-
parianalım..." Acaba toplana-
cak hal kalmış mıdır?
Ve cahil bazı insanlann, ken-
dilerini yeniden savaşa davet
edenlere "sıcak bakmaması"
doğal değil mi? Ancak bu, "hal-
kın subaylara düşman olma-
sı" olarak açıkJanamaz. Açıklan-
maması gerekir. Bunu böyle
açıklamak, insafsızlıktır.
• • •
Fakat bu düşünce, sadece
Cumhuriyetimizin düşmanlan
tarafından dile getirilmez. Kimi
zaman Cumhuriyetimizin dost-
lan da, bu görüşü "doğru birgö-
rüş" olarak değeriendirirler.
Bundan bir süre önce bir te-
levizyon programında, Kıbrıs
tartışılıyordu. Çok sevimli bul-
duğum Altemur Kılıç, Kıbrıs
konusundaki görüşlerini anla-
tırken, sözü Ulusal Kurtuluş Sa-
vaşımıza getirdi ve bu savaşın
"bir avuç aydın ve subayla"
yapıldığını vurgulayarak, "Ulu-
sal Kurtuluş Savaşımız, halka
rağmenyapılmıştır" deyiverdi.
Sayın Kılıç'ın içtenliğinden ve
Türk Devrimi'ne bağlılığından
şüphe edemeyiz. Ve o gece
toplantının heyecanı içinde di-
le getirdiği bu görüşü, başka or-
tamlarda da aynı rahatlıkla di-
le getirebilir mi, bilemiyorum. Fa-
kat dile getirseler de, getirme-
seler de, "Türk devriminin hal-
ka rağmen gerçekleştirildiği-
ne" inanan çok kişi vardır. Ve
maalesef bunlardan bir bölümü,
Türk Devrimi'ne bağlı olduğu-
nu ve Atatürkçü olduğunu zan-
neden kişilerdir.
• • •
Geçen haftalardaki bir ya-
zımda, Sayın Suat llhan'ın bir
konuşmasmı eteştirmiş ve MGA
Kumandanı olarak tanıdığım
"Paşa "nın, Atatürkçülük konu-
sundaki yaklaşımını yadırgadı-
ğımı dile getirmiştim.
Nazik bir mektup gönderdi-
ter ve kendilerini, ifbhar ettiği kar-
deşleri Sedat llhan'la kanştır-
dığımı açıkladılar. Suat Paşa,
Akademi Kumandanlığı göre-
vinde bulunmamış. Fakat böy-
lesine bir yakınlığı tahmin bile
edemediğim için, "llhan" so-
yadını görünce, Suat ve Sedat
paşaları kanştırmıştım. "llhan
Ailesi"ne ne mutlu. Eminim ev-
latları da, aynı aydınlık çizgiyi
sürdürüyorlardır. Her ikisine de,
uzun ve başanlarla dolu yaşam
diliyorum.
• • •
Sayın Kılıç ve Sayın llhan'ın
Atatürk anlayışı, benim anla-
yışıma göre "katı Atatürkçü-
lük" çerçevesinde değerlendi-
rilmeli. Aslında, görüşleri arasın-
da farklar olmasına karşın, bu
değerli iki kişinin ortak nokta-
sı, "ödünsüz" olmalan. Oysa-
ki benim Atatürk veAtatürkçü-
lük anlayışım, biraz daha "es-
nek".
12 Eylül darbesinden önce
Atatürkçülük, en azından bizim
çevremizde, hiç tartışılmazdı.
Bazı istisnalanna karşın, üni-
versite çevrelerinde hernangi
bir meslektaşımızın, "Atatürk-
çü olmaması" düşünülemez-
di. Fakat 12 Eylül sonrasında,
öyle "Atatürkçüler" ortaya çık-
tı ki, kimi arkadaşlarımız ken-
dilerini onlarla özdeş göreme-
diler.
Belki yanılıyorum ama ben
hâlâ Atatürk'ün "güler yüzü-
ne" gölge düşürülmemesinden
yanayım. Atatürk, halkı sevgiy-
le kucaklar ve sarmalardı... Ve
doğrusu budur.
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakfa turk.net
ÇİZGÎLİK KÂMİL MASARACI
HARBl SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com
KEDİ LEVO APTÜüKA
Ci ÇÖZÜMSÜZLLk, I /^TIPKI ORJADOSa'ûAKl
VUNAN \ r / FİÜSTİN \/£/SKAı2-
V UL USCUJ- UKLAR/MH K£.
aptulika <ı studyoimge.com.
2000 Model Opel Astra CD HB.
120.000 km'de, temiz, sahibinden
19.000.000.000.-TL."ye
0 532 315 11 58
Ç
TÜRK VE VUNAN
Ü$CULUĞü
ZEKABET/A/-
SATILIK BMW
1997 Model 320i
Deri döşeme full aksesuvar
120.000 km'de, ilk sahibinden.
Tel: 0 532 314 16 70
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAIS 25Ocak
SATILIK
90 Model HONDA ACCORD
full-otomatik vites
0 532 616 05 29 - 0 212 23182 66
EGZOTIK ULKELERIN ÇEK/CIUGt..
1874'TE BUGÛN, ÜA/LÜ /N6İLİZ Y/OARI SOME£Ş£r MAÜSMAM (SO-
MfZS/r MOH/M') PAKİS'TS OOĞOü. BAeASI İtVGİLiZ £L.ÇİUĞıUOE
&Ö&BI/U OU>U6UAf0AAt, YAŞANTrS'lUlN İLK YfLLA&tMDA BİR
FRAUSIZ. KAPAe iri Ö<$&€*/£>/ BU YABAMCf OİLİ.. 4NCAIC
AKJNESıUİN ÖLÜMÜNOEU SOfJISA, 1O
ZoeuyLA TTP ÖĞKEN/Mİ yAfTt AMA, OOK
TCRl.UK Y£&ME, LfESLEK OLAISAK yAZA/StJĞ/
SEÇTr'. yAPtTlARtNPA, İNSAMIN OO&ASINI,
LİK SOtZUN(-A£tNt &4ŞA/Z/L/ SİS OİLLE ANLA-
TAN MAUGHAM'IM D/GER ÖNEAAÜ ÖZ£C-U-
Si PE, YAŞANAM ORTAMI ÇCGU KEZj İYI TA-
NIPIĞI PASİFİK VE UZAK0OĞU ÜL.KELBEİN-
DEN secMes/yo/. EGZOT/K ATMOSFEIZ,
OAJUN VAZGE-Ç&MeO/Ğf ÖĞELE&İH BAÇ'NDA GEüRbİ
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Çırağan Zirvesi:
Şeytan Ayrıntıdadır.
Göz kamaştıran pınl pınl bir kış güneşi... Salonla-
n boydan boya kaplayan pencerelerden dışanya bak-
tığınızda hemen kıyıya yanaşmış; NATO'ya ait bir sa-
vaş gemisi görüyorsunuz... Olağandışı ilk sinyal...
Bakışlannızı içeri çevirdiğinizde sanklı, cüppeli, ke-
fıyeli delegasyon mensuplan... Koridorlarda türban-
lı, çarşaflı kadınlar... Alışılmışın dışında, değişik, ye-
ni bir atmosfer bu... Adını koyamadığınız ve mantı-
ken de tam olarak temellendiremediğiniz, hafif bir "ga-
ripseme", "yabancılaşma" duygusuna kapılıyorsu-
nuz. "Osmanlı Batılılaşmasının" simgelerinden biri olan
Çırağan Sarayf nda, güçlü bir "Doğu havası", bir
"Doğu rüzgân" esiyor.
AGİT ve daha sonra AB - Islam ülkelerini bir ara-
ya getiren "Uygariıklar Buluşması" doruklan ardın-
dan önemli bir toplantıya daha tanık oluyor tarihi sa-
ray. Beş Ortadoğu ülkesinin dışişleri bakanlannı Tür-
kiye'nin "banş çağnsı" altında birieştiren doruk bu...
Basın mensuplanna aynlan "yiyecek-içecek" bö-
lümünde içki servisi yapılmıyor ömeğin. Çay, kahve,
kola, meyve suyu, meşrubat... Şöyle soğuk bir bira
yok. llla olması mı lazım? Hayır ama çok değil bun-
dan bir yıl önce, 11 Eylül'ün ertesinde yapılan AB -
Islam ülkeleri doruğunda vardı. Efes Pilsen'in aynı bö-
lümde kurduğu "sfand"lerde buz gibi biralaria susuz-
luğumuzu giderip soluklanmıştık. Fark dikkat çeki-
yor. Yer aynı yer. Ancak konuklar arasında bu kez AB
ülkeleri yok. Ve işbaşında AKP iktidan...
"Bu bir dönemeç mi? Kopenhag'da istediğini el-
de edemeyen Türkiye, yüzünü Ortadoğu'ya mı dö-
nüyor?"
Zirve koridorlannda Batılı gazetecilerin en çoksor-
duklan soru... Içerik ve taşıdığı mesajlar açısından hiç-
bir biçimde AB ile çatışan bir doruk olmadı bu. Bila-
kis. Malum, en önemli iki AB ülkesi Almanya ve Fran-
sa, 15'ler içindeki "anti-savaş "cephesininbaşınıçe-
kiyor. Türkiye'nin bölgede aldığı banş inisiyatifi hem
"zamanlama", hem "diplomatik içerik" açısından Çı-
rağan'daki buluşmayla eşzamanlı olarak Istanbul'a
gelen Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fıscher ve Or-
tadoğu'ya banş çıkarması yapmaya hazırlanan AB
Dönem Başkanı Yorgo Papandreu tarafından tered-
dütsüz takdir topladı. Ama dediğim gibi bu aynı za-
manda bir tarz, bir üslup meselesi. Türkiye gibi "Ba-
tı" ve "Doğulu" kimliği arasında sürekli yalpalayan
bir ülkede aynntılar dikkat çekiyor. "Şeytan Aynntı-
da" misali, aynntı bazen içeriğin önüne geçiyor.
Sözle öz arasındaki uçurum
Bu toplantının en ilginç yanlanndan biri, zirveyi iz-
leyen yabancı gazetecilerin kulis arkasında yapbğı yo-
rumlardı. Bir Arap kadın gazeteci mesela: "Ortado-
ğulu dışişleri bakanlannın kendi aralannda içerde
konuştuklanyla dışanya verdikleri mesajlararasında
uçurum var!" dedi. "Aralannda sürekli Saddam'yn
sürgüne gitmesi meselesini konuşuyoriar. Bunun
Irak krizine en iyi çözüm olduğunu söylüyoriar. An-
cak mikrofon tuttuğunuzda, söylemler radikal bi-
çimde değişiyor. 'Bu Irak halkının bileceği iş! Biz ka-
nşmayız' diyoriar..." ' ' '
İçki servisinden çok daha belirieyici olan bu "şef-
faflık" farkı, Çırağan'daki son zirveyi önceki ömek-
lerinden ayırt edici en önemli özelliklerinden biriydi.
Bir Iranlı gazeteci mesela, Iran'da zirveye ilişkin çı-
kan haberierin iki ana noktadan ibaret olduğunu söy-
ledi: "Bir: Yabancılar bu işe kanşmasın. İki: Irak hal-
kı kendi kaderini kendi tayin etsin." Ve hemen ardın-
dan ekledi: "Biz sizin gibi her şeyi öyle uluorta ko-
nuşmayız!"
Başka bir "zihniyet", başka bir "duruş"... Kaynak-
lara doğrudan ulaşamamak. Delegasyon mensup-
lanyla doğrudan diyalog kuramamak... Çırağan Sa-
rayfnda en çok bu "kopukluğu" hissettim önceki
gün. Bir ara aralannda sanklı bir adamın da olduğu
bir Iranlı gruba yaklaşıp soru sormaya çalıştım. Gör-
mezden geldiler. Şefrafmışım gibi sanki...
"VVashington Post"un muhabiri Kari Vıck'in "zir-
ve izlenimleri" Çırağan'daki havanın en kısa özetiy-
di. "ABD ve Islam-Arap dünyası (Batı ve Doğu), bu
iki kanalı nasıl birarada tutacak Türkiye? Kafam ka-
nştı" dedi Vick. Ne yalan söyleyeyim. Benim de... Be-
nim de kafam kanştı.
BULMACA SEDAT YAŞAYÂN
SOLDANSAĞA:
l/31Ocak-21
Mart arasın-
daki 50 gün-
lük kış döne- 3
mine verilen 4
ad... Yapısına
girdiği sözcü-
ğe "iki, çift" 6
anlamı katan 7
yabancı önek. «
2/ Yürürken
dayanmak 9
için kullanılan kalın
sopa... Tekke edebi-
yatı şiir türlerinden
biri. 3/Azgelişmişbir „
ülkeyi Birleşmiş Mil-
letler adına yönetmek
için kimi büyük dev-
letlere verilen vekil-
lik...Yapma,etme. 4/
Yirmi sekiz taşla oy-
8
nananbiroyun. 5/Ye- ®
niçeri aylıklanna yapılan zam... Halk dilinde m-
sıra verilen ad. 6/Neon elementinin simgesi... Şr-
nak'ın bir ilçesi. II Bir müzik parçasınm son b>-
lûmü... Gümüşün simgesi. 8/ Bir yere süslene
amacıyla verilen düzen... Katışıksız, saf. 9/Birpe/-
gamber... Konya'nın, kaplıcasıyla ünlü bir ilçeâ.
YUKAMDAN AŞAĞr^A:
1/ Doğu Akdeniz havzasında görülen sıcak, toru
ve kuru rüzgâr... Fül çekiminde "yaşanan geçmş
zaman" eki. 2/Fotoğraf duyarhğını belirtmekte kü-
lanılan sayısal değer... Soluk. 3/ Susığm... Tük
nıüziğinde "usul" anlamnîda kullanılan sözcük. t/
Maskeli balolarda giyilen kukuletalı uzun giysi. V
Emanet... Buğdaygillerdenbirbitki. 6/Birsorus>-
zü... Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kıa
şiir. 7/Yanşmalarda sonucu belirleyen son karşıl^-
ma... "Alçak Gerilim' anlamında kullanılan kısat-
ma. 8/Tiyatroda, olayın geçtiği yeri göstermek içn
kullanılan nesnelerin tümü... " — biziz bal bizd-
dir" (Hasan Dede). 9/"— Çelik": Fotoğrafçumz..
Akdeniz yöresinde yetişen bir ağaççık.