Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 EYLUL 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA
•X I J I i I L J j l . [email protected] 15
27. Toronto Uluslararası Film Şenliği, 50 ülkeden 344 yapımın katılımıyla 5 Eylül'de başhyor
Çok yönlü bir gösteri şöleni• Şenlik Direktörü
Piers Handling 'in titiz
g-özetimindeki izlencede,
yeni bölümler Kanada
Görünümü, Keşifler,
Yerküre Afrika,
Gerçekten Film
Makarasına, Dalga
Uzunlukları, Ulusal
Sinema, Ramiro
Puerta 'yı Anımsarken
gibi adlardan oluşuyor.
Bu yıl, Türkiye den hiçbir
fîlmin katılmadığı
şenlikte, 16 gala tanımlı
yapımı izleyeceğiz.
ENGİN AŞKIN
TORONTO - 50 ülkeden 344
yapımm katıldığı Toronto Ulusla-
rarası Film Şenliği, 27. yıldönü-
münde içeriği çok yönlü bır göste-
ri şölenini sunuyor yine. Her yıl ol-
duğu gibi, bu yılki şenliğin sünge
bölümlerinde; Ustalar, Vizyon
Odaklan, Özel Sunular, Çağcıl
Dünya Sineması adıyla belirlenen
izlence dizisinın kapsamını genış-
leten yetkililer, bir dizi özgün ya-
pımın da değişik bölümlerle izlen-
ceye alındığını açıkladı. Şenlik Di-
rektörü Piers Handling'in titiz gö-
zetimindeki izlencede, yeni bölüm-
ler Kanada Görünümü, Keşifler,
Yerküre Afrika, Gerçekten Film
Makarasına, Dalga Uzunlukları,
Ulusal Sinema, Ramiro Puerta'yı
Anımsarken gibi adlardan oluşu-
yor. Bu yıl, Türkiye'den hiçbir fîl-
min katılmadığı şenlikte, 16 gala
tanımlı yapımı izleyeceğiz.
5 Eylül'de açılışını Atom Ego-
yan'ın "Ararat" adlı filmiyle ya-
pacak olan şenlik, 14 Eylül'de
ABD'li seçkin yönetmen Brian De
Palma'nın "Femmc Fatale" adlı
yapımıyla kapanıyor. Kuzey Ame-
rika'da ilk gösterimi sunulan bu ya-
l luslararası Toronto Film Şenliği'nin açılışı Ermeni yönetmen Atom Egoyan'ın olay fılmi 'Ararat' ile yapılacak.
pımlardan "Ararafta, David AJ-
pay, Charles Aznavour, Eric Bo-
gosian, Brent Carver, Marie- Jo-
see Croze, Bruce Greenood, -
Egoyan'ın eşi- Arsinee Khanjian,
Elias Koteas ve Christopher
Plummer, gibi, Kanadalı, Fransız,
Amenkah oyuncular var. "Femme
Fatale" adlı ABD yapımının oyun-
cuları ise Antonio Banderas'la.
Rebecca Ronıijn-Stamos.
Gala yapımları
Hollywood'un "irdeJeyen zekâ-
sı" Joel Schumacher, yönetmen-
liğini üstlendıği yeni yapımı "Pho-
ne Booth - Telefon Kulübesi"nde,
bir telefon söyleşisiyle tüm yaşamı
değişen bir adamın ürkünç dramı-
nı öykülüyor. Yönetmen Neil Jor-
dan'ın "İlk Dünya Gösterimi"
olan "The Good Thief-tyi Hır-
sız", uyuşturucu bağımlısı bir ada-
mın, bır ikilem açmazındaki yaşa-
mına ışık tutuyor. Bu yapımda
emektar Nick Nolte'yi göreceğiz.
Yönetmen Daniele Thompson'un
" Jet Lag-Uçak Yolculuğu Sarsın-
tısı", olanaksızhklan bir raslantı
sonu aşabilen bir genç kadının se-
rüveni olarak karşımıza çıkarken,
yönetmen Todd Haynes "Far
From Heaven" adlı filminde,
Hollywood'un gündeminden çık-
mış olan ev içi bir melodramı, ye-
nıden beyazperdeye aktanyor.
Geçmışle, güncellik arası bir
ruhsal depremin konu olduğu ve
yönetmen Jim Sheridan'a ait "In
America" da. dışlanmış bir aıle
portresınden kesitler aktanyor se-
yirciye. Şenlikte "TheOther Side
Of The-Yatağın Diğer Bölümü"
adlı film, arkadaşlık öğesıni yoğun
yargılarla irdelerken, Fransız yö-
netmen Patrice Leconte,
"L'Homme Du Train-Tren Ada-
mı" adlı yapımda. karşıt yaşam
düşlerindekı iki arkadaşınportrele-
rine ışık tutuyor. Bu yapımda,
Fransa'nın saygın aktörleri John-
ny Hollyday ve Jean Rochefort
başrolleri oynuyor.
Fransız sineması
Şenliğe 10 yapımla gelen Güney
Kore, çağcıl sinemanın yepyeni bir
"Rönesansı" olarak değerlendiri-
liyor. Her yıl olduğu gibi. bu yılki
şenlikte büyük sürprizler sunacağı-
na inanılan Fransız sinemasından,
25 tam çekim yapım yanı sıra 23
"ortak yapım" var. Torontolu si-
nema tutkununun merakJa bekle-
diği Fransız sinema "ikonları"
arasında, Catherine Deneuve, Ju-
liette Binoche, Jean Reno, Claire
Denis, Catherine Breillat, Beno-
it Jacquot ve Lucas Belvaux da
yer alıyor. Şenlik izlencesinde
"Gece Yarısı Çılgınüğı" adlı bö-
lüm, gece yansı gösterilen ve bü-
yük çoğunluğu klasik yapımlan
içeren örnekleri sunuyor. Örneğin,
Küba'nın söylence filmcisi yönet-
men Tomas Gutierrez Alea'ın
"Strawberry And Chocolate-Çi-
lek ve Çikolata" adlı unutulmaz
yapıtı, Francis Ford Coppola'nın
klasik filmı "The Conversation-
Söyleşi", "Gece Yarısı Çılgınlı-
ğı" adlı dizideki çokuluslu 16 ya-
pım arasında yer aldı. Büyük
Chaplin, bu izlencede 1936 yapı-
mı "Modern Times" adlı filmiy-
le bizleri yine büyüleyecek.
GönüUûler
"Ustalar" bölümünde, Kanada-
lı yönetmen David Cronenberg'in
"Spider-Örümcek" adlı yapımı-
nı, Iranlı yönetmen Abbas Kiaros-
tami'nin "10" adlı filmini, îngiliz
sinemasmın söylem ve inanç sa-
vaşçısı Ken Loach'ın "Sweet Six-
teen-Tath Onaltı Yaş" adındaki
yapıtını izleyeceğiz. 64 filmle şen-
liğin en yoğun katılımcısı olan Ka-
nada, ülkenin iki ayn kültüründen
örnekler getiriyor sinemaseverle-
re.
Uzun yı1lardan beri, evrensel si-
nemayaağırlığını koyan çağcıl Iran
sineması, bu yıl yönetmen Nasır
Refai'nin "The Exam-Smav" ve
yönetmen Ali Rıza Amini'nin
"Letters In The Wind- Rüzgâr-
daki Yazıtlar" adlı yapımlanyla
karşımıza çıkıyor.
5440 film tutkunu "gönül-
lü"nün katkısıyla oluşan şenlikte,
tüm gönüllüler "Şenliğin Gömle-
ği" ile ödüllendiriliyor. Gönüllüler
arasında Fransa, Filipinler, Güney
Kore, ABD ve îngiltere gibi ülke-
lerde yaşayan Kanadahlar da var.
53 dünya dilini konuşan şenlik çe-
virmenleri de gönüllü kişiler. Gö-
nüllüler arasında 33 okul öğretme-
ni, 24 filmci, 18 cimnastik hocası,
19 disk- jokey ve bir de profesyo-
nel sihirbaz yer alıyor. Her gönül-
lü günde 10 saat görev yapıyor. Yıl-
lardır, bir örgütleme harikası olan
Toronto Film Şenliği'nin başansın-
da, seçkin profesyonellerin ve gö-
nüllülerin paylan var.
32. sayıya
ulaşan
Cogito,
\eni
sayısında
hayvan,
insan
ilişkisini
ele alıyor.
Derginin
dos>a
konusu ise
•Hayvan:
İmgc,
Simge,
Gerçeklik'
Cogito
y
nun
yeni saytsı
Kûltür Servisi - Yapı Kredi Yayın-
lan'nın üç ayda bir çıkardığı düşünce
dergisi Cogito'nun 'Hayvan: îmge,
Simge, Gerçeklik' konulu 32. sayısı
çıkü. Hayvan-insan ilişkisinin irdelen-
' diği Cogito'nun bu sayısının 'klasik'
metinleri, Abbasi kültür adamlanndan
Cahız'm hayvanlarla ve onlann insan-
lara uyum sağlaması hakkındaki göz-
lemlerine; Fransız düşünürü Buffon'un
toplu halde yaşayan hayvanlann insan
toplumuyla karşılaştınlamayacağına
daır kesinlemesine yer veriyor.
'Hayvan: fmge, Simge, Gerçeklik'
konulu dosyada, Paul Clarke ve And-
rew Linzey'in 'Siyaset Kuramı ve
Hayvan Hakları', Steven Wise'ın ko-
nuyu hukuk açısından ele alan 'Hay-
vanlann Tüzel Şeyliği', Hugh Lafolet-
te - Niall Shanks ın 'Türcülüğûn Kö-
keni',BekirKarmlığa nm 'islamDü-
şfincesinde Canh Varhk Anlayışı' ad-
lı yazılar yer alıyor. Dosyada, aynca,
Nazlı Ökten'in 'Hayvan Kinıin Kur-
banı?',Akın Atauz'un antik çaglardan
günümüze kentin hayvanlar bağlamın-
danasıl biçimlendiğini ele aldığı 'Kent
ve Hayvan', Gifles Deleuze-Feliî Gu-
attari'nin 'hayvan-oluş'u 'hecceite'
kavramı çerçevesinde irdelediği 'Bir
Molekülün Hatıralan', Tom Re-
gan'ın eşitlik ilkesini baz alan 'Hayvan
Haklan Mücadelesi', Alberto Man-
guel-Enis Batnr'un 'Kurtnaca Hay-
vanlar: İmgelemin Sınınnda' veTuğ-
nıl Tanyolun 'Dosrunu Yemek' adlı
yazılan bulunuyor.
'Söyleşi' bölümünde Bilgi Ümversi-
tesi Tarih Bölümü Başkanı Mete Tun-
Ç«y'm Türkiye'nin son elli yılını içeren
"yaşamı yer alıyor. 'Yeni Perspekrif-
ler'de fhomas Friedman ve Robert
Kaplan'ın ulus-devletin geleceği üze-
rine yaptığı yazılı tarhşma, 'Gündem'
bölümünde ise Haldun Gülalp'ın sivil
toplum üzerine kavramsal degerlendir-
mesi okunabilir.
45yıldır müzikyapan Vedat Sakman, daha söyleyecek çok sözü olduğunu belirtiyor
Yaşamın içinden usulcaSELCEN AKSEL
Yaşamın neresinde durduğunu
anlatan birçok kişi var. Sergilediği
kimliğinin dışandan nasıl göründü-
ğünü bir sorun haline getirmeden
'yaşayan' birisi bunu yaptığında,
daha bir gerçek oluyor bu sözler.
Sanatçı olunmaz, o yol seçilır ya da
seçilmez, sanatçı olarak var olması
gereken insanlar vardır. Vedat Sak-
man, yıllardır şarkılannı söylüyor.
Herkes ıçın. O, besteci, söz yazan
ve aranjör. Müzik ve yaşam adına
yoğun deneyimiyle, 8 yıl sonra
'Usulca'yla çıktı karşımıza... "Bu
kadar basit" de dıyebiJiyor. "Süs-
lü sözlere gerek yok".
- 8 yıl aradan sonra 'Usul-
ca'...
SAKMAN - 45 yıldır müzik ya-
pıyorum. Gitarist değılim. Kendime
eşlik ediyorum. lOseneöncekisöz-
lerimi inkâr etmiyorum, söylene-
cek sözüm var, yaşamımı anlahyo-
rum. 8 yılda yaşananlann özeti var
'Usulca'da. Yaşama bakış açüan-
nın değiştiği bir süreçti bu sekiz
yıl... Söylenen bir aşk şarkısı da ol-
sa, iç ses daha derınden sesleniyor.
Halkın içinden müzik yaparak gel-
dim. Derinlerdeki toplumsal boyut-
lar, ka\Tamların içini doldurmak
kadar, boşalan kavramlarla dolu
olanlannın çatışmalan da söz ko-
nusu. Ruhunuz ve beyniniz açıksa,
yaralı dolaşıyor insan. Ama sanat-
ta dengeler olmahdır. Bir sınır var,
aşılmaması gereken.
Sanatın popülizmı olmaz, abartı-
sı olmaz, olduğu gibi olması gere-
kir. Olduğu gibi anlatmak, abart-
madan, o iç sesi duyurabilmek için.
tnsanlar, sahnedeki Vedat Sakman'ı
unutuyor. Ortaya bir konu atıyor-
sun, çekıliyorsun diyorlar. Güzel
olan bu aslında. Sanatın görevi de
bu değil midir? Üstbeynimizin el-
verdiğinin dışında, başka bir şeyle-
rin de var olduğunu hissetirmek.
Şımdi resme bile daha derinlerden
bakıyorum. Bu bir sûreç, dersinizi
aldığınız. Ne dersler veriyor hayat,
öyle ki, 'güç' kelimesi anlamını yi-
tirebiliyor. Boynunu biraz bükme-
yi öğrenmek belki de... Tevekkül-
den söz etmiyorum. Tekamül...
Tüm bunlan, neyın savoınucusu ol-
duğunuzu bilerek yaşamak önemli.
Direncin sınırlannı biraz açarak,
sorgulamanın da ötesinde, gerçek-
leri hatırlatmak. Her gün bir şeyler
öğrenmek üzerine kurulu bir geli-
şım bu.
Kendini ifade etmek...
-Bir rock topluluğundan solo
çalışmalara geçtiniz... Sizin müzi-
ğe bakışınızdaki etkileri ne oldu?
Ve o dönem topluluk sayısının
fazla oluşunun nedeni sizce ney-
di?
VEDAT SAKMAN - Bizler, bir-
likte bır şeyler yapabilmek adına
yetiştirildik, buna hâlâ inanıyorum.
Rock müzik felsefe içerir. Bır du-
ruştur. protest yönü de olan, özgür
yönü de... Iç dısiplinı de... O döne-
min insanlannın felsefesi vardı.
Keşke başarabilselerdi. Çok büyük
kıtlelere ulaşıldı, ka\Tamlann içi
doluydu. Bu, müziğe de yaşam şek-
line de yansıyordu. Daha alt seviye-
de de olsa, dünyadaki oluşumlar-
dan etkilendiğimiz için küresel bak-
mak gerek olaylara. Grup Doğuş
olarak, dönemin ünlü gruplannı,
Jetro Tull'ın şarkılannı çalıyorduk.
Bir öğrenme süreci gibi ele alınabi-
8yılda
yaşananlann
özeti var
'Usulca'da.
Yaşama babş
açılarının
değiştiği bir
süreçti bu sekt
yıl. Direncin
sımıiarım biraz
açarak,
sorgulamanın
da ötesinde,
gerçe/deri
hatırlatmak
Hergün bir
şeyler öğrenmek
üzerine kurulu
birgelişim bu.
lir. Ama söyleyebileceğin bir şeyler
olması gereken yaş geliyor. lyi ve-
ya kötü, kendini ifade etmek önem-
li olan. Hocalar iyiyse düzelir zaten.
- Kendinize ozan-şarkıcı ismini
yakıştınyor musunuz?
SAKMAN - Bu tanımı benimsi-
yorum, 'şehir ozanı' da diyorlar
bana. Köyde yaşasam, bağlamamı
alıp deyişler söylerdim belki de.
Hangi sazı elinize aldığınızın öne-
mi yok, yaşadığınız duygulan ifa-
de etmek doğuştan gelen bir yete-
nekle kendiliğinden ortaya çıkı-
yor... Kent ozanlığı tüm dünyada
yok, yaşam şeklinin getirdiği bir so-
nuç bu. Bu noktada, sorgulanması
gereken şeylenn çokluğunun da al-
tı çizilmeli. Duygusal yapımız, her
şeye hassas yaklaşmarmz, bunlar
hep üretimi arttıran şeyler.
-Müzikteki yozlaşma, etnik
müziğin kötü şekilde modernleş-
tirilmesi...
SAKMAN - Gerçeği görmek ge-
rekiyor. Göç, kültür ve müziğini de
getirdi. Yönetici kadrolar, buinsan-
lan konuk etmeyi beceremediler.
Metropoller göç alır, ama o kentler
konuk gelen insanlara altyapı ha-
zırlar. Bu sahipsiz insanlar, kendi-
lerine özel bir biçim oluşturmaya
çalıştılar burada. Bu kitle, pastanın
büyük dihmı. Reklam onlara veri-
lıyor. Yayın politikasını bilançoya
göre belirleyen medya başrolde. K-
itch isteniyorsa kitch, kan revan is-
teniyorsa kan revan. Müzik için ge-
çerli olan şartlar da bu. Büyük pa-
ralar dönen bu pazarda, çabuk üre-
tim yapılıyor. Seçme şansı bırakıl-
mayacak kadar çok yayımlanıyor.
Stüdyolarda artık müzik adamlan
olmamaya başladı. Bu kavramlann
da aslında bu- düzene konması ge-
rekiyor. Aydınla halk arasında ise
birhava yasttğı var. Daha iyisini su-
nanlar savaşıyorlar. Evet, belki 50
yıl sonra bunlar tartışma konusu ol-
mayacak. Ama bu sürecin azaltıl-
ması için hepimizin bir şeyler yap-
ması lazım.
-Albümlerinizde tamamıyla
canh sazlar kullanmamanızın ne-
deni ne?
SAKMAN -Aranjörlüğünü üst-
lendiğim albümlerde, Zuhal'inki
gibi, bir gong sesi bile canlı kayde-
dildi. Ama bu noktada para etken
oluyor. Ben, verdiğim hiçbir şarkı-
yı satmadığım içinmüzikten büyük
paralar kazanmadım, telif dışında
bir ücret talep etmedim. Şarkıya bir
bedel biçip de benim şarkım bu ka-
dar lira demek hiç içimden gelme-
di. Telif dışında bedel biçilmesi, te-
melinde yasal değil. Ama besteci-
ler suiistimale uğradı ve kullanım
hakta gibi tanımlarla paraya dönüş-
türmeye kadar vardı. Yapımcılığmı
yaptığım albümlerinkaydına 40 ki-
şilik orkestrayla girildi, ama kendi
albümümde bunu yapamadım. Dı-
şandan halin böyle olduğu görün-
müyor tabii. "Usulca" albümünde
bana eşlik eden müzisyen arkadaş-
larla bu konuyu konuşmadık bile.
Şarkılan milyonlar satan şarkı sözü
yazan için de aynı şey geçerli, bu
aslında ciddi bir sorun.
- Projeleriniz ?
SAKMAN - Yılbaşından sonra
eski şarkılanmı seslendireceğım bir
albümün çalışmalanna başlayaca-
ğım. Her yıl bir albüm çıkarmayı
hedefliyorum. Yıllardır gerçekleş-
tirmek istediğim bir de müzikal
projem var.
Bedenler ve Odalar
• Kültür Servisi -Karşı Sanat
Çalışmalan, 28 Eylül tarihine dek Gülsün
Orhon'un 'Bedenler ve Odalar' adını
verdiği kişisel sergısine ev sahipliği
yapacak. Sanatçının son on yılda
gerçekleştırdiği çalışmalanndan kesitler
sunduğu sergı, 1994 yılmda Kadın Eserleri
Kütüphanesı'nde 'Virginia Woolf'a Saygı'
kapsamında gerçekleştirmiş olduğu
'Kendıne Ait Bir Oda' adlı çalışmayı
referans olarak alıyor. Sergide sanatçının
1995 yılında gerçekleştirdiği '38-40 Beden
Etekler (I)' adlı çalışmanın ikınci serisi,
1994 tanhlı 'Kendine Ait Bir Oda-Virginia
Woolf'a Saygı' adlı yerleştirmesi,
'Paralel Odalar' adlı bir yerleştirme
ve '38-40' adlı video çalışması yer
alıyor. Gülsün Orhon'un
çalışmalannda mekâna özgü yerleştirmeler
önemli bir yer tutuyor. Sanatçı,
sergide yer alan 'Paralel Odalar'
projesı ile odalann sayılarını çoğaltırken
odalann mimari ile birlikte algılanmasını,
beton du\arlarla metal duvarlar arasında,
ızleyicinin sıkışmışlık duygusunu
bedeniyle algılamasını hedeflediğini
belirtiyor. (0 212 245 15 08)
Side'de Bizans hastanesi
I Kültür Servisi - Antalya'nın
Manavgat ılçesine bağlı Side antik
kentinde yapılan kazı çalışmalan
sonucu, Bizans dönemine ait bir hastane
bulundu. Hastane binasının tamamına
yakın kısmının ayakta kalmış olması
dikkat çekti. Binanın, Kral Iustinianus
(Justinyanus) tarafından, Pamfilya'daki . u
ünlü bekim azizlerinden biri adına . . ...,M
yaptrnlan Cosmas Hastanesi olduğu
sanılıyor. Side Müze Müdürü Melek
Yıldızturan'ın yaptığı açıklamaya
göre bölgede bir de sinagog
bulunması umuluyor. Eğer sinagog
bınası da bulunabilirse, Side, bünyesinde
banndrrdığı kilise, sinagog ve
camisiyle, 3 dinin kesiştiği bir antik
kent olarak tanımlanabilecek. 6. yüzyıla
ait olduğu sanılan 2 katlı bina, yan
yana sıralanmış üstü tonoz örtülü 6
iç mekândan oluşuyor. Alt katı ve
duvarlan tamamen sağlam olan binanın,
yalnızca tonozlannın yıkılmış olduğu
açıklandı. Yapılan araştırmalar hastane
binasının antik dönemdeki Side'nin Büyük
Fabnka Mahallesı'ne ait olduğunu
gösteriyor. Öte yandan antik kaynaklar
Side'de bir de sinagog olabileceğini
gösteriyor. Üstelik, 1947 yılında bulunan
ve Side Müzesi kasasında saklanan,
Yahudiliğin simgelerinden 7 kollu şamdan,
Side'de bir sinagog bulunduğu yolundaki
varsayımlan güçlendinyor.
'Deauville Film
Festivali' başladı
LONDRA (BBC) - Fransa'da
gerçekleştinlen önemli sinema
etkinliklennden Deauville Film Festivali,
ünlü oynuculann katılımıyla sürüyor. Tom
Hanks, Harrison Ford, Gwyneth Paltrovv ve
Matt Damon bu oyunculardan birkaçı.
Festivalin en önemli özelliği, Amerikan
yapımı filmlerin Avrupa'da tanıtılması.
Etkinlik kapsamında gösterilecek yaprmlar
arasında 'Signs', 'The Bourne Identity',
'Road To Perdition', 'Possession', 'Full
Frontal and Insomnia' sayılabilir. Festivalin
yanşma bölümünde, Nicolas Cage'in ilk
yönetmenlik denemesini yaptığı 'Sonny',
'The Good Girl', 'Kissing Jessica Stein and
One Hour Photo' yer alıyor. 9 Eylül'e dek
sürecek olan festivalin kapanışı 'The
Banger Sisters' adlı, Susan Sarandon ve
Goldie Hawn'un rock yıldızlarını
canlandırdıklan filmin gösterimiyle
yapılacak. Etkinlik kapsamında, Matt
Dillon ve Harrison Ford'un rol aldığı
filmlerden bir seçkinin gösterilmesinin
yanı sıra aralık ayında 70 yaşına girecek
olan Ellen Burstyn, yapımcı Robert Evans
ve John Frankenheimer adına onursal
etkinlikler gerçekleştirilecek.