23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28AĞUSTOS2002 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SO^SAL • Dışa Çalışma SANKİ Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlan de- ğil deX/rjr/sCum/7i/nyef/"adınıtaşıyan Rum dev- letınin ya da Yunanistan'ın maaşlı propaganda me- murudurlar. Adadaki sorunun çözülmesi için Türk tarafıncasürdürülen çabalann en kritikanındaöy- le bir haber uçururlar ki ne diyeceğinizi şaşırırsı- nız. Kritık an, Rurn devletini tek başına Avrupa Bir- liği'ne tam üye yapma girişiminin ite kaka tamam- lanrnak üzere olduğu andır. Neymiş, böyte bir anda uçurulan habere göre Tür- kiye aslında Kuzey Kıbrıs'ı "ilhak"a hazırianmak- taymış. Haberin kaynağındakilercegüdülen amaç, her- halde, birtaşla iki kuş vurmaktır Rum propa- ganda makinesi "sayesinde" Türk tarafının alnına yapıştınfan "uzlaşmazlık" etiketini doğrulamak ve aynı zamanda bu uzlaşmazlığı "ilhak" planının bir parçası olarak göstermek. Yanı, onlara göre "böyle birplan zaten eskiden beri vardır ve çözümsüzlük bunun için bulunmuş bahanedir; dolayısıyla, Kıbrıs'ta müzakereler yo- luyla çözüme vanlacağını ummak boştur ve bu umutla Güney'in tam üyeliği için çözüme kadar beklemek yanlış olur". Karşı tarafın böyle düşünüyor olması ve "çö- züm olmasa da Güney'i tam üye yapma" düşun- cesının artık çeşitli Avrupa ülkelerinde ciddi biçim- de sorgulandığı sırada telaşlanarak böyle bir ya- nıltıcı kampanyaya gerek duyması doğal sayılabi- lir. Ama Türkiye'dekı kımı haberci ve yorumcula- rın bu kampanyaya katkıda bulunmalanna ne der- siniz? "Başkalannın rşine gelecek tarzda davranıp ulus- lararası arenada beğenilme" tutkusunun bir baş- ka belirtisi mi acaba? Şımdi, "Bunlar iyi haberci ve yorumcu olsalar- dı, Rum tarafınca genellikle yayılan izlenimin aksine, Kıbrıs'taMi müzakerelerin gerçekçi, sağlık- lı ve dayanıklı bir çözüme varması için Türk tara- fının ciddi çaba göstererek açılım üstüne açılım yaptığını öğrenir, yorumlannı da öyle yazarlardı" diyemezsiniz. Çünkü, kabahatin yarısı onlarda ise öbüryansı da görüşmelere ilişkin olarak Birleşmiş Milletler'ce konan açıklama yasağına safça uyup kendi lehine açıkJama yapmaktan uzak durmuş olan Türk tarafındadır. Safîık işe yaramıyor. Ama, böyle bir durum ilk kez ortaya çıkmamak- ta. Yalnız Kıbrıs konusunda değil, başka birçok konudadaTürk propaganda mekanizmasının ge- leneksel zayıflığına eklenen bir başka "kusur" da- ha var: 200 yıla yakın süredir Yunan diplomasisi- nin ve şimdı de Rum yönetiminın dünyayı, hatta bu arada Türkiye'nin içini bile yanıltmakta edindi- ği uzmanlığı küçümsemek. Attilâ ÎUıanda Ktiltiir Sorunsalı Gönülden Esemenli Söker Gönülden Esemenli Söker, ' kültiir sorunsalı" konusundaki altı yıllık çalışmasına Attilâ Ilhan'ın "Aynanın Içinaekiler" roman aizisini kaynak şeçmekle; nem yaısın tarinimizin Lurjuvalaşma sürecini ayaınlattı, nem ae okurlar için tir eğitim yolculuğu nazırlaaı. www.bilgiyayinevi.com.tr BLGIYAY1NEVI Meşrutiyet Cad. No:«/A Yenışehir - 06420/ANKARA Tei: (0-312) 434 49 M • 434 49 99 Faks: (0-312) 431 77 58 •LGİ DAĞIT1M Narlıbahçe Sok. No:17, Kat:1, Cağaloğlu • 34Î60/İSTANBUL Teh (0-212) 522 52 01 - 520 02 59 Faks: (0-212) 527 4119 •LGİ KİTABEVİ Sakarya Cad. No:8/A Kmlay - 06420/ANKARA Tcl: (0-312) 434 41 06 • 434 41 07 Faks: (0-312) 433 19 36 ÖZÜRLÜLER VAKFI 31 Ağustos 2002 Cumartesi günü 21.00 - 23.30 saatleri arasında Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'nda Arif sağ Sabahat Akkiraz KONSERİ — Irtibat için: 546 60 59 Konser biietleri Biletix satış noktalanndan www.biletix.com'dan ve 0 216 45415 55'den temin edilebilir. Saygınlık Atatürk \r e CHP, toplumsal belleğimizde, yazık ki sadece saygınlıklan olan 4 bit bütünlüğü ifade ediyorlar. Atatürk yolundan sapan bir CHP'nin saygın- lığından, elbette söz edilemez. Vecihi TİMUROĞLU B ir siyasa adamının en önemli nitemi, toplumsal yaşamın her kesiminde ve her alanuıda. top- lumsal kurumlann adalet kavra- mına uygun çalışması yönünde gösterdiği titizliktir. Toplumu yönetmeye istekli kişilerin ve örgütlerin izledıkleri siyasa, sağ- lıklı bir öngörüye, derin bilgiye, doğruluğa ve ezilenlerin yaran- na yönelikse, saygındır. Siyasal bir önder. topluma, geleceğin aydınlığını gösterebiliyorsa, ezi- len toplum katmanlanna somut esenlikler sunabiliyorsa, kuşku- suz bir saygınlık kazanır. Saygın- lık, başlı başına otoritedir. Oto- ritenin sağlanması için "zor"a gerek yoktur. Erdemli yönetimler, öznel is- temlerden uzakta taht kurarlar. Her toplumun tarihinde, es- kimeyen saygınlıklar kazanmış önderler ve örgütler vardır. Ta- rihsel diye niteleyebileceğimiz bu saygınlık, toplumun beklen- tilerine koşut yükselemezse, bir anı, ama bir daha yaşanması ola- naksız bir anı olarak söylenir. Atatürk ve CHP, toplumsal bel- leğimizde, yazık ki, sadece say- gınlıklan olan bir bütünlüğü ifa- de ediyorlar. Atatürk yolundan sapan bir CHP'nin saygınlığın- dan, elbette söz edilemez. Bir- çok bilmiş, artık Atatürk ilkele- rinin işlevinin kalmadığını, "Ke- maUzmde direnmenin çağdışr bir anlayış olduğunu ileri süre- rek toplumu oyalıyor. "Ükeci- Kk", kuşkusuz gericiliktir. Çün- kü, sürekli değişen doğaya ve topluma ters düşersiniz ilkecilik- le. Ne ki, "flkelilik'', bireysel ve toplumsal saygınlığın değışmez öğesidir. Atarürk'iin ilkelerini sa- vunmak, kaynağında, evrensel değişime ödün vermeden uyum sağlamaktır. Laik, de\Tİmci, ba- ğımsızJıkçı, cumhuriyetçi ve top- lumsalcı Atatürk'ü eskimiş say- mak olanaklı mı? Bu kavramla- nn tümü de değişimi sürekli kı- lan kavramlardır. Değişime ayak uydurmayı engellemek bir yana, durağanlığı devinime zorlayan kavramlardır bunlar. Cumhuriyete ödünsüz sahip çıkması gereken CHP, yazık ki, tarihsel bilinçleri yüzeysel ön- derlerin elinde, Cumhuriyetin kazanımlannı koruyamayacak durumageldi. BülentEcevit, la- iklik siyasasırun yaşama geçiril- me yöntemini, iktidar uğruna, "tarihsel yanılgı'' diye niteleye- rek tarihsel bilincinin ne değin yufka olduğunu gösterdi. Şim- di de Deniz Baykal, "tarihimize sahip çıkmak" gibı anlamsız bır çıkışla, Cumhuriyet bahçesinin tüm çiçeklerini kurutuyor. Yeni- den genel başkan olduğundan bu yana, türlü dinci kanallarda izliyorum Deniz Baykal'ı. An- lıyorum ki, Bülent Ecevit'i de yoldan çıkaran kişi Deniz Bay- kal'mış... Baykal'ın önderliğin- deki CHP, tarihiyle bütünleşerek toplumu bugünİdi bataktan kur- taracakmış! CHP, bundan böy- le, Edebali'nin, Mevlana'nın, Ahmet Yesevi'nin, Hacı Bektaş Vfeü'nin yollanndan giderek top- lumla kucaklaşacakmış! Sanı- nm, bu denli tarihsel bilisizlik, Demirel'le Çilkr'e yakışır. Bütün Osmanlı tarihlerinde, Edebali'nin, Osman Gazi'nin kaynatası olmasından daha ile- ri bilgi ve belge yoktur. Kara- manlı olduğu, Şam'da okudu- ğu. fıkıh bildiği, yüz yirmi yaş yaşadığı dışında hiçbir bilgi ve- rilmiyor onun hakkında. Bay Baykal, şöyle bir çıksın Anado- lu'ya, halkla lcucaîdaşsın, baka- lım kim tanıyor Edebali'yi? Mevlana'yı şöyle bir okusun, büyük bir Türk düşmanı oldu- ğunu görecektır. Hacı Bektaş Veli'nin söylencelere dayanan yaşamından sıynlıp Makâlâfını okusun, şeriatın en büyük yan- daşlanndan birini tanıyacaktır. Yine de bağnaz baskılardan sıkıldığımızda, bizi esenletecek (ferahlatacak) hoşgörünün Bek- taşilikte olduğunu görürüz. Ah- met Yesevi'nin admı bile duy- mamıştır Anadolu halkı. Alevi aydınlarla, Alevileri "terbiyele- mek" isteyen "hilalciler"den başka bir tek ADah'ın kulu, Ye- sevi'den bir tek dize söyleye- mez. Bay Baykal, Anadolu hal- kıyla kucaklaşmak istiyorsa, Os- manlıcılık, şeriatçılık. ırkçılık gibi, Atatürk'e yabancı kavram- ların gölgesinden bir an önce çı- kıp halkın bilincinde hâlâ dip- diri duran "Kuva>ı Miffiye" ru- hunun ışığına ka\iışsun. 1946 ruhu, her türlü aydınlığı kara ça- dıra sokan bir ecinni ruhudur. Os- manlıcılık, CHP'ye ve önderi- ne yakışmıyor. Çünkü, Osmanlı, Atatürk'ü ve Birinci Büyük Millet Mecli- si'nin tüm üyelerini idama mah- kûm ermiştir. Bay Baykal, lüt- fen Söylev'i okusun. Okuduğu- nu söyleyecektir, ama yeniden okusun. Belli ki, anlamamış. Atatürk, Osmanlı'yı kınamaz, suçlar. Ulu- sun ensesine zorla, kılıç kuvve- tiyle binmiş ve alü yüz yıl bu hal- kı ezmiştir Osmanlı. Atatürk'ü iyi okusun, yüzeysellikten kur- tulsun. Bay Baykal'ın, nedense, ekin- sel yönü geriye çevrilmiş! Ahi- ler'den de medet umuyor. Ibni Batuta'yı (1304-1369) okuma- sını salık veririm. Ahi örgütü, Os- manlı devletinin kuruluşunda, oldukça etkin işlevi olan bir za- naatkârlar örgütüdür. Halkın önünü karartmak isteyen gerici- ler, eskiye yönelerek sömürü oranlannı arttınrlar. Bu, her top- lumda görülen bir durumdur. Ama, Cumhuriyeti kuran ve ko- nınmasında tarihsel sorumlulu- ğu olan CHP'ye, toplumun bağ- nnda yaşayan eskiyi gıdıklamak yakışmaz; karşıtı, toplumun kar- nındaki yeniyi kışkırtmak yara- şır. Feodal bir toplumun zanaat- kârlar örgütünü, bugün yaşat- mak ve geleceğe yöneltmek ola- naklı mıdır? Ecevit bile, mahalle bakkallı- ğının içinde bulunduğu sıkıntı- nın büyük bakkaliyelerden (mar- ket) kaynaklandığını anlamış. Baykal, nasıl olur da elindeki zengin Kuvayı Milliye biriki- minden yararlanarak bu durumu kavrayamaz? Tanrı aşkına, CHP'nin içinde, tarih bilinci olan tek kişi yok mu? Baykal'ı, gericiliğin pençesinden kurtar- sınlar. Açıkça görülüyor ki, top- lumun tek umudu, yine CHP'dır. Ama. Deniz Baykal'lı bir CHP, halkımızın en büyük engeli. Dervişlikten medet umanlara duyurulur: "Düma seven derviş değfl/ der- ^işfiği kdmaz kabul/Herkim dün- ya sever ise/şeyhi anın şe>tan olnr" (Yunus Emre). Ben, dünyayı seviyorum. Umanm, CHP'liler de seviyor- lardır. Çünkü. Anadolu halkının ya- şamaya, yaşama sevinci duyma- ya hakkı vardır Cumhuriyetin önderiMustafaKemaldır Der- vişlere kulak verenler, bu halk- tan uzakiaşsınlar. Us Yitirten Sorular... Mustafa Kemal'in koırduğu ve 6 ok ilkesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin ol- mazsa olmaz koşullan bulunan CHP, Kemal Derviş'i nasıl oluyor da partisi- ne davet edebiliyordu? Her görüşteki insanlarm dost olmalan doğal ve de- mokratik bir davranış olabilir. Ancak insanlar ayn düşündükleri zaman baba- lanndan bile ayn partilerde yer alırlar. Av. Celal ULGEN 1. Kemal Derviş, hükümette IMF ekono- mikpolirikasınıyürütmek,hazırlananacı re- çeteyi yaşama geçirmek için, dış öneriler- le kabinede görev almış bir bürokrattı. Uy- gulanan ekonomik politikalar sonucu işçi, çiftçi, memur ve emekliler üç kat daha yok- sullaştı. Buna karşı çıkması gereken kuru- luşlardan biri hiç değilse Türk-Iş olmalıy- dı. Kemal Derviş'in çok sayıda gazetecinin izlediği basın toplantısı Türk-tş salonun- daydı, yanında da Türk-Iş Genel Başkanı BayramMeralvardı. Neler oluyordu, insan- lar kendi cellatlannı sevmeye mi başlamış- tı? 2. Kemal Derviş herfirsattasosyal demok- rat olduğunu vurgulayan bir bürokrat. An- cak IMF adına uyguladığı politika hem sos- yal demokrasi ile ve hem de sosyal devlet düşüncesi ile asla bağdaşmayacak çelişki- ler yaşatmıştı. Uygulanan politikada koyu bir liberal ve klasik devlet gölgesi egemendi. AB'ye gir- me çabaları sırasında dayatılmak istenen devlet biçimi de böyleydi. Kopenhag ölçüt- lerine uyacağız diye Ankara ölçütünden, devletin ekonomik yaşam içindeki etkin ve düzenleyici rolünden vazgeçildi. Kemai Derviş bu politıkalan ile kendi sözlerini yadsımıyor muydu? 3- Kemal Derviş, IMF reçetesini uygula- maya koyduğu günden bu yana sokaİcta in- sanlann ve görsel ve yazılı medyanın sürek- li ilgi odağı haline geldi. Son yaptığı açık- lamalann CHP'ye yüzde 5 oranında oy ge- tirdiği söylenir oldu. Bu erk nereden kay- naklanıyor? Uygulanan politikalarla sürek- li yoksullaşan emekçi kesim, işini, işyerini yitiren reel sektör, tarlasındaki üründen olan köylü neden yeterli ve geçerli bir tepki ko- yamıyordu? 4. Mustafa Kemal'in kurduğu ve 6 ok il- kesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin olmazsa olmaz koşullan bulunan CHP, Kemal Der- viş'i nasıl oluyor da partisine davet edebi- liyordu? Her görüşteki insanların dost ol- malan doğal ve demokratik bir davranış olabilir. Ancak insanlar ayn düşündükleri zaman babalanndan bile ayn partilerde yer alırlar. Koyu ve katı bir liberal politika uy- gulayan, ama salt ağızla sosyal demokrat ol- duğunu söyleyen Kemal Derviş mi, yoksa sosyal demokrat bir parti olmasına karşın rekabetçi sosyal piyasa ekonomisinin devam edeceğini söyleyen ve başta Tütün ve Şe- ker Yasası oünak üzere, Tahkim, Endüstri Bölgeleri Yasası, Elektrik Piyasası Yasası, Doğalgaz Piyasası Yasası gibi bizi küresel- leşme canavarlannınbilenmiş dişleri arası- na atan yasalara karşı çıkmayan CHP mi de- ğişim geçiriyordu? Bu bir evrimleşme miy- di? Yoksa tarih boyunca yaşamış tüm sol- culan gömütlerinde bile rahatsız eden, ır- mağı tersine akıtmaya uğraşan bir serüven mi? 5. Türkiye'de dağılmış ve sorumsuz sol kadrolan toplamak, bir araya getirmek ve de oluşacak sol bütünleşme ile Türkiye'yi yeni milliyetçi cephelerden kommayı düşün- mek neden siyasal yaşamlannı sosyal de- mokrat kimliklerine borçlu olanlara değil de Kemal Derviş'e düşüyordu? Türkiye'de so- lun dağılmasının ana nedeni liderlerin ve h- derciklerin bireysel çıkarlannı düşünmele- ri, siyasal çıkarlar uğruna toplumsal yarar- lan ötelemelerinden kaynaklanırken sol seç- men bu gerçeği neden göremiyor ve bu in- sanlara gerekli tarihsel dersi neden veremi- yordu? (Yine de Derviş - Baykal girişimi- nin biraz da olsa solun toparlanması konu- sunda olumlu sonuç vereceğini düşünmek istiyoruz, değil mi?) 6. IMF, Dünya Bankası, Türkiye için üre- time dayalı bir ekonomı yerine bir avuç rant- çı kesime vergisiz faiz gelirleri akıtarak, ekonomisi dışa bağımlı bir ülke konumuna gelmemizi özellikle istiyor! Ülkedeki ban- ka içi boşaltanlar, işbirlikçiler, dış ülkele- rin ülkemizde egemen olmasından yararla- nan kişiler, yani yeni mandacılar bundan rahatsız olmayabilirler. Ancak yurtsever- ler, Mustafa Kemalcilertepkilerini neden dı- şa vurmakta gecikiyorlar? Bunalıma ve tü- kenişe taşınan ülkemizde sorumlular, Ulus- lararası Para Fonu'na bu teslimiyetin hesa- bının bir gün mutlaka sorulacağını düşün- müyorlar mı? 7. Pir Sultan Abdal'ın "Emı atüğı taş de- ğil,dosrun atügı gül incitir" sözü, dosttan ge- len olumsuzluklann ne denli incitici oldu- ğunu vurgulamaktadır. Bu söz sol partile- rin sorumluluklannın bilincinde olmalan- nın önemini de arttırmaktadır. Solda oldu- ğunu söyleyen partiler, birilerinin incinece- ğini hiç düşünmüyorlar mı? DSP'den kop- ma yeni oluşumcular sol yerine neden sağ- da ittifak arayışma giriyorlar. Demirei gibi sağda yıllanmış bir politikacı ile bu ekibin yollannı kesiştiren giz nedir? Bu yedi soruya vereceğiniz yanıt, politi- kada nasıl davranacağınızı ve kime oy ve- receğinizi ya da vermeyeceğinizi de belir- leyecektir. Usunuzu (aklınızı) yitirmeden yanıt verebilirseniz... ÎLKAY AKKAYA OĞUZAKSAÇ SALKIM S0GUT4 Beyoğlu METROPOL Müzik İsuklalCad No: 140 Beyoğlu/Istarrbul I M E T R O P O L I İIkay Akkaya I Oğuz Aksac BUGÛNE KADAR, GRUP Y0RUM, KIZ1LIRMAK, GRUPÇ1Ğ, ZUĞAŞIBEREPE, ADAULAR, GRUPDİNMEYEN GİBI, NİTEÜKLİ MÜZİK YAPAN, GRUPLAR1N SOLİSTLERINİ BİRARAYA GETİREN SALKIM SÖĞÜT ALBÜMLER SERİSİ, BU KEZ GRUP KIZIURMAK'IN SOLİSTİ İLK A Y AKKA YA VE GRUP ÇIĞ'IN SOLİSTI OGUZ AKSAÇ ı SALKIM SÖĞÜT4TE BULUŞTURDU. YÖNETMENÜĞİNİ KEMAL SAHİR GÜREL'İN YAPTIĞI, İLKAY AKKAYA'NIN BÖLÜMÜNDE, R0CK MOTİFLERİNİN YANISIRA, KAZIM KOYUNCU İLE DÜET YAPTIĞI "OU NANA" ADLI LAZCA ŞARKI ALBÜMÜN DİKKAT ÇEKİCİ BİR YÖNÜ. YÖNETMENLİĞİNİ KAAN KURMUŞ'UN YAPTIĞI OĞUZ AKSAÇ ISE, KENDİ YORUMUYLA OKUDUĞU TÜRKÜLERİN YANISIRA, "ANADOLU POP" DİYE TANIMLANAN ÇIZGİNİN SINIRLARIN1, SOUNDU İLE ZORLAYARAK, İLGİNÇ BİR ÇALIŞMA OLUŞTURDU. HATALARIMIZ, EKSİKLERİMİZ OLABİLİR, AMA BU ÇALIŞMANIN TÜMÜNDE DOĞRUYU VE GÜZELİ YAPMAK ÇABASI VAR. YORUMU SIZ MÜZIKSEVERLERE BIRAKIYORUZ. •BİR YANIM Söz-Müzik: Efkan Şeşen 'AH LELE Söz-Müzilc YaşarAydın •GİTMEZDİM BU ŞEHİRDEN Söz: Yaşar Aydın, İlkay Akkaya Müzik: YaşarAydın 'OU NANA Megrel Halk Şarkısı DOSTCEMAÜN BENZER Söz-Müzik: Seyit Meftuni Derleyen: Muharrem Temiz •YENİCE YOULARIDerleyen: Aziz Şenses •NERİMAN -SANDIK SANDIĞA DAYALI • ÛEL HA BÖNÛL HAVALANMA • İNCEDEN İNCE 'YA2I BİLMEM • SİYAH ZÜLFÜN TELLERİNE 'HALAY POTPORİ Kuyudan Su Çekerler / Diyarbakır Küçeleri / Zekko Zekiye Soz-Mûzık- l/han Erten • Ağrı Dağından Uçtum SaCfhm Sogut/f. İSVİÇRE HASTANESİ "Gerçek Sanatm Yanında" ÖZEL y * PENCERE Büyük Randevu: Küreselleşme••• Mehmet Sucu'nun dünkü 'Entemet' köşesinde il- ginç bir nokta vurgulanıyor: "Önce televizyon çıktı. Gazetelerın bu yeni mecra karşısında neredeyse yok olacaklannı öne sürenler oldu. Zaman içinde gazeteler varlıklannı sürdürecekle- nnı ispatladıiar. Gazeteler. radyo ve televizyonlara oran- la kalıcı olduklan için avantaj sahibiydiler. Söz uçar- ken yazı kalıyordu. Ardından Internet ortaya çıktı. önceleh pek cid- diye alınmadı. Ancak Intemet yaygınlaştıkça görül- dü ki bu medya, ötekilerin neredeyse tüm özellikle- rinibanndınyor. Ses, görüntü ve yazıaynı anda med- yada yer alıyor. Gazeteler bu yeni fenomen karşısında ne yapa- cak?.. Bu soru dünyanın her yerinde gazetecilerin yanıtını aradığı bir bilinmez." Mehmet Sucu, "ABD GazetecilerDemeği Başka- nı W. Dean Singleton" diye ekliyor, "Intemet'in ga- zetecilere pahak bir gelecek hazırladığını söylüyor." • Hiç kımse haberden, yorumdan, bilgiden, bilimden korkmasın!.. Şu sırada Güney Afrıka'nın Johannesburg kentin- de "Doğanın korunması ve Küreselleşme'nin yok- sul ülkeler aleyhine gelişmesi" üzerine bir toplantı yapılıyor; "Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Doruğu" gerçekleştiriliyor; 100 ülkenin devlet ve hükümet baş- kanlarıyla 60 bin delegenin buluşacağı konferans tüm yeryuzünden izlenebiliyor; dünkü Cumhuriyet'te Ergin Yıldızoğlu'nun kaleminden "Z;/ve"nin anlamı aynntılı ve uzun bir 'yorum-haber'le yayımlandı... Dünyamız öyle bir sürece girdi ki herkes her şeyi bilecek; ya da bilinmesi için gerekli olanaklara kavu- şacak; yok IMF imiş, yok Dünya Bankası imiş, yok ABD'nin Irak Savaşı imiş, yok Küreselleşme imiş, yok Yeni Dunya Düzeni imiş, yok Türkiye'nin iç ve dış borçlan imiş, yok Arjantin'in hali pür melali imiş ne var ne yoksa ıcığı cıcığı sergilenecek; bağırsaklan or- taya dökülecek; bilenler bilmeyenlere ögretecek... Bütün bunlar atla deve değikjır, herkes yaşadığı dün- ya hakkında fikir sahıbi olacak; herkes Küreselleşme adına kendisini ketenpereye getiren sözüm ona bil- giçlerin gerçekte tıntın olduklannı anlayacak; herkes insanlığı kurt kapanına alan egemenlerin sömürüsü- ne karşı bilinçlenecek... Asya'daki yoksul Müslüman kardeşimizdir, Afri- ka'daki ezılmış zenci kardeşimizdir, Latin Amerika'da- ki umarsız yerti kardeşimizdir; Küreselleşme adına ca- nına okunan köylü, işçi, emekçi, zahmetkeşan, ka- dın, erkek, çoluk, çocuk, yaşlı, genç kardeşimizdir, tümünü kucaklamak hepimizin mutlu olması için ka- çınılmazkuraldır... • Dünya yalnız borsa, tahvil, bono, faiz, spekülas- yon, para degildir... Herkes her şeyi bilecek... Doğanın yok oluşu, insanlığın tükenişi, çevrenin kir- lenmesi, bulutların zehirlenmesi, uzayda kara delik- lerin açılması, gezegenin ısınması, toprak ananın can çekişmesi karşısında gelecegi körleşen insanın ken- disini savunması Küreselleşme'nin gündemine otur-- muştur. - 2 Hiç kimse haberden, yorumdan, bilgiden, bilimden, korkmasın!.. Dünyamız küreselleşip bütünleştıkçe, zengınler yoksullardan soyutlanarak yaşayamayacaktır!..İnsa- nın insanla ılişkisi, bağıntısı, haberleşmesi, konuşma- sı, tartışması, yakınlaşması demektir... Gazeteden başlayıp Intemet'te devam eden süre- cin işlevi, insanla insanın yazgı birliğinde buluşma- sından başka sonuç veremez... Mutluluk da insanın insanla buluşması değil mi?.. NOVITAS Turizm DOGU KARADENIZ (7i4Eyiüi) GAP : (21-25 Eylül) KASTAMONU (26 29Ekim) (Safranbolu, Pınarbaşı, Amasra) Tel: (0212) 251 28 08 - 09 E-maiI: novitas@novitas.com.tr ENGL1SH CENTRE Genel Ingıtızce Programlsn Şırketter ve KunjluşSa" İçin Özef Proçramlar" İŞ Inoılızcesj Prograrrlan TOEFL-İELTS-FCE Sınavianna Hazirlik Proçramian Çocuklara ÛzöT Hafta tçLGundûz Yaz Programlan Bfre-ba- kigıJiZce Eğrtımten Ev Hanımlanna Ûzel Prooramlar Oğrencılenmıze ÜcreCsiz Aktrvıtefe' RunMİI C»d. Ho:92 9033» OHmnlıty btanbul T*t, (0212) 225 91 « - 247 » «3 - 241 20 34 te* com vrww.kulturgezileri.com KADIKOY 2. SULH ^ MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2002 567 Vasi Tay. Mahkememızce verılen 20.08.2002 tarih ve 2002'611 Esas, 2002'707 sayılı ılamı ile, Ah-Ayşe kı- zı, 1337 d.'lu Mürşıde Yegüî'ün rahatsızlığı sebebıvle 4721 s.TVIK.'nun 405. maddesı gereğince vesayet al- tına alınarak kendısıne. Ahmet Yegül vası tayin edil- mıştir. Keyfivet ılan olunur. 20.08.2002 Basın: 52620
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear