Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2003 ÇARŞAfl
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Bölge, Ülke ve ilke '
LÜBNAN televizyonunun Irak, Ürdün, Mısır.ve'
Türkiye'den konuşmacılarla yaptjğı uzaktan ka-
tılımlı tartışma programında Iraklı şöyle'demişti
geçen gün: "Araplar, başkâ'konularda olduğugi-
bi, Amerika'nın savaş,girişimikonusunda da bir
araya gelip tek tutum oluştüramadılar. Ortado-
ğu'nun başına ne geldiyse hep bundan geldi."
Bunları duyunca, GüJ hükümetinin bölgede
harcadığı ortak tutum oluşturma çabası daha da
önem kazanıyor. Çünkü, Avrupa peşinde koşmak-
tan kendi komşulannı ihmal eden Türkiye, kabul
edelim ki, aynı zamanda bir Ortadoğu ülkesidir
de. Araplar kendi aralarında, onlarla da Iranlılar
bir araya gelip bunu başaramıyorlarsa, Anka-
ra'ya düşen bazı ödevler var demektir.
Yeter ki, bunlar "Amerika'nın maşası" suçla-
masına yol açmayacak biçimde, özenle ve titiz-
likle yerine getirilebilsin. Hiç kuşku duyulmasın,
böyle bir başarı, ister istemez, Türk/ye'nin baş-
ka yerlerdeki ağıriığını da arttıracaktır.
Dünya devleti olmak gibi aşın bir iddiaya ka-
pılmadan zaman zaman söylendiği gibi eğer
Türkiye bir "bölge devleti" sayılıyorsa, her şey-
den önce kendisinin buna inanması ve öyle dav-
ranması, güvenilir, sözü dinlenir bir ülke olması
şarttır. Kendi gücüne inanmadan yola çıkana
kimse inanmaz.
Böyle olunca, bölgeyle ilgili her konuda, bek-
lemek ve hep başkalannın yaptıklanna tepki gös-
termek yerine, gerektiği zaman ön/em almanın ve
girişimci olmanın kazandıracağı şeyler de vardır.
Bu bakımdan, Türk askerinin, Amerika kendi sa-
vaşını başlatmadan Kuzey Irak'a girmesi çok do-
ğal sayılmalı ve bu böylece anlatılmalıdır. Yalnız
olası bir göç dalgasını durdurmak için değil, In-
giltere'nin gölgesindebir Kürtdevletinin kurulma-
sına karşı kendi çıkaıiannın gerektirdiği önlem-
ler açısından da.
Amerika'nın Anadolu'yu kullanarak ve Türki-
ye'nin başına bela açarak kuzeyden cephe
açmasını da önleyecek böylebir davranışın iki ko-
şulu olmalı.
Birincisi, Bağdat'ın rızasını almak ve bunun
ona yarayacağını anlatmak. Başkatürlüsü, kom-
şunun toprak bütünlüğünü bozucu bir fırsatçılık
sayılır.
Ikincisi, yurtdışına asker gönderme anlamı ta-
şıyan bu girişimi Meclis karanna dayandırmak.
Bu, önemli bir anayasa ilkesinin yerine getirilme-
sidir.
• •
Oyle anlaşılıyor ki, iktidar, yalnız bu noktada
değil, Amerika'nın savaşta Türk topraklan-
nı kullanmasında da sorunu Meclis'e taşımak
açısından tereddüt geçırmektedir. Devletin te-
mel kurallannı göz ardı eden, sorumluluk yüklen-
mek istemeyen, her şeyi askerin sırtına yıkmaya
çalışan bir yaklaşım.
Oysa, dünya ya da bölge devleti olarak saygı
görmek, her şeyden önce devlet olmayı, yani
kendi kuraJlanna saygı göstermeyi gerektirir.
M. Eğitim, Laik Sistemle Özdeştir...
, • Sanki başka meslek okullanndaki gençlerimiz okullarına meslekleriyle
ilgili kıyafetleriyle gidip gelmekteymiş gibi bizzat bakanın ÎHL'lerdeki
kızlann okullanna başörtüsü ile gidip gelmelermi savunmaya başlaması
aynca düşündürücüdür.
Ayşe GÜROCAK 21. Dönem Ankara Milletvekili
3
Kasım 2002 seçımleriyle birlikte
üikemız yeni bir döneme girdi.
AKP'nın anayasayı değiştirmeye
yeter sınınnda çoğunlukla kurduğu
58. hükümeti dikkatle izlemek he-
pimizın görevi durumuna geldi. Çünkü,
AKP'ninenyetkiüağızlanndan ortayakoy-
duğu kimliği Cumhuriyetin femel değerle-
ri açısından yeterince açık seçik değildir.
Çünkü, bugün AKP'de yer alan birçok si-
yasinin gecmişi,Cumhuriyetin temeldeğer-
İerine, özellikle laiktiğe ve laik eğhıme gere-
ken saygjyı göstermemenin örnekJerini la-
şımaktadir.
Bu koşullar altında, Cumhuriyetin temel
değerlerini yeni kuşaklara aktarmanın en
önemli araeı olan 'uhısaleğitim sistemi'nde
ve ulusal eğitim teşkilatı olan Miffi Eğitim
Bakanhğı'ndaki gelişmelere dikkatle eğil-
mek bir zorunluluktur. Örneğin, AKP hü-
kümetinin Milli Eğitim Bakaru ErkanMum-
cu, yeni görevıne gelmesinden sonra yap-
tığı ilk açıklamalarda bile, eğitim sistemin-
de ve Milli Eğitim Bakanlığı yönetici kad-
rolannda önemli değişikliklere gideceğini
sakJamamıştır.
İmam hatip liseteri(İHL), din görevKleri-
nin ulusai egjtim sistemi içinde ve beffi bir
standarfta yetiştirilmesi için vardır, daha
doğrusuvar oftnahdır.57.hükümetdönemin-
de IHL'leribu esasa oturtan bir yaklaşon ser-
giknmis ve uyguJanmışnr. Bugün bu yakJa-
şımın da, uygulamamn da değışeceği yönün-
de açık işaretler vardır Örneğin, bizzat Ba-
kan Mumcu, İHL'lerde kız öğrencılerin oku-
la başörtüsüyle gelip gitmelerinin sakınca-
h olmadığını söylemeye başlamıştır. Hü-
kümet Programı'ndagenel hselerle meslek
liseleri arasında üniversiteye ginşteki ada-
letsizliğın giderileceği vurgulanmaktadır.
Adaletsizliği giderme adı altında IHL me-
zunlannın genel lıse mezunlan gibi ışlem
görmesi yolunun açılması kuvvetle muhte-
meldir.
Mesleksel ve teknik ortaöğretim kurum-
lan, orta düzey nitelikli insan gücü yetiştir-
mek amaçlı okullardır. Bu okullardan me-
zun olan gençlenn büyük çoğunluğunun
eğitim aldıklan alanda orta düzey teknik
eleman olarak çahşmaya başlamaları arzu
edilir ve bekJenir. Tabii ki, bu gençlerin
yükseköğrenime devam etme yolu da açık
olmalıdır. Ancak, buyol sadece kendi mes-
leksel alanlanndayüreklendirici, öbüralan-
Iarda ise daha yüksek bir başan gösterme-
leri koşuluna bağlı olmalıdır. Kanununu 57.
hükümet döneminde çıkardığımız ve uy-
gulamasına 2002'de başladığımız meslek-
sel eğitim bölgesi uygulaması ile yapılan da
budur.
Çünkü, mesleksel eğitim genelde pahah
bir eğitimdir. Insankaynaklan açısından da
özel amaçlı, orta düzey teknik elemanı ye-
tiştirmek amaçhdır. Ortaöğretimde meslek
okullannı tercih eden gençleri kendi dalla-
n dışındaki yükseköğrenim programlanna
yöneltici yöndeki teşvikler, orta düzey ye-
tişmiş insan gücünün de ekonomik kaynak-
lanndaisrafedihnesi, yerinde ve doğru kul-
lanılmaması olur.
ÜlkenıizdeİHL'Ierinzamaniçindenasd bir
getişmegösterdiği bugünedeğin çokyazıldı,
çok anlaöldı. W. BeşYıOıkKaJkuuna Pianı,
daha 1970'lerin sonJannda,bu okullann ku-
rulukapasitesinin gereksinimduyulaninsan
gücünden fazla olduğu saptamasıyla,kamu
vaunmizlencesinde(pnogrammda)yenitHL
vaünmmayervennemekgerektiği aiçıkçaya-
oyordu.SaymZekaiBaJoğhı. daha 1980 ler-
de, tHL'lerinmeslek lisesi adı altında genel
liselere koşut (paralel) ve eğitimde birlik il-
kesinin dışına çıkan bir ikinci eğitim bandı
haline geldiğini ortaya koymuştu. Bugün
de bu saptamalardan farklı bir durum yok-
tur. ÎHL'lerhâlâ din adamı yetiştirmekten çok
dinsel ağırlıklı eğitim veren genel liseler
olmaya devam etmektedir. Unutmayahm
ki, sekizyılhk eğirimle ilgili kanunun çıka-
nlması sırasmda, dinci ya da dini siyasetin
bir aracı olarak kullanmaktan kaçınmayan
siyasetçiler, İHL'lerin ortakısmmın sekiz yıi-
lık eğirimle birlikte ortadan kalkmasını en-
gellemek için çoksorun çıkardılar. O zaman-
lar en çok ilköğretimin kesintisiz sekiz yıl
olması yerine ikı aşamalı 5+3 olmasını sa-
vunuyorlardı. Son günlerde sıkça duyma-
ya başladığımız ilköğretimin dokuzyıla çı-
kanknası, iki aşamalı olması, üniversiteye
girişte meslek okullanndan mezun olanla-
ra eşitlik sağlanması gibi açıklamalar, bu tar-
tışmalan anımsamamıza yol açıyor.
Sanki başka meslek okullanndaki genç-
lerimiz okullanna meslekleriyle ilgili kıya-
fetleriyle gidip gelmekteymiş gibi, bizzat ba-
kanınÎHL'lerdeki kızlann okullanna başör-
tüsü ile gidip gelmelerini savunmaya baş-
laması aynca düşündürücüdür. Bir yandan
bu okullara genel liselerle eşit üniversiteye
geçiş gücü kazandınlmasına zemin hazır-
lanmaktadır. Öte yandan demokratikleşme
ve AB'ye uyum çerçevesinde hazırlanan
paketlere sokuşturulmuş biçimde, üruVersi-
tede başörtüsünü serbestleştirme girişim-
leri boygöstermiştir. AKP, eğitimde kılıkkı-
yafetle ilgili kuraUan değiştirmeyi, bütün eği-
tim basamaklannı kapsayacak şekilde yap-
ma arzusunu iktidannın ilk icraatlan arası-
na almakta sakınca görmemiş gözüküyor.
Milli Eğitim Bakanlığı 'nda atama ve na-
killerde siyasal ve himayeci uygulamalan
sona erdirmekte çok önemli bir gelişme
olan, uzun, sabırlı çalışmalarla ve büyük
bedeller ödenerek gerçekleştirilen 'norm
kadrouygulaması'run sona erdirileceği söy-
lentileri ortada dolaşıyor. Görevde yüksel-
me yöneönelikleri koşullanna uygun du-
rumda olmalannakarşın asaleten ataruna iş-
lemleri tamamlanmamış olan her yönetici-
nin görevden uzaklaştınlacağına yönelik
açıklamalar, hızh birkadrolaşmanınönümüz-
deki günlerde gerçekleştirileceğinin haber-
cisidir.
Bu koşullar altında, AKP'nin ulusal mu-
tabakatlara büyük değer verdiklerine ilişkin
güleryüzlü söylemlerini öncelikleeğitimala-
nındaki uygulamalanylakanıtlamasını bek-
lemenin, AKP'ye haksızlık olmayacağı açık-
ftr. Milli Eğitim Bakanı Sayın Mumcu ve
üyesi olduğu 58. hükümet, ulusal mutaba-
katlara içtenlikle değer vermekte ise, eği-
timde uzun dönemli reformlan günlük sı-
yasal mesajlar ve çıkarlar için kullanma-
yan bir icraat ortaya koymahdır.
Milli îrade ve Parti Başkanlan...
Burhaneddin AKDAG Eski Sakarva Milletvekili
1
961 Anayasası
gerçekten bir öz-
gürlükler anayasa-
sıdır. Bu anayasa bu-
gün yürürlükte olsay-
dı, Türkiye'nin Avrupa
Birliğine (AB) girmesi
için öne sürülen anaya-
sa değişikliklerine İce-
sinlikle gerek kahnaya-
caktı. 1960 Kurucu
Meclisi 'nde bütün çalış-
malanm, meslektaşım
ve arkadaşım olan Ada-
let Bakaru Avukat Sahir
Kurutluoğlu ile birlik-
te, yargıyı tam bağım-
sızlığa kavuşturmaya
yönelikti. Bunu başa-
ramadık ve bu teşkila-
tı siyasal idarenin oto-
ritesinden kurtarama-
dık.
Aynca, yargıya bağ-
lı özerk polis teşkilatı-
nı kuramadık. Âmacı-
mız, hâkim ve savcıla-
n, öbür Batılı ülkeler-
de olduğu gibi, tam ba-
ğımsız olarak siyasal
yöneticileri yargılaya-
bilme imkânma kavuş-
turmaktı.
Buna ek olarak çalış-
malanmız, Devlet Plan-
lama Teşkilatı'nın ay-
nı Merkez Bankası gi-
bi özerk olmasını sağ-
Iamaya yönelikti; bunu
da başaramadık. İsmet
tuönü'nün Devlet Pa-
lanlama Teşkilatı'nı
(DPT) kurmasının ne-
denlerinden biri, De-
mokrat Parti milletve-
killerinin kendi seçim
bölgelerine yaptığı
plansız, programsız ve
gereksiz harcamalann
ve hırsızlıklann önüne
geçmek içindi.
O dönemde DPT'nin
başına Dünya Bankası
îkınci Başkanı Atilla
Karaosmanoğlu geti-
rildi. Tüccarlar, ithalat
izni alabihnek için mil-
yonlarca lirayı Merkez
Bankası 'na yatınyor ve
senelerce bekliyordu.
DPT, başvuruda bulun-
muş olan tüccarlar için-
de sadece namuslu,
köklü ve yetkin tüccar-
lan tespit edip haklan-
nı vermeye başlaymca,
hortumcular ve vurgun-
cular bundan tedirgin
oldu ve Karaosmanoğ-
lu Amerika'ya geri dön-
mek zorunda kaldı.
1949 yılında Ankara
Hukuk Fakültesi'nde
okurken çok sevdiğim
Başbakan Yardırncısı
Prof. NihatErim'euğ-
radım. Sakarya Nehri
üzerinde bulunan ah-
şap Karasu Köprü-
sü'nün betonarmeye
dönüştürülmesi ricasın-
da bulundum. Bana dö-
nerek, "Türkiye'de 5y-
le yerier var ki, ben bu-
na vaparsam seçim bol-
gemeyaöranolurve ben
bu ayıbı üzerime ala-
mam" dedi.
Ben kimi parti baş-
kanlannın, doğduklan
yerlere Hazine'nin bü-
tün olanaklannı sefer-
ber ederek, dağa taşa
isimlerini nasıl yazdır-
dıklannı ve bu yaptık-
lan gereksiz yatmmlar-
la nasıl gurur duyduk-
lannı gördüm.
1961 Anayasası hak-
kında baksız ve yersiz
olarak "Bn anayasa
Türk milletine bol geli-
yor" diyerek şikâyet
eden ilk kişi DYP baş-
kanı Süleyman Demi-
rel'dir. Buna karşın par-
lamentoda iki parti ıs-
tikrarh bir hükümet ku-
rarak işleri yürütüyor-
du.
Ne olduysa oldu,
1975 yıhndan sonra
Türkiye'yi sihirli bir
değnek kanştırdı.
Sağ- sol çatışmalan,
profesörlerin öldürül-
mesi ve anarşik olaylar
1961 Anayasası 'nın ba-
şına patiadı. 1980 yı-
lında Kenan Evren baş-
ta olmak üzere beşi bir
yerde generaller yöne-
time el koydu.
Ertesi sabah, aynı si-
hirli değnek bir daha
başlamamak üzere bü-
tün çatışmalan durdur-
du. 1980askeri darbe-
sini yapan generallerin
en yanlış ve mantıksız
işi, 40 yılhk CHP'yive
öbürpartileri kapatmak
olmuştur.
Bunun neticesinde,
iki partiden dört parti
dünyaya getirmişlerdir.
İmam çocuğu Kenan
Evren yurt gezilerinde
ayetler okuyup Ameri-
ka'nın yeşil kuşak ve
ılımlı Türk- Islam sen-
tezinin savunucusu ve
komünist avcılığı tica-
retiyle 1983 yılına ka-
dar yönetimde kalmış-
tır. Aynı 3 Kasım 2002
seçimlerinde olduğu gi-
bi, medya patronları,
hortumcular, liberal
ekonomi yardakçılan,
1983 seçimlerinde de
Ozal'ın Anavatan par-
tisıni desteklemişlerve
dörtmevsim çocuğu de-
nen Anavatan Partisi'ni
işbaşına getirmişlerdir.
Bu devirde din, tica-
ret ve siyaset iç içe gir-
miş ve Ozal tek seçicı
olmuştur.
Bugün bütün parti
başkanlarının uygula-
dığı gibi, her ilden, bos-
tandan karpuz seçer gi-
bi milletvekili adaylan-
nı tespit edip, halka ken-
di listelerini dayatarak
seçtirmişler ve bu sis-
temin adını da "milli
irade" koymuşlardır.
AKP başkanı da tek
seçici olarak Özal gibi,
her ilden kendi istediği
kimseleri aday yapmış
seçtirmiş ve sayın Cum-
hurbaşkanı AhnıetNec-
detSezerhuzurunda da
"Ben milli iradenin gü-
cûnii kimseyle paylaş-
mam" deme cüretini
gösterebilmiştir.
O parti başkanı ki da-
ha devlet katına ayağı-
nı basmadan, DPT'nin
görüşlerini almadan,
Hazine'nin imkânlannı
bilmeden, 15 bin km.
duble karayolu yapaca-
ğım diye nutuk atınca,
insanın akJına ister is-
temez şu sorular geli-
yor: 1950'den beri bu
memlekete 1 metre de-
miryoJuyapmayan,top-
lu taşımacılığı inkâr
eden Demirel ve Özal
gibi,senide bu göreveta-
şryan ve 5 bin küomet-
re demtrrolu vehıziı tren
yerinekarayolu yapımı
nutukları çektiren ca-
navar karayolu lobisi ve
dünya otomotiv sanayi
i patronlan mıdır? Ne-
den yurdumuz demir
ağlarla örülmemekte-
dir?
"Miöürade'', sadece
ve sadece 1961 Anaya-
sası 'nın özü benimsen-
dığinde ve halka, ken-
di istediği kişiyi seçme
şansı tanındığında ger-
çekleşecektir.
PENCERE
UygartarileBaPuartarı
Kısa TapiM...
Geçenlerde bir emekli elçimiz Cumhuriyet'e g
di; hoşbeş, söyleşi, ülke sorunlan derken iş Kı
ns'a dayanınca dedi ki:
- Korkanm, Ada 'da yine kan dökülecek bir c
tam oluşmasm!..
Düşündüm:
Ada'da ilerde neler olur bılemem; ama, Kıbns yı
zünden bizim medyada neredeyse kan dökül<
cek!..
Kavga müthiş!.. İki cepheye ayrılmışız; veryar
sın ediyoruz birbirimize...
Kıbns davası mı?..
Boşversenesen!..
Avrupa kapılannı açtı mı, hiç kimseyi tutamaz
sın, öteden beri barbarfar, ne pahasına olursa ol
sun, kapağı uygarlar coğrafyasına atmak için ölü
mü bile göze almaktan çekinmezier...
Türkiye'nin yüzde kaçı AB'ye girmek için car
atıyor... Ben diyeyim yüzde 70, siz deyin yüzde 90,
belki de yüzde 100!.. Kırk yıllık şenatçı bile kuyru-
ğa girmiş, beklemıyor mu?..
Avrupa mı?..
Ohooo...
Onlaruygar..
Biz barbarL
•
öteden beri yerküre bu ikı sözcük üzerine kuru-
lu düzenlerde yaşadı.
Eski Yunanlılar kendilerinden olmayanlan aşağı-
lamak için dudak bükerlerdi:
- Barbari..
Roma Imparatorluğu, sınırlan dışında kalan tüm
toplumlara "barbar" adını taktı.
Ancak yerkürede yaşayan bu iki dünya ilişki kur-
madan da hayat süremezdi.
Uygar, sırasmda barbari köle diye kullandı, sıra-
smda asker...
Inanılır gibi değil, ama, bir ara Hıristiyanlık bar-
bariara da kucağını açmaya çalıştı...
Islam çıkınca, bu kez barbar "HınstiyanAvrupa'nın
dışındakiler oldu.
•
Peki, günümüzde ne var ne yok?..
Uygar kim?..
Barbar kim?..
Sorulur mu canım, "AvrupaBiriiği" uygariık üze-
rine kuruluyor...
Gezegenimizde her şey orda, bir küçük kıtada,
avuç içi kadar bir yerde, bir vakıtlerin Grek'i, Ro-
ma'sı, kendi dışındaki dünyanın yargıcı olmuş, ah-
kâm kesiyor!.. Avrupa kapılar/nı bir açsa, bütün
dünya insanlan doğduklan toprakları bırakıp uygar
-ve de zengin- dünyaya sığışmak için birbirierini yi-
yecekler...
Ama yağma yok!..
Uygarlar yerkürede avuç içi kadar yere sığışıp,
barbariarı sömürecek ki uygariık olsun...
Uygar sömürmese, bu kadar zenginleşemezdi;
barbariık uygariığın sömürgelerini oluşturuyor; bar-
barlar hem birbirierini yiyoriar, hem de uygariarın
çiftliği olmayı yeğliyorlar...
Barbar bir ara komünizmle kurtulmak istedi; ama,
olmadı, tutmadı, güç yetmedi...
•
ABD ile AB, barbariann tepesinde ve ensesinde
daha çok boza pişırecekL
Kıbns'takı Türkler elbette AB'ye girmek isterler,
hem de çuvallamasına...
Sanki biz istemiyor muyuz?..
Insanın insan olması için daha çok uzun yol var;
barbariarakı/lanıp uygarları adam edinceye kadar
bu yolda yürünecek...
The Cricket Pub
İngiliz pub'larmın
tüm özellikleriyle...
24 Ocak 2003 Cuma
Yonca
LOCflve
enerji dolu, saatler..
GOLDEN TUL1P
ERESİN TOPKAPI HOTH.
Ayrıntılı bilgı ve reze^asyon ipn
Tel. :0212 631 12 12 Ziyafet ofisi (3352-2353)
E-mail: eresin@eresintopkapi.com.tr
Mil/et Cadcfesi 186 Topkapı 34270 İstanbul
DOGA VE
.KÜLTÜR
İLE VARIZ,
r
HEPSINI
YOK
EDER.
'CEKUL' ÇEVRE VE KÛLTÛfi DESERIERIM K0RUMA VE TANlTMA VA
: