13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 HA2İRAN 2002 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr EVET/HAYIR OKTAY Afr^BAL Olmak mı Olmamak mı? Siz iki anlayıçan, iki çözümden hangisinden yaiasınız? Bu -orı-ıyu yanıtlamak o kadar güç değil! Elbet utm çoğunluğuna yarayan bir çö- zümden... Nedro'? Her olanağa başvurup ül- ke/i kalkındırrraktan... Günlerdir, ayar cJır bir tartışma içindeyiz! Av- aıpalı olmak rnıclmamak mı? Türk halkı Tanzi- mat'tan bu yara /Vvrupalı olmak özlemindedir. Cumhuriyet d e Vrupalılığı çağdaşlık saymıştır. Çağın uygarlığı Avrupa'dadır. Temel ilkeleri, ku- ralları, yasalan ıe /\vrupa uygarlığına erişmek, yakışmak başlıca ^reğimiz olmuştur. Bunlar doğn. d ^ . bir türlü gerçekleşmeyen başka yanı var isin. -. Biz istiyoruz, özlüyoruz di- yeAvrupabizi benirnser, kendiyanınaalırmı?... Kaç yüzyıl Avrupa ü Ikelerinin yan sömürgesi sa- yılmış bir ülkeyi lecden kendi topluluğuna kabul etsin? Kendi degerlerine çoğu kez çok ters dü- şen, düşmektede •direnen birtoplumu neden içine alsın? Birsürüdüşünce, görüş!.. KendimiziAvrupa'nın bir parçası saynaK ne denli gerçek, bizim için ne denli yarariı' Yetmiş milyon türk ne düşü- nür bu konuda? Iş&izlik içinde kıvranan, bilinç- li düşünebilme >etisini tüm ulusa yaygınlaştıra- mamış birtoplu-nuın yüzde kaçı Avrupa'yı, Av- rupa'nın geçmişni, bize karşı tutumunu, yakın- lığını ya da uzaHığını bilir ki! Konuşanlar, tartı- şanlar bir azınlık! 3azetelerde, radyolarda, TVIer- de hep birbirineoeozer kişiler, yarım ya da tam aydınlar!.. Ya ha<? O nerde, hangi hesabın, öz- lemin peşinde? Ikıde bir konuşurlar. Halkımızın yüzde yetmi- şi AB'den yanacır d iye!.. Kim sormuş, kim say- mış? Işadamlan. her zaman yurt sorunlanna ka- rışır. Bildiriler yayımlar, toplantılar yapar, büyük paralarla kitapla' çılortır, zenginler dünyasının isteklerini duyurur. H e m de bunları ulusun ken- disi istiyor görüntüsü vererek... Hep onlar ko- nuşur, ama emeKçiler ya susar, ya da orda bur- da toplanıp bağnr çağırır, o kadar! AB'ye gir- mek ya da girmeme+< konusunda halkımızın ne düşündüğünü kimse bilmez. AB yanlısı - karşı- tı kişiler, çevreler kendi aralarında çekişip du- rurlar... Geçenlerde bir yerde sordular: Soranlar eme- ğiyle geçinen insantar... "Yararfı olur mu bize AB'ye girmek?"Ben de onlara, Türkiye'de aç- lık sınınnda yaşayan milyonlar ne kadar biliyor musunuz? dedim. Geçim sınınnın bir milyar li- rayı çoktan aştığını da bir düşünün, dedim... Sonra da işsiz yurttaşlarımızın kaç milyona yük- seldiğini anımsattım-.. "Siz AB olsanızböyle bir ülkeyi, böyle bir yetmiş milyon insanı içinize alır mısınız" diye sordum... Yanıt yok!.. Hele eski solcular, eski Mao'cu dönekleri, es- ki Özal'cı takımı, ikide bir bildiri yayımlayıp ken- dini gerçek bir hükümet sayan işadamlan elbet AB'ye girmek isterier! Tam bağımsız, egemen birTürkiyegerçeğinden kurtulmanın yolunu or- da gördükleri için!.. Hepimiz isteriz, iç sorunlarını çözmüş birTür- kiye'nin eşit koşullarda AB'de yer almasını... Ama AB'nin her dediğine körcesine uymak is- temeyen, türlü baskılarla AB'nin bir çeşit sömür- gesi durumuna düşmekten kaçınan, onurlu, ki- şilikli birülke, birtoplumolarak... Kapitalizm ve Din... Altay GUNDUZPro/ Y. Müh. İTÜ "Daha Allah ile cihan yoğ iken ödenme zamanı ve bugün faiz te- / Biz aoj var edip ilan evledik. Hak'ka hiçbir mekân yoğ iken / Hanemize aldık nıihman evle- dik" Edip Harabi. 19. yy. halk ozanı. Ismet Zeki Eyüboğlu, Türk Şiirinde Tann'ya Kafa Tutanlar, Okat, 1968. Günümüzden beş bin yıl önce bir Mezopotamya kentindeyiz. Kentin ortasında, tepesi kesik ba- samaklı piramit biçiminde bır ya- pıt, dağûı doruğu anlamına ge- îen Ziggurat yükselir. Üstünde bir Tann'nın ya da Tannça'nın yeryüzündeki malikânesi olan ta- pınak yer alır. Mezopotamya halk- lan artık-varlıklannı tapınağa su- nuyor, bunlan Tannların topladı- ğına ve kendilerine hizmet eden- lere dağıttığuıa inanıyorlardı. Ne var ki Tannlar ve Tannçalar, top- lum iradesiyle var olan hayali var- lıklar olduğu için anılan işlemi onlann temsilciliğini üstlenen ra- hiplergerçkeleştiriyordu. Rahip- ler, her nasılsa, Tannsal bır belir- ti sonucu seçilmiş olduklannı (?!) halka kabul ettirmişlerdi. Tapı- nak belgeliklerindeki (arşivlerin- deki) kayıtlara göre Tann, tarla- lannı çiftçilere kiralıyor, onlara to- humu ve çift sürecek hayvanı ödünç veriyor; çalıştırdığı zana- atkârlann ve işçüerin ücretlerini ödüyor, tüccarlara altın ve gümüş külçelerini avans veriyordu. Tan- n, kullannın dinsel inancı saye- sinde edindiği servetini halka aç- mıştı. Nasıl? Ödünç alanın bor- cunu öderken üstüne teşekkür pa- yını eklemesi koşuluyla. Borcun rimiyle adlandırdığımız teşekkür payı miktarını da rahipler belırli- yordu. Kayıtlar, tapınakların yal- nızca dinsel bir merkez değil. ay- nı zamanda sermaye birıkıminin çekirdeği olduğunu göstermek- tedir. Bu da, tapınağın büyük bir banka gıbi çalıştığı ve Tann'nın ülkenin en büyük kapitalisti oldu- ğu anlarruna gelir. Bu açıklamalar, milattan önce 3000 sulannda önemlı bir tarih- sel olgunun gerçekleştığıni. kapi- talizm ile dinin kenetlendiğinı gösterir. Bütünleşme günümüze dek sürüp gıtti, gidiyor. Krallar, imparatorlar. padişahlar dinsel kurallarla. toplumlannı monarşi- nın güçlenmesi yönünde güdüm- lediler. Batılı ülkeleryoksul, ama doğa kaynaklan zengin ülkeleri sö- mürge yapmak için Hınstıyanlı- ğı kullandılar. Örnekse. Nilgün Cerrahoğlu'nun Kara Afhka'da Beyaz Leke adh yazı dızisinde. bır Afrikalı. Nilgün'ün bır sorusunu şöyle yanıtlar: "Misyonerter gel- diği zaman, İncil onlann, toprak- lar Afrikalılann elindeydi. Bize gözkrimizi kapayarak dua etnıe- sini ögrettiler. Gözümüzü açtiğı- nıız zaman ise İncU bizim: top- raklar onlann oJmuştu." (Cumhu- riyet, 30 Nısan 1989) Tüm tek Tannlı dinler ilk uy- garlüdarın beşiği Ortadoğu'da or- taya çıkmış ve zamanın akışı içe- risinde geniş alanlara yayılmıştır. Kuruculan, peygamberler, sıra dışı insanlardı. Zamanın koşul- lanna göre, iletişimin yoğun ol- duğu bölgelerde yaşadılar. Bu ba- bmdan MezopotamyaveEski >b- sır hukuk sistemJerini bildikleri kanısmdayız. Var olan toplumsal sıstemlerin kusurlannı gördüler. Toplumlannı, bir yeni dinsel hu- kuk sistemiyleyönetmek istediler. Ama, bu sistemlerin kendi istem- len olduğunu söylerlerse, halkla- nnı ıkna edemeyeceklerini algı- lamışlardı. Onlara, bunlann Tan- n'nın Buynıklan olduğunu, kul- lanna iletmek için kendilenni seç- miş olduğunu söylediler. Nite- kim, Babil Kralı Hammurabi de yasasının Tannsal olduğunu gös- termek istemişti. Yasasına ilişkin steldeki sonsözde; Tann Şamaş'ın Hammurabrye bu yasayı; güçlü- Jerin güçsüzJeri ezmesine engel ol- ması, ülke\i yüceltnıesi ve toplu- mun yaranoa hizmetetmesi ama- ayia \ erdığı belirtilmektedır. An- latıcısı Orson HeDes olan Dünya Tarihı (Hıstory of the World 1981) filminde de fsrailoğullaruıın ik- na edılmesi, mizah yollu şöyle betimlenir: Ünlü komedyen Mefl Brooks, Musa rolündedır, aslın- da 12 olan Tann Buyruklan'nı kıl tabletlerin üzerine yazar, Si- na Dağı"nın kuytu bir yerine sak- lar. Göklerin gürlediği, yıldınm- lann çaktığı bir havada, gizlice dağa çıkar. tabletleri koltuğunun altına sıkıştınr, dağdan inerken ayağı tökezlenir. tabletlerden iki- si kınlu-: "Boş ver on olsun." Is- railoğullannı toplar, u lşte Tan- n'nın Buynıklan, bunlara uya- caksanız" der. Emekli olduğum zaman tnşa- at Mühendisleri Odası fstanbul Şubesi benimle ilgili bir toplantı düzenledi; konuşmam bitince, Oda'nın aydın başkanı, sevgiyle andığım Mustafa Ürgüplü(1945- 1997), Tann konusunda düşünçe- mi sordu. Şöyle yarutladun: "İn- san akh e\renin gizini çözemez, nihai gerçek sonsuzdadır. Sonsu- za ulaşılamaz. Bu.' abesle ıştıgal' (boşa zaman harcamak) olur. Bu- gün hukuk kurallan vardır. Bun- lara uvarsanız sorun yoktur. Inan- makta,inanmamakta ya da bilin- mezci olmakta özgürsünüz. Neye inanrvorsaruz inanın.ama bu inan- cımzı, ülkenizi çökertmek ve sö- mürgeleştirmek isteyenlerin kul- lanmasma izin vermevin." Sonuç Özetle tüm tek Tannlı dinler, topluma çekidüzen \erme gerek- sinimi sonucu ortaya çıkmış, ama kısa bir süre sonra, toplumlan, kendi çıkarlan doğnıltusunda gü- dümlemek isteyenlerin aracı ol- muştur. ABD. Usamebin Ladin i yetiştirir, Doğu'ya salar; ikiz ku- leler olayını bahane ederek yok- sul Afganistan'a saldınr, çok sa- yıda sivil Afganlının ölümüne ne- den olur. Fethullah Gülen'ı ba- nndınr. laik Türkıye'ye ılımlı Is- lam modelini dayatmaya çalışır. Batı A\Tupah ülkeler, şeriatçıla- ra kucak açar; öte yandan Islama, karşı-cihat açıhnasını önerir. Ba- tılı ülkelerin bu eylemleri ve söy- lemlerinde çelişen bir şey yok- tur. Çünkü onlar. her zaman, üçün- cü dünya ülkelenne ve îslam ül- kelerine karşı ikıli hatta çoklu oy- narlar. Onlar için dinsel inançlar, eşi bulunmaz bir güdümleme ara- cıdır. Türk halkı bu kurdu yut- mamalı, inançlannı, ülkelerinin bağnnsızlığını yok etmek için kul- lananlann oyuncağı olmamalıdır. AB Tartışmalan ve Atatürk'ten Bir Anı A İYİ Kİ DOĞDUN FAZO Seni çok seviyoruz. ECE-HALUK DÜJldar SOYERSanayici-îşadı vrupa Birliği'ne uyum sağlayacak yasalann siyaset gündemine yerleştiği, tar- tışmalı günler yaşıyoruz. Avrupa Birlıği'nin koruyu- cu melekliğine soyunan Mesut Ydmaz'ın ortalığı kanşüran tek yanh demeç- leri, ülkemiz için yaşam- sal önem taşıyan İconuyu daha kapsamh düşünme- ye sevk etti. Birbirini izleyen (takip eden) ekonomik bunalı- mın sosyal ve ahlaki bu- nahmlan altında ezilen in- sanlanmız, yeteneksiz ve beceriksiz siyaset adam- laruıın tutarsız beyan ve davTanışlan karşısında, Av- rupa Birliği'ne giriş husu- sunda kararsızhk içine düş- müşlerdir. Medya ve bazı siyasıler, kamuoyumuzu 'amı ikiye bölerek Avrupa Bır- liği 'ne ortak olanlarla, kar- şısında olanlan bırbırine düşman gruplar konumu- na getirmişlerdir. Avrupa Birliği, Kopen- hag ve Helsınkı ölçütleri (kriterlen) dışında, Türkı- ye'den Kürtçe eğitim isti- yor; ıdam cezasının kal- dırümasım istiyor. Kıbns sorununun çözülmesini şart koşuyor. AB. Yuna- nistan ile aramızdaki Ak- deniz sorunlannın Yuna- nistan lehine sonuçlandı- nlmasını istiyor. Zaman zaman daha da ilen gide- rek egemenlik haklanmı- za ciddi müdahalelerle ulu- sal devletimizı temehnden sarsmayı amaçlıyor ade- ta. Bu çok önemli ve ya- şamsal istekler dışında Av- Akbank "AiLem"e katılın, puan toplayın, kredinizi daha düşük faizle alın! Akbank "Ailem" üyeleri, ne kadar puan toplarlarsa, kredilerini o kadar düşük faizle alırlar. Şiz de en yakın Akbank şubesine bir an önce gelin, Akbank "Ailerrfe katıtın. Akbank "Ailem" Akbank "Ailem"' 04 2525 AKBANK www.ailem.akbank.com.tr rupalılar tarafından çıka- nlan ve çıkanlması olası engeller nedeniyle birliğe alınamayacağırruzı düşü- nenleri, A\Tupa Bırüğı'nın her isteğını kayıtsız şartsız kabul eden Mesut Yılmaz ve yandaşlan, itham altın- da bulundurmaktan çekin- miyorlar. Bır taraf AB'ye girmek için elimızdeki ola- naklann seferber edihne- sini isterken; öbürleri be- nimsediğimiz bu siyase- tin teslimiyetçiliğe dönüş- memesı için "Seçenekler tartışılmalıdır" görüşünü sa\-unmaktadırlar. Aynca birliğe ginldiğin- de öbürlerine uygulanan ölçekler içinde tarımda sübvansiyon, mali fonlar- dan faydalanma, dolaşım hakkı tanınacak mı? Ve daha da önemlisi, hızlı ar- tan nüfusumuzda yarının A\Tupa Bırlığı Parlamen- tosu'nda Almanya karşı- sında sayısal üsfiinlük ka- zanmamız hoş karşılana- cakmı? Avrupa Birliği etrafında tarafların tartışmalan bu doğrultuda devam eder- ken Mustafa Kemal ile il- gili bir anı\ı okuvııculanm ve düşünürülerimızle pay- laşmak istıyorum. Anımsayacaksınız: Ata- türk, cumhuriyeti kurduğu günlerde devletin önemli niteliklerinden kaynakla- nan dış politikasını kısaca "Yurtta sulh, cihanda sunriaaçıklamıştı. Mus- tafa Kemal'in "\tirttasulh, cihanda sulh" ülküsü, tö- renlerde tekrarlanan içi boş bır slogan değıldir. Ter- sine. bugün dahi sımsıkı korunacak, etkinliği sürdü- rülecek yaşamsal bır ilke- dir. tkinci Dünya Savaşı ve sonrası dahıl olmak üzere, 80 ytlı aşkın bırzaman sü- reci ıçerisınde kıymetini ve önemini yitirmeyen bu vesikanın içeriğini, 1965 yıllan içerisinde Paris'te bü\ükelçimiz olan Numan Menemencioğlundan dın- lemıştım. Bır gün değerli arkada- şım MücahitBüktaş'ın da- yısı olan Numan Bey ile sefarette yemek sonrası sohbet ediyorduk. Öğren- ciliğimden ben beni tanı- yanaile dostumuz Numan Bey, Atatürk'e olan hay- ranhğımı ve ılkelenne bağ- lıhğımı düşünerek "Bak Dündar, sana Atarürk'le olan çokOginç biranımıan- larmak isterim" dedi ve devam ettı: "_Veni,çiceği burnunda büyükelçilik (sefûük) pa- yesine erişmiştik. tlk defa dışanda göre\1endiriliyor- duk. Büyükelçiler. tayin edildikleri ülkelerin devlet başkanlanna itimatname- lerini sunmadan önce ken- di cumhurbaşkanlanndan söztö talimat ahrlar, Bu ne- denkarkadaşun,bü>ükel- çi Faik Zihni Aktur'la bir- likte Atatürk tarafından kabul edildik. Her zaman- ki gibi zarif da\Tanışlan>- labbdkarşdayanAtatürkTe karşı karşıya oturduğu- muz sırada, nur içindeyat- sın o bü> ük adanı. ikuni- zehitaben "Bakınız, sizler ilk defa Türkiye Devle- ti'nı dışanda temsil ede- ceksiniz. Devletimizi oluş- turan temel ilkelerin en önemlilerinden birisi \ürt- ta sulh, cihanda sulh ılke- sidir. Bu politıka ne an- lam taşu"? Ve hangi temel düşüncelerdenkaynaklan- mıştır? Bunu kısaca ve özetle sizlere anlatmak is- terim' dedi ve devam etti: •Osmanhtmparatorlu- ğu süreci ve 1. Dünya Sa- vaşj sonrasmda Araplann Türklerekarşı düşmanhk- laruu v« hryanetierini göz önünde bulundurarak Araplarla olan ilişkileri- mizdeArap'abulaşmasöz- cüğümaksadımızıifadeet- Aklımızdaki İstanbuL. Gönlümüzdeki Sehir! "Güzel yannlar Istanbul haJkının hizmetindeytz" meye>'eterikör. -BüvükkomşumuzSov- yetler Birliği ile Bolşevik ıhtilâh' sonrası kurulan dostluğumuzu ve ikili iliş- kilerimizi, onlan tahrik et- meyecek ölçûler içerisin- de devanı ettirmeli ve sü- rekfi kümalrvTz. - Emperyalist de>1etier- le olan siyasetimizi (Ingil- tere, Fransa. .\merika ve Avrupa dcvietkri) çokdik- kadi tespit etmeli ve itişki- lerimifl mesafeü \ ürütme- y«özengöstermeİhiz\Bbu politikamızı 3. dün>a dev - îetlerine beürgin şekilde hissettirmelhiz." Cumhuriyetin ilk yılla- nnda devletin dış politi- kasını saptayan ve bugü- ne kadar Türk siyasetinı başanya ulaştıran ülkemi- ze itibar ve saygınlık ka- zandıran. >oıkanda satır- başlanyla Atatürk tarafin- dan özetlenen *\ûrtta sulh, cihanda sulh" politikası, milletçe yaşadığunız bu- günkü kararsızlık ortamın- da hâlâ geçerliliğini koru- muyor mu? Bugün devletimızin dış politikasını yönlendıren ve Avrupa Birliği politi- kasında söz sahibi olanla- ra, Atatürk'ün bu veciz ve kapsamlı sözleri yol gös- terici deSil midir0 PENCERE insan SıcağıL Maltepe Tutukevi'nde her gece Dündar Kılıç'ın da katıldığı bir sohbetle gırgır başlardı. Yıl 1971.. Zaman ne çabuk geçiyori.. Dündar bir gün: - Abi. demişti, en iyi adamlar sabıkalılarla hapis- hanecilerarasından çıkar... Bu lafı unutmadım. Avrupa'daannelerinçocuklarını nasıl korkuttuk- larına ilişkin tevatür kitaplara geçmiştir: - Uslu dur, yoksa seni Türklere veririm!.. Peki bizTürklerçok mu kötüyüz?.. Aramızda el- bet kötülerde vardır; ama, iyilerdeeksikdeğildir... Ya Kürtler?.. Kürt de çeşit çeşit.. Babam askerdi; derdi ki: - Depoyu Kürt'e emanet edeceksin!.. Kürt çoğunlukla mazlumdur.. Hele şu dönemde, Kürt'e karşı çok duyarlı, se- vecen, sıcak olmak gerek!.. Garip Anadolu'da her- kesin insan sıcaklığını paylaşmaya ihtiyacı var... Bilelim ki kimi insanın yüreği daha sıcaktır.. Mangalın közüne uzat/r gibi uzat ellerini.. IsınL • Bir özdeyiş: "Güneş layık olmayanlan da aydınlatıp ısıtır..." Anadolu'da her gün doğuyor güneş... Kim bilir kaç bin yıldan beri kimleri aydınlattı?.. Bu topraklarda yaşayan herkes güneşe layık mıydı?.. Anadolu tarihinde zalimlerden, kötülerden, kıyı- cılardan geçilmez!.. Ama bu kıyıcılardan hiçbiri şu yaşadığımız topraklarda sevginin, sevecenliğin, iyiliğin, dostluğun rahmetini kesememiştir: insanın insana güvenini yok edememiştir. İnsan sıcağının kaynağını kimse kurutamaz... Kötülerin inadına, iyilerin yüzü suyu hürmetine, Anadolu'da binlerce yıldan bu yana insanlık ağır basmış!.. Yoksa güneş her sabah doğar mıydı?.. İnsanın insanlığı, soyundan sopundan değil, yü- reğinden gelir. • Gereksiz gerilime, yetersiz yasağa, olmadık ev- hama, lüzumsuz soğukluğa doğru bizi kimler iti- yor;bilemem?..Ancak bir gün bizim televizyonlar- dan bangır bangır Kürtçe şarkılar, türküler, ezgiler, münasebetli münasebetsiz besteler yayılsa, ne gü- zel olur... Vallahi arabeskten iyi olur... Kulağa Ingilizceden yakın gelir.. Duydukça neşelensek.. Rahatlasak.. Önce merakla. can kulağıyla dinlesek.. lyisini kötüsünü seçsek.. Sonra dasıkılsak.. Yetti artık, deyip kapatsak!.. Ben Türkçe şarkıdan bıktım.. Ingilizceden de.. Kürtçeden de bıkmak istiyorum!.. ÖZLEM GÜRSOY Üe ÎLHAMÎ ÖNUÇAN Evlendiler. 15 Haziran 2002 Marmaris Gökova AÇIK TEŞEKKÜR Geçirdiğim rahatsızlık nedeniyle içtenlikle ilgile- nen Gülhane Askeri Tıp Akademisi yöneticileri, he- kimleri ve görevlileriyle resmî ve özel kuruluş tem- silcilerine: değişik iletilerle arayıp izleyen dostlanma. meslektaşlanma, çalışma arkadaşlanma, öğrencileri- me \e akrabalanma; kitap. çiçek. telgraf. mektup. faks gönderen yakınlanma teşekkür eder, sonsuz sağ- lık. mutluluk ve başan dileklerimi yinelerim. Yekta Güngör ÖZDEN İSKİ'den İstanbul'a AaMügtGÛRTUNA banbul BQyOqehir Bdedye BajJar İstanbul Büyükşehir BeJedfye Başkanı Sn. A* Müfrt GÜRTUNA ve İSKİ Genel Müdürü Sn. Prof. Dr. Veysel EROĞLUnun iştiraklenyte gerçeldeştireceğimiz eserierin Uk yirmisinin topkı temel atma ve açılış marasimine bütün İstanbullular davetlidir... 17 Haziran 2002, Pazartesi • Saat: 11.00 • Cemal Reşit Rey Konser Salonu - Harbıye Konser: ZARA L£JLJ İfi MÜTEAHHİT FİKMALAK: SEDA İNŞAAT, DURKO, NET İNŞAAT, GSD, ARI İNŞAAT, MİZAN İNŞAAT, ÖZDAL İNŞAAT, ASYILDIZIAR İNŞAAT, SİM İNŞAAT, TARSAN İNŞAAT, ELIOP, MOZAİK, ÖZKARTALLAR İNŞAAT, ATILIM-FÖY, YÜZBAŞIOĞLU İNŞAAT, KAZITAŞ İNŞAAT, M. ARSLAN, LİBAS İNŞAAT, EIMAK-KALSIN, BAŞYAZICIOĞLU İNŞAAT. Q İ S T A N B U L B Ü Y Ü K Ş E H İ R B E L E D İ Y E S İ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear