22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2002 PERŞEMBE 2 O L A Y L A R Vlİı ( j Q R U Ş L I l < R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr EVET/HAYIR OKTAY AJCfeAL Meelis'teHerGörüşeYer! Önce Italya'da "Zsyiin Dalı" adı altındasol- da birlik arayışı!. Sonra Fransa'da faşist Le Pen'e lcarşı Chirac destekleyen sağcı par- tılerin kurduğu seçn işbirliği... Bızi mkılerde bunan görüp heveslenıyorlar! Daha önce çok de-endı. Bizler de hep yaz- dık. Olrnuyor olmuyjr! Solda bir toplanma ol- muyor! Şu CHP-SHP birleşmesi, tarıhsel CHP'rıin yeniden sı.asal alana çjkması... So- nuç r»e oldu? Iki ayı partinin aldığı oylar tek partide toplandı mı" SHP tek başına her se- çımdes«ksen-doksan milletvekili çıkanyordu. CHP'de birieştiler, br denegörelim Baykal n yeni CHP'si yüzdesekizle baraj dışı kaldı. Her bi rfeşme iyı s:nuç getirmiyor. Hatta da- ha kötü oluyor. Bır<@z, SHP lideriyken Sayın Erdal irıönü'ye somuştum: Birieşince dağıl- ma, t>üsbütün küçüme var mıdır matematik- te?.. Yarııtı, "Maten&tikte olmaz, ama fizikte olur" demiştı. Kaynaşmayan, bütünleşemeyen iki cisirn, iki varlık .arardan çok zarar getıri- yor. Hep gördüğürTijz gibı... IttifaMar, birleşmeler, anlaşmalar!.. Bugün- kü Türki ye koşullarnda böyle şeyler olur iş de- ğil!.. HalKın. seçmerın politikayaağırlığını koy- masını rnı istiyorsunuz? llk iş olarak Seçım ve Partıler yasalarını ceğiştirin... Seçim barajını kaldınnî Bellı başlı partilere, belirli görüşü, dü- şüncesi olan partilere, parlamentoçalışmala- nna katılabılme olanağı sağlayın. Soldan sa- ğa bütün partiler Meclıs'e temsilci sokabil- melı... Türkiyeişçi Partısı'nin 1965,69 seçimlerın- de, ilkınde on beş ıkıncisınde bir tek millet- vekili çıkarması nasıl önemli birolay olmuştu! Mehmet Ali Aybar, Çetin Altan, Behice Bo- ran, Sadun Aren'ın Meclıs konuşmaları.Türk siyaset dünyasına kazandırdıklan hepimizın anımsadığı olaylardır. ÖDP, İP, EMEP vb. sol partiler Meclis'e yeni bir renk, bir anlam ka- zandıracaktır. Şu bu engellerle seçim dışı ka- lacak Mümtaz Soysal'ın, Yekta Güngör'ün, PişkinsCit'ün ve sıyasal yaşantımıza önemli kat- kılar kazandıran brSHP'nin, parlamento dışı kalmalarının çaresni düşünün... Evet, yüzdeon barajı kalkmalı, herparti seç- menden kendıne düşen oyu almalı, Meclıs'te temsil edilebilmeli.. Bılmem boşunamı yazıyor söylüyoruz! He- pimız seçmeniz, hepımızin sevdiği, beğendi- ği kışiler, yandaşı olduğu partiler var... Bakın her seçimde yüzde kırka yakın oy çöp sepe- tinegidıyor! insanlarliderlerin değil kendi seç- tiğı ınsanları Meclis'te görmek istiyor. Yurt yö- netımi, neden ılle de adı büyük partilere, lider- lerebırakılsın?.. Bütün bu öneriler, yıllann deneyiminden kay- naklanan görüşlerdır. Bugünkü fırtınalı siyaset dünyasında boşagidecek mi? Işimiz sağdu- yu ile yazmak, konuşmak... Anlayana, dinle- yene, yurdunu, ulusunu sevene, birsesleniş... Türkiyem SenNe Güzelsin... G HÜSI1ÜA.GÖKSEL üzellik güzelliği sezen için vardır. Güzellik güzelliği gören ıçin vardır. Güzellik güzelliği özümseyen ıçın, üreten için, art- tıran. çoğaltan, yayan için var- dır. Ne mutlu Türkiye'run güzel- liğini sezen, gören, özümseyebi- lenlere. Türkiye'nin güzelüğini üreten, arttıran, çoğaltan, yayan- lara ne mutlu... Ne mutlu Türki- ye'yi güzel yapanlara, Türkiye'yi güzel güzelleştirme yeteneğinde olanlara ne mutlu... Bir yetenektir güzelliği sez- mek, görmek, özümsemek, hele üretmek, arttırmak, yaymak, bir ışık demeti gıbi... Hele o ışık de- metinin kaynağı olmak. Dünya- nın allak bullak olduğu bu tarih dönemınde Türkiye'nin güzelli- ğini arttıranlara, arttıracak olan- lara, yayanlara, yayacak olanla- ra bu ışık demetinin kaynağı olan- lara, olacaklara ne mutlu! Nedir yetenek? Ve yetenek tek başına yeterli midir? Güzelliği sezebilmek, görebilmek, üret- mek yeteneğinin çıkış noktası sevgidir. Sevebilmek yeteneği- dir. Doğada güzellik ya da çirkin- lik yok elbet. Bunlar insan beğe- nisinin yarattığı özellikler. Kişi- den kişıye, toplumdan topluma değişebilir. Güzelliği görebilmek bazen bir çalışma, bir çaba ister. Oysa çirkinlik kolaylıkla görüle- bilir. Bembeyaz bir kâğıdın üs- tüne bir damla mürekkep damlar- sa bunu herkes görebilir. Çirkin- liği sadece görmek değil. onun ol- masmı önlemek, olduktan sonra da onu ortadan kaldırmak olma- lıdır insanın çabası. Yoksa her gün bu kâğıdın üstünde leke var, bu kâğıdnı üstünde leke var diye aynı şeyleri söylemekhiç kimse- ye bir yarar getirmez. Hele sanal senaryolarla bu gü- zelim Türkiye'yi "psikolojikbir deyim" olmakla beraber burada söylemekten çekindiğim bir kompleksin burgacına atmaya kimsenin hakkı yoktur. Birkaç hafta önce (19.072002) Cumhu- riyet' in dokuzuncu sabife sağ baş sütununda şu satırlar çıktı: "ABD'de görevi başında ölen el- çi Ahmet Ertegün'ûn naaşını ta- şıyordu koca zırhh. Ashnda Erte- gün öidi aylarohnuş.eiçi VVashing- ton'da çoktan toprağa \ erilmiştL Ceset topraktançıkankh,giizd bir bayrağa sankfa, güverteyeyerieş- tirfldL" Cumhuriyet ayncalıklı bir ga- zetedir. Cumhuriyet yazan ayn- calıklı bir yazardır. Ve Cumhu- riyet okuru da ayncakklı bir okur- dur. Cumhuriyet öyle akhn her kö- şesine gelen bir düşüncenin ya da kalemin ucuna takılan herhangi bir sözcüğün yazılacağı bir gaze- te değildir. 60 yılı aşkm bir Cum- huriyet okuru olarak yukanda alıntı yaptığım satırlardaki yan- lışlan düzeltmeyi bir görev bili- yorum: 1944 yılında Washington'da ölen elçi Ahmet Ertegün değil, "Büyükelçi Münir Ertegün"dür. Ne aylarca önce, ne de sonra ora- da toprağa hiçbir zaman veril- medi. Öldügü zaman kordiploma- tiğin duayeniydi. Tahnit edilip, Amerikan hükümetinin yaptırdı- ğı içi lacivert kadife döşeli çelik bir tabuta kondu, geleneksel dev- let töreni ile büyük atlann çekti- ğı bir cenaze arabası ile ve dev- let töreni ile Arlington Ulusal Mezarlığı'nda özel bir binada muhafaza edildi. Savaş devam ettiği için ülkesine gönderilecek zaman beklendi. Hiçbir zaman gömülmediğine göre "ceset" (!) topraktan çıkarılıp "birgüzel bay- rağa sanhnadı." Yasal hakkı ola- rak tabutun üzerine Türk bayra- ğı serildi. BainÂH hukuk müşa- viri iken Anadolu'ya geçip Bü- yük Millet Meclisi Hükümeti'nin Hukuk Danışmanı olan Münir Ertegûn, Batı devletleri ile ilk antlaşma olan Adana Antlaşma- sı'nı Frankün Buillon'la birlıkte imzalayan kimsedir. Lozan'a da tsmet Inönü'nün hukuk danış- man olarak gitmiştir. Naaşı Is- tanbul'a geldikten sonra yine sembolik bir devlet töreni ile Zin- cirlikuyu Mezarhğı'na gömül- müş, birkaç gün sonra ailesi ta- raftndan teslim alınarak Sultan Tepe'de Özbekler Tekkesi'ne ge- tirihniş, tabut açılarak tahnit bo- zulmuş, gerekli dini törenlerle Özbekler Tekkesi bitişiğindeki aile mezarhğına gömülmüştür. Bugün o sokağın adı "Böyûkel- çi Münir Ertegûn" sokagıdır. Cephe gerisindeki çalışmalan- nı ödüllendiren tstiklal madarya- sı ile Atatürk'ün Paris Büyükel- çimiz Münir Beyefendi'ye hita- bı ile başlayan fotoğrafi evlatla- nna bıraktıgı paha biçilmez mi- rastır. Yukanda alıntı yaptığnn sanal senaryonun ne amaç taşıdığını, ki- me ne yaran olduğunu anlayama- dım. Yukanda da belirttiğim gibi Cumhuriyet okuru olmak da bir ayncahktır. Alrnh yaptığun satrr- lann yazanrun bu ayncalığa önem vermediğini sanıyorum. Eğer öy- le olmasaydı, kendi yazısuun ya- yımlanmasından iki gün önceki Cumhuriyet'te (17.07.2002) 15. sahife sağ baş sütunda Washing- ton'da cesedini topraktan çıkart- tığını sandığı Ahmet Ertegün'ûn fotoğrafınm da bulunduğu ve îs- tanbul'da büyük bir resepsiyon- da, birçok gazetecinin de katıldı- ğı bir resepsiyonda kendisine " Yaşam Bwu Başan Odülü" ve- rildigini okur, bir telefon ile bu sanal senaryosunu düzeltebilirdi. Müyonlarca belki de miryarlar- ca yıl içinde tek hücreli amipten günümüze Einstein'a ulaşan ve daha müyonlarca, miryarlarca yıl sürecek olan evrim zincirinin bu gün yaşadığımız halkasında "dü- rüstJük" erdem değil bir yaşam biçimidir. Biz şimdi gene Türkiyemize, güzel Türkiyemize dönelim. Güzelliği sezebihnek, görebil- mek, özümsemek ve üretmek bir yetenektir elbet. Eğitim, eğitimi geliştirir. Çirkinlik kolay görü- lür. Zor olan güzelliği görebil- mektir. Bunun için iki büyük ka- pı açılır insanın önüne. Bunlar- dan biri sanat, biri de bilimdir. Sa- natçı hangi dalda olursa olsun sa- nahyla başkalannın göremediği, sezemediği güzellikleri ortaya çı- kanr. Bilim insanı ise bilimin ger- çeğinde eşsiz güzellikler görür. Hiç endişe etmeyelim. Türkiye şimdiye kadar hiç sömürge ol- madı. Kısa sürelerdeki teknik ye- nilenme dünyayı hazırlıksız ya- kaladı. Yasalar, hukuk yetersiz kalıyor. Bu durumda yine de her- kes dünyadaki bu güzeUikleri gö- rür ve üretirse, işte o zaman göğ- sümüzü gere gere, Türkiyem sen ne güzelsin diye haykrrmaya hak- knruz olur. Son rüyamızı vatan toprakla- nnda görelim. Bir Açıkoturumun Düşündürdükleri... Tufan ERBARIŞTIRAN îz,mır YASAM ZAMANLA YARIŞlYORSA! ZAMANIH ÖNUNDE BİR HIZMET. HAVA. KARA. OENİZ AMBULAHSLARI (0212 ) 505 72 72 B elirli konular üzerine kişisel düşüncelerini anlatmak ve tartışmak için bir araya gelen ko- nuşmacılan yönetme gö- revi ciddi anlamda güç bir iştir. Açıkoturumu yöneten "başkan" soru- larıyla ve tavırlarıyla yansız olduğu izlenimi- ni göstermek zorunda- dır. Oturuma katılan fark- lı görüşlerdeki konuş- macılan yönetirken biri- ne nasıl davranıyorsa, ötekine de aym düzeyde saygı göstermek zorun- dadır. "BaşkaıT bir ko- nu^macıyı doğrudan he- def alıp, kitabındaki ya- zılanndan ya da kişisel görüşlerinden dolayı eleştiremez. Bunu yap- maya hakkı yoktur. Sayın HuDd Cevizoğ- hı bir süredir yönettiği "Ceviz Kabuğu" adlı programında, kimi ko- nuşmacıya karşı "doğ- mdan" tavır almaktadır. Söz konusu konularda "gerçeği" arama ve bul- ma adma konuşulması yasak olan her kavTama eleştiri getiren kişiler ola- caktrr kuşkusuz. Bir ko- nuşmaa kendi ülkesin- deki siyasal sistemin ek- sikliklerini, ulusunun ta- rihini ve dinsel yapıyı ir- deleyip önerilerini ve eleştiriîerini söyleyecek- tir. Aydm ohnanın temel koşullarından biri de haksızlığa uğramak pa- hasına düşüncelerini söy- lemek değil midir? Otu- ruma çagırdığı farklı gö- rüşleri savunan konuş- macılann kitaplanndan bazı satırlan okuyarak adeta "sorgulayan" ve "j'argüayan" bir konu- ma geçmektedir. Bu da programın nesnel ve yan- sız tavnnı ne yazık ki ze- delemektedir. Son ola- rak Sayın Demirtaş Cey- hon'un katıldığı prog- ramda yine benzer türden tavn nedeniyle açıkotu- rum yönetme ilkeleri gündeme gelmiştir. Bir programı sunan, yöne- ten kişi "başkan" oldu- ğu sürece konuyu dile getiren, açıklayan, ko- nuşmacılan birbirlerine karşı soru sormalan ko- nusunda uyaran, yönte- miyle yansızlığmı koru- yan bir tavır çizmelidir. Sürekli olarak bir konuş- macıyı hedef gösterip ki- tabından beğenmediği saürlan okuyarak kişi- sel görüşlerini yönelt- mesi sayın yöneticinin yansızlığına gölge dü- şürmektedir. Sayın Hulki Cevizoğ- lu belirli konularda (Türklük ve tslamiyet gi- bi) duyarhlık gösterebi- lir, özgün görüşlere sa- hip olabilir. Ama bütün bunlar kendisinin '^an- SE" olmayacağı anla- mma gelmemelidir. Oturuma katılan ko- nuşmacılar arasmda do- ğal olarak kendisi gibi düşünmeyen kişiler ola- caktır, bunu her zaman- ki dinginliği (sükûneti) ile karşılaması gerek- mektedir. Böyle yapma- dığı takdirde hem "baş- kan" hem de "konuşma- cı* kimliğini aym anda taşımaktadrr. 20.YılKonseri Orhan Kabibay'ın Mezarı Başında... *# stos Cumartesi aat : 20.00 Harbijre Açık Hava Tiyatrosu Bil p için: 253 36 36 SuphiKARAMAN Ş u anda Mersin'de, saygı kol- lan üzerinde, toprağm yüce bağnna verdiğimiz Orhan Kabibay 27 Mayıs 1960 Devri- mi'ni yapan kadronun etkin isün- lerinden biri idi. Sevgili ve saygın bir arkadaşımızdı. tnançlı, idealist ve örgütçü idi. Her zaman alnı açık, başı dik yaşadı. 27 Mayıs 1960 Devrimi, özgür- lük ve demokrasi vaatleriyle ikti- dara gelip, partizan ve kişisel.çı- karlan ile bu ilkeleri bir yana bı- rakarak baskıcı bir yönetime (dik- taya) kayan, tahkikat komisyonu icraatlan ile de meşruluğunu yiti- ren bir iktidara karşı yapılmıştı. 27 Mayıs'm genç kadrosu er- demti, hukuka ve demokrashe say- gıh, kansız bir ihtilalin gerçekleş- tiricisi oldu. "Ozgürtükwbağnnsızlıkbenim karakterimdir" diyen Atatürk'e candan bağlı idiler. Bunun için amaçlannın temeli hep özgürlük ve demokrasi oldu. Ulusal ege- menlik oldu. Demokrasiden vaz- geçmediler. 1961 Anayasası'nı oluşturdular. Halkuı ve ülkenin mutlu geleceğine ilişkin umutla- nnı bu anayasanın uygulanması- na ve halkin uyanık bekçiliğüıe emanet ederek çekildiler... 27 Mayısçılar bu yolda kendi aralannda da kavga verdiler. Şim- di burada Sevgili Orhan Kabi- bay' ın henüz toprağa verilmiş aziz naaşı başmda, 42 yıl sonra, itiraf ediyorum. 13 Kasım'da aramızdan aynlan arkadaşlanmızdan sevgi ve gönül- den bağlı olduğum bir kısmı için acı gözyaşlanmı, hepsi için sim- geleştirerek Orhan Kabibay' ın ar- dından dökmüştüm... Orhan Kabibay hep tatmin olma- mış, olamamış bir ihtilalci kimli- ğiyle yaşadı. 27 Mayıs'tan hemen sonra, ge- niş özgürlükler ortamrnda, hızla başlatılan planlı kalkınma süreci bugün artık belleklerde hazin bir anı olarak kaldı... 40 yıl sonra ülkemizin bugünkü ekonomik, toplumsal ve siyasal çıkmazlan karşısında irkilirken IMF'nin, Dünya Bankası'nm ve Avrupa Birliği'nin kıskacında Sevr'in ve kapitülasyonlann eşi- ğine dayanırken 27 Mayısçı Orhan Kabibay' ın mezan başında bu lark yılm sorumlu tüm siyasetçilerine haykınyorum. Bilim adamlan, eko- nomistler ve hukukçulanna haykı- nyorum. 12 Mart'ın ve 12 Ey- tül'ün karşıdevrimci generallerine haykınyorum. 1961 Anayasası'm uygulamayan ve yıkan herkese haykınyorum... Demokrasi ve özgürlük anlayı- şınız bu muydu?.. Ulusal egemen- lik ve ulusal bağımsızlık anlayışı- nızbu muydu?.. Bu sözlerim bir 27 Mayısçının öz eleştirisi olarak da algılanabi- hr: Ve de sadece Gazi Mustafa Ke- mal Atatürk'e sığınıyorum. Aziz arkadaşım Orhan Kabi- bay'a rahmet diliyorum... Anılar- da hep yaşayacaktır. Cumhuriyet ISVICRE HASTANESI BILET SATIŞ NOKTALARI Ş .- Baırköy Arkadaş Kfct<j?. (0212) 542 72 71 - Beyoğlu Metropol Müzik (0212) 249 49 16 5 ^ Kadıköy Seyhaı—, *:k (0216) 414 73 64 - Şişli Sağlam Optık (0212) 234 35 71 S.N ingazi Bağlıca inşaat (0216) 621 85 09 z < | ANTAL\A 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞUTŞDAN GAYRİMENKUL AÇIK ATTIRMA İLANI VE ÎLANEN TEBLtĞ EsasNo:200115Satış Antalya Merkez Ahatlı Köyü Arapalanı mevkii 1464 ada 2 parselde kayıtlı taşınmaz. Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1999/ 1187 Esas 2001,1052 K. sayılı karan gereğince satılacaktır. Parsel tapuda 554.00 m2'lik kısmen işlenmiş kısmen kayalık ve çalılık arazı olarak kayıtlıdır. Parsel boş arsa olarak tespit edilmiştir. Kat adedi T.l.A.'nı geçmemek ûzere belirlenecektir. Mahalli raiclere göre değeri arsanın tamamının değeri 45.000.000.000 TL'dır. 1. Satış 23.09.2002 günü saat 13.40-13.50'de Antalya Adliye Sarayı K: 3 N: 22'de açık arttırma ile yapılacak- tır. Bu satışta değerinin % 75'ini bulmadıği taktirde 03./ 10.2002 günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılacak- __tiL-2. satışta değerinin % 4O'ı ve mahkeme masraflannı geçtiğı taktirde en çok arttırana ihale edilecektır. Satış peşin para ıledır. Ancak ısteyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehil verilebılir. Satışa iştirak eden değerinin % 20'si nisbetinde teminat yatırması şarttır. Teminat Türk parası olarak alınacaktır. Damga resmi. KDV alıcı tarafından. binkmiş vergıler satış bedelinden ödenir. thaleye iştirak eden şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak iste- yenlerin memurluğumuzun 2001 15 tespit edilemeyen davalılar Ayşe Muti. Ayşe Arapoğlu. Düriye Kapanoğlu. Muzaffer Kapanoğlu. Seher Kapanoğlu. Mustafa Avanos. Arif Çelik. Halil Zeybek, Münevver Barcın, Yaşar Can, Hasan Çelik, Mustafa Şevket Çolakoğlu, Şerife Çolakoğlu. Safiye Maral'ya sattş ilanı ilanen teblig olunur. Basın: 50378 PENCERE Yeni Dünya Düzeni Yoksa Bu mu?.. Son sıcak dalgası Türkiye'yi kömürü kora dönüş- müş sac mangala benzetince, akh eren ermeyen cik cik ederek kafayı sallamaya başladı: - Dünya kızışıyor.. - Sonumuz yakın.. - Kim bunun sorumlusu?.. - Kıyamet kopacak!.. Yeryuvarlağında seller, orman yangınlan, kurak- lık, daha neler neler, maydanozlu köfteler... Biri: - Vallahı, dedi, işte ne Türkler suçlu, ne Müslü- manlar sorumlu... - Peki, suçlu kim?.. - Uygar Batı!.. • 11 Eylül'de Müslüman teröristi New York'taki 'Ikiz Kuleler'\ vurunca Amerikalı kafayı yedi, Bush yönetimi tırlattı, ne yapacağını şaşırdı... 'Güvenlik..' Ve 'özgürlük..' Amerika bu iki kavram arasında kolan vuruyor, dengesini birtürlü bulamıyor; terörist olduğundan kuşkulanılan kişi paketleniyor, gözden kaybedili- yor, sanığın hiçbir güvencesi yok, akıbeti meçhul... 'Yeni Dünya Düzeni' bu mu?.. • Batı serbest piyasanın tüketim modelini dünya- ya yaydı; insanlık doğanın dengesini sarsacak bir çılgınlığa kendisini kaptırdı; uzayda kara delikleraçıl- dı; toplumsal adalet denen kavramın yalnız adı var; sanı yok... Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Rusya kendi- ne göre bir sosyalizm modeline bağlanmıştı.. Iyi kötü bir deneydi.. Kişiye eğitim, iş, aş, konut, sağlık, emeklilik gü- vencesi veren birdüzen kurulabilir miydi?.. Batı bu deneye fırsat vermedi.. 'Soğuk Savaş' saldınsı tüm Müslüman dünyayı "Allah'sız komünizm"e karşı seferber etti; gözler köreldikçe de Islam sömürüldü... "Komünizm kötüydü.." Peki, bugün dünyamızı sarıp sarmalayan düze- nin iler tutar yanı var mı?.. • İler tutar yanı yok!.. Sovyetler'ın yıkıldığı 1991 'den bu yana, kör kör parmağım gözüne gerçekler ortaya çıktı; dünya- mızda büyük bir adaletsizlik süreci yaşanıyor; zen- ginler daha zengin, yoksullar daha yoksul oldu; ekonomik krizler bu gidişatı hızlandıran araçlar- dan başka bir şey değil... Ekonomik krizlerden yalnız ülke yönetimlerini sorumlu tutmak, yüzeysel biryaklaşımdır; sistemin patronlan ne yaptıklannı çok iyi biliyoriar... Yerkürede sanki bir din savaşı yaşanıyor, yoksul Islamlazengin Hıristiyan Batı arasında ilan edilme- miş bir harp gündemdedir!.. Artık Batı, Müslüman- ları "Allah 'sız komünizm 'e karşı Soğuk Savaş" se- ferberliğinde kullanamıyor; Amerika Islam dünya- sında otoritesini sürdürmek için Asya'nın göbeği- ne dek müdahale politikasını benimsedi; Irak'a karşı savaş bu stratejinin bir parçası... • ABD kendi içinde bile hukukun temel ilkelerine sırt çevirerek neredeyse bir tür savaş hukukunun kurallarını uygulama yoluna girdi; uluslararası iliş- kilerde ise Bush'a her şey vız geliyor; astığı astık, kestiği kestik... Yoksa 'Yeni Dünya Düzeni' bu mu?.. AVUKAT İSMAİL HAKKI GENÇ'İ kaybettik. 1968 Kuşağı'nın önemli isimlerinden A\vkax ISM.A.İL HAKKI GENÇ aramızdan aynldı. 1945 yılında Sıvas Divriği'de doğan Genç, Istanbul Ünıversitesi Hukuk Fakültesi'nı bitirdı. CHP Sanyer Ilçe ve Istanbul II Disıplin Kurulu Başkanlıklan yaptı. Genç'in cenazesı 16 Ağustos Cuma günü Sanyer Merkez Camii'nde öğleyın kılınacak cenaze namazının ardından Kilyos Ağlamış Dede Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. însan âşığı. dürüst insan Ismail Hakkı Genç'in son yolculuğunda tüm sevenlerinı aramıza katılmaya bekliyoruz. GENÇ AİLESİ Çelenkgönderilmemesı. TEV'ne bağışm bulunulması rıca olunur ENGLISH CENTRE L a n g u a g s S c h o o i Genel Ingılızce Programlan Şırketter ve Kuruluşlar Içın Ozel Programlar İş lr>g«lfzcesı Programian TC^FL-IELTS-FCE Stnavianna Hazrfck Programlan Çocuklara Ozei Hafta Içı Gunduz Yaz Programian Bıre-btr tngıhzce Egttımien Ev Hanımfanna ûze! Programlar Ûğrenctlenmıze Ucretsız Akttviteler Rurmll Cad No »2 802» OtmMİMy Utanbul T»l (0212)225 91 72-«7 »83-241 20 M
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear