23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2003 ÇARŞAfl OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Bölge, Ülke ve ilke ' LÜBNAN televizyonunun Irak, Ürdün, Mısır.ve' Türkiye'den konuşmacılarla yaptjğı uzaktan ka- tılımlı tartışma programında Iraklı şöyle'demişti geçen gün: "Araplar, başkâ'konularda olduğugi- bi, Amerika'nın savaş,girişimikonusunda da bir araya gelip tek tutum oluştüramadılar. Ortado- ğu'nun başına ne geldiyse hep bundan geldi." Bunları duyunca, GüJ hükümetinin bölgede harcadığı ortak tutum oluşturma çabası daha da önem kazanıyor. Çünkü, Avrupa peşinde koşmak- tan kendi komşulannı ihmal eden Türkiye, kabul edelim ki, aynı zamanda bir Ortadoğu ülkesidir de. Araplar kendi aralarında, onlarla da Iranlılar bir araya gelip bunu başaramıyorlarsa, Anka- ra'ya düşen bazı ödevler var demektir. Yeter ki, bunlar "Amerika'nın maşası" suçla- masına yol açmayacak biçimde, özenle ve titiz- likle yerine getirilebilsin. Hiç kuşku duyulmasın, böyle bir başarı, ister istemez, Türk/ye'nin baş- ka yerlerdeki ağıriığını da arttıracaktır. Dünya devleti olmak gibi aşın bir iddiaya ka- pılmadan zaman zaman söylendiği gibi eğer Türkiye bir "bölge devleti" sayılıyorsa, her şey- den önce kendisinin buna inanması ve öyle dav- ranması, güvenilir, sözü dinlenir bir ülke olması şarttır. Kendi gücüne inanmadan yola çıkana kimse inanmaz. Böyle olunca, bölgeyle ilgili her konuda, bek- lemek ve hep başkalannın yaptıklanna tepki gös- termek yerine, gerektiği zaman ön/em almanın ve girişimci olmanın kazandıracağı şeyler de vardır. Bu bakımdan, Türk askerinin, Amerika kendi sa- vaşını başlatmadan Kuzey Irak'a girmesi çok do- ğal sayılmalı ve bu böylece anlatılmalıdır. Yalnız olası bir göç dalgasını durdurmak için değil, In- giltere'nin gölgesindebir Kürtdevletinin kurulma- sına karşı kendi çıkaıiannın gerektirdiği önlem- ler açısından da. Amerika'nın Anadolu'yu kullanarak ve Türki- ye'nin başına bela açarak kuzeyden cephe açmasını da önleyecek böylebir davranışın iki ko- şulu olmalı. Birincisi, Bağdat'ın rızasını almak ve bunun ona yarayacağını anlatmak. Başkatürlüsü, kom- şunun toprak bütünlüğünü bozucu bir fırsatçılık sayılır. Ikincisi, yurtdışına asker gönderme anlamı ta- şıyan bu girişimi Meclis karanna dayandırmak. Bu, önemli bir anayasa ilkesinin yerine getirilme- sidir. • • Oyle anlaşılıyor ki, iktidar, yalnız bu noktada değil, Amerika'nın savaşta Türk topraklan- nı kullanmasında da sorunu Meclis'e taşımak açısından tereddüt geçırmektedir. Devletin te- mel kurallannı göz ardı eden, sorumluluk yüklen- mek istemeyen, her şeyi askerin sırtına yıkmaya çalışan bir yaklaşım. Oysa, dünya ya da bölge devleti olarak saygı görmek, her şeyden önce devlet olmayı, yani kendi kuraJlanna saygı göstermeyi gerektirir. M. Eğitim, Laik Sistemle Özdeştir... , • Sanki başka meslek okullanndaki gençlerimiz okullarına meslekleriyle ilgili kıyafetleriyle gidip gelmekteymiş gibi bizzat bakanın ÎHL'lerdeki kızlann okullanna başörtüsü ile gidip gelmelermi savunmaya başlaması aynca düşündürücüdür. Ayşe GÜROCAK 21. Dönem Ankara Milletvekili 3 Kasım 2002 seçımleriyle birlikte üikemız yeni bir döneme girdi. AKP'nın anayasayı değiştirmeye yeter sınınnda çoğunlukla kurduğu 58. hükümeti dikkatle izlemek he- pimizın görevi durumuna geldi. Çünkü, AKP'ninenyetkiüağızlanndan ortayakoy- duğu kimliği Cumhuriyetin femel değerle- ri açısından yeterince açık seçik değildir. Çünkü, bugün AKP'de yer alan birçok si- yasinin gecmişi,Cumhuriyetin temeldeğer- İerine, özellikle laiktiğe ve laik eğhıme gere- ken saygjyı göstermemenin örnekJerini la- şımaktadir. Bu koşullar altında, Cumhuriyetin temel değerlerini yeni kuşaklara aktarmanın en önemli araeı olan 'uhısaleğitim sistemi'nde ve ulusal eğitim teşkilatı olan Miffi Eğitim Bakanhğı'ndaki gelişmelere dikkatle eğil- mek bir zorunluluktur. Örneğin, AKP hü- kümetinin Milli Eğitim Bakaru ErkanMum- cu, yeni görevıne gelmesinden sonra yap- tığı ilk açıklamalarda bile, eğitim sistemin- de ve Milli Eğitim Bakanlığı yönetici kad- rolannda önemli değişikliklere gideceğini sakJamamıştır. İmam hatip liseteri(İHL), din görevKleri- nin ulusai egjtim sistemi içinde ve beffi bir standarfta yetiştirilmesi için vardır, daha doğrusuvar oftnahdır.57.hükümetdönemin- de IHL'leribu esasa oturtan bir yaklaşon ser- giknmis ve uyguJanmışnr. Bugün bu yakJa- şımın da, uygulamamn da değışeceği yönün- de açık işaretler vardır Örneğin, bizzat Ba- kan Mumcu, İHL'lerde kız öğrencılerin oku- la başörtüsüyle gelip gitmelerinin sakınca- h olmadığını söylemeye başlamıştır. Hü- kümet Programı'ndagenel hselerle meslek liseleri arasında üniversiteye ginşteki ada- letsizliğın giderileceği vurgulanmaktadır. Adaletsizliği giderme adı altında IHL me- zunlannın genel lıse mezunlan gibi ışlem görmesi yolunun açılması kuvvetle muhte- meldir. Mesleksel ve teknik ortaöğretim kurum- lan, orta düzey nitelikli insan gücü yetiştir- mek amaçlı okullardır. Bu okullardan me- zun olan gençlenn büyük çoğunluğunun eğitim aldıklan alanda orta düzey teknik eleman olarak çahşmaya başlamaları arzu edilir ve bekJenir. Tabii ki, bu gençlerin yükseköğrenime devam etme yolu da açık olmalıdır. Ancak, buyol sadece kendi mes- leksel alanlanndayüreklendirici, öbüralan- Iarda ise daha yüksek bir başan gösterme- leri koşuluna bağlı olmalıdır. Kanununu 57. hükümet döneminde çıkardığımız ve uy- gulamasına 2002'de başladığımız meslek- sel eğitim bölgesi uygulaması ile yapılan da budur. Çünkü, mesleksel eğitim genelde pahah bir eğitimdir. Insankaynaklan açısından da özel amaçlı, orta düzey teknik elemanı ye- tiştirmek amaçhdır. Ortaöğretimde meslek okullannı tercih eden gençleri kendi dalla- n dışındaki yükseköğrenim programlanna yöneltici yöndeki teşvikler, orta düzey ye- tişmiş insan gücünün de ekonomik kaynak- lanndaisrafedihnesi, yerinde ve doğru kul- lanılmaması olur. ÜlkenıizdeİHL'Ierinzamaniçindenasd bir getişmegösterdiği bugünedeğin çokyazıldı, çok anlaöldı. W. BeşYıOıkKaJkuuna Pianı, daha 1970'lerin sonJannda,bu okullann ku- rulukapasitesinin gereksinimduyulaninsan gücünden fazla olduğu saptamasıyla,kamu vaunmizlencesinde(pnogrammda)yenitHL vaünmmayervennemekgerektiği aiçıkçaya- oyordu.SaymZekaiBaJoğhı. daha 1980 ler- de, tHL'lerinmeslek lisesi adı altında genel liselere koşut (paralel) ve eğitimde birlik il- kesinin dışına çıkan bir ikinci eğitim bandı haline geldiğini ortaya koymuştu. Bugün de bu saptamalardan farklı bir durum yok- tur. ÎHL'lerhâlâ din adamı yetiştirmekten çok dinsel ağırlıklı eğitim veren genel liseler olmaya devam etmektedir. Unutmayahm ki, sekizyılhk eğirimle ilgili kanunun çıka- nlması sırasmda, dinci ya da dini siyasetin bir aracı olarak kullanmaktan kaçınmayan siyasetçiler, İHL'lerin ortakısmmın sekiz yıi- lık eğirimle birlikte ortadan kalkmasını en- gellemek için çoksorun çıkardılar. O zaman- lar en çok ilköğretimin kesintisiz sekiz yıl olması yerine ikı aşamalı 5+3 olmasını sa- vunuyorlardı. Son günlerde sıkça duyma- ya başladığımız ilköğretimin dokuzyıla çı- kanknası, iki aşamalı olması, üniversiteye girişte meslek okullanndan mezun olanla- ra eşitlik sağlanması gibi açıklamalar, bu tar- tışmalan anımsamamıza yol açıyor. Sanki başka meslek okullanndaki genç- lerimiz okullanna meslekleriyle ilgili kıya- fetleriyle gidip gelmekteymiş gibi, bizzat ba- kanınÎHL'lerdeki kızlann okullanna başör- tüsü ile gidip gelmelerini savunmaya baş- laması aynca düşündürücüdür. Bir yandan bu okullara genel liselerle eşit üniversiteye geçiş gücü kazandınlmasına zemin hazır- lanmaktadır. Öte yandan demokratikleşme ve AB'ye uyum çerçevesinde hazırlanan paketlere sokuşturulmuş biçimde, üruVersi- tede başörtüsünü serbestleştirme girişim- leri boygöstermiştir. AKP, eğitimde kılıkkı- yafetle ilgili kuraUan değiştirmeyi, bütün eği- tim basamaklannı kapsayacak şekilde yap- ma arzusunu iktidannın ilk icraatlan arası- na almakta sakınca görmemiş gözüküyor. Milli Eğitim Bakanlığı 'nda atama ve na- killerde siyasal ve himayeci uygulamalan sona erdirmekte çok önemli bir gelişme olan, uzun, sabırlı çalışmalarla ve büyük bedeller ödenerek gerçekleştirilen 'norm kadrouygulaması'run sona erdirileceği söy- lentileri ortada dolaşıyor. Görevde yüksel- me yöneönelikleri koşullanna uygun du- rumda olmalannakarşın asaleten ataruna iş- lemleri tamamlanmamış olan her yönetici- nin görevden uzaklaştınlacağına yönelik açıklamalar, hızh birkadrolaşmanınönümüz- deki günlerde gerçekleştirileceğinin haber- cisidir. Bu koşullar altında, AKP'nin ulusal mu- tabakatlara büyük değer verdiklerine ilişkin güleryüzlü söylemlerini öncelikleeğitimala- nındaki uygulamalanylakanıtlamasını bek- lemenin, AKP'ye haksızlık olmayacağı açık- ftr. Milli Eğitim Bakanı Sayın Mumcu ve üyesi olduğu 58. hükümet, ulusal mutaba- katlara içtenlikle değer vermekte ise, eği- timde uzun dönemli reformlan günlük sı- yasal mesajlar ve çıkarlar için kullanma- yan bir icraat ortaya koymahdır. Milli îrade ve Parti Başkanlan... Burhaneddin AKDAG Eski Sakarva Milletvekili 1 961 Anayasası gerçekten bir öz- gürlükler anayasa- sıdır. Bu anayasa bu- gün yürürlükte olsay- dı, Türkiye'nin Avrupa Birliğine (AB) girmesi için öne sürülen anaya- sa değişikliklerine İce- sinlikle gerek kahnaya- caktı. 1960 Kurucu Meclisi 'nde bütün çalış- malanm, meslektaşım ve arkadaşım olan Ada- let Bakaru Avukat Sahir Kurutluoğlu ile birlik- te, yargıyı tam bağım- sızlığa kavuşturmaya yönelikti. Bunu başa- ramadık ve bu teşkila- tı siyasal idarenin oto- ritesinden kurtarama- dık. Aynca, yargıya bağ- lı özerk polis teşkilatı- nı kuramadık. Âmacı- mız, hâkim ve savcıla- n, öbür Batılı ülkeler- de olduğu gibi, tam ba- ğımsız olarak siyasal yöneticileri yargılaya- bilme imkânma kavuş- turmaktı. Buna ek olarak çalış- malanmız, Devlet Plan- lama Teşkilatı'nın ay- nı Merkez Bankası gi- bi özerk olmasını sağ- Iamaya yönelikti; bunu da başaramadık. İsmet tuönü'nün Devlet Pa- lanlama Teşkilatı'nı (DPT) kurmasının ne- denlerinden biri, De- mokrat Parti milletve- killerinin kendi seçim bölgelerine yaptığı plansız, programsız ve gereksiz harcamalann ve hırsızlıklann önüne geçmek içindi. O dönemde DPT'nin başına Dünya Bankası îkınci Başkanı Atilla Karaosmanoğlu geti- rildi. Tüccarlar, ithalat izni alabihnek için mil- yonlarca lirayı Merkez Bankası 'na yatınyor ve senelerce bekliyordu. DPT, başvuruda bulun- muş olan tüccarlar için- de sadece namuslu, köklü ve yetkin tüccar- lan tespit edip haklan- nı vermeye başlaymca, hortumcular ve vurgun- cular bundan tedirgin oldu ve Karaosmanoğ- lu Amerika'ya geri dön- mek zorunda kaldı. 1949 yılında Ankara Hukuk Fakültesi'nde okurken çok sevdiğim Başbakan Yardırncısı Prof. NihatErim'euğ- radım. Sakarya Nehri üzerinde bulunan ah- şap Karasu Köprü- sü'nün betonarmeye dönüştürülmesi ricasın- da bulundum. Bana dö- nerek, "Türkiye'de 5y- le yerier var ki, ben bu- na vaparsam seçim bol- gemeyaöranolurve ben bu ayıbı üzerime ala- mam" dedi. Ben kimi parti baş- kanlannın, doğduklan yerlere Hazine'nin bü- tün olanaklannı sefer- ber ederek, dağa taşa isimlerini nasıl yazdır- dıklannı ve bu yaptık- lan gereksiz yatmmlar- la nasıl gurur duyduk- lannı gördüm. 1961 Anayasası hak- kında baksız ve yersiz olarak "Bn anayasa Türk milletine bol geli- yor" diyerek şikâyet eden ilk kişi DYP baş- kanı Süleyman Demi- rel'dir. Buna karşın par- lamentoda iki parti ıs- tikrarh bir hükümet ku- rarak işleri yürütüyor- du. Ne olduysa oldu, 1975 yıhndan sonra Türkiye'yi sihirli bir değnek kanştırdı. Sağ- sol çatışmalan, profesörlerin öldürül- mesi ve anarşik olaylar 1961 Anayasası 'nın ba- şına patiadı. 1980 yı- lında Kenan Evren baş- ta olmak üzere beşi bir yerde generaller yöne- time el koydu. Ertesi sabah, aynı si- hirli değnek bir daha başlamamak üzere bü- tün çatışmalan durdur- du. 1980askeri darbe- sini yapan generallerin en yanlış ve mantıksız işi, 40 yılhk CHP'yive öbürpartileri kapatmak olmuştur. Bunun neticesinde, iki partiden dört parti dünyaya getirmişlerdir. İmam çocuğu Kenan Evren yurt gezilerinde ayetler okuyup Ameri- ka'nın yeşil kuşak ve ılımlı Türk- Islam sen- tezinin savunucusu ve komünist avcılığı tica- retiyle 1983 yılına ka- dar yönetimde kalmış- tır. Aynı 3 Kasım 2002 seçimlerinde olduğu gi- bi, medya patronları, hortumcular, liberal ekonomi yardakçılan, 1983 seçimlerinde de Ozal'ın Anavatan par- tisıni desteklemişlerve dörtmevsim çocuğu de- nen Anavatan Partisi'ni işbaşına getirmişlerdir. Bu devirde din, tica- ret ve siyaset iç içe gir- miş ve Ozal tek seçicı olmuştur. Bugün bütün parti başkanlarının uygula- dığı gibi, her ilden, bos- tandan karpuz seçer gi- bi milletvekili adaylan- nı tespit edip, halka ken- di listelerini dayatarak seçtirmişler ve bu sis- temin adını da "milli irade" koymuşlardır. AKP başkanı da tek seçici olarak Özal gibi, her ilden kendi istediği kimseleri aday yapmış seçtirmiş ve sayın Cum- hurbaşkanı AhnıetNec- detSezerhuzurunda da "Ben milli iradenin gü- cûnii kimseyle paylaş- mam" deme cüretini gösterebilmiştir. O parti başkanı ki da- ha devlet katına ayağı- nı basmadan, DPT'nin görüşlerini almadan, Hazine'nin imkânlannı bilmeden, 15 bin km. duble karayolu yapaca- ğım diye nutuk atınca, insanın akJına ister is- temez şu sorular geli- yor: 1950'den beri bu memlekete 1 metre de- miryoJuyapmayan,top- lu taşımacılığı inkâr eden Demirel ve Özal gibi,senide bu göreveta- şryan ve 5 bin küomet- re demtrrolu vehıziı tren yerinekarayolu yapımı nutukları çektiren ca- navar karayolu lobisi ve dünya otomotiv sanayi i patronlan mıdır? Ne- den yurdumuz demir ağlarla örülmemekte- dir? "Miöürade'', sadece ve sadece 1961 Anaya- sası 'nın özü benimsen- dığinde ve halka, ken- di istediği kişiyi seçme şansı tanındığında ger- çekleşecektir. PENCERE UygartarileBaPuartarı Kısa TapiM... Geçenlerde bir emekli elçimiz Cumhuriyet'e g di; hoşbeş, söyleşi, ülke sorunlan derken iş Kı ns'a dayanınca dedi ki: - Korkanm, Ada 'da yine kan dökülecek bir c tam oluşmasm!.. Düşündüm: Ada'da ilerde neler olur bılemem; ama, Kıbns yı zünden bizim medyada neredeyse kan dökül< cek!.. Kavga müthiş!.. İki cepheye ayrılmışız; veryar sın ediyoruz birbirimize... Kıbns davası mı?.. Boşversenesen!.. Avrupa kapılannı açtı mı, hiç kimseyi tutamaz sın, öteden beri barbarfar, ne pahasına olursa ol sun, kapağı uygarlar coğrafyasına atmak için ölü mü bile göze almaktan çekinmezier... Türkiye'nin yüzde kaçı AB'ye girmek için car atıyor... Ben diyeyim yüzde 70, siz deyin yüzde 90, belki de yüzde 100!.. Kırk yıllık şenatçı bile kuyru- ğa girmiş, beklemıyor mu?.. Avrupa mı?.. Ohooo... Onlaruygar.. Biz barbarL • öteden beri yerküre bu ikı sözcük üzerine kuru- lu düzenlerde yaşadı. Eski Yunanlılar kendilerinden olmayanlan aşağı- lamak için dudak bükerlerdi: - Barbari.. Roma Imparatorluğu, sınırlan dışında kalan tüm toplumlara "barbar" adını taktı. Ancak yerkürede yaşayan bu iki dünya ilişki kur- madan da hayat süremezdi. Uygar, sırasmda barbari köle diye kullandı, sıra- smda asker... Inanılır gibi değil, ama, bir ara Hıristiyanlık bar- bariara da kucağını açmaya çalıştı... Islam çıkınca, bu kez barbar "HınstiyanAvrupa'nın dışındakiler oldu. • Peki, günümüzde ne var ne yok?.. Uygar kim?.. Barbar kim?.. Sorulur mu canım, "AvrupaBiriiği" uygariık üze- rine kuruluyor... Gezegenimizde her şey orda, bir küçük kıtada, avuç içi kadar bir yerde, bir vakıtlerin Grek'i, Ro- ma'sı, kendi dışındaki dünyanın yargıcı olmuş, ah- kâm kesiyor!.. Avrupa kapılar/nı bir açsa, bütün dünya insanlan doğduklan toprakları bırakıp uygar -ve de zengin- dünyaya sığışmak için birbirierini yi- yecekler... Ama yağma yok!.. Uygarlar yerkürede avuç içi kadar yere sığışıp, barbariarı sömürecek ki uygariık olsun... Uygar sömürmese, bu kadar zenginleşemezdi; barbariık uygariığın sömürgelerini oluşturuyor; bar- barlar hem birbirierini yiyoriar, hem de uygariarın çiftliği olmayı yeğliyorlar... Barbar bir ara komünizmle kurtulmak istedi; ama, olmadı, tutmadı, güç yetmedi... • ABD ile AB, barbariann tepesinde ve ensesinde daha çok boza pişırecekL Kıbns'takı Türkler elbette AB'ye girmek isterler, hem de çuvallamasına... Sanki biz istemiyor muyuz?.. Insanın insan olması için daha çok uzun yol var; barbariarakı/lanıp uygarları adam edinceye kadar bu yolda yürünecek... The Cricket Pub İngiliz pub'larmın tüm özellikleriyle... 24 Ocak 2003 Cuma Yonca LOCflve enerji dolu, saatler.. GOLDEN TUL1P ERESİN TOPKAPI HOTH. Ayrıntılı bilgı ve reze^asyon ipn Tel. :0212 631 12 12 Ziyafet ofisi (3352-2353) E-mail: eresin@eresintopkapi.com.tr Mil/et Cadcfesi 186 Topkapı 34270 İstanbul DOGA VE .KÜLTÜR İLE VARIZ, r HEPSINI YOK EDER. 'CEKUL' ÇEVRE VE KÛLTÛfi DESERIERIM K0RUMA VE TANlTMA VA :
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear