22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 OCAK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASEV Irak'la savaşa girmeye karşı olan insanlar Başbakan Blair'in tavırlanna kızgınlıklarmı yeterince dile getiremiyor halkı kayıtsızkalmamalıGEORGE MONBIOT Avrupa ülkeleri, Ingiltere'nin kış uykusuna yatıp yatmadığını merak ediyor olmalılar. Bu ayın sonunda başbakanımız büyük olasılıkla aylar- ca önce aldığı bir karan, îngiltere'nin ABD'nin ardından Irak'a saldıraca- ğını açıklayacak. Eğer durum böyle olnrsa, bu açıklamadan birkaç hafta sonra savaş başlayacak. 27 Ocak'a kadar Birleşmiş Milletler silah denet- çileri herhangi bir ihlal ortaya çıkar- madıkJan sürece bu, sudan sebepler- den çıkan bir savaş olacak. Kışkırtma söz konusu olmayan, ABD'nin güç ve zenginliğini arttırmak isteyenlerin sal- dınsı olacak. Barısı safllavamaz Banşı sağlamaktan uzak olması bir yana. bir dizi büyük savaşın ilki ola- bilir. Soğuk Savaş döneminin sonun- dan beri yaşanan en büyük küresel kriz üç hafta ötemizde ve birçoğu- muz başkalanrun neden bu konuyla ilgili bir şeyler yapmadığını soruyor. Bu adalarda yaşayan insanlann dün- yada yaşanan olaylann akışını değiş- tirmesi çok sık olan bir şey değil. Baş- kan Bush, ABD kamuoyunun savaşa destek vermelerinin belirli ölçüde ül- kelerinin okyanus ötesindeki kredisi ve yandaşlanndan kaynaklandığını biliyor. Kamuoyu araştırmalan, çok sayıda Amerikalının bu desteği, ulus- lararası destekJe değil de tek başına müdahale etmesi halinde çekecekle- rini gösteriyor. Uluslararası bir mü- dahale bugünkü durumda Îngiltere'nin destek verdiği bir askeri müdahale anlamına geliyor. Tony Blair vazgeç- se, Bush bir kez daha düşünmek zo- runda kalır. Başka sözlerle ifade et- mek gerekirse Bush'un savaşı bizim kayitsızlığımıza bağlı. Umursamıyorlar Çok sayıda tngiliz'in savaş karşıtı eyleme girişmemesinin birçok nede- ni var. Öncelikle, askeri teknoloji ye- ni gençleri silah altına alma gerekli- liğini ortadan kaldınyor. Başka deyiş- le.. karşı koyma harekâtının odak nok- tası olabilecek gençlerimiz hür bir şe- kilde düşmanlannı "Gameboylann- da" havaya uçuracaklar. Ekonomi ise büyüyor. Hal böyle olunca hükümete kızgın- hğımızı belirtirken dilsizleşiyoruz. Çünkü işimizin ve geleceğimizin ga- ranti altında olmadığını düşünerek kendimizi tehlikeye armaktan çeki- niyoruz. Aynca konuyu tartışan bir- çok kişi savaşın gerçekten çıkacağı- na kesin gözüyle bakamıyor olabilir. Eğer gerçek bir düşmanın gerçek bir tehdidiyle karşı karşıya olsaydık tar- tışma daha acil olarak görülebilirdi. Bu faktörler tepkide etkisizliğimi- • Son yapılan kamuoyu araştırmalan, tngiliz halkının yüzde 42'sinin bu savaşı durdurmak istediğini gösteriyor. Ancak, bizim faaliyetimiz televizyon ekranlannda kafa sallamaktan ibaretse.. Blair küresel yönetimi bile ele geçirebilir. Böyle giderse diğer Avrupa ülkeleri îngilizlerin kış uykusuna yattığını sanacak. zin nedenini açıklayabilir. Ancak, kuvvetlice savaşa karşı koyamayışı- mıza özür olarak gösterilemez. Sava- şı durdurma şansımızın çok az oldu- ğu doğru. Adamlann ikisi de -gerek- çeli veya nedensiz- savaşmaya kesin kararlı gibi görünüyor. Ancak, protestonun anında işi dur- durmak gibi bir etkisi olmadığı tak- dirde işe yaramaz bir şey olduğunu dü- şünmek protesto etmenin amaç ve gü- cünü yanlış anlamaktır. Eğer Irak'a karşı saldınyı durduramasak bile si- yasi açıdan öyle bedel ödetir hale ge- tirmeliyiz ki.. bir daha hiçbir zaman benzeri bir savaş yaşanmasın. Şimdiye kadar iyi organize olmuş ve amacına ulaşan protesto gösterile- ri yapıldı. Önümüzdeki altı haftada da daha fazlası planlanıyor. 18 Ocak'ta protestocular, askeri güçlerin Lond- ra'nın kuzeyinde olan Nortirvvood'da- ki ortak karargâhını abluka altına al- mayı planlıyor. Üç gün sonrasında ise parlamentoda bir lobi faaliyeti ola- cak. Savaşın açıklandığı gün saat 18. OO'de protestocular îngiltere'nin tüm kentlerinin merkezlerinde buluşacak. 15 Şubat'ta Londra'da kalabalık bir protesto yürüyüşü düzenlenecek. Bu etkinlikler kamuoyunun muhalefeti- nin çapını göstermesi açısından çok önemli. Ancak, bunlar Blair'i tek ba- şına terletmek için yeterli değil. Nükleer Silahsızlanma Kampanya- sı yeni ve cesur bir yöntem denedi. Yar- gı makamlannı, Irak'a yeni bir Bir- leşmiş Milletler karar tasansı olma- dain saldırmanın hukuka aykın oldu- ğuna ikna etmeye çalışarak. Ancak, 17 Aralık'ta hâkimler şu an geçerli olan karar tasarısını -denetçi- ler ülkeye girmeden hazırlanan- yo- rumlama yetkisine sahip olmadıkla- nnı açıkladılar. Başvurabileceğimiz az sayıda seçenek var. Büyük, ama şid- det içermeyen bir kampanya gibi. Crev tehllkell olur Nükleer Silahsızlanma Kampanya- sı ve Savaşı Durdur Koalisyonu, sa- vaş başladıktan bir gün sonra bir sa- atlik iş bırakma öneriyor. Birçok ak- tivist bugünlerde bu öneri üzerinde du- ruyor ve daha geniş bir grev eylemi- nin sözü ediliyor. Tabii, bu zor ve tehlikeli bir iş. Ba- zı genel grevler etkili olmuştur. Çar'ı anayasaya ve seçilmiş bir meclise onay verme ve 1952 'de Lübnan'da re- jimi devirmek için örneğin. Ancak, ba- zılan da ters tepki yaptı. Bazılan fe- laketle sonuçlandı. Fransa'da 1920 yılında genel grev başladığında işçi hareketi bozguna uğradı. Mussolini 1922 yılında genel grevi duyururken bunu ülkede düze- ni sağlayabilecek tek adam olarak kendini lanse etmek için kullandı. Mussolini, faşistler greve giden ve eylem yapan işçileri bozguna uğratıp Sosyalist Parti'nin merkezini yaktık- tan sonra kralın onayını kazandı ve yönetimi ele geçirdi. Eğer biz de bir genel grev çağnsı yaparsak ve sonuçta herkes işe gider- se, Blair bunu, istediği her şeyi yapa- bileceğine işaret olarak görecektir. Protesto siddet icermemeH Eğer işgücünü yönlendiremezsek ortada siyasilerin dikkatini çekmek için birçok yöntem var. Örneğin Bla- ir ve bakanlann görüşme ve toplan- tılara giderken geçecekleri ana yolla- rı kapatmak, kamu binalannı abluka altına almak gibi bir seçeneğimiz var. Belki bu eylemin sonucunda yüzler- cemiz tutuklanabilir, ancak bu Viet- nam'ı protesto edenlerin savundugu gibi sadece kamu yaran içindir. Tabii, yapılan eylemlerin şiddet içer- memesi çok önemli. Hiçbir şey 1960'lardaki savaş karşıtı eyleme Weathermen tarafından Chicago'da organize edilen "şiddetii günler''den daha fazla zarar vermedi. Banşçıl, yaygınlaşmış ve iyi plan- lanmış gürültü, toplumun diğer birey- lerini rahatsız da etse insanlann dik- katini öncelikli olarak bu konuya çeker. Ve, muhalefeti göz önüne al- madan kimsenin savaş tasar- layamayacağını garanti altına alır. Kafa sallamak veterli değil Insanlan; şu günlerde eşi görül- memiş bir şeyin meydana geldiğini, Bush'un Blair'in de desteğiyle büyük ölçüde banş içinde olan bir dünyada savaş çıkartmaya çalışnğını görmeleri için zorlamalıyız. Bunların hepsinin elbette bedeli olacak. Son yapılan kamuoyu araştır- malan Ingiliz halkının yüzde 42'sinin bu savaşı durdurmak istediğini gös- teriyor. Ancak, bizim faaliyetimiz televizyon ekranlannda kafa sallamak- tan ibaretse.. Blair küresel yönetimi bile ele geçirebilir. Orada mısınız? Yoksa başkalanrun sizin hesabınıza faaliyet göstermesini, tepki koymasını mı bekliyorsunuz? (The Guardian - 7 Ocak) ArielŞaron Pinokyogibi GIDEONSAMET Geçen hafta sonu benim iki hafta öncesinde id- dia ettiğim, 28 Ocak'taki seçimlerde sürpriz bir so- nuçla karşılaşacağımız tezi biraz daha gerçekçi hal aldı. Ve işin arkasında bir mucize söz konusu de- ğil. Bu tezin ardında Pinokyo'nun sürekli uzayan burnu var. Yaşlı Geppetto burnun bu kadar uzun sü- re yaşayacağını düşünemezdi. Ancak, Pinokyo'nun burnu Kkopatra'nınki gibi simge bir burun olarak tarihe geçti ve " o " her yalan söylediğinde biraz da- ha uzadı. Bu ülkedeki "yalan kültürü" ucu bucağı olmayan ölçütlere ulaştı. Ve Başbakan Ariel Şa- ron'un liderliğindeki sağcı Likud Partisi'nin oy ora- nı bu nedenle kamuoyu araştırmalannda tepe tak- lak olmuş durumda aşağı gidiyor. Dün, gazetemizde yayımlanan bir araştırma bu göze çarpan düşüşün nedenlerini açıklayıcı nitelik- teydi. Bu, Şaron ve ailesinin kanşhrdığı işlerle il- gili tek bir haber değildi. Bu, şimdiye kadar ailenin bildiğimiz yalanlanyla bilmediğimiz yeni yalanla- nnın bir araya toplandığı bir haberdi. Örneğin bir eski yalan, Şaron'un banş görüşmelerine hazırlık yapmasıydı. Bekleyin ve görün. Bu hafta Başbakan Şaron ve dışişleri bakanı Filistin delegesinin Tel Aviv'deki son intihar saldınsı nedeniyle Ingiliz Baş- bakanı Tony Blair ile görüşmeye kahlamayacakla- nnı açıkladı. Gerçekten öyle oldu. Ancak intihar sal- dınsı olmasaydı da Şaron, Blair'in Filistin dele- gesinin dörtlü görüşmelerin dışında rutulması için bir bahane bulurdu. Şaron'un banş sözü stratejist- leri Pinokyo'nun bur- nundan haberdar ol- duklan için geçersiz sayılır. Şaron'un stra- tejistleri bile seçim ön- cesi verilen sözler ve bu sözleri tutma gerçeği arasında ne kadar ka- panamayacak bir fark olduğunu biliyorlar. Yalanlar politikayla sınırlı değil. Siyaset İco- ridorlanndan bürokra- sininkine sızıyor. Mer- kez Savcılığı bünye- sindeki özel birimler- den birinin başındaki TaKa Sasson'un, önem- li davalardan birinin dosyasına, hükümet yanlısı, mah- kemeyi yanlış yönlendirecek belge koyması gibi. Bir de Şaron ailesinin yolsuzluklanna ilişkin ya- lanlar var. Kudüs'teki Yunan Kilisesi'nin Patriği'nin -Irineos- alelacele seçimden önce atanması, Şaron ailesinin ilişkisi olduğu ortaya çıkanlan müteahhit DavidAppeTin yatınm yapmak istediği Yunan Ada- sı'nda Patrikhane'nin gayrimenkulü olmasıyla il- gili olabilir mi sizce? Şaron'un oğlu Gilad'ın Güney Afrika'da yaşayan bir işadamından -Cyril Kern- aldığı yüklü hediye de açıklığa kavuşmuş değil. Aynca insan Tommy Lapid'in bu ay sonundaki seçim sonrasında iş ko- alisyon kurmaya geldiğinde burnunun uzayıp uza- mayacağını da merak ediyor. Lapid'in liderliğindeki liberal eğilimli Şinui Partisi, Işçi Partisi dahil ol- madığı sürece bir koalisyona dahil olmayacağına dair söz verdi. İşçi Partisi de şimdiki halde Şaron'un sıcak baktığı seçeneklerden biri olan, aşın sagın bulun- duğu bir koalisyonu reddediyor. Şinui'ye oy verecek seçmenler. Lapid'in güvenlik meselesini düşünerek "ülkeyi hükümetsiz bırakmamak \e Şaron kendisine iyi bir teküf sundugu için" sözünde duracağından emin olabilecekler mi? (Ha'aretz-lOOcak) • Seçim öncesindeki anketlere göre partisi Likud'un oyunda düşüş görünen Ariel Şaron'un ortaya çıkanlan yalanı o kadar fazla ki, onu Pinokyo'ya benzetmek yanlış olmaz. Onlar aynı fotoğrafın THE INDEPENDENT 1 Klonlama tartışması çok büyütülmesin Gen teknolojisine ilişkin tartışma abartılıyor. Araştırma ve bilimden sorumlu eyalet bakanlanndan Edelgard Bulmahn mayıs ayında Berlin'de düzenlemeyi planladığı klonlama karşıtı konferans da ne anlama geliyor? insan kopyalama konusunda tüm dünyada hüküm süren bir karşı çıkış söz konusu değil mi? Konferansa kimin gereksinimi var? Bakan Edelgard Bulmahn'ın alması gereken bir ders var. Bu tartışmayı abartan diğerleri terapi amaçlı klonlama tekniğini de yasaklamak istiyorlar. Terapi amaçlı çalışmalarda insan hücreleri ve dokusu çoğaltıldığı için Yeşiller, Kilise ve Hıristiyan Demokrat Birliği bu konuda da yasak istiyor. Oysa bakan sadece insan kopyalama konusunda yasaktân yana. Ve, bu nedenle de konferansa ihtiyacı var. Mayıs'a kadar Yeşiller ve diğerlerini idare edip konferansta bir orta yol bulmayı amaçlıyor aklı sıra. Mayıs ayındaki konferansta ne sonuç alınırsa alınsın terapi amaçlı klonlama tekniğine ilişkin tartışma daha sonra yapılmalı. Bu çalışmalann insanlann hayannı mahveden hashlıklara çare bulabileceği unutulmamalı. Bu çahşmalan engellemek kesinlikle insan kopyalanmasını engellemenin yanında çok daha küçük bir etik sorununu halledecektir. (DieWeÜ-UOcak) Kuzey Kore, Irak kadar tehlikeli, ancak ABD Başkanı Bush'a göre düşmanla 'vakti geldiğinde' uğraşmalı Once Saddamsonra KimKuzey Kore Lideri 2'nci Kim Yong'un nükleer silah projesini canlandırmak konu- sunda tehdit savurması ve halkına uygula- dığı baskı rejimi, Newsweek'in yorumuna gö- re onu Irak Lideri Saddam Hüseyin'den fark- sız kılıyor. Komşulan açısından tehlike oluş- turan Kuzey Koreli liderin Birleşmiş Millet- ler (BM) silah denetçilerini ülkeden attığını anımsatan dergi şu soruyu yöneltiyor: "O zaman YVashingıon neden Saddam'ın en azmdan denetçilerin ülkeye girmesine izin veriyor gibi göründüğü Ortadoğu'da savaşa hazııianrvorvediktatör KımMgörmezden ge- hyor?" "Saddam mı Kim mi daha tehlikeli?" baş- lığıyla yayımlanan yazıda, ABD Başkanı Bush'un Washington Post gazetesinin geçen yıl bir röportaj sırasında yönelttiği Kuzey Ko- re liderine ilişkin sorusuna verdiği "Kim'den tiksiniyorum" yanıtı anımsatıhyor. şer eksenlne dahil ettl Yazıya göre gizli servisin geçen yıl Ku- zey Kore'nin gizli nükleer programına iliş- kin bilgi edinmesinden sonra bu ülkenin "i>i ve kötü", "dost ve dûşman" diye dün- yayı iki gruba ayıran Bush'un "şerekseni''ne dahil oldu. Ancak, nükJeer, kimyasal ve biyolojik si- lahlann insanhk açısından en büyük tehli- ke oluşturduğunu savunarak Saddam'a sal- dınnaya niyetlenen Bush yönetimi, ''şim- dilik Kuzey Kore'nin bekleyebileceği" mesajını verdi. Beyaz Saray Kuzey Kore'ye bazı yaptınmlar uygulamaktan öte bir plan yapmıyor Kuzey Kore'ye yönelik şimdüd halde. Bunun bir nedeni Bush yönetiminin Kuzey Kore sorununu nasıl halledeceğini henüz kararlaştıramamış olmasından kay- naklanıyor olabilir. Cllnton'dan daha ılımlı Başkent Pyongyang'ın nükleer merakı- nın artmasından sonra Beyaz Saray, CBnton yönetiminin benimsediği "Kuzey Kore'nin Güney'le bütünJeşmesi ve Kuzey'in ekono- nük açıdan dışa açuması" projesini rafa kal- rinin geri dönmesini istiyor. Denetçilerin ocak sonunda Irak raporunun incelenme- sinden önce BM Güvenlik Konseyi'nin Ku- zey Kore'ye yaptınm uygulayacak karar ta- sansını onaylamasını, kısacası bu konuda uluslararası kamuoyunun desteğini istiyor. Tasan, ülkeden dışan silah nakh yapılma- ması, uçak seferi düzenlenmemesi ve Ku- zey Koreli yetkililerin sınırlı olarak ülkeyi terk etmelerini içerecek. Hangisidaha tehlikeli? • Nükleer silah üretimi konusunda direten Kuzey Kore Lideri 2'nci Kim Yong'un Saddam Hüseyin'den farkı yok. Açıkçası hangisinin daha tehlikeli olabileceğinin yanıtı ikisinin de eşdeğerde tehlike oluşturduğu yönünde olabilir. dırdı. Ancak, iş askeri müdahaleye gelince 1994'te Kuzey Kore'ye operasyon düzenle- meye kalkışan Clinton yönetimine oranla daha ılımlı davrandı. Şimdilik "askeri müdahak" şıkkını ağzı- na bile almıyor. Nükleer silah işinden vaz- geçmediği takdirde ekonomik açılımı unut- ması gerektiğini söyleyerek Kuzey Kore'ye baskı politikası uyguluyor. Silah denetçile- Uzun lafın kısası ABD Kuzey Kore'yi "ushı da\ranana kadar" bir kutuya hap- sederek yola getirmek istiyor. Cünev'ln llderl barıs Istlvor Güney Kore 'nin yeni göreve gelen ve Ku- zey'le ilişkileri canlanduınak isteyen, ılımlı devlet başkanı Roh Moo Hyun ise bu poli- tikayı reddederek iki başkent VVashington ve Pyongyang arasında yeni bir banş anlaşma- sının yolunu anyor. ABD'nin Kuzey Kore'ye sadece yaptınm uygulamakla yetinmesinin nedenine Beyaz Saray yetkililerinin "Kim'in phıtonvum ağır- takn nükleer silah üretimine başlayacağmı gizli servis öğrendiğinde üst üste gelişen olay- larla çok yoğunduk" ifadeleri de açıkhk getirebilir. Kuzey Kore'nin nükleer silah üretimine başlaması için Moskova ve Pekin gibi des- tekçilerinin olması da ayn bir neden. Bush'un danışmanlanna bakılırsa ABD'nin Irak teh- didiyle ilgüenmesini önlemeye çahşanlar ortaya Kuzey Kore tehdidini atıyor. Farkh strateJHer gerekll Bush'un geçen hafta yaptığı konuşmadan alınan "Farkh şarüar farkh stratejiler gerek- tirir.. diplomatik baskıdan, askeri güç kul- lanımma kadar"" sözleri ise belki de ABD'nin Kuzey Kore'ye yönelik girişebileceği bir askeri müdahaleyi başka bahara bırak- masının, günün Saddam'a salduma günü olduğunun Beyaz Saray'a göre asıl nedenini açıklıyor. Newsweek'in yorumuna göre uluslararası siyaset, zamanlama ile faaliyete geçmek için tetildeyici dönüm noktalanndan ibaret. Değişik dönemler değişik liderlik üslubu gerektiriyor. Bush'a göre Saddam da Kim de kötü, hatta şeytani. Ancak, her şeytanla onun için gereken yöntemle ve kendisi için doğru zamanda uğraşıhnalı. Başka de>işle düşmana vakti geldiğinde müdahale edilmeli. (Newsweek - 6 Ocak)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear