Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL 2002 ÇARŞAMB
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Memun ve Hüzün
CEMAL SÜREYA, sonuna kaüar "memur" ka-
lan, sayılan da hayli kabank olan Türk şairierinden
binydi. "Fotoğraf"adlı şiirinde, "adam, kadın ve ço-
cuk" diye "durakta üç kişi"y\ anlatır: "Adam elleri
ceplerinde/ Kadın çocuğunun ellerini tutmuş/
Adam hüzünlü/Hüzünlü şarkılargibi hüzünlü/ Ka-
dın güzel/ Güzel anılargibi güzel/ Çocuk güzelanı-
lar gibi hüzünlü/ Hüzünlü şarkılar gibi güzel."
Yer, Ankaraydı heıtıalde. Duraktakiler, olsa olsa
bır memur ailesi olabilir. Mevsim, sonbahar olma-
lıyd/; belki de eylül. Zaten hüzün ayı. Adarn, okula
yeni başlayacak olan çocuğun masrafiannı nasl kar-
şılayacağını düşünüyordur: önlük, ayakkabı, çan-
ta, defter, kıtap...
Şimdi olsaydı, yasaklandığı halde ödeneksizlik-
terı ötürü hâlâ alınan kayıt parasını ve yıllık paha-
lılaşmada üçüncü gelen kurşun kalemi de düşü-
nür olacaktı.
Cemal Süreya'nın "Fotoğraf"ında bunlan görme-
den edemiyorinsan.
Niçin Ortıan Veli gibi "hak deyince işçi" hatırı-
mıza geliyor da, hüzün hep memuru çağrıştı-
nyor zihnimızde?
Çünkü, bütün çalışanlar içinde geçim koşullan
en çok hüzün uyandıran o da ondan.
"Sendika kurabilirlermi, kuramazlarmı?"tarbş-
malanyla yıllar geçirdikten sonra, şimdi hiç olmaz-
sa "toplugörüşme" mekanizmalanyla isteklerini ka-
mu yönetimi önünde yasal yoldan dile getirebili-
yortar. Bütün derece ve kademelerdeki maaşlara
"seyyanen yüz milyon lira zam " biçiminde pek faz-
la derinleştirilmemiş ham bir formülle de olsa.
Henüz toplusözleşme ve grev haklan yok.
Ama, bu haklann hangi kategorilere, nasıl ve ne
ölçüde tanınmasına ilişkin olarak iyi incelene-
rek geliştirilmiş önerileri de henüz ortada değil.
Oysa, gereken genişlikte birtürfü ele alınmayan
yönetim ve personel reformları açısından ciddi-
yetle üzerinde durulacak konulardan biri de bu: Aca-
ba toplusözleşme ve grev haklanna sahip olmala-
n istenenlerin bir bölümü için şimdiki "devlet me-
muru " statüsünden farklı, sözleşmeye dayalı olmak-
la bırlikte iş güvencesi açısından işçiye göre biraz
daha takviyeli değişik bir statü düşünmek gereki-
yor mu? Kamu işi görmenin ağırlığını taşısalar da,
yaptıklan özel kesimdeki herhangi bir işten farklı
olmayanlar ile kamu hizmetini "meslek" olarak
seçmiş olanları bir tutmak ne ölçüde doğru?
Zorunlu, ama geçici zam isteklen ötesinde bu çe-
şit konulara da ağırfık verilmedikçe, "memurla
"devlet" arasındaki ilişki tam anlamıyla sağlıklı ze-
mine oturtulacağa pek benzemiyor.
OKTAY AKBAL
Satışta olmayan öykü kitapları
yeniden basıldı:
TARZAN ÖLDÜ - 6 Basım
YAINIZLIK BANA YASAK - 6 Basım
İSTİNYE SULARI Ba>ım
KARSI KIYILAR - 4 Basım
CANYAYINLAJ»
unk..T
ÖRGÜTLÜ SUÇLAR
VE
ÇIKAR AMAÇLI
SUC ÖRGÜTLERİYLE
MÜCADELE KANUNU
AçıfdamaUır. Gerekçeler,
Yargı kanırkın ve Ilgili Mev/.uat
LEGAL
LEGAL YAYEVCILIK
Bahariye Cad. Çam Apt, No:63 D:5
Kadıköy-lstanbul
Tel: (0216) 449 04 85 - 449 04 86
Faks:(0216)449 04 87
CEM YAYEVEVt
Küçükparmakkapı îpek Sokağı No: 10 80060
Beyoğlu-lstanbul
Tel: (0212) 293 41 70 Faks: (0212) 244 15 33
Kitabın geliri Nâzım Hikmet Kültür ve
Sanat Vakfı'na bırakılacaktır.
Ulusun Direnişi: Erzurum ve Sıvas Kongreleri
Sıvas Kongresi'nde, değişik adlarla kurulmuş olan örgütle-
rin "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" ola-
rak toplanmasına karar verilmiştir.
Prof. Dr. Zafer GÖREN TBMMBaşkan
Başdamşmam
B
aşlangıç 3. paragra-
fında "Millet irade-
sinin mutlak üsfün-
lüğü, egemenBğin ka-
VTtSBşartszTürkınfl-
letine sât olduğu" esaslanna yer
veren anayasamız, 6. maddesin-
de de "Egemenlik kayrtsız şart-
sızmifletindir"' ilkesini içermek-
tedir.
Bu maddeye ilişkin gerekçe-
de: ^Ikerıia Kurtuluş Savaşı'nda
Atatürk tarafindan esas teşkilat
hukukumuzun vazgeçitanez bir
ilkesi olarak benimsendiği ve bu
ilke ile Türk tophımunun, dikta-
törlüklerin her türüne kapah o\-
duğunun gösterilmek istendiğT
vurgulanmaktadır.
Anayasarruza egemen olan ulus
iradesinin salt üstünlüğü ve ege-
metüiğin koşulsuz Türk ulusuna
ait olduğu ilkelerini Atatürk, Bü-
yük Nutuk'unda şöyle dile geti-
riyordu: "Efendfler, bu durum
karşısında tek bir karar vardı: O
da ulusal egemenüğe dayalı, ko-
şulsuz, bağunsız yeni bir Türk
devleri kurmak."
Birinci Dünya Savaşı'ndan son-
ra Anadolu 'ya yönelen saldınla-
ra karşı ulusun direnmesini örgüt-
leyen kongrelerin ivmesini de bu
ilkeler oluşturmuştur.
"Vîlayet-i Şarkne Müdafaa-i
Hukuk-u MUliye Cemiyeti'nin
Erzurum Şubesi tarafindan 23
Temmuz /17 Ağustos /1919 ta-
rihkri arasında düzenlenen ve
bölgesdlikten ulusalhğailk adnnı
oluşturan Erzurum Kongresi'nde,
bölgeninsavaşı kazanan devletier-
ceErmenflereverflebfleceği haber-
leri üzerine. sınırda toplanan Er-
meni birliklerine karşı, bölgeyi
her ne pahasuia olursa olsun sa-
vunma kararı alınnıışOr. Vlusta-
fa Kemal Paşa, başkanı olduğu bu
kongredeyapoğı konuşmada ulus
iradesinin üstünlüğünü şöyle di-
le getiriyordu: Vatan ve ulusun
kutsaBığuu kurtarma ve koruma
konusunda, son sözü söyleyecek
ve bunu uygulayacakgüciin, tüm
vatanda bir elektrik ağı durumu-
na girnıiş olan ulusal egemenlik
ruhu ve bahadırtığı olduğu(nu)
(„.) ve geleceğe egemen bir ulusal
iradenin, ancakAnadolu'dan do-
ğabileceğini belirttim ve ulusal
iradeve dayah bir ulusal meclLs
oJuşrurulnıasmLİlkçahşrnahede-
fi olarak gösterdün."
Vatanın bütünlüğünün korun-
ması ve ulusun bağımsızlığırun
saglanmasını amaçlayan bu kong-
rede:
Ulusal sınırlar içinde vatanın bir
bütün olduğu, parçalanamayaca-
ğı, her türlü yabancı işgal ve sal-
dınya karşı ve Osmanlı hüküme-
tinin çökmesi durumunda da ulu-
sun birlik olarak direneceğı ve
vatanı savunacağı, vatanın ve ba-
ğımsızlığın korunmasına Istanbul
Hükümeti'nin gücü yetmezse,
amaca ulaşmak için "geçki bir hü-
kümet" kurulacagı; bu hükümet
üyelerinin ulusal kongre tarafin-
dan seçileceği; kongre toplan-
mamışsa bu seçimi Heyeti Tem-
siliye'nin yapacağı; Kuva-yı Mil-
liye'nin geçerli olacağı ve ulusal
iradenin egemen kıhnmasının
esas olduğu, Hıristiyan azınlık-
lara siyasal egemenliğimizi ve
sosyal düzeni bozacak ayncalık-
lar verilemeyeceği, manda ve ko-
ruma kabul edilemeyeceği; ulu-
sal meclisin derhal toplanması-
nın ve hükümet işlerinin meclis
denetiminde yürütülmesinin sağ-
lanmaya çalışılacağı yolunda ka-
rarlar alınmıştı.
Kurtuluş Savaşf nın örgütlen-
mesinde çok önemli rol oynayan
bu kongre bölgede Ermenistan
devleti kurulmasuu önleme ama-
cını taşımaJda birlikte, bu kong-
rede tüm ulusu ve ülkeyi ilgilen-
diren kararlar almmıştır.
Erzurum Kongresi 'nden son-
ra 22 Haziran 1919tarihJiAmas-
ya Genelgesi'nde kararlaştınldı-
ğı şekilde Sıvas'ta da bir genel
kongrenin toplanması hazırlık-
lanna girişilmiştir. 4 Eylül 1919
tarihinde açılan Sıvas Kongre-
si'nin tutanaklanna göre Musta-
fa Kemal Paşa oybirliği ile kong-
re başkanı seçilmiştir. Sıvas Kong-
resi'nde, değişik adlarla kurul-
muş olan örgütlerin "Anadohı ve
RumeliMüdafaa-i HukukCemi-
yeti'' olarak toplanmasuıa karar
verilmiştir. Ulusal Kurtuluş'un
sağlanması amacını taşıyan "mü-
dafaayı hukuk hareketlerT bu
kongrede bırleştirilerek bu birle-
şik örgütün yönetimi "Heyeti
Temsiiye''ye verilmiştir. Bu kong-
rede, Erzurum Kongresi 'nde kul-
lanılan "Heyeti Temsüjye Doğu
Anadohı'yıı temsil eder" ibaresi
yenne "Vatanuı rümünü temsD
eder" ibaresi getirilmiş; Misakı
Milli esaslan bu kongrede belir-
lenmiş; Mondros Mütarekesi'nin
ımzalandığı 30 Ekim 1918 tari-
hindeki sınırlanmız içinde kalan
vatan topraklan üzerindeki tarih-
sel, ırksal ve coğrafik haklara
saygı gösterilmesi, buna aykın
girişimlerin kaldınlması isten-
miş; Osmanlj topraklanmn bütün-
lüğünün, ulusal bağımsızlığın
sağlanması, hilafet ve saltanahn
korunması için Kuva-yı Milli-
ye'nin geçerli ve ulusal iradenin
üstün kılınması gerektiği kabul
edilmiştir.
Her türlü işgal ve saldın ve
özellikle Rum ve Ermeni dev-
letleri kurmak amacına yönelik
girişimler karşısında hep birlik-
te savunmaya geçileceği; eski-
den beri vatan içinde yaşayan
gayrimüslimlerin her türlü gü-
venliğinin sağlanacağı; siyasal
egemenliği zedeleyecek aynca-
lıklann tanınmayacağı; vatanın
bir bütün olduğu, ancak yurdu
işgal amacı taşımayan devlet-
lerden teknolojik. endüsrriyel
ve ekonomik yardım ahnması-
nın mümkün olduğu; uluslann
kendi gelecekJerini belirlediği
bu tarihsel dönemde tstanbul
Hükümeti'nin keyfi davTanış-
lannı önlemek için Mebusan
Meclisi'nin hemen toplanması
gerektiği konusunda kararlar
alınmıştır. Sıvas Kongresi'nin
belirgin özelliği, tüm ulusal Ör-
gütleri "Anadoluve RumeliMü-
daiaa-iHukukCetniyeti" adı al-
tında birleştirmesi, Erzurum
Kongresi kararlannı tüm ülke
için genelleştirmesi ve manda
sorununa çözüm getirmesiydi.
Ulusal hareketin baskısıyla is-
tifa eden Damat Ferit Paşa hü-
kümetinin yerine gelen AJB Rı-
za Paşa hükümeri ile Amasya 'da
yapılan görüşme sonunda Sıvas
Kongresi kararlannın ve Heye-
ti Temsiliye"nin tanınması sağ-
lanmıştır. Sıvas Kongresi'nin
seçtiği Heyeti Temsiliye Musta-
fa Kemal Paşa 'nın baskanJığın-
da artık ülkenin gerçek temsil-
cisi olma görevini üstlenmişti.
Devlet organlan, kullanılma-
sı kendilerine devredilmiş olan
egemenlik hakkını bu hakkın
gerçek sahibi olan halka karşı kö-
tüye kullanırlarsa, halkın, tüm
meşru yollann denenerek basa-
nsız kalması durumunda, de-
mokrasinin kurulması için güç
kullanarak egemenliği savun-
ması demek olan direnme hak-
kına, E Almanya Anayasası md.
20'de, Fransa Insan ve Vatan-
daş Haklan Bildirisi md. 2'de,
Yunanistan Anayasası md.
120'de, Portekiz Anayasası md.
21 'de yer verilmiştir.
Anayasamız direnme haJdana
yer vermemelde birlikte, Anaya-
sa Mahkememiz insan haklanna
ilişkin tarihsel belgelere ve F. Al-
manya Anayasası md. 20'ye yol-
lama yaparak direnme hakkını
tanımıştır. (E. 1988/2, K 1988/1)
Direnme hakkı demokrasi ilkesi
ile yakın bir bağlılık içindedir.
Erzurum ve Sıvas kongreleri Türk
ulusunun, dış güçlere boyun eğen,
ancak kendi halkına baskıcı bir
yönetim uygulayan Osmanlı mo-
narşisi karşısında ulusal kurtu-
luşun sağlanması ve demokrasi-
nin kurulması için denenen tüm
meşru yollann başansız kalma-
sı karşısında son çare olarak baş-
vurduğu direnme hareketleridir.
Kavnaklar. Atatürk, K., Nutuk, Is-
tanbûll973C, I; Tunaya, TZ, De\-
rint HareketleritçindeAtatürkveAta-
rürkçülük. htanbul 1981: Dinçkol,
B.. Atatürk Devrimi, Istanbul 2001,
L'luğ, /.. Sıvas Kongresi Tutanakla-
n, Ankara 1969; Ates, T., TürkDev-
ritn Tarihi, Istanbul 2000
Kafdağı'nın Ardmdaki Banş...
ErtuğrUİ KAZANCIEğinmci-Hukukçu
E
senlik, dirlik ve eşitlik öğeleri üzerin-
de yükselerek; hoşgörü, onur ve ada-
let kavramlanyla pekişen banş olgu-
su insanlık tarihi bo>Tinca eski, erişilmezli-
ğine bağlı olarak da umutlarda sürekli yeni-
dir.
Gürcü mitolojisi, "Kafdağı'nın ardmdaki
Zümriidüanka kuşunun kendi ülkelerinde
yuva kurduğunu" söyler. Zümrüdüanka, bir
bulunamayan, bir eşi olamayan ve hep banş
topraklannın üzerindeki göklerde uçtuğu var-
sayılan kuştur. Ama İS dördüncü yüzyılda As-
ya ve Avrupa 'nın tek edebiyat dili olarak sap-
tanan Gürcüce yapıtlar ise kendi insanının kar-
şılaştığı dış saldınlan, zorunlu göçleri ve
"KartveB" ülkesinin suurlar ötesinden bes-
lenen iç kargaşalanru anlatır. Sadece ilginç
Gürcü mitolojisi değil; Hint, Yunan, Aztek,
Kızılderili, Eskimo, Kongo mitolojileri de
birçoğu gibi banş kuşlannı kendi gökyüzle-
rinde uçururlar. Orta Asya mitolojisinde de
durum farklı değildir. Öte yandan yeryüzün-
deki topraklannda oluşan çahşmalan yine
kendi tarihçileri yazıp dururlar.
Insanhk panoraması: Insanlığın geçmişi,
banş adına o denJi savaş yaratan sahte çığ-
lıklarla doludurki şaşılır. Özlenen banş, hep
dillerdedir. En içten dileklerle dolu bulunan
bireylerden rutunuz da, en saldırgan "felaket
teUallanna" değin çoğu insan veya devletle-
rin siyasal öğeleri banşın sözcülüğünü yapar-
lar. Böylesine bir karmaşada ise ortak bileş-
ke kurulabilir mi? Hiç sanmıyoruz. Çünkü,
savaş eyleminin kaynağı emperyalist düşün-
ce için banş; ya fîziksel biryayüma ya da mad-
desel sömürüyü sızıldanmadan kabullendir-
meyle sağlanacak hedeftir. Can yakılacak
ama ses çıkartdmayacaktır. Dünyanın dört kö-
şesine bir zamanlar yayılarak sömürge yap-
mak üzere yola çıkan emperyalizm, sadece
kendince anlayıp yorumladığı banşı, uygar-
lık(!) adına oralara kan ve ateş pahasına gö-
türmüştür. Sonrası ise bilinen gerçektir. Ren-
gârenk bayraklar eski sömürgelerde bağun-
sızlık adına dalgalanmaya başlar, ama sosyo-
ekonomik ve kültürel tutsaklık yöntemiyle "ev-
renselküreseOeşme banşı" yeni ülkelere, öz-
gür ama yoksullannı da içine alacak şekilde
dayatılır.
On dokuzuncu yüzyılın ikinci yansuıda
başlayan plan ve programa oturtubnuş bir
sarkmacı hazırlık, birinci ve ikinci dünya sa-
vaşlannda insanhk dünyasını; "Marn" batak-
lıklannda dinamitler fklatılarak yapılan bo-
ğuşmalara ya da "Nagazaki*' ve "Hiroşi-
ma"da üst üste patlatılan radyasyonlu faci-
alara tanık etmiştir. Ekonomi, din ve mezhep,
ırkçıhk ve etirin egemenlik ayncahklanyla yoğ-
rulu binbir konu, banş düşüncesinin kıyası-
ya karşıh emperyalizme durmaksızın zemin-
İer sağlamıştır. Ülkesel iç çekişmelerse, bu-
lunmaz firsatlar doğurmuştur.
Yirminci yüzyılın en önemli olaylanndan
biri, kuşkusuz şanlı Anadolu Ihtilali'dir. Bu
öylesine bir ihtilaldir ki; dünya siyasal tari-
hindeki hiçbir silahlı kalkışma bu denli onur-
lu ve bu denli de banşçıl olsun... Emperya-
lizmin yayılmacı egemenlik keyfıni de öyle-
sine bozsun, geriletsin!...
11 Kasun 1922 günü "Lozan Banş Kon-
ferans"nın açdışında söz alan TBMM Dışiş-
leri Bakanı tsmetPaşa'run tüm dünyaya ses-
lenişi, hem rüyler ürperrici ve hem de içten
birhaylunşladoludur: "ŞudakikadaKüçük
Asj1
» ovalarmda on binlerceinsan başıboş do-
laşmaktadır. ITkemizyıkmtuariçindedir.Ba-
nş istiyoruz. ÇokBürapçektik!»" Ankara'dan
yükselenGazi'ninsesi: "Bizdhangirbir dev-
let olmavacağız" ilkesini yeni Türkiye'nin
tutarlı bir yaklaşımı olarak duyururken çok
önemli bir rurumu da dile getirmektedir:
"Yurtta banş, dünyada banş!.."
Cumhuriyet Türkiyesi, TBMM karan ol-
madan 1950 yılında devrin hükümetince gi-
rilen Kore Savaşı, 1955'teki "Bandung" kon-
feransındaki emperyalizmi destekleyen lej-
yonerliği ve 1991 tarihindeki Körfez Sava-
şı'nın karanlığındaki serüvene dayalı ferihçi
siyasal eğiümleriyle ne yazıktır ki, kurulu-
şundaki temel banş ilkesine ters düşülebil-
miştir. Kıbns çıkarmasını ise çok ayn şekil-
de değerlendirmek zorunludur. Çünkü, bu
müdahalenin esası gerçekten de banş amaç-
hdır.
Sonuç: Her yılın 1 Eylül'ü, "Evrensel Ba-
nş Günü" olarak dünya kamuoyu bilincine
kuvvetli bir çağn şekliyle yerleşmiştir. Has-
talık ve yoksullukla umarsızlığa düşmüş bir
çoğunluğun yaşamsal savaşunı içindeki in-
sanlık, emperyalizmin; "lathnunanfak" süs-
lemeleri ve "küreseDeşmenin esenKğj" sav-
lanyla harmanladığı oyunlara acı hedeftir.
Silahlı paktlann giderek güçlenmesini sap-
tamak da üzücüdür. Savaş tacirlerinin doymaz-
lıklanna ülkesel malzeme olmak ise ayn bir
felakettir.
Banş, her olumsuzluğu kaldınp atacak tıl-
sımdır. Siyasal, sosyo-ekonomik, kültürel
alanlarda birbirlerine destek veren, insancıl
zeminli zeytin dallanyla bezeli sevinçler içe-
risindeki bir dünya ne güzeldir!.. Tüm bun-
lann önkoşulu ise sömürüsüz, eşitlikten ya-
na ve insan onuruna saygın bir sistemde bu-
luşmak değil midir? Kemalist Aydınlanma
Devriminin denemiş ve başanlı ohnuş; ulu-
sal ve evrensel düzeyde yadsuıamaz takdire
ulaşmış sistemi, bu yönde insanlığın tama-
mı için çok başanlı toplumcu örnektir.
Banş hâlâ günümüzde de "Kafdağı''nın
ardındaki kaynak mitolojide mi saklıdır, yok-
sa tıpkı "Zümrüdüanka kuşu" gibi sonsuz
ve alabildiğince aldatıcı bir hayal midir?
Nevşehir, Aksaray, Konya.
NazmiyeALGI
D
ünya, doğal varsıllıklany-
la evTende insanlara su-
nulmuş çok değerli biryer-
leşim yeridir. Acaba dünya nüfu-
sunun kaçta kaçı bunun bilincin-
de?.. Bu bilinci taşıyanlann bir çu-
val pirinç tanesinden ayıklanacak
kadaraz olduklan kanısındayım.
Bebeğine hayat veren anne; be-
besini, gelebüecek kötülüklerden
ona kol kanat gererek korur. Sı-
ra, bütün insanlann yaşam kay-
nağı olan yeryüzüne geldiğinde
aynı özeni göstermez. Oysa do-
ğacak kuşaklann (nesillerin) ge-
lecek günlerinin daha şündiden
ipotek altına alındığuıın aynmı-
na varabilse...
Yüzydlardan beri süregelen bu
vurdumduymazlığın yansımasını
Nevşehir - Aksaray - Konya ara-
sında görmek olanaklı. Uçsuz bu-
caksız topraklara kurak sanhğın
her tonu egemen. Engin düzlük-
lere serpiJmiş tek tük ağaç, nazar-
lık gibi duruyor.
Üzerinde ot dahi bitmeyecek
kadartopraktan yoksun kayalıkte-
peler, güneşin sıcaklığını daha
fazla duyumsatıyor. Mumla ara-
sanız gölgelenecek bir yer yok.
Köyler de böyle, tarlalar da... Fi-
dana bakrnak, büyütmek, ağaç
olduğunu görmek, bunun insana
verdiği mutluluk ve haz... Bozla-
nn ortasında anıt gibi duran, hem
de çevresine inatla duran tek tük
ağaç nasıl orada yaşayabüiyorsa,
insanlanmız da yeşilsizliğe inat-
la yeşertmeli köylerini. tarlalan-
nı, yol kıyılannı, tepelerini.
Yoktan var edilmeli. O hırs,
azim ve bilinç verilmeli halka.
Devlet bu konuda kaygı taşıma-
lı, özendirici olmalı. IMF'ye su-
nulan niyet mektubuna gösterilen
özen, ağaçlandırmaya dagösteril-
meli. Genç emekK sayımız pek
çok.
Ağaçlandırmada emeklüerden
yararlanılabilinir. Tanm mühen-
disi, orman mühendisi, emeklisi,
işçisi, köylüsü, kentlisi, işadamı;
hepsüıden önemüsi organize ol-
muş devletiyle el ele verip çöl ol-
madan yeşülendirelün toprağı-
mızı.
Toprağın yok olmaması için
ağaca. ağacın da toprağa gerek-
sininrivardır. Kurtuluş Savaşı için
verilen mücadele, yeşil doku için
de verilmeli. Unutmayalım, "va-
tan" yeşil olursa güzeldir. Insa-
nın inanası gelmiyor bir zaman-
lar YunusEmre'nin, TaprukEm-
re'nin dergâhına bu yörelerden
aynı boyda odunlarkesip getirdi-
ğıne. Nereden nereye gelmişiz!
PENCERE
Türkçe Anlayan
Yok mu?..
Geniş bir caddedeyürüyorum.karşıdan bir adam
geliyor, elinde Türk bayrağı, Rumca bağınyor...
Durdurdum..
- Sen kimsin lan?..
Ezilip büzüldü..
- Abi, küçük memurum..
Arkadan biri daha çıktı, Ermenice bağırıp çağı-
rıyor, elindeki bayrağı sallıyor...
- Ya sen kimsin?..
- Işçiyim!..
Biri daha peydahlandı, Kürtçe slogan atıyor..
- Sen kimsin?..
Halinden, tavnndan, giyiminden kuşamından,
yanık teninden, ezik duruşundan belli...
- Rençberim, köylüyüm..
Vay canına!.. Meger hepsi Türkmüş, niye Erme-
nice, Kürtçe, Rumca bağınyorfar?..
Bir ağızdan konuşmaya başladılar:
- Bittik..
- öldük..
- Işsiziz..
- Açız..
- Neden Türkçe bağırmıyorsunuz?..
- Abi, o zaman medya aldırmıyor, yer vermiyor,
haber olamıyoruz, Sezen Abla Ermenice, Kürtçe,
Rumca söyleyince manşetlerden inmez oldu...
•
Çocukluğumuzun Istanbul'unda Hıristiyan ve
Musevilerle mahallede al takke ver külahtık; tram-
vayda, otobüste, vapurda, sinemada, tiyatroda,
pastanede Rumcadan, Ermenıceden geçilmezdi;
Museviler ya "Yahudice" denen bir tür Ispanyol-
ca ya da Fransızca konuşurlardı; kimse kimseye
aldırmazdı...
Kürtçeyi, Çerkezceyı, Arapçayı duymak için Ana-
dolu'ya çıkmak gerekti...
O yıllarda derdimiz gücümüz bu diller değildi; da-
ha önemli bir konu vardı...
Neydi o?..
Türkçe!..
Dil devrimiyle haşır neşirdik; Türkçeyi 'Osman-
lıca' denen uydurma dilin egemenliğinden kurta-
np durufaştırmak, kültür seferberfiğimızdi...
Kolay mı konuşulan anadilin 'edebiyat, kültür, bi-
lim, felsefe dili' düzeyine ve içeriğine erişmesi!..
•
Biz Müslümanlar Anadolu'dan Hıristiyanlan bir
güzel kovduk...
Suçun bizde olduğunu kimse söyleyemez!..
Ermeniler Ruslarla, Rumlar Yunanlılarla birleşip
olmadık kanlı saldınlarla Anadolu'yu bölüp parça-
lamaya kalkışınca kızılca kıyamet koptu; Kürtlerin
ve Çerkezlerin o süreçte Türklerle birlikte 'Allah Al-
lah' diye savaştıklan Tarih Baba'nın defterine ka-
yıtlıdır; ama, Hınstiyanlar gidip Müslümanlar baş
başa kalınca da, emperyalizmin Kürt ile Türk'ü bir-
birine kırdırmaya çalışması cabasıdır.
Bereket bu yolda başarıya ulaşılamadı; Anado-
lu halkı bir bütündür Halk bütün olunca, emekçi-
lerin kardeşliğı, alınteri erlerini birbirine düşürmek
isteyenlerin çabalannı elbette boşa çıkaracaktır.
•
İyi de, bizim boyalı medyamız halkımızın ortak
dertlerini dile getireceğine nıçtn köylü, işçi, küçük
memur, emekli ve de emekçilerin acıklı vaziyetle-
rini görmezlikten gelip hiçe sayarak ille de Rum-
ca, Ermenice, Kürtçe şarkı söylemeye gelince ha-
valanıyor?..
Etnikçiliği kaşıyarak emekçi halkın davalannı ha-
sıraltı etmek, küreselleşen dünyada çok kullanılan
kıyak bır yöntemdir!..
Attilâ İlkan
f
da
Kültür Sorunsalı
Gönülaen Esemenli Söieer
Gönülden Esemenli Söker, "kültür sorunsalı"
konusundaki altı yjlık çalısmasına Attilâ İlkan'm
"Aynanın Içindekiler roman dizisini kaynak
?eçmekle; nem yakın taritimizin Durjuvalaşma
sürecini ayaıniattı, nem ae okuriaı için
Dİı eğiiim yoicvluğu nazırladı.
j www,bilgiyayinevi,com.tr
BİLaİ ÜmNEVİ Me$rutfyat Cad. No:4fi/A Yenlşehir • 06420/ANKAAA
Tel: (0-312) 434 49 98 - 434 49 99 Faks: (0-312) 431 77 58
BİUti DAÖfTlM Nirtıbahç» Sok. No:17, Kat:1, Cağaloğlu - 34360/İSTANBUL
Tel: (0-212) 522 52 01 - 520 02 59 Faks: (0-212) 527 4119
BİLSİ K h M E V İ Sakarya Cad. No:8/A Kmlay • 0M20/ANKARA
Ttl: (0-312) 434 41 06 • 434 41 07 Faks: (0412) 43319 36
VAŞAAf ZAMANLA YARfŞJYORSA! ZAMANIN ÖNÜNDE BİR HİZMET.
NAVA, KARA, DEKİ2 AM8ÜLANSIAIII
( 0212 ) 50572 72