Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17TEVMUZ 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Tami Nozawa topladığı atıkları satarak kazandığı paralarla fidan dikiyor
Kâğıttan ağaçlar yapıyor• Japonya'dan 16 yıl önce
Türkiye'ye gelen Tami,
Boğaziçi Üniversitesi'nde
Türkooji Bölümü'nü
bitirdLrten sonra Modern
Siyaset konusunda doktora
yaptı. Şimdi Tami, Çekül'le
birlikte Türkler için
çalışıyor.
ÖZLEMGÜVEMLİ
16 yıldır Istanbul'da yaşayan Ja-
pon Tami Nozawa Dursun. Çekül
Vakfı ile çöplerin geri kazanılması
için çahşıyor. Yıllarca evindeki çöp-
leri atarken "vkdanazabı" çektiği-
ni anlatan Tami, "Japonya'da bütün
çöpler özeüiklerine göre aynhr ve öy-
le yok edilir. Türkiye'ye geldikten
sonra bu komıda bir eksiklik oldu-
ğunu gördüm. Bir şeyler yapmam
gerekiyordu. Neler yapüabileceği-
mi araşünrken Çekül'le tanışüm''
dedı.
Tami Nozawa, 1986 yılında eği-
tim gördüğü Ingiltere'de tanıştığı
Türk arkadaşlannın etkisinde ka-
larak Türkiye'ye gelmeye karar ver-
di. Yabancı dillere ilgi duyan Tami,
Boğaziçi Üniversitesi'nde Türkolo-
ji Bölümü'nü bitirdikten sonra Mo-
dern Siyaset konusunda doktora
yaptı.
Evinde kâğıtlan, gıdalan, plas-
tikleri ayırarak çöpe dökerken, bun-
ları toplayan belediyenin hepsini
bir arada yakarak yok ettiğini gö-
ren Tami, çevre için bir şeyler yap-
maya karar verdi. Tami, Türkiye'de-
ki Japon firmalarmdan da destek
gördü.
Japonya'nın yıllar önce yaşadığı
çevre sorunlannın artık aşıldığını ve
bir sisteme oturduğunu söyleyen
Tami, bu sorunlann çoğunun ev ka-
dınlannın bilinçlendirilmesiyle çö-
züldüğünü belirtti. Tami, Türki-
ye'de önce zihniyetin değişmesi ge-
rektiğine dikkat çekerek, somut pro-
jelere ihtiyaç duyulduğunu dile ge-
tirdi. Türİciye'deki Japon Toplulu-
ğu'nun Komite Toplantısı'nda, Ja-
pon firmalann bu çalışmaya katıl-
ma karan aldığını anlatan Tami,
" Japon dershanesinde de çocukla-
ra eğitim veriyoruz. Ancak, bu sa-
dece Japonlarla yapılabilecek bir iş
degil. Bir an önce çöplerin toplan-
masıyla Ugfli sistemin oturtulup yay-
gınlaştınlması gerekiyor" diye ko-
nuştu.
Tami, Çekül'de topladıklan kâ-
ğıtlann geri kazanılmasını sağladı-
ğını anlatarak, belediyelerle işbir-
liği içinde çalışmalara başladığını
ifade etti. Topladıklan kâğıtlan fab-
rikalara sattıklannı ve elde ettikle-
ri para ile fidanlar aldıklannı anla-
tan Tami, insanlann bu atıklarla il-
gili ne yapacağını bilmemesinden
yakındı.
Süpücü adayına
merkezi sınav
• ANKARA
(Cumhuriyet)- Milli
Eğıtım Bakanhğı (MEB).
ehhyet ahmında yapılan
usulsiizlükleri önlemek için
harekete geçtı. MEB'in
yaptığı yeni düzenleme ile
ehliyet almak isteyen
sürücü adaylan. MEB
tarafından yapılan merkezi
sınava girmek zorunda.
Yeni düzenlemeye göre
sürücü adaylan. Trafik ve
Çevre Bilgısı. Motor ve
Araç Tekniği ile
llkyardım'dan oluşan teorik
derslerden merkezi sınava
girecekler. Teorik sınav,
MEB Eğitim Teknolojileri
Genel Müdürlüğü'nce
gerçekleştirilecek ve 2 ayda
bir yapılacak. llk sınavın
hangi tanhte
gerçekleştirileceğine ilişkin
çalışmalar sürüyor.
Yazıhm
korsanlığı azaldı
• ANKARA
(Cumhuriyet)- tş
Yazılımcılan Birliği
(BSA). yazıhm
korsanlığının dünyada hızla
artarken Türkiye'de
istikrarlı olarak gerilediğini
açıkladı. BSA Türkiye
yetkilileri. Türkiye'de
yazıhm korsanlığının bir
yılda 5 puan azalarak
yüzde 64'e gerilediğini
belirtti.
Iruneşın olumcül
yüzünden sakııım
VURALAHI
Uzmanlar son günlerde yaşanan sıcaklardan evcil hayvanlann da etkilendiğini bebrtiyorlar. Vete-
rinerler, köpek sahiplerinin sık sık hayvanları serinletrneleri konusunda uyanyorlar. (Fotoğraf: AA)
Hava sıcaklığının 35 derecenin üzerine çıktığı
ve nem oranının arttığı şu aylarda bedenin
ürettiği ısıyı yeterli ölçüde yitirmemesine bağlı
olarak sıcak çarpması denilen olay oluşur.
Uzmanlar, çevre ısısı ve havadaki nem oranının
yüksek olduğu durumlarda, ısı kaybının
azaldığını ve sıcak çarpması denilen klinik
olgunun çıktığını söyleyerek şu bilgileri
veriyorlar: "Yazm sıcakuğı çok yükseldiği Güney
ve Güneydoğu yörelerimizde sıcak çarpmalanna
oldukça sık rasüanümaktadır. Sıcak havalarda
yapılan sportif faaByetler, uzun yürüyüş ve
koşular, bir diğer sıcak çarpması nedenidir. EDi
yaşın üzerindeki kişilerde ölüm. gençlere göre beş
misli daha fazla görülmektedir. Sıcak çarpması
için sadece güneşe maruz kalmak gerekmez.
Uzun siire sıcakta kalan kişilerde, sıcak
çarpmasına ait beürtiler ağnlan ortaya çıkar.
Ateş ölçüldüğünde ısının 41 dereceye çıkması
taıuyı kolaylaşünr. Eğer önlem alınmazsa durum
daha da ağuiaşır.
Bir yaşmdan küçük bebekler asla direkt güneş
ışığına maruz bırakılmamalıdır. Ehıyarlı gözlere
sahip çocuklann mutlaka güneş gözlüğü
takmalan gerekmektedir. Çocuklar suda fazla
kalmamalıdır. Çünkü güneş, su içinde olumsuz
etkisini daha fazla gösterir. Güneş altında
oynayan çocuklar, bol su ve ayran içmeli.
Çocuklannızın sabah, 10 - 11.30, akşam 17.30 -
18.30 arasında denize girmelerini sağlayın.
Bebek yağlan cildin ışığa karşı duyarhlığını
arttınr. Sadece çocuklar için üretilen güneş
ürünlerini kullanın.
Ortaköy'de yanan okul
Polis sabotajdan
şüphelenmiyor
lstanbul Haber Servisi - Ortaköy'deki tarihi
Gaziosmanpaşa îlköğretim Okulu'nda çıkan
yangınla ilgili olarak başlahlan soruşturma
sürüyor. Polis, yangında sabotaj ihtimalinin az
olduğunu düşünürken incelemelerini sürdüren
bilirkdşi heyetinin raporu, yangının çıkış nedenini
ortaya koyacak. Beşiktaş Belediyesi Başkanı
Yusuf Namoğlu da 3 saatlik yangında yok olan
tarihi binanın aslına uygun olarak yenileneceğini,
bunun için gerekli olan kaynak için bir kampanya
başlatacaklannı söyledi. Yenilenecek binanın
maliyetinin yaklaşık 1.5 milyon dolar tutacağını
kaydeden Namoğlu, "Burası okul olarak değil
müze olarak kuDanıbnair dedi. Asayış Şube
Müdürlüğü Gasp Büro Ainirliği yetkilileri,
yangından sonra hademe Setim Koç, eşi Makbuk
Koç, kardeşi Sefer Koç ve boyacı Turgut
Topaloğhı'nun gözaltına aluıdıktan sonra serbest
bırakıldığını, yangında sabotaj ihtimalinin
giderek azaldığını bildirdiler. Binanın dış
duvannın yüksek olduğunu, aynca okulda
bulunan 4 kişinin yabancı kimse görmediğini dile
getiren yetkililer, yangının boyacının attığı bir
sigara izmariti veya eskiyen elektrik tesisatuıda
oluşan bir kontak yüzünden çıkmış olabileceğini
söylediler.Okulu ziyaret eden Kültür Bakanı Suat
Çağiayan da tstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat
Varlıklannı Koruma Kurulu'nun, okulla ilgili
olarak "o bölgenin hiçbir zaman otopark gibi
başka amaçla kullanıhnaması gerektigi*" yönünde
karar aldığını bildirdi. Karann bir uyan niteliği
taşıdığuıa işaret eden Çağlayan, "Başka
kurumlann kuDanmıına verflmiş tarihi
eserlerimizin verifiş amaçlan dışında hiçbir
şekflde kuDandmaması konusuna özen
gösterilmesine dikkat çekfliyor. Okula verdiğiniz
bir kültür vaıtğmı, aynı zamanda otopark yeri
olarak kuDanmamak gerektigi gibi" dedi.
İstanbul'da son 2 yılın bilançosu
31 tarihi yapı
yanarak yok oldu
tstanbul Haber Servisi - lstanbul "da birbiri ardına
çıkan yangınlarda "tarih'' kül oluyor. Son 2 yıl
içinde kentte meydana gelen yangınlarda 31
tarihi bina ile 24 ahşap konut yok oldu. lstanbul
Itfaiye Daıre Başkanlığı'nın verilerine göre 2000
yüında 5 tarihi bina ve 11 ahşap bina çıkan
yangınlarda kullanılamaz duruma geldi. 2001
tarihinde 26 tarihi bina, 13 ahşap bina kül oldu.
2002 yılında ise çıkan yangınlar şöyle:
V Şubat 2002: Ortaköy Çevirmeci Caddesi
Sanbal Sokak üzerindeki 3 katlı boş bir ahşap
binada yangın çıktı. Alevlerin binayı sanp çahya
sıçramasıyla kısa sürede büyüyen yangın sonucu
kullanılamaz duruma gelen binanın çatısı çöktü.
J> Mayıs 2002 - Ortaköy'deki 3 katlı Alipaşa
Konağı'nda çıkan yangın, büyük çapta maddi
hasara neden oldu.
\* Mayıs 2002 - Ortaköy'de 3 katlı ahşap binada
çıkan yangının, 7 katlı başka bir binaya sıçraması
sonucu büyük çapta maddi hasar oluştu. 3 katlı
ahşap bina tamamen, yanındaki binanın ise 2
dairesi kısmen, çatısı tamamen yandı.
f" Mayıs 2002 - Beyoğlu'nda bulunan Aya
Nikola Kilisesi'nde yangın çıktı. Çatı katuıda
başladığı belirtilen yangın, yapının ahşap olması
nedeniyle kısa sürede misafirhane olarak
kullanılan bölüme de sıçradı. Yangın, olay yerine
gelen Beyoğlu ve Fatih itfaiye gruplannın
çahşmalan sonucu kontrol altına ahnarak daha
fazla büyümeden söndürüldü.
\* Haziran 2002 - Eminönü Küçükpazar Işıldak
Sokak'taki yangında yan ahşap bir bina kül oldu.
Bir Cumhuriyet kadını Laıııia Hamııı
PERfflANERGUN
Emekli Yazın Öğretmeni
Temmuz'un ilk haftası Madunak yan-
gtnından beri içimi hep acıtıyor. Nasıl
acıtmastn ki; Asnn Bezirci, Altiok. Çiçek
dahanice otuz dört fıdan... Beş gün son-
ra ca oğlu kadar sevdiği Bezirci'nin acı
sonuna dayanamayarak 7 Temmuz'da
Hakk'a yürüyen RrfatDgaz, 4 Temmuz'da
da \ aşam çizelgesi Izmırli annemle eş sa-
yılabilecek Lamia öğretmen.
Onu "Cumhuriyet Aydınlanmasında
ÖIKÜ Kadınlanmız" adl'ı kitabımdaki ta-
nıtuıımda:
Cumhuriyete Kanat Gerenler yayınına
emek veren Sevgili Ulkü Karaosmanoğ-
hı'rdan LamiaOzdemiröğretmenle ilgı-
lı belgeleri aldıktan sonra, Sn. Prof. Coş-
kuıOzdemir'den annesiyle iletişim kur-
mana yardımcı ohnasını istedim O yü-
reğ insan sıcağıyla çarpan, Özdemir he-
mea bızi annesinin e\
r
inde buluşturdu.
Lamia Özdemir, Cumhuriyetin ilanın-
dar sonra yurda dağılan ilk öğretmen ka-
filesınin içinde yer alan eğitimcimiz. Eşi
tHun Özdemir ile birUkte Urfa'da otuz yıl
hiznet veren öğretmenimiz. Lamia Ha-
HIH, 1908 yılında Izmir'de doğdu. Baba-
sıruküçük yaşta kaybetti. Karşıyaka'da Yu-
nar işgalini gördüğü zaman küçük bir ço-
cuku. Korkuyu çocukluğunda tanıdı. Kor-
ku}a karşı dırenmeyi de bu yıllarda öğ-
rerdi. Annesi çocuklannı zulümden ko-
rujıbilmek için Kuşadası'na taşınmaya
kanr verdi. Lamia, burada memur olan
daysının evinde kalacaktı. Italyanlann
ışgılı altındaki Kuşadası'nda ilkokula de-
van etti ve mezun oldu.
ksa bır süre sonra ttalyanlar Kuşada-
sı'nı Yunanlılara teslün ederek gittiler. O
zaman hükümet, Kuşadası sakinlerini
şimdiki adı Güllük olan, o zamanki adıy-
la Küllük iskelesine gönderdi. Muhacir-
ler Küllük'ten Milas'a gidiyorlardı. La-
mia'nm ailesi, Milas'ta bir Türk mahal-
lesine yerleşti. Yoksuldular. Lzmır'e git-
mekistiyorlardı. Rodos'agıderlerse, ora-
daki enişteleri Aydınlı Kâzım Karabe-
kir'in damadı. Cemal Bey'in kendılerine
yardım edebileceklerini düşündüler. La-
mia ve ailesi, önce Rodos'a, sonra Iz-
mir'e gittiler. Ama. Izmir'deki Yunanlı-
lar, onlann Milas üzennden gelen casus-
lar olduğunu düşündü. Esyalan arandı, yas-
tık kılıflannın içindeki pamuklaryere sa-
çıldı ve didik dıdık arandılar. Lamia, ço-
cuk gözleriyle e^'lerinı arayan Yunanlıla-
n seyretti. Evlerinde bu adamların ne işi
vardı? Lamia Hanım. onlann yüzlerini
hiç unutmadı. Tarihi de 1922'nin Temmuz
ayıydı.
Işgal altındaki bir şehirde, gazetesiz ve
habersiz geçen sıkıntılı günlerin içinde
Lamıa'nın aklı fıkri, muhacirlik sırasın-
da kaybolan mezuniyet belgesindeydi (il-
kokul diploması). "Şehadetnamem kay-
boldu" diyor, başka bir şey demiyordu.
Ama gelen o kara haber, Lamia'ya şeha-
detnamesini bile unutturacaktı. Karşıya-
ka'nın bütün Rum ve Ermenilerinin, şeh-
ri yerle bir edeceği, yakıp yıkacağı habe-
n gelmişti. '•Karşıyakalılar toptonddar.
Ölümü bekfi\wrlardL9Eylülsabahıevden
çıküm. 13 yaşındavdım. Bir Rum çocuğu
beni dövdü, herkes kapısuun önündeydL
At üstünde Türk ba>rağı elindc Türk as-
keri geüyordu. He\ecanla anneme koş-
tum, sarıldım, heyecandan ağhyordum."
Üç sene boyunca İcaçtıklan ıçın Türk bay-
rağı görmemişlerdi. Çocuk olmasına rağ-
men bayrağa duyulan hasretin nasıl bir duy-
gu olduğunu çok iyi biliyordu Lamia.
Mahzenlere gömülen ba>Tağı öyle çok
seviyordu ki. Artık bayraklar mahzenler-
de saklanmayacaktı. O gün, askerlerden
dinlediklerine göre Türk ordusu, önleri-
ne Yunanlılan katıp Menemen'e kadar
kovalamış, ancak yorulmuşlardı.
Menemen'de dinlenmek isterler. Atla-
ra yem bağlamışlar, atlar yem yemiyor-
muş, "Bunda bir iş var" demişİer, atlan
dizginleyip Karşıyaka'ya koşmuşlar, o
sırada Mustafa Kemal Belkahvede "ymiş.
Mızraklı alay girmişti Karşıyaka'ya. Ev-
lerden koca koca kazanlar gehniş kur-
banlar kesihnişti. Yorgun askerleri yedi-
rip içirdiler ve onlan doya doya seyretti-
ler. Artık okullar açılıyordu.
Lamia, o zaman adı Darülmalumat olan
okuluna girebilmek için can atıyordu,
ama şehadetnamesi yoktu. tzmir'de çok
se^dlen ve sayılan riyaziye hocası Afif
Hoca, Lamia'yı ilkokuldan tanıyordu.
Onun kefıl olmasıyla, Lamia, Darülma-
lumat'a kaydoldu.
Genç kızlığa adımlannı atıyordu. Oku-
lun üçüncü sınıfindayken, bir gün okul-
da yaşanan telaş üzerine öğrencıler, dik-
kat kesildiler. Okulda gece sabaha kadar
ışık yanmıştı. Hocalar sabaha kadar okul-
da kalmıştı. Müdireleri Melahat Sabri
Hanım'da bir faaliyet bir faaliyet... Öğ-
rendiler ki Atatürk, Karşıyaka'ya geli-
yor. Lamia, törende bir Atatürk'e bakıyor,
bir de sabaha kadar şapka dikılen okulun
öğretmenlerine.... Müdireleri Melahat
Sabn Hanım, başında şapkasıyla ve bü-
tün asaletiyle dimdik ayakta duruyor. Da-
rühnalumat, Kız Muallim Mektebi'ydi
artık. Ve Lamia, çok sevdiği okulundan,
Kız Muallim Mektebi'nden mezun ol-
muştu. O yıla kadar mezun olanlar aynı
şehirde çalışırlardı. Ama yeni hükümetin
karan ile mezunlar Anadolu'ya dağılacak-
tı. Izmir'in ilk muallime kafilesi yola çı-
kacaktı. Okulda listeler asıhruştı. Kim,
nereye gidecek, belli ohnuştu. "Benimki
UrfaidL"
Şaşkındır Lamia. Kendisinden küçük
iki kardeşi daha vardır. Aile, hep birlikte
Urfa'nın yolunu tutacaktır, ama bu Urfa,
nasıl bir şehirdir?
Lamia, Adana ve Antep'te bırakacak-
lan arkadaşlanyla, annesi ve iki küçük kar-
deşiyle birlikte trene biner.
Tren, Türkiye'nin güneydoğu hudu-
dundata Keller Istasyonu'nda durur. Su-
baylar, biletlere ve kımliklere bakar. La-
mia, muallim olduğunu belgeleyecek bir
kimlikten yoksundur. Ürker. Kendini na-
sıl ispat edeceğini bilemez. Ama yülar son-
ra hiç bilmediği bir şehirde kendini ıspat
etmesim bilecektir. Henüz trendedir.
Tren, Halep'e girecek ve tekrar Ha-
lep'ten çıkıp Türk hududuna girecektir. La-
mia. Arappınar Istasyonu'nda. Urfa'ya
gitmek üzere trenden iner. Hava, dayanıl-
mayacak kadar sıcaktır. Ayağını toprağa
bastığında, ateş dolu bir mangala basmış
gibıdir Lamia. Ufak tefek. esmer bir genç
kızdır. Pek de muallime gibi bır havası yok-
tur. Pardösüsü dikibnişti, onu giydi, o kı-
lığıyla biraz öğretmene benziyordu.
Garajda iner. Mantosu ve şapkası ba-
şındadır. Onu karşılayanlann, Maarif mü-
dürlüğünden geldiklennı zannetmekte-
dir. Oysa, onu bu kıhğıyla hanende (1) san-
mışlardır. Ve ne yazık ki sıhhat müdürlü-
ğüne, sağhk muayenesine götürmek iste-
mektedirler. Urfa, Lamia'yı başlangıçta
hayal kınklığına uğratmışnr. Ama o ür-
küp vazgeçecek bir muallime midir?
Uç ay sonra Urfa'da inanılrnaz bir kış
yaşanu". Yollar kapanır. Lamia, tzmir'de-
ki akrabalanna "Şimdi getemeyiz'' der-
ken aslında hiç gitmeyeceğini çok iyi bil-
mektedir. Urfa'daki Maarif Müdürü Ni-
yazi Akkan'ın desteğini ve yardımlannı
hiç unutamaz. Urfa halkınuı onu kucak-
layışını da.
Urfahlaryabancüaragarip derlerdi. La-
mia'da garipti.
Urfa'da Muallimler Birliği'nin çahş-
malannı unutamıyor Lamia Hanım. Mü-
ziği, dansı, eğlenceyi... Sonra tiyatroyu.
Urfa'da bir küçük sahne ve üzerinde ama-
törruhlu öğretmenler, öğrenciler, tiyatro
sevgisiyle heyecanlanan gençlik. Atıf Ulu-
sulu adındakı Urfa Valisi, arkalanndaki
en büyük destek. Onun desteği hiç unu-
tulur mu?
Halkevlerindeki toplantılar, gösteriler
unutulur mu? Bu çalışmalar sırasmda ta-
nıştığı başöğretmenthsanBey, Lamia ha-
nımın hayatına o yıllarda girecek ve ölü-
müne kadar da hayatından hiç çıkmaya-
caktır. Acılan onunla paylaşarak azalacak,
sevinçleri onunla paylaşarak çoğalacak-
tır. Sevgilerini emekle besleyip saygıyla
percinleyeceklerdir.
"lhsan Bey ut çalardı. Müzik aletlerine
istidathydı. Sıcak yürekliydi. Oğlumuz
Coşkunkarekterolarakbabayabenzer.lh-
san Bey'le haziranda nişanladık."
Üç ay nişanlı kaldılar. 6 Eylül 1928'de
evlendiler. tzmir'e tayinınin çıktığını La-
mia'dan o an için gizleyen Maarif Müdü-
rü Niyazi Akkan Bey, nikâh dairesinden
çıkarken yolda Izmir'e tayin emrini ge-
linhanunaverecektir. "Gi^gJdebiMrsen"
der gibi bakar Lamia öğretmenın yüzü-
ne. Evliliklerinüı üçüncü ayında lhsan
Bey askere gider. 1929 yıluıda şimdi pro-
fesör olan oğlu Coşkun'u kucağına ahr La-
mia Hanım onun hem öğretmeni, hem
annesi olur. Harita çalıştınr oğluna. Cum-
hunyeti anlatır.
tkinci çocuklan tnsel 1939'da doğar.
Evde iki çocuğu, okulda yüzlerce çocu-
ğu olur Lamia Hanım'ın. İki inannuş öğ-
retmenin, thsan Bey'le, Lamia Hanım'ın
yetişnrdiği Urfalı çocuklar, bugünün ye-
tiştkin insanlan, sahici öğretmenlerin elin-
de yetişmiş ohnanın onurun ömürlen bo-
yu yüreklerinde taşırlar.
lhsan Bey 19.7.1983'te Istanbul'da öl-
dü.
Ders zilleri çalmıyor artık Lamia Ha-
nım. Eşiniz lhsan Bey'le birlikte okulun
merdivenlerini çıkarken çe^Tenize üşü-
şen öğrencileriniz büyüdü, her biri bir ta-
rafa dağıldı. Ama her bin. geçmiş gün-
lerde olduğu gibi kırlardan topladıklan çı-
çekleri size uzatmaya hazır. Sizin ıçın
dünyanın bütün çiçeklerini toplayabilir-
ler.
Lamia Hanım. Size ve eşiniz thsan
Bey'e Urfa'dan sonra altı yıl birlikte ça-
lışıp, emekli olduğunuz Yalo^•a'dan se-
lam getiriyoruz. Otuz yıl birlikte hizmet
verdiğiniz Urfalılann teşekkürünü ileti-
yoruz. Cumhuriyetimizi sırhnda taşıyan
öğretmenimiz, Lamia Hanun! Sizi öyle
çok seviyoruz ki!..
(1) Hanende: Şarkıcı.
(•) Lamia Özdemir (1908-İZMİR, 4
Temmuz 2002), Cumhuriyet Aydınlığırun
Anadolu'daki Işıltılan'ndan.