Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ÎA1FA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2002 CUMARTESİ
8 HABERLERIN DEVAMI
G L N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
axak iyi bir seyirci kadar bilgiliyim.
Fıtbol otoritelerinin çoğu zaman göklere çı-
karcığı, nedense aykırı bir yargıyla gözlediğim
Hakan Şükür'ü Kore'dedikkatle izledim.
Bıazilya karşısında etkısizliğinin yanı sıra, Kos-
ta Rıka maçında bir kez Dİsun topa doğru dürüst
vtra-nadı. Gerilere gelip arkadaşlarına yardımcı
olarradı.
Rakıp kalenin önünde kafasına bir top gelsin
vursun gol olsun diye yeJkenli direği gibi bekledi
Vtaçtan sonra herkese bulaştı. Başta takım ar-
kadaşlarına. Pas vermedikleri ıçin gol atamadı-
ğını savladı.
Hakan'ı Çin maçında da izledik. Sağdan sol-
dan onüne gelen. vursundiye başının hemen üs-
tüneatılan paslann hiçbrini kullanamadı.
Mazeretler üretelim, hadi diyelim ki gününde
dejildi.
v
a Tuncay Özkan'ın Milliyet'teki köşesinde
yazdıklarını hangi özüre sığdıracağız?
Takım kaptanlığını din adarnına dönüştüren Ha-
kan Şükür'ün her çeşit otoriteye, eleştiriye, bir çe-
şit oaşkaldınyı andıran hareketlerini nasıl yorum-
layacağız?
Tuncay özkan, Çin maçından önce Hakan Şü-
kür'ün futbolcuları camiye götürmeye, cami yok-
sa Seul'den imam getirterek namaz kıldırmaya
önayak olan eylemlerini ayrıntılarıyla yazdı.
Ankara'dan tık yok. Üstelik neredeyse başken-
tin spordan, sıyasetten önemli isimlerinin hemen
hepsi Kore'lerde; ne ki, bakanlar, milletvekilleri,
şu bu sözüm ola etkili, yetkili Seul'de, takımın ya-
nı başında. Oralardan da tık yok!
Takımı ikiye bölen, takım arkadaşlığını, takım
ruhunu dınsel tercihlere zorlayarak baltalayan
başkaldırıya önayak olan Hakan Şükür hâlâ söz
sahibı, üstelik Şenol Güneş'e göre "değişmez
kaptan"\
Hatta o kadar ki, eleştirileri kıskançlık diye ta-
nımlayan, medyaya çatmaktan adeta zevk aldı-
ğı izlenımini veren Hakan Şükür, takımın tek so-
rumlusu Şenol Güneş'ten de fazla konuşmayı
hak bellemiş.
Sahada ayaklarını konuşturamıyor, ama saha-
da kullanamadığı ayakları yerine AJIah vergisi sal-
dırgan bırdil sahibi, susmak bilmiyor.
Kim bu adam? Neden böyle davranıyor?
Galatasaray'daoynadığıbirzamanlarattığıgol-
lerle bahtı Italya'ya açıldı. llk kez Italya'ya gitme-
den önce uğradıgı, iznini ve tavsiyesini aldığı kim-
di, elbette anımsayacaksınız: Laik cumhuriyet
aleyhine her türlü suçtan DGM'lik, Türkiye kaça-
gı, ABD yönetimine sığıntrtarikatçı ünlü Fethul-
lah Gülen!
Hakan Şükür bilinçli olarak Kore'de milli takı-
ma tarikatçılığı sokuyor.
• • •
Hakan Şükür -gazetelerde yayımlanan deme-
cınde- "Hoca efendiye (Fethullah Gülen'e) Ital-
ya'ya gidip gitmemeyi danıştım. Gitdedi, gidiyo-
rum" diye beyanat vererek futbolculuğunun ya-
nı sıra gerçek kimliğini açıklamıştı.
Zaman zaman cuma namazlanna girerken fo-
toğrafları gazelerde yayımlandı.
Namaza niyaza karışmaya kimsenin hakkı yok.
Laık bir devlette, bireyleri namaz kılmadı diye kı-
namaya hakkımız olmadığı gibi, insanları nama-
za gitmeye zorlamaya ne dinen, ne de sosyal etik
açısından kimsenin hakkı yok.
Üstelik namazı içtenlikle kılan bir kişi için me-
kân da önem taşımıyor. Nerede kılınırsa kılsın,
yeter ki namazda Allah'a yakın olmayı bilsin!
Ama hayır, Seul'de Hakan Şükür namazı soru-
na dönüştürüyor. Sanki isteyen futbolcunun na-
maz kılması engeileniyormuş gibi, topluca cami-
ye gitmek, camı yoksa imamın Seul'den özel
uçaklagetirilmesıni dayatıyor. Bunlara karşın Bre-
zilya'dan kopamamak, Kosta Rika önünde puan
bozgunu yaşanıyor.
Hakan Şükür'ün çenesi durmuyor. Tur atlama-
mızdan sonra, söylediğı tek bir doğru var: "Dini
yönden kimseye baskı yapılamaz!" Ama örnek
yanlış; rakiplerımizın attıkları golden sonra haç
ışareti yapmalanyla "haftada bir dini görevlerini
yerine getirmek istemelerini" kıyaslıyor.
Ve (tabii başta kendisini eleştirenlere) "birta-
kım karanlık kafalılar" diye saldırıyor.
Hıncal Uluç doğru söyledi. "Bu kafadaki insan
kaptan olamaz".
Tabıi, Hıncal'ın dediği gibi, Şenol Güneş "kork-
mazsa!"
KKTC, BM
karannı tanımadı
Haber Merkezi -
KKTC Dışişleri ve Sa-
vunma Bakanhğı, BM
Güvenlik Konseyi'nin
Kıbns'taki BM Banş
Gücü'nün (UNFCYP)
görev süresini 6 ay daha
uzatan karannı, "KK-
TC htikfimetinin, ada-
dakl iki tarafın siyasi
eşitliğini ve ayn ege-
nenliklerini göz ardı
ettiği için geçerli ve
tağlayıcı saymadığı-
m" açıkladı.
Bakanlıktan dün ya-
plan yazılı açıkJamada,
IM Güvenlik Konse-
jı'nin. BM Banş Gü-
cii'nün görev süresini
s5zde "Kıbrıs hükü-
neti"nin nzasıyla uzat-
tğı belirtilerek Güven-
lİc Konseyi'nin, Kıbns
arununun başlangıcın-
can beri yaptığı hatayı
tkrarladığı vurgulandı.
lakanlık açıküamasında
ynca, kararda Rum ta-
Dfının başta Rusya'dan
atın aldığı helikopter-
k olmak üzere, Doğu
Jcdeniz'de ve adada
bnşı tehdit eden silah-
Inma çabalarına yer
•srilmedigine dikkat
ekılerek "Bunun izahı
da mümkün değildir"
denildi.
Dışişleri Bakaniığı da
KKTC açıklamasındaki
hususlan desteklediğini
bildirdi. Dışişleri'nin
açıkiamasında, "BM
Güvenlik Konseyi ta-
rafın dan alınan 1416
sayılı kararda, BM Ba-
nş Gücü'nün görev
süresinin (Kıbrıs hü-
kümetinin) nzasıyla
uzatıldığı belirtilmek
suretiyle, 1963 yılın-
dan bu yana adanın
tümiinü temsil eden ve
iki tarafın ortaklığına
dayanan bir siyasi oto-
ritenin mevcut olma-
dığı gerçeğine aykırı
hareket edildiği" ifade
edildi.
40. görûşme
Öte yandan, KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş ve Rum Yöne-
timi lideri Glafkos Kle-
rides, doğrudan görüş-
meler çerçevesinde ara
bölgede dün 40. görüş-
mesini yaptı. Rauf
Denktaş ve Glafkos
Klerides, 18 Haziran
Salı günü yeniden bir
araya gelecekler.
AB müzakereyi hemenbaşlatmalı
Üniversite öğretim üyeleri, Güney Kıbns da dahil 25 üyeli bir AB'ye
Türkiye'nin katılmasının 'vetolar' nedeniyle zorlaşacağını belirttiler
fstanbul Haber Servisi -
"Devletler Hukuku ve AB
Hukuku Açısından Güney
Kıbns Rum Yönetimi'nin
(GKRY) AB'ye üyeliği ve
Türldye" başlıklı ortak bildi-
ri yayımlayan çeşitli üniversite-
lerin öğretim üyeleri, Türki-
ye'nin AB'ye tam üye olması
durumunda Kıbns sorununun
çözümünde çok önemli açılım-
lar olacağını belirttiler.
Yurtiçi ve yurtdışındaki çe-
şitli üniversitelerde görevli
Prof. Dr. Füsun Arsava, Prof.
Dr. Ferit Hakan Baykal, Prof.
Dr. Jale Civelek, Prof. Dr İz-
zettin Doğan, Prof. Dr. Aslan
Gündüz, Prof. Dr. Yaşar Gür-
büz, Prof. Dr. Haluk Kabaai-
loğiu. Doç. Dr. Turgut Tar-
hanb, Prof. Dr. Rauf Versan,
Yard. Doç. Dr. Murat Tahsin
Yöriing imzalı ortak deklaras-
yonda, GKRY'nin Türkiye'den
önce AB'ye üye olması duru-
munda Türkiye'nin AB üyeli-
ğini çok uzun yıllar veto edeee-
ğinin kesin olduğu \-urgulandi.
"Esasen Kıbrıs Rumlan dı-
şında Baltık cumburiyetle-
rinden ve eski Doğu Bloku ül-
kelerinden 25 üyeli bir AB'ye
Türkiye'nin katılması artik
iyice zorlaşacaktır" denildi.
Ortak deklarasyonda özetle şu
görüşlere yer verildi:
• Bu nedenle Türkiye ile ka-
tılma müzakerelerinin bir an
önce başlatılması ve Türki-
ye'nin üyeliğinin engellenme-
sini önleyecek GKRY üyeliği-
nin ertelenmesi şarttır.
• Kıbns sorununun çözümü
ancak Türkiye'ninAB üyesi ol-
masıyla başlayacak bir süreçle
ortaya çıkar.
• AB takvimleriyle zorlama
çözüme gidilmesi Doğu Akde-
niz'de istikrarsızhğa yol açar.
• AB ve uluslararası hukuk
uzmanlannın Güney Kıbns
Rum Yönetimi'nin AB üyeli-
ğinin ne kadar hukuka uygun
olduğunu belirlemek üzere ta-
rafsız bir heyet oluşturmalan-
nı öneriyoruz.
• AB kurumlan ve üye dev-
letlere Kıbns 'ın hukuki statü-
sünün diğer tüm aday ülkeler-
den farklı olduğunu, egemenli-
ğinin ve bağımsızlığımn mil-
letlerarası anlaşmalarla kısıt-
landığını hatırlatmak isteriz.
• Türkiye söz konusu oldu-
ğunda Kopenhag Kriterleri için
büyük bir hassasiyet gösteren
AB'nin, Kıbns konusunda
"milletlerarası antlaşmalarla
garanti altına alınmış anaya-
sasını ilga eden ve anayasa ve
uluslararası anlaşmalar açı-
sından meşruiyetini kaybet-
miş bir ülkenin üye olabilece-
ğini" ıddia etmesi, AB'nin
üzerine kurulduğu hukukun üs-
tünlügü, hukuk devleti ve ulus-
lararası anlaşmalara saygı gibi
temel ilkelerin de reddi an-
lamına gelmektedir.
Rum lobisi Washington'da
WASHINGTON (AA) -
VVashington'da Başkan George
Bush ile Amerikan Kongre
üyelerini ziyaret eden Kıbns
Rum Kesimi parlamentosu dış
ilişkilerkomitesi başkanı Nikos
Anastasiades başkanlığındaki
bir heyet, Türkiye'nin, son haf-
talarda Kıbns'a 5 bin asker da-
ha gönderdiğini ileri sürdü.
Geçen salı gününden ben
Washington'da temaslarda bu-
lunan Kıbns Rum Kesimi par-
lamento heyetinin başkanı
Anastasiades, Amerikalı yetki-
lilerle görüşmelerinde kendi
tezlerinın haklılığını sa\oınuyor.
Anastasiades, Türkiye'nin, son
haftalarda Kıbrıs'a 5 bin asker
daha gönderdiğini ileri sürdü.
ABD Dışişleri Bakaniığı söz-
cüsü Phil Reeker, bu iddiaya
ilişkin bir soru üzerine, "Eli-
mizde bu yönde bir bilgi yok"
yanıtını verdi ve "Kıbrıs soru-
nuna çözüm bulmak üzere
BM sürecini kuvvetle destek-
leme yönündeki pozisyonu-
muz kesinlikle değişmedi. Biz,
bu sürecin ilerlediğini gör-
mek istiyoruz" dedı. VVashing-
ton'da görüştüğü yetkililere
Türkiye'yi şikâyet eden Anasta-
siades ise Kıbns'ta görüşmele-
rin çıkmaza girdiğini ve Türki-
ye'nin, Kuzey Kıbns'ı işgal et-
mekle tehdit ettiğini ileri sürdü.
Anastasiades. Türkiye'nin za-
ten adada 40 bin askeri olduğu-
nu ve son gönderilen 5 bin as-
kerle bu sayının 45 bine çıktığı-
nı da ileri sürdü. Anastasiades,
Kıbns Rum Kesimi'nin. fede-
rasyon tezini destekleyerek za-
ten çok büyük ödün verdiğini,
ancak KKTC Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş'ın, bağımsızlık-
ta ısrar ettiğini ileri sürdü. Anas-
tasiades, "maruz kaldıkları
tehditlere karşı" Amerikan
yönetiminin, Kongre üyelerinin
dikkatini çekmek ve Kıbns gö-
rüşmelerine daha etkin destek
almak istediklerini kaydederek
"Amerikan yönetiminin daha
fazla şey yapabileceğine ina-
nıyoruz" dedi. Rum Kesimi
heyetinin, Bush ile göriişmesi-
nin yanı sıra, Senato ve Temsil-
ciler Meclisi dış ilişkiler komi-
te ba^kanlan Demokrat Partili
Delavvare Senatörü Joseph Bi-
den ve Cumhuriyetçi Partili II-
linois Millervekili Henry Hyde
ile bir araya geldikleri öğrenil-
di. Heyet a>Tiı zamanda, Dışiş-
leri Bakan Yardımcısı Paula
Dobriansky ile de görüştü.
Bakan Derviş'in çelişkileriI Baştarafı 1. Sayfada
tirdi? Ekonomivi sağlama al-
mak için.Yani hükümetin bu-
nu hiçe sayarak sorumsuzca
davranması da beklenemez.
Ben beklemeyin diyorum. Ye-
ni reformlarla, ekononıi kısa
vadeli siyasal dalgalanmalara
karşı belli bir bağışıklık ka-
zandı" diye konuştu. Başba-
kan'ın sağlığının piyasalan ilgi-
lendirdiğini belirtirken de,
"Herhangi bir ekonomik ge-
leceğin bir insana bağh olma-
ması lazım" görüşünü bildirdi.
9 Haziran: Ekonomistler
Platformu'nun düzenlediği
"Ekonomi Politikalan Zirve-
si"nde, "Büyük bir darbeden
sonra çok zor bir dönem ge-
çirdik, ama Türkiye iyi-kötü
makro ekonomik dengeleri
yeniden onırtabildi" dedi. Bu
sözlerinin ardından "Şu anda
durumun da çok iyi olduğu-
nu iddia edemem.Yani şu an-
da son derece parçalanmış
bir yönetim, bence son dere-
ce kısır çekişmeler içinde
olan bir bürokratik yapı ve
bu yapıyı toparlayacak güçlü
bir eşgüdüm yok" açıklama-
sıyla ekonomide dalgalanma-
ya neden oldu.
10 Haziran: Bakanlar Kuru-
lu'nda Merkez Bankası Başka-
nı Serdengeçti'nin, "Enflas-
yon hedefi mutlaka tutturul-
malı ama büyüme hedefi ih-
mal edilebilir. Zaten büyüme
hedefimiz yok, tahminimiz
var" sözleri üzerine, "Yüzde
3 bir öngörü değil, hedef. Bü-
yüme hedefi de bizim için çok
önemli. Bu bir hükümet poli-
tikası. Bu orandan fedakâruk
yapılamaz" dedi. Ancak 4 O-
y menüsküs ameliyatı oldu
Devlet Bakanı Kemal Derviş. AÜ Tıp Fakültesi fbni Sina
Hastanesi'nde menüsküs ameliyatı oldu. Prof. Dr. Mehnıet
Binnet başkanlığındaki heyetin yaptığı ameliyat 11 dakika
sürdü. Prof. Binnet, \ aralanmanın tenis karşılaşması sırasın-
da oldoğunu sandıkJarını söyledi. Bakan Deniş, gazeteciler
göriintü alırken kendisini gayet iyi hissettiğini belirterek'"Sa-
yın Hocam temizledi. Dostlar, profesörler çok yardımcı ol-
dular. Şu anda tek derdim. bayağı ciddi acıktım. Köfte geti-
receklermiş" dedi. Dün akşam taburcu olan Derviş, yann İs-
tanbul'a gideceğini ve orada iki gün dinleneceğini, pazartesi
günü çabşmalarına başlayacağını bildirdi. (AA)
cak 2002'de TRTl'deki prog-
ramda, büyüme hedefinın büt-
çedeki yüzde 4'lük düzeyinden
niyet mektubunda yüzde 3'e
çekilmesini, "Bizi bağlayan
bir şey değildir. Bağlamasını
da istemiyoruz zaten. Yüzde
3 diye tahmin ediyoruz" diye
açıklamıştı.
11 Haziran: Yazılı açıkla-
mayla, büyümenın hedef oldu-
ğunda ısrar ederken. "Ekono-
mi yönetimi için her iki hedef
de eşdeğerde önceliği haiz
olup, yüzde 35'lik enflasyon
hedefi programın bütünlü-
ğünün bir parçasıdır. Enflas-
yonda hedef yüzde 35'tir, da-
ha altında bir rakam değil-
dir ve bu hedef programın di-
ğer bileşenleriyle rutarlıdır"
dedi.
12 Haziran: Ege Bölgesi Sa-
nayi Odası (EBSO) yetkilileri-
ni kabulünde, enflasyondaki
düşüşün kalıcı olmadığı eleşti-
rilerine hak verirken, "Siyasal
gelişmeler beiirsizu'ğe yol açı-
yor. Uzun vadede belirsizlik
ve dö\izdeki gelişim progra-
ma zarar verebilir" uyansm-
da bulundu. Ecevifin yoklu-
ğunun da piyasalarda belırsiz-
liğe yol açtığını söyledi. Işa-
damlannın motive edici açıkla-
malar istemeleri üzerine de,
"Olmayan şeyi nasıl yapabi-
lirim ki" dedi.
13 Haziran: Köşe yazan
Hasan Cemal'e yaptığı açıkla-
mada. Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli nin AB ve hü-
kümetle ilgıli sözlerinı "Sayin
BahçeU'nin bu sert konuşma-
sı dışanda iyi algılanmadı.
Yalnız dış değil, iç yatırımcı-
lar üzerinde de olumsuz etki
yaptı" diyerek eleştirdı. Aynı
gün Istanbul'da katıldığı top-
lantılarda, enflasyonda ulaşılan
20 yılın en düşük rakamlannın
tam gü\en sağlayacak durum-
da olmadığını belirterek "Bu-
nun sürekli olacağı, düşüş
trendinin devanı edeceği yö-
nünde yeterli güven henüz
vararılamadı" dedi.
Güney Kıbrıs skandalı kabul etti
H Baştarafı 1. Sayfada
Savcısı Carla De Ponte'nin hazırladığı 60
sayfalık rapora da girdi.
Rum kesiminde yayımlanan Politis Ga-
zetesi, "Miloşeviç'in Paralan Çuvalla
Geüyordu" başlığıyla yayımladığı haber-
de, Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan
Miloşeviç'in, kara paralannı Güney de ak-
layan 17 kişinin isminin Yugosla\ya Mer-
kez Bankası'na bildirildiğini yazdı.
Gazete, Güney Kıbns isminin; hem Mi-
loşeviç'in Güney Kıbns'taki offshore şir-
ketlerle taşıdığı paralar, hem de Karadağ
Devlet Başkanı Milo Cuganovıç'in sigara
kaçakçılığmdan kazandığı belirtilen para-
lanyla ilgili olarak bütün Yugoslav gazete-
lerinde yer aldığını yazdı. Gazete, Güney"e
nakitpara taşıyan 17 kişiyle ilgili kaynağın
ve Yugoslav makamlanna bütün belgeleri
sunanın ABD baskılanna dayanamayan
Rum yönetimi olduğunu açıkladı.
Yugoslavya Merkez Bankası, Rum ma-
kamlannın verdiği bilgilere dayanarak
1991 ve 1992'de Yugosla%ya'dan Rum ta-
rafına 34 milyon 200 bin Alman Markı. 8
milyon 400 ABD Dolan, 2 milyon 900 bin
Isviçre Frangı, 96 milyon Italyan Lireti, 2
milyon 200 bin Avustralya Dolan. 10 mil-
yon 500 bin A^turya Şiljni. 630 bin 500
Fransız Frangı, 12 bin 345 Kanada Dolan
ve 438 bin Yugoslav Dinan nakit para ta-
şındığını açıkladı.
Yine Yugoslav Merkez Bankası'na göre
Miloşeviç, Güney Kıbrıs'ta ve diğer ülke-
lerdeki offshore şirketler aracılığıyla 4-6
milyar dolan ülke dışına kaçırdı.
Belçika'nın Le Soir gazetesi, bu yönde-
ki haberlen doğrularken Uluslararası Ceza
Mahkemesi Savcısı Carla Del Ponte'nin ko-
nuyla ilgili 60 sayfalık raporunda, Miloşe-
viç'in paralannın Güney "deki 8 Offshore
şirketınce aklandığını saptadığını yazdı.
Rum basın ve yayın organlan da, 1995-
1998 yılları arasında Larnaka Havaala-
nı'nda görev yapan bazı polis ve gürnrük
memurlarının yaptjklan açıklamalarda,
"haftada 2-3 kez Belgrad'dan Yugoslav
Havayolu uçaklarıyla torbalar dolusu
para geldiğini, bu paraların Yugoslav yet-
kilileri ve Rum yönetimi Halk Bankası
yüksek memurlannca gümrükte sayıl-
dıktan sonra teslim alındığını, Güney'de-
ki off-shore banka yetkilisi Yugoslav-
lar'ın da havaalanına gittiğini" belırttiğı-
ni, bir polis memurunun ise 2-3 kez silahlı
olarak para taşınmasına refakat ettiğini be-
lirttiler.
Konu ile ilgili olarak açıklama yapan,
GKRY Halk Bankası Temsilcisi Kostas Ar-
himandritis ise "bankasının kıyı şirket-
leri ve Yugoslav bankalanyla takaslan-
nın Rum Merkez Bankası'nin onayı al-
tında yapıldığını, bu takasların sadece
kendi bankası değil, Güney'deki diğer
Rum bankalanyla da yapıldığını, banka-
sının 10.000 KL'yi geçen her takas için
Rum Merkez Bankası ve gümrük ma-
kamlarını özel raporlarla bilgilendiril-
diğini" savundu.
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
kendisini şöyle tanımlıyor:
Liberal sosyal demokrat...
Derviş'i değişik boyutlarıyla satırlarsak...
Öncelikle koalisyonun dördüncü ortağı tavrının
devam ettiğini görüyoruz. Zaman zaman öteki or-
taklarla ters düşüyor ama, onlar kendi aralarında
daha derin anlaşmazlıklara sahıp oldukları için,
Derviş'inki KDV kalıyor...
Geçen yıl bugünlerde, Derviş'in ekonomide ya-
pacaklarının şu şekılde adresleneceğini vurgula-
mıştık:
Başarıları hükümete yazılacak, başarısızlıkları
kendisine...
Bu hava devam ediyor. Hükümet ortakları açı-
sından Derviş'in "son kullanma tarihi" henüz dol-
madı.
Mayıs 2001 'de "GüçlüEkonomiye Geçiş"prog-
ramı açıklayan Derviş, o günden bu yana sözünü
ettiği geçişın tarihini sürekli uzatıyor. Önce yaz
ortası dedi, olmadı sonbahar, haydı 2002 başı...
Baktı ki, ne söylerse kabul görüyor, kredisi yük-
sek; şimdi de dalgalı demeçler vermeye başladı.
Artık erken seçim tarihi de onun ilgi sahasına gi-
riyor.
Gündemdeki siyasiler arasında en yüksek kre-
dibiliteye Derviş'in sahip olduğunu görüyoruz.
"Bir hafta önce söylediklehm yanhştı" dese bile,
"Bravo, harbı adam" övgüsü alıyor.
Derviş'in bu göreceli dürüst tutumu, siyasette
tutar mı?
Tutmaz...
Daha doğrusu, Türkiye koşullarında tutmaz...
Bu bağlamda, Müslüman mahallesinde salyan-
goz satılmaz. sözünü şöyle değiştirebiliriz:
Siyaset mahallesinde dürüstlük satılmaz!
Dünya Bankası genleri
Yukarıda aktardığımız zıtlıklara karşın, başkent-
teki siyasi değerlendırmelerin çoğunda Derviş'in
de adı var.
Konuşmaları, sol bir partıde gelecek arayaca-
ğını gösteriyor. Durum böyle olunca gündemde-
ki seçenekler çok fazla değil. Birkaç aydır Der-
viş'in istifa edeceği ve CHP saflarında yer alaca-
ğı konuşuluyor. CHP Genel Başkanı Deniz Bay-
kal'ın Derviş'le kamuoyundan habersiz görüştü-
ğü haberleri de yaygın.
Görünümle kulis bilgileri birleşince, Baykal'ın
Derviş'le çalışmak istediği anlaşılıyor. Baykal'ın
değerlendirmesı şöyle:
"Bu hükümette çalışabileceğimiz arkadaşlar
var..."
Dervış'in "Tek başıma bir siyasi hareketin başı-
na geçemem, ikinci adam olurum" demeci de bu
senaryoya uyuyor.
Derviş'e DSP içinde gelecek var mı?
Var...
DSP, pek çok gelişmeye gebe. Ecevitler, O-
ran'da baş başa verip önümüzdeki döneme iliş-
kin kararlar alıyorlar. Ecevitler'in DSP yorumların-
dan bıri şu:
En örgütlü partı!
Gerçekten de çok doğru. DSP'de parti içi ya-
pıyla, partınin dışa dönük yapısı çok farklı. Ikı ya-
pı birbirinden ayrı olarak, Ecevitler'in anlayışı için-
de çok iyi örgütlenmiş. örneğin, bir milletvekili ili-
nın DSP örgütüne üye olamaz. ll örgütü milletve-
kiline karşı korunmuştur! Milletvekili, partiye oy
getireceği için aday gösterilmiştir, o kadar. Orgü-
tün içinde yer alamaz.
Ecevitler, seçim öncesinde Derviş'in DSP'ye oy
getirecek özellıklennı koruduğuna ınanırlarsa, bu-
günkü "öuz/a^/77a"nınbaşındaki "b" harfi düşer ve
Derviş, bir kadro hareketı olarak DSP içinde yer
alabilir.
Derviş'in ekonomi bilgisi, dürüstlüğü, samimi
konuşması siyaset için olumlu özellikler ama, bir
şey dikkatımizi çekiyor:
Dünya Bankası memuriyetınin gerekleri genle-
rine işlemiş!
ankcum@ttnet.net.tr
Yılmaz seçim
tarihi verdi
ÎZMtR (AA) - Dev-
let Bakanj ve Başbakan
Yardımcısı Mesut Yıl-
maz, Türkiye'nin er-
ken seçime gitmesinin
yaran olacağına inan-
madığını belirterek
"2003 sonbaharı, bir
seçim tarihi olarak
düşünülebilir" dedi.
İzmir'de dün akşam
SKY TV'de yayımla-
nan "Hayatın Nabzı"
programmın konuğu
olan Yılmaz, erken se-
çimle ilgili bir soruyu
yamtlarken, Türki-
ye'nin içinde bulundu-
ğu durumdan çıkış için
en iyi yolun erken se-
çim olacağına inandığı
anda, erken seçim tale-
bini kendisinin günde-
me getireceğini kay-
detti. Yılmaz, "Ama
buna inanmıyorum.
Türkiye nıakul bir
zamanda seçime git-
melidir. Son seçimi ni-
san ayında yaptık. A-
ma istenilen sonuç
ahnamadı. Makul za-
manı.Türkiye için da-
ha gelenekselleşmiş
bir tarih olan 2003 yı-
lı sonbaharı diye dü-
şünüyorum. 2003'ün
ekim veya kasım ayı
bir seçim tarihi ola-
rak düşünülebilir"
diye konuştu.
Seçim ve Siyasi Par-
tiler kanunlan yeniden
düzenlenerek seçime
gidilmesınin uygun
olup olmayacağının so-
ruhnası üzerine de Yıl-
maz, "Her iki kanun-
da da köklü değişik-
likler yapılması için
TBMM'de ortak ira-
de şu an için bulun-
muyor. Uzlaşma sağ-
lanamıyor. fyimser
değilim. Siyaseti hal-
ka daha fazla açacak,
bugünkü sistemin
çarpıklıklarını gide-
recek değişiklikler ol-
ması gerekiyor. Belki
bu konuda bir kon-
sensüs sağlanabilir"
dedi. Seçim barajı ko-
nusuna da değinen Yıl-
maz, yüzde 10'luk ba-
rajın yüksek olduğunu,
Almanya'da bu barajın
yüzde 5, Yunanistan'da
ise yüzde 3 olarak uy-
gulandığmı belirterek
şunlan kaydetti:
"En yüksek barajı
uyguladığımız halde
beklenen faydayı ala-
madık. tstikrarlı bir
Meclis oluşmadı. Bu
barajı adaletli temsil
ışığında yeniden de-
ğerlendirmemiz la-
zım. Bu çerçevede et-
nik partilerin temsil
edileceği endişeleri
var. Biz düzenleme-
mizi seçim ittifakları-
na imkân verecek şe-
kilde yapmabyız. Bu
konuda dahi yasal de-
ğişikliği sağlayacak
uzlaşma yok. Üstelik
seçim tansiyonu da
arttıkça bu daha da
zor olur."