Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
I AĞUSTOS 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Oyimyüate
ymyorkU
Zevkliler
O^ur Mumcu'nun
yazılannda "zevkli
aydm" diye eleştirdiği
kişinin 12Eylül
döneminde Anadotu'da
b i r üniversitede rektör
yardımcısı iken
üniversitedeki solculan
irtbar ettiğini ve adını
vermediğimiz bu kişinin
şimdi CHP'den
milletvekilliğine aday
adayı olduğunu
yazmıştık. Prof. Dr. Aydın
Zevkliler, yazıda sözü
edilen kişinin kendisi
olduğunu varsayarak
açıklama göndermiş.
Uğur Mumcu ile hukuk
fakültesinden sınrf
arkadaşı olduğunu,
biriikte asistanlık
yaptklanm, Uğur Mumcu
kendisine şaka yaparken
"zevkli aydınlar" diye
hitap ettiğini belirterek,
"Şu anda CHP Genel
Başkanı olan Deniz
Baykal, benim 1961
yilından bu yana bir
CHP'li olarak kalmış
olduğumuyakinen
bilmektedir" diyor. Kişi
adı vermediğimiz yazının
milletvekilliği adaylığını
engellemeye yönelik
olduğunu söylüyor.
"Zevkli aydın" ve
"Zevkli aydınlar"
benzemesinden doğan
yanlış anlamayı
düzettiriz.
Tet: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212512 44
- Memuriar, toplu görûşme
masasını terk etmiş...
"Bugün gjt, yann da gelme!"
A
şağıdaki öykü, Zonguidak Cumhunyet
Savcılığı'na yapılan suç duyuaısundan
alınmıştır... Öykünün kanramanı Zongul-
dak'taki Kilimli Belediyesi'nin Fen işleri Mü-
dJrü Necat Coşkun'dur... Öyküyü, 47 yaşındaki
Necat Coşkun'un eşi Feryal Coşkun anlatmakta-
dr...
Necat Coşkun, 1 Ağustos gecesi sol kolunda ağ-
n ve göğsünde sıkışma hisseder...
2 Ağustos sabahı, işyerinden hastaneye sevkini
yaptınr. Kendıni iyi hissetmediği için Fen Işleri'nden
işçi Süleyman Doğuçam'ı da yanına alarak Zon-
guidak Devlet Hastanesi'ne gider...
Dahiliye Polikliniği'nde sıraya girer...
Sıra gelmek bilmemektedir...
İşçi Süleyman Doğuçam, muayene odasına girer.
Odada bir hemşire ve sivil giysileri ile bir adam
cturmaktadır.
Doğuçam hemşireye, "Affedersiniz, Müdür Bey
Yaşam hakkı
muayene kâğıdı bırakmış, çok kalabalık mı? Ne za-
man kendisine sıra gelecek?" diye sorar.
Sonradan doktor olduğunu öğreneceği sivil giy-
sili adam, Zonguldak'ın semtlerinden OrtaKapuz'a
kadar gitmesini ve yüzerek gelmesini söyler.
Doğuçam, şaşkmlık içinde "O kadar vakit var mı?"
der; sivil giysili doktor, "Var, var" yanıtını verir.
Yarım saat sonra muayene sırası gelir.
Sivil giysili doktor, Necat Coşkun'u muayene
eder ve muayene kâğıdına, "Koroner kalp yetmez-
liği. Iskemi. EGK bozuk" yazarak Zonguidak Kara-
elmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sev-
kini yapar.
Kilimli Belediyesi'nin üniversite hastanesi He an-
laşması yoktur. ^
Necat Coşkun, Kilimli Belediye Başkanı ile üniver-
site hastanesine sevk sorununu çözmek için bele-
diyeye gelir.
Necat Coşkun, belediyeye gelişinin 10. dakikasın-
da saat 11.45'i gösterirken enfarktüs geçirir; ölür.
ölüm bu kadar basittir...
10 yaşındaki oğlu ve 5.5 yaşındaki ikiz kızları ile
Feryal Coşkun, eşini toprağa verir; acısını yüreğine
gömer ve kabullenemediği bu ölüm karşısında
Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu yapar...
"Yaşam hakkf'nın peşine düşer; ölüm bu kadar
basit olmamalıdır...
Hayati tehlike içinde olduğu saptanan bir hasta
yoğun bakımayatınlmalıdır...
Devlet hastanesinin yoğun bakım olanakları ye-
tersizse hastanın sevki, devlet hastanesinin gözeti-
mindeyapılmalıdır...
Aksi hakje görevi kötüye kullanıp öJüme sebebi-
yet vermftk s6z konusudur...
SESStZSEDASIZ(l)
AZ ZAMAfi(ÇA_ %
•L A \ â
11
1
DA
Hi
1
Yüksek Yerilim Hatta
erdincutkuayahoo.com
Tüm sayfelan kirlendı hayatınuzm...
Yeni bir BEYAZ SAFYA açma umudumuz bile yok!
'Sürdürülebilir kalkınma' kandırmacası
Johannesburg'ta Birleşmiş Milletler
Çevre ve Kalkınma Konferansı top-
landı. Konferans, sürdürülebilir kal-
kınmayı öngörüyor... TMMOB Çevre
Mühendisleri Odası ise konferansa baş-
ka bir açıdan bakıyor.
"1972 yılında, BM tarafından toplanan
Stockholm Konferansı ile 'çevre ve insan'
kavramı ilk kez uluslararası düzeyde gün-
deme alınırken, dünyanın doğal denge-
sinin korunması için insan ve doğal var-
lıklara öncelikveren bir anlayışın egemen
olması gereği ortaya koyulmuştur. 1972
yılında dönemin uluslararası politika den-
geleri çerçevesinde oluşan 'çevre ve in-
san' merkezli çevre politikalan, 1992 yı-
lında Rio'da 'çevre ve kalkınma' anlayı-
şına evrilmiştir. Bugün ise temel çevresel
söylem 'sürdürülebilir kalkınma' kavramı
çerçevesine daraltılmıştır. Bu çok
açıktır ki, çevresel değerleri ve doğal
varlıklan temel alan değil, ekonomik
kalkınmayı, serbest piyasayı ve kâr
dürtülerini temel alan bir yaklaşımdır. Bu
noktada, 'sürdürülebilir kalkınma'nın ha-
lihazırdaki kapıtalıst bir kalkınma anlayı-
şının bir retoriği olduğu gerçeği vurgulan-
mak ve böyle bir kalkınma anlayışmın da
mevcut uluslararası eşitsizlik koşullann-
da özellikle gelişmekte olan ülkeler için
"sürdürülemez" olduğu ortaya koyulmak
durumundadır. Açlık ve yoksulluğa mah-
kûm edilen insanlığın önündeki uluslara-
rası eşitsizlik ve sömürü engelinin nasıl
aşılacağının tartışılması gerekir. Ancak
böylece insanlığın kaderi dünyayı kendi-
sinin sananlardan dünyanın kendisi olan-
lara geçebilir."
ÇED KÖŞESt
OKTAY EKİNCt
Ürgüp'ün 4
Imar9
(!) Planları
Bu köşede kirnbilir kaç kez
vurgulandı... "İmar" demek,
bir yen mutlaka "yapdaşmayla
doldurma" demek değil... Hele
"hnara açmak", aynı zamanda
"yağmaya ve tahribata açmak"
anlanuna hiç gelmez...
Türkiye'yi tutsak alan "nınt
ekonomisiniıT bu gözde sözcü-
ğû Arapçadan geliyor. Asıl an-
lamı da "bakmak, güzeUeştir-
raek..." şeklinde özetlenebili-
yjr...
Nitekim, "imaret" de bakı-
laı, gözetilen yer değil midir?..
"Mimar" da imardan gelir;
imar eden", yani güzelleştiren
demektir... "Mamur* ise imar
edilmiş, güzelleştirilmiş, bakıl-
nış, "yani yaşainıhr tahnmış"
\eredenir...
• • •
Peki, bizde "imar" kavTarnı
reden tersine döndü?.. Bakirbiı
dana "imar planı" yapılınca.
;ani orası "imara açıhnca", ka-
amızda neden hep soru işaret-
eri uyanıyor; kaygılanıyoruz;
latta çoğu kez de hemen tepkı
jösteriyoruz?..
" Çünkü,denebilirkıl950'ler-
len bu yana "imar mevzuaü-
mız'' hemen hiç "bakmay\ ko-
neredeyse I5yıldırvürürlükte...
• • • '
Bu giriş belkı biraz uzun ol-
du ama son zamanlarda Ür-
güp'de de yaşanan "imar planı
gerilimi''nin temel nedenini
anımsatmak için başka da çare
yoktu...
Zaten ÇED Köşesi açısından
konunun aslını da bu imar pla-
nırun "a\
r
nnûlan'' değil, tavn
ve "yaklaşımı'' oluşturuyor...
Kapadokya'daki gelişmeleri
izleyen ÇEKÜL gönüllülerinin
bildirdiklerine göre Ürgüp'ün i-
mar planlan "revize" edılerek,
bu tarihve doğabeldesinde "ye-
ni konut alanlan" yaratılıyor...
Üstelik bu "re\izyon" (değı-
şiklik) daha önce yörenin çev-
re, peyzaj ve tanmsal-kültürel
nitelikleri gözetilerek "imara
açdmayan" kesimlerin, bu kez
"yapılaşma alaruna" dönüştü-
rühnesiyle yapıhyor...
ÇEKÜL gönüllüleri diyorlar
ki: "AktepeDağı'nmsOuetetki-
si bozulacak: kent Avanos yolu-
na doğru dengesiz ve çirkin bir
yavilma gösterecek; Göreme
MilK Paria, peribacalan ve kır-
gıbayırlanyapılaşma baskısı>1a
karşı karşıya kalacak-"
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak(â turk.net
Kuvkrt Ş*/tia<t tannedfyo*'.
HASTA oldtAirta inanım^f
kjfkşmt vrmch yek,
i l
ue en îc peltn ı'ie tn ayırı...
Mendin,
H A R B t SEMİH POROY semihporoya yahoo.com
"Doğanın iman" peribacalan tehdit arbnda.
ruma>ıvegüzclliğigeliştirmevi"
temel almadı...
Varsa da yoksa da daha çok
yapı yapmak, her yere yol aç-
mak. arsa rantlarmı yükseltmek
ve her "plan" yapılan yeri beton
yığınlanyla doldurmak...
Hatta imar plam yoksa bile,'
yönetmeliklerle, kararnameler-
le, dahası Bakanlar Kurulu ka-
rarlanyla, akla gelen her yön-
temle tüm bakir alanlan "arsa-
ya*çevirip, sonra dabinalan üst
üste, yan yana sıralamak...
"Koruma'' mevzuatı da işte
bu nedenle imar mevzuatıyla
"çaöşn-" olmadı mı?.. Sonunda
bakıldı ki imar "imha" demek,
hiç değilse SÎT'lerde bu "plan-
htahribatı'' durdurabilmekiçin,
"korumaamaçhimarplanı" de-
nen yeni bir plan türü geliştiril-
di...
Yani, SİT olmayan yerde ta-
rihi ve doğal dokuyu "jıkun
planı", SÎT olan yerde koruma
planı!..
"tmar" adına tam bir talih-
sizlik olan bu "absürt" çelişki.
Bu saptamalarla düzenlenen
aynntüı "itiraz" raporlannda en
çarpıcı vıırgulama ise şöyle:
"Aynca Ürgüp'ün yeni konut
gereksinmesi debu dennyüksek
düzeyde yokturJ'
• • •
îşte bu son cümle, bana
1990'lardaki "Kapadok>a Ya-
sası" ve "Kapadokya Master
Planı" girişimlerini anımsattı...
Eğer bu çabalar gerçekleşsey-
di, bölgedeki her yerleşme için
bu tür "keyfi'' kararlarla *îmar
başıboşluğu" yaratılmayacak-
tı...
Ürgûp'ün de "Kapadok-
ya'nın bir parçasa" olduğu tüm
imar kararlannda temel alına-
cak, planlama yetkileri rant için
değil, "UNESCO Ustesindeki
evrensel miras" için kullanıla-
caktı...
Sakın Kapadokya Yasası'nı
ve Master Plan hedefini de işte
bu "imarcüar''engellemiş ol-
masınlar?..
Oekinci <; cumhuriyet.com.tr.
TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 28 Ağustos
İTALYA.ALMANYA'YA KARŞIL
191b'DA BUGÜN, İmLifi,flLMANYA'YA&IISÇt &4-
v/>f iL/)/y BTT). 1914're BAŞLAYAN T. DÜNYA ŞA
VAÇ/ SÜ/E£&Z£M, ALMAAIYA'NIN SAft Ç€l£Tİ-
§i İTrİFAK t>eYLSTl£RJ'Ne liAISŞt İN&İLTE-
RE'KIİN ÖGGÜ7t£PİĞl îriLAF DEVLETlBeî
ÇAZPfŞlYOHDU. BU St&ALABM, KAftAIZSlZ
GÖRÛNEM ITALYA'YA UE£- '</ YAMPAM DA
BASKI GSUYC&OU. i'TALYA, ESK/DEN I4ENDİ
stNieiAeı içifjoe ouıp İ^AYBBTTİĞÎ BAZI
OALMAÇYA TOP/gAtZLAR/HI İS1İYOG., 8UMU
SAl/AÇA SİRAAEK İÇİU ÖN fCOŞCJL OıYE
ILBRİ SÜEÛYO&DU. LONDRA'DA YAPtLAM6İ2-
Li gf/S AAnT-AÇMAYLA BU SÖZÜ fTİLAF P£V-
LSTZeRtfJPBM ALlMCA ÖNCEAl/USTueYA'YA
SOUfZA OA ALAAAMVA'yA SAI/AÇ ILANeTTİ!.
Bir
y*ı.
Bilgisayar Kullanan Gerçek Aydınlar!..
NASIL KULLANIYORSUNUZ Bilgisayarınızı ?
1 - 2 parmakla BİLİNÇSİZCE mi ?
10 parmakla + bakmadan UZMANCA mı ?
Aradaki farkı düşünmek istemiyorsanız:
Ğİ İYAZIK DEĞİL Mİ
MPIYON 49.
Yıl
14 Dünya Refconı
28 Dünya Şampiyonluğu
76.730 Gence Meslek-lş
www.sampiyon-kurslari.com.tr - sampryon@$uperonline.com
ONPARMAKLA + BAKMADAN
BİLGİSAYAR KULLANIMI
İŞLETMENÜK + MUHASEBE
DAKTİLO + YABANCI DİL
ESKI FIYATLARLA
Beyazıt: 517 92 57 Kadıköy: 3361150 Şişli: 230 90 37 Bakırköy: 561 29 06
517 92 58 ıO2<6, 338 08 42 234 30 49 5713131
KÜLTÜR • S*N*T (0îlî|î»3l»7l
FOTOGRAFEVI
Temel Fotograf ı
Seminerleri
02 EYLÜL - Hatta İçi
07 EYLÜL - Hafta Sonu
www.fotografevl.com
Tütüncü Çıkmazı No:4 Galatasaray
ı02122490202-2510566j
Kalbinizi
KontrolEttirin
TÜRKKALPV\KFI
19 Mays Cad. No: a Şişli/lstanbul
T«fc(213)21207 07(pta)
Faks; (212) 212 6 8 »
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU
Korkum Manüğıma
Ağıp Basıyor
3 Kasım günü yaklaştıkça basın dünyamızın çe-
şitli kalemleri seçimlerde hangi partiye oy verecek-
lerini okurlarına açıklıyorlar. Gazetecilerin, köşe ya-
zarlannın okurlarını dolaylı da olsa belli bir siyasal
partiye yönlendirmeleri doğru mu? Bitemiyorum.
Fakat insan bu gibi dönemlerde siyasal yelpaze
içindekı yerini açıklamadan da edemiyor... Nerede
durduğunu, gönlünün, beyninin nasıl bir siyasal ge-
lecek istediğini, aklından geçenleri okurlan da bil-
sin istiyor...
Bu köşede birkaç kez dile getirdiğim gibi ben,
Marksist gelenekten gelen ve "yeni dünya düzeni"
adı verilen tek kutuplu evrensei/kapitalist bir düze-
ni amaçlayan neo-emperyalist yükseliş karşısında
yeni yönelimlere gereksinim duymamış bir sosya-
Hstim. Benim siyasal bakışımı 40 yıldır emek ile ser-
maye arasında var olan temel çelişkiden kaynakla-
nan -sokaklarda, alanlarda, fabrikalarda somut ifa-
desi bulsun ya da bulmasın-, sınrf savaşımı belirli-
yor. Programatik söylemlerinin ötesinde izlediği si-
yasetleri emek eksenineoturtan özgürlükçü, çoğui-
cu, eşitlikçi, banştan ve sömürüsüz bir dünyadan
yana, hiçbir dil, din, trk, renk farkı gözetmeksizin
halklann kardeşliğini, ulusların eşitliğini savunan,
yeryüzündeki her insanı bir tutan "sol" partilere sı-
cak bakıyorum ve onlara eşit yakınlıkta duruyorum.
• • •
"UlusaJ devlet"in günümüzde de geçeriiüğini ko-
ruduğunu, ancak 19. yüzyıl kapitalizmınin bir ürü-
nü olan ulus devletlerin 21. yüzyılda uluslarüstü bü-
tünleşmeleri olası kılacak bir yeniden yapılanma
sürecinden geçmeleri gerektiğine inanıyorum. Bir
Türk sosyalisti olarak beni sanayicilerimizin ürettik-
leri ürünleri hangi ülkelere ne kadar sattıklan ve sa-
tacaklanndan; hangi uluslararası kuruluşlara katı-
lıp neler yapacaklanndan çok, onlann bogaz tok-
luğuna istihdam ettikleri Türkiye emekçilerinin dün-
ya emekçileriyle bütünleşme olanaklan ilgilendiri-
yor. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğini de bu ne-
denle destekliyorum. Serbest dolaşım, eşit koşul-
larda örgütlenme ve emeğin sınır ötesi koalisyon
hakkının Türkiye emekçilerinin savaşımlanna ivme
kazandıracağını, neo-emperyalizm tarafından sü-
rekii pompalanan "küreselleşme" olgusunun yer-
yüzünde yol açtığı yoksulluğa ve yıkıma ancak "ulu-
sals/n/r" tanımayan biremekçi dayanışmasıylakar-
şı konulabileceğini düşünüyorum.
Türkiye'nin en az Almanya, Fransa, Italya ve öbür
AB ülkelen kadar bağımsız ve egemen; toplumu-
muzun en az onlannki kadar refah içinde ve özgür;
emekçilerimizin en az onlarınki kadar ış güvence-
sine ve sosyal haklara sahip olmasını özlüyorum.
Bu amaçlan güden tüm "sol" partileri destekliyo-
rum.
• • •
Fakat Türkiye solunun son 25 yıllık tarihinin her
açıdan bir "yanlışlıklar" ve "yanılgılar" tarihi oldu-
ğunu da yadsıyamıyorum ne yazık ki... Bugün se-
çim anketlerinde ilk sırada gösterilen Adalet ve Kal-
kınma Partisi'nin, geniştoplum kesimlerinın sorun-e
larına sahip çıkmakta yetersiz kalan "so/"un âçf.ıg'ı
boşlukta gelişip güçlendiğini, ortada "liderim" di- .
ye dolaşan eski yüzlü polrtikacıların tümünün bu
olumsuz gelişmede payı olduğunu biliyorum. Ne
var ki "takıyyeci" naturasında hiçbir değişiklik ol-
mayan AK Parti'nin iktidar olasılığı birçok yurttaşı-
mız gibi beni de korkutuyor. Askeri darbelerle, te-
rörle, mürteci kalkışmalanyla dolu yakın tarihimiz,
bize şimdiye kadar nasıl "olağan" bir seçim şansı
bırakmadıysa, sanırım bugün de bırakmıyor.
Bu nedenle 3 Kasım seçimlerinde AK Parti'nin
önünü kesmesi en olanaklı görünen "so/" partiyi
desteklemeye zorunlu hissediyorum kendimi. itiraf
etmeliyim ki korkum aklımaağır basıyor... Yüzde 10
barajı ve seçim ittifakı yasağı hiç kurkusuz ki de-
mokrasimızin ayıpları, fakat IMF sarmalına girmiş,
ekonomisi can çekişen, borcu boyundan büyük ül-
kemin ve beli bükük halkımın "islamcı- laik" çatış-
masından kaynaklanacak yeni gerilimleri, yeni be-
lirsizlikleri taşıyamayacağını; boşa giden her oyun
AK Parti'yi biraz daha güçlendireceğini düşünüyo-
rum...
Yanılıyordaolabilirim doğal olarak... Fakat zaman
her şeyi göstermiyor mu sonuçta?
dkavukcuoglu(â superonline.com
Faks:0212-723 84 97
1 2 3 4 5
BULMACA SEDATYAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/ EvTenin ve ^
insanın Tan-
n'dan çıkıp *•
tekrar Tan- 3
n'ya dönece- 4
ğini konu alan ,.
tekke edebi- °
yatı şiir türü.
2/ Vücutta bi-
riken azotlu
madde... Bo-
yu kırk metre
kadar olabüen bir or-
man ağacı. 3/ Kilime
benzer, renkli ve mo-
tifli uzun yolluk...
Hayvanlarda semiz-
lik. 4/ Düzenli olarak
ekim yapılan arazi...
Yunanistan'ın plaka
işareti. 5/ Afrıka'da
bir ülke. 61 Dinsel bir
inanışla ilgili düşün-
celere bağlı olmayarak, yalnız maddi temellere da-
yanan. II Güzel kadın... lskambildebir kâğıt. 8/ Gö-
çebelerin kullandığı bir tür keçe çadu. 9/ Argoda,
yasadışı bir işin yapıldığı yerde geleni haber ver-
me işi... Satrançta bir taş.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/Disiplin. 2/ "Yaşadım / — ağaçlan şahidimdir"
(B.R. Eyuboğlu)... Kira. 3/Biryüzüuzuntüylü, ka-
lın ve ağır battaniye. 4/ Yeniçeri aylıklanna yapı-
tanzam... Germanyumelementininsimgesi. ^Du-
man lekesi... Korunmak için bir yere bırakılan eş-
ya. 6/ Mükemmel... Adın durum eklerinden biri.
II Anlatış yolu... Bedenin belden aşagı bölümleri-
ni yıkamakta kullanılan tuvalet aracı. 8/ Ağaç oy-
maya yararbalta... Gözleri görmeyen. 9/Tümör...
Halk dilinde yağmura verilen ad.