Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SYFA
+
CUMHURİYET 14 HAZİRAN 2002 CUMA
O-LAYLAK olay.gorus@cumhuriyetcom.tr
MUMTAZ SOYSAL
Vardiyasızlık
BÖYLE ülke görulmemiştir: Başbakan has-
talandı mı, bırtelaş, bir kargaşa. Bakanlar Ku-
rulu bir buçuk ay toplanamıyor; toplanınca ki-
min başkanlık edeceği sorun olmakta; borsa
düşüp dolar çı<ıyor. Fırsatçıların spekülasyonu
dursa da ekonomiden sorumlu bakanın çene-
sı durmuyor: 'Istikrarsızlık" sözü en başta onun
di/inde. Basın ve televizyonlar ise bir âlem.
Ciddı bir devlet düzeninde başka türlü olma-
sı gerekmez mıydi?
Vekâlet etme. sıraya girme, sorumluluk yük-
lenme konularının daha uygarca çözülmesi
mümkün değil midir?
Niçin böyle oluyor?
Çünkü, askerlik dışında, partilerden başla-
yıp bütün deviet basamaklarına sıçrayan bir
hastalık var: Ikınci adam yaratmama hastalığı.
Hangı partide, liderin yerine geçici ya da sü-
rekli olarak gelebilecek kışilerin yetiştirilmesi
ıçin bilinçli bir düzenin kuruiduğunu söyleyebi-
'irsiniz?
Genel başkan yardımcılıkları mı?
DSP'de bir tek yardımcı var ve o da zaten ge-
nel başkanla butünleşmiş durumda. Birkaç yar-
dımcının bulunduğu öbür partilerin çoğunda ise
bu mevki, "adı büyük, etkisi küçük" ve Frenk-
lerin "yukanya doğru tasfiye" dedikleri türden
bir pasifleştirmeyeridir; lidenn koftuğuna göz ko-
yabilecek olanlar oraya getırilir, denetim altın-
da tutulup sessizleştirılir; konuşursa, Erkan
Mumcu örneğinde olduğu gıbı, ders olsun di-
ye yükseklerden uçuruma ıtilir. Oysa, ortak ak-
la katkı isteme, görev verme, sınama, yanştır-
ma ve hazırlama yeri olmalıdır.
Genel sekreterlik mi? Aslında, parti yapısını
kavrama bakımından en önemli yerdir; ama ay-
nı zamanda alttan alta partiye egemen olma
tehlikesinı de taşır. Böyle olduğu içindir ki, özel-
lıkle lider devirmede kendilen bu yolu kullanmış
olanlara göre, önemsizleştirilmesi gereken, sı-
radan işler verılen ve adı sanı duyulmamış kişi-
lere sık sık nöbet değiştirtilen bi r yerdir genel sek-
reterlik.
Grup başkanvekillerinden de genel başkana
sadakat talimi ıstenir.
Oysa, askerlikte nöbet, denizcilikte vardiya
denen biryol vardır. En yüksek rutbelilerin
altındaki subaylara, süvari durumuna gelme-
miş kaptanlara belirti yerlerde belirli zaman di-
limleri için görev, sorumluluk ve yetki verilir; in-
sanlar ışbaşında yetiştirilir. Kritik durumlarda
komuta yine en yüksek rütbededir; geminin li-
man girişlerinde süvari yine köprü üstüne çıkar;
ama nöbetlerde ve vardiyalarda yetişmiş bir su-
bay veya zabitan kadrosunun bulunması ordu
ya da gemi için büyük güvencedir.
Ruh sağlığı tam ve içi rahat, hastalanmadan
yaşaması gereken komutan ya da süvari için de.
T.C.
MARMARA ÖNİVERSİTESİ
SÛREKLİ EĞİTİM MERKEZİ
M Ü S E M
SCHOOL OF BUSINESS
ENGLISH
Program, tngilizceyi iş ve yönetim
tenninolojileri ile yoğunlaşarak öğrenmeyi
amaçlayan (banka, şirket v.s. çalışanlan gibi )
kişilere yöneliktir. Program, işletme disiplinleri
olan Muhasebe, Pazarlama, Finansman v.s. gibi
konularla ilgili terminolojik bilgileri içeren
metinlerle bezenmiştir. Aynca, ingilizce olan
MBA programJannm ingilizce proficiency
sınavlarını başararak ana programa katılmak
isteyenler içinde uygundur. Hiç ingilizce
bilmeyenler ve muhtelif seviyelerde bilen kişiler,
programa katılabilirler. Program 4 modül olup, 1
yanyıl 2 modûl içerir. Haftada 12 ders saatidir.
Bir akademik yılda toplam 2 dönem olup, I
dönem 246 ders saatini içermektedir. Her bir
modül bir seviyeyi atlatmaktadır. (Elementary -
Pre.Intermediate-Intermediate ve Upp.Int.)
Programı başan ile tamamlayanlara
ÜNİVERSİTE onaylı sertifıka verilecektir
Ders saatleri: Hafta içi: Pzt.-Çrş.-Cuma 19:15-21:00
Salı-Perş. 19:15-22.00
Haftasonu: Cts.-Pazar 10:00 -15:25
2002 - 2003 VILI AKADEMİK TAKVİMİ
BASLANGIC BİTİS
I.Dönem : H.sonu 01 Eylöl 2002 26Ocak2003
H.içi 02 Eylöl 2002 28 Ocak 2003
II.Dönem: H.sonu 01Mart20O3 19Tem.20O3
H.içi 03 Mart 2003 22 Tem. 2003
Nol: Dönem arast Şubal ayı, yazın ise Temmuz-Ağustos
ayları tatüdir. Alınacak öğrenci saytsı sınırlı olup
sımflar kayıt sırası esas alınarak oluşturulacaktır.
* Seviye tespit sınavı için lülfen randevu alınız.
Kavıt ve Detaylı Bilgi Icin Başvuru Adresi
Marmara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi MÜSEM
Göztepe Kampüsö
8 0216 348 72 57-349 47 32 (Direkt)
8 0216 414 05 45 (Dahiü 1281 - 1282)
0216 349 00 13 (Fax)
Bahçelievler Kampüsü
8 0212 556 10 43-556 80 78
8 0212 507 99 25 (lOhal, tç 1119)
N« Bu iUn Mannıra Oniverjîtts D&KT Sennjyc Ijlttme» Urafından verilnıijtir
Ho§ geldin
ZEYNEPBEBEK
Gözünüz aydın.
Evrim - Sinan OZGÜR
Nurhan - Hüseyin
ERLER
09.06.2002 - Ankara
Cumlıuriyet Ankara Biiro Çalışanlan
Küreselleşme...
Prof. Dr. Rauf HAZNEDAR
K
apitalizm, kendi di-
namıkleri içinde
1970'lerde "çoku-
hıslu şirkeüer"i ya-
ratc. Sermaye biriki-
minin çok arttığı bu sürec. tekno-
lojideki art ardapatlamalarla iç içe
olarak 1980'lerden sonra daha da
ivme kazandı. Yirminci yüzyıhn
ilk yansında Kııantum Fiziği, ıkın-
ci yansında da DNA Biyolojisi do-
layısıyla biyoteknolojideki ilerle-
meler sermaye ve teknolojinin ye-
niden yapılanmasım gerektirdi.
Büimsel teknolojik devrimin so-
nucu olarak eski üreüm ve işleyiş
kalıplan aşılmış, dünyayı yalnızca
tek pazargibi algılayan dev birkü-
resel sermaye ortaya çıkmıştı. fld
kutuplu dünya dengesinin giderek
zayıflaması ve 1989'da Doğu Blo-
kn'nun tümüyle yıkılmasıyla. ken-
disine bir engel tanımayan bu dev
uluslararası sermaye. birçığgibi bü-
yüyüp yuvarlanarak bütün sınırla-
n zorlamaya ve aşmaya başladı.
Artık küreselleşen sermayeyi diz-
ginleyecek güç bugün için kalma-
mış gibi görünmektedir. 1990'lar-
dan sonra tüm dünya ticareti, ku-
rallan (ya da kuralsızuklan) ve iş-
leyişi ile sermaye tümüyle özgür-
leştiren bir yapıya kavuştunılmuş,
Uruguaygörüşmeleri ile bütün dün-
ya küreselleşen sermaye önünde
diz çökmüştür Artık ne sosyalist
blok kalmışnr ne de ulusal ekono-
miler. Küreselleşme, kendi siyasal
ve yönetsel anlayışına uygun yapı-
lan dayatmakta gecikmemiş, büyük
birimler parçalanrmş, Sovyetler
Birliği ve Yugoslavya ortadan kalk-
mıştır. Sonuç olarak ekonomik
olaylann akışı ve kararlar, ulusal ya
da yerel güçlerin denetimınden çik-
mış, tümüyle küreselleşmiş serma-
yece belırlenir olmuştur.
Küreselleşmenin oluşumu ve ge-
lişimi içinde, özelleştirme; ideolo-
jik, siyasal ve stratejik olarak özel
bir önem taşır. Bu şeküde birçok
kamu işletmesini içeren çok önem-
li bir sermaye birUdmisermavenın
tabana, topluma yayılması, verim-
lıliğin artması gibi gerekçelerle
özelleştirümiştir.
Bir bakıma özelleştirme, küre-
sefleşmenin kıbcı obnuş,üretimden
başla> arak her türlü ekonomik iş-
ieyiş ve etkinMk küresel sermaye-
nin denetimine ve efine geçmiştir.
Çevre ülkelerindela ekonomik et-
kınliklerin kazancı da böylece mer-
keze transfer edilmektedir. Küre-
sel sermayenin, kendinden küçük-
lere toleransı ve göz yumması söz
konusu değildir, kazançlar kendi-
ne dönecektir. Küresel sermaye-
nin gözii, yalnızca üretimden do-
ğan kazanç değildir. tktisadi ağuı
en uç noktalarına değin bütün ge-
lir kapılan denetimlerine geçmiş-
tir. Hizmet sektörü bile onlann elin-
dedir. Bankalar ve finans sektörü
de giderek ellerine geçmektedir.
Bu süreçte merkez ülkelerin elin-
de muazzam bir mali sermaye bi-
rikimi oluşmuş, alaşkanlığı yüksek
sermaye ile çevre ülke ekonomıle-
n ve dolayısıyla dünya ekonomisi
merkezm yüksek kazanç hedefı
doğrultusunda biçımlendirilmiş ve
yönlendirilmiştir. Zaten Dünya
Bankası Türkiye'ye yıllardan beri
çobanlık. sütçülük, çiftçiük ve tu-
riznıle uğraşmavı önermektedir.
Geri kalan asıl üretim onlar tara-
fmdan yapılacaktır ve dünyanın
yükselen 10 pazanndan biri ılan
edılen Türkiye'ye ürettikkrini sa-
tacaidardo: Ozelleştkme, çevTe ül-
kelerde bu ülkelerin öylesine zara-
nna işlemiştir ki, özelleştirüen bi-
rimlerinüretim yapmasına bile ola-
nak tanınmamış, fabrikalar kapa-
nlmışür. Böylece özelleştirme ile
çokuluslu şirketler merkezde üre-
tileni çevTeye ihraç etme, daha da
büyüme ve kazançlannı arttırma
olanağım ele geçirmişlerdir.
Küreselleşmeyi anlarnayaçahşır-
ken nerede durduğumuzönemlidir.
Sermayeye sahip, onu kullanan ve
küreselleşen tarafta yada ülkede mi-
siniz? Yoksa bir türlü küreselleşe-
meyen tarafta, geri kalmış bir ül-
kede sermayenin sizi ezdiği yanda
mı?
Küreselleşme, çevre ülkelerin-
de, yoksul halklarda ve genel ola-
rak geniş emekçi kitlelerde yok-
sulluğu arttırdığına göre, bu gidi-
şi durdurmak mümkün müdür?
Küreselleşmeye direnilebilir mi?
Ya da küreselleşmeye karşı olmak
bir anlam taşır mı? Küreselleşme
kapitalist sermaye birikiminin ile-
ri bir aşamasında ulaşüan bir ge-
hşme şekhdır. Bilimsel-teknolojik
devrimin ivme kazanması, ilerle-
melerin üretime yansunası serma-
yenin yeni ve bir üst düzeyde ör-
gütlenerek küreselleşmesi sonucu-
nu doğurmuştur. Küreselleşen ser-
maye siyasi güçleri de, devletleri
de amk kontrol edebilmekte, kısa-
cadünyayı yönetmektedir. Istenme-
yen yanı, zayıflarm ezilmesi ve
sosyal devletin ortadan kalkması-
dır. Küreselleşme ne Çin Seddi ne
de Berlin Duvan'nı dinlemekte-
dir. Durdurulamamaktadır. Dur-
durulamadığinı herkes görmüştür.
Aksıne küreselleşme, duvarlan or-
tadan kaldırmışür. Duvann ötesin-
dekiler de kısım kısım küresel güç-
lerin eüne geçmektedir. Küreselleş-
meye uyum sağlamanın mekaniz-
malan ve koşullan yaratılamazsa
bütün kurumlar, ülkeler, dünya ve
insanlık vahşi kapitalizmden son-
ra vahşi küreselleşmeyi yaşayacak-
tır. "Tek küre, tek gezegen, tek va-
tandaşkk" düşüncesı gerçek olacak,
ama ne yazık ki dünya vatandaşı
kimliği yalnızca ufak bir mutlu
azınlığın ehnde bulunacaknr. Bu sü-
reç öteden beri kuzey-güney çeliş-
kisi olarak bilınen gelirler arasın-
daki uçurumu en yüksek düzeye çı-
karmışnrve ufak azınlık dışında ka-
lan geniştoplumtabakalan, ağır top-
lumsal-ıknsadi çöküntüyle karşılaş-
maktadu1
.
Geriye küreselleşmeye uyum
sağlamak kahyor. Bireylerin, ku-
rumlann, ülkelerin bilgi, beceri,
teknoloji ve ekonomilerinı gelişti-
rerek örgütlenmelen gerekıyor. Tek
tekkişi ve kurumlanngücüyetmez.
Tüm ulusal güçlerin ulusal plat-
formda birleşmesi bir seçenek ola-
bihr. Ancak ulus devlet, düzenle-
yici, planlayıcı, üretıci güçleri ge-
liştirici bir ortam ve çerçeveyi sağ-
layabilir. Küreselleşmenin yıkıcı
etkilennden koruyabüir. Ulus dev-
let şemsiyesi altında belli bir güce
erişmeli, bilımden güç alarak bir-
takım ekonomik-teknolojik koor-
dinatlan yakalamahyız. Küreselle-
şen dünyada yutuhnamanın, yıkü-
mamanın, ayakta kalıp uyum sağ-
lamanın yolu üretm güçlennin bil-
gi ve teknoloji düzeyini yükseltmek-
ten geçiyor.
AB'ye Sağduyu ile Yaklaşmalı...
Dr. Hasan ILERİ Araştırmacı yazar
T
ürkiye gündemini uzun sü- AB'ninbugüne değinbizediplo-
redir AB konusu meşgul edi- matik dille söylediklerini yalın söy-
yor. Başlangıçta AB. tartış-
masız tek yol. tek doğru, tek seçe-
nek olarak ileri sürüldü. Şimdi de
büyük çapta öyle ileri sürülüyor,
öyle gösterilmek isteniyor. AB (Av-
rupa Birliği) karşıtı yaklaşımlann
"Türkiye'yi yalnızhğa iten felaket
senaryx)lan'' olarak nitelendirildiği
bir dönem içinde bulunuyoruz. Top>-
lumun büviik çoğunluğunun AB
yandaşı olduğu, her fırsatta ve her
düzeyde belirli çe\Teier tarafından
vüksek sesle belirtilivor.
leme dönüştürürsek. şu y'ahn dile ge-
tirişle karşılaşırız:
- Kıbns'ı Yunanistan'a verin.
- Ege Denizi'ndeki her türlü an-
laşmazlığı Yunanistan'ın istediği
biçimde çözün, yani Ege Denizi'ni
Yunanistan"a bırakın.
- Güneydoğu'da Diyarbakır mer-
kezli. Ankara'dan ayn özerk bir yö-
netıme vıze verin.
- Devlet okullannda Türkçe dışın-
da Kürtçeyi anadil kabul ederek bu-
nun gereğini yapın.
- Idamı kaldınn, yani Apo'yu as-
mayın.
- Ermeni soykınmını kabul edin.
Bu kabulün arkasından ne gelirse
onu da kabul etmeye hazırlıklı olun.
Bu yalın söylemlerden anlaşıla-
cağı gibi, Türkiye her yönüyle de-
ğişecek başka bir Türkiye olacak-
tır. Istenen başka bir Türkiye'dir.
Milli Güvenlik Kurulu (MGK)
Genel Sekreteri'nin AB ile ilgili
sözleri geniş yankı yaptı. Genel sek-
reter Iran ve Rusya ile yakınlaşma
yaklaşımını belinirken. Iran ve Rus-
ya'nın durumunu. bu iki ülkenin
bize ve dünyaya bakışını bihniyor
mu? Bihnemesi olanaklı mıdır? El-
bette hayır. Ama gözden kaçırdığı-
mız bir özellik var: Genel sekrete-
rin bu belirtmelerinden birkaç haf-
ta önce Rus Genelkurmay Başkanı
Türkiye'yi ziyaret etti ve bir anlaş-
ma imzalandı.
Türkiye"de kimi çe\Teler AB'yi
put yaparken, kimi çevTeler de sağ-
duyu (aklı selim) ile konuya baka-
rak AB'yi tek seçenek olmaktan çı-
karmak istiyor.
Bu olgu, gönül şenlendiricidir,
sevindiricidir. AB putu ile Türkiye'yi
başka bir Türkiye konumuna getir-
meye kimsenin gücü yetmeyecek-
tir. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel-
leri sağlam atılmıştır.
"ftir Mozart ^ahdjpri, Tarihi mekanda bir kez daha ûnlü soprano Eva Lind ile sahnebivor
Cemal Reşit Rey
Müzik Dosüan Demeği /
Cemal Reşit Rey
Friends of Music Association
Istanbul Büyükşehir Belediyesi
CRR Opera Orkestrası ve Korosu
22 Haziran
2002
Saat: 21.30
Yer: Yıldız Sarayı/Palace
Genet Sanat Yönetmeni: Arda Aydoğan
W. A. Mozart
Saraydan Kız Kaçırma
Die Entführung aus dem Serail"
CRR Opera Orkestrası ve Korosu /
CRR Opera Orchestra andChorus
Gtnd Suat TOHteeni' Gtneml Artiaic Dirtcutr: Arda AYDOĞAN
"Opera 3 Perde
Davetiye temini için
Cemal Reşit Rey Konser Salonu Gişesi
0212 232 9830
T.C KİILTÜR BAKANLlCl
5e/
Rengim Gökmen
(Devlet Sanatçısı)
Rejisör
Aytaç Manizade
Kostüm
Sevda Aksakoğlu
Koro 5e//
Çlçek Kurra Kanter
Işık
MOfit özbek
Korrepetitör ve $ef Yrd.
Mahlr Cetiz
Korrepetitör
Gülden GÖkfen
Prodllksıyon Sorumlusu
Ferlde Akpınar
Constanze
Eva Lind
Belmonte
Levent GOndüz
Osmln
Attlla Manlzade
(Devlet Sanotçısı)
Blondchen
Asb Ayan
Pedrillo
Arl Edirne
Selim Paso
Herbert Hanko
İ'iSVİÇHHASTANBİ
Cumhuriyef
THERITZ-CARI.TON'
KAYAOĞLU BAKIRCILIK SAN. VE TİC
PENCERE
Küreselleşme
Çağında Solculuk...
28 Ağustos 1789 günü, Fransız Kurucu Mecli-
si'nde başkanın kürsüsüne göre solda oturan mil-
letvekilleri 1818'de Karl Marks'ın doğacağını bil-
miyorlardı; ama, kralın vetosuna karşı çıktılar...
Bu milletvekilleri "so/cü"diyeanıldılar;Cumhu-
riyetçiliğe sanldılar...
Sol Marks'ın marifeti değil..
"Aydınlanma"r\\n ürünüL
Siyasal yaşamda "sol" kavramı, önce eşitlik ve
özgürlükle özdeşleşti..
Sonra sosyal adaletle!..
Solculuk. özgürlük ve eşitlikten yana olmak,
ezileni ve sömürüleni savunmaktır.
Yaşadığımız dünyada küreselleşme yaşanırken
sola yerden göğe dek gerek var...
•
Neden mi?..
Dahadün, ÜmrtZileli. köşesinde bu nedeni an-
hasıyla minhasıyla özerledi:
• Dünyada 815 milyon kişi açlıkla savaşıyor; bu-
nun 300 milyonu çocuk... Her4 saniyede bir in-
san açlıktan ölüyor...
• Dünya üzerinde tam 3 milyarinsan (dünya nü-
fusunun yansı) günde iki dolann altında birgelir-
le yaşamaya çabalıyor...
• Biheşmiş Milletler verilerine göre, 1990 yılın-
da en yoksul ülkelergrubunda 36 ülke varken 2000
yılında bu sayı 48'e yükseldi.
• Dünyadaki en zengin 200 kişinin toplam ser-
veti 2.5 milyar insanın toplam servetini aşıyor...
• Dünya Bankası verilenne göre, dünya nüfu-
sunun yarısından fazlasını oluşturan yoksul ülke-
lerin milli gelirleri toplamı, dünya toplamının yüz-
de 6'sını oluşturuyor.
• Buna karşılık dünya nüfusunun 6'da birini
oluşturan gelişmiş ülkeler dünya zenginliklerinin
yüzde 80'inden fazlasını alıyor!..
Lafı fazla uzatmaya gerek yok, meraklısı Ümit
Zileli'nin yazısını zaten okumuştur; üstelik küre-
selleşme sürecinde, 10 yıllık dönem sonunda, bu-
gün varılan yerin ıcığını cıcığını vurgulayan yayın-
lar gün geçtikçe çoğa'ıyor; acı gerçek kör kör par-
mağım gözüne ortada!..
Solculuğun her zamankinden daha çok gerek-
li olduğu tartışmasız...
•
AB bu işin neresinde?..
Çok yazdık, AB kendi içinde demokrasi huku-
kuna bağlı bir uygarlık bütünleşmesi...
Paranın tura yüzü bu!..
AB küreselleşme sürecinde, ister istemez, dı-
şa dönük yüzüyle emperyalist sisteme oturuyor...
Paranın yazı yüzü bu!..
Bırakın AB'yi bir yana, bugün gezegenimizde sis-
tem dışında bir ülke yoktur; ama, kimileri sömü-
rülüyor, kimileri sömürüyor, fark bu!..
Çağdaş insan -insanlaşmak yolunda- hangi ül-
kede, hangi kıtada, hangi örgütsel kapsamda ya-
şarsa yaşasın, gezegensel uygarlık bilinciyle bu
sistemin karşısına çıkar; en azından sistemi iyi-
leştirmeye çabalar; sömürüden doğan acı sonuç-
lan göğüsleyecek sosyal önlemler alınmasına ça-
lışır.
Solculuk budur!..
•
Solculuk ne etnikçiliktir..
Nededinciliktir..
Dincilik ya da etnikçilik yapan, bilesiniz ki sol-
cu değildir!..
Anadolu'da etnikçilik yapan, Kürttere; dincilik ya-
pan, Müslümanlara kötülük ediyordemektir...
Solculuğun özü alınterine dönük beyinterinin
pusulasında yazılıdır.
TÜRK AYDINTNIN KİTABI
ULUSAL SORUNLAR VE
DEMOKRATtK ÇÖZÜM YOLLARI
Mümtaz Soysat Gülten Kazgan. Korkut Boratav Yakup
Kepenek, Erol Manisah, Sina Akşin, A. Taner Kışlalı.
Alpaslan Işıklu Oğuz Oyan, Y. Güngör Özden. Keıtıal
Küıçdaroğlu, Anıl Çeçen, Bırsen Gökçe, Izzettın Önder,
Öztin Akgüç, Yalçın Acar, llhan Azkan.
SİZIN İÇİN YAZDILAR
Derleyen: Dr. îlhan Azkan
Tarihsel ve güncd değertendirme: Ö. Akgûç.
EkoDomik açıdan değerlendirme: G Kazgan. Y. Kepenek. 1. Önder.
0 0>an
Siyjsa) \e Toptumsal AçKİan Değerleodirme: M Soysal, S Akşın,
B. Gökçe. K. Boraıav
Yeni Ekonomik Düzen. llm-Devlet Kjnramı \« OzeUeştirme:
G. Kazgan. K. Boratav
Sürdürülen Ekooomik Poötikanın Olası Sonuçlan: G. Kazgan,
1 Önder
Kematiznı ve Toplumsal - Ekonomik Sistemkr İçindeki Yeri:
A. Işıklı. A Taner Kışlalı. t Azkan.
Gdişraemiş \v Geü^nekte Olan İlketerde Liberal Mtikalann
Çözümsüzlfiğü: G. Kazgan.
Ekonomik Sistemler .Arasmda Sentez Kuranu: A Taner Kışlalı,
1. .Azkan.
flke Ekonomisinin \enkten \aptlandınlması: G. Kazgan, t. Önder.
Ö Akgüç. Y Acar. K Kılıçdaroğlu.
Kitiesel Eğitim >e Deınokratikjeşm«: A Çeçen.
Anasasa Sorunlan: \. Güngör Ozden.
Huslararası Ilişkflen Erol Manisak A. Çeçen.
Istanbul Cumlıur>« Kıtap Kulûbu ve seçk.n kıtapçılarda.
Ankara; Imge. Seçkm \e dığer luupevlennje
lzmıi' \ avnz, Bılım. lletışjn ı e dıger Lapeı lennde.
Posta :1e seme- Ehn Kıtape^ (Bnrsaı. Tel 10 224) 220 16 7
2. Fafe (0 224) 223 04 37
Eden. İ2 5M.0OOTL
Aramıza
hoş geldin
tskender, Bircan, Görkem
CANSEVER
10.06.2002 - Ankara