13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16HAZ)RAN2002PAZ> 10 PAZAR Y4ZDLARI dishab(acumhuriyet.com.tr Özelleştirmekıskacında gündemDeğişmek, zamana « y m a k mıdır, yoksa geçerlı olan kalıplara girmek ani? Yoksa deâşmemek, hiç sevme- «difım ama ükemizde sılc sık söyle- «ailen bir sözcikJe dinozorluk mu- <iıu? Mustafa BaJbay. o n u nasılsa fc>irkaç sanıye ı;in telefbnda konuş- raazken ve ziyaretçisi yokken yaka- ladığımda bana."Gürhancagun, Tür- kiye'degündem aröksabahtm öğie- d e n sonra>a değişijOT. Insanlar güne t*aslarfcenjannıdeğü,gün ün geri ka- ban kısnıınj düşünüyoriar'" dedi. Şu sıralar degişmeyen gündemımız fut- bol ve Başbakammızın saglık duru- anu ama, genelde BaJbay *ın hakJı ol- duğu kesin. Pekı bu ülkede, Isveç'te giindem nasıl şekilleniyor" 7 Futbol şu sıralar burada da birinci konu. Bu yaz başlangıcında, nefls geçen bir mayıs ayından sonra, yazın kalan kısmında havalann nasıl olacağı, ne- relerde en ucuz tatil yapılacağı, han- gi ben ve karaciger İekelerinın kan- serojen olduğu, tatil aşklannın isten- meyen hamilelik ve AJDSriskiol- madan nasıl geçirilebileceği gün- demde yerini koruyor. Bir de küre- selleşme illetinin yeni bir gereği ola- rak kabul edilen posta hizmetlerinin üç aşağı beş yukarı kaldınlması ya da postane diye bir şeyin kalmama- sı var. Eğer size gelen posta paket- se, şişman bir zarfsa veyataahhütlüy- se, bir sosisci büfesi gibi küçük ve kıytınk yerlerde işinizi göreceksi- niz. Şimdilik "normalposta" evlere getirüiyorama, özelleşme kudurgan- Iığı içindeki bu ülkede, yakında onu da şuradan aluı, gelin kendiniz tas- nif edin, diyerek o hizmeri de tarihe kanştıracaklardır. Oysa bu ülkede, sanınm birçok başka ülkede oldu- ğu gibi, postanenin bir de toplumsal işlevi vardı. Özellikle küçük yerle- şim yerlerinde insanlann gidip bir işlerini görmeleri, çalışan kişilerle iki kelime laf etmeleri, günlük yaşa- STOCKHOLM GURHAN UÇKAN ma küçük de olsa, bir renk katıyor- du. Bizde rant deniyor, burada reka- bete açılma; o rür hesaplarda sıradan insanlann küçük mutluluklarına yer yok. Aynen banka ödemelerinin bil- gisayarla yapılması için insanlann zorianmalan gibi. Eğeryapmazsanız, elden öderseniz, özellikle dar gelir- lileri (çoğu emekliler olmak üzere) sarsacak ücretleralınıyor. Yaşlı fatu- rasını ödeyecek diye 60-70 yaşında- ki insanlann bilgisayar edinmeye ve internete girmeye zorlanması, Brük- sel 'den dikte edilen hesaplara uyuyor ama, insanlığa uymuyor. Stockholm'de metro, otobüs ve banliyö trenlerinin işletilmesi taşeron şirketlere devredilmiş durumda. Geçen kış iki hafta yaşanan kar kaosunda bu şirketlerin suçu nasıl birbirlerine attıklan ayyuka çıktı. Ama hiçbir şey değişmedi. Bu da "rekabeteaçıldı" - aman sa- kın özelleştirildi demeyin! Xe hikmet- tir ki. bendenizin mütevazı elektrik faturalan dahil, herkesin aylık ener- ji tüketimi çok daha pahalıya patla- maya başladı. Geçenlerde Stockhohrfün kuzey mahallelerinde Ericsson ve benzeri elektronik şirketlerin yoğun olduğu semtlerde, bir kablo tünelinde yan- gın çıktı ve yaklaşık 50 bin konut üç gün elektriksiz kaldı. Yangın nasıl çıktı bilinmiyor, çünkü özel şirket, masraflardan kısıntı yapmak için alarm tesisatı kurma- mıştı ve civarda personel bulunmu- yordu. Bu yıl seçim yılı. Gündemde ilk bu geliyor. Ikincisi de en erken gelecek yıl yapılması söz konusu olan Avrupa Para Birliği 'ne girilip gi- rilmemesi konusundaki halkoylama- sı. Ondan sonra sıra Isveç'in NATO"ya girmesine ge- lecek. Ama daha önce gündem, bu üç temel noktanın dışına çıkanlma- yacak. Vatandaş pakerini benzinciden ala- cak, başkentte üç gün mum yaka- cak, bu kış ülkesinde sıkı bir kar kit- lesel taşımacılıgı felç edecek, üç kı- nk dişle dolaşıp dişçiye gidemeye- cek ve elektrik faturalannı ödeyebil- mek için canı çıkacak, bunlann hep- si gündem dışı. Hele Isveç'in futbol takımı -bu satırlann yazıldığı gün sekizde bir flnallere çıkmıştı- bir de çeyrek finallere ulaşsuı. gündemde başka hiçbirşey olmayacakör. Ülkeler farklı ama, bu durum sızın aklınıza ülkemizi getirmiyor mu? Mutlu insan göç eder mi?Bir parkta arkadaşınızla oturmuş konuşuyorsunuz. Arkadaşuu^. ıçin- de bulunduğu koşullardan şikâyet edi- yor. Yıllarca okumuş ve 30 yaşını as- mış biri olarak artık daha iyi koşul- larda yaşamak istediğini söylüyor. Ya- şam mücadelesinin zorlukla- n. 10 yıl önce önemsenrneyen ba- n maddi olanaklann birdenbire ara- nır olması. Sürekli gelecek için endi- şeienmenin yarattığı güvensizlik duy- gusu. Arkadaşmızın düşünceleri- ni onayhyor ama yaptığınız işin ne kadar çok insanın rüyası olduğunu da hatırlatıyorsunuz. Seyerek yapılan saygın bir işin öne- mi. Üstelik size büyük bir özgür- lük alanı sağlayıp ufkunuzu genişle- tebilen bir iş. Bedeninizle değil, ya- raücı gücünüzle yapngınızbiriş. Oku- dukça daha çok okumanızı gerekti- renbirış. Birbirinizehakverereksür- dürdüğünüz konuşma, sizı mutlu ede- cek bir yöne gitmiyor. Tam bu sıra- da biri sanki olaya müdahale ediyor ve konuşmanın ortasında her ıkinızı de kendinıze getiren, sarsan,tokatla- yan ve de hak ettiğiniz bir darbe ger- çekieşiyor. Gözlerinde biriken yaş- lan zor tutan. korku ve endişeden >ıi- zunünhatlan değişmiş 40 yaşlann- da biradam yanınıza geliyor. Titreyen- dudaklanndan zorlukla şu kelime- lerdökülüyor: "Abi,Türkçckoauştu- ğunuzu duvdum. Btiîazöocegemiden kacoraAtlaııticCifvVgitmenıgefek. Yolparasnçrebilirınjsiniz?" Rolyap- mıyor. Daha önce korkmuş bırini gör- düyseniz farkı anlayabılirsiniz. Ar- kadaşınız "Tabii" diyerek cüzdanını çıkanp birmiktarpara veriyor. Adam NEW YORK ZULAL KALKANDELEV teşekkür ediyor, giderken gözyaşlan- nı tutamıyor. Arkadaşınızla birbirini- ze bakıyor ve soruyorsunuz: "Neydi bu? Adam ağhyordu." Arkadaşınız adamın arkasuıdanfirhyorvebirmik- tar daha para veriyor. "Adantk City bileti 78 dolarmış. En azmdan oraya gidecek para» var* diyor. Kımdi o adam, nereliydi, nıye buraya gelmış- ti, gemiden niye kaçmıştı, bundan sonraki hayatını nasıl sürdürecekti, dihni bile bümediği bir ülkede kim- lerle karşılaşacaktı? Fırsatlar ülkesi Amerika 'yz gerniyle kaçan milyonlar- ca insandan biriydi. Ekonomik ko- şullar, insanlan kendi doğduğu yerler- den ayınyor. Bir insan doğduğu yer- de mutlu ve huzurluysa, neden sevdi- ği insanlardan kopup dünyanın bîrdi- ğer ucuna kaçsın? Birden ıçiniz ezi- liyor. Bu olayı, Türkiye'de yaşamak- la, yabancı bir ülkede yaşamak ara- sında ciddi farklar var. Brj^ant Park yerine Taksim Gezi Parkı 'nda oturuyor olsaydık ve bu olay başımıza gelseydi, bu kadar et- Jdlenirve o adama yardımcı olmakiçin avııı istekle çabalar mıydık? Fakat New York'un göbeğinde, Bryant Park'ta a>iıı dili konuştuğunuz bir adamın çaresizliği, üç kat daha fazla etki yapıyor. New York, buna benzer miryonlarca hikâyeye mekân olan en büyük göçmen kenti. Karşıtüklann mükemmel uyumunun formülü bu şehirde. NewYorkhakkındaki en gü- zel tanımlamalardan birini bir arka- daşımdan duydum. "New r York, bir- liktevitffl azebüyükacı v«ren ama bir türiüa>Tilamadığınızbirs< ı vgili.~ (Bu tarum, göçmenler için geçerii.) Cher, Toronto'yuayağakaldırdı ronto kentinde verdiği muhteşem konserie Kuzey Amerika turnesine başladı. Cher, "Yaşayan Kanıt" adını taşı\ an rurne kapsamında vereceği konserierde kariyeri boyunca $eslendirdiği şarkılardan oluşan bir programla sevenlerinin karşısına çıkacak. (Fotoğraf: REUTERS) Kırmızı don ihbarcısı 11 Eylül saldınsından sonra, New York'ta yaşayar Türkler arasında bir ihbar furyası başladığını yazı- yor gazeteler. Çalışan ve oturma izni olmayan ne ka- dar kişi \arsa, yakın arkadaşlarınca ihbar ediliyoriar- mış. Ortam uygun, ABD hazır herkesten şüpheleni- yorken insan kızdığı. sevmedıği birileri varsa niye ih- baretmesin 0 Ahlakmış, vicdanmış, ne önemi \'ar.. ge- çinız bunlan. Çünkü birçok toplumda olduğugibi bi- zim toplumumuzda da yaygın bir durumdur "jur- nafcüik" ve bu tutumun gerekçesi ilkel bir intikam- cılıktan, firsatçılığa kadar geniş bir nedenler dizisi- ni kapsar. 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde borçlu olduğu arkadaşuıı, borcundan kurtuhnak için '^erö- rtsttir" diye ihbar edenlere bile rastlanmıştırülkemiz- de. Neler yaşanmamıştır ki o dönemlerde. Attilâ &• han bır şiırinde der ya hani, u İhbarlar telefondan te- lefona adar" diye. Ama yine de ihbarcüıkdeyince ak- la hemen Abdülhamid rejımi gelir. Gölgesinden bi- le korkan Abdülhamid öyle bir ihbarcı ağı kurmuş- ru ki, muhbirler akla hayale gelmeyecek konularda senaryolar türetir, bunlarpadişaha ulaştınhr, ihbar sa- hipleri de -jumalleri doğnı olsun ya da olmasın- ih- sanlar alırlardı. Abdülhamid devrildikten sonra sa- rayda arşivlenmiş olan ne kadar ihbar mektubu var- sa hepsi, şimdi soyadını anımsayamıyorum, Asafad- h bir askeri hoca tarafindan tbret adıyla kitaplaştı- nhnıştı. Bu kıtap bende de var, ancak nereye koydu- ğumu anımsayamadığımdan bır türlü bulamadım. Yoksa oradan ne örnekleraktaracaktım. Ama yine ak- lımda kalan bazılan var ki. dönemin jurnal çılgınlı- ğı konusunda bir fikir LONDRA MUSTAFA ERDEMOL DUYURUR İSTEKÖZELBELDE GÜZEL SANATLARIİSESİ (3VIÜZİK) Gümüşyolu Cad. Rasimağa Sok. No: 4 Nakkaştepe, BağlarbaşL'Üsküdar/IST. Tel: (0 216) 495 96 23) - 495 96 24 İSTEK ÖZEL KEMAL ATATÜRK GÜZEL SANATLAR LİSESİ (RESİM) Tarabya Cad. Tarabya/Sanyer/ÎST. Tel: (0212) 262 75 75-262 42 57 Okullanmızın hazırlık sınıflanna "Yetenek Seçme Sınavı" ile İlkögretim okulu mezunlanndan öğrenci almacaktır. Öğrencilerin yeteneklerine göre Burs verilir. Sınıflar 24 kişiliktir. Aday kayıtlan başlamıştır. Yetenek seçme sınavı 25 - 26 Haziran 2002 Salı-Çarşamba günü saat 10.00'da belirtilen okullanmızda yapılacaktır. Veli ve aday öğrencilere duyurulur. Kajıtlar: 01-31 Temmuz 2002 tarihleri arasında yapılacaktır. 2002 - 2003 Öğretim yılı için Okul ücreti: 5.500.000.000 TL + KDV'dir. (KDV %8) Tamamı peşin ödemelerde 31 Temmuz 2002 tarihine kadar %10 indirim yapılacaktır. Taksitli ödemelerde %25 peşin, geri kalan 8 taksitte ödenir. İSTEK İSTANBUL EĞİTİM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Ibrahimağa Mah. Köftüncü Sok. Acıbadem/İSTANBUL Tel: (0 216) 326 34 15 (7 Hat) Faks:(0 216)326 34 31 E-mail: istek(Sistek.org.tr -- Web: www.istek.org.tr ATAMIZIN BAŞLATTIĞI TÜRK RÖNESAJVSIM DEVAM ETTİRECEK NESİLLER YETİŞTİRİR. T.C KÜLTÜR BAKANLIĞI T.C. Kültür Bakanliği himayelerînde gerçekleştirilen 6.Uluslararası Çevre Filmleri Festivali'ne değerli katkıları için T.C. Kültür Bakanlığı'na ve T.C. Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay'a teşekkür ederiz. T U f f t f f E S f N F M A V E A U D I O V I S l l ( l K Ü L T Ü R V A K F 1 Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar... or\e&\r bir tavsiyedir" -"% r ••«İ5İIJ. fte*?' "*t''f" Restorant 4 Hıvu2 cI lub Onent, Arrtık Çağın adalet. sağlık ve banş ıçın buiuşma merkezı olan Orende denıze "sıfır" bınbır yıldızlı bir tatil köyûdur Homeros'un 'dofium yeri "Işıklar Sahılı'nde, Dünyanın atmosfennde oksıjen oranı en yuksek ıkı noktasından bın olan Edremıî Korfezi'nde Zeytm Rıvierası'ndadır. Club Orıenrte. Ege sıüfmde yapı/mış 62 dubleks yapının her daıresı 2-4 veya 4-6 kışılık ajleler için tasarianmış, ıçlerınde duş,WC ve telefon olan odalardan oluşur. Tum kapılar dev bır botamk bahçesıne açılır. Sarıçe bıter, ıncecik kumlu plaj başlar Özurlüler ve engelliler ıçın tümuyie düzayak, vejetaryenler ve diaöetıkler için sorunsuz tatil Günluk doktor vizıtı 14 Haziran • 14 Temmuz 2002 Ksşibaşı YP 32.000.000 TL, 0-12yg? ûcretsJı, (3.)-4.-S.S. kffiler. 16.000.000 TL Club Orient Holiday Resort, Ğrcn-Burhanhe Tel: 0.266.416 53 54"- 416 34 45 • Fa\: 0.266.416 40 26 ŞİŞLİ 3. ASLİYE HUKLK MAHKEMESÎNDEN Dosva No- 2001 43 Davacı -\zime Altan tarafindan Nazım Altan a/e>hıne ıkame edilen boşan- ma davası sonunda. Hızırbey Cadde Gürçıionazı Sokak Sarıgul Kıraathanesı Kadıköy adresınde mukım da\aJı \azırn Altan'a bu adre^ten bahısle teblıgat vapılamadığından \e adresı meçhul oldu- ğundan ılanen teblıgal yapılmasına karar lenlmış olup. mahkememızin 15.5 2002 tanh 2001 43 Esas, 2002 625 sayılı karan ile Ordu. Gülyalı ılçesı. ^'enıköy Mah C 4, H. 6'da nû/usa kavıtlı Hıl- mi kızı Azime Altan ile a\nı hanede nüfijsa kayıtlı e^ı Uğur oğlu Nazım Altan'ın M.K.nın 134 ) maddesi gereğince boşanmalanna karar \ in/miîtır fşbu hükum ozetı ılan tanhınden itıbaren n gün sonra başlamak uzere 15 gün ıçınde temvız edılmedıği takdırde kesın/eşeceği ılanen teblığ olunur 21 5.2002 Basın 36531 verebilir. thbarcının biri, nasıJ gördüğü konusunda bir tek açıkJama biJe yapmadan, Abdülha- mid'e önde gelen pa- şalardan birinin kansı- nın kırmızı don gıydi- _ _ _ ^ ğini ihbaretrrüş. O dö- nemler bir Frenk âdetiydi kırmızı don giymek ve Müslüman bır ülkede hoş karşılanmazdı. Büyük ls- tanbul depreminden sonra yine Abdülhamid'e yapı- lan ihbarlardan biri inanılacakgibi değildi. Ihbara gö- re depremin olduğu gece, birtakım insanlann, Istan- bul'un köprü ve camilerini halatla sarstıklan görii]- müş. Deprem bu yüzden meydana gelmiş. Koca padi- şah bu tür ihbarlara inanmazdı elbette, ama ihbarcı- sına inanmadığının bilinmesıni istemediğinden gös- termelik de olsa soruşturmalar yaptınrdı. Fakat, ba- zı ihbarlarda masum olduğu küçük bir araştınnayla ortaya çıkacakkişileri, uzak bölgelere sürerdi. Vatan- daşın aİdına nasıl bir önlem alacağı gelmezdi tabii. Kaderine boyun eğer, yavaş yavas başlayan rejim karşırj kımıldanmalara ıçten içe destek verirdi belki, hepsi bu. Ama o dönemlerin önemli askerlerinden bi- ri olan Zeki Paşa'nın asılsız ihbarlara karşı aldığı bir önlem vardı ki, o ihbar furyasından ancak öyle ko- runabiürdi. Öıbarcdara fir- sat bırakmadan, kendisiy- le ilgili bilgiieri yine ken- disi verirmiş padişaha. ih- bar konusu olacak ne fa- aliyeti varsa, oturur yazı- ya döker, bir yere ginnesi gerektiği zaman da Ab- dülhamid'in iznini bekler- miş. Korku toplumlann- da herkesin birbirinin, bu arada kendisinin de "aja- nı" ohnasından daha do- ğal ne olabilir? Ama en tuhafı herhalde, durduk yerde, gidip kendisini res- mi makamlara adeta ihbar edercesine göstermek ol- malı. Dinci faaliyetlerin- den ötürü tstiklal Mahke- meleri'nde yargılarup be- raatedenbirTahir'ülMev- le\i vardı. Mahfıl adlı bir dergi çıkarırdı. Beraat et- rikten sonra senkalk mah- kemenin başkanım ziya- ret et ve derginin hükü- metçe nasıl karşılandığını sor. Içenğinde hükümeri rahatsız eden bir şey var- sa kapatabilirmiş dergisi- ni. Mahkeme başkam şu yanıo vermiş: "Çıkan nüs- halan tetkik ediyoruz. Miinderecatında fiçerigin- de) münasebetsiz bir şey görse\dik biz tatfl eder- (fik." Yakın zamanlann en politik ihban da 12 Ey- lül 'de yaşandı. Hani thsan Sabri Çağlayangil adlı ün- lü mü ünlü birdemokrat(!) yok muydu? Işte o, 12 Ey- lülcülere o sıralar Arayış adlı muhalif bir dergi çı- karmakta olan Bülent Ece- vit'i ihbar etmişti. "Oaçık- ça dergi çıkan>or bir şey demryorsunuz" türiinden. Arayuş "ı kısa bir süre son- ra kapattılar. Neyse, her toplumda azımsanmaya- cak sayıda ihbarcı çıkar. Ben bizdeki örnekleri ak- lım yettiğince vermeye ça- lıştım. Bu ihbarcüık işüı- de şanlı birgeçmişimiz ol- duğunu anımsattnak iste- dira Yani ABD'deki Türk- lerle ilgili habere çok ta- kıhnayın. Onlar bir gele- neği sürdürüyoriar sonuç- ta. Ama bakın, hiç değil- se birbirlerini ihbarediyor- larmış, yabancıya birzarar- lan var mı? fflffl Ağaçlarm sMığuıOıi denız görbntusümj çekemedık Ge'ırr gönin Afltik Cagın Kon>entusu Ğrenüeyeralan Club Orient. ujuılararajı sanatctlarm. aıteologfarın n cevrecllerln Bûnflmfialeld Bulusma MefKeziJlr. W-WH club-onent com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear