Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
+
CUMHURİYET 4 MAYIS 2002 CUMARTESİ
OLAYLAK V-CJ olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Yasamada Çüpüklük
ASLINDA ıze\ aftan hiç farkı olmayan ve
Cumhurbaşkanı'nca geri çevrilen son "şartlı sa-
lıverme" yasasının görüşülmesi sırasında Ko-
misyon Başkanı'nın söyfedikleri ilginçtır. Sayın
Tayan, "Bu öönem, Meclis'e geri dönen yasa
sayısının enyüJcsek olduğu dönemdir" demiş-
ö.
Hertialde, Cumhurbaşkanı'nca gönderilen-
terte birlikte Anayasa Mahkemesi'nce aykırı bu-
lunan yasalan d a kastetmekteydi.
Bu niçin boyte?
Üzerinde biraz durmaya değer.
Her şeyden önce, parti disiplininin en işleme-
mesi gerelcen konularda işletildiğini ve bir
kısmı hukukçuolan milletvekillerinin sakat gör-
dükleri tasanlara bile olumlu oy vermek zorun-
da kaldıklannı belirtmek gerek.
Ne gibi konulardır parti disiplininin işlememe-
si gereken konular?
Parlamerrtdu demokrasinin ve parlamenter sis-
temin beşiği sayılan Ingiltere'de parti disiplini-
ne ne kadar önem verildiği hep bilinir. öyle ki,
genellikle, sıra oyiamaya geldiğinde iktidar ve
muhalefet milletvekillerinin parti çizgisine uy-
gun oy kullanmalan için en olmadık yöntemler
bile ayıp sayılmaz. örneğin, oylann kullanılışın-
da ve sayılışında şaşma olmasın diye, lehte ve
aleyhte olanlann farklı kapılardan kuliseçıkma-
lan, çıkarken de ağıl kapısında koyun sayarca-
sına sayılmalan Avam Kamarası'nın ilginç uy-
gulamalan ndandır.
Bazı konular hariç: Idam cezasının kaldınlıp
kaldınlmaması gibi "vicdan" işi olarak görülen
konularda parti disiplini işletilmez.
Türkiye'de de, adı ne olursa olsun, af ya da
şartlı salıverme tasanlannda da böyle davranıl-
ması doğru olmaz mıydı?
Ikincisi, yasa yapmada sistemin olanaklan so-
nuna kadar kullanılmıyor.
Tasan taslaklanmn Danıştay'a gönderilip orada-
ki Birinci Daire'nin incelemesinden geçirilmesi
bu olanakJardar» biri. Nedense, hükümetler bu
yola pek başvurmamakta ve bakanlıklar içinde-
ki hukukçulara güvenmeyi yeğlemekte. Onlann
neölçüdeetkiliolabildikleriise, bakanlann hoş-
görü ve sağduyu sahibi olmalanna bağlıdır.
• "|çüncüsü, hukukgibi inatlaşmanınhiçolma-
\J ması gereken bir alanda müthiş inatlaşma-
lar olmakta.
En belirgin örnek, şımdiki Adalet Bakanı. Sa-
yın Bakan, uzmanlığına girmeyen konularda bi-
le "dediğim dedik" yaklaşımını bir türtü bıraka-
mıyor.
Sonuç, çoğu zaman, "bakanızorduruma dû-
şûrmeme" dayanışması uğruna hükümetlerin zor
duruma düşmesi ya da son olayda olduğu gi-
bi, koalisyon yapısından gereksiz çatırtı sesle-
rinin gelmesidir.
Bir Kış Günü Anımsadıklanm...
Prof. Dr. NecdetADABAĞ DTCFDekam
K
ış günüydü. Karya-
ğıyordu hem de la-
pa lapa. Bnıno Ta-
ufun binası
(DTCF), içindeki
aydınlığı sakjayarak yavaş yavaş
karaıüığa gömülüyordu. Etraita çıt
yokgibiydi. Ön bahçeye düşenkar-
dan ötürü hep böyle olurdu. Yol-
dan geçen arabalann gürültüsü de
olmasa mutlak bir sessizlik yaşa-
nırdı. Bnıno Taut, bu binayı tasar-
larken günün birinde bu yerın bu
kadarkalabalık olacağuu, yakının-
daki köprü altında bu denJi keş-
mekeş yaşanacağıru ve yine köp-
rü alnna yerli yersiz düşünülmeden
oturtulan sebil çeşmesinin sulan-
nın kışın donacağını, yazın yaya-
lara geçit vermeyeceğini düşüne-
mezdı.
Radyomdan kulağuna ulaşan gi-
tar konçertosunun ezgileri yüreği-
mi aydınlatıyor, o yerde, o odada
olmaktan bir kez daha coşkulanı-
yordum. O gün içım içime sığmı-
yordu: Gefecekgünlerdeyapacağ»-
mız şenUk izkncesi önümde duru-
yordu. Yavaş yavaş hazırlanmaya
başladım veradyomundüğmesinı
kapattım. Çıktım
Fakültemin önünde özel olarak
beni bekliyorlarmış gibi bir grup
ögrenciyle karşılaştım. Kendile-
riyle fotoğraf çektirmemi ıstedı-
ler. Kırmadım. On bahçerun tam or-
tasında kann altında durup poz ver-
dik. Çokgüzeldi. Yanımdaîa genç-
lik sıcaklığı beni çok uzaklara gö-
tûrdü. Fotoğraf çekilmiş, tam ora-
dan aynlmak üzereydim ki içle-
rinden biri, bir kız öğrenci bana
"Hocam bizûn dersKkte Atafürk
posteri yok" dedı, "oraya bir Ata-
türkportreâ astırmaıuz olanakh
nu" diye sordu. Demek Ja bir ikı
dersliği unutmuşuz...
Arabaya binmedim... Kann yu-
muşaklığı üstünde yürümeyi yeğ-
ledim. Köprü alü gündüzden çok
farklı birgörünüm sunuyordu. Gün-
düzden çok daha kalabalık bir in-
san seli vardı. Adım atacak yer
yoktu seyyar satıcılann arabala-
nndan ötürü. Ülkenin her yerinde
bu görünüm... Ankara'nın göbeğin-
de; Bnıno Taut'un binasının dibin-
de. Ekmek kavgası her yerde...
Uhı Önder, Sevgüi Atâitürk, Bnı-
no Taut'a bu güzel binanın tasan-
mını yapmasını söylediğinde kafa-
suıdakıru uygulamaya koymak tut-
kusunu taşıyordu içınde. Ulkü, il-
ke ve devrimlerinin en temel hede-
fi yenihkti. Yenilıkher anlamda ve
her alanda olmalıydı ama en çok
kafaca ohnalıydı; kafanın, anlayı-
şın değişmesi yolunda ohnalıydı
yenilik. Bir yazımda yazdığım -
ama burada yeniden yazıhnasuıda
yarar umduğum- bir savımı yine-
lemek ısterim: Ulu önder Ata-
türk'ün yazı devrimiyle getirmek
istediğnii salt bir biçimsel kaygı
olarak görmemek gerekır. Ha sağ-
dan sola yazmak, ha soldan sağa
doğru yazmak. Aralannda pek fark
ohnayabilir biçimsel yönden. Oy-
sa bu biçimsel görünümün arkasın-
da öze dönük bir değışikliğın işa-
retleri vardı. O da kafanın değış-
mesi gerektiğine işaret etmış ol-
masıydı. Haksız değildi, kafa de-
ğişmediği sürece hiçbir şeyin de-
ğişmesinin olanaklı olmadığını bi-
liyordu ve sürekli insanlan çağcıl
düşünmeye çağınyordu. Bağnaz-
hktan, kara düsainceden, yozluktan,
içtensizlikten soyutlanmanın baş-
ka bir yolunun ohnadığını çok iyi
bihyordu.
Yeniden oluşturulmakta olan bir
ulusun yeniden yapılanması anla-
mınagelen kalkınma anhmına des-
tek veren devrimsel devinimin te-
Gökçeada'da sahibinden Tapulu, Kadastrolu,
Çaplı 4 bin m
:
ağaçlı arazi ve 84 m
:
1960 Taş bına.
E-mail: Leena.ReİDİkainen «Helsinki.Fi
Faks:OO-359-9-655011
Başsavcıyı Kutlayalım, Ancak...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 5 Mart 2002 tarihli
bir yazı ıle dokuz siyasal partiyi uyardı. Bu partilerin
yönetmeliklerinde, Merkez Karar Yönetim Kunılu
(MKYK) üyelerinin belli bir kısmının genel başkanlan
tarafindan belirleneceğine ilişkin birmadde bulunmaktadır.
Başsavcılık, parti genel başkanlanna kontenjan hakkı
tanıyan bu maddelerin anayasaya. Siyasal Partiler
Kanunu'na (SPK) ve demokratik esaslara aykın oldugunu,
bu durumun siyasal hayatınuzın bir hastalığı olan "Gcnd
başkan egemenliği
n
ne yol açtığı gerekçesiyle, MKYK
üyelerinin tamamırun parti bü>'ük kongreleri tarafindan
yeniden seçilmelerini ve sonucun iki ay içinde başsavcılığa
bildirilmesini istemiştir. Bu dokuz partinin iki ay içinde
başsavcılığın istemini yerine getirmemeleri halınde.
başsavcılığın partiler aleyhıne Anayasa Mahkemesi'ne
başMirma yetkisi bulunmaktadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, şimdiye kadarpartileri
sadece laiklik ve bölücülük açısından denetlemiş ve bu
ilkelere aykınlık sebebiyle parti kapatma davası açmıştır.
Başsavcmın bu girişimiyle. ilk olarak partilerdemokratik
açıdan uyanlmaktadırlar. Ne var ki. sayın başsavcılığın
bununla yetinmemesi gerekir. Zira, partilerin tüzük ve
yönetmeliklerinde anayasaya, SPK'ye ve demokratik
kurallaraaykın olan tek madde, genel başkanlarakontenjan
hakkı tanıyan madde değildir. Bunlann bu sütunlara
sığrnayacak kadar fazla oldugunu söyleyebilirim. Kırk beş
partinin bulunduğu Türkiye'de. başsavcılığın bu aykınlıklan
saptaması elbette zordur. Zaman ve eleman ister. Ancak,
öyle konular var ki bunlan başsavcılığın bilmemesi
olanaksızdır. Örneğin parti geneJ merkezieri diledikleri
zaman, diledikleri il ve ilçe yönetim kurullannı azlede-
bılmekte ve yerine kendi talimatlanna aynen uyacak
kişileri atamaktadırlar. Cye kayıtlannın yapılması, bu
kayıtlann yenilenmesi, bu işlerin zamanı tamamen keyfi
ve belli kişileri parti yönetiminde tutma amacıyla
yapılmaktadır. Partilerin tüzük ve yönetmelikleri anayasaya.
SPK'ye aykın maddelerle doludur. Ancak. ışin asıl
umutsuzluk yaratan yanı, partilerin kendi çıkardıklan bu
tüzük ve yönetmeliklere de uymamalan ve tamamen
keyfi, genel merkezden gelen talimatlarla yönetilir
olmasıdır... Başsavcılığın denetim noksanlığı yüzünden
partiler adeta yasadışı duruma (ıllegal hale; gelmiştir.
SPK'nin 98. maddesine göre başsavcılığın partı
kongrelerine bırtemsilci göndererek ızleme yetkisi olduğu
halde bu yetki kullanılmamakta. bu nedenle de partı
kongreleri usulsüzlüklerle dolu olarak yapılmaktadır.
Yine SPK'nin 14. maddesine göre parti büyük kongrelerinın
en fazla üç yıl ara ile yapıhnası gerekirken bu kurala
uymayan partilerhakkındahiçbir işlem yapılmamaktadır.
SPK'nin 10. maddesine göre başsavcılıkça her siyasal parti
için tutulan sicil dosyalan yasal olarak herkese açık olduğu
halde, bir partinin tüzük ya da yönetmeliğinin kopyasını
alıncaya kadar büyük zorluklarla karşılaşmaktayız.
Temsilci demokrasi kavramının yerini katılımcı
demokrasi kavTamına buaktığı bu çağda, sayın başsavcı,
başladığı bu işi yanm bırakmaz ve konuvıı toptan ele alırsa
Türkiye'ye atılımcı demokrasiyi getiren başsavcı olarak
tarihe geçebilir. Tersi durumda partilerin bugünkü yapılan
nedeniyle kendiliğinden demokratikleşmeleri olası
görünmemektedir. Yine de sayın başsavcıyı bu küçük
fakat önemli girişimi nedenivle kutlamalıyız.
Av.NihatOBRUK
Anneler Günü'nde
mutlu ediyor.
de
Yeni bir •••
1 OpoJ Corsa 1.
Comfort Easytronic
Ya da yeni bir saate.
Nasıl katılacakaınız?
axess'iniz varsa...
20 Nisan - 19 Mayıs 2002 tarihleri arasındaki tüm
harcamalarınızı axess ile yapın, kampanya süresince
yapacaömız her 100 mityon TL'lik harcama için ayrı bir
çekiliş hakkı kazanın... axess'i daha çok kullanın,
kazanma şansınızı artınn.
axess'inİ2 yoksa...
20 Nisan - 19 Mayıs 2002 tarihleri arasında kart
başvurunuzu hemen yapın, siz de yukarıdaki
heoiyelerden birini kazanma şansını yakalayın.
3 Longines saat
Ya da yeni bir
cep telefonuna
ne dersiniz?
66
*l II*
Sony Ericsson
frtten arasntta A*ess karaa anaz• Ç«k)lfle kantnak tçr 2CV0t
1
2OO2
lcp»P 100 000 OûrjTV*. '-acana yspw-ı» « w m w n
ar
1
ş*« rwT»ra(wı «itoaMr • ^pörtar racar» tutarra gö<* kampanysyB grrneye hak kazanartar
astemdgi otaffMfc d t a k çMp tttjraya 3C*ajtoawg *e kandiem* ayrca ar kaiim
hefiOOOOOaOOTLI
w*m edenlef de kaWao* Kart
fctMntota atn d» m Ç
Cora» < 2 EmtOmc bnete OOnM. 3 IJ> Longn» naka OW»>ha
lial r«rc} kaaanacakv (Asa» v« aafll hvjyelen an 4 aei. 4 ıv** t
1S IOC» B « oeHmoMl • *M »o y«d«k Hüfcre poass ytfc M
C S S*
wbrt»tBtje >enktan g^ecttt a ş u ^
• Ç&M acnjcuv» 1 Maı 2002 modet Ood
W a*. f a
lal r«rc} a a a a ( y . ıv** t t f « Mtton ctoaatfMtanı^t X asi
1S IOC» B « oeHmoMl • *M »o y«d«k Hüfcre poass ytfc M tgHga laptaant • ÇaKt». 28 Un%
2002. SM 10 OV<1* Bun*!»» Cad«» Eca Sok. Mo a« S*te Hmt OdS>t&*ul adsarae K k a K
^jrryet GazetM'fVi 04 Haaan 2002 tm** Ttstoys baalosrda br adlectiMr • AN taüıllem KT
»ihı 19 Ha2iraı 2002 yaav B M M aor başvt>u tatv 04 Terv^s 2OO2'dr * 18 /««ridar kuç
k m e kSHavaz. k«*ı« M «cazsvnf aBdar bk *«9fT«y«Bp vvirvL- • Kasmfcn *ram»yBlBr tgğntu
Dy Makahruavt iemaermı vglly«iT nakit otg^t WBp«aamez • &h>fr>«çaüjle
« r a ı Mv «sna$ hedyefenlan aadKe n»ıa d U p en yğa* « ı a » • H U
Beç. Pw*MoCarrvEnö«an^*çaf*n I» brın dereceoer
a^âw bie kramMMn ntmııim • K.DV narictLm ytsai
k 2 * '
lı yaşam kartınız
B.c0m.t4f
AKBANK
mel öğelerini Hümanizma'da gö-
ren Atatürk'ün -çünku humanizma
laiklik demektr- söz konusukuram-
sal anlayışı ulusumuza tanıtacak
ve benımsetecek değışik yollan
hiçbir duraksamaya yer vermeden
aramış oknası bir rastlanh değıldir.
Yine 1940"h >ıllarda Sevgili Ön-
der'in çizgismde ünlü Millı Eğıtim
Bakanı Hasan ÂK YüceTın Dünya
Klasikkri ni dilimıze çe\ırrip ya-
yımlatması da bir rastlantı sayıima-
malıdır. Yunan ve Roma klasıkle-
rinin yanı sıra £>oğu'nun "yeni in-
sanT aıayan yazarlannı dilimıze ka-
zandırmarun anlamı, oluşmakta
olan Türk ulusunun temelirü sağ-
lam yerler (zeminler) üzenne at-
maktı. Batı da kalkınmak için Yu-
nan ve Roma kJasıklerini dülerine
çevirirken, laık düşüncenın temel-
lerini atmak çabası içme gınruştir.
Yoksa Humanizma ve Rönesans'ı
yaşamayabılırdı. Humanizma ve
Rönesans, Batıluun ortaçağı aş-
masını ve kafaca açılımıru sağla-
mıştu-, Yeni tecim (tıcaret) yollan-
mn buJunması, Amerika'nın bul-
gulanması ancak bundan sonra ol-
mustur. Yenıçağı getiren etkenler
(Batılıya göre) Amerika'nın keş-
fıyle oluşmuştur. Ünlü Italyan ya-
zar'şain Dante Alighieri daha
1300"lerde 'Monarşi Üs-
tiine' adlı kitabında Pa-
pa'nın ve tmparator'un yet-
kılennı ayırmıştır. Daha
sonralan Machia\elti, si-
yasayı dınden; Giordano
Bnıno ve Galileibıhmı din-
den ayırmıştır Yine Dan-
te ünlü yapıtına 'Üahi Ko-
med>a" adını boşuna \er-
memiştir. Dram ve trajedi-
>T yansıtan bir yapıta "ko-
medya" adının venlmesı
şaşırtıcı değil mı
9
Ama de-
ğil, çünkü trajedi diyemez-
di. Trajedi bmıın eğmek.
güldüru başkaİctan demek-
ti. Ortaçağın karanlığı, gül-
meyı. güldürüyü yasakla-
mıştı. Bütün bunlar bir rast-
lantı sayılmamalıdır. Tüm
bu uğraşlar, Bah'mn yüz-
yülannı almıştır. Oysa Ata-
türk, Batı'nrn yüzyıllarca
uğraşıp ancak yenne geti-
rebildiği bir çağdaşhk ge-
rekiüiğini bir gecede ger-
çekleştirmıştır.
Hep derler, "Türkrvels-
lam üJkeleri arasında tek
laik ülkedir'' diye. Doğru-
dur söylenilen. Ama bir
başka şey de var; onu da
söylemek gerek: Özellik-
le 1980'leröncesıTürkiye-
sı'yle karşılaştınldığında,
ülkerruzm, kimi Baölı ül-
kelerden de laık olduğu-
dur. Laik-Müslüman ayn-
mını getirip toplumu çağ-
daşlığa değıl, geri kahnış-
lığa itmeye çalışan kafa ya-
pısının yol açtığı çağdışı
anla>-ışın sonuçlannı yaşa-
masaydık, belki bugün ço-
ğu Avnıpa ülkesıne laiklik
dersi venr olacaktır. Kimi
Batılı ülkelerde kıliserun
smsıce toplum yasamma
yön verdiği, yüzyıllarca ve-
nlen uğıaşa karşın yine o
uücelerde büımın dınle kar-
şı karşıya getirildiği yadsı-
namaz bir gerçektir. Kimi
ülkelerin üniversite ders-
liklerinde haç'ın asılı ol-
ması acababir rastlantı mı-
dır°
Baü, Aydınlanma Döne-
mı'ne arkasına sanayi dev-
nmıni ve kentsoyluyu ala-
rak ulaşmışnr. Aklm duy-
guya baskın çıktığı bir an-
layışla romantizmı genye
atarak düşünsel kalkınma-
nın ardmdan, toplumsal ve
ekınsel kalkınmasını akıl-
cı ölçutler doğnıltusunda
gerçekleştırmiş ve bugü-
ne. duyguvoı edebiyat say-
falannın şiirsel akıcılığı
içinde bırakarak ulaşmıştır.
Batı çağdaşlaşmış ve çağ-
daş düşüncenin ürünlenni
sergilemiştir. Şu anda çağ-
daş olmanın keyfını yaşa-
maktadır. Oysa büyük in-
san, Cumhuriyet Türkiye-
si'nde aydınlanmacı akta
Osmanh Devletı'nın kahn-
tılan üzenne kurmaya ça-
hşırken kendisine omuz ve-
recek, güç kazandıracak
hiçbir uygar öğenin deste-
ğini arkasmda bulamadığı
gibi kurulu düzerun feodal
kafasının tepkisiyle karşı
karşıya kalmıştır. Buna kar-
şın, attığı adımı geri çek-
memiş ve ilericiliğin gere-
ği olarak düşünsel çizgide
araşnrmacı ve eleştiren ın-
san yetiştirmenin kaçınıl-
maz oldugunu anlamayan-
lara da anlatmıştır.
O kış gününde lapa lapa
yağan kann altında öğren-
cilerimle çektirdiğim am
fotoğrafuım ve o kız öğ-
rencimin isteminin ardın-
dan Ankara'nın bulvann-
dan yurürken akluna takı-
lan düşünceler buniardı.
PENCERE
Asimetnk Dünyaların
Gerçekleni...
Beyaz dosya kâğıdını alıp ortasına bir damla mü-
rekkep damlatın..
Sonra kâğıdı ortasından ikiye katlayın..
Bir süre sonra açın!..
Katladığınız kâğıdın iki yanında garip iki resim olu-
şur..
Mürekkep lekelerinden oluşan bu iki resim "tı-
patıp birbirinin aynıdır"...
Teksözcükle 'simetrik'tirL.
Çocukken bu oyun çok hoşumagiderdi; 'simet-
h' sözcüğünü sevmiştim...
•
Simetri kavramsallığı bilimin çoğu dalında önem-
li bir yer tutmaktadır...
Beyaz dosya kâğıdının iki yanında birbirine eş le-
kelerden oluşan resimler bu karmaşık dünyanın
yanında basit kalır; ama, yaşadığımız dünyadaki bir
çarpıcı gerçeğin algılanması bakımından yararlıdır...
Nedir o?..
Islam dünyasıyla Hıristiyan dünyasında yaşanan
olaylan birbiriyle kıyaslarken, aralannda simetrik de-
ğil asimetrik bir bağıntı oldugunu unutanlar, top-
lumbilim ve tarihten habersizliği simgeliyortar...
•
Fransa'da yaşanan Le Pen olayı ile bizdeki Er-
bakan ya da Erdoğan olgusunu eş tutamazsı-
nız...
Faşizm 20'nci yüzyıl ürünüdür..
Dincilik Ortaçağ kalıntısıdır..
Avrupalının da Türkiye'de yaşanan olaylan kav-
raması çok, ama çok zordur..
Faşizm sermaye diktasıdır; 20'ncı yüzyılın ilk ya-
nsında ortaya çıkmıştır..
'Zamanlama' bakımından 'Modern Çağ'ın ürü-
nüdür; Hıristiyanlık dünyasında bu çağa ulaşmak
için insan Rönesans'ı, Reform'u, Aydınlanma'yı
yaşayıp laikliği algılayarak demokrasiyi kurdu!..
'Aydınlanma 'nın anayurdunda faşızmin kuraca-
ğı diktatorlük uzun süre yaşayabilir mi?..
Fransa'da Le Pen olayı ille de çözümlenecektir;
geçici bir olgudur, bir tepkidir, bir kötü hastalığın
dışavurumu sayılmalıdır...
•
Islam dünyası ile Hıristiyan dünyası birbirine asi-
metriktir!..
Fransa'da en sağdaki parti faşist.
Türkiye'de dinci..
En sağda yer alıyorlar diye bu ikisini birbirine eş
saymak yanılgıdır...
Avrupa'da dinci parti yok!..
Olsa bile herkesin gülüp geçtiği birfantezi sayıl-
maktan oteye gidemez; Avrupa'da kilise yaptır-
mak seferberliğı diye bir şey de yok...
Altında dükkânlar bulunan tapınakları siyasal
partilerin şubelerine çevirmek için eyleme geçen
siyasal partilere Batı'da rastlayamazsınız...
•
Haçlı Savaşlan birbirine simetrik iki dünya ara-
sındaki çarpışmalardan oluşuyordu; hem Avru-
pa'da hem Asya'da toplum düzenleri dinseldi.
Çağımızda asimetrik iki dünya var: Batı'da laik-
lik geçerlı, Doğu'da dincilik...
Kim bilir, pek meşhur Prof. Samuel Huntington
Batı uygariığının kirli yüzü emperyalizmi örtbas et-
mek için ünlü kitabında iki dünya arasında din sa-
vaşlan çıkacağını ileri sürüyor...
5 Kişilik Ozel Gruplar
iialinde resim dersleri verilir.
0216 348 99 9;
8.uiuslararası
V ANKARA Zfl MAY1S/2OO2
ikarıkatür
Festivali
sergiler
MİKHAİL ZLATKOVSKY / RUSYA
BAŞAK SİCORTA sc/ ş.adem yavuz sokak no:i2
MARLENE POHLE / ALMANYA
OCUZ CÜREL / TÜRKİYE
KARİKATÜR VE BİLİŞİM
KULTUR BAKANLICI RESİM HEYKEL MÜZESI
FECO JAPON KARİKATÜRCÜLERİ
LATİN AMERİKA KARİKATÜRCÜLERİ
CÜZEL SANATLAR CALERJSİ/ necatibey no:55
CEMAL NADİR 100 YAŞINDA
ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞJM FAKÜLTESİ
AHMET TANER KIŞLALI KÜLTÜR MERKEZİ
KARİKATÜR VE BİLİŞİM / 2
EKİN SANAT MERKEZİ / menekşe-1 sok no:8
uluslararası sempozyum
5 mayıs / cumartesi /14.00
KARİKATÜR VE BİLİŞİM konulu sempozyum
TÜRK İNCİLİZ KÜLTÜR D./ bestekar sok. no:32
work-shop
6 mayıs/pazar/14.00
KARİKATÜR ve BİLCİSAYAfTkonulu, amator,
profesyonel çizeriere açık 150 miiyon TL
.ödüllü birlikte karikatür çizimi
İKİLER / meşrutiyet caddesi no:4i
video gösterimi/ söyleşî
7 mayıs / pazartesi /14.00
Cemai Nadir belgeseij / Tan oral söyleşisi
ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ
AHMET TANER KIŞLALI KÜLTÜR MERKEZİ
Memleket meseleleri ile ilgilenenlerin
yeni ınternet adresi
inadina.com