23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLUL 2002 SALI O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr OKTAY AKBAL 0 'Gerçek Bir Devrtmclydi' "Dönek, ipini koparan adamdır. Sadece dev- rimcilikter, değil. her türiü sınıfsal ve toplumsal değerlerden insanlığı çıkardığınız zaman, geride kalan şeycir. Artık hiçbir zaman, hiçbir yaşama il- kesine satip olmayacaktır. Bütün tetikçiler gibi... Kendine devşirrneler pazannda müşteri bekle- mekten başka biryol bırakmamıştır. Istihbarat ör- gûtlerinin ve medya patronluğuna geçmiş kara para krallannın, adamlannı dönekler piyasasında tutması, boşuna değildir." 5 Mayıs 2002 tarihli 'Aydınlık'ta böyle yazmıştı Hasan YalçınL Yazılarını hep ilgiyle okuduğum bir yazar... Yılgın- lık nedir bilmeyen bir devrimci!.. özellikle, koca bir kitap dolduracak kadar çok "dönekler" dizisi!.. Bu- gün basın, medya ortamında adı geçen pek çok eski devrimcinın yüzlenni, nitelikJerini yansıtan bu yazılar ibret verici yazılar... "... Dönenlerin dönmüş olanı bile suçluluk duy- gusundan asla kurtulamıyor. Bütün hayatını aşa- ğılık biryaratık olarak geçirmeye mahkûm oluyor. Çünkü insanlığın geleceğidir sosyalizm. Dönek, insanlığa sırtını dönen adamdır." "Değiştirn, gelıştim, yanılgıdan döndüm" diyen- teri Cumhuriyet okurlan yakından tanırlar! Bellek unut- kandır, ama yazılar, kıtaplar, konuşmalar hiçbir şe- yi unutmaz. Gazete, dergi koleksiyonları ortadadır. Bir zamanlar yazılarıyla, konuşmalarıyla gençle- re devrimcılik yolunu gösterenler, anlatanlar, söz- lerine, tutumlanna karşı çıkanlan en ağır biçimde suçlayan kişiler, bir de bakıyorsunuz bambaşka biri oluvermiş!.. Başına gelenlerden sonra bir da- ha aynı sıkıntılara düşmemek için mi, yoksa kişili- ğini yeni düzene uydurmanın çok yarartı bir davra- nış olduğunu düşündükleri için mi? Hasan Yalçın'ı tanımadım. Işçi Partisi'nin önde gelen bir lideriydi. Bir savaşım adamı... Tuttuğu yoldan geri dönmeyen biri... Bozgunlardan bozgunlara, niye yenilgiden yenil- giye uğruyorsak, dün inandığımız biri, bugün tam ters yolda gidiyor, hiçbir sıkıntı duymadan bizleri de yeni tuttuğu yola çağırmaya kalkışıyorsa!.. Ha- san Yalçın, böylelerini tarih önünde en ağır bir tu- tumla sergiliyordu. "Tanıyın bunlan" diyordu... Son yazılarindan birinin başlığı: "Zekâ Testi": "Bugün Türkiye millet olarak birakıl testinden ge- çiyor." Işçi Partisi'nin halkın yarannı, bugününü, yarınını düşünen, çözümler öneren tek siyasal güç olduğunu yineleyerek "Siyasetsahnesinde ihanet oyunu var. Seyri bedava, bütün ekranlardan nak- len ve gazetelerde manşetten"diyordu... Hasan Yalçın inandığı düşünceleri geniş yığınla- ra duyurmak, yaymak çabasındayken yaşamdan aynldı. Bu, gerçek bir devrimcinin yok olmasıdır. Ya- şamını emeğiyle kazanan halkı, emekçiyi, aydını, "kendi sesini Türkiye 'ye seslenen bir ses yapma- ya, çanğı giyip kent kent, köy köy Türkiye'ye an- latmaya, başarıyı damla damla teriyleyaratmaya" çağırıyordu. "Birheykelgibi, bir tablo gibi, birbü- yüksenfoni gibi..." Anısı hep saygıyla yaşayacak!.. • • ' - Çevre Bakanlığı Sorunu Çevre Bakanlığı asıl olarak eşgüdümden, iletişimden so- rumlu bir kurumdur. Ne var ki eşgüdüm kapsamına giren kuruluşlar nezdinde başanlı olarak algılanmamaktadır. Istenirse, nesnel biçimde yürütülecek bir anket ile bu ko- layca ortaya konulabilir. Dr. Uçkun GERAY Ist. Üniversitesi Orman Fakültesi V Jevre' sözcüğünü içeren mesleklerin oluşması ve bir ül- 'kede çevreden so- rutnluolanbireridn (sekreterlik, müsteşarlık, bakan- lık) oluşturulması, çevre sorun- lannın baş edilemez noktaya ulaş- makta olduğunun anlaşılmasın- dan, yani ancak 1970'lerden son- raya rastlamaktadır. Oysa orman- cılık mesleğinde ve kurumlann- da böyle bir beklemenin olmadı- ğı bilinmektedir. Nitekim bu mes- lek için "doğal denge", "kültür- ormanft^da" ve tt devamhhk($ür- düriilebflirtik)71 ve benzeri konu- lar bilimsel içerikte 1713'e; çok yönlü kaynak yönetimi anlayışı 1960'adayanmaktadır. "Uygula- malar" olarak ise bu terimler, 14. yüzyıla kadar inmektedir. Orman- cılığın bu çevreci ilk meslek ol- ma özelliği yanında, bir başka önemli özelliği de, daha çok, çev- re kirizini önleyici bir anlayışın mesleği olmasıdır. Dolayısıyla oluşmuş bir soru- nun hafıfletilmesine, pansumanı- na ağırlık tanımamasıdır. Başka de- yişle "kirieten öder" ilkesini red- detmesidır. Yüzyıllara dayanan bu meslek hikâyesinini kuşkusuz kurumsal ve hukuksal yanı da söz konusudur. Ülkemizde de pek çok doğa koruma ve kaynak yönetimi sorumluluğu, en az yetmiş beş yıldır ormancılık kurumlanna ve bu mesleğe verilmiştir. Su işleri, köy kalkınması, sağlık.. ile ilgili hizmetler de çok uzun yıllara da- yanan kurum ve kuruluşlar eliy- le yürütülmüştür. Yani, pek çok meslek doğal kaynak ve kent yö- netiminde ve bunlann aynlmaz parçası olan çevre yönetiminde, adında "çevre" bulunmasa da yet- ki ve birikim sahibi olmuştur. Yeni bir meslek olan çevre mü- hendisliğinde, îstanbul'da bulu- nan bir üniversite örneğine göre, öğretimin temeli çok büyük bir oranda (ders saatlerinin yüzde 65'i), fizik, mekanik, hidrolik, kimya, atıklar ve antma eksenli- dir. Ekoloji, biyoloji ve sosyoeko- nomi grubunun ağırhğı yalnızca yüzde 10'dur. Buna karşılık orman mühen- disliğindeki eğitimin içeriği, bit- ki sistematiği, botanik, bitki sos- yolojisi, zooloji, ağaçlandırma, toprak, ekoloji, yaban hayatı, su ürünleri, toprak koruma, sel yatak- lan düzenlemesi, havza yöneti- mi, mera yönetimi, orman yöne- timi, orman bakımı ve yetiştiril- mesi, orman koruma ağırhklıdır; sosyoekonomi ve kaynak yöneti- mi içeriğinde ise yirmi beş saat zo- runlu ders söz konusudur. Doğal dengenin korunması, geliştiril- mesi ve sürdürülebilir yönetimi bunu gerektirir ve birileri bunla- n bilmek zorundadır. Ülkemizde Çevre Müsteşalı- ğı'nın ve Çevre Bakanlığı'nın ku- ruluş yıllan sırasıyla 1978 ve 1991'dır. Bu kuruluşlann teme- linde "çevre* ile ilgili birçok mes- leğe ve kuruluşa bölünmüş olan konularda birlik ve eşgüdüm sağ- lama hedefi bulunmaktadır. Zira "uygulama" alanlan (koruma, geliştirme, yönetme) yüzyıllardır, onyıllardır kendilerine özgü mes- leklerle dolu durumdadır. Eşgü- dümün dahi bu pek çok mesleğe yayılı alanlar için salt çevre mü- hendisleri eliyle gerçekleştirilme- sinin olanaklı olmadığı çok açık- tır. Işte o nedenledir ki eşgüdümü yapacak kuruluşun da çokboyut- lu olarak oluşturulması zorunlu- dur. Bu nedenle "Çevre Müsteşar- lığı" dönemindeh meslekler bi- leşimine dikkat etmek gerekir. Ama bugün, eşgüdüm ve benze- ri çalışmalann adeta tek boyutlu olarak yürütüldüğü söylenebilir. "Çevre" teriminin yer edinme- ye başladığı yaklaşık 1970 sonra- sında bu kavram, sağhk mühen- disliği, ekoloji ve kimya eksenli olarak algılanmıştır. Bu yanlışlı- ğın arkada bırakılmakta olduğu görülmektedir. Çevre, belli biruzamdaki hertür- den canlıyı ve elbette insanı etki- leyen çok boyutlu akımlar ve kar- şılıklı etkileşimler örgüsüdür. 0 nedenle de adında "çevre" sözcüğü bulunan yasalarla, mes- leklerle, yazı (makale) başlıklany- la, fakültelerie... sınırlı değildir. Bu sözcüğü içermeyen bir meslegin çevre dışı olduğu savı, ancak ve ancak bu işin bilinmediğinin ka- nıtı olabilir. Bu sözcüğü içerdiği için bir meslegin yetkili ve yeter- li olduğu savı da anlamsızdır. Çevre Bakanlığı asıl olarak eş- güdümden, iletişimden sorumlubir kurumdur. Ne var ki eşgüdüm kapsamına giren kuruluşlar nez- dinde başanlı olarak algılanma- maktadır. Istenirse, nesnel biçim- de yürütülecek bir anket ile bu kolayca ortaya konulabilir. ÇED kurallan, süreci ve bunla- nn hukuki sonuçlanyla ilgili tu- tumlar, çölleşme ile mücadele ulu- sal eylem programının hâlâ biti- rilememiş olması, Türkiye Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Pla- nı'ndaki sentez boşluklan ve yan- lışlıklar, Rio+10 Johannesburg için hazırlanan Türkiye Ulusal Raporu'nun başansızlığı, ÇevTe Şûrası Yönetmeliği'ndeki katı- lımcılığa kasti kapalılık, tek mes- leğe kilitli personel politikası ve bütün bu zaaflar yokmuşcasına, eş- güdümü atlayarak icra gücükazan- ma merakı ortadadır. Bu koşullar altinda Çevre Bakanlığı eşgüdüm noktası değil çatışma noktası ha- line gelmektedir. tlke şudur: Çev- re Bakanhğı'mn,eşgüdüm içerisi- ne sokmak istediği kuruluşlann işlerini değil, eşgdümü gerçekkş- tirmeyi bilmesi yeteıüdir. Ancak unutmamahdır ki eşgüdüm sağla- nırken dahi tek akdla, tek boyut- lu bflgiyle bunu gerçekkştirmek mömkün değildir. Omeğin beffi bir konuda me>zuat hazuianma- a da tek kuruluşun hegemonvası- na, değerlerine ve bilgisine, örne- ğin Çevre Bakanbğı'na terk edfle- mez. Sonuç: "Çevre" sözcüğünü koruyarak (muhafaza ederek) bu bakanlığı, Başbakanlık'a bağh müsteşarlığa dönüşrürmek en kestirme çözgedir (çaredir). Obür bakanlıklarla aynı hiyeraraşik düzeyde olan bir bakanlığın, on- lann çevresel nitelikli çalışma- laruu bir yere toplayıp eşgüdüm yapması yanlıştır, hele hele ic- raya soyunması daha da yanlış- nr. Eğer eşgüdüm temel hedef ise bunun için bir bakanlık düşün- mek de zorunlu değildir, fazla- dandır. pahalıdır ve kamu yöne- tim mantığına aykındır. Zaten birçok ülkede "çe\Te" bakanlık olarak örgütlenmiş değildir. Çev- re Bakanlığı olan ülkelerin ise mevzuaö eşgüdüme dönüktür ve kuruluşlann görev tanımlan bi- zebenzememektedir. Başbakan- lığa bağh çevre müsteşarhğının öteki ülkelerle iletişim ve uyum sağlamada aksamaya neden ola- cağı da kanıtlanamaz. Esasen ül- kemiz böyle bir müsteşarlık dö- neminden geçmiştir ve bu mo- delin daha başanlı olduğu ön- ceki müsteşarlanmızdan doğru- dan öğrenilebilir. Çevre Bakan- lığı sorunu artıkher ortamda tar- tışmaya açılmalıdır. D KORSAN KİTAP BASANA DA SATANA DA ACIYINIZ: ER GEÇ YAKALANACAK VE 4-6 YIL HAPİS CEZAS1ALACAK! Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek BirUği (BESAM) ilekolay.kurul- duğul952yılın- dan beri elli yıl geçmiş. Türk-lş geniş ka- tılımlı bir törenle yıldö- nümünü kutladı. Elde pa- ra makbuzu beş ila yirmi- beş kunış sendika öden- tilerinin toplandığı ellili yıllarda sendikacıların birleşerek konfederasyon olarak örgütlenmeleri el- bette bir başan olarak anı- lacaktır. Hele ilk başkan- lardan rahmetli SeyfiDe- mirsoy'un, "Ankara'da 50. Yılında Türk-lş Dr. Cengiz ABBASGİL Hukukçu hukümetvar, Ankara'da Türk-lş de var" söylemi emek kesiminin haklı övüncü olmuşru. Bu övünce kaynaklık eden güçten beklenen sonuç- lar ahnmış mıdır? Kısa- ca buna bir göz atmakta yarar vardır. Yani emek kesiminin ve emek kesi- minden emekli olmuş sızı aldatıyor! Yıllardır vazgeçemedığıniz CAD'ınizin tamamen aynı özelliklere sahip, üstelik 10'da 1 fiyatına alabileceğiniz bir benzeri olduğunu biliyor muydunuz? imza bir dost bricscad Bricscad IntelliCAD 2002 "Yeni CAD'iniz" www.inteilicad.tc * Blgısaya/* destalclı tasanm prograrm. • Bir yıl boyunca destek hgmetl. veralyon gûnıo«em<Ku ve Türkça kuHaınn kılavuzu Byata dahrtif. yurttaşlann, başta geçim, diğer sorunlan halledil- miş midir? Sağlık sorun- lanna umar bulunmuş mudur? Eğitim sorunla- n çözüme kavuşturulmuş mudur? Işsizliği ortadan kalduacak önlemler ger- çekleştirihniş midir? Ko- operatif sendikacılığm- dan giderek toplu iş söz- leşmesi sendikacılığm- dan başka ileri bir adım atılabihniş midir? Siya- sal güç (iktidar) çevrele- rinden ses getirecek et- kinliğe kavuşuhnuş mu- dur? Bütün bunlara eklene- bilecek yüzlerce sorun ve soru üretilebihr. An- cak bu aşamada önemli olan, emekçi kesimin so- runlanna umar aramak ve üretmektir. Gelelim sözün özüne. Şimdi elli yıllık deneyimden yarar- lanarak emekçi kesimle- rinin sorunlanna umar olabilecek girişimler için çaba harcamanın zama- mdır. Öncelikle elli yıldır yapılan politik yanılgı- dan dönmek gerekir. Ya- ni Amerikan sendikacılı- ğının dayattığı ve uygu- lattığı partiler üstü poli- tika uydurmasından vaz- geçmek gerekir. Aslında bu da bir politikadır am- ma.. emekçi kesimin aleyhine siyasilerin ya- ranna işleyen bir politi- kadır. Nitekim bu savda olan sendikacılar kendilerine uzatılan sus payı millet- vekilliklerini yan ceple- rine atarak uslu çocuğu oynamışlardır. Işin ilginç yanı, milletvekili olanla- nn çoğunluğu emek ke- simi inançlan ile bağdaş- mayan sağ kesim parrile- rinden seçilmeye razı ol- malandır. Bu yanılgıdan caymak gerekir. Bunun- la da yetinmeyip ya emekçılenn kendi siyasal örgütlerini kurmalan ya da kendi çıkarlanm sa- vunacak siyasal örgütle- re destek vermeleri kaçı- nılmaz bir zorunluluktur. Umanz elli yıllık dene- yim, sendikacılanmızda bu bilinci yaratmıştır. Bu da yetmez. Sendikal ör- gütlenme bugünkü duru- mu ile dağmık ve birkaç başlıdır. Aralannda büyük fark- hhklar ohnayanüç ayn iş- çi konfederasyonunun varhğı emekçi kesim için bir lüks olmaktadır. Ni- tekim bunlar rahatlıkla emek platformunda bir araya gelebihnektedirler. Zira amaç aymdır. Emek- çi kesimin mutlulugu. Bu nedenle birlikten kuvvet doğar ilkesi gereği bir- leşmeyi gerçekleştirme- nin kaçmıknaz olduğu- nu görmek gerekir. An- cak o zaman emekçi ke- simin sorunlanna, örne- ğin iş güvencesi yasa ta- sarısında olduğu gibi umar bulmak için siyasal güç kapısmda ya da ken- di çıkarlanndan başka bir şey düşünmeyen partile- rin kapılannda bekleme- ye gerek kalmayacaktır. Bütün bunlann başanla- bilmesi için sendikacıla- nmızm öncelikle kendi- lerine dönüp özeleştiri- lerini yapmalan gereke- ceği inancmdayız. Işsiz- liğin ve sendikal erozyo- nun üst düzeyde olduğu şu günlerde buna kesin gereksinim duymaları gerekir. Yapılan hatalan ken- dileri daha iyi bildikleri için burada ayrıca sıralamaya gerek yoktur. Ancak sendika yönetici- lennın tabandan kopuk yaşantılanm düzene sok- malan ve hak etmedikleri halde sendika ağalığı nitelendirmelerine çanak tutacak görüntülerinden sıynlmalan iyi bir baş- langıç olur görüşündeyiz. Anlayana sivrisinek saz örneğini yineleyerek Türk-tş'in elli yıllık geç- miş deneyimlerinden yararlanması dileği ile gerek kendisine gerekse tüm emekçi kesime daha iyi yannlar umudu ile ör- nek işçi önderlerinden, Halil Tunç'un vakitsiz ölümü nedeni ile de tüm emekçilere başsağlığı dilemekteyiz. Bilgisayar Kullanan Gerçek Aydınlar!. NASIL KULLANIYORSUNUZ Bilgisayarınızı ? 1 - 2 parmakla BİLİNÇSİZCE mi ? 10 parmakla + bakmadan UZMANCA mı ? Aradaki farkı düşünmek istemiyorsanız BETA "TEKNGLDJI USTASl" Bilgisayar Mühendislik Danışmanlık San. ve Tic. Ltd. Şti. Kuşdill Cad. No: 44 Kadıköy / istanbul Tal: 0 216 347 68 90 (pbx) Faks: 0 216 347 97 69 www.betabMgisayar.com e-maü: ırttoObetabilg&ayar.com YAZIK DEGIL Mİ Gözlerinize ? Zamanınıza ? 14 Dünya Rekoru 28 Dünya Şamplyonluğu 76.730 Gence Meslek-lş www.samplyon-kurslari.com.tr - sampiyon@superonline.com ONPARMAKLA+BAKMAPAN BİLGİSAYAR KULLANIMI^ I İŞLETMENLİK + MUHASEBE DAKTİLO + YABANCI DİL PENCERE Zavallı Müslüman!•• Niçin zavallı?.. Soruyu yanıtlamak için son birkaç gün içinde gazetelerde yayımlanan haberlerden gelişigüzel bir derleme yapmakta yarar var... • Tataristan'ın başkenti Kazan'da "Dünya Tatar- larKongresi" yapılmış; Rusya Devlet BaşKanı Vla- dimir Putin'in de katıldığı toplantıda konuşulan önemli konu: örtü!.. Ister türban ya da başörtüsü olsun bir şey de- ğişmiyor; kimlik belgesinde kadının fotoğrafı açık başlı mı olacak, örtülü rnü?.. 21 'inci yüzyılda Müslüman coğrafyasında örtün- mek birincil sorunlardan sayılıyor. • Nijerya'da Emine Laval gayri meşru çocuk do- ğurmuş; zina ürünü olan bebeğin annesi şeriat ya- salarına göre taşlanarak öldürülecek... OlayTürkiye'detartışılıyor, bizim uzmanlarelbir- liğiyle diyorlar ki: Recm (zina suçlusu kadının taşlanarak öldürül- mesi) Kuran'da yok; ama, şehatta var, fıkıh hük- müdür; Islamda çoğuyerde vezamanda uygulan- mıştır. Nijerya dünyanın gündeminde.. Herkes bekliyor.. Emine'ye verilen recm cezası bağışlanacak mı, uygulanacak mı?.. • Pakistan Müslüman ülkesi; anayasasında Islam devleti olduğu yazılı... Pakistan'dan haber: "Pakistan'da bir aşiret meclisi, oğulları aşiret- ten bir kızla görülen aileyi cezalandırmak için ai- lenin otuz yaşındaki kızı Muhtiar Mai'ye tecavüz edilmesi kararını almıştı. Tecavüz karannı uygula- yan altı erkek asılarak ölüme mahkûm edildi. Dün- yanın da tepkisini çeken olay ülkeyi kanştırdı." Neresinden, nasıl tutmalı, nasıl yorumlamalı bu haberi?.. • "Afganistan'da nüfus sayımı yapılacak!.." Doğal değil mi; böyle bir habere gazetelerde önemle yer verilmesi neden?.. Çünkü 23 yıldan beri Müslüman Afganistan'da nüfus sayımı yapılamıyor... Savaşlar nüfus sayımına engel sayılmışlar... Vah Afganistan'da yaşayan MüslümanaL • Gelelim Türkiye'ye: Diyanet İşleri Başkanlığı'nın verdiği bilgiye göre ülkemizdeki 76 bin 922 camiden yaklaşık 6 bini atıl, daha doğru deyişle kullanılmıyor. 2919 cami yalnız ramazan aylannda ibadete açı- lıyor; 1424'ü yalnız belirli mevsimlerde kapılannı açı- yor; 1494'ü sürekli kapalı duruyor... Islamcının cami yaptırma politikasının sonucu bu!.. • Küreselleşen dünyanın aynntılı haritasında Is- lam coğrafyası geri kalmış bölgelerin yoksullukto- pografyasını oluşturuyor... Hıristiyan Ortaçağı tarihe gömüldü.. Islam Ortaçağı sürüyor. Zavallı Müslümanın ensesinde siyasal Islamcı boza pişiriyor!.. Ve Türkiye'de "camiler kışlamız, minareler sün- gümüz, kubbeler miğferimiz" diyen Islamcının ba- şında bulunduğu parti seçim sandığında birinci... Zavallı Müslüman!.. www.kulturgezileri.com ACIKAYBIMZ Cemıyetımız uyesı. Basın Şeref Kartı ve 1996 Burhan Felek Basın Hızmet Ödülü sahıbı değerlı arkadaşunız SOFU TUĞRUL 31 Ağustos 2002 tanhınde tstanbul'da vefat etmiştir Vefatı camıamızda üzüntü \aratan Tuğrul'un cenazesı 3 Eylül 2002 Salı günü Ankara'da Kocatepe Camiı'nde kılınacak öğle namazının ardından Cebecı Asri Mezarlığı'nda toprağa \erilecektır. Sofiı Tuğrul'a Tann'dan mağfıret, üvelenmıze ve kederlı ailesıne başsağlığı dılenz. TÎTRKhT GAZETECİLER CEJVÖYETİ —Thtı Beyazıt: 517 92 57 Kadıköy: 336 11 50 Şişli: 230 90 37 Bakırköy: 561 29 06 517 92 58 (0216) 338 08 42 234 30 49 5713131 ENGLISH CENTRE a g e S c h o o l Genel Ingıkzce Programlan ŞHetler ve Kurukışlar (çın ÖZEI Programlar Iş Ingıtaesı Progratnlan TOEFL-IELTS-FCE Sınavtarına Hazırl* Programlan Çocuklara Ozel Hafta Içı Gündûz Yaz Programlan Bıre-bn- Ingıizce Egtımlen Ev Hanımlarma ÖzeI Programlar Dğrencılenmıze Ûcretsn Aktıvıteter Rundi Cad No.92 *m Omankty Istanbut T«l (0212)225 9177-247NI3-241 20 34 •IMHIlUİllllıılll
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear