25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 HAZİRAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J l i J v U i l U1VJJ. ekonomi(Ş cumhuriyet.com.tr 13 Bankacılık sektöründe ortaya çıkan tablo, şirketlerin taze kaynak beklentisini zora soktu Kredi açmazıderinleşiyorGÜLŞAHKARADAĞ Istanbul Yaklaşımı'nın ikinci ayagı olan ve ekonomiyı canlan- dıracak ana unsur olarak görülen "şirfcetiere yeni kredilerin sağlan- ması" hedefinin bankalann mali durumu nedeniyle sekteye uğra- yabileceğini öne sürüldü. Dr. Oztin Akgüç, yeni kredi açılrnasın] engelleyen temel sı- kıntının bankalann özkaynakla- nndaki nakit darlığı olduğunu söyledi. Uluslararası yatınm da- nışmanhğı şırketi Morgan Stan- ley de u Istanbul Yaklaşunı'ndan en fazia 50 şirketin yararlanacağı- nı" düşündüklenni ıfade etti. Bankalardaki nakıt sıkıntısının yanı sıra mayıs ayında mevduat- • Yatınm danışmanlığı şirketi Morgan Stanley, Istanbul Yaklaşımı'ndan yararlanacak şirket sayısının en fazla 50 olabileceğini söyledi. Akgüç de bankalann nakit darlığı yaşadığını belirtti. lann krediye dönüşüm oranının yüzde 30.4'le dip seviyeye düş- mesı de bankacılık sektörünün kredi musluklannı kısmaya de- vam ettiğini gösterdi. Yapı Kre- di'yle birlikte toplam kredilerin yüzde 22"sini elinde bulunduran Pamukbank'a el konulması da başta turizmciler olmak üzere re- el sektörde endişe yarattı. Öztin Akgüç, bankalann ser- maye yeterliliği oranındaki düzel- menin yeniden değerlemeden kaynaklı olduğunu belirterek "Is- tanbul YaklaşunTnda baok kre- dilerin yeniden yapüandınlması öngörülüyor ki bu ayakta herhan- gi bir aksama olmaz. Ancak yeni kredi ayağuıda bir aksama olur. Bankalann bilançolanna bakıldı- ğında bu görülüyor" dedi. Uluslararası yatınm danışman- lığı şirketi Morgan Stanley'den görüştüğümüz bir uzman ise "Türİdye'deki bankalann sorunu ekonomik sermayelerinin olma- masıdır. Kendilerinin nakdi yok- ken şirkederekredi açmalan bek- lenmemeü" diye konuştu. Mor- gan Stanley uzmanı, "tstanbul Yaklaşımı benzeri mahkeme dışı yeniden yapılandırma girişiınleri büyük şirketler için geçerli olabi- hr" diye konuştu. 'Kredi verecek şirket yok' Istanbul Yaklaşımı mimarlann- dan Garanti Bankası Genel Mü- dürYardımcısı AdnanMemiş ise bankalann nakit sıkıntısı olmadı- ğını ifade ederek "Bizim asıl so- nuıumuz kredi verebilecek şirket bulamamak sorunu'" dedi. Me- miş, Yaklaşım"dan yararlanacak şirket sayısının daha fazla olaca- ğıni belirterek. 'Bu şirketlerin birlikte çauşüğı geniş bir şirketler bütünü var. Küçük şirketlere de dolayt bir katkı sağlanacakör" di- ye konuştu. ERGUN ÖZEN: Herşeye hazırlıklı olmalıyız İSTANBUL (AA) - Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, siyasetteki belirsizliklere ilişkin olarak, "Bankacı olarak bertürlü ihtimale hanriıklı olnıa- hyız. Bir banka veya fırmanın her zaman B planmın olması lazım. Bizim de B planunız var. Siyaset- te önümüzdeki günlerde daha fazla bir karışıklık olursa B pla- nınuzı devreye sokacağu" dedi. Bankalann 2003 yıluıda bü- yümeyi sağlayacak likidıteye ve sermaye yeterlilik rasyosuna sa- hip olduğunu belirten Özen, "Yapılan üçlü denedme arök inanmak gerekir" dedi. Banka- cılıkta serbest sermaye proble- minin devam ettigine dikkati çe- ken Özen, bunun için bankala- nn 2003 yıluıda iştiraklerini ve gayrimenkullerini satmak zo- runda olduğunu söyledi. Özen, sektörün bu yıl makul oranda kâr edeceğini, bunun 2003 'te ar- tacağını kaydetti. Özen, Türk bankacılığında kredilerin top- lam aktiflere oranının yüzde 30- 35'lere gerilediğine işaret ede- rek bu oranın yüzde 75-80 olan Batı ülkelerine göre çok düşük olduğunu söyledi. Özen Osman- lı Bankası ile birleşmeden top- lam 148 milyon dolariık tasarruf sağladıklannı bildirdi. TOBB, Ydmaz ve 200 kjşilik heyetle Brüksel'de Türkiye'nin Avnıpa Biriiği iiyeliği için kulis yapacak. Brüksel çıkarmasıAVHAN ŞtVIŞEK BRÜKSEL - Türkıye Odalar ve Borsalar Bir- iiği (TOBB), ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ve 200 kişilik kalabalık bir heyetle Brüksel'e geldi. Avrupa Birliği- Türkiye Karma Parlamento Komisyonu (KPK) üyesi milletvekilleri, Devlet Bakanı Tunca Toskay ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinden 150 işadamından oluşan heyet, Türkiye'nin AB üyeliği için kulis yapacak. Türkiye'nin yıl sonuna kadar AB ile üyelik müzarekelerine başlama hedefı için iş dünyası, girişimlerini yoğunlaştınyor. TOBB, yaklaşık 200 sivil toplum kuruluşunu bir araya getirerek yayımlanmasına katkıda bu- lunduğu AB deklarasyonunun ardından bu kez de AB Komisyonu ve üye ülkelerin desteğini alnıak için kalabalık heyetle Brüksel'e çıkarma yaptı. TOBBun yann düzenleyeceği ve AB temsil- cilerinin de katılacağı "AB üyeliğine doğru Türkiye'nin sağladıgı ilerleme" konferansında, Türkiye'nin üyeliğe hazırlık açısından mevcut durumu, Türk ekonomisındeki yapısal sorunlar ve bunlann üyeliğe etkileri ve AB sürecındekı re- formlar masaya yatınlacak. Konferans, Yılmaz, Toskay, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Loyola de Palacio başta olmak üzere iki taraftan üst düzey yetkilileri buluşturacak. Endise veren tablo Şubat krizinden bu yana reel sektör, içine girdiği kaynak darboğazını aşmak için bankacılık alamndaki sorunlann çözülmesini bekliyor. Ancak sektör verileri şirketlerin kredi beklentisinin kısa vadede de çözülemeyeceğine işaret ediyor. Şirketleri endişelendiren gehşmeler şöyle: - Pamukbank sarsuıüsı: Yapı Kredi Bankası ve Pamukbank" ın toplam krediler içerisindeki payı yüzde 22. Önceki gün turizmciler sektörün en büyük kreditörü Pamukbank'a ilişkin gelişmelerin tedirginük yarattığmı duyurdular. Istanbul Yaklaşımı'nın da temel taşlanndan biri olan Pamukbak'ın sermaye açığının ne zaman kapatılacağı ve bankanın kredi verebilir duruma gele.ceği belirsizliğini koruyor. - Kredi pastası küçüldü: 2000 yıiı sonunda yüzde 47 olan mevduatın krediye dönüşüm oranı mayıs sonunda yüzde 30.4'le son yıllann dip noktasına geriledi. Bu dönemde toplam mevduat 106.8 katrilyon lira, toplam krediler 32.5 katrilyon lira düzeyinde gerçekleşti. - Bankalarda nakit sıkuıüsı: Bankalann açıklanan bilançolannda likidite (nakit) miktan yüksek görünüyor. Ancak bankalann kullandırabileceği kredi miktan, likitlerin yükümlülüklere oranı ve özkaynaklardakı serbest sermayeye (bankaya ait nakit) göre belirleniyor. Bankalann bilançolanna bakıldığında bu oranın yetersiz olduğu görülüyor. Istanbul Yaklaşımı uygulamada Zor durumdaki şirketlerin kurtanlmasına yönelik tstanbul Yaklaşımı konusunda hazırlanan Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması, uygulamaya giriyor. îlk imza, Işıklar Grubu için bugün atılacak. Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması için öngörülen Hakem Kurulu oluşturuldu. Koordinasyon Sekretaryasını Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın yapması konusunda da anlaşma sağlandı. Türkiye Bankalar Biriiği Yeniden Yapılandırma Çalışma Grubu Başkam ve Garanti Bankası Genel Müdür Yarduncısı Adnan Memiş, Hakem Kurulu'nda Bankalar Biriiği Yönetim Kurulu'nun görevlendireceği kişilerin belirlendiğini söyledi. Seçilen kişilerle görüşmelerin yapıldığım belirten Memiş, isimlerini vermediği bu kişilerin, geçmişte bankacılık yaptıklannı bildirdi. Memiş, "Firmalann başvurusu başladı mı" sorusu üzerine de, "Başvunı ve davet mekiruplan bankalara gönderildL Yani dileyen banka, uygun gördüğü müşterisinden başvuru ve taahhüt mektubunu talep edebilir noktada şu anda" diye konuştu. TMSF'ye devredilen Pamukbank'ın Istanbul Yaklaşımı'ndan çıkmasının söz konusu olmadığım bildiren Memiş, "Orada hiçbir problem olacağı kanısuıda değüinT dedi. Memiş, fonlama kaynağı konusunda da bir gelişme olmadığını kaydetti. Bu arada, tstanbul Yaklaşımı'nın ilk uygulaması, Işıklar Holding ve iştirakleri için gerçekleştiriliyor. Borçlan yeniden yapılandınlacak Işıklar Grubu, anlaşmaya bugün ilgili mali kuruluşlann temsilcilerinin katılımıyla imza koyacak. DÜNYA EKONOMİStNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞUJLONDRA erginya tr.net Futbol hummasına tutulduysanız dikkatinizden kaçmış olabilir. geçen haftaki gelişmeler yıne zor bir döneme girdiğimizi gösterıyor. 1980'lerde baş- layan, 1990'larda da istikrarını kaybe- den, neoliberal uygulamalara dayanan uluslararası ekonomik sistemin, diğer bir deyişle küreselleşme sürecinin di- kişleri yine patlamaya başladı. Çirkin görüntü Prof. Dani Rodrik (Harvard) son ya- zılarından birine (Haziran-2002) şöyle başlıyor: "Gelişmekte olan dünyada neoliberal ekonomik politikaları yirmi yıldır uygulanıyor. Şimdi kestn biryar- gıda bulunacak konumdayız: Gördü- ğümüz manzara güzel değil." Çünku, neoliberal uygulamalar ekonomik bü- yümeye yol açmadı. 1905-1980 döne- miyle, 1990'ları karşılaştırdığımızda görüyoruz ki, Latin Amerika'da yalnız- ca üç ülkede büyüme var. Bunlardan biri Arjantin(!). Eski Doğu Bloku ülkele- rinde büyüme oranlan hâlâ 1990 yılının gerisinde. Sahra Altı ekonomilerinin performansı tam anlamıyla sefalet, 1970'lerden bile kötü. Bu olurnsuz bü- yüme trendleri, IMF politikalarını be- nimseyen ülkelerdegelirdağılımını da- ha da bozmuş. Yalnızca Hindistan, Çin ve Vletnam gibi, neolıberalizme aldır- madan kendı yolunda ilerlemeye çalı- şan ülkelerde bir ekonomik büyüme söz konusu. Küreselleşme sürecinde ekonomik krize giren her ülkede, uygulanan sis- temı sorgulamak yerine, daha da derin- leştirecek "sözde kunımsal reformlar" devreye sokulmuş. Rodrik, bu reform- lann. yerel özelliklerin hiç göz önüne alınmadan hazırlandığını (Stiglitz'in, bir IMFraporunun,yalnızca ülke adı değiş- tirilerek bir başka ülkeye sunulmasıyla ilgili anekdotunu hatırlayalım) bu yüz- den. uygunsuz ve uygulanamaz oldu- ğunu saptıyor (After Neoliberalizm, What!). Sorun küreselleşme Bırleşmiş Milletler örgütünün sosyal 'Sistemin' Dikişleri Patlıyor araştırmalar birimi UNCTAD tarafın- dan geçen hafta yayımlanan, (Cum- huriyet, Gürhan Uçkan 20/06), 230 sayfalık "En az gelişmiş ülkeler rapo- ru- 2002" yukarıdaki saptamaları doğ- ruluyor. Küreselleşmenin bugünkü biçimi. uluslararasıyoksulluk tuzağını daha da güçlendiriyor". Daha önce sık sık vurguladığımız bir gerçek, ra- por tarafından da saptanıyor: Ticare- tın serbestleştirilmesi çözüm değil. En yoksul ülkelerin ortalama dışa açılma oranı yüzde 40'la, en gelişmiş ülkele- rinkinin çok üstünde. 49 ülkenin geçen 10 yıldaki performansını irdeleyen ra- pora göre küreselleşme devam ettıği takdirde, günde 1 dolardan daha az bir gelirle yaşamaya çalışanların saflarına, 2015 yılına kadar 100 milyon insan daha katı- lacak. Üstelik, Corporate Crime Reporter (Was- hington) ve Multinati- onal Monitor bültenle- rinin editörleri Russel Mokhiber ve Robert Weissman'ın ortak ka- leme aldıklan bir maka- lede dile getirdikleri gibi IMF ve Dünya Bankası, yoksul ülkelerin tüm kaynaklarını, sonuçlan- na aldırmadan, borç re şimdi ülke hızla dünya ekonomisinın dışına itiliyor (22/06). Ama, IMF'nin dı- ğer müşterileri, Aziz Nesin'in "AN Biz Eşekler" hikâyesini anımsatırcasına, biz Arjantin olmayız plağını çalarak yo- la devam ediyorlar. Bu sırada, geçen hafta, Latin Ameri- ka'da yine bulaşıcılık konuşulmaya başlanıyor. Uruguay, pesoyu dalgalan- maya bırakmak zorunda kaldı.. böyle- ce Wall Street Journal'a göre buiaşıcı- lığın kurbanı oldu. Financial Times'a göre Meksika Pesosu'nda geçen iki yı- lın en büyük düşüşü yaşandı. Strad- for'a göre Peru'da sokaklara dökülen çalışıyorlar, dışardakilergelmeyizdiyor. Sözde demokrasi havarisi Soros da ateşe korukle giderek, Council on Fo- reign Relations'dayapılan birtoplan- tıda. "Lula kazanırsa kaos olur diyor" (Aktaran Joelmir Beting, Estadao, 20/06). The Moscovv Times dan Chris Floyd da, Bush'un, Latin Ame- rika'da, Chavez'den sonra ikinci he- defi Lula olacak diyor. Ve... En sağlıklı ekonomi" Bill Clinton'a göre de ABD' dünya- nın en güçlü ve sağlıklı ekonomisiydı. Küreselleşme bunun mode- linın yaygınlaşması anlamı- na gelıyordu. 1990'ların ikinci yarısında küresel eko- nomik büyümenin yüzde 4O'ı ABD'den kaynaklandı. Asya krizi sonrasırtda dün- ya ekonomisini ABD'nin tü- ketim gücü ayakta tuttu. Bu performansın arkasında ABD şırketlerinin yüksek kârları ve Wall Street Bor- sası'nın güçlü performansı vardı. Bu performans sayesin- dedir ki ABD' kronik dış tica- ret açığını dünyanın geri ka- lanından emdiği (borsaya gelen) tasarruflarla kapata- rak yoluna devam etti. Bu süreçte dolar da en çok ara- ödemeye yönlendirerek krizleri felake- te çeviriyor. örneğın Malavvi hüküme- tini elındeki son tahıl stoklarını ihraç et- meye zorlayarak kuraklık sorununun yaygın bir açlık felaketine dönüşmesi- ne neden oluyor. Kısaca neoliberal kü- reselleşme dünyanın yoksul çoğunlu- ğu için tam bir felaket olmuş. Latin Amerika'da tehlike Bu felaketın en büyük kanıtı tabii ki Arjantin! IMF politikalarını sadakatle uy- guladı ve çöktü. Financial Times'a gö- muhalefetin karşısında, enerji sektö- ründeki özelleştirmeden geri adım at- tığı için Toledo hükümetınin başı der- de girecek. Arjantin hâlâ IMF kapısın- da. Brezılya'nın önde gelen gazetele- rinden Estadao de Sao Paulo'nun yo- rumcularından Alberto Tamer, per- şembe günü, "Biz ne Arjantin 'iz ne de Meksika" diyedursun Brezilya'da işçi Partisi başkan adayı, sosyal demokrat Lula'nın seçimleri kazanma olasılığı mali piyasaların tepkisine neden oluyor. içerdekiler paralarını dışarı kaçırmaya nan, dünyanın en güçlü egemen para- sı olmaya devam etti. Şimdi birçok gös- terge dünyanın bu "en sağlıklı ekono- misinın" de yolun sonuna geldiğini, geçmış yıllann güçlü görüntüsün de içinin aslında boş olduğunu, hadi çekınmeden söyleyelim. hep birlik- te dolduruşa getirildi- ğimizi gösteriyor. Enron'danbuyana 1000'den fazla ABD şirketi beş yıldır açık- ladıkları gelir tablolarının yanıltıcı ol- duğunu itiraf etti. The Economist ABD'de, kapitalizmin ve küreselleş- menin sımgesi dev şirketler birbiri ar- dına devrilirken bu sayı büyümeye de- vam edecek, diyor. ABD'de şirketle- re güven sarsıldıkça borsa geriliyor. Dow Jones geçen 13 haftanın 10'un- da düştü ve Financial Times'tan Mar- tin VVolf'a göre en önemli ölçütler DJ'nin hâlâ aşırı değerli olduğunu gösteriyor. Wolf'un yazısında sunulan tarihsel borsa ındeksi grafiğindeyse, 1920-30 donemıyle 1990-2002 döne- mi arasındakı benzerlik gerçekten çarpıcı (Financial Times 18/06). Diğer taraftan, ABD ekonomısinde cari açık halen GSMH'nin yuzde 4'ünü geçti yüzde 5'e doğru gidıyor. Clınton döneminin bütçe fazlası, ye- rini GSMH'nin yüzde 1.5'ine ulaşan bir açığa bıraktı. The Economist'e göre önümüzdeki yıllarda bu bütçe açığının kapanmasının olasılığı yok. Yabancı ya- tınmcının borsaya güveni sarsıldıkça da dolara talep geriliyor, dolar da uzun süreli bir düşme eğilimine oturma- ya başlıyor. Ocaktan bu yana Euro kar- şısında yüzde 10, Yen karşısında da yüzde 8 değer kaybetti. Birtaraftan "dünyanın en sağlıklı" ül- kesinin hastalığı, doların gerileme tren- di, diğer taraftan "yüksek piyasalarda" yeni bir kriz dalgası (Ingiltere zaferi bi- le Brezilya'da indeksi yükseltemedi) olasılığı ve UNCTAD raporu, geçen 20 yılın ekonomik düzeninın bittiğini bir kez daha gösteriyor. Aslında çoktan bitmiş- ti.. Asya krizinden bu yana uzatmala- rı oynuyordu. Halen süren neoliberal- izm saplantısıysa artık, "Bindik bir alamete, gıdıyoruz felakete" özdeyışini hatırlatıyor. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Bitmeyen 'Bakım ve Onarım 1 Ekonomi, yıllardır, bakım ve onarımdan geçiyor. Ancak bir türlü bakımdan cıkamıyor; tersine, yo- ğun bakıma alınıyor. Böyle olunca da, bir türlü yo- la cıkamıyor; harekete geçemiyor. Neden? Çünkü hükümet uyumlu ve etkili çalışamıyor. Işin gerçeği, hükümet, variık nedenini kaybetti; neden hükümet ettığinin bilıncinde değil. Yaklaşık üç yıl önce kurulduğunda, hükümetin iki amacı vardı; birincisi, ekonomıyi düzlüğe çıkarmak; ıkıncısi de, Türkiye'nin Avrupa Birliğı'ne tam üyeli- ği yönunde somut adımlar atılmasını sağlamak. Üç yılın sonunda, hükümetin, her iki konuda da nasıl bocaladığı açıkça görülüyor. Hükümetin iç tutarsızlıkları, Meclis'te grubu bu- lunan parti yöneticilerinın hergun değişen sözcam- bazlıkiarı; idama ve anadilin öğrenilmesine dayalı oy hesaplan, AB konusunda, her gün olumsuz yön- deyepyenı bıçimleralıyor, evriliyor, dönüşüyon son- bahara kalıyor; kısaca sonuçsuzluk üretiyor. IMF tarafından yönetildiği için ekonomi alanında daha uyumlu bir hükümet görüntüsü veriliyor. Görüntü, adına Güçlü Ekonomiye Geçiş denilen istikrar programının eksiksiz uygulanmasından kay- naklanıyor. Son günlerde devletın iç borçlanma fa- izlerinin hızla yükselişi ve bunun bütçenin faiz yü- kü üzennde yarattığı olumsuzluk; doların TL karşı- lığının hızla artışı, borsanın bir türiü kendıne gele- meyen konumu ve Pamukbank olayının bir kez da- ha kanıtladığı gibi, ekonominin lyileşmesinde bir arpa boyu yol alınmış değildir. Ekonomi, sürekli ola- rak yeni hastalık belirtileri üretiyor. Hastalığın, biri dış, diğeri de iç olmak üzere iki bo- yutu var. Son Pamukbank olayı karşısında, başta IMF ol- mak üzere yabancı sermaye çevreleri neredeyse bayram ediyor. Aylardır, "Ekonomi iyidir; iyıye gi- diyor" dıyen hükümetin ekonomi yönetimi, Pa- mukbank'ın batışı nedeniyle sevinç duyduğunu saklamıyor; bankacılık sistemınin asıl şimdi sağlı- ğına kavuştuğunu açıklayabiliyor. Oysa aynı yöne- tim aylarca bankacılık sisteminin nasıl içinin boşal- tıldığını gözledi; gerekli önlemlerı almadı ya da ala- madı. Son karann, IMF baskısıyla alındığı anlaşılı- yor. Bu durumda, IMF ve hükümet el ele, batan bankalann yabancılar tarafından ucuza satın alınmalarına olanak mı hazırlıyor? Bu soruya doğru yanıt venlmelidir. İkinci, ancak hiç de ikincil olmayan boyut iç si- yasetin kendisidir. Asıl hastalık, siyasetin içinde- dir. Türkiye'de sıyaset, daha somut olarak hükü- met, binlerini zengin etmede ya da batırmada çok etkili olabiliyor. Büyük holdingler için hüküme- te olabildiğince yakınlık, daha çok ve hızlı serma- ye birıkıminin en önemli önkoşulu sayılıyor. Serma- ye çevreleri-hükümet ilişkisi bu nedenle her zaman kapsamlı bir sorun yumağına dönüşüyor. Pamuk- bank'ın ipinin çekilmesinde, holdingler arası serma- ye birikimi yarışının ya da kavgasının hükümet üze- rindeki etkisinin derecesi de yanıtlanması gereken yakıcı bir sorudur. • • • Türkiye'de hükümetlerin temel sorunu, deği- şik sermaye kesimlerine eşit uzaklıkta dura- mamaları ve özerk kalamamalarıdır. Siyaset- ekonomık çıkar bağının çimentosu, eğer holdin- ge aıt bir de gazete-TV gücü varsa, çok daha ağır- laşıyor. Toplumsal yapı, siyaset-ekonomi-medya üçlüsünün kuşatması altında eziliyor. IMF isteğiyle özerk kurullann oluşturulması da, son olayın kanıtladığı gibi, bu yapıyı düzeltmeye yetmiyor. Çünkü yöntem yanlıştır. Devletin özerk- leşmesi, IMF'nin bağımsız kurullar yöntemiyle ger- çekleşemez. Yapılması gereken, devleti, ekonomik çıkar grup- lanndan eşit uzaklıkta tutmaktır. Devlet, ekonomik çıkar ağlannın ipliklerinin oyuncağı olmaktan kur- tulmalıdır. Özerk olması gereken bu üst kurullar değil, siyasetin kendisidir. Çözümü gerekli du- ğüm, milletvekili ve bakanların dokunulmazlıkla- nnı sınırlamak, siyasetçının gerektiğınde yargıda hesap vermesıni sağlamak, partilerin gelir para- sal kaynaklarını çok daha sıkı denetlemek ve sı- yaseti saygın, topluma hızmet eden özellığe kavuş- turmaktır. Sıyaset, büyük toprak, rant ve sermaye sahiplerinın tutsağı olmaktan kurtarılmalıdır. Bu ya- pılmadıkça, siyaset, başta IMF olmak üzere yaban- cı isteklerın oyuncağı ya da holdinglerin savaş ala- nı olarak kalır. • • • Ulusal Futbol Takımımızı kutluyor, ortak sevinci- mizi paylaşıyorum. yakup@metu.edu.tr Bankacılıkta muhasebe reformu tamam ANKAR4(ANKA)- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK),IMFıleyürü- tülen stand-by kapsa- mında performans kri- teri olan, uluslararası muhasebe standartla- nyla uyumlu yeni mu- hasebe sistemine ilişkin düzenlemeyi, taahhüt edilen süre dolmadan gerçekleştirdi. Yeni Muhasebe Uy- gulama Yönetmeliği ile bunun uygulamasına ilişkin 18 tebliğ, Resmi Gazete'nin dünkü mü- kerrer sayısmda yayım- landı. Muhasebe uygu- lama yönetmeliği ile enflasyon muhasebesi- ne ilişkin tebliğ 1 Tem- muz 2002, diğer tebliğ- ler ise 1 Ekim 2002 ta- rihinden itibaren yürür- lüğe girecek. Yeni mu- hasebe uygulama yö- netmeliği ile bankala- nn hesap ve kayıt düze- ninde saydamlık ve tek- düzen. faaliyetlerin gerçek niteliğine uygun olarak muhasebeleşti- rilmesi, mali tablolann zamamnda ve doğru bi- çimde hazırlanması sağlanacak, kayıt dışı- lık önlenecek. Mali tab- lolarının hazırlanma- smda, enflasyon muha- sebesi uygulanacak. Şu doğalgaz faturalarını ödemeyi hep unutuyorum! Ama çalıştığım için bankaya gidip talimat verecek zamanım olmuyor. Televveb'den, Fatura Ödeme Talimatı verebilirsiniz. www. teleweb.com. tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear