23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SJVFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2002 PERŞEMBE HABERLERtN DEVAMI G Ü N C E L CÜNEYT AKCAYÜREK Hi taşıarafı 1. Sayfada /MAP lideri Mesut Yılmaz tura çıktı. Sadece SP'de "tam destek" buldu. Gerçekte Kopenhag ölçütlerinin yerine getirilmesine karşj çıkcn yok ama: çoğunluğun önceliği erken se- çirn Ltetelik AB paketinde yer alan 2 maddede, ida- mın tamamen kaldırılrnası ve anadilde öğrenim ve yayında "mutabakat" sağlayamadı. Açıklamalardan anlaşılıyor ki AKP idam konu- sunda, terörıstlerin (Apo'nun) affedilmeyeceğini ana/asaya konulacak bir madde ile önlemeyi öneriyor. DYP ise arradilde "öğrenim"e asla ola- nak :anımıyor. AB yasalarının sıralanmasında bi- le uzlaşmazlık var. Bu sonuç Yılmaz aradığını buldu diye yorum- lanaoilir mi? Yarım porsiyon mutabakatla yetin- mekzorunda kalacak gibi. Ya da ANAP Sözcü- sü Beyhan Arslan'a göre; Yılmaz, partilerin se- çim orarından sonra AB yasaları için TBMM'yi toplamaya söz vermelerini sağlamaya çalışıyor. Recai Kutan'ın aç tklamalanndan anlaşılıyor ki ANA 3 'ın SP ile birlikte erken seçim kararının alı- nacağı 29 Temmuz'dan önce. örneğin 26 Tem- muz'da AB yasaları için TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırması olası. Ne ki. partilerin bu toplantıya katılmamaları yüksek birolasılık. Anlaşılan bu sonuçla i'ki par- ti AB'nin kendi dışlarındaki partilerce engellen- diğinı propaganda süresince işlemeyi düşünü- yorlar. Fazla.yararı olmayacak birpolitika! Oysa, Başbakan zaman darlığını gözeterek "seçim takvimine AB (hatta seçim) yasalannı sığ- dırmanın mümkün olamayacağını" vurgularken doğrulara işaret ediyor. - * • • Asıl yanıtlanması gereken soru yine askıda: "AB treni kaçıyor mu?" Ingıliz ve Danimarka büyükelçileriyle görüşen Başbakan Yardımcısı Bahçeli'ye göre, tren kaç- mıyor! Bu, AB sevdalılann uydurması. Eski Dışişleri Bakanı Ismail Cem birçok kez açıkladı ki; Mesut Yılmaz'ın sürekli savladığı gi- bi -kimi yasalar aralığa kadar Meclis'ten geç- mezse trenin kaçması söz konusu değil, gecik- me olabılir. Yeni Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel de ay- nı doğrultuda. Başbakan ise çok dikkatli: Ko- penhag ölçütlerinin bir an önce yerine getiri/me- sindeki yararlara sürekli değindi, ancakkkk; ey- lül-ekime kadar yasalar çıkmazsa "tren ilelebet kaçar" falan da demedi. Seçim sath-ı mailine girdiğimiz şu sırada; ka- çan tren kaçmayacak olan trenle ilgili bir açıkla- mayı hükümetten beklemek sadece partilerin de- ğil, kamuoyunun da hakkı. Böyle bir açıklama; Mesut Yılmaz'ın, etrafı te- laşaveren ABsevdalılarının savunageldikleri "ka- çan tren" edebiyatının ne denlifos ve boş oldu- ğunu da ortaya çıkaracak. • • • Başbakan, giderek güçlenen AKP'nin "değiş- tiğini" kanıtlamasını istiyor. Öcalan'la temasta olan bölücü HADEP'in PKK'yi temsil ettiğini, bir değil birkaç kez söyledi. Biri bölücü diğeri çağ- daşlık siperinde gizlenen antilaik! Bu saptamaları sade bir vatandaş yapmadı. Elbette elinde belgeler, bilgiler olan TC hüküme- tinin Başbakanı söyledi. Başbakan bu iki partiye karşı yasal önlemler- den söz etmiyor. Seçim sonrası kirni bunalımlar yaşanmak ıstenilmiyorlarsa; partilerin halkı ay- dınlatmasını zorunlu görüyor. Ne yazık ki aynı kulvarda yanında yürüyecek bir başka parti ol- mayacağını da adı gibi biliyor. Duyarlılığı elden bırakmamak zorunda olduğu- muz bu iki konuda partilerin (oy uğruna örneğin SHP ile ANAP'ın HADEP'e yanaşacakları yerde) eksik bilgilerini hükümetten tamamlayarak seç- meni aydınlatmaları gerekmiyor mu? Ikı partinin bugünkü çizgisine, söylemlerine, açıklamalarına bakarak aldanmamalı: "Yalan ne kadar büyük olursa, inanan o kadar çok olur". Ecevit'in seçim öncesi ister propagandayı baş- latmak amacıyla olsun, ister bir hükümet başka- nı sıfatıyla söylemiş olsun; AKP ve HADEP ko- nusundaki sözlerini partilerin dikkate alması ge- rekiyor. Alırlar mı dersiniz? Matador davası basladı Aydın Çetinkaya: Ağabeyim düşmanım tstanbul Haber Servisi- "Matador operasyonu" davası kapsamında uyuşturu- cu kaçakçılığından yargılanan Urfi Çe- tinkaya nın kardeşi Aydın Çetinkaya ve diğer 15 sanığın, "çe- te kurmak" suçundan yargılanmalanna baş- İandı. İstanbul 2 No'lu DGM'deki duruşmada Aydın Çetinkaya, "10 yıldır cezaevindey- dim. Beni herkes ta- nır. Düşman sahibi- yim. Ağabeyim Urfi Çetinkaya benim düşmanımdır" dedi. Tutuklu sanıldardan Mahmut Subaşının tahliyesine karar ve- ren mahkeme heyeti, tutuksuz polis BingöJ Ağdaş 'ın tutuklanma- sını, duruşmaya gel- meyen Tahir Işık hakkuıda da gıyabi tu- tuklama karan çıkanl- masını kararlaştırarak duruşmayı erteledi. MİLAS SULH HUKUK MAHKEMESİNDEN EsasNo: 1998 348 Da\acılar Hatice Akkaya. Bahattin Kayaş. Saniye Ka\aş. Nasibe Kayaş, AJaattin Kayaş tarafından, da- valılar Sabahattin Mutlu, Hüseyin Besli, Bahriye Ka- ranfil \e arkadaşlan aleyhine açılan ortaklı|ın gide- rilmesı davasının yapılan duruşmasmda. Yukanda adı geçen davalı Bahriye Karanfıl, göste- rilen adresınde bulunamadığından ilanen teblığine karar verilmiş olup. adı geçen davalının duruşma gü- nü 20.09.2002 giinii ve saat 10.15'te Milas Sulh Hu- kuk Mahkemesı salonunda hazır bulunması veya ken- dismi bir vekılle temsil etnrmesı. hazır bulunmadığı veya kendısını bir \ekılle temsil ettirmedigi takdırde tahkıkat ve yargılamanın yokluğunda devam edeceği ve hüküm verileceğı hususu ilan olunur. 07.05.2002 (HUMK'nun 213-377. maddesi) Basın: 31203 Önce demokrasiI Baştctrafı 1. Sayfada baslık halinde şöyle sıralanıyor: Ozgür ama adaletsiz: Dünya siyasi, teknolojik ve eko- norruk olarak hiç bu kadar özgür ve aynı zamanda adaletsiz olma- mıştı. Açık kalkınma hedefleri- nin olmasına rağmen, ilgili ku- rum ve siyasi süreçler bu hedef- leri gerçekleştirmede çok başa- nlı değiller. Birçok ülke kalkın- ma amaçlanna ulaşmada gerek- li olan demokratik kurumlan ya- ratamadı. Ülkeler, ancak insanı- na hesap verebilen yönetişim sis- temi ile üısani kalkınmayı başa- rabilir. Kalkınma demokrasiye bağll: Insani kalkınma, şekil ve ıçerik itibariyie demokratik olan bir yönetişimi zorunlu kılar. Bu tür bir kalkınma ancak insanlar için ve insanJann kahlımı ile ol- malıdır. Demokratik yönetım, halkın kendilerini etkileyen ka- rarlara kahlımı; halkın ekonomik ve siyasi krizlerden korunduğu; sosyal ve ekonomik fırsatlann ve politikalann oluşumu için baskı gruplan ile sivil toplumun güç- lendiği ve sürekli dönüşümün beslendiği durumlarda insani kal- kınmanın ilerlemesini sağlayabi- lır. İnsani kalkınma güven- CedG değil: Demokrasi ve in- sani kalkınma arasındakı bağlan- tı otomatik veya doğrudan değıl- dir. Ekonomik ve siyasi kararlan en çok etkileyen elit güç, eşitlik ilkeleri ve demokrasinin işleme- sini engelleyebilmektedir. Rapo- ra göre tüm dünyada insanJar sos- yal ve ekonomik firsatlann yara- tılması için demokrasi savaşı ver- mişlerdir. Ama demokrasi her yerde ve ayru biçimde ve diizey- de gerçekleşmemiştir. Son yıllar- da Orta ve Ortadoğu Avrupa ile BDT ülkelerinde voksulluk ve eşitsızlikler çok keskın bir biçim- de artış gösterdi. Büyük Sah- ra'nın güneyindeki Afrika ülkele- rinde demokratik oluşumlann ka- zanılmasına karşın. yoksul kişile- nn sayısı önemli bir biçimde art- maya devam ediyor. Latın Ame- rika ülkelerinde gelişen demokra- si, halen insani kalkınmayı gü- vence altına alabilmiş değil. Bu durumda, halkın siyaset kurum- lanna güveni azalmakta ve eko- nomik büyümenın demokrasi ve insan haklanndan önce geldiğini savunan popülıst siyasi akımlara da kolayca yenılebilmektedırler. ithal demokrasi olmaz: İnsanm kalkınması ve güçlenme- sini merkezinde tutan demokrasi. toplumlann içinde inşa edilmeli- dir. Demokrasi dışandan ithal edilemez. Demokrasi için bir ül- kede şu öğeler gerçekleşmiş ol- malıdır: "Siyasi partiier ve di- ğer kurumların ctkin bir bi- çimde işlev gördüğü temsiliyet sisteminin varlığı; evrensel haklar. özgürlük ve haksızJıkla- n engelleyen bir seçim sistemi- nin varlığı; güçlerin ayrıkğına dayalı bir denetim mekanizma- sının etkin olarak işletildiği ba- ğımsız adalet ve yasama sistem- lerinin varlığı; hükümet ve özel sektör icraatını yakından takip eden ve siyasi katıhmın arttınl- ması için altematifler getirebi- Jen sivil toplum örgütierinin varlığı; bağımsız ve özgür bir basın; askeri güç ve güvenlik kuvvetlerinin üzerinde sivil de- netim." Sivil toplumun önemi: Sürekli olan insani kalkınma sü- recinin ateşlemek, demokratik bir siyaset ile siyasi sistemin de güç- lenmesinin desteklenmesini zo- runlu kılmaktadır. Rapora göre 1914"te tüm dünyada 1083 sıvıl toplum kurumu (STK) var iken, 2002 yılında bu sayı 37 bine yük- selmiştir. STK'ler yerel yönetim Daha çok küreselkatılım Uluslararası bağımiılık, küresel kararlara ve hesap verilebilirlik süreçlerine de küresel katılımı zorunJu kılmıştır. Rapora göre insanlann kendilerini etkileyen kararlara katılımını güçlendirmek ve liderlerinden hesap sorma hakkını elde etme çabası artık sadece ulusal bir kalkınma önceliği değil, aynı zamanda uluslararası bir sorumluluk. Rapor, birçok uluslararası kuruluşun, giderek artan bir ölçüde uJusal ve yerel düzeyde sosyal ve ekonomik politıkalara ortak olduğunu, dolayısıyla daha açık ve hesap verebiJir bir yapıya sahip olmalannın gereğini vurguluyor. Rapora göre Dünya Bankası, Birleşmiş lyiilletler ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kuruluşlann destek program çabalannın, ulusal aktörlerin safdışı olduğu bir ortamda başanya ulaşma şansı yok. Rapor. öncelikli olarak "Demokrasinin sürekli beslendiği, kaikınmanın sürekli Uerlediği ve bireysel özgürlüklerin zenginleşttği bir global birliktelik" için tüm dünyaya çağn yapıyor. kararlarınakatılıpyeni "katılun- cı yönetişim" yöntemlerini de geliştirebiliyoriar. Rapora göre tüm dünyada gö- nüllü çalışmalar da giderek artı- yor. Hollanda'da gönüllü çalışı- lan saatler 445 bın iş zamanına eşit. Brezilya'da yetişkin nüfüsun yüzde 16sı gönüllü işlerde çalı- şıyor. Rapor, demokrasinin diğer en önemli mihenk taşının özgür ve bağımsız basın olduğunu vur- guluyor. Raporun bu açıdan v er- diği mesaj, "Basının çok yönlü ve özgür olabilmesi, onun sade- ce devletin değil aynı zamanda büyük şirketler ve siyasi baskı- dan da özgürleşmiş olmasını gerektirir" şeklinde. Profesyo- nel ve etik değerlere bağlılığın ağırlık verildiği ve hesap verebi- len özgür basının varlığı demok- rasilerde çok önemli. Rapor, "Medya ve basın ilk olarak hal- kın hizmetinde olmayı ilke edinmelidir" diyor. Askeri darbe 46 hükü- met devirdl: Güvenlik güç- lerinin üzerinde bir demokratik denetimin kurulmuş olması, di- ğer bir kalkınma göstergesi ola- rak öne çıkıyor. Bunun böyîe ol- madığı durumlarda, kişinin gü- venliği ve toplum banşı tehlike- ye girebilir. Rapora göre bugün, birçok ülkede askeri güç, polis v e diğer güvenlik ve istihbarat hiz- metlerinde yaygın olarak kulia- nılan güç. demokrasilerin geliş- mesine zaman zaman engel ola- bilmekte. Rapor, 20'nci yüzyıhn ikinci yansında, seçimle işbaşına gel- miş 46 hükümetin askeri darbe ilegörevden alındığına işaret edi- yor. Ayrıca sivil halka yönelik şiddet olaylannın, tüm dünyada sık sık hükümetdenetiminde olan güvenlik güçlerince yapıldığı gerçeğinin de altını çizmekte. Türkiye'nin profili yoksul H Baştarafı 1. Sayfada Programı (UNDP) 2002 Dünya insani Kalkınma Raponı'na gö- re Türkiye 173 ülke arasında 85. sırada yer alıyor. Türkiye bu sı- ralama ile "Orta Gelişmişlik Düzeyi" gösteren 84 ülke ara- sında 32. sırada bulunuyor. Er- menistan, Beyaz Rusya, Fiji, Libya, Lübnan. Saint Kitts and Nevis, Surinam, Kazakistan, Peru, Ukrayna gibi ülkelerden daha alt sıralarda yer alan Tür- kiye'nin hemen arkasından Ja- meika, Türkmenistan, .Azerbay- can ve Sri Lanka geliyor. insa- ni gelişmişlik düzeyini belirler- ken kullanılan unsurlardan biri olan beklenen ortalama yaşam süresi Türkiye'de kadınlarda 72. erkeklerde ise 67. Okuma yaz- ma oranı yüzde 85 olarak belir- lenirken, Türkiye'de kışi başına düşen gelir düzeyi 2000 yılı harcama paritesine göre 6 bin 974 dolar. Raporda. Türkiye'de 1999 se- çımlerinde >'üzde 87 oranında bir katıhmın gerçekleştiği, ka- dınlann seçme ve seçilme hak- kını 1930"da elde ettiği ve halen Meclis'te kadın milletvekilı oranının yüzde 4.2 "de kaldığına dikkat çekildi. Türkiye'deki si- vil toplum kuruluşu sayısı 1420 olarak verilirken, sendika üye- lığinin vüzde 22 'lerde bulundu- ğu belirtildı. insani gelişmişlik düzeyini behrlerken kullanılan diğer un- surlardan bazılanna göre Türki- ye'nin profili şöyle: Yûzde 18 yoksul • 40 yaşına kadar yaşamama olasılığı yüzde 9.6. • Okur yazar ohnayan nüfus oranı yüzde 14.9. • Sağlıklı içme suyuna ulaşa- mayanlann oranı yüzde 17. • Günde 1 dolarla geçinen nüfus (mutlak yoksulluk) oranı yüzde 2.4. • Günde 2 dolarla geçinen nüfus (yoksulluk) oranı yüzde 18. Eğitim ve teknoloji • Okur-yazar yetişkin nüfus oranı yüzde 85.1. • Okur-yazar genç nüfus ora- nı yüzde 96.5. • GSMH'den egitime aynlan harcama payı yüzde 2.2. • GSMH'den AR-GE harca- malan yüzde 0.5 • Bilim-mühendislik araştır- ması: 303 (1 milyon kışide). • 1000 kişı başına telefon sa- yısı: 280 (Norveç 532). • 1000 kişi başına cep telefo- nu: 246 (Norveç 751). • 1000 kişide internet abone- liği: 1.1 (Norveç 101). Ekonomik eşitsizlikler: • GSYH (2002 yılı): 199.9 milyar dolar. • GSYH yılhk büyüme (1990-2000) yüzde 2.1. • Kişi başına gelir (harcama paritesine göre): 6. 974 dolar. • En zengin yüzde 10 nüfu- sun payı: yüzde 32.3 (1994). • En zengin yüzde 20 nüfu- sun payı: yüzde 47.7 (1994) • En yoksul yüzde 20 nüfiı- sunpayı: yüzde 5.8 (1994). • En yoksul yüzde 10 nüfü- sun payı: yüzde 2.3. (1994). Medya tekelî lıalkı savunmaz Basın Ozgüıiüğü Odülleriverildi Türkiye Cazeteciler Cemiye- ti'nce (TGC) sansürün kaldırıh- şının 94'üncü yılı ve geleneksel Gazeteciler Günü nedeniyle Dol- mabahçe Sarayı'nda tören dü- zenlendi. Törende konuşan TGC Başkanı Orhan Erinç, "94 >ıl ön- ce ustalanmızın direnişiylc san- sürün kaldırılmış olması, Türki- ye'de bir daha sansür dönemi ya- şanmadığı anlamına gelmiyor. Uzunca bir süredir sansür tanı- mının değiştiği ve sansürü yasa- lar aracılığıvJa hem daha tehlike- li hem de daha ağır biçimde ya- şamakta olduğumuzun canlı ta- nıklanvoz" dedi. Törende TGC Basın Özgürlüğü ödülüne kurum ba/ında layık görülen Cumhur- başkanlığı adına ödülü Cumhur- başkanlığı Genel Sekreteri Ke- mal Nehrozoğlu^ TGC Başkanı Erinç'in elinden aldı. Ödüle kişi bazında ise Hürriyet gazetesi ya- zan Bekir Coşkun Jayık görüldü. Törende aynca meslekte 20 yılı- nı dolduran 102 gazeteciye de sü- rekli basın kartı hakkı kazanma- ları nedeniyle çeşitli armağanlar verildi(Fotoğraf:ALPERlZBUL) ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Cumhurbaş- kanı Ahmet Necdet Sezer, yurttaşlann temel hak ve özgürlüklerinin büincine vararak bunlan her alanda kullanabilmeri ve yönetimi denetleyebilmeleri için öz- gür ve yansız basının ge- rekli olduğunu bildirdi. Sezer. sansürün kaldınlı- şının 94. yıldönümü dola- yısıyla yayımladığı mesa- jında "Bir ülkede demok- rasi kültürünün yerleş- mesinin, o ülkedeki bası- nın konumu ve yapısıyla yakından ilgili olduğunu " kaydetti. "Basının özgür ve yansız olmadığı bir ül- kede demokrasi ve insan haklanndan söz edile- mez" diyen Sezer, basının özgür konumunu zedeleyen sansürün ve medya tekelı- nin, halkın çıkarlannın sa- vunulmasını engellediğini kaydetti. Başbakan Bülent Ecevit de yayımladığı mesaj da, demokrasinin ışlemesi ve gelişmesi aşamasında bası- nın önemine dikkat çekti. Basın özgürlüğüne sahip çıkan ve demokrasinin kökJeşmesine katkı sağla- yan tüm gazetecileri kutla- dığını belirten Ecevit, "Bir ülkedeki demokratik ya- pının. düşünce ve ifade özgürlüğünün en önemli göstergesi, basın özgürlü- ğüdür" dedi. Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Yar- dımcısı Mesut Yılmaz, yaptığı yazılı açıklamada basının üzerindeki kısıtla- malann kaldınlması gerek- tiğini kaydetti. Basında var olan özgürlük ve hukuk kültürü eksikliğinin, önce- likle mesleğin kurum ve or- ganlannın sorumluluğunda olduğunu belirten Yılmaz, basının, özgürlüğünü mes- lek sorumluluğu ve ilkele- ri çerçevesinde kullanması gerektiğini bildirdi. Türkiye Gazeteciler Sen- dikası (TGS) Genel Sekre- teri Ercan Sadık İpekçi, bu yıl basın özgürlüğü üze- rindeki baskı ve yasaklann RTÜK ve Basın Kanu- nu'ndaki değişiklikler kap- samında geçen yılın 24 Temmuz"una göre çok da- ha ağırlaştınldığını ifade etti. ipekçi. "Sansüre 1908 yılında ilk kez direniş gös- teren gazeteci parronlann bugün yerini basın özgür- lüğü mücadelesi vermek- ten çok uzak duran ve sa- dece ticari kaygılar peşin- de koşan holding patron- larına bırakmasının san- cılarının yaşandığım" ifa- de etti. Çağdaş Gazeteciler Derneği'nden yapılan ya- zılı açıklamada da medya- daki aşın ticarileşme ve te- kelleşmeden kaynaklanan sansürün engellenebilmesi için, basın meslek örgütie- rinin güçlerini birleştirme- si gerektiği bildırildi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada yana getirip hangisini öne koyalım diye tartışma- sı, demokrasi kültürümüz açısından nefis bir gö- rünüm. Öylesine engin bir demokrasi kültürL ki partilerin bakışı zamana ve mekâna göre deĞ şi- yor. Hafta başı destek, hafta ortası köstek, hsfra sonu "Bunlar bizim dışımızda halledilsîn"... Seçim treniyle AB treni karşıfıklı girdiler tünele, hızla ilerliyorlar. Her biri karşıdan gelenin tren ds- ğil de tünelin ucundaki ışık olduğunu sanıyor! Konununpartileregöregörünümü böyle... Ş ~i- di gelelim, AB yasalarının hazırlanış ve sunulus bi- çimine... 16 Temmuz Salı günü liderler bir araya geldiler ve "Seçimlerin 3 Kasım'dayapılması »o- nusunda görüş birliğine vardık" dediler. ANAP bu ortak açıklamanın ardından "vay/y" dedi, "şimdi AB yasalannı gündeme sokmak 'a- zım." Bazı çalışmalar vardı ama, tam değildi. Herkes AB yasaları deyince Kürtçeyle idamdan başka t r şey bilmiyordu. Ancak bu işi bir pakete dönüşt J-- mekgerekiyordu. Hemen, Beyhan Aslan, Turhan Tayan, Cemal Özbilen bir araya geldiler, araya ©•;- lenebilecek kelepir yasalar oluşturmaya çalıştıla: İnsan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Nejat Arseven de ışin koordınasyonunu üstlendi. AB Genel Sekreterliği ile temas kuruldu. Onlar da K- sa sürede çıkarılabilecek bazı yasalar önerdiler Ya kaçarken ya seçerken Çalışmalar hızla sürerken bir de bu işleri en bı- len kişilere danışmak gerekiyordu. önümüzdeki seçimlerde Konya'dan ANAP adayı olarak siyas-et sahnesine çıkmaya hazırlanan Sami Selçuk dev- reye girdi. Sami Bey, mübarek tek başına hukuk abidesi, hani "Samitay" Bey desek yeridir. O da katkılarını eksik etmedi. Ortaya 14 asıl, 3 geçici maddeden oluşan fcir paket ç/ktı. Öyle bir paket ki bakın içinde neler var Türk Ceza Yasası, Dernekler Yasası, Hukuk Us j - lü Muhakemeleri Yasası, Ceza Muhakemeleri Us J- lü Yasası, FiTÜK Yasası, Basın Yasası, Polis Vazi- fe ve Salahiyetleri Yasası, Yabancı Dil ve Öğretin Yasası, Vakıflar Yasası, Toplantı ve Gösteri Yün- yüşleri Yasası. Serbest Bölgeler Yasası, Kaçakç - lığın Men ve Takibine Dair Yasa. Orman Yasası. Yerleşik sistemimizde hükümetler, yasaları Ada- let Bakanhğı kanalıyla hazırlıyorlar. Hukuk altya- pısını bu bakanlık tamamlıyor, teknik çalışma ilgı - li bakanlıkça yürütülüyor. AB yasalarında iş biraz ters yürümüş. ANAP, kaptanlığı üstlenmiş, Adalet ve Içişleri Bakanlığı yardım etmış. Durum böye olunca yukarıda sözünü ettığimiz yasalardaki b r ya da birkaç maddelik değişikliklerde yasa tekr»- gıne aykırı durumlar görülmüş. Öteki partiier bu değişikliklerle ilk kez karşılas- tıkları için tura çıkan Mesut Yılmaz'a, "Bir ince- leyip görüşümüzü belirtelim" dediler. Doğrusu ya- salarla biz de önceki gün tanıştık. Kürtçe ve ida- ma daha önce de değindik. Öteki değişiklikler tek tek ele alınmaya değer. Örneğin Basın Yasası'nda gazetecilere 10 ile 100 milyar arasında ceza ör- görülmüş. AB standardı böyle demek ki. Oldu ola- cak, cezalar Euro'ya bağlansın. Yabancı vakıfların Türkiye'de çalışma olanakla- rının genişletilmesine ilişkin yasa da ilginç. Bizin ilk izlenimimiz şu oldu: Biz AB'ye girelim derken yoksa AB mi bize gw- mek istiyor! Vurguladığımız gibi bunlar ilk izlenimlerimiz. Se- çimden önce Meclis'ten geçme olasılığı düşük, ir- delemeye zamanımız olacak. AB yasalarındakı seçim telaşıyla karışık gecikme ve aceleciliğe ba- kınca durumu şöyle yorumlamamak elde değil: Türk'ün aklına ya kaçarken, ya seçerken gelir! ankcum@ttnet.net.tr Türkiye aleyhine kampanya • PARİS (AA) - Merkezi Pans'te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF). aralannda Türkiye'nin de bulunduğu Tunus ve Küba gibi turistik ülkeler aleyhine yeni bir kampanya başlattı. RSF, dünyada turistlerin en çok rağbet ettiği ülkeler arasında yer alan Küba, Tunus ve Türkiye'de sansür olduğu ve bu ülkelerde basının özgür olmadığını ileri sürdü. Nurcan Akad, Akşam'a geçti • Haber Merkezi - Hürriyet gazetesinin haber koordinatörü Nurcan Akad, Akşam gazetesine geçti. Akad, Akşam gazetesinde genel yayın yönetmenliği görevıni yürütecek. Sezer, Yeşilbaş'ı affetti • ANKARA (AıVKA) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer. ölüm orucu eylemi sırasında Vvernicke Korsakoff hastalığına yakalanan Eylem Yeşilbaş adlı hükümlüyü afetti. Dışişleri'ne yeni sözcii • A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dışişlen Bakanı Şükrü Sına Gürel, tsmail Cem'in bakanlığı dönemindeki bazı uygulamalara son vermeye başladı. Cem'in bakanlığı süresince daire başkanı- elçi düzeyinde yürütülmeye çalışılan Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü görevi, müsteşar yardımcısı- büyükelçi düzeyine çıkanlırken Gürel, bu göreve Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Yusuf Buluç'u getirdi. tutuklulara mesleki eğitim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında cezaevlerindeki hükümJü ve tutuldulann mesleki eğıtimi için işbirliğini öngören protokol. dün Hikmet Sami Türk ile Yaşar Okuyan tarafindan imzalandı. Hizbut TahPir afiş astı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara'nın Çubuk ilçesinde bulunan Hafız Ömer Camii'ne yasadışı şeriatçı Hizbut Tahrir örgütü imzası bulunan afişler asıldı. Örgütün propagandasını içeren afişler, müftülük binası ile çevre sokaklara da asıldı. Aynı örgüt Gazi Mustafa Kemal Bulvarfnda bir otobüs durağına da afiş astı. Şans Topu'nda 3 talihli • ANKARA (AA) - Şans Topu'nun bu haftakı çekilişınde şanslı numaralar "11, 12, 13, 15, 22+1 '"i bilen 3 kişi. 135 milyar 345"er milyon lira kazandı. Çekilişte 5 bilenler 1 milyar 115 milyon 500 biner lira, 4+1 bilenler 93 milyon 450'şer bin lira, 4 bilenler 10 milyon 150'şer bin lira, 3+1 bilenler 4 milyon 150'şer bin lira, 3 bilenler 850'şer bın lira, 2+1 bilenler 1 milyon 200'er bin lira. 1+1 bilenler 600'er bin lira kazandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear