13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZtRAN 2002 PAZ/ 12 PAZAR KONUGU Rum hükümet sözcüsüMihalis Papapetru, Türkiye 'nin biryol kavşağında olduğunu söyled S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOĞLU leyla.tavsanoglu(fr cumhuriyet.com.tr JCıbrıs 'a çözüm buhmabilecek mi? Milyonlarca dolar değerinde tcevabı olan bir soru bu. Masaya oturan taraflar gerçekten bir ^özüm istiyorlar- mı? Yoksa hâlâ insanları oyalıyorlar, "Çözümsüzlük çözümdür ", siyaseti mi izliyorlar? Ya da birileri eDnlara bu siyaseti izlemelerini mi öğütlüyor? Bu konuda kesin bir İbilgimiz olmasa bile Kıbns, 28 yıldır çok ciddi bir soğuk savaş yaşarken birilerinin bu "defacto " duruma gözyummalan da herhalde anlamlı olsa gerek. Aralık 2001'deKKTC Cumhurbaşkam Denktaş 'la Rum lider Klerides arasındayüz yüze görüşmeler ara bölgede başladığı zaman Denktaş Bey dahil herkes 2002 Haziram 'nda (yani içinde olduğumuz ay - zaman ne de çabuk, göz açıp kapaymcaya kadar geçiyor) mutlaka bir çözüm bulunması gerektiğinde ısrarhydı. Ama haziran geldi, çattı. Şimdi taraflar süreyi aralığa uzatmaktan söz ediyorlar. Eeee? Aralık da gelecek. Sonra bu işi 2003 ün bilmem hangi ayına mı atacağız? Her neyse... Yine Lefkoşa daydım ve bu sefer Rum tarafına doğru Ledra Palas 'u önünden yürüyordum. Yanımda mihmandarım Doksa Psillura, az sonra Kıbns Rum Enformasyon Dairesi 'nin kapısmdan girdik. İkinci katta Kıbns Rum Hükümet Sözcüsü Mihalis Papapetru 'nun bürosu var. Oraya çıktık. Papapetru bizi bekliyor. Yüzü hep güleç. Konuşurken sürekli şakalaşıyormuş gibi bir duruşu var. Ama sözlen hiç de öyle değil. Yine de "karşı taraf'ta Papapetru nun en "güvercin ", en "pozitifgörüşlü"' kişilerden birisi olduğunu söylemek mümkün. Söyleşimizden de zaten bu anlaşılmıyor mu? Fırsatlardan iki ülkede yararlanabilmeli' - Cumhurbaşkam Denktaş, doğrudan ikitigörüşmeler arahkta başladığı zaman hazirana kadar, en geç haziran aymda bir çözüm bulunmasmm zorunlu olduğunu söylemişti. Ama anlaşılan bu zaman sının aralığa kadar uzatıldu.. - Denktaş hâlâ. ICıbns'ın (Rum kesiminin) AB'ye t a m üyeliğini engelleyecek bir şeylerin olacağını umut ediyor. O nedenle de süre hazirandan aralık ayına yayıldı. Denktaş böyfece kendi geleneksel siyasetlerine geri dönüş yaptığnnı kanıtlamış oldu. Hatırlatmm, DenJctaş, Kıbns sorununun 1974'te çözüldüğtinü söylediğinde Ecevit'e hak verdiğini açıklamıştı. Her geçen günün, Sayın Denktaş'a, Kıbns'ın (Rum kesiminin) AB üyeliğine daha da yaklaştırdığını, daha büyük bir güçle anlatacağını diliyorum ve umuyorum. Diliyorum ki Sayın Denktaş, bu hızla geçmekte olan kjsacık zamandan kendisi ve Kıbns Türkieri için yararlanma firsatı çıkanr; Kıbns sorununa bir çözüm bulunmasına ve iki taraftaki Kıbns halkının bir arada AB'ye girmesine yardımcı olur. - Türkiye ve Yunanistan'ın onlarca yıldır Kıbns sorununda rehine tutulmalannın slzce hakhlık payı nedir? - Bu konudaki yanıtun şu olacak. Kıbns sorunu her iki ülkede de hem şoven, hem de milliyetçi çevreler tarafından sonuna kadar kullanıldı. Bunun da amacı her iki ülkenin de aşın milliyetçi cephelere bölünmelerini, sert çatışma ortamlannın yaratılmasını, her iki ulusu ve halklan düşmanlık duygulan ve savaş istekleri içinde tutmayı sağlamaktı. Bu durumun her iki ülkeye de gerçek maliyetleri muazzam olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Şündi iki ülkede çok ufak da olsa yakınlaşma belirtilerini alıyoruz. Bundan yaklaşık üç yıl önce deprem diplomasisi ve yakınlaşma siyaseti yavaş yavaş başladığı zaman inanılmaz firsatlar doğuran inanılmaz sonuçlar almıştık. Umanm bugün geldiğimiz nokta her iki tarafı daha ileri fırsatlar doğurmaya ve kalıcı bir anlayış yerleştirmeye iter. Çünkü bunun yaratacağı fırsatlar ve çıkarlar hiçbir zaman aklımıza, hayalimize bile getiremeyeceğimiz kadar büyük olacaktır. Bundan Kıbns'taki her iki tarafda sonuna kadar yararlanacaktır. zamanla çok $ey değlgtr - Burada şöyle bir saptama yapmamzı sizden isteyeceğim: Sizce Türkiye ve Yunanistan 'ın Kıbns'a tavrı bugün elliyıl öncesinin tavnna benziyor mu, yoksa çok değişiklik var mı? - Tabii ki pek çok şey zaman içinde fazlasıyla değişti. Bu değişimler bütün taraflarda oldu. 50-60 yıl önce Kıbns Rum tarafmdaki, Yunanistan'la birieşme ya da ENOSÎS düşü tümden ve sonsuza dek yok olmuş, silinmiştir. Öte yandan Türk tarafında Kıbns 50-60 yıl önce çok yabancı, ilgiden uzak bir kavramdı. Ama, özellikle ]9 7 4'ten sonra Kıbns, Türkiye için çok farkJı bir anlam kazandı. Umuyorum ve diliyorum ki bir yüzyıldan fazladır iki ulusu ve iki deUeti birbirinden ayıran bir unsur olarak ortaya çıkan Kıbns adası şimdi birleştirici hale gelir. Eger Kıbns için BM Güvenlik Konseyi kararlannı temel alan bir çözüm ohışturacaksak ya da bulacaksak -ki bunlar iki toplumlu. iki bölgeli federasyonu öngörür- bunlar gerçekte Türk tarafinın istediği bir çözüm biçımidir. Böyiece de hepimizi banşçı birgeleceğin beklediğinden hiçbir kuşkumyok. Bçn §u soruyu müzakereler-boyunca TİDİ yetkililere, başta da Sayın Denktaş olmak üzere sordum: TMaye ve Yunanistan arasındaki soğuk sawş sürecinde iki toplumlu, iki bölgeli— fedcrasyon fıkri sizin için kabul edıkbilir nitelikteydi de bugün neden bukadar kabul edilemez? Baz şöyle sesler duydum: Evs de bunu kabul etmekte geç kaldık. Yothayır. Bu bir cevap değil. AB trenibirdaha Kıbns'ta durmaz- KKTC Cumhurbaşkam Rauf Denktaş 'la Rum YönetimiLideri Glafkos Klerides arasın- daki doğrudan görüşmelerde sizce nereye va- rdabilir? - Ben, masa çevresinde yaşananlar ve masa üzerine konulanlardan yola çıkarak bir değerlen- dirme yapacaksam işlerin epeyce zor olduğunu söyleme durumundayım. Şimdiye kadar sizin taraf, yani Sayın Denktaş ve Ankara'nın iki ayn egemen devlet fikrinden vazgeçtığini gösteren hiçbirbelirfi yok. Bunda hâ- lâ çok ısrarlılar. Hâlâ merke- zi hükümet ve merkezi anaya- sa konusunda hiçbir olumlu görüş belirtmiş ya da bu fik- ri kabullenmiş değiller. Bana kalırsa onlann akıllannda baş- ka şeyler ya da başka bir şey var. -Bu başkaşeylerya da şey sizce ne olabilir? - Onlann soruna yakiaşım- lannın temelinde Kıbns'ta, bin Türk, biri Rum iki ayn egemen devletin bulunduğu ve bu iki egemen devletin bir üst oluşuma egemenlik hak- lanndan bazılannı devrede- cekleri var. Denktaş, başlan- gıçta bu üst oluşuma "şemsi- ye" diyordu. Daha sonra bu- na "bir kurum'' adını verdi. Şimdilerde de "bir şey" di- yor. Ama ağzına "devlet'' söz- cüğünü almıyor. Bu anlayışa göre bu "şey" dışanya karşı bu iki egemen devleti temsil edecek. Bizim tarafla ilgili düşünce- lerine gelince... Biz, Rum ta- rafı olarak bir sonuca ulaş- mak için elimizdengeleni ya- panz. Ama birisi ya da biri- leri bir bunalım çıkarma çabası içinde oldukla- nnda da "Ben egemenüğimi alırgiderim, hadi ba- na eyvanah" derim. Işte, hep bu kaygı ve korku- lar canh tutuluyor. Denktaş diyorki: "Anadolu. Kıbns'ı hep denetimialnndarurma- bdır." Ece\it de bir yıi kadar önce mealen şöyle bir şey söylemişti: "Kıbnsb Türkler Kıbns'ta birçözümeevet de- seJer bile Türkiye'nin Kıbns'ta stratejik çıkarla- n,dolavTsnla da oradason sözüsöyleme hakkı var- dır." Bence esas korku ve kaygı budur. Buna karşın, bana göre Türkiye, yıllar sonra Kıbns konusun- da artık bir karar alması zamanının geldiğini dü- şünüyor. - Sizce Türkiye ne gibi bir karar alması ge- rektiğini düşünüyor? - Ben onu bilemem. Ama Türkiye'nin bir yol kavşağında olduğu kesin. Türkiye ya Avrupa yo- lunda ilerleyecek ya da Avrupa'yı unutup şimdi- ki Kıbns politikasında devam edecek. Her ikisi- nin bir arada yürütülmesi olanaksızdır. Çünkü bu iki politika hiçbir şekilde uyuşmaz. Böyiece de Türkiye'nin önünde iki seçenek var. Kocaman bir "evet" mi. yoksa, kocaman bir "hayır" mı diyecek? Türkiye'nin ne yönde karar vereceğini kestiremiyorum. Ama Türk. Yunan ve Kıbns halklannın iyiliği için Türkiye'nin ka- rannın kocaman bir "evef olması için dua edi- yorum. Böyiece de hepimiz geçmişte yaşanan zorluk- ların üstesinden gelebilmek için AB'yi katalizör olarak kullanabilelim. Dolayısıyla hep birlikte dost, iyi komşu, iş ortağı olarak yaşarız ve böl- gemizin çıkarlannı da eşit biçimde paylaşınz. 'Vlzyonuımız AB' - Diyelim ki bunun tamamıyla aksi oldu. O zaman ne olur? - Allah korusun, ama öyle bir şey olursa bizim tarafın tarihte ilk kez eline başka bir seçenek geç- miş olacak. Son 30 yıl içinde sayısını unuttuğum müzakere süreçleri hep başansızlıkla sonuçlan- dı. Bizim tek seçeneğimiz, banşgirişimlerinin yer- lere saçılan döküntülerini toplamak ve bir son- raki banş girişiminin hazırlıklannı yapmaya ça- Iışmaktı. - Şimdiki seçeneğiniz AB üyeliği mi? - Evet. Kesin vizyonumuz bu. Hatta bir Kıbns çözümünden önce seçeneğimiz budur. Bizim ter- cihimiz önce çözüm, sonra da AB üyeliği olma- sına karşın bir çözüme ulaşamazsak kesinlikle AB'ye üve olacağız. Ama bu demek değildir kı Kıbns sorununa çözüm aramaktan vazgeçece- ğiz. Hayır, buna da devam edeceğız. - Siz dediniz ki: "Çözümle ya da çözüm ol- madan Kıbns Rum tarafıAB 'ye üye olacaktır." tyi de, çözüm olmadan Kıbns Rum tarafıAB 'ye üye olursa sizce Türkiye negibi bir tavır sergi- ler? - Türkiye, zaman zaman açıkça, zaman zaman da daha diplomatik bir dille askeri harekâta giri- şebileceği tehdidinde bulunmaktadır. Ama bu tehditlerin, Kıbns'ın (Rum kesimi) AB'ye doğru hareket etmesini engellemesinin mümkün olmadığını da söylemem gerekiyor. Bu, mundan dolayı- belki başka seçeneğimiz kalma- dığından tek başımıza Avrupa trenine atlamak zo- runda kalabiliriz. Sanıyorum, bizim bu hedefimizi Avrupalılar göz- lerinde büyürüyorlar ve Kıbns'ta çok zor. üste- sinden gelinemeyecek bir durumla karşı karşıya kalacaklannı, çok büyük zorluklarla baş etmek gibi birdurum içine düşeceklerini sanıyorlar. Bi- ze göre Türkiye'nin böyle sert bir tepki vermesi son derece uzak bir olasılık. Bana göre Türkiye böyle bir intihar girişimin- MİHALİS PAPAPETRU 1947, Lefkoşa doğumlu. YükseköğreniminiAtina Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladıktan sonra Londra Üniversitesi'ndeyüksek lisansyaptu 1972 'den beriavukatlık mesleğini sürdürüyor. Londra Kıbnslı ÖğrencilerBirliğiBaşkanlığı, "OEFEK" Yönetim Kurulu üyeliği, Lefkoşa Omonia Kulübü GenelSekreterliği, EDON Başkanlığı veKıbns BarolarBirliği Başkanlığı görevlerinde bulundu. 1985'te Kıbns Rum KomünistPartisiAKEL'den milletvekili seçildi, 1990'da sol eğilimli ADİSOKPartisi'nin kuruluşundayer aldı; bupartiden de milletvekili seçildi Partinin daha sonra genelbaşkanhğına dagetinldû 1996'da KED ve ADİSOK partilerinin birleşmesiyle EDİ adını alan partinin genelbaşkan yardımcılığı görevine seçildi Bu kimlikle Utusal Konsey toplantılarma ogünden beri katılıyor. 1999'da hükümet sözcülüğû görevine atandu O zamandan beri bu gorevinidesürdürüyor. biz Kibnshlar için artık milli bir sorun. AB tre- ninin, büyük olasılıkla Kıbns istasyonunda bir da- ha durmayacağını biliyoruz. Bu trene şimdi at- lamazsak belki de bundan sonsuza dek yoksun kalacağımızın da bilincındeyız. Hıç kuşkusuz birleşik birKıbns'ın bu trene at- lamasını istiyoruz. Ama bu mümkün olmazsa - ki çok geç kalmış olmamızdan değil. Türk tara- finın hâlâ çok sert, şahince ve uzlaşrnaz turu- de bulunmaz, kendi halkına. kendi çıkarianna, Av- rupa fırsatını kurban ederek suç işlemez; kendi birjiğini nihai çöküşe götürmez. Öte yandan, düşünün ki Türkiye'de inanılmaz kötü durumda bir ekonomi var. Türk halkı ayak- ta kalabilmek için akıl almaz özverilerde bulu- nuyorve birileri de bu duruma rağmen ülkeyi sa- vaş benzeri bir duruma sürükleyecek? Olacak iş mi? Böyie bir şey ekonomiye indirilmiş son dar- be olur. Bütün bunlann üzerine bir de Türkiye içinden artık banşçı sesler yükseliyor. Bu sesleri sadece sıradan insanlar arasmdan ya da işadamlanndan değil, artık hükümetin içinden de duymaya baş- ladık. - Ya Silahlı Kuvvetler? Onlardan da banşçı sesler duymuyor musunuz? - Evet, çok haklısınız. Esas onlardan duymaya başladık. Bu da beni iyimserliğe iten bir faktör. Son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısm- dan çıkan karan doğrusu pek yorumlayamadım. iç polrtllca malzemesl -DenktaşBey 'eKıbns 'ta çözümyolunda ata- cağı adımlara tam destek verileceği ifade edil- di... - Evet. Yalnız şunu söylemek ve dikkat çekmek istiyorum. Geçmiş MGK toplantılan açıklama- lanyla bunukıyasladığım zaman, arada inanılmaz bir fark olduğunu görebıliyorum. Bu son açıklama son derece ılımlı, son derece genel. Ama burada şuna işaret etmek istiyorum. Sayın Denktaş'a Kıbns'ta bulunacak bir uz- laşma formülü için destek verileceği belirtiliyor. Sayın İsmailCem de adayageldi ve Sayın Denk- taş'ın önerdiği çözüm modeline destek verilece- ğini söyledi. Yine de bazı açıklamalann iç poli- tika malzemesi olarak yapıldığına ben her za- man inanınm. Dolayısıyla da şimdi ben bir şeylerin gerçek- ten değişmekte olması için dualar edip duruyo- rum. -Peki, siz DevletBakanıŞükrüSina Gürel'in pozisyonunu nasıldeğerlendiriyorsunuz? - Sayın Şükrü Sina Gürel, Türkiye'den her za- man duyduğumuz sert, geleneksel. aşın milli- yetçi, aşın muhafazakâr sesi temsil ediyor. Bana göre bu, bugünün gerçekleriyle, başta Türkiye ol- mak üzere, Yunanistan'ın, Kıbns'ın ve öteki ül- kelerin ulusal çıkarlanyla hiçbir şekilde bağdaş- mayan, çağdışı kalmış bir mantık ve yaklaşım- dır. Bütün Avrupa bölgesinde bugün eğilim, mil- liyetçilik unsurunu mümkün olduğunca azalt- maktır. Değil mi ki hepimiz bugünün AB gibi ulu- salcıhküstü bir unsuru benimsiyoruz; ulusal fa- natizm, ulusal nefret bayraklannı yükseltme ça- balannın çağdrşı kaldığını düşünüyorum. Klerides çözüm istiyor' - Bakın, burada açıkça ve dürüstçe bir noktayı konuşmamız lazım. Bugün Kıbns Türk tarafındagörüşmeci olarak hâlâ KKTC Cumhurbaşkam Denktaş Bey ayakta kalmasına karşın Rum tarafında başta Başpiskopos Makarios olmak üzerepek çok lidergeldigeçti. örneğin Spiros Kipriyanu, Yorgo Vasiliu, şimdide Glafkos Klerides... Denktaş Bey'in onlarla geçirdiği müzakereler sürecini de çok iyi anımsıyorum. Ne zaman Rum liderier bir öneri ortaya atsalar Denktaş Beyyakınlaşmış görünür, sonra kabul ettnez, öte yandan da ne zaman Denktaş Bey bir öneri ortaya atsa, onlar uzlaşmaya varırgibiyapıp bunu geriçevirirlerdL. - Evet, doğru. Bunu Kiprfyuuı'nun yaptığını çok iyi biliyorum. Bu oyun çok oynandı. - Makarios özellikle çok oynamadı mı? - Bir noktaya kadar. Ama 1977 üst düzey anlaşmalanndan sonra, hayır. 1977'deki ilk anlaşmadan sonra Başpiskopos Makarios, Kıbns'ta gerçek ve özlü bir uziaşmanın gerekli olduğunu görüp buna inandığı için iki bölgeli, iki toplumlu federasyon kavramını kabul etfi. Şimdi Türk tarafinın önünde gerçek birfirsatvar. Çünkü Klerides gerçekten bir uzlasma, bir çözüm istiyor. Size teminat verebilirim. Klerides gerçek bir uzlaşmaya hazırdır. Ktertdes bırakacak - Duyduğuma görepolitikadan aynlma karanndaymış... - Evet, önümüzdeki aylarda politikayı bırakma karannı verdi. Bundan sonra da bir daha herhangi bir siyasi göreve niçbir zaman aday otmayacak. - Peki, Klerides başkanlık seçimlerinden (Şubat 2003*te yapdacak) önce mi, sonra mı politikayı bırakmaya niyetli? - Yok yok, seçimlerden önce bırakmayacak. Ama seçimlerden sonra politikaya bir daha dönmeme karan çok kesin. Başkanlık seçimlerine kadar olan şu aylarda uzlaşma yolunda adımlar atüırsa her şey, koşullar çok değişir. Aksi halde her şey eskisinden de zorlaşır. Dolayısıyla bugün elimize geçen bufirsatıdeğerlendirmeli ve bir uzlaşma için çok çaba harcamalıyız. - İyi de, iki tarafla ya da ilgili taraflarda böyle bir uzlaşmaya varmak için gerçek bir irade bulunduğunu düşünüyor musunuz? - Sizi temin edebilirim ki Klerides'te bu irade var. Denktaş Bey'de olup olmadığını kendisi kanıtlayacak. Diliyorum ve dua ediyorum ki Denktaş Bey bu iyi niyeti sergilesin. Eğer gerçekten bunu yaparsa göz açıp kapayana kadarKıbns'ta bir uzlaşma, ardından da anlaşmaya vannz. Bu da bütün sıkıntılanmızın sonu anlamına gelir. - Sizce Klerides'in halefı kim olur? - Eğer önümüzdeki birkaç ay içinde bir anlaşma sağlanırsa o zaman cumhurbaşkanhğı seçimleri (şubat ayında yapüacak olan Rum lider seçimleri) birkaç ay ertelenir. Ondan sonda da ılımlı, tarafsız insanlar her iki toplumdan da cumhurbaşkanlığı adaylannı ortaya çıkanrlar. Böyiece de Kıbns'ın gelecekteki gerçek liderleri bulunur. Ama müzakere yoluyla çözüm bulunması çabalan başansızlığa ^^ uğrar, bir kez daha Kıbns'ta umutsuzluk ve çözümsüzlük havası egemen olursa her iki taraftan da aşın milliyetçi unsurlann yine kontrolü ele alacaklan bir ortam doğar. - Peki, o zaman? - Gelecek hiç de parlak olmaz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear