22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLUL 2002 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI GL1Y C E L CÜIS'EYT ARCAYÜREK • Baştarafı J. Sryfada Kimileri -TV'lers göre- reyting rekorları kırıyor- muş. Bu sonucu n br nedeni olmalı. Ikili programlan acaba kararsazla' izliyor mu? Liderier olanca güçleriyle yüzde 40'lara varan kararsızların peşnde. örneğin Mesut Yılmaz; kararsızları kazanırlar- sa, ohooo yüzde 10 barajını geçmek ne demek?.. ANAP oyların ın yjzde 20'lere tırmanacağına ina- nıyor. AKP ile CH P da aynı hesap içindeyseler; RTE yüzde 40'lara, CHP yüzde 30'lara yolcu! ANAP liderınegöre AKP ile CHP'nin kararsız oylardan kazanç sağlamaları olanaksız. Iki parti- ritn oyları yüzdecO, yüzde 19'larda "dondu". Geçmışteki kirrı örnekler, Yılmaz'ın görüşünde haklılık payını ha>li yüksek gösteriyor. 1991 seçimlerinde de anketler olası sonuçlan öngören açıkl amalar yapıyordu. Demirel, yasakiardan kurtulmuş, DYP'nin ba- şında ve -günümüzün Baykal'ı gibi- "Ne olursan ol, yeterkibana oy ver" sloganı ile yoğun propa- gandaya girişti. Ancak oy oranı yüzde 27'nin üze- rine çıkamadı. Onca çabaya <arşın; DYP oylannın sürekli "donduğunu" gösteren anketlere Demirel fena halde bozuktu. "Yüzde 27'nin üstüne çıkamayışın nedenini" bir türlü anlamıyordu Sonuç, anketler doğruladı. Oyların giderek ar- tacağı varsayımıya propaganda yapan DYP, tek başına iktidar hedsfine varamadı. Birinci parti ol- du, Erdal Inönü'nün SHP'si ile koalisyon kurdu. Bugün de 1991e benzer bir süreç yaşanıyor. On bir yıl önceki D/P ile SHP gibi; bugün de AKP ve CHP'de tek başına iktidar ön planda. Daha şanslı varsayım 3 Kasım'dan AKP'nin 1., CHP'nin 2. parti çıkması. 1991 'lerde yıllardır kavgalı iki parti (DP'nin de- vamı) AP ile (CHP nin devamı) SHP ortaklık kur- du. Dün, sağ sollael sıkıştı. Bugünlerde de iki zıt partinin, 4 Kasım sonra- sında (Refah anlayışının sürgiti sayılan) AKP ile CHP'nin koalisyon yapmaları bekleniyor. Bugün yine aynı sahne; aşırı sağla sosyal-libe- ral anlayışın buluşrnası olası. • • • Listeler ilan edildiği gün AKP adaylannın kim- likleri üzerinde çalışan Meclis muhabirimiz Bülent Sanoğlu, "Adaylartn kaçı İHL mezunu, kaçı din adamı veya dinsel konulan ön plana almış, sap- tamakzor. Zira kimliklerustaca gizlenmiş" diyor- du. Birer ıkişer kimlikler ortaya çıkıyor. örneğin RTE'nin yerine aday gösterilen "9 da- valı" Kemal Unakıtan'a, Kırıkkale Üniversitesi Rektörü iken dincı kadrolaşma yaptığı gerekçe- siyle görevden alınan Prof. Beşir Atalay eklendi. Üçüncü isim birzamanların RP'li azgın şeriat- çı, Atatürk ve laiklik düşmanı Şevki Yılmaz'ın benzeri. AKP'nin Istanbul adayı, Hüseyin Besli. Akla sığmayan hezeyanlarıyla dikkat çekiyor. Sabah'ın haberine göre; Hüseyin Besli, RTE'nin "en yakın çevresindeki 5-10 isimden biri". RTE, çeşitli yolsuzluk olaylarına karışan Istan- bul Belediyesi'nde birlikte çalıştığı "dava ve ka- der arkadaşlannı" yargıdan kurtarmak için AKP listelerine yerleştirdi. Yazgı işte, yargılandığı 10 davadan dokunul- mazlık zırhıyla kurtulacağını sanan RTE'nin düş- leri gerçekleşmedi. Partisi yargıdan kurtarmayı amaçlayarak liste- lere aldığı kader ve dava arkadaşlannı milletve- kili olduktan sonraki günlerde de koruma görevi- ni üstlendi. AKP, dokunulmazlığın daraltılması veya kaldı- rılmasına karşı olduğunu günlerce önce açıkladı. Daha neler çıkacak sandıktan, kim bilir daha neler? Ar-Ge'ye rekor pay: 10 trilyon • Baştarafı 1. Sayfada kabul edillirken 2002 yılında 248 başvuru- nun 28'ine patent ve- rilmiş durumda. Biz bu oranı uluslararası anlamda yukanlara çekmek istiyoruz ve büyük bir atılımı da- ha başlatıyoruz" dedi. Prof. Dr" Ahcı, DEÜ Tıp Fakültesi'nin yıllık 100 trilyon liralık kay- nağı olduğunu ve bunun yüzde 10'unuaraştırma projelerine ayırdıklannı vurgulayaraİc "Bu o- ran. her yıl artacak. Son yaptığımız atıiım- la Âr-Ge'ye kaynak aktanmında Tiirki- ye'nin lider üniversite- si olduk" diye konuştu. Bilim politikalannın belirlenmesinde önce- likli olarak kalkınma hedeflerinin ortaya ko- nulması gerektiğıni ve araştırmacı insan kay- flağının hedefler doğ- rultusunda yetiştirilme- sinin kaçmılmaz oldu- ğunu belirten Prof. Dr. Alıcı, şunlan söyledi: "Verimli çaüşma için Türkiye'nin bilim politikalannın belir- lenmesi ve bilinmesi gerekir. Türkiye'nin kalkınması için, bilim- sel araştırmalann be- lirienen hedefler doğ- ruitusunda topluma, sanayiye ve teknoloji- ye yönelik olarak planlanması gerekir. Türkiye'de şu an 10 bin ldşiden 12'si araş- tırma projeleri üze- rinde çalışıyor. Bu o- ran ABD'de 390, Ja- ponya'da 135,Alman- ya'da 126. Türkiye'de GSMH'den Ar-Ge'ye ayrılan pay binde 6, ABD'de yüzde 3, Ja- ponya'da yüzde 2.5. Biümsel projelerin Türkiye'deki verimli- liği binde 2. Aynı oran ABD'de yüzde 85, Ja- ponya'da yüzde 67,A1- manya'da yüzde 66, Ingiltere'de yüzde 62 ve Kore'de yüzde 55. Mevcut durumun ül- kemiz lehine olması için başladığımız çalış- malann sonunda bu tablo değişecek ve Türkiye de uluslarara- sı proje üreten bir ul- ke olacak." Önce okutan vardı.INGILIZCE Yetişkinlere, çalışanlara, ilköğretim öğrencileıine T»l: 0216 - 346 26 25 - 345 11 29 Huzur Giyim Yanı Kadıköy - Istanbul Türkiye tazminat isteyecek• Baştarafı 1. Sayfada Operasyon Türk ekonomisini derinden etkileyecek. Bu zarar- lann mutlaka tazmin edilmesi gerek" diyecek. Ankara, Washington yönetimi- nin yaklaşan operasyonu önce- sinde pazartesi ve salı günü iki önemli konuğa ev sahipliği yapı- yor. Pazartesi günü MGK toplan- tısını da yapacak olan Ankara, i- ki konuğa da vereceği mesajlan hazırladı. Tank Aziz'le görüşme ile ilgili şu bilgilere ulaşıldı: ^ Aziz gelmek istediğini ge- çen haftalarda iletti. Bu ziyaret, Türkiye'nin daveti üzerine ger- çekleşmiyor. Cumhurbaşkanj ve Başbakan ile salı günü resmi te- maslarda bulunacak. Programı- nın geri kalanı Ankara'yı ilgilen- dirmiyor. Turist gibi gezebilir. »/ Saddam'dan mesaj getirece- ği söylendi. Saddaırfın mesajı- nın; "ABD'ye mukayyet olun, müdahaleyi önleyin. Irak'a bir ntüdabale olursa bundan eko- nomik, siyasi ve güvenlik ola- rak en çok etkilenecek ülkcler- den biri de Türkiye olacaktır" mesajının gelmesini bekleniyor. • Türkiye'nin mesajı ise "BM'nin istediği temiz rapo- runu alın. Güvenlik Konse- yi'nin Irak ile ilgili aldığı tüm kararlara tam uyum gösterin. Denetçileri kabul etme kararı olumlu ancak tam değil. Bölge- nin başına yeni dertler açma- yın" şekJinde olacak. Ankara'daki diplomatik kay- nakJar, ABD'nin BM karan ol- madan da operasyon düzenleye- ceği konusunda aynı görüşteler. Üst düzey bir diplomat, "ABD. diplomasiyi sürdürüyor.Ancak bunu güç poütikasıyla birlikte yürütüyor. Türkiye'nin Abdul- îah Öcalan ve PKK konusunda Suriye'ye uyguladığı güç poli- tikasını işletiyor. Bunu da yap- ması gerekli. ABD istemlerini yerine getirebilmek için bunu yapmak durumunda" dedi. Ankara"nın ABD Dışişleri Ba- kan Yardımcısı Jones ile yapıia- cak görüşmelerde vereceği me- sajlar ıse şöyle: ^ Türkiye, Irak'ta bir operas- yon istemiyor. Sorunun diploma- tik yollarla çözümlenmesini isti- yor. Türkiye'nin bircok kaygısı var. Bu kaygılar sadece Kuzey I- rak ve Kürtler değil. Ekonomik olarak da ciddi sıkıntılar var: 1. Petrol fıyatlan şimdiden art- maya başladı. Operasyonla fiyat- lar daha da artar, bundan en çok etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye olur. 2. Yabancı yatınmcılar çok te- dırginler. Yatınmcılar kaçabilir. 3. Tunzm sezonu bitmek üze- re ama 1-2 ay içinde gelecek yıl için rezervasyonlar başlayacak. Turizm gelecek yıl sorun yaşar. 4. Iç ekonomide büyük sıkın- tılar yaşanabilir. Hem komşu ül- kelerle hem de diğer ülkelerle ti- caret büyük ölçüde etkilenir. • Türkiye'nin 11 yıl önceki Körfez Savaşı'ndan zaran 50 milyar dolar oldu. ABD'nin ola- sı saJdınsından büyük zarar göre- ceği açık. Türkiye'nin zararlan- nın tazmin edilmesi gerek. Ecevtt, Irak'taki dengelerln bozulmasından rahatsız olduğunu söyledl Barzanî gergiıılik yarabyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, Kuzey Irak'taki Kürt parlamentosunun hükümet düzeyinde bir oluşuma çev- rihnesinin Türİdye'yi rahatsız edece- ğini söyledi. IKDP lideri Mesud Barzani'nin Türkiye'ye karşı meydan okurcasına tavır almaya başladığını. Türkiye'nin bunu ka- bul edemeyeceğini belirten Ece- vit, Irak'taki dengelerin de sarsıl- maya başladığına dikkat çekti. Ecevit, CNN Türk'teki Cafe Siyaset programında, Irak ve Fi- listın'deki gelişmeleri de değer- lendirdi. Irak Başbakan Yar- dımcısı TankAziz'in Türkiye ziyaretine değinen Ecevit, Bağdat yönetimi ile sürekli görüşmelerin yapıldığını be- lirterekABD'nin olası harekât ka- rannın ve Bağdat yönetiminin eği- lim ve kaygılannın görüşüleceği- ni ifade etti. Ecevit, Kuzey Irak'ta "fiili bir devlet kurulduğu. bu nedenle Türkiye'nin bölgeye gi- receği" tarbşmalanna ilişkin ola- rak da "Böyle bir gereksinim ol- mayacağını umuyorum. Ancak Kuzey Irak'taki bazı Kürt li- derler, özellikle Barzani, Tür- kiye'ye meydan okuma hava- sı içine girdi. Fiili devlet- ten yasal devlete geçiş sürecini başlat- tnak için birtakım egilimleri olduğu an- laşılıyor" endişesini aktardı. Ecevit, Barzani ve Talabani'mn Ker- kük'ü sahiplenme konusundaki ısrarlan konusunda da "Türkiye'nin meşru çıkar- lanna ters düşecek davranışa elbette tepki gösteririz" yorumunu yaptı. Irak'ta- ki dengelerin bozulduğunu yineleyen Ece- vit, "Kuzey Irak'ta pariamento vardı. Fakat uzun süredir çalışmıyordu. Daha sonra yerel yönetimler parlamentosu gi- bi işlem görüyordu. Fakat şimdi bunun hükümet düzeyinde bir oluşuma çevril- mesi bizi rahatsız eder" degerlendırme- sinde bulundu. Ece\it, bölgedeki sıcak bir çatışmanın seçimi erteletip erteletmeyece- ği sorusuna da "Değişiklik olacağını san- mıyorum" karşılığmı verdi. Filistin'deki son gelişmeler konusunda ABD Başkanı George W. Bush ve Israil Başbakanı Ariel Şaron'a mektup gönder- diğini anımsatan Ecevit, tsrairin haklı ya- kınmalan olduğunu, Filistin topraklannda yuvaJanmış bazı radıkal gruplann tahnk edici şeyler yaptığuıı belirtti. Ancak Filis- tin lideri YaserArafat'ın tecrit edilerek so- runun çözülemeyeceğini ifade eden Ecevit, •'Radikal gruplar, tahminime göre bazı Arap ülkelerindeki radikal unsurlar. Bunlar Filistin'de demokrarik yönetim kurulmasını istemezler. Bu nedenle de bölgede olay çıkannak istiyorlar" dedi. Türkiye ile ilgili genişleme karan 3 Kasım seçiminirı sonuçlanna göre verilecek AB karşıü hükümet korkusu SERKAN DEMİRTAŞ ANKARA - Avrupa Birliğı (AB), Türkiye ile ilgili genişle- me karannı 3 Kasım seçiminin sonuçlanna göre verecek. Baş- bakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'in Londra, Paris ve Kopenhag'da yaptığı temaslarda "Türkiye çok olumlu adımlar atıyor. An- cak 3 Kasım'dan AB karşıtı unsurların ağırlıkta olduğu bir parti ya da koalisyon hükü- meti çıkriıa olasılığından çeki- niyoruz" mesajını aldığı öğre- nildi. AB başkentlerinin parti is- mi vermediği, ancak "AKP- MHP"li hükümet olasılıklannı ima ettikleri kaydedildi. Türkiye-AB ilişkileri önemli bir süreçten geçiyor. AB, 10 ül- keyle genişlemeyi hedeflerken I999'da adaylık statüsünü alan Türkiye de tam üyelik müzakere- leri için tarih alarak Romanya ve Bulgaristan'ayetişip AB treninin son vagonuna yerleşmek amacın- da. AB, Kıbns da dahil olmak üzere tüm bu ülkelere ilişkin ka- raruu ekim ayındaki Ilerleme Ra- poru ve genişleme zirvesinde ve- recek. Türkiye ile ilgili karar ise 3 Kasım seçiminin sonuçlanna göre ahnacak. AB, bu yöndeki landı. özellikle Fransa, şu ana kadar hiç görülmeyen şekilde Türkiye'ye destek olacağını açık- ladı. TBMM'nin 3 Ağustos pa- keti ve ardmdan yaşama geçirdi- ği yönetmelikler A\rupa'da çok iyi tepki buldu. Bir hayli sürpriz yarattığımız anlaşıldı. • AB, 9 Ekim'de Ilerleme Ra- • Dışişleri Bakanı Gürel'e tngiltere, Fransa ve Danimarka'da yaptığı temaslar sırasında, "seçimlerden AB karşıtı unsurlann ağırlıkta olduğu bir koalisyon hükümetinin çıkma olasılığından" duyulan kaygı iletildi. net mesajını geçen hafta boyun- ca AB'nin önde gelen iki ülkesi tngiltere ve Fransa ileAB'nin dö- nem başkanı Danimarka'yı ziya- ret eden Dışişleri Bakanı Gürel'e iletti.Edinilen bilgilere göre, 3 başkentte yapılan temaslarda şu unsurlar öne çıktı: \/ Fransa ve Ingiltere, Türkiye ile ilgili çok olumlu ifadeler kul- poru'nu yayunlayacak. Ardından 24-25 Ekim'de Brüksel'de gemş- leme zirvesini yapacak. Raporda Türkiye ile ilgili objektif görüş- lere yerverilmesi bekleniyor. An- cak genişleme konusunda bir tav- siyenin yer alması beklenmiyor. Türkiye ile ilgili karann zinede de çıkması öngörülmüyor. Türki- ye ile ilgili karann 3 Kasım se- çünlerinin ardından ortaya çıka- cak hükümet profıüyle de bağ- lantısı olduğu görüldü. • Avrupalılar özellikle AB karşıtı unsurlann ağırlıklı oldu- ğu bir koalisyon hükümetinin iktidara gelmesinden huzursuz- lar. Temaslarda bununla ilgili hiçbir şekilde bir parti ismi ve- ya koalisyon kombinasyonun- dan söz edilmedi. • Türkiye'ye yapılan bir eleştiri de Koperihag Zirve- si'yle ilgili beklenti çıtasmı çok yüksekte tutması oldu. AB, "Beklentiyi öyle yüksek tutu- yorsunuz ki bizim vereceği- miz her türlü olumlu ve güç- lü perspektif bile bunu karşı- layamıyor" görüşünde. • Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'ye güçlü bir perspektif verileceği kesin ama bu tarih şekJinde mi olur, olmaz mı, o belli değil. AB, ne tarih veririz ne de vermeyiz dedi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Şanlıurfa Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı'nın pek çok araştırmacıdan yararlanarak oluşturduğu "Uygarlığın Doğduğu Şehir" kita- bındaki bu efsane Urfalının, Güneydoğu insanı- nın yokluklardan bir şeyler var etme çabasını da gösteriyor. Urfalılar bugün ateş kadar önemli olan suya da kavuşmuş olmanın mutluluğunu yaşıyor. Yarım günlük hızlı şehir turunda gördüğümüz o ki, eko- nomik kriz Urfa'yı öteki kentlerimizden daha az etkilemiş. Bir Urfalı, GAP'la gelen değişimi şöy- le açıkladı: "Artık dört mevsim para alıyoruz. Yazın arpa buğdaysebze ve meyve, sonbaharda pamuk, kı- şın sera ürünleri, banarda da destekleme prim- leri." Urfalı bugün bu bereketin artmasını, planlı ve sosyal tabanı olan siyasetlerle iç barışı da sağ- layacak yatırımlar yapılmasını istiyor. Topçu Meydanı'nın etrafındaki Urfalılar, bütün heyecanları ve iyi niyetleriyle bu istemlerini tek tek sıralarken insan şu dilekte bulunmadan ede- miyor: Bu şehirde çiğ olan tek şey köfte olsun. Siya- setteki çiğlikler, ufuksuz bakışlar yerini GAP'la gelen başarıyı yönetmeye bıraksın. Demirel: Sağın federasyon başkanı DYP'nin "merkez sağda bütün/eşme mitingi- ni" izlemek üzere Şanlıurfa'dayız. Genel Baş- kan Tansu Çiller, ağustos ayındaki zikzakların ardından eylüldeki Bayar, Menderes, Türkeş soyadlarını birleştirmenin getirdiği moralle Ur- fa'da. Urfa'nın DYP açısından yakın geçmişteki önemi şu: 1999 seçimlerinde DYP'nin yüzde 30 oya u- laştığı tek şehir. DYP mitinginde doğal olarak Necmettin Cev- heri'nin siyaseti bırakması konuşuluyor. DYP listelerinde Cevheri soyadı yok. Necmettin Bey'in yeğeni Sabahattin Cevheri'nin bağım- sız aday olması, DYP'nin kentteki ezeli başarı- sını etkileyecek. En iyimser DYP'liler bile, "Bir milletvekilinden oluruz" diyorlar. GAP'ın Güneydoğu sınırlannı zorlaması pan- kartlaradayansımış. Ceylanpınarlılar, kocaman bir pankartla alanın en görünür yerinden mesaj- larını veriyorlar: "Gümrük kapısı isteriz." Şanlıurfa Valisi Muzaffer Dilek'in gerçekleş- mesi için adım adım izini sürdüğü Akçakale sı- nır kapısı da Urfalıların gündeminde. Bu kapı büyütülürse Urfa-Bağdat hattı da güvenli bir şe- kilde kurulmuş olacak. Tansu Çiller, Topçu Meydanı'nda kürsüden son dönem iktidariannı topa tutarken kimi yurt- taşlar da ellerindeki bulut öbekli pamuk dallan- nı kaldırıyorlar. Bu yıl verim güzelmiş. Ancak pa- ra düşükmüş. Ne diyelim? Dert bu olsun, yeter ki toprakla- nn bereketi devam etsin. Ankara tarım politika- sının da kaçmılmaz olduğunu görsün. DYP saflarında politikayı sürdüren eski DTP Genel Başkanı Mehmet Ali Bayar ile Ankara- Urfa yolu boyunca uzun uzun sohbet ettik. Ba- yar, diplomat kimliğini koruyan, ancak uzun yıl- lar Demirel'in yanında kalmış olmasının ve so- yadının verdiği birikimi de çoğaltıp sözcüklere döken bir siyasetçi havasında. Bayar'ın kafasındaki ideal 3 Kasım tablosu şu: DYP-CHP koalisyonu. Son dönemde DYP kadrolarının adım adım işlediği bir senaryo bu. Bayar'a göre DYP ağus- tosta yüzde 8'lerdeydi, Bayar-Menderes-Tür- keş soyadının DYP'de birleşmesi ve seçim söy- leminin daha kesin ifadelerle dile getirilmesiyle oran barajın üstüne çıktı. Ekim ayı boyunca DYP'nin iktidar ortağı olacağı havası yerleşirse oranın daha da yükselebileceğini söyleyen Ba- yar, merkez sağdaki iktidar açlığını şöyle vurgu- luyor: "5 yıldır başbakanlık merkez sağda değil. Sa- ğın tarihindeki en uzun süre!" Bayar'a takıldım: "Demirel merkez sağın neresinde oynuyor? Oynamıyorsa menajertik mi yapıyor?" Bayar, "Ikisi de değil" dedi, devam etti: "O, sağ partiler liginin federasyon başkanı." ankcum@ttnet.net.tr Kit ap AL GÖZÜM SEYREYLE / IŞIL ÖZGENTÜRK ası rı05-13 Ekim '02 Dolmabahçe Külfür Merkezi Beşiktaş/İstanbul IGrupMedyal www.kitapfuari.com • BaparafıArka Sayfada se üşenmedi, herkes kendini bir güzel süsle- di ve yola çıktık. Bu arada ben ön iki dişimi yaldızh boyayla boya- yıp, en birinci oldum. Şenlik yaşanmaya değerdi, her yer rengârenkti. Arabalara koşu- lan atlann gözlerine bile sürme çekilmişti. Kızlar rengârenkti, er- kekler rengârenkti, çocuklar ren- gârenkti. Kentlerin gri rengine ah- şık gözlerimiz, bir süre bu rengâ- renk dünyada bocaladıysa da bir süre sonra her şeye alıştık ve ken- dimizi hiç durmadan çalan davul zurna eşliğinde oynarken bulduk. Şimdi bu hikâye nereye gele- cek, biraz sabırlı olun, böyle yiye- rek oynayarak akşamüstünü ettik. Akşamüstü her şeyin rengi değiş- meye başladı, bütün renkler yu- muşadı, müzik yumuşadı ve her- kes kendi dünyasına çekilip hayal kurmaya başladı. îşte ben o za- man onlan gördüm. Az ötemdeki çayıra önce bir leylek usulca kon- du, ardından tam yedi leylek onu takip etti. Heyecanlanmıştım. Sa- dece ben değil onlan gören herkes heyecanlanmıştı. Sessizce izle- meye başladık. Uzaktan kederli bir zurna sesi geliyordu. Önce bi- rinci leylek ayaklannı sırayla in- dirip kaldrrmaya ve ayaklanna uy- gun bir tempoyla kanatlannı açıp kapamaya başladı, ardından di- ğerleri inanıhnaz bir şeydi, sekiz Leylekler Dönerken leylek tam önümüzde zurna sesi- ne uygun dans ediyordu. Kimse- den çıt çıkmıyordu, onlan ürküt- mekten korkuyorduk. Sadece zur- na devam ediyordu, durumun far- kına varan tüm çingene çocukla- n, kadınlan, erkekleri ayaklanmn ucuna basa basa yanımıza yakJaş- mış, bu inanılmaz sahneyi izliyor- lardı. Bu epey sürdü. Sonra ilk leylek kanatlannı bir şiir gibi yumuşa- cık açtı ve uçmaya başladı, ardın- dan diğerleri... Uçtular, uçtular ve artık bilmediğimiz bir yere gitti- ler, büyülenmiş gibiydik. Içimiz- den biri "Bu leyleklerin bir bil- diği var" diye konuştu, "Boşuna buraya gelmediler."Yanıt, küçük bir çingene çocuğundan geldi. "Onlar bizim atalarımız, bizi her yerde bulur, bizi korurlar!" îşte size bir leylek hikâyesi. Bir tane daha var. Efendim Fas'tayun. Evet şimdi anladınız değil mi ken- dimi neden en çok leylekle özdeşleştirdiğimi, bu yazının ne- den yazıldığmı. Bu kuşlar fıhnin- den beri yerimde duramıyorum. Yeryüzünün bütün vadileri, akar- sulan, çölleri beni çağınyor sanki, ama gidemiyorum, züğürt teselli- si daha önceleri gittiğim yerleri anlatıp kendimi kanduroaya çalı- şıyorum. Kimin seçimi kazanaca- ğından daha ilginç de- ğil mi? Ya da sanal bir aşk hikâyesinden! Nerede kalmıştım? Fas'tayım. Arabamız Atlas Dağlan'nı tırma- myor. Arada mola veriyoruz. Mo- la verdiğimiz yerlerin çoğu terk edilmiş eski kentler. Bunlara Fas'- ta "kasa" deniyor. Bunlardan bi- rindeyiz. geziyoruz, o da ne, mer- divenleri çıkar çıkmaz bir evin te- pesindeyiz ve tepede en az on ley- lek yuvası. Evin tepesine çıkan put kesiliyor. Çünkü leylekler uyuyor. Her bir yuvada iki yavru, bir anne hepsi uyuyor. Birkaç ki- şi fotoğraf çekmek istiyor, hemen itiraz ediyoruz. Burası onlann mekâm, biz fazlayız, biz davetsiz misafirleriz. Sessiz, ayaklanmı- zın ucuna basarak oradan uzakla- şıyoruz. Hiçbiri uyannııyor. Yeniden yola çıktığımızda he- pimizin aklında tepedeki görüntü, içimizden biri ağlamaya başlıyor. Nedenini merak ediyoruz. Söylü- yor, "Çok heyecanlandım", di- yor, "Şu dünvanın genişliği, bü- yüklüğü heyecanlardırdı beni." Onca yol gel ve bir leylek koloni- sini ziyaret et. Nereden bulmuşlar bu ücra yeri? îşte bu söz üstüne arabada bir kahkahapathyor. "Peld bizim bu ücra yerde ne işimiz var?" Akıllı bir soru. seyreyleisil(a Yahoo.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear