Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 8 TEMMUZ 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
ItactH slyas$tçi
Irf/fltf
u
3 Kasım
Erzincan'ın Ula-
lar beldesinin
CHP'li eski bele-
drye başkanı Paşa Dağ:
"MHP, neden 3 Ka-
sım'da erken seçim is-
tiyor?" diye soruyor ve
"3 Kasım, Susurluk'taki
malum kazanın altıncı
yıldönümü... Susurluk'u
unutturmaya çalışıyor
olmasınlar" diyor.
Dldim'de
Didim Akbûk'te
t Holiday Resort
Otel'in karşısın-
daki Altın Site'de
oturuyorlar... Daha
doğrusu oturamıyor-
lar... Çünkü şöyle diyor-
(ar "Otelin diskosunun
sabaha kadar süren gü-
rültüsü yüzünden çev-
rede rahat, huzur kal-
madı. Kaymakamlık,
Jandarma, Vilayet, Çev-
re Müdürlüğü hiç kim-
se şikâyetimize yanıt
vermiyor... Aynca, Hazi-
neye ait arazide ve üs-
tü açık prefabrik bir ya-
pıda nasıl diskotekaçıl-
masına izin verildiğini
de merak ediyoruz...
Otelin işletmecisinin
sosyal demokrat kimli-
ği ile tanıdığımız Mus-
tafa Kul olması ise me-
rakımızı daha da arttın-
yor."
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.cofn.tr
- Yeni Türkiye'den istifalar
başlamış...
"Eskisi de bövlevdi!"
H
er zaman olduğu gıbı yıne belgelere daya-
narak yazmış Erbil Tuşalp... Erbil, Günizi
Yayıncılık'tan çıkan "Vatan Millet Sakarya /
Çete Parti Mafya" kitabında siyaset mafya
denklemin ortak paydası "Susurluk Iş Kazası"nı fark-
lı bir bakışla değerlendiriyor... Denklemi kuranların
kim olduğu sorusunun 11 Eylül'de New York'taki sal-
dırıdan sonra bir kez daha sorulması gereği üzerin-
de duruyor:
"Salt ülkemizin son 30 yılını değil, tüm dünyayı ka-
na bulayan bu teröristleri kim, nerede, nasıl, niçin ye-
tiştiriyordu. Tarihin en büyük terör saldırısına uğrayan
ABD'nin dünyanın en büyük terör kamplarını kurup,
yöneten bir ülke olması gerçeği yadsınamıyordu."
"ABD Başkanı George Bush Afganistan savaşı-
nın nedenini açıklarken, 'Eğer herhangi bir devletin.
masum insanların yaşamına mal olan eylemler ger-
çekleştiren kişileri egittiği ve barındırdığını saptar-
sak, bu ülkeleri de terörist ilan edeceğiz' diyordu."
Iş kazası!"FBI'ın yaptığı 'terör' tanımı ise A BD'nin ayağına
dolaşacaktı: Bir sivil nüfusu sindirmek ve ürkütme-
ye, bir ülke yönetiminin politikasını etkilemeye ya da
icraatını kendi istediği gibi yönlendirmeyedönük, her
türlü şiddeteylemi..."
"Bu iki tanımlama bir araya gelince, kimilerine gö-
re ABD'nin kendisini de 'terörist' ve 'terörü besleyen'
ülke ilan etmek için fazla uğraşması gerekmezdi. Ge-
rekmezdi, çünkü tıpkı Afganistan, Suriye, Irak, Sudan,
Iran ve Libya gibi ülkelerin yaptığına benzer bir faali-
yet içinde olan ABD, tam 55 yıldır kendi topraklann-
da (Georgia eyaletinin Fort Benning kasabasında),
üstelik vergi mükelleflerinin kesesinden finanse edi-
len bir terör kampı işletiyordu: Scholl of Americasya
da geçen ocak ayından itibaren yeni adıyla VVestern
Hemisphere Institute of Security Cooperation!"
"Aslında salt Türkiye değil belki de tüm dünyanın
Vatan Millet Sakarya / Çete Parti Mafya sorunu var-
dı. örneğin ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral
VVilliam Crowe'un yıllar önceki yaklaşımı da hiçbir
zaman asla anımsanmayacaktı: Uluslararası eğitim
programımız (IMET) nüfuz sağlamak açısından son
derece başanlı olmuştur. Bugün dünyadaordulannın
başında olan, hatta bazı durumlarda ülkelerini yöne-
ten pek çok asker, bu program sonucu ABD'de eği-
tim görmüş kişilerdir."
"Bugün dünyada bakan, büyükelçi, kuvvet komu-
tanı olanlardan bu programda eğitim görmüş 1.500
kişi vardır.
Sözün kısası bu program uzun vadeli bir yatınm
olarak çok değerli bir güvenlik yardımı aracıdır ve
ABD'ye sayısız yarariar sağlamaktadır."
VVashinton'dan Susurluk'taki iş kazasına gelirsek...
Erbil'in kitabında; hem de belgeleriyle...
SESSÎZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuö yahoo.com
Erken seçime gerek yok. Partileri ve milletvekillerini
KÖŞE YAZARLARI belirlesin!
'Geleceğini biliyordum' dedi, arkadaşı
Öyküyü Ayşegül Tokattı iletti:
Savaşın en kanlı günlerinden biri...
Asker, en iyi arkadaşının az ileride
kanlar içinde yere düştüğünü gördü...
Insanın başını bir saniye bile siperin
üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru
altındaydılar. Asker. teğmene koştu ve:
- Teğmenim, arkadaşımı alıp gelebi-
lir miyim?
Delirdin mi, der gibi baktı teğmen:
- Gitmeye deger mi? Arkadaşın de-
lik deşik olmuş... Büyük olasılıkla öl-
müştürbile... Kendi hayatını datehlike-
ye atma sakın!
Asker ısrar etti ve teğmen "Peki" de-
di, "git o zaman."
Inanılması güç bir mucize.. Asker o
korkunç ateş yağmuru altında arkada-
şına ulaştı... Onu sırtına aldı ve koşa
koşadöndü... Birlikte siperin içineyu-
varlandılar. Teğmen, kanlar içindeki
askeri muayene etti... Sonra onu sipe-
re taşıyan arkadaşına döndü:
- Sana değmez, hayatını tehlikeye at-
mana değmez, demiştim. zaten öl-
müş...
- Değdi teğmenim, dedi asker..
- Nasıl değdi, dedi teğmen, ölmüş
görmüyor musun?
- Gene de değdi komutanım... Çün-
kü yanına ulaştığımda henüz sağdı...
0nun son sözlerini duymak, dünyaya
bedeldi benim için...
Ve arkadaşının son sözlerini hıçkıra-
rak tekrarladı:
"Geleceğini biliyordum!" demişti ar-
kadaşı...
"Geleceğini biliyordum!"
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKÎNCİ
Suyla Gelen Çölleşme...
Yakm yıllara kadar tsra-
il'den övgüyle söz etmek iste-
yenler, bu ülkedeki sulama
projelenyle "çöktetanmalan-
lan" yaratıldığını hayranlıkla
belirtirlerdi...
Şimdi GAP'taki sulama
projelerinin ise verimliliği
arttırma bir yana, me\
r
cut *ta-
nm alanlannda çöDeşmeyi"
başlatacağı söyleniyor...
Çünkü, özellikle sıcak ve
kurak iklimli yörelerde, yeter-
li "dreMj" yapılmadan ger-
çekleştirilen sulamalann, top-
rakta "tuzlanmaya" neden ol-
duğu ve bunun da tanmsal ni-
teliği yok ettigi vurgulanı-
yor...
Nitekim Suriye'nin
1940'larda motopomplarla
sulamaya başladığı F m t hav-
zasındaki tuzlanma yüzün-
den, 1980'lerden sonra aynı
araziler terk edilmeye başlan-
mış... Ülkemizde de Çukuro-
va, Gediz, Söke ve Amik ova-
lanndaki verim azalmalan ay-
nı nedene bağlanıyor...
Buhariaşma ve tuzlanma
Türidye Barajlar ve KüM-
rel Miras Izieme Kurulu'nun
14 Haziran 2002 günü Istan-
bul'daki Taksim-Hill Otel'de
düzenlediği foruma katılan
Ziraat Mühendisleri Odası
yöneticilerinden Ahmet Ata-
lar da toprağa geçiyor... Ayıu
su gereğinden fazîa verilince
de zaten tuziu olan taban su-
yunu yükseltiyor ve ikisinin
kanşunıyla çoğalan tuzlar
toprak yüzeyinde kahrken, su
ise sıcaktan buhaıiaşıp gerrve
tanma etverişsiz bir ortam bı-
raktyor.^"
Harran'da başladı...
Yıllardır birçok yörede ger-
çekleşen işte bu olayın son
kurbanı "Harran Ovası"na
verilmekte olan sular, kısa za-
manda "beürgin'' bir tuzlan-
mayı da başlattı bile...
Bu sonucun daha baştan bi-
lindiği halde ve Ziraat Mü-
hendisleri Odası'nın "dre-
naj" uyanlannın dikkate alın-
madığından yakınan Ahmet
Atalık, dünyadaki benzer de-
neyimleri ise bakın nasıl an-
latıyor:
"Aynı ihmaller yüzünden
tuzlanmanın yılda 2 milyon
hektar ahna yayıkuğı hesapla-
rayor... Birçok geri kalmış İU-
kede bilim dışı sulatnalarla
üriinkr de azaldığı gibi, yan-
hş anyapdar arazUeriyle bir-
likte terk ediliyor»."
Mezopotamya da 'bitiyor'^
Harran Ovası'nın da aynı
coğrafyayı paylaştığı bütün
Mezopotamya bölgesinde,
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicaka turk.net
ÇÎZGtLÎK KÂMİL MASARACI
Harran Ovası'nda "sulama sonrası" şaşkmbk!
tak, özellikle sulama işlevi de
bulunan barajlann doğal ve
kültürel çevrenin yanı sıra
"tanın topraklan" üzerinde
de olumsuz sonuçlar yarata-
bildiğine dikkat çekti...
Bu tür kimi barajlann "ta-
nm alanlannı getiştirme" yö-
nündeki amaçlan ile bizzat
kendilerinin aynı tanm alan-
lannı inşaat ve göllenmeyle
"yok ettiklerini" vurgulayan
i*Jınıet Atalık, yıllardır yaşa-
nagelen bu çelişkinin bir baş-
ka ürünü olarak "tuzlanma"
olayını da özetle şöyle açıklı-
yor:
"lknmi sıcak, az vağışh böl-
geierde denetimsiz \e geüşigü-
zei verilen suiann içindeki tuz-
tarihten bu yana insanoğ-
lunun "tanm okulu" olan ve
"verimfi ay vadiâ" olarak ad-
landınlan bereketli toprak-
lann "jüzde 80"i aynı tür su-
lamalann yarattıgı tuzlan-
malar yüzünden elden çıkmış
durumda...
Sözün kısası, 21. yüzyılda
ilerlemeye başladığımız bir
çağda, bilgiye ve bilime
gereken değeri hâlâ ver-
mediğimiz için, kutsal Jdtap-
larda bile olmayan bir"mu-
cizeyi" gerçekleştiriyoruz;
"sujia çöl yararmanın" i-
nanılmaz aymazlıgını kanıt-
lıyoruz...
Oekincia cumhuriyetcom.tr.
TARİHTE BUGÜN MIMTAZARIKAN 28 Temmuz
famanmd»
ÇibimiŞ
iir
porhtti.
B/R K0NC£RTQ OS7AS/..
mf'OE SUGÛN İTALYAN SE^TECJLEHİNİN EN BÜ-
YÜtd£&A/P£N AN7ONIO V't/ALO/, ?2 yAŞtNDA ÖLOU.
KlBK Y/LA )PVüM ZAMANtfJI, VENEDİIC'TEKJ Ş/£ YE-
TİML£lt CJOHJJNDA MüZiK Ö€B£TMBNLİĞİ YAPA-
Geçieuiçri. VIVALPI, o&w*ia ÇCCUKIARIU
BNSTRUMAM ÇALMALflRlMIAl PA STKlpy
LE,Z£NG#J CIEZEST&t yAPOZAJS/ B,BSTELBMİŞrİ.
OPE8A VE ceATVeyOLAje/ Û4 MZPt AMA, OhiU
ZAMAUItJM ÖNÜME GeÇİGEAJ, HEP ENSTRUMAH
TPL MÜZİK ÇAUŞAMLARlVOt. 23S6NFONİ VE '
454 k&Nçeem YAZMI% OLAM MAU>I, ÖZEL-
ÜKl£ KONÇEM7Ü S&0SSC VE SOLD KOtJÇeZTD-
LARIYLA £ASÛK ÇASIUIN DÂHİSİ SAYILMAIOA-
P/e, 'MEVS/MLEZ"ADU YAPtn BU ÜSNUPA
YETEISJ.İ
, • . HotelPıiııcess, Bodnmı'untarihİTC
~^gÂğ turistik güzellıklenyle ıç içe. samimi bir
T V H O ^ ^ ortamda. gûleryûzlü personelı
•""I-'D I K j P ' p ffs ^em
misafîrlenmıze h«r türlü
ktTntnr vt KİTmpn sunnavı âSlfi^JVûfm
BODRUM • GÛVERCİNÜK
TÛRKİYE • Büyûkier ve küçükler içm ayn havuzbr
Tel : 0252 374 52 43 .Timseraiykresomvtbar
02523745693 •AntittinbegûnlûinirUr
• tşsiz kmıardi oza vam gennn
Fax : 0252 374 50 93 • Her gûn Cumhımyn gaînaıız bızden
Bir kişi açık büfe tam pansıyon 30.000.000.-TL
FETHfYE ÇALIŞ'TA BlLUNAN HOTEL TALRUS
f Tüm odalarda klima
t^ Denize yaya 8 dakika
f Canlı mûzik
W 250 m2 ha\Tizu
v* Sabah ak^am açık büfe
Yanm panshoa 19.000.000
Tam pareiyon (Tanıtım Amacıyla) 23.000.000
Tel: (0252) 613 62 45
ıKredı kartı geçerlidırj
GÜZEL SA^ATLARA
GİRİŞ C VIISMAI \IU
atölyeörüıııeek
(0212) 241 35 58
ERZURUM
3.ASLh'EHUKlTK
HÂKÎMLİĞfNDEN
Esas \o: 2001 209
EJavacı Burhan Güler vekilı
Av Tuncer Aktaş tarafindan da-
valı Elife Ipek aleyhine mahke-
memıze açılan menfi tespit çek
ıptalı davasının yapılan açık yar-
gılaması sırasmda \erikn ara ka-
rarı geregınce, Davalı Elife
Ipek'in yapılan zabıta araştırma-
sına rağmen adresi tespit edile-
memış olduğundan dava dilekçe-
sı ve mahkemece verilen ihtiyr
ati
tedbir karan iie duruşma günü
kendısıne tebbğ edılememış olup
ılanen teblıgat yapılraasına karar
verilmışür. tşbu ilanın teblığin-
den itbaren davalı Elife tpek'ın,
do5yanın durujma günö olan
01.10.2002 günü saat 9.00'da
mahkememizde hazır bulunması
veya kendisini bir vekılle lemsıl
ettırmesi. aksı takdirde dava di-
lekçesi ve duruşma günü ile ve-
rilen ıhtıyati tedbir kararının
kendısıne tebliğ edilmış sayıla-
cağı. gıyabmda duruşma yapılıp
karar verileceğı ılanen tebliğ olu-
nur. 19.07. 2002 Basm: 46005
GÖRÜŞ
Prof. Dr. SEBATİ ÖZDEMtR
Tiirk Demokrasisinin
Sefaleti ve Gençliğimiz...
Türkiye'nin siyasal tarihinin 1950'de DP ıktidan ile de-
ğişik bir kimliğe bürünmesiyle birlikte 10 yıl gibi kısa bir
süre içinde nasıl bir kaosa itilerek ülke yaşamının çal-
kantılara sürüklendiği iyi bilinmektedir. Yeni bir ülke ve
cumhuriyet kurmuş olan CHP'nin, özellikle 4O'lı yıllar-
daki iktidarının aymazlığı, bağır bağır geliyorum diyen
bir savaşa hazırtıksızlık ve savaş koşullannın getirdiği
olumsuz yansımalan sonucu toplumsal muhalefetle
birlikte solun da desteğini alarak DP'yi iktidarataşımış-
tı. Ancak tarih açısından değerlendırildiğınde şaşılacak
kadar kısa bir süre içinde yaptıkları -ki burada tekrar
saymak gereksizdir- ülkeyi "demokrasi" adınatüm ge-
rici icraatlanyla birlikte 27 Mayıs Ihtilali'ne hazırlamış-
tı. 27 Mayıs'ın yeni anayasa ile birlikte getirdiği özgür-
lük ortamı dünyada esen sol rüzgâriann da etkisiyle ül-
keye 68 dönemini; egemenlerin kaygısı ise şu halkın
asla hak etmeyeceğı 12 Mart faşizmini yaşatıyordu.
Demokrasiye dönüş ile birlikte -ki bızde bu sadece
seçimlerin yapılması olarak algılanır- yapılan 73 seçim-
leri CHP-MSP koalisyonunu yarattı. Gericiliğe prim ve-
ren bu koalisyonun ardmdan Milliyetçi Cephe (MC) hü-
kümetleri ardı ardına gelmeye başladı. Ülkeyi kan gö-
lüne çevirmek, halkı daha da yoksullaştırmak ve tarif-
siz acılar yaşayan bir 78 kuşağı (Yolsuzu, hırsızı, şeref-
sizi bu üikede onurfanyla(!) dolaşırken bu 78 kuşağının
çocukları bugün hâlâ yasaklıdır biliyor muydunuz? Bil-
miyorsanız 78'liler Vakfı Başkanı Celalettin Can'a so-
run lütfen!) yaratmaktan başka bir işe yaramayan bu
MC hükümetleri döneminin ardından 12 Eylül darbesi
geldi. Şu bize "bol gelen" 27 Mayıs Anayasası'nın ye-
rine (Tabii kı haklıydılar(!). Bu halka demokrasi hak ya
da özgürlükler yakışır mıydı ki.) kendilerine yakışır bir
anayasayı; 82 Anayasası'nı getirdiler, geçici 16 mad-
deyı de ekleyerek (Halen anlamış değilim ve anlayan
varsa lütfen bana açıklasın; bu ne geçmez geçici mad-
delermiş ki 20 yıldır bir türlü geçmiyorlar?).
Unutmadan, vatanı milleti kurtarmak için ülke yöne-
timine el koyan bu darbeciler -nerden akıllanna estiy-
se(!)- garantör devlet srfatıyla iznimiz gerekiyordu ve
verdiler Yunanistan tekrar NATO'nun askeri kanadına
girebildi! Ve tabii ki hatırlatmaya gerek yok; bu kurtan-
cılanmız vatan-millet adına ülkenin binlerce aydın ve
yurtseverinin üzerinden bir silindir gibi geçtiler!
Tabii bunlar da demokrasiye geçtiler ve güdümlü 83
seçımlerı ile birlikte ANAP ve Özal devrimciliği(!) döne-
mi başladı. Devleti dolandırmanın ve her türlü yolsuz-
luğun gözde olduğu bu devrin ardından 91 seçimleri
ile birlikte bu devir de bitti ve DYP-ŞHP koalisyonu dö-
nemi başladı. Geniş halk kitlelerinin desteği ile iktida-
rataşınan bu koalisyondan beklenen 12 Eylül'ün tas-
fiyesi idi; ancak bu beklenti boşa çıktı. Sonuç: Zar zor
Meclis'e girebilen bir CHP ve REFAHYOL iktidan dö-
nemi.
öyle bir dönem ki liderinin malvarlığının hesabını ver-
meyen (Meclis'te bunu koruyup kollayan da hem eski
hem de şimdiki yeni oluşumcu namı diğer SHP), Ame-
rikan vatandaşı olup olmadığı şüpheli ve bugün "Irak'a
müdahalenin başbakanı olmak istiyonım" diyen DYP
ve işi gücü türbanla uğraşıp genç kızlanmızın gelece-
ğini karartan, şeyhlere, şıhlara başbakanlıkta iftar ye-
mekleri veren, "Refah'a oy vermeyen Müslüman de-
ğjldir" demekten başka bir iş yapmayan (ki bugün hâ-
lâ takipçileri kılık değiştirerek ortaya çıkıyorlar) Refah
Partisi ve ardından 28 Şubat... Ve tabii ki hesaplaşma-
lar başladı; Fazilet'i kurdular, ama işler yine kesattı ve
beklenen gün geldi çattı: Saadet Partisi ve Ak Parti or-
taya çıktı. Birinin "yasaklı" lideri "Refah'a oy vermeyen
Müslüman değildir" diyordu, diğeri ise "Minarelersün-
gümüzdür" diyordu. Ne değışmişti kı acaba?..
3 yıldır ise Türk siyasi tarihinin en kötü hükümeti (şu
kuşlu, kurtlu ve de anlı) iş başında. Hiçbir şey üretme-
yen, üreticiyi perişan eden, fabrikalar kapattıran, ban-
kalar batıran bir iktidardı bu. Sonuç: Bu hükümetin
kuşlu tarafı vatan-millet uğruna gemiyi terk ettiler ve ye-
ni bir parti (neresi yeniyse) kurdular; Yeni Türkiye Par-
tisi!
Mustafa Kemal cumhuriyetimizi, bu ülkeyi gençle-
re emanet etmişti. Ancak yıllarca kanla gözyaşıyla yoğ-
rularak yapılan depolitizasyon çalışmaları gençliği ül-
ke sorunlarından ve politikadan uzaklaştırdı ve hemen
herkes gençlığimizden ümidini kesti.
Ben aynı görüşte değilim; bugün tetevizyonlardaki
açıkoturumlarda en fazla 20 yaşlarında olan pınl pınl
gençler sorularıyla siyasetçıleri stüdyodan kaçınyoriar.
Ve yine bugün yaş ortalaması 23 ve hemen hemen
hepsi oğrenci olan gençlerimizin çıkardığı iki yayın or-
ganı var; biri genel yayın yönetmenliğini AÜ Siyasal
Bilgiler Fakültesi yüksek lisans öğrencisi Özgür Er-
dem'in yaptığı ve 1999 yılı sonlanndan itibaren yayım-
lanan lleh dergisi, diğeri ise genel yayın yönetmenliği-
ni IÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Erkin Yurda-
kul'un yaptığı ve henüz 4 aydır yayımlanan Türk Solu
gazetesi var.
Bu yayınlar hakkında hiçbir şey söylemek istemiyo-
rum. Gençliğimizden umudunu kesen herkese bu ya-
yınları okumalarını öneriyor ve bu gençlerimizi sevgiy-
le selamlryorum.
e-posta: sebati.ozdemir a cumhuriyetcom.tr
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4S0LD.4NSAĞA:
1/ Ilkel top-
lumlarda do-
ğaüstü bir güç
taşıdığına ina-
nılan nesne...
Ödeşme, razı
olma. II Orto-
dokslarda tah-
ta pano üzeri-
ne yapılan her
türlü dinsel
resme verilen
ad... tngiltere'de çok
sevilen bir cins bira.
3/ Bir şiir türüne adı-
nı vermiş antik çal-
gı... Ank, etsiz. 4/Ke-
miklerin yuvarlak u-
cu... Itarya 'da bir kent.
5/Birnota... Satranç-
ta bir taş. 6/ Gebeliği
önlemek için döryata-
ğı içine konan sarmal
biçiminde araç... Adlan sıfat yapan bir yapım eki. 7/
Kakım, gelincik gibi hayvanlann beyaz ve yumuşak
postu... En kalın erkek sesi. 8/Tann... Kansızhk. 9/
Mert, kalender ve babacan kimse... Kuzu ağılı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Asma bitinin yol açöğı bir bağ hastalığı. 2/Bir ay
adı... Çek Cumhuriyeti'rrin başkenti. 3/ Sık gözlü
ağ... Tropikal Afhka'da yetişen ve odunu mobilya-
cılıkta kullanılan bir ağaç. 4/ Küçük mağara... Ma-
dagaskar'da yaşayan bir maymun cinsi. 5/îsviçre'ye
özgü, ağaç kütüklerden yapılan dağ evi... îri, kart.
6/ "Oguz —": Karikatürcümüz... Nikelin simgesi...
7/Üflemeli birçalgı... Kötü, çirkin. 8/Duyuru... Do-
kusunda gümüş ya da altın renginde tel bulunan ku-
maş. 9/ Bir çeşit antibiyotik.