22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 OCAK 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 AKP,tekekkmsonn akapyamüıü zmytmmş. BUş, mmzml 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97ıfc posta denizsofndcumhuriyetcom.tr - Milli Piyango özelleştiriliyormuş... "Talih kuşunu da kusa cevirecekler!" ToplumKanada'nın 70 yıllık saygın haftalık haber dergisi McLeans, 2002 yılının değerlendirmesini yaparken, bir kamuoyu yoklamasının sonuçlannı açıklıyor Kanadalılar, ülkeye Müslüman göçmen gelmesini istemiyor... Tam bu sırada, Toronto'daki Halid Bin El Velid Camisi'nin internet sitesinde bir duyuru yayımlanıyor: Noel'i kutlamak cinayet işlemek ve fuhuş yapmakla eş değerdir... Duyuru, Kanadalılar tarafından tepki ile karşılanıyor. Gazetelere yollanan okur mektuplarında böyle bir düşünce nefretle kınanıyor... Tepkiler üzerine gereken açıklamayı Kanada Islam Kongresi'nden Vahide Vailente yapıyor ve "Gösterilen tepkiyi şiddetle kınıyoruz" diyor. Kanadalı tarihçi Jack Granatstein ise Müslümanların kenar mahallelerde kapalı bir toplum olarak yaşamaktan kurtarılması gerektiğini söylüyor. ukümet bir anda celallendı... Borsadan pı- yangoya, köprüden otoyollara kadar elde avuçta ne varsa hepsini satmaya karar ver- di... Böylesinegeniş kapsamlı bir özelleştir- meyi Turgırt Özal bile düşünmemişti... Türkiye'de bugüne dek 9.9 milyar dolarlık kamu malı satılırken Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener 2003 yılı he- defini 4 milyar dolar olarak açıkladı... Ekonomi, krizden çıkabilmiş değil... Batık banka- ların yükü halkın sırtında duruyor... Abdüllatif Bey latife yapmıyorsa satacakları malla- rı Türkiye'de kim hangi parayla alacak? Yabancı ser- maye için Türkiye'yi "bit pazan"na çevirecek olma- sınlar! Petrol-lş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öz- taşkın bu işin o kadar kolay olmayacağını söylüyor: "58. hükümet tek başına iktidar olmanın getirdiği siyasi gücünü, tüm kamu varlıklarını satarak serma- yenin çıkarı için pervasızca kullanmak azminde oldu- Neşeli gunlerğunu ilan etmiştir. Hükümet tarafından açıklanan özelleştirme programına göre; kamu sektörünün en önemli kaynak yaratan unsurlan olan PETKİM, TÜP- RAŞ, İGSAŞ, TÜGSAŞ ve THY gibi kâıiı kumluşlar başta olmak üzere, toplam 130'un üzerinde kamu ku- ruluşunun üçer aylık dönemler halinde satışı gerçek- leştirilecektir. Bilindiği gibi, 12 Aralık 2002 tarihine kadarki dö- nemde özelleştirme satışlanndan 9.9 milyar dolartık kaynak sağlanmış ve 9.7 milyarlık da kullanım ger- çekleşmiştir. Sermayeden vergi almaktan vazgeçen hükümet, üretim yerine kamu varlıklarını satarak 4 milyar dolarlık kaynak elde etmeyi düşünmektedir. Tüm uygulamalarında kamuoyunun görüşüne baş- vuracağını sık sık dile getiren AKP hükümeti, toplam 64 bın çalışanı ilgilendiren bu uygulamaya ilişkin ola- rak sendikalara ve bundan olumsuz etkilenecek top- lum kesimlerinin görüşünü almaya gerek bile duyma- maktadır. TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, TİSK gibi ser- maye örgütlerini 'sivil kitle örgütleri' olarak gören hü- kümet, bunlarla yürüttükleri alışverişi 'toplumsal uz- laşma' olarak sunmaktadır. Sermaye çevrelerine ve IMF'ye meşruluğunu ispat- lamak ve kendini beğendirmek telaşında olan 58. hü- kümet şaibeler, yolsuzluklar ve talanlar biçiminde yü- rüyen özelleştirme uygulamalanna yenilerini ekleye- rek yeni sermaye odaklan yaratmakta ısrarlı görül- mektedir. Bugüne kadar olduğu gibi yerli ve yabancı özel ke- sime devlet kaynaklarından verilecek teşvik ve kre- dilerle yapılacak bu satışlar için, hükümet ne kadar kararlı ise, bizler de bu uygulamalara asla geçit ver- memekte en az hükümet kadar kararlıyız." Türkiye'de "neşeli günler" başlıyor! SESSÎZSEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hatta erdincutkufa yahoo.com Kristof Kolomb ABD'yi keşfetti... ABD de KEŞlF UÇAKLARINI ve TÜRKÎYE'yi! Neşter ya da SSK hızla tasfiye edilirken SSK'nin 1992 yılından itibaren tıbbi malzeme alımında yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle başlatılan "Neşter Ope- rasyonu" sürerken Tıp_ Kurumu Genel Sekreteri Dr. AN Rıza Üçer, başka bir konuya dikkati çekiyor: "SSK'nin sorunu Neşter Operasyo- nu'nun ötesinde derin bir sorundur. SSK hızla çökertilmektedir. Reel olarak 1988'de 100 olan toplam ya- tırımları 1998'de 76.8'e düşmüştür. Oysa bu dönemde SSK gelirleri reel olarak iki kat artmış, kapsadığı nüfus iki katına çıkarak 32,7 milyona ulaş- mıştır. Tbplumun yansını kapsayan SSK'de ülkemizdeki hekim ve hemşirelerin yal- nızcayüzde 10'u istihdam edilmekte- dir. Hasta yükünün önemli bir bölümü- t nü ortadan kaldıracak olan birinci ba- samak hizmet örgütlenmesi bir türlü gerçekleştirilmemektedir. Bu durum SSK hastanelerinin, hasta yükünü na- sıl taşıyamaz hale getirildiğini açıkça ortaya koymaktadır. SSK'nin tasfiyesinin yol açacağı en önemli sorun, sigortalılann tüm sağ- lıkharcamalanndatoplu pazarlıkgü- cünün yitirilmesi ve kurum içinde hizmet üretiminin sona ermesi ne- deniyle üç-dört kat artacak olmasıdır. Bu durum, ilaç, tıbbi teknoloji ve tıb- bi malzeme harcamalannda kamusal kaynaklann savurganca tüketilmesini artıracak, ancak ulusötesi ilaç ve tıbbi teknoloji tekelleri ve bunlarla bağlan- tılı pazarlamaşirketlerinin kârlanna kâr katmasına yol açacaktır." ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt Hillary, Neredesin?.. Arkeolog Nermin Bayçın'ın. arkeolog Mehmet Özdoğan'la yaptığı "Irak'taki tarihsel miras" röportajını, acaba ABD Büyükel- çikgi'ndeki "basmuzroanlarTda okudular mı?.. {Babil Tehdit Al- tında'Cumhuriyet-Dergi// 05-O- cak-2003) Okuduktan sonra da önceki "Fîrst Lady"leri olan ve kendini "dünya kültür mirasının korun- masuıa" adayan Hillary CKntona hemen iletip, dikkatlerine sundu- lar mı?.. Çünkü Bfl CBnton, 1999'un Kasım ayında lstanbul'dakı AGİT zirvesine kansıyla birlikte gelmiş; soluğu Antah/a'daki ünlü Aspen- dos tiyatrosunda almışlar ve o ta- rihlerdekı "Monica" olayından ötürü herkesin merak ettiği "el ete" fotograflannı da "Anadolu tarihini dekor yapa- rak" çektirmişler- di... 18 Kasım 1999'da antik sah- neye kurulan kürsü- de bir konuşma ya- panHillary'ninsöy- ledikleri ise yerli ve yabancı medyadan dünyaya özetle şöy- le duyurulmuştu: "ABD, insanhğın ortak mirasuıa sa- hip çıkryor... Bayan Ctinton* tarihsel zenginlikkrin dün- ya değeri okhığunu Aspendos1 ta konuşurken~ hareketin öncüsü oldu_. ABD, in- sanhğa karşı bir görevi daha yap- maya hanrlanryor ve buna, Tür- kiye gibi dünya tarihinin merkea olan bir üBtedebaşlanınasıçok an- lamhJ' Görüşme, tüm dünyaya yine uydulardan naklen verilerek sona erdikten sonra, elçilikten aynlma- dan Prof. Dr. Zeynep Ahunbay'a şöyle söylediğimi anımsıyorum: "Keşke, bu sözferinden sonra ar- ûk Ortadoğu'yn bombalamaktan vazgeçmeleri gerektiğini de söyle- seydün_. Zaman hızla geçti, firsa- n kaçınhm._~ Deneyımli ve zanf hocamız; sanki "Buna inamyor musun?" dercesine gülümsemekJe yetin- mişti... O gün, ABD'li uzmanlara, ül- kelerinın neden yıllar önce "UNESCO'dan ajTikhgun" sora- madığıma ve artık bu "boykottan" da vazgeçip, İngüte- re'yi de yanına ala- rak bu dünya kül- tür örgütüne yenı- den destek verme- sı gerektiğini anımsatamadığı- madahayıflanmış- tım... Ancak, şimdı bakıyorum da sa- dece Zeynep Ahunbay'ın gü- lümsemesi anlamı- nı arttırmıyor... lyivurgulayarak, ko- nınmalannın da uhıslararası gö- kideherikiüIkeUNESCO'dade- revleri olduğunu betirtti.* Ben de aynı konuşmadaki özel- likle "Anadohı ve Mezopotamya" için söylediklenne dıkkat çekmiş, çarpıcı sözleri arasındakı şu vur- gulamasının ise "Ortadoğu'da banşın da güvencesi'' olması ge- rektiğini yazmıştım: "Ameri- ka'dan birderce yıl önce yazı yazr maanı bOenlerin yaşadığı bu top- raklardaki tarihten insanhğuı öğ- reneceğjçokşej'var_" (Cumhuri- yet-20/Ocak/2000) Elçjükteki toplantı Nıtekım, bu konuşmanın *in- sanhk açtsından değerini" tartış- mak ve 21. yüzyıla doğru yeni bir "e\Tensel kültür politikasına kat- lasnu" değerlendirmek üzere. yıl- lardır kültürel mirasla ilgilenen bazı uzmanlanmızla birlikte be- ni de ABD Büyükelçiliği'ne da- vet ettiler... 13 Ocak 2000'de, Tepeba- şı'ndaki binada, ABD'nin aynı konudakı uzmanlanyla "uydu" iletişiminde kurulmuş bir "ekra- nı" kullanıp, "birbirimizi göre- rek" karşılıklı konuştuk... Onlar, galiba VVashington'day- dılar ve her söz aldıklannda, hep şu tür bir girişle başlıyorlardı: "Bayan Clinton, çok önemli bir ğiller... Çünkü, önceki "Körfezsakhn- larmda" olduğu gibi; ve hatta ta- rıhi Afganistan kentlerine de yap- tıkJan gibi; şimdi de aynı UNES- CO'nun "dünya mirası'' listesin- de (tıpkı Istanbul, Safranbolu, Troya... gibi)yeralanBağdat'ı bir kez daha bombalamaya hazırla- nırken, "üyesiolduklansay^mku- rumu" da lekelemış olacaklardı... Evet... ABD silahh güçleri, ön- ceki First Lady'lerinin "bizden binlerce yıl önce yazıyı kullanan- lann ülkesi" dediği Mezopotam- ya'yı. üstelik "insanhk adma ko- ruma" süzünü verdiği Anadolu topraklannı da çigneyerek bir kez daha "tahrip eüneye" hazırlanı- yor... , Acaba, ABD elçiliği, bu kısa mesajrmı da aynı şeblde Was- hington'ailetirmi: "Hiflan,nere- desin; gel Aspendosta bir konuş- ma daha yapj" Eğer bızimkiler de bu tarih kat- hamında "Anadohınun basamak yapdmasına"izin verirlerse, tüm uygarlıklar tarafından "10 bin yı- hn, ûlkelerine en vefasE siyasetçi- leri" ilan edihneye şimdiden ha- zırlansınJar... Oekinci o cumhuriyetcom.tr. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicskfd turk.net ÇÎZGİLlK KÂMİL MASARACI H A R B t SEMİH POROY semihporoy(& yahoo.com BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇÎ bulutbebekia hotmail.com TARİHTE BUGUN MÜMTAZAMKAN 15 Ocak SAMSUNATATURKANm Tl AÇIUM.AVUSTUfZyAU U£YICELC/ ftEİNÇİCH K/&PP£L'/N TÜRKİYE'DE YAPMlŞOLDuĞU UEYKELLERİN BELKİ t>£ EN BAŞA4ZtU$l SCXW. 88OHZ OLAKAK PÖKÜİ-EH U£YKEU>£, MUSTA- FA KEMAL PAÇA, ŞAHA KALKMIŞ BİR AT1M SlRTIHDA VEASKER GİYSİÜOİR. SAĞ EÜ il£ KlUCIUl ÇBKMETE DAVSAMMIŞTffİ. AT, >AL- NIZCA İKİ ARO AYAğl VEJOJYGUĞuyLA KA- İDEYE DEĞUEtCTEDİI?. BÖYLECE BİK DEN6E SoZlltJU ÇÖZÜMLEMDİĞİNDEN, HEYKEJJN TEKfJİK BAkJMOAN DA ÖNEA4Lİ OLCKJĞU &ÖYLENE8İUG.ANIT NİTEÜ6İND£K< YAPITIN mŞ KAIDES/NE YERLEŞTtRİLEN KABA/ZTMA- LAROA DA, 19 MAYf^lKÖNEMİ VUR6ULANMIÇT1I?. AYADLARIDBĞ/STÎ.. t9A*'TE gUSÛN, (4-696) SAYIU YASA İLE, TAKVİMDEKİ 8A2I AYLARIH ADLABJ DESİÇTİRİLDİ. rEŞKİHİEVVEL *E*riM*,7£ŞeM£1A/İ 'KASM*, KÂNUNUEVVEL »ARAUK* VE KÂHUNUfANİ P£ "OCAK'OLA- RAf( DEĞİÇİYOBDU. DAHA ÖNCE "KAC/M" YEKİHE KUL- LAMIIAM TEŞ&NİSANİ'YE, ÎKÎNCİ TEŞRİN DE PENİRÛİ. SÖZ KOHUSU YASA, (469S) SAYI- Ll, ANAYASA OİLİNİN TURKÇ£L£Ş- TİRİLMESİYLE İL&lÜ YASAMU HEMEN SONPA ÇIKAKILMASI AÇJ. SIUDAN DA İLGİNÇTİ/Z. PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU İyi Niyetler Dünyadaki benzerlerinde de olduğu gibi bizim geçenlerde Irak'a giden 350 kişilik heyetimiz de ta- mamen iyi niyetli politikacı, bürokrat ve işadamla- nndan oluşmuştu. Bu kışta kıyamette onca insa- nın onca eziyeti göze alıp Bağdat yollanna düş- mesi, niyetlerinin ne kadar "iyi" olduğunu göste- riyordu zaten. Bu iyi niyetli insanlann Bağdat'ta ol- duğu saatlerde Ankara'daki Gül Hükümeti'nin stratejik havalimanlanmızı iyi günlerimizde de kö- tü günlerimizde de hep yanımızda olan, bizi çok seven ve iyi niyetimizden hiçbir zaman kuşku duy- mayan can dostumuz, müttefikimiz ABD'nin de- netimine açması yalnızca bir rastlantıydı. Ameri- kan uçakları yarın bir gün bu havalimanlanndan kalkacaklar, gidip Irak'ı bombalayacaklardı. Iraklılar nedense bu sorunu fazlaca büyütmüş- ler, kafalanna inecek birkaç bombacık için bizim iyi niyetli heyetimizi üzmüşlerdi. Insan, ister iste- mez "Acaba bu Iraklılar çok mu nankörler? Yok- sa niyetleri mi bozuk" diye sormaktan kendini ala- mıyordu. Hele ziyaret sonrası yapılan basın top- lantısında birgazetecinin, "TürkDışişleh Musul ve Kerkük konusunda hak incelemesi başlattı..." yol- lu bir sorusu üzerine Irak Devlet Başkan Yardım- cısı Taha Yasin Ramazan'ın verdiği yanıt, Iraklı- lann "iyi komşuluk" denen şeyden hiç anlamadık- lannı göstermişti. Bizim Irak'ta yaşayan Türkmenleri canımızdan çok sevdiğimizi, Musul ve Kerkük'ü de hep yüre- gimizde»yaşattıgımızı tüm dünya biliyordu. öyley- se Türkiye'nin, Amerikalılar Irak'ı bombalayıp in- sanlığı Saddam'dan kurtardıktan sonra kurula- cak yeni devlette Türkmenlerin de söz sahibi ol- masını istemesinden daha doğal ne olabilirdi? Eğer Musul ve Kerkük petrollerinden yüzde 10'luk bir pay almamız söz konusu ise Irak'ın da böyle bir yükümlülüğü hep olmuş ama o bu yükümlülü- ğünü hiç yerine getirmemişse, doğru bir zaman- lamayla eski defterieri açıp bunu masaya sürmek- te haklı değil miydik? Ingilizler bile ta Britanya ada- lanndan kalkıp Irak'a avanta kapmaya gelirken, bi- zim yanıbaşımızda olup biteceklere seyirci kalma- mız olur muydu? Insan, Saddam'ın ne kadar "korkunç", "kötü" ve "eli kanlı" bir diktatör olduğunu bilmese, "Bu Iraklılar da gerçekten saf insanlarmış..." diye dü- şünebilirdi rahatlıkla. O yersiz, zamansız ve daha da önemlisi "orta- lık kanştıncı" o soruyu soran gazeteci derhal mer- cek altına yatırılmalı, niyeti konusunda sağlam bir yargıya varılmalıydı. Bizim başımıza ne gelmişse, değerii hocamız Emre Kongar'ın "kafakanştıro- /og"diyetanımladığı bu unsurlardangelmişti. Ge- liyordu. lyi niyet heyetimiz tam iş üzerindeyken, ha- nl hanl çalışılır, kafa başına iki milyon dolariık söz- leşmeler yapılırken, bu tür sorularia ortalığı bulan- dırmak hangi "iyi niyet"e sığardı? öyle değil mi? Hele bizim Irak politikamız tam açıklığa kavuşur gi- bi olmuşken... Ne istiyorduk biz? Savaş olacaksa bir an önce olsun, istiyorduk. Amerika havalimanlanmızı kul- lanacaksa kullansın, askerini topraklanmızda ko- nuşlandıracaksa konuşlandırsın, bu kararsızlık ar- tık bir son bulsun, istiyorduk. Irak, bombalana- caksa bombalansın, Saddam kovulacaksa kovul- sun, dolar düşsün, borsamız rahatlasın istiyorduk. Kuzey Irak'ta bir "Kürt devleti" kurulmasına asla göz yummayacaktık. Irak'ın toprak bütünlüğü ko- runsun, istiyorduk. Bu bütünlük içinde federal bir yapı oluşsun, oluşacak bu yeni yapıda Kürtler gi- bi Türkmenler de temsil edilsin istiyorduk. Fede- re devletler kurulmadan bir federasyon devleti na- sıl kurulurdu? Bu soruyu yanıtlamak tabii ki Irak- lılara düşüyordu. Kafalannı çalıştırsınlar, bu "mu- amma"y\ çözsünler, istiyorduk. Musul ve Kerkük petrolünden yüzde onluk hakkımızı alalım, Irak'a mal satalım, istiyorduk. Nasıl zenginleşecektik yoksa? lyi niyetli isteklerdi, komşumuz, kardeşimiz I- rak'tan istediklerimiz... Gerçekten çok iyi niyetli isteklerdi... Belki biz biraz fazla iyi niyetliydik, o ka- dar... Hepsi buydu yani... e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com Faks:0212-234 68 73 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLMNSAĞA: 1/ Başkalan- na egemen olmaya çalı- şan otoriter tavırlı kişi. 2/ Atılgan, gö- züpek... Bir nesnenin uzayda kap- ladıgı yer. 3/ Insanın yara- dılış özelli- ği... Bir nota. Odenmesi gereken bir paranın, alacağa sayılarak bir bölü- „ münün odenmesi. 5/ Satrançta özel bir hareket... Kömür- leştirilecek ağaç ya da pişirilecek tuğla- larla dolu olan ve dı- şı çamurla sıvanan kümbet. 6/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Eski Mı- sır'da güneş tannsı... "Irlanda Cumhuriyet Ordu- su". 7/Küçük bal teknesi... Eskiden harman ürün- lerinden onda bir oranında alınan vergi. 8/Sevim- li, hoş, güzel... Dâhi. 9/Peynir, balık, asma yap- rağı gibi yiyeceklerin bozulmaması için içinde turulduklan tuzlu su. YUKAMDAN AŞAĞIYA: 1/ Devletçe tekel vergisinin kesildiğini gösteren etiket. 2/ Kuyruksokumu kemiği... Kesilen ağa- cın yerde kalan kütük dibi. 3/ Fideleri gömmek için toprakta açılan çukur... Vurmalı bir çalgı. 4/ Aile, soy... Hindistan'da büyük toprak sahibi prenslere verilen ad. 5/Bir gemi ya da uçağın iz- lediği yol... Parola. 6/Deniz kuşlannrn gübre ola- rak kullanılan pisliği. II "Elifım noktalandı / — derdim çokçalandı" (Türkü)... Oyımda, özellik- le pokerde hile yapan kimse. 8/ " — taneleri gibi gülemedim / Aradım aradım bulamadım / Kendi ecelimle ölemedim" (B.R. Eyuboğlu)... Iri tane- li bezelye. 9/Kiralanan yük hayvanı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear