23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17TEVMUZ 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tami Nozawa topladığı atıkları satarak kazandığı paralarla fidan dikiyor Kâğıttan ağaçlar yapıyor• Japonya'dan 16 yıl önce Türkiye'ye gelen Tami, Boğaziçi Üniversitesi'nde Türkooji Bölümü'nü bitirdLrten sonra Modern Siyaset konusunda doktora yaptı. Şimdi Tami, Çekül'le birlikte Türkler için çalışıyor. ÖZLEMGÜVEMLİ 16 yıldır Istanbul'da yaşayan Ja- pon Tami Nozawa Dursun. Çekül Vakfı ile çöplerin geri kazanılması için çahşıyor. Yıllarca evindeki çöp- leri atarken "vkdanazabı" çektiği- ni anlatan Tami, "Japonya'da bütün çöpler özeüiklerine göre aynhr ve öy- le yok edilir. Türkiye'ye geldikten sonra bu komıda bir eksiklik oldu- ğunu gördüm. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Neler yapüabileceği- mi araşünrken Çekül'le tanışüm'' dedı. Tami Nozawa, 1986 yılında eği- tim gördüğü Ingiltere'de tanıştığı Türk arkadaşlannın etkisinde ka- larak Türkiye'ye gelmeye karar ver- di. Yabancı dillere ilgi duyan Tami, Boğaziçi Üniversitesi'nde Türkolo- ji Bölümü'nü bitirdikten sonra Mo- dern Siyaset konusunda doktora yaptı. Evinde kâğıtlan, gıdalan, plas- tikleri ayırarak çöpe dökerken, bun- ları toplayan belediyenin hepsini bir arada yakarak yok ettiğini gö- ren Tami, çevre için bir şeyler yap- maya karar verdi. Tami, Türkiye'de- ki Japon firmalarmdan da destek gördü. Japonya'nın yıllar önce yaşadığı çevre sorunlannın artık aşıldığını ve bir sisteme oturduğunu söyleyen Tami, bu sorunlann çoğunun ev ka- dınlannın bilinçlendirilmesiyle çö- züldüğünü belirtti. Tami, Türki- ye'de önce zihniyetin değişmesi ge- rektiğine dikkat çekerek, somut pro- jelere ihtiyaç duyulduğunu dile ge- tirdi. Türİciye'deki Japon Toplulu- ğu'nun Komite Toplantısı'nda, Ja- pon firmalann bu çalışmaya katıl- ma karan aldığını anlatan Tami, " Japon dershanesinde de çocukla- ra eğitim veriyoruz. Ancak, bu sa- dece Japonlarla yapılabilecek bir iş degil. Bir an önce çöplerin toplan- masıyla Ugfli sistemin oturtulup yay- gınlaştınlması gerekiyor" diye ko- nuştu. Tami, Çekül'de topladıklan kâ- ğıtlann geri kazanılmasını sağladı- ğını anlatarak, belediyelerle işbir- liği içinde çalışmalara başladığını ifade etti. Topladıklan kâğıtlan fab- rikalara sattıklannı ve elde ettikle- ri para ile fidanlar aldıklannı anla- tan Tami, insanlann bu atıklarla il- gili ne yapacağını bilmemesinden yakındı. Süpücü adayına merkezi sınav • ANKARA (Cumhuriyet)- Milli Eğıtım Bakanhğı (MEB). ehhyet ahmında yapılan usulsiizlükleri önlemek için harekete geçtı. MEB'in yaptığı yeni düzenleme ile ehliyet almak isteyen sürücü adaylan. MEB tarafından yapılan merkezi sınava girmek zorunda. Yeni düzenlemeye göre sürücü adaylan. Trafik ve Çevre Bilgısı. Motor ve Araç Tekniği ile llkyardım'dan oluşan teorik derslerden merkezi sınava girecekler. Teorik sınav, MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü'nce gerçekleştirilecek ve 2 ayda bir yapılacak. llk sınavın hangi tanhte gerçekleştirileceğine ilişkin çalışmalar sürüyor. Yazıhm korsanlığı azaldı • ANKARA (Cumhuriyet)- tş Yazılımcılan Birliği (BSA). yazıhm korsanlığının dünyada hızla artarken Türkiye'de istikrarlı olarak gerilediğini açıkladı. BSA Türkiye yetkilileri. Türkiye'de yazıhm korsanlığının bir yılda 5 puan azalarak yüzde 64'e gerilediğini belirtti. Iruneşın olumcül yüzünden sakııım VURALAHI Uzmanlar son günlerde yaşanan sıcaklardan evcil hayvanlann da etkilendiğini bebrtiyorlar. Vete- rinerler, köpek sahiplerinin sık sık hayvanları serinletrneleri konusunda uyanyorlar. (Fotoğraf: AA) Hava sıcaklığının 35 derecenin üzerine çıktığı ve nem oranının arttığı şu aylarda bedenin ürettiği ısıyı yeterli ölçüde yitirmemesine bağlı olarak sıcak çarpması denilen olay oluşur. Uzmanlar, çevre ısısı ve havadaki nem oranının yüksek olduğu durumlarda, ısı kaybının azaldığını ve sıcak çarpması denilen klinik olgunun çıktığını söyleyerek şu bilgileri veriyorlar: "Yazm sıcakuğı çok yükseldiği Güney ve Güneydoğu yörelerimizde sıcak çarpmalanna oldukça sık rasüanümaktadır. Sıcak havalarda yapılan sportif faaByetler, uzun yürüyüş ve koşular, bir diğer sıcak çarpması nedenidir. EDi yaşın üzerindeki kişilerde ölüm. gençlere göre beş misli daha fazla görülmektedir. Sıcak çarpması için sadece güneşe maruz kalmak gerekmez. Uzun siire sıcakta kalan kişilerde, sıcak çarpmasına ait beürtiler ağnlan ortaya çıkar. Ateş ölçüldüğünde ısının 41 dereceye çıkması taıuyı kolaylaşünr. Eğer önlem alınmazsa durum daha da ağuiaşır. Bir yaşmdan küçük bebekler asla direkt güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır. Ehıyarlı gözlere sahip çocuklann mutlaka güneş gözlüğü takmalan gerekmektedir. Çocuklar suda fazla kalmamalıdır. Çünkü güneş, su içinde olumsuz etkisini daha fazla gösterir. Güneş altında oynayan çocuklar, bol su ve ayran içmeli. Çocuklannızın sabah, 10 - 11.30, akşam 17.30 - 18.30 arasında denize girmelerini sağlayın. Bebek yağlan cildin ışığa karşı duyarhlığını arttınr. Sadece çocuklar için üretilen güneş ürünlerini kullanın. Ortaköy'de yanan okul Polis sabotajdan şüphelenmiyor lstanbul Haber Servisi - Ortaköy'deki tarihi Gaziosmanpaşa îlköğretim Okulu'nda çıkan yangınla ilgili olarak başlahlan soruşturma sürüyor. Polis, yangında sabotaj ihtimalinin az olduğunu düşünürken incelemelerini sürdüren bilirkdşi heyetinin raporu, yangının çıkış nedenini ortaya koyacak. Beşiktaş Belediyesi Başkanı Yusuf Namoğlu da 3 saatlik yangında yok olan tarihi binanın aslına uygun olarak yenileneceğini, bunun için gerekli olan kaynak için bir kampanya başlatacaklannı söyledi. Yenilenecek binanın maliyetinin yaklaşık 1.5 milyon dolar tutacağını kaydeden Namoğlu, "Burası okul olarak değil müze olarak kuDanıbnair dedi. Asayış Şube Müdürlüğü Gasp Büro Ainirliği yetkilileri, yangından sonra hademe Setim Koç, eşi Makbuk Koç, kardeşi Sefer Koç ve boyacı Turgut Topaloğhı'nun gözaltına aluıdıktan sonra serbest bırakıldığını, yangında sabotaj ihtimalinin giderek azaldığını bildirdiler. Binanın dış duvannın yüksek olduğunu, aynca okulda bulunan 4 kişinin yabancı kimse görmediğini dile getiren yetkililer, yangının boyacının attığı bir sigara izmariti veya eskiyen elektrik tesisatuıda oluşan bir kontak yüzünden çıkmış olabileceğini söylediler.Okulu ziyaret eden Kültür Bakanı Suat Çağiayan da tstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu'nun, okulla ilgili olarak "o bölgenin hiçbir zaman otopark gibi başka amaçla kullanıhnaması gerektigi*" yönünde karar aldığını bildirdi. Karann bir uyan niteliği taşıdığuıa işaret eden Çağlayan, "Başka kurumlann kuDanmıına verflmiş tarihi eserlerimizin verifiş amaçlan dışında hiçbir şekflde kuDandmaması konusuna özen gösterilmesine dikkat çekfliyor. Okula verdiğiniz bir kültür vaıtğmı, aynı zamanda otopark yeri olarak kuDanmamak gerektigi gibi" dedi. İstanbul'da son 2 yılın bilançosu 31 tarihi yapı yanarak yok oldu tstanbul Haber Servisi - lstanbul "da birbiri ardına çıkan yangınlarda "tarih'' kül oluyor. Son 2 yıl içinde kentte meydana gelen yangınlarda 31 tarihi bina ile 24 ahşap konut yok oldu. lstanbul Itfaiye Daıre Başkanlığı'nın verilerine göre 2000 yüında 5 tarihi bina ve 11 ahşap bina çıkan yangınlarda kullanılamaz duruma geldi. 2001 tarihinde 26 tarihi bina, 13 ahşap bina kül oldu. 2002 yılında ise çıkan yangınlar şöyle: V Şubat 2002: Ortaköy Çevirmeci Caddesi Sanbal Sokak üzerindeki 3 katlı boş bir ahşap binada yangın çıktı. Alevlerin binayı sanp çahya sıçramasıyla kısa sürede büyüyen yangın sonucu kullanılamaz duruma gelen binanın çatısı çöktü. J> Mayıs 2002 - Ortaköy'deki 3 katlı Alipaşa Konağı'nda çıkan yangın, büyük çapta maddi hasara neden oldu. \* Mayıs 2002 - Ortaköy'de 3 katlı ahşap binada çıkan yangının, 7 katlı başka bir binaya sıçraması sonucu büyük çapta maddi hasar oluştu. 3 katlı ahşap bina tamamen, yanındaki binanın ise 2 dairesi kısmen, çatısı tamamen yandı. f" Mayıs 2002 - Beyoğlu'nda bulunan Aya Nikola Kilisesi'nde yangın çıktı. Çatı katuıda başladığı belirtilen yangın, yapının ahşap olması nedeniyle kısa sürede misafirhane olarak kullanılan bölüme de sıçradı. Yangın, olay yerine gelen Beyoğlu ve Fatih itfaiye gruplannın çahşmalan sonucu kontrol altına ahnarak daha fazla büyümeden söndürüldü. \* Haziran 2002 - Eminönü Küçükpazar Işıldak Sokak'taki yangında yan ahşap bir bina kül oldu. Bir Cumhuriyet kadını Laıııia Hamııı PERfflANERGUN Emekli Yazın Öğretmeni Temmuz'un ilk haftası Madunak yan- gtnından beri içimi hep acıtıyor. Nasıl acıtmastn ki; Asnn Bezirci, Altiok. Çiçek dahanice otuz dört fıdan... Beş gün son- ra ca oğlu kadar sevdiği Bezirci'nin acı sonuna dayanamayarak 7 Temmuz'da Hakk'a yürüyen RrfatDgaz, 4 Temmuz'da da \ aşam çizelgesi Izmırli annemle eş sa- yılabilecek Lamia öğretmen. Onu "Cumhuriyet Aydınlanmasında ÖIKÜ Kadınlanmız" adl'ı kitabımdaki ta- nıtuıımda: Cumhuriyete Kanat Gerenler yayınına emek veren Sevgili Ulkü Karaosmanoğ- hı'rdan LamiaOzdemiröğretmenle ilgı- lı belgeleri aldıktan sonra, Sn. Prof. Coş- kuıOzdemir'den annesiyle iletişim kur- mana yardımcı ohnasını istedim O yü- reğ insan sıcağıyla çarpan, Özdemir he- mea bızi annesinin e\ r inde buluşturdu. Lamia Özdemir, Cumhuriyetin ilanın- dar sonra yurda dağılan ilk öğretmen ka- filesınin içinde yer alan eğitimcimiz. Eşi tHun Özdemir ile birUkte Urfa'da otuz yıl hiznet veren öğretmenimiz. Lamia Ha- HIH, 1908 yılında Izmir'de doğdu. Baba- sıruküçük yaşta kaybetti. Karşıyaka'da Yu- nar işgalini gördüğü zaman küçük bir ço- cuku. Korkuyu çocukluğunda tanıdı. Kor- ku}a karşı dırenmeyi de bu yıllarda öğ- rerdi. Annesi çocuklannı zulümden ko- rujıbilmek için Kuşadası'na taşınmaya kanr verdi. Lamia, burada memur olan daysının evinde kalacaktı. Italyanlann ışgılı altındaki Kuşadası'nda ilkokula de- van etti ve mezun oldu. ksa bır süre sonra ttalyanlar Kuşada- sı'nı Yunanlılara teslün ederek gittiler. O zaman hükümet, Kuşadası sakinlerini şimdiki adı Güllük olan, o zamanki adıy- la Küllük iskelesine gönderdi. Muhacir- ler Küllük'ten Milas'a gidiyorlardı. La- mia'nm ailesi, Milas'ta bir Türk mahal- lesine yerleşti. Yoksuldular. Lzmır'e git- mekistiyorlardı. Rodos'agıderlerse, ora- daki enişteleri Aydınlı Kâzım Karabe- kir'in damadı. Cemal Bey'in kendılerine yardım edebileceklerini düşündüler. La- mia ve ailesi, önce Rodos'a, sonra Iz- mir'e gittiler. Ama. Izmir'deki Yunanlı- lar, onlann Milas üzennden gelen casus- lar olduğunu düşündü. Esyalan arandı, yas- tık kılıflannın içindeki pamuklaryere sa- çıldı ve didik dıdık arandılar. Lamia, ço- cuk gözleriyle e^'lerinı arayan Yunanlıla- n seyretti. Evlerinde bu adamların ne işi vardı? Lamia Hanım. onlann yüzlerini hiç unutmadı. Tarihi de 1922'nin Temmuz ayıydı. Işgal altındaki bir şehirde, gazetesiz ve habersiz geçen sıkıntılı günlerin içinde Lamıa'nın aklı fıkri, muhacirlik sırasın- da kaybolan mezuniyet belgesindeydi (il- kokul diploması). "Şehadetnamem kay- boldu" diyor, başka bir şey demiyordu. Ama gelen o kara haber, Lamia'ya şeha- detnamesini bile unutturacaktı. Karşıya- ka'nın bütün Rum ve Ermenilerinin, şeh- ri yerle bir edeceği, yakıp yıkacağı habe- n gelmişti. '•Karşıyakalılar toptonddar. Ölümü bekfi\wrlardL9Eylülsabahıevden çıküm. 13 yaşındavdım. Bir Rum çocuğu beni dövdü, herkes kapısuun önündeydL At üstünde Türk ba>rağı elindc Türk as- keri geüyordu. He\ecanla anneme koş- tum, sarıldım, heyecandan ağhyordum." Üç sene boyunca İcaçtıklan ıçın Türk bay- rağı görmemişlerdi. Çocuk olmasına rağ- men bayrağa duyulan hasretin nasıl bir duy- gu olduğunu çok iyi biliyordu Lamia. Mahzenlere gömülen ba>Tağı öyle çok seviyordu ki. Artık bayraklar mahzenler- de saklanmayacaktı. O gün, askerlerden dinlediklerine göre Türk ordusu, önleri- ne Yunanlılan katıp Menemen'e kadar kovalamış, ancak yorulmuşlardı. Menemen'de dinlenmek isterler. Atla- ra yem bağlamışlar, atlar yem yemiyor- muş, "Bunda bir iş var" demişİer, atlan dizginleyip Karşıyaka'ya koşmuşlar, o sırada Mustafa Kemal Belkahvede "ymiş. Mızraklı alay girmişti Karşıyaka'ya. Ev- lerden koca koca kazanlar gehniş kur- banlar kesihnişti. Yorgun askerleri yedi- rip içirdiler ve onlan doya doya seyretti- ler. Artık okullar açılıyordu. Lamia, o zaman adı Darülmalumat olan okuluna girebilmek için can atıyordu, ama şehadetnamesi yoktu. tzmir'de çok se^dlen ve sayılan riyaziye hocası Afif Hoca, Lamia'yı ilkokuldan tanıyordu. Onun kefıl olmasıyla, Lamia, Darülma- lumat'a kaydoldu. Genç kızlığa adımlannı atıyordu. Oku- lun üçüncü sınıfindayken, bir gün okul- da yaşanan telaş üzerine öğrencıler, dik- kat kesildiler. Okulda gece sabaha kadar ışık yanmıştı. Hocalar sabaha kadar okul- da kalmıştı. Müdireleri Melahat Sabri Hanım'da bir faaliyet bir faaliyet... Öğ- rendiler ki Atatürk, Karşıyaka'ya geli- yor. Lamia, törende bir Atatürk'e bakıyor, bir de sabaha kadar şapka dikılen okulun öğretmenlerine.... Müdireleri Melahat Sabn Hanım, başında şapkasıyla ve bü- tün asaletiyle dimdik ayakta duruyor. Da- rühnalumat, Kız Muallim Mektebi'ydi artık. Ve Lamia, çok sevdiği okulundan, Kız Muallim Mektebi'nden mezun ol- muştu. O yıla kadar mezun olanlar aynı şehirde çalışırlardı. Ama yeni hükümetin karan ile mezunlar Anadolu'ya dağılacak- tı. Izmir'in ilk muallime kafilesi yola çı- kacaktı. Okulda listeler asıhruştı. Kim, nereye gidecek, belli ohnuştu. "Benimki UrfaidL" Şaşkındır Lamia. Kendisinden küçük iki kardeşi daha vardır. Aile, hep birlikte Urfa'nın yolunu tutacaktır, ama bu Urfa, nasıl bir şehirdir? Lamia, Adana ve Antep'te bırakacak- lan arkadaşlanyla, annesi ve iki küçük kar- deşiyle birlikte trene biner. Tren, Türkiye'nin güneydoğu hudu- dundata Keller Istasyonu'nda durur. Su- baylar, biletlere ve kımliklere bakar. La- mia, muallim olduğunu belgeleyecek bir kimlikten yoksundur. Ürker. Kendini na- sıl ispat edeceğini bilemez. Ama yülar son- ra hiç bilmediği bir şehirde kendini ıspat etmesim bilecektir. Henüz trendedir. Tren, Halep'e girecek ve tekrar Ha- lep'ten çıkıp Türk hududuna girecektir. La- mia. Arappınar Istasyonu'nda. Urfa'ya gitmek üzere trenden iner. Hava, dayanıl- mayacak kadar sıcaktır. Ayağını toprağa bastığında, ateş dolu bir mangala basmış gibıdir Lamia. Ufak tefek. esmer bir genç kızdır. Pek de muallime gibi bır havası yok- tur. Pardösüsü dikibnişti, onu giydi, o kı- lığıyla biraz öğretmene benziyordu. Garajda iner. Mantosu ve şapkası ba- şındadır. Onu karşılayanlann, Maarif mü- dürlüğünden geldiklennı zannetmekte- dir. Oysa, onu bu kıhğıyla hanende (1) san- mışlardır. Ve ne yazık ki sıhhat müdürlü- ğüne, sağhk muayenesine götürmek iste- mektedirler. Urfa, Lamia'yı başlangıçta hayal kınklığına uğratmışnr. Ama o ür- küp vazgeçecek bir muallime midir? Uç ay sonra Urfa'da inanılrnaz bir kış yaşanu". Yollar kapanır. Lamia, tzmir'de- ki akrabalanna "Şimdi getemeyiz'' der- ken aslında hiç gitmeyeceğini çok iyi bil- mektedir. Urfa'daki Maarif Müdürü Ni- yazi Akkan'ın desteğini ve yardımlannı hiç unutamaz. Urfa halkınuı onu kucak- layışını da. Urfahlaryabancüaragarip derlerdi. La- mia'da garipti. Urfa'da Muallimler Birliği'nin çahş- malannı unutamıyor Lamia Hanım. Mü- ziği, dansı, eğlenceyi... Sonra tiyatroyu. Urfa'da bir küçük sahne ve üzerinde ama- törruhlu öğretmenler, öğrenciler, tiyatro sevgisiyle heyecanlanan gençlik. Atıf Ulu- sulu adındakı Urfa Valisi, arkalanndaki en büyük destek. Onun desteği hiç unu- tulur mu? Halkevlerindeki toplantılar, gösteriler unutulur mu? Bu çalışmalar sırasmda ta- nıştığı başöğretmenthsanBey, Lamia ha- nımın hayatına o yıllarda girecek ve ölü- müne kadar da hayatından hiç çıkmaya- caktır. Acılan onunla paylaşarak azalacak, sevinçleri onunla paylaşarak çoğalacak- tır. Sevgilerini emekle besleyip saygıyla percinleyeceklerdir. "lhsan Bey ut çalardı. Müzik aletlerine istidathydı. Sıcak yürekliydi. Oğlumuz Coşkunkarekterolarakbabayabenzer.lh- san Bey'le haziranda nişanladık." Üç ay nişanlı kaldılar. 6 Eylül 1928'de evlendiler. tzmir'e tayinınin çıktığını La- mia'dan o an için gizleyen Maarif Müdü- rü Niyazi Akkan Bey, nikâh dairesinden çıkarken yolda Izmir'e tayin emrini ge- linhanunaverecektir. "Gi^gJdebiMrsen" der gibi bakar Lamia öğretmenın yüzü- ne. Evliliklerinüı üçüncü ayında lhsan Bey askere gider. 1929 yıluıda şimdi pro- fesör olan oğlu Coşkun'u kucağına ahr La- mia Hanım onun hem öğretmeni, hem annesi olur. Harita çalıştınr oğluna. Cum- hunyeti anlatır. tkinci çocuklan tnsel 1939'da doğar. Evde iki çocuğu, okulda yüzlerce çocu- ğu olur Lamia Hanım'ın. İki inannuş öğ- retmenin, thsan Bey'le, Lamia Hanım'ın yetişnrdiği Urfalı çocuklar, bugünün ye- tiştkin insanlan, sahici öğretmenlerin elin- de yetişmiş ohnanın onurun ömürlen bo- yu yüreklerinde taşırlar. lhsan Bey 19.7.1983'te Istanbul'da öl- dü. Ders zilleri çalmıyor artık Lamia Ha- nım. Eşiniz lhsan Bey'le birlikte okulun merdivenlerini çıkarken çe^Tenize üşü- şen öğrencileriniz büyüdü, her biri bir ta- rafa dağıldı. Ama her bin. geçmiş gün- lerde olduğu gibi kırlardan topladıklan çı- çekleri size uzatmaya hazır. Sizin ıçın dünyanın bütün çiçeklerini toplayabilir- ler. Lamia Hanım. Size ve eşiniz thsan Bey'e Urfa'dan sonra altı yıl birlikte ça- lışıp, emekli olduğunuz Yalo^•a'dan se- lam getiriyoruz. Otuz yıl birlikte hizmet verdiğiniz Urfalılann teşekkürünü ileti- yoruz. Cumhuriyetimizi sırhnda taşıyan öğretmenimiz, Lamia Hanun! Sizi öyle çok seviyoruz ki!.. (1) Hanende: Şarkıcı. (•) Lamia Özdemir (1908-İZMİR, 4 Temmuz 2002), Cumhuriyet Aydınlığırun Anadolu'daki Işıltılan'ndan.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear