Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLUL 2002 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
GL1Y C E L CÜIS'EYT ARCAYÜREK
• Baştarafı J. Sryfada
Kimileri -TV'lers göre- reyting rekorları kırıyor-
muş.
Bu sonucu n br nedeni olmalı. Ikili programlan
acaba kararsazla' izliyor mu?
Liderier olanca güçleriyle yüzde 40'lara varan
kararsızların peşnde.
örneğin Mesut Yılmaz; kararsızları kazanırlar-
sa, ohooo yüzde 10 barajını geçmek ne demek?..
ANAP oyların ın yjzde 20'lere tırmanacağına ina-
nıyor.
AKP ile CH P da aynı hesap içindeyseler; RTE
yüzde 40'lara, CHP yüzde 30'lara yolcu!
ANAP liderınegöre AKP ile CHP'nin kararsız
oylardan kazanç sağlamaları olanaksız. Iki parti-
ritn oyları yüzdecO, yüzde 19'larda "dondu".
Geçmışteki kirrı örnekler, Yılmaz'ın görüşünde
haklılık payını ha>li yüksek gösteriyor.
1991 seçimlerinde de anketler olası sonuçlan
öngören açıkl amalar yapıyordu.
Demirel, yasakiardan kurtulmuş, DYP'nin ba-
şında ve -günümüzün Baykal'ı gibi- "Ne olursan
ol, yeterkibana oy ver" sloganı ile yoğun propa-
gandaya girişti. Ancak oy oranı yüzde 27'nin üze-
rine çıkamadı.
Onca çabaya <arşın; DYP oylannın sürekli
"donduğunu" gösteren anketlere Demirel fena
halde bozuktu.
"Yüzde 27'nin üstüne çıkamayışın nedenini" bir
türlü anlamıyordu
Sonuç, anketler doğruladı. Oyların giderek ar-
tacağı varsayımıya propaganda yapan DYP, tek
başına iktidar hedsfine varamadı. Birinci parti ol-
du, Erdal Inönü'nün SHP'si ile koalisyon kurdu.
Bugün de 1991e benzer bir süreç yaşanıyor.
On bir yıl önceki D/P ile SHP gibi; bugün de AKP
ve CHP'de tek başına iktidar ön planda.
Daha şanslı varsayım 3 Kasım'dan AKP'nin 1.,
CHP'nin 2. parti çıkması.
1991 'lerde yıllardır kavgalı iki parti (DP'nin de-
vamı) AP ile (CHP nin devamı) SHP ortaklık kur-
du. Dün, sağ sollael sıkıştı.
Bugünlerde de iki zıt partinin, 4 Kasım sonra-
sında (Refah anlayışının sürgiti sayılan) AKP ile
CHP'nin koalisyon yapmaları bekleniyor.
Bugün yine aynı sahne; aşırı sağla sosyal-libe-
ral anlayışın buluşrnası olası.
• • •
Listeler ilan edildiği gün AKP adaylannın kim-
likleri üzerinde çalışan Meclis muhabirimiz Bülent
Sanoğlu, "Adaylartn kaçı İHL mezunu, kaçı din
adamı veya dinsel konulan ön plana almış, sap-
tamakzor. Zira kimliklerustaca gizlenmiş" diyor-
du. Birer ıkişer kimlikler ortaya çıkıyor.
örneğin RTE'nin yerine aday gösterilen "9 da-
valı" Kemal Unakıtan'a, Kırıkkale Üniversitesi
Rektörü iken dincı kadrolaşma yaptığı gerekçe-
siyle görevden alınan Prof. Beşir Atalay eklendi.
Üçüncü isim birzamanların RP'li azgın şeriat-
çı, Atatürk ve laiklik düşmanı Şevki Yılmaz'ın
benzeri. AKP'nin Istanbul adayı, Hüseyin Besli.
Akla sığmayan hezeyanlarıyla dikkat çekiyor.
Sabah'ın haberine göre; Hüseyin Besli, RTE'nin
"en yakın çevresindeki 5-10 isimden biri".
RTE, çeşitli yolsuzluk olaylarına karışan Istan-
bul Belediyesi'nde birlikte çalıştığı "dava ve ka-
der arkadaşlannı" yargıdan kurtarmak için AKP
listelerine yerleştirdi.
Yazgı işte, yargılandığı 10 davadan dokunul-
mazlık zırhıyla kurtulacağını sanan RTE'nin düş-
leri gerçekleşmedi.
Partisi yargıdan kurtarmayı amaçlayarak liste-
lere aldığı kader ve dava arkadaşlannı milletve-
kili olduktan sonraki günlerde de koruma görevi-
ni üstlendi.
AKP, dokunulmazlığın daraltılması veya kaldı-
rılmasına karşı olduğunu günlerce önce açıkladı.
Daha neler çıkacak sandıktan, kim bilir daha
neler?
Ar-Ge'ye rekor
pay: 10 trilyon
• Baştarafı 1. Sayfada
kabul edillirken 2002
yılında 248 başvuru-
nun 28'ine patent ve-
rilmiş durumda. Biz
bu oranı uluslararası
anlamda yukanlara
çekmek istiyoruz ve
büyük bir atılımı da-
ha başlatıyoruz" dedi.
Prof. Dr" Ahcı, DEÜ
Tıp Fakültesi'nin yıllık
100 trilyon liralık kay-
nağı olduğunu ve bunun
yüzde 10'unuaraştırma
projelerine ayırdıklannı
vurgulayaraİc "Bu o-
ran. her yıl artacak.
Son yaptığımız atıiım-
la Âr-Ge'ye kaynak
aktanmında Tiirki-
ye'nin lider üniversite-
si olduk" diye konuştu.
Bilim politikalannın
belirlenmesinde önce-
likli olarak kalkınma
hedeflerinin ortaya ko-
nulması gerektiğıni ve
araştırmacı insan kay-
flağının hedefler doğ-
rultusunda yetiştirilme-
sinin kaçmılmaz oldu-
ğunu belirten Prof. Dr.
Alıcı, şunlan söyledi:
"Verimli çaüşma
için Türkiye'nin bilim
politikalannın belir-
lenmesi ve bilinmesi
gerekir. Türkiye'nin
kalkınması için, bilim-
sel araştırmalann be-
lirienen hedefler doğ-
ruitusunda topluma,
sanayiye ve teknoloji-
ye yönelik olarak
planlanması gerekir.
Türkiye'de şu an 10
bin ldşiden 12'si araş-
tırma projeleri üze-
rinde çalışıyor. Bu o-
ran ABD'de 390, Ja-
ponya'da 135,Alman-
ya'da 126. Türkiye'de
GSMH'den Ar-Ge'ye
ayrılan pay binde 6,
ABD'de yüzde 3, Ja-
ponya'da yüzde 2.5.
Biümsel projelerin
Türkiye'deki verimli-
liği binde 2. Aynı oran
ABD'de yüzde 85, Ja-
ponya'da yüzde 67,A1-
manya'da yüzde 66,
Ingiltere'de yüzde 62
ve Kore'de yüzde 55.
Mevcut durumun ül-
kemiz lehine olması
için başladığımız çalış-
malann sonunda bu
tablo değişecek ve
Türkiye de uluslarara-
sı proje üreten bir ul-
ke olacak."
Önce
okutan
vardı.INGILIZCE
Yetişkinlere, çalışanlara, ilköğretim öğrencileıine
T»l: 0216 - 346 26 25 - 345 11 29
Huzur Giyim Yanı Kadıköy - Istanbul
Türkiye tazminat isteyecek• Baştarafı 1. Sayfada
Operasyon Türk ekonomisini
derinden etkileyecek. Bu zarar-
lann mutlaka tazmin edilmesi
gerek" diyecek.
Ankara, Washington yönetimi-
nin yaklaşan operasyonu önce-
sinde pazartesi ve salı günü iki
önemli konuğa ev sahipliği yapı-
yor. Pazartesi günü MGK toplan-
tısını da yapacak olan Ankara, i-
ki konuğa da vereceği mesajlan
hazırladı. Tank Aziz'le görüşme
ile ilgili şu bilgilere ulaşıldı:
^ Aziz gelmek istediğini ge-
çen haftalarda iletti. Bu ziyaret,
Türkiye'nin daveti üzerine ger-
çekleşmiyor. Cumhurbaşkanj ve
Başbakan ile salı günü resmi te-
maslarda bulunacak. Programı-
nın geri kalanı Ankara'yı ilgilen-
dirmiyor. Turist gibi gezebilir.
»/ Saddam'dan mesaj getirece-
ği söylendi. Saddaırfın mesajı-
nın; "ABD'ye mukayyet olun,
müdahaleyi önleyin. Irak'a bir
ntüdabale olursa bundan eko-
nomik, siyasi ve güvenlik ola-
rak en çok etkilenecek ülkcler-
den biri de Türkiye olacaktır"
mesajının gelmesini bekleniyor.
• Türkiye'nin mesajı ise
"BM'nin istediği temiz rapo-
runu alın. Güvenlik Konse-
yi'nin Irak ile ilgili aldığı tüm
kararlara tam uyum gösterin.
Denetçileri kabul etme kararı
olumlu ancak tam değil. Bölge-
nin başına yeni dertler açma-
yın" şekJinde olacak.
Ankara'daki diplomatik kay-
nakJar, ABD'nin BM karan ol-
madan da operasyon düzenleye-
ceği konusunda aynı görüşteler.
Üst düzey bir diplomat, "ABD.
diplomasiyi sürdürüyor.Ancak
bunu güç poütikasıyla birlikte
yürütüyor. Türkiye'nin Abdul-
îah Öcalan ve PKK konusunda
Suriye'ye uyguladığı güç poli-
tikasını işletiyor. Bunu da yap-
ması gerekli. ABD istemlerini
yerine getirebilmek için bunu
yapmak durumunda" dedi.
Ankara"nın ABD Dışişleri Ba-
kan Yardımcısı Jones ile yapıia-
cak görüşmelerde vereceği me-
sajlar ıse şöyle:
^ Türkiye, Irak'ta bir operas-
yon istemiyor. Sorunun diploma-
tik yollarla çözümlenmesini isti-
yor. Türkiye'nin bircok kaygısı
var. Bu kaygılar sadece Kuzey I-
rak ve Kürtler değil. Ekonomik
olarak da ciddi sıkıntılar var:
1. Petrol fıyatlan şimdiden art-
maya başladı. Operasyonla fiyat-
lar daha da artar, bundan en çok
etkilenecek ülkelerden biri de
Türkiye olur.
2. Yabancı yatınmcılar çok te-
dırginler. Yatınmcılar kaçabilir.
3. Tunzm sezonu bitmek üze-
re ama 1-2 ay içinde gelecek yıl
için rezervasyonlar başlayacak.
Turizm gelecek yıl sorun yaşar.
4. Iç ekonomide büyük sıkın-
tılar yaşanabilir. Hem komşu ül-
kelerle hem de diğer ülkelerle ti-
caret büyük ölçüde etkilenir.
• Türkiye'nin 11 yıl önceki
Körfez Savaşı'ndan zaran 50
milyar dolar oldu. ABD'nin ola-
sı saJdınsından büyük zarar göre-
ceği açık. Türkiye'nin zararlan-
nın tazmin edilmesi gerek.
Ecevtt, Irak'taki dengelerln bozulmasından rahatsız olduğunu söyledl
Barzanî gergiıılik yarabyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Bülent Ecevit, Kuzey
Irak'taki Kürt parlamentosunun
hükümet düzeyinde bir oluşuma çev-
rihnesinin Türİdye'yi rahatsız edece-
ğini söyledi. IKDP lideri Mesud
Barzani'nin Türkiye'ye karşı
meydan okurcasına tavır almaya
başladığını. Türkiye'nin bunu ka-
bul edemeyeceğini belirten Ece-
vit, Irak'taki dengelerin de sarsıl-
maya başladığına dikkat çekti.
Ecevit, CNN Türk'teki Cafe
Siyaset programında, Irak ve Fi-
listın'deki gelişmeleri de değer-
lendirdi. Irak Başbakan Yar-
dımcısı TankAziz'in Türkiye
ziyaretine değinen Ecevit,
Bağdat yönetimi ile sürekli
görüşmelerin yapıldığını be-
lirterekABD'nin olası harekât ka-
rannın ve Bağdat yönetiminin eği-
lim ve kaygılannın görüşüleceği-
ni ifade etti. Ecevit, Kuzey Irak'ta
"fiili bir devlet kurulduğu. bu
nedenle Türkiye'nin bölgeye gi-
receği" tarbşmalanna ilişkin ola-
rak da "Böyle bir gereksinim ol-
mayacağını umuyorum. Ancak
Kuzey Irak'taki bazı Kürt li-
derler, özellikle Barzani, Tür-
kiye'ye meydan okuma hava-
sı içine girdi. Fiili devlet-
ten yasal devlete geçiş sürecini başlat-
tnak için birtakım egilimleri olduğu an-
laşılıyor" endişesini aktardı.
Ecevit, Barzani ve Talabani'mn Ker-
kük'ü sahiplenme konusundaki ısrarlan
konusunda da "Türkiye'nin meşru çıkar-
lanna ters düşecek davranışa elbette
tepki gösteririz" yorumunu yaptı. Irak'ta-
ki dengelerin bozulduğunu yineleyen Ece-
vit, "Kuzey Irak'ta pariamento vardı.
Fakat uzun süredir çalışmıyordu. Daha
sonra yerel yönetimler parlamentosu gi-
bi işlem görüyordu. Fakat şimdi bunun
hükümet düzeyinde bir oluşuma çevril-
mesi bizi rahatsız eder" degerlendırme-
sinde bulundu. Ece\it, bölgedeki sıcak bir
çatışmanın seçimi erteletip erteletmeyece-
ği sorusuna da "Değişiklik olacağını san-
mıyorum" karşılığmı verdi.
Filistin'deki son gelişmeler konusunda
ABD Başkanı George W. Bush ve Israil
Başbakanı Ariel Şaron'a mektup gönder-
diğini anımsatan Ecevit, tsrairin haklı ya-
kınmalan olduğunu, Filistin topraklannda
yuvaJanmış bazı radıkal gruplann tahnk
edici şeyler yaptığuıı belirtti. Ancak Filis-
tin lideri YaserArafat'ın tecrit edilerek so-
runun çözülemeyeceğini ifade eden Ecevit,
•'Radikal gruplar, tahminime göre bazı
Arap ülkelerindeki radikal unsurlar.
Bunlar Filistin'de demokrarik yönetim
kurulmasını istemezler. Bu nedenle de
bölgede olay çıkannak istiyorlar" dedi.
Türkiye ile ilgili genişleme karan 3 Kasım seçiminirı sonuçlanna göre verilecek
AB karşıü hükümet korkusu
SERKAN DEMİRTAŞ
ANKARA - Avrupa Birliğı
(AB), Türkiye ile ilgili genişle-
me karannı 3 Kasım seçiminin
sonuçlanna göre verecek. Baş-
bakan Yardımcısı ve Dışişleri
Bakanı Şükrü Sina Gürel'in
Londra, Paris ve Kopenhag'da
yaptığı temaslarda "Türkiye
çok olumlu adımlar atıyor. An-
cak 3 Kasım'dan AB karşıtı
unsurların ağırlıkta olduğu
bir parti ya da koalisyon hükü-
meti çıkriıa olasılığından çeki-
niyoruz" mesajını aldığı öğre-
nildi. AB başkentlerinin parti is-
mi vermediği, ancak "AKP-
MHP"li hükümet olasılıklannı
ima ettikleri kaydedildi.
Türkiye-AB ilişkileri önemli
bir süreçten geçiyor. AB, 10 ül-
keyle genişlemeyi hedeflerken
I999'da adaylık statüsünü alan
Türkiye de tam üyelik müzakere-
leri için tarih alarak Romanya ve
Bulgaristan'ayetişip AB treninin
son vagonuna yerleşmek amacın-
da. AB, Kıbns da dahil olmak
üzere tüm bu ülkelere ilişkin ka-
raruu ekim ayındaki Ilerleme Ra-
poru ve genişleme zirvesinde ve-
recek. Türkiye ile ilgili karar ise
3 Kasım seçiminin sonuçlanna
göre ahnacak. AB, bu yöndeki
landı. özellikle Fransa, şu ana
kadar hiç görülmeyen şekilde
Türkiye'ye destek olacağını açık-
ladı. TBMM'nin 3 Ağustos pa-
keti ve ardmdan yaşama geçirdi-
ği yönetmelikler A\rupa'da çok
iyi tepki buldu. Bir hayli sürpriz
yarattığımız anlaşıldı.
• AB, 9 Ekim'de Ilerleme Ra-
• Dışişleri Bakanı Gürel'e tngiltere, Fransa ve
Danimarka'da yaptığı temaslar sırasında, "seçimlerden
AB karşıtı unsurlann ağırlıkta olduğu bir koalisyon
hükümetinin çıkma olasılığından" duyulan kaygı iletildi.
net mesajını geçen hafta boyun-
ca AB'nin önde gelen iki ülkesi
tngiltere ve Fransa ileAB'nin dö-
nem başkanı Danimarka'yı ziya-
ret eden Dışişleri Bakanı Gürel'e
iletti.Edinilen bilgilere göre, 3
başkentte yapılan temaslarda şu
unsurlar öne çıktı:
\/ Fransa ve Ingiltere, Türkiye
ile ilgili çok olumlu ifadeler kul-
poru'nu yayunlayacak. Ardından
24-25 Ekim'de Brüksel'de gemş-
leme zirvesini yapacak. Raporda
Türkiye ile ilgili objektif görüş-
lere yerverilmesi bekleniyor. An-
cak genişleme konusunda bir tav-
siyenin yer alması beklenmiyor.
Türkiye ile ilgili karann zinede
de çıkması öngörülmüyor. Türki-
ye ile ilgili karann 3 Kasım se-
çünlerinin ardından ortaya çıka-
cak hükümet profıüyle de bağ-
lantısı olduğu görüldü.
• Avrupalılar özellikle AB
karşıtı unsurlann ağırlıklı oldu-
ğu bir koalisyon hükümetinin
iktidara gelmesinden huzursuz-
lar. Temaslarda bununla ilgili
hiçbir şekilde bir parti ismi ve-
ya koalisyon kombinasyonun-
dan söz edilmedi.
• Türkiye'ye yapılan bir
eleştiri de Koperihag Zirve-
si'yle ilgili beklenti çıtasmı çok
yüksekte tutması oldu. AB,
"Beklentiyi öyle yüksek tutu-
yorsunuz ki bizim vereceği-
miz her türlü olumlu ve güç-
lü perspektif bile bunu karşı-
layamıyor" görüşünde.
• Kopenhag Zirvesi'nde
Türkiye'ye güçlü bir perspektif
verileceği kesin ama bu tarih
şekJinde mi olur, olmaz mı, o
belli değil. AB, ne tarih veririz
ne de vermeyiz dedi.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Şanlıurfa Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma
Vakfı'nın pek çok araştırmacıdan yararlanarak
oluşturduğu "Uygarlığın Doğduğu Şehir" kita-
bındaki bu efsane Urfalının, Güneydoğu insanı-
nın yokluklardan bir şeyler var etme çabasını da
gösteriyor.
Urfalılar bugün ateş kadar önemli olan suya da
kavuşmuş olmanın mutluluğunu yaşıyor. Yarım
günlük hızlı şehir turunda gördüğümüz o ki, eko-
nomik kriz Urfa'yı öteki kentlerimizden daha az
etkilemiş. Bir Urfalı, GAP'la gelen değişimi şöy-
le açıkladı:
"Artık dört mevsim para alıyoruz. Yazın arpa
buğdaysebze ve meyve, sonbaharda pamuk, kı-
şın sera ürünleri, banarda da destekleme prim-
leri."
Urfalı bugün bu bereketin artmasını, planlı ve
sosyal tabanı olan siyasetlerle iç barışı da sağ-
layacak yatırımlar yapılmasını istiyor.
Topçu Meydanı'nın etrafındaki Urfalılar, bütün
heyecanları ve iyi niyetleriyle bu istemlerini tek
tek sıralarken insan şu dilekte bulunmadan ede-
miyor:
Bu şehirde çiğ olan tek şey köfte olsun. Siya-
setteki çiğlikler, ufuksuz bakışlar yerini GAP'la
gelen başarıyı yönetmeye bıraksın.
Demirel: Sağın federasyon başkanı
DYP'nin "merkez sağda bütün/eşme mitingi-
ni" izlemek üzere Şanlıurfa'dayız. Genel Baş-
kan Tansu Çiller, ağustos ayındaki zikzakların
ardından eylüldeki Bayar, Menderes, Türkeş
soyadlarını birleştirmenin getirdiği moralle Ur-
fa'da. Urfa'nın DYP açısından yakın geçmişteki
önemi şu:
1999 seçimlerinde DYP'nin yüzde 30 oya u-
laştığı tek şehir.
DYP mitinginde doğal olarak Necmettin Cev-
heri'nin siyaseti bırakması konuşuluyor. DYP
listelerinde Cevheri soyadı yok. Necmettin
Bey'in yeğeni Sabahattin Cevheri'nin bağım-
sız aday olması, DYP'nin kentteki ezeli başarı-
sını etkileyecek. En iyimser DYP'liler bile, "Bir
milletvekilinden oluruz" diyorlar.
GAP'ın Güneydoğu sınırlannı zorlaması pan-
kartlaradayansımış. Ceylanpınarlılar, kocaman
bir pankartla alanın en görünür yerinden mesaj-
larını veriyorlar:
"Gümrük kapısı isteriz."
Şanlıurfa Valisi Muzaffer Dilek'in gerçekleş-
mesi için adım adım izini sürdüğü Akçakale sı-
nır kapısı da Urfalıların gündeminde. Bu kapı
büyütülürse Urfa-Bağdat hattı da güvenli bir şe-
kilde kurulmuş olacak.
Tansu Çiller, Topçu Meydanı'nda kürsüden
son dönem iktidariannı topa tutarken kimi yurt-
taşlar da ellerindeki bulut öbekli pamuk dallan-
nı kaldırıyorlar. Bu yıl verim güzelmiş. Ancak pa-
ra düşükmüş.
Ne diyelim? Dert bu olsun, yeter ki toprakla-
nn bereketi devam etsin. Ankara tarım politika-
sının da kaçmılmaz olduğunu görsün.
DYP saflarında politikayı sürdüren eski DTP
Genel Başkanı Mehmet Ali Bayar ile Ankara-
Urfa yolu boyunca uzun uzun sohbet ettik. Ba-
yar, diplomat kimliğini koruyan, ancak uzun yıl-
lar Demirel'in yanında kalmış olmasının ve so-
yadının verdiği birikimi de çoğaltıp sözcüklere
döken bir siyasetçi havasında.
Bayar'ın kafasındaki ideal 3 Kasım tablosu şu:
DYP-CHP koalisyonu.
Son dönemde DYP kadrolarının adım adım
işlediği bir senaryo bu. Bayar'a göre DYP ağus-
tosta yüzde 8'lerdeydi, Bayar-Menderes-Tür-
keş soyadının DYP'de birleşmesi ve seçim söy-
leminin daha kesin ifadelerle dile getirilmesiyle
oran barajın üstüne çıktı. Ekim ayı boyunca
DYP'nin iktidar ortağı olacağı havası yerleşirse
oranın daha da yükselebileceğini söyleyen Ba-
yar, merkez sağdaki iktidar açlığını şöyle vurgu-
luyor:
"5 yıldır başbakanlık merkez sağda değil. Sa-
ğın tarihindeki en uzun süre!"
Bayar'a takıldım:
"Demirel merkez sağın neresinde oynuyor?
Oynamıyorsa menajertik mi yapıyor?"
Bayar, "Ikisi de değil" dedi, devam etti:
"O, sağ partiler liginin federasyon başkanı."
ankcum@ttnet.net.tr
Kit ap
AL GÖZÜM SEYREYLE / IŞIL ÖZGENTÜRK
ası
rı05-13 Ekim '02
Dolmabahçe Külfür Merkezi
Beşiktaş/İstanbul
IGrupMedyal
www.kitapfuari.com
• BaparafıArka Sayfada
se üşenmedi, herkes
kendini bir güzel süsle-
di ve yola çıktık. Bu arada ben ön
iki dişimi yaldızh boyayla boya-
yıp, en birinci oldum.
Şenlik yaşanmaya değerdi, her
yer rengârenkti. Arabalara koşu-
lan atlann gözlerine bile sürme
çekilmişti. Kızlar rengârenkti, er-
kekler rengârenkti, çocuklar ren-
gârenkti. Kentlerin gri rengine ah-
şık gözlerimiz, bir süre bu rengâ-
renk dünyada bocaladıysa da bir
süre sonra her şeye alıştık ve ken-
dimizi hiç durmadan çalan davul
zurna eşliğinde oynarken bulduk.
Şimdi bu hikâye nereye gele-
cek, biraz sabırlı olun, böyle yiye-
rek oynayarak akşamüstünü ettik.
Akşamüstü her şeyin rengi değiş-
meye başladı, bütün renkler yu-
muşadı, müzik yumuşadı ve her-
kes kendi dünyasına çekilip hayal
kurmaya başladı. îşte ben o za-
man onlan gördüm. Az ötemdeki
çayıra önce bir leylek usulca kon-
du, ardından tam yedi leylek onu
takip etti. Heyecanlanmıştım. Sa-
dece ben değil onlan gören herkes
heyecanlanmıştı. Sessizce izle-
meye başladık. Uzaktan kederli
bir zurna sesi geliyordu. Önce bi-
rinci leylek ayaklannı sırayla in-
dirip kaldrrmaya ve ayaklanna uy-
gun bir tempoyla kanatlannı açıp
kapamaya başladı, ardından di-
ğerleri inanıhnaz bir şeydi, sekiz
Leylekler Dönerken
leylek tam önümüzde zurna sesi-
ne uygun dans ediyordu. Kimse-
den çıt çıkmıyordu, onlan ürküt-
mekten korkuyorduk. Sadece zur-
na devam ediyordu, durumun far-
kına varan tüm çingene çocukla-
n, kadınlan, erkekleri ayaklanmn
ucuna basa basa yanımıza yakJaş-
mış, bu inanılmaz sahneyi izliyor-
lardı.
Bu epey sürdü. Sonra ilk leylek
kanatlannı bir şiir gibi yumuşa-
cık açtı ve uçmaya başladı, ardın-
dan diğerleri... Uçtular, uçtular ve
artık bilmediğimiz bir yere gitti-
ler, büyülenmiş gibiydik. Içimiz-
den biri "Bu leyleklerin bir bil-
diği var" diye konuştu, "Boşuna
buraya gelmediler."Yanıt, küçük
bir çingene çocuğundan geldi.
"Onlar bizim atalarımız, bizi
her yerde bulur, bizi korurlar!"
îşte size bir leylek hikâyesi. Bir
tane daha var. Efendim Fas'tayun.
Evet şimdi anladınız değil mi ken-
dimi neden en çok leylekle
özdeşleştirdiğimi, bu yazının ne-
den yazıldığmı. Bu kuşlar fıhnin-
den beri yerimde duramıyorum.
Yeryüzünün bütün vadileri, akar-
sulan, çölleri beni çağınyor sanki,
ama gidemiyorum, züğürt teselli-
si daha önceleri gittiğim yerleri
anlatıp kendimi kanduroaya çalı-
şıyorum. Kimin seçimi kazanaca-
ğından daha ilginç de-
ğil mi? Ya da sanal bir
aşk hikâyesinden!
Nerede kalmıştım? Fas'tayım.
Arabamız Atlas Dağlan'nı tırma-
myor. Arada mola veriyoruz. Mo-
la verdiğimiz yerlerin çoğu terk
edilmiş eski kentler. Bunlara Fas'-
ta "kasa" deniyor. Bunlardan bi-
rindeyiz. geziyoruz, o da ne, mer-
divenleri çıkar çıkmaz bir evin te-
pesindeyiz ve tepede en az on ley-
lek yuvası. Evin tepesine çıkan
put kesiliyor. Çünkü leylekler
uyuyor. Her bir yuvada iki yavru,
bir anne hepsi uyuyor. Birkaç ki-
şi fotoğraf çekmek istiyor, hemen
itiraz ediyoruz. Burası onlann
mekâm, biz fazlayız, biz davetsiz
misafirleriz. Sessiz, ayaklanmı-
zın ucuna basarak oradan uzakla-
şıyoruz. Hiçbiri uyannııyor.
Yeniden yola çıktığımızda he-
pimizin aklında tepedeki görüntü,
içimizden biri ağlamaya başlıyor.
Nedenini merak ediyoruz. Söylü-
yor, "Çok heyecanlandım", di-
yor, "Şu dünvanın genişliği, bü-
yüklüğü heyecanlardırdı beni."
Onca yol gel ve bir leylek koloni-
sini ziyaret et. Nereden bulmuşlar
bu ücra yeri?
îşte bu söz üstüne arabada bir
kahkahapathyor. "Peld bizim bu
ücra yerde ne işimiz var?"
Akıllı bir soru.
seyreyleisil(a Yahoo.com