Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
+
CUMHURİYET 26 HAZİRAN 2002 ÇARŞAMBA
OLAYLARVE GORUŞLER olay.gorus@ cumhuriyet.com.tr
Ivçı
IÜMTAZ SOYSAL
ki Yaklaşım
FUTBOLDAKİ bsşarının bütün Türkleri na-
birleştırdığı son gunlerde açıkça göruldü.
ezhep, dıl başkaiı Qı hatta köklu ıdeolojıkay-
ıtklar da olsa.
Şimdı, eşlerın ve çocukların gelışınden son-
sporcu deyımiyle "konsantrasyon azalışı" yu-
jnden, bugunku Brezılya maçı kaybedılırse,
•Gvınçbirieşme&"r-\\r\yerin\ "üzüntü bırteşme-
-nın alması da şaşırtıcı olamaz.
^ eçenhafta, Kıt>ns'ın kuzeyindekı sevınç ve
J l kutlama dalgasının en az Turkıye'dekı ka-
ar coşkulu olması ılgınçti. O Kuzey Kıbns kı
llardır, ıçten ve dış"tan, "Türklukten önce Kıb-
zlılık" duşüncesınin bombardımanı altında-
r. Görüşmelerdetci cephe tutuşta da Ankara
şında, Avrupa Bırliğı başta olmak uzere ne-
•deyse bütün duryanın hesabı hep bu duşun-
aye dayanır.
Oysa orada, Senegal maçı sonrası, yerel ga-
stelerden bırınde "Btz ûnce Turküz" başlı-
yla çıkan bır yazıdaşu satırlar vardı:
"Hanı artık ulus devlet gibı mıllıyetçılıkle bay-
>ğa sarmalanmış cfuygulann modası geçmış-
? Ozaman, nedendı 'En büyuk Türkiye!' di-
? kopartılan sevinç bağırmalan? Nedendi
usal ellerdeki Tur* baynakJan? Neden göz-
ryaşh, neden yureklersevınçten patlayacak
adar doluydu?"
"Şımdı ıkı gıdımlıM düşuncede soralım: Me-
9la herhangı bir Avrupa ülkesının başansı
arşısında aynı se\sıncı duyar mıydık? Veya
•üney Kıbns Rum Yönetımı bölgesı bırbaşa-
nın sahibı olabılseydı, 'komşumuzdur' diye-
nk, 'Kıbrıslılanz' dr'yerek aynı coşkuyu yaşar
nıydık?"
\ ma oranın bir başka yerel gazetesınde şu
} \ satırlar da vardı:
"Sağıyla soluyla toutün çevreleri aynı dılde
önuşfuran bu 'gol', eleştirel bılıncın anarşıst
nhuna bır kere daha kezzabını dökuyor..."
"Bırmaç galibıy&tıne önem atfederken fev-
ı ve hezeyanvan ç/kışlardan kaçınmak başa-
rsmı gûsterebılmek gerekırdı. Bır maç sonu-
cjyla bıriıkte bütûn safların aynı meydanda
tayrak sallaması, içi boşaltılmış ya da solun
dinden hileyle alınmış bütün kavramlan bir
lere daha gundeme getmyor; bu kavramlann
a-asında barış da var, çözüm de, kardeşlık
ce."
Acaba maç kazanışa önem vermenın ulu-
sal sevincinoen kaçınmak, farklı bır tutu-
nu gereksız yere önemsemek sayılmaz mı?
'Fevrî ve hezeyanvan" de olsa ulusal coşku-
run dışında kalmak nıçın başlı başına bır "ba-
şan" sayılsın? Banşadayalı çözumler gıbı gu-
zBİsonuçlarıhalkyığınlarıyla bıriıkte eldeetme-
rın sırrı, ulusal coşkuda da o yığınlarla gönül-
cen el ele vermek olamaz mı?
Sol başarısızlıkların temelinde tam o nokta-
cakı kopukluk yatıyor olmasın?
AB Tartışmalan ve Tarih Bilinci
Prof.Dr.KemalÖNEN
A
vrupa Bırliğı'ne
(AB) gınşımızle
ılgılı olarak sıya-
sal çahşmalann
yoğun olduğu bu-
günlerde çeşıth kışı, kuruluş \e
sıyasetçıler düşünce belırtme ve
yorum yanşmdalar. Bu doğaldır.
gereklıdır. Esasen bir devlet po-
thikası olan bu sürece. çok az ıs-
tısnası ıle, hıçbır örgüt, toplum-
sal kurum ve geniş bır yelpaze-
dekı düşünce odaklan temelde
karşı değıl. Ancak gınşe ılışkın
olarak AB'nın ısteklen, ölçütle-
ri (knterlen) ve de bu arada Tür-
kiye' yı bırlığe alma hususunda-
kı içtenliğineduyulan kuşkular-
dan da kaynaklanan yaklaşım
ve yorum farklılıklan var
Sosyal-toplumsal, hatta bılım-
sel bır konuda dahı çeşıth fıkır
ve yorumlar üretıliyorsa bu gö-
rüşlerden bırinin kesın doğru dı-
ye takdımı ısabetlı olamaz. As-
lında AB'ye gınşle ılgılı ölçüt-
ler, beklentıler, getınler-götürü-
ler yönünden toplumun yetertn-
ce bilgUendirildigi de söylene-
mez. Bu arada Kopenhagölçüt-
lerinden bazılarının ulkelenn
yapısal farkhlıklanna göre ele
alınmasını düşünmek gerekmez
mı?
Değışik çevrelerin kendi de-
ğerlendirme, eğihm ya da çı-
karlaruıa dayalı yorumlar ön pla-
naçıkmaktadır Nıtekımbıryan-
da aşın ıyımser AB yanlılannın
testimiyetçi tutumları ya da eğı-
lımlen, öte yanda ıse kuşkulan
abartanlar ve buna dayalı olum-
suz yaklaşımlar goruluyor
AB'ye gırememeyı bır facıa
gibı gösteren demeçlerın, tu-
tumlann özguvenı aşındıncı et-
kılen ne ölçüde zararlı ıse öbur-
lennın AB yönündekı olumlu
gınşımlen ve olasıhklan engel-
fcr hava yaratmalan da gereksız-
dır Bır kısmı haklı olan kuşku
ve ıhtıyatın oluşmasında AB
kaynaklı davranış ve demeçler
de etkılı olmuyor değıl "Aba
altmdan sopa gösteren" üslup-
lar, hatta açıkça Turkıye kaışıtı
tavır ve açıklamalar içtenüğihak-
lı olarak tartışma konusu yapı-
yor ve "AB, üzüm yemekmi bağ-
cıyı dövmek mi istiyor" ozdeyı-
şını akla getınyor
Tüm bunlara karşın AB'nin,
çeşitöyönleri, özelKkleri, umubuı
ve beklenen getirileri Ue esasen
geniş anlamda çağdaşlaşmayı
hedeflemiş bulunan laik cum-
huriyet düzenimizin seçeneği ol-
ması doğrudur. Başka deyışle
sıyasal-toplumsal-ekonomık ge-
lışme ve değışımımız bakımın-
dan AB ıle kıyaslanabüecek baş-
ka seçenek(ler) göstermek de
olanaklı değüdır. Ancak, elbet-
te bu, AB'ye teslim olmak, ko-
şullannın, yontemlennın sındi-
rilebılirlığını tartışmamak, in-
celememek anlamına gelmez.
Bazen ılen sürüldüğü gıbı, dı-
ğer ülkelerden kopacak "yalmz
ve çaresiz kalacağız
11
şekhnde-
kı ya da benzen abartılı yorum,
yaklaşım ve panık yaratma po-
tansiyelıne sahıp savlar yersız-
dır Etnısıte dayatmalannı ınsan
haklan deyımı ıle kamufle ede-
rek ya da küreselleşme slogan-
lan ıle bırçok ulusal, toplumsal
değen ve çıkan geçersiz ya da
çağdışı ımış gıbı takdım etmek
AB'ye gınştekı hassasıyetlerın
önemını azaltamaz. "Zengbüe-
şeceğiz!'' dıyerek toplumu dol-
duruşa getırmeyı anlamak da
zordur.
Tarihbiüncinin her türlü siya-
salve toplumsal karann temeiin-
de yer alması bir zorunluluktur.
Ulus gerçeğının olmazsa olma-
zı ıse ortak dıl ve vatandır. Ta-
rih bılıncınin ve belleğının yıtı-
nlmesının sonuçlan ve bedel-
len ağırdır. Bunlan söylemek,
bazılannca sanılabıleceğı gıbı,
şovence bır tutum da değıldır.
Hedeflenen AB ıçınde yer al-
mış bulunan hıçbır ülke kendı-
ne ozgü "ulus idmHğini ve yurt
(vatan) gerçeğini bır kenara ıtmış
değıldır.
AB'ye giriş, sıyasal-sosyal-
ekonomık-kültürel çok boyutlu
bır konu ve süreçtır Dolayısıy-
la dıyalog, karşılıkh ve içtenük-
li istek, bunlara ve objektıf ana-
lızlere dayalı pazarhk-müzake-
redır. Sadece bır ev ödevi de de-
ğıldır Siyasal-etnık-dinsel ıde-
olojık bakışlar çok gerıde ve
marjınal olmak gerekır. Bu mü-
zakerenın kolay olmayacağı ve
hatta çetın olması da doğaldır.
Hele Turkıye gıbı sosyal-kültü-
rel dokusu oldukça farklı bır ül-
ke bahis konusu oldukta Bu-
na rağmen AB'nın hatta bıraz ıs-
teksız de olsa Turkıye'yı ıçıne
alma arzusunu da gozden kaçır-
mamak ve olumlu algılamak ge-
reklı olduğunu düşünürüm.
Sonuç
Lozan'da benzer bır sürecı,
çok zayıf bır zamanımızda ya-
şadık. Aşılamaz gıbı gözüken
nıce engellere ve istemlere kar-
şın bılgıye \ e gerçeklere dayan-
dınlan düzeylı muzakere gûcü-
müz ve yöntemimiz ve de özgü-
venımız ıle başarıya ulaştık.
AB'ye ılışkın taıtışmalan siya-
sal-kişısel ve kurumsal çıkar ıçın
kullanmaya yeltenmek de ka-
bul edılemeyecek bır ılkellıktır
Çoğunluğu ıle AB'ye ısteklı
gozuken. fakat
M
tarOşarak,sor-
gulayarak, inceleyerek" bu ıste-
ğı gerçekleştırme özlemı ıçınde
bulunan toplumun özgüvenını
pekıştırmelıyız. Kuşkusuz mıl-
letmız ve ülkemız sanıldığından,
görüldüğünden daha da guçlü-
dür ve hakh hassasi>etlerini sa-
vunabılecek dayanaklara ve gü-
vene sahıptir Yeter kı konu ne
ıçte ne dışta; şamata, gösten ve
kavga haline donüşturülmeden
ve veya mevzıı sıyasal, ekono-
mık çıkarlan öne almadan tar-
tışılsın ve rasyonel çozumlere
ulaşılabılsın.
Katledilen Sapanca Ormanları...
TEŞEKKÜR
Profesör Dr. Sayın
İRFAN PAPÎLA'ya
ve Dr. Sayın GÜVEN'e
(Cerrahpaşa Tıp Fak. KBB)
müteşekkir ve minnettanm.
AYLA COŞKUN
Suphi KARAMAN
C
umhunyet gaze-
tesınin 20 Mart
2002tarihlisayı-
sında yazar Sayın Neca-
ti Doğru'nun, Sapanca
Onnanlan'nın katledılı-
şıne ılışkın yazısını, her
Cumhuriyet okuru gibi
ben de üzülerek okumuş-
tum. Yazıdakı Sapanca
ve Yanıkköy adları bir
çağnşımla beni tam alt-
mış yıl genlere götür-
müştü. Duygulandım...
Topçu Okulu'nu yeni
bitirmiş genç bır subay
olarak Sapanca-Yanık-
köy'dekı 106. Ağır Top-
çu Alayı'na atanmış, 22
Temmuz 1942'dekıtama
kaalmışum. Çevrede kar-
şılaşöğım olaganüstü do-
ğa güzelhğı yırmı bır ya-
şuıdakı teğmenı büyule-
mışti. O gün anı deften-
me yazdıklarımı anım-
sadım. Anı deftenmı oku-
yunca da hüzünlendım.
Genye doğru acı düşün-
celere daldım.
Altmış yıllık sürede ül-
kemizde neler neler ol-
muştu? Atatürköleh he-
nüz üç buçuk yıldı. tkın-
ci Dünya Savaşı'nın yok-
luk günlen. Savaş sona
ererken çok partili dö-
nem... Demokrası ve öz-
gürlükler umudu.
1950'lerden sonra Ke-
malist devrimlerden ge-
riye sapmalarla ve aşın
halk dalkavukluklan ıle
ekonomık kaynakların
savTirganlığı; hukukun,
özgürlüğün, çağdaşlığın
geriletılmesı...
27Mayısl960Devn-
mı. özgürlükçü 1961
Anayasası... Planlı kal-
Maaşınız
durduğu yerde
kazandırsın.
kınma, hukukun üstün-
lüğü, sosyal devlet uy-
gulaması. Atatürkçü ay-
dınlanmanın, sosyal uya-
nışın geniş boyutlara ya-
yılması..
Arkasından Komü-
nızmle Mücadele Der-
nekleri ıle başlatılan kar-
şı devnm dalgalan, tutu-
cu iktidarlar... 12 Mart
ve özellikle 12 Eylül'le
1961 Anayasası'nın dıbe
vunıluşu.. 24 Ocak Ka-
rarlan, Evrenızm, öza-
lizm...
Iç kanşıklıklar, yargı-
sız ınfazlar, faılı meçhul
cınayetler, ülkenın bö-
lünmez bütünluğünün ve
laık cumhunyetın tehli-
keye düşürülmesi... Sı-
yaset ve ekonomi olarak
Sevr ve Duyun-u Umu-
miye'nın sınınna dayan-
ma...
Bu arada çarpık polıti-
kalar sonucu çevreyi ve
doğayı da koruyamadık.
Altmış yıldır Istanbul-
Ankara demıryolundan
gıdip gelenler, zaman
ıçersuıde dıkkatlennı yo-
ğunlaştırdıklannda, or-
man smırlannın giderek
ovalardan sırtlara doğru
genlere çekıldığinı, bu-
na karşılık güzergâhtakı
mınare sayılannın çoğal-
makta olduğunu görecek-
lerdır.
Ormanlann yıkımı ve
orman arazılennın kü-
çülmesi hep tutucu ikti-
darlar dönemlerinde hız-
lanmıştır. Ormancüan-
mızm daha çok, hem de
oldukça çok oranda, tu-
tucu iktidariarsaflannda
poütika\^pmalanve ya-
sama meclislerine gjre-
bilmelerinin bir nedeni
olmabdır.Kereste tıcare-
rınden Meclıs'e gıdip ba-
kanolanlar..
Şehır arsalannda, yer-
leşıme açılan mücavır
alanlarda ve sahıllerde
oluşan toprak rantı yır-
mıncı yüzyılın ıkıncı ya-
nsında, giderek ülke eko-
nomısının bozuhnasın-
da, enflasyonun. pahalı-
lığın, banka yağmalan-
masının, bozuk gelır da-
ğılımının ve polıtıkada
yozlaşmanın başlıca ne-
denı olmuştur. Bır sure-
den beri ormanlık bölge-
lerde oluşturulan toprak
rantı da çok az zamanda
ormanlann yıkımına yol
açacaktır. Sapanca, Ma-
şukiye, Buyükderbent
yöresınde bunun ışaretle-
n görülmektedır. Sayın
yazar Necatı Doğru bu-
nu saptamış ve açıkla-
mıştır.
Altmış yıl önce, Sa-
panca-Yanıkköy yöresı-
nıı> doğal güzellikleri
ıçın, anı defterime yaz-
dıklanmı, dılı dışında hıç-
bır şeyıne dokunmadan,
aynısını aşağıya aktan-
yorum.
Dilini elbettekı değiş-
tırdım. Çünkü o sözcük-
len bugün arnk kullanmı-
yoruz.
Atatürk'ün dıl devrimi
sayesınde, konuşma ve
yazı dılımızde, bugün eri-
şilen özgün düzey, övünç
vericidir. Merak edilme-
sın, yıllarca dıl de\Timı-
ne karşı olanlar, bizı eleş-
tırenler, hatta Atatürk'ün
kurduğu Türk Dıl Kuru-
mu'nu acımasızca yıkan-
lar da bızım gıbı konuşu-
yorlar, bızım gıbı yazı-
yorlar.
Anı defterinden
Işte Sapanca-Yanıkköy
yöresı ıçın altmış yıl ön-
ce yazılan anılar
"22 Temmuz 1942 Çar-
şamba:
Akşama doğru top-
çu alayının bulunduğu
Yamkköy'e geldim. Bir
süre sonra köjiin güne\
r
sırtlannda, 200 metre
yükseklikteki ordugâha
çıktun. Güneş batarken
oturduğum yerden
önümdeki güzel manza-
raya, güzel Sapanca Go-
lü'ne bakarakdinkndim.
Yorgunluğumla erken-
den uyudum:
23 Temmuz 1942 Per-
şembe:
Serin ve tatiı bir uyku-
dan sonra 6J0'da uyan-
dım. Saat 8.00'de ordu-
gâhtan aşağrv^ indim. SH
rası ile tabur ve alav ko-
mutanlanna tanıştınl-
dım Akşama doğru
ordugâha çıkûnu—. Ala-
yın bulunduğu yer doğal
görününı olarak olaga-
nüstüşirin, güzelbir böl-
ge. Baştan başa sık ağaç-
larla,yeşüTiklekapİLGü-
neye doğru yükselen tepe-
ler, yemjesil bir dağ. Bu
dağın eteğinde Yanıkköy
denilen şirin ve güzel bir
kö> kurulmuş. Köyünge-
risînde snHarm kuzey>»•
macuıda kurulan ordu-
gâh çaduiarmın önünde
durulunca bu güzetim do-
ğa insana diz çökmüş gi-
bi görünüm sergüiyor.
Akşam üzeri henüz ka-
ranhkçökmekteiken bir
yere oturup doğavi ve gi-
zini seyretmek insana ne
derin bir haz %e coşkuve-
ri>w. Önümde büvük,uç-
suz bucaksız bir v-eşillik
denizL, bunun arasuıda
basretkokan narasmıata-
rak gjden tren, bu güzel-
liğin ortasmda çekici ve
nazlı bir gelin taravetiyle
uzampyatan şirin Sapan-
ca Gölü, ufukta bir sıra
kaybolan yeşfl tepekr, köy
evierinden sızan ışıklar
bu güzel görünümün is-
keletini oluşturuyor. Ara
sıra doğaya kulak > erin-
ce de bu iskeletin ruhu
derhal keşfedüiyor. Tatn
ezgüi (nağmeli) bir sürü
kuş türünün dokunaklı
ötüşleri, hafifçe esen rüz-
gârm ağaçvapraklarmda
fisıldayışları ve hepsinin
etkisi ile daha derinden
bir uğultu haünde du>ıı-
lan doğanm ta bağnndan
kopan tatta bir senfonL.
Bütün bunlarm birbiriy-
le ahengi, ürik ve coşku-
lu bir fasıhn, bir orkest-
ranın en nefis parçala-
nndan daha hoş bir zevk
\
T
aratı\or. Doğa bu gizfc-
ri ile insanlara kulak ve
göz hislerininenmükem-
mellerini tattırıyor. Bu
bölge insanlanndan ne-
den büvük müzisyenler,
ressamlar yetişmedigine
şaşıyorum."
Sayın Necati Doğ-
ru'nun çağrışımı ile
anımsanan. bır genç su-
bayın, altmış yıl önce Sa-
panca-Yanıkköy'e ılış-
kın, ılk gun anı deftenne
yazdıklan ıdı bunlar
O gün doğa güzellıkle-
nmız ıçın duyulan sezgı-
lenn bugün, genelde, top-
rak rantırun çıkar hesabı
eğıhmlenne yönelmış ol-
ması hayıflanılmayacak
gıbı değüdır. Nereden ne-
reye?
ALANYA1. ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN
Dos\aNo 1999
7
28
Da\acı Osman Çavuşoğlu vekılı tarafından davalılar Muhıttın Yalçın mırasçılan
Nunye. Onder ve Ozgur Yalçm akyhlenne mahkememizde açılan alacak davasımn
vapılan yargılaması sırasında
Davahlar Nunye Yalçın, Onder Yalçın \e Ozgur Yalçın'a teblıgat yapılamadıgın-
dan ılanen yapılmasına karar verıldığınden da\acı tarafından \lan>a Sarav mahallesı
741 ada 3 parsel üzerındekı 19 nolu daırenın dava tarıhındekı değen olan
18 000 000 000 -T^ 'nın fazlaya ılışkın hakkı »aklı kalmak ka\dı ıle tahsılı taleplı da-
va dılekçesı ıçenğı ve buna daır 19 7 2002 gunu saat 11 25'tekı duruşma gununun
teblıgı bu davahlara ılanen teblığ olunur Basın 31696
_
PENCERE
Hop Dedik!..
Akşam "refikımiz" suya sabuna pek dokunmaz-
dı, son gunlerde canlandı...
Sekız sutun uzerine dunku manşetr.
"Meksıka bankalannı yabancılara teslim eden IMF,
Turkıye'ye el attı."
"Tekıla Oyunu".
YamanTörüner, 7'ncı sayfadakı "Çözüm"baş-
lıklı köşesınde zehır zemberek...
Töruner, Merkez Bankası'nın eskı başkanların-
dandır; yazısını "Atatun\'ün Gençlığe Hıtabesı'nöen
yaptığı alıntılarla bıtırıyor..
Akşam, Karamehmet grubundan bır yayın orga-
nıdır; devlet Pamukbank'a el koyup Yapı ve Kredı
Bankası'nı da elının altına alınca, gazete ısyan et-
tı...
•
Pekı, yabancı sermaye gelse, bankalarımızı sa-
tın alsa, lyı olmaz mı?..
Kımısı el uğuşturuyor..
Ama kazın ayağı öyle değıl!..
Yabancı sermaye "serbest pazar ekonomisı "nın
koşullan ıçınde Turkıye'ye gelmıyor kı...
Devlet ıçerde bankalara el koyuyor; batan gemı-
nın mallarını dışarıya pazarlıyor...
Bu tezgâhın patronu kım? .
Koalısyon hükümetı mı?..
IMFmı?..
Sorun yabancı sermayenın Turkıye'ye yönelme-
sınde odaklaşmıyor; ıflas masasında batan gemı-
nın mallannı ucuza kapatma yöntemınde körduğum-
leşıyor.
•
Ankara Tıcaret Odası, Istanbul Ticaret Odası, Zi-
raat Odalan, meslek odaları, nıce özel sektör ör-
gutu çoktan bayrak açmışlardı...
Ne dıyorlardı:
- Bıçak kemığe dayandı!..
- Turkıye ketenpereye getinliyor...
- Imdat!..
Bu kervana Karamehmet grubu da katıldı..
Ama bır grup daha var kı televızyonlardan tum
ulkeye yansıyan ılgınç bır eylem ıçındedır...
Kım o?..
UzanlarL
•
Uzan grubu, kuruluşunun 46'ncı yıldönumu uze-
rine Anadolu'da şenlıkler düzenlıyor...
Bıro ılde..
Bır bu ılde.
Ibrahim Tatlıses..
Gülben Ergen..
Gulben fıkır fıkır, Tatlıses kıpır kıpır, halk fokur fo-
kur...
Yenı bıryöntem uygulanıyor; şenlık başlamadan
önce Cem Uzan kürsuye çıkıyor; sıyasal bır nu-
tuk atıyor...
özetle ne dıyor:
- IMF Turkıye'yı batmyor!..
- Hukumet göz yumuyor!
Ikı buyuk grubun bugunku konumlan ıç denge-
lerı etkıleyecektır; özel sektör kesıminde ve sıya-
sal yaşamda yenı bır olgudur; her ıkı grubun da med-
yadaağırlıklan var...
•
iMF ile sözleşelım, anlaşalım; AB'ye gırelım; ama,
Dünya Futbol Kupası'na katıldığımız gıbi gırelım...
Dunya Futbol Kupası'nda rakıplerımıze kalemı-
zı açıp "buyrun gelın gol atın" dıyor muyuz?..
ENGUSH CENTREL ı n g u ı g t S c h o o l
Genel Ingılızce Projrsmlan
Şrtetıer ve Kuruluşlar Içın Öze\ Programlar
Iş Ingılızcesı Progrsmlan
TOEFL-IELTS-FCE Sınavlanna Hazırlık Prograırlan
Çocuklara Ûzel Hafta Içı Gundûz Yaz Programlan
Bıre-t»r Ingtara Eğıtımlen
Ev Hanımlarma Ûzel Programlar
Ojrencılenmize Ûcrstsız Aktıvrteler
Rumılı Cad Mo-»2 M220 Omıntoy btanbul
T.l (0212)Z2S9in-247NO-24120 34
COfTI
AVANOS KADASTRO
MAHKEMESt'NDEN
Sa\ı 1993 51 Es
Davacı Çalış kasabasından Ahmet Demır tarafından
davalılar a\-nı yerden Ihsan Ketme \e 14 arkadaşı aley-
hıne da\a konusu 102 ada 5 No'lu parsele ılışkın açılan
tespıte ıtıraz \e tescıl davasmın vapılan açık yargıla-
masında,
Tespıt malıkı mırasçılanndan Dursun Öztürk'ün tüm
aramalara rağmen adresı tespıt edılemedığınden adına
teblıgat vapılamamış olup ılanen teblıgat \apılmasına
karar venlmış olmakla.
Yukanda belırtılen Dursun Öztürk'ün duruşmanın
bırakıldtğı 26 6 2002 tarih ve saat 09 30'da Avanos
^dlıvesı Kadastro Mahkemesı'nde hazır bulunması ya
da kendısını bır \ekıl ıle temsıl ettırmesı. duruşmaya
katılmaz \a da kendısını bır vekıl ıle temsıl ettırmedığı
takdırde duruşmanın yokluğunda yapılarak davanın
netıcelendınleceğı hususu davetıve yenne kaım olmak
uzere ılan olunur 3 4 2002
Basın 26288