23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 4 MAYIS 2002 CUMARTESİ OLAYLAK V-CJ olay.gorus@cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SOYSAL Yasamada Çüpüklük ASLINDA ıze\ aftan hiç farkı olmayan ve Cumhurbaşkanı'nca geri çevrilen son "şartlı sa- lıverme" yasasının görüşülmesi sırasında Ko- misyon Başkanı'nın söyfedikleri ilginçtır. Sayın Tayan, "Bu öönem, Meclis'e geri dönen yasa sayısının enyüJcsek olduğu dönemdir" demiş- ö. Hertialde, Cumhurbaşkanı'nca gönderilen- terte birlikte Anayasa Mahkemesi'nce aykırı bu- lunan yasalan d a kastetmekteydi. Bu niçin boyte? Üzerinde biraz durmaya değer. Her şeyden önce, parti disiplininin en işleme- mesi gerelcen konularda işletildiğini ve bir kısmı hukukçuolan milletvekillerinin sakat gör- dükleri tasanlara bile olumlu oy vermek zorun- da kaldıklannı belirtmek gerek. Ne gibi konulardır parti disiplininin işlememe- si gereken konular? Parlamerrtdu demokrasinin ve parlamenter sis- temin beşiği sayılan Ingiltere'de parti disiplini- ne ne kadar önem verildiği hep bilinir. öyle ki, genellikle, sıra oyiamaya geldiğinde iktidar ve muhalefet milletvekillerinin parti çizgisine uy- gun oy kullanmalan için en olmadık yöntemler bile ayıp sayılmaz. örneğin, oylann kullanılışın- da ve sayılışında şaşma olmasın diye, lehte ve aleyhte olanlann farklı kapılardan kuliseçıkma- lan, çıkarken de ağıl kapısında koyun sayarca- sına sayılmalan Avam Kamarası'nın ilginç uy- gulamalan ndandır. Bazı konular hariç: Idam cezasının kaldınlıp kaldınlmaması gibi "vicdan" işi olarak görülen konularda parti disiplini işletilmez. Türkiye'de de, adı ne olursa olsun, af ya da şartlı salıverme tasanlannda da böyle davranıl- ması doğru olmaz mıydı? Ikincisi, yasa yapmada sistemin olanaklan so- nuna kadar kullanılmıyor. Tasan taslaklanmn Danıştay'a gönderilip orada- ki Birinci Daire'nin incelemesinden geçirilmesi bu olanakJardar» biri. Nedense, hükümetler bu yola pek başvurmamakta ve bakanlıklar içinde- ki hukukçulara güvenmeyi yeğlemekte. Onlann neölçüdeetkiliolabildikleriise, bakanlann hoş- görü ve sağduyu sahibi olmalanna bağlıdır. • "|çüncüsü, hukukgibi inatlaşmanınhiçolma- \J ması gereken bir alanda müthiş inatlaşma- lar olmakta. En belirgin örnek, şımdiki Adalet Bakanı. Sa- yın Bakan, uzmanlığına girmeyen konularda bi- le "dediğim dedik" yaklaşımını bir türtü bıraka- mıyor. Sonuç, çoğu zaman, "bakanızorduruma dû- şûrmeme" dayanışması uğruna hükümetlerin zor duruma düşmesi ya da son olayda olduğu gi- bi, koalisyon yapısından gereksiz çatırtı sesle- rinin gelmesidir. Bir Kış Günü Anımsadıklanm... Prof. Dr. NecdetADABAĞ DTCFDekam K ış günüydü. Karya- ğıyordu hem de la- pa lapa. Bnıno Ta- ufun binası (DTCF), içindeki aydınlığı sakjayarak yavaş yavaş karaıüığa gömülüyordu. Etraita çıt yokgibiydi. Ön bahçeye düşenkar- dan ötürü hep böyle olurdu. Yol- dan geçen arabalann gürültüsü de olmasa mutlak bir sessizlik yaşa- nırdı. Bnıno Taut, bu binayı tasar- larken günün birinde bu yerın bu kadarkalabalık olacağuu, yakının- daki köprü altında bu denJi keş- mekeş yaşanacağıru ve yine köp- rü alnna yerli yersiz düşünülmeden oturtulan sebil çeşmesinin sulan- nın kışın donacağını, yazın yaya- lara geçit vermeyeceğini düşüne- mezdı. Radyomdan kulağuna ulaşan gi- tar konçertosunun ezgileri yüreği- mi aydınlatıyor, o yerde, o odada olmaktan bir kez daha coşkulanı- yordum. O gün içım içime sığmı- yordu: Gefecekgünlerdeyapacağ»- mız şenUk izkncesi önümde duru- yordu. Yavaş yavaş hazırlanmaya başladım veradyomundüğmesinı kapattım. Çıktım Fakültemin önünde özel olarak beni bekliyorlarmış gibi bir grup ögrenciyle karşılaştım. Kendile- riyle fotoğraf çektirmemi ıstedı- ler. Kırmadım. On bahçerun tam or- tasında kann altında durup poz ver- dik. Çokgüzeldi. Yanımdaîa genç- lik sıcaklığı beni çok uzaklara gö- tûrdü. Fotoğraf çekilmiş, tam ora- dan aynlmak üzereydim ki içle- rinden biri, bir kız öğrenci bana "Hocam bizûn dersKkte Atafürk posteri yok" dedı, "oraya bir Ata- türkportreâ astırmaıuz olanakh nu" diye sordu. Demek Ja bir ikı dersliği unutmuşuz... Arabaya binmedim... Kann yu- muşaklığı üstünde yürümeyi yeğ- ledim. Köprü alü gündüzden çok farklı birgörünüm sunuyordu. Gün- düzden çok daha kalabalık bir in- san seli vardı. Adım atacak yer yoktu seyyar satıcılann arabala- nndan ötürü. Ülkenin her yerinde bu görünüm... Ankara'nın göbeğin- de; Bnıno Taut'un binasının dibin- de. Ekmek kavgası her yerde... Uhı Önder, Sevgüi Atâitürk, Bnı- no Taut'a bu güzel binanın tasan- mını yapmasını söylediğinde kafa- suıdakıru uygulamaya koymak tut- kusunu taşıyordu içınde. Ulkü, il- ke ve devrimlerinin en temel hede- fi yenihkti. Yenilıkher anlamda ve her alanda olmalıydı ama en çok kafaca ohnalıydı; kafanın, anlayı- şın değişmesi yolunda ohnalıydı yenilik. Bir yazımda yazdığım - ama burada yeniden yazıhnasuıda yarar umduğum- bir savımı yine- lemek ısterim: Ulu önder Ata- türk'ün yazı devrimiyle getirmek istediğnii salt bir biçimsel kaygı olarak görmemek gerekır. Ha sağ- dan sola yazmak, ha soldan sağa doğru yazmak. Aralannda pek fark ohnayabilir biçimsel yönden. Oy- sa bu biçimsel görünümün arkasın- da öze dönük bir değışikliğın işa- retleri vardı. O da kafanın değış- mesi gerektiğine işaret etmış ol- masıydı. Haksız değildi, kafa de- ğişmediği sürece hiçbir şeyin de- ğişmesinin olanaklı olmadığını bi- liyordu ve sürekli insanlan çağcıl düşünmeye çağınyordu. Bağnaz- hktan, kara düsainceden, yozluktan, içtensizlikten soyutlanmanın baş- ka bir yolunun ohnadığını çok iyi bihyordu. Yeniden oluşturulmakta olan bir ulusun yeniden yapılanması anla- mınagelen kalkınma anhmına des- tek veren devrimsel devinimin te- Gökçeada'da sahibinden Tapulu, Kadastrolu, Çaplı 4 bin m : ağaçlı arazi ve 84 m : 1960 Taş bına. E-mail: Leena.ReİDİkainen «Helsinki.Fi Faks:OO-359-9-655011 Başsavcıyı Kutlayalım, Ancak... Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 5 Mart 2002 tarihli bir yazı ıle dokuz siyasal partiyi uyardı. Bu partilerin yönetmeliklerinde, Merkez Karar Yönetim Kunılu (MKYK) üyelerinin belli bir kısmının genel başkanlan tarafindan belirleneceğine ilişkin birmadde bulunmaktadır. Başsavcılık, parti genel başkanlanna kontenjan hakkı tanıyan bu maddelerin anayasaya. Siyasal Partiler Kanunu'na (SPK) ve demokratik esaslara aykın oldugunu, bu durumun siyasal hayatınuzın bir hastalığı olan "Gcnd başkan egemenliği n ne yol açtığı gerekçesiyle, MKYK üyelerinin tamamırun parti bü>'ük kongreleri tarafindan yeniden seçilmelerini ve sonucun iki ay içinde başsavcılığa bildirilmesini istemiştir. Bu dokuz partinin iki ay içinde başsavcılığın istemini yerine getirmemeleri halınde. başsavcılığın partiler aleyhıne Anayasa Mahkemesi'ne başMirma yetkisi bulunmaktadır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, şimdiye kadarpartileri sadece laiklik ve bölücülük açısından denetlemiş ve bu ilkelere aykınlık sebebiyle parti kapatma davası açmıştır. Başsavcmın bu girişimiyle. ilk olarak partilerdemokratik açıdan uyanlmaktadırlar. Ne var ki. sayın başsavcılığın bununla yetinmemesi gerekir. Zira, partilerin tüzük ve yönetmeliklerinde anayasaya, SPK'ye ve demokratik kurallaraaykın olan tek madde, genel başkanlarakontenjan hakkı tanıyan madde değildir. Bunlann bu sütunlara sığrnayacak kadar fazla oldugunu söyleyebilirim. Kırk beş partinin bulunduğu Türkiye'de. başsavcılığın bu aykınlıklan saptaması elbette zordur. Zaman ve eleman ister. Ancak, öyle konular var ki bunlan başsavcılığın bilmemesi olanaksızdır. Örneğin parti geneJ merkezieri diledikleri zaman, diledikleri il ve ilçe yönetim kurullannı azlede- bılmekte ve yerine kendi talimatlanna aynen uyacak kişileri atamaktadırlar. Cye kayıtlannın yapılması, bu kayıtlann yenilenmesi, bu işlerin zamanı tamamen keyfi ve belli kişileri parti yönetiminde tutma amacıyla yapılmaktadır. Partilerin tüzük ve yönetmelikleri anayasaya. SPK'ye aykın maddelerle doludur. Ancak. ışin asıl umutsuzluk yaratan yanı, partilerin kendi çıkardıklan bu tüzük ve yönetmeliklere de uymamalan ve tamamen keyfi, genel merkezden gelen talimatlarla yönetilir olmasıdır... Başsavcılığın denetim noksanlığı yüzünden partiler adeta yasadışı duruma (ıllegal hale; gelmiştir. SPK'nin 98. maddesine göre başsavcılığın partı kongrelerine bırtemsilci göndererek ızleme yetkisi olduğu halde bu yetki kullanılmamakta. bu nedenle de partı kongreleri usulsüzlüklerle dolu olarak yapılmaktadır. Yine SPK'nin 14. maddesine göre parti büyük kongrelerinın en fazla üç yıl ara ile yapıhnası gerekirken bu kurala uymayan partilerhakkındahiçbir işlem yapılmamaktadır. SPK'nin 10. maddesine göre başsavcılıkça her siyasal parti için tutulan sicil dosyalan yasal olarak herkese açık olduğu halde, bir partinin tüzük ya da yönetmeliğinin kopyasını alıncaya kadar büyük zorluklarla karşılaşmaktayız. Temsilci demokrasi kavramının yerini katılımcı demokrasi kavTamına buaktığı bu çağda, sayın başsavcı, başladığı bu işi yanm bırakmaz ve konuvıı toptan ele alırsa Türkiye'ye atılımcı demokrasiyi getiren başsavcı olarak tarihe geçebilir. Tersi durumda partilerin bugünkü yapılan nedeniyle kendiliğinden demokratikleşmeleri olası görünmemektedir. Yine de sayın başsavcıyı bu küçük fakat önemli girişimi nedenivle kutlamalıyız. Av.NihatOBRUK Anneler Günü'nde mutlu ediyor. de Yeni bir ••• 1 OpoJ Corsa 1. Comfort Easytronic Ya da yeni bir saate. Nasıl katılacakaınız? axess'iniz varsa... 20 Nisan - 19 Mayıs 2002 tarihleri arasındaki tüm harcamalarınızı axess ile yapın, kampanya süresince yapacaömız her 100 mityon TL'lik harcama için ayrı bir çekiliş hakkı kazanın... axess'i daha çok kullanın, kazanma şansınızı artınn. axess'inİ2 yoksa... 20 Nisan - 19 Mayıs 2002 tarihleri arasında kart başvurunuzu hemen yapın, siz de yukarıdaki heoiyelerden birini kazanma şansını yakalayın. 3 Longines saat Ya da yeni bir cep telefonuna ne dersiniz? 66 *l II* Sony Ericsson frtten arasntta A*ess karaa anaz• Ç«k)lfle kantnak tçr 2CV0t 1 2OO2 lcp»P 100 000 OûrjTV*. '-acana yspw-ı» « w m w n ar 1 ş*« rwT»ra(wı «itoaMr • ^pörtar racar» tutarra gö<* kampanysyB grrneye hak kazanartar astemdgi otaffMfc d t a k çMp tttjraya 3C*ajtoawg *e kandiem* ayrca ar kaiim hefiOOOOOaOOTLI w*m edenlef de kaWao* Kart fctMntota atn d» m Ç Cora» < 2 EmtOmc bnete OOnM. 3 IJ> Longn» naka OW»>ha lial r«rc} kaaanacakv (Asa» v« aafll hvjyelen an 4 aei. 4 ıv** t 1S IOC» B « oeHmoMl • *M »o y«d«k Hüfcre poass ytfc M C S S* wbrt»tBtje >enktan g^ecttt a ş u ^ • Ç&M acnjcuv» 1 Maı 2002 modet Ood W a*. f a lal r«rc} a a a a ( y . ıv** t t f « Mtton ctoaatfMtanı^t X asi 1S IOC» B « oeHmoMl • *M »o y«d«k Hüfcre poass ytfc M tgHga laptaant • ÇaKt». 28 Un% 2002. SM 10 OV<1* Bun*!»» Cad«» Eca Sok. Mo a« S*te Hmt OdS>t&*ul adsarae K k a K ^jrryet GazetM'fVi 04 Haaan 2002 tm** Ttstoys baalosrda br adlectiMr • AN taüıllem KT »ihı 19 Ha2iraı 2002 yaav B M M aor başvt>u tatv 04 Terv^s 2OO2'dr * 18 /««ridar kuç k m e kSHavaz. k«*ı« M «cazsvnf aBdar bk *«9fT«y«Bp vvirvL- • Kasmfcn *ram»yBlBr tgğntu Dy Makahruavt iemaermı vglly«iT nakit otg^t WBp«aamez • &h>fr>«çaüjle « r a ı Mv «sna$ hedyefenlan aadKe n»ıa d U p en yğa* « ı a » • H U Beç. Pw*MoCarrvEnö«an^*çaf*n I» brın dereceoer a^âw bie kramMMn ntmııim • K.DV narictLm ytsai k 2 * ' lı yaşam kartınız B.c0m.t4f AKBANK mel öğelerini Hümanizma'da gö- ren Atatürk'ün -çünku humanizma laiklik demektr- söz konusukuram- sal anlayışı ulusumuza tanıtacak ve benımsetecek değışik yollan hiçbir duraksamaya yer vermeden aramış oknası bir rastlanh değıldir. Yine 1940"h >ıllarda Sevgili Ön- der'in çizgismde ünlü Millı Eğıtim Bakanı Hasan ÂK YüceTın Dünya Klasikkri ni dilimıze çe\ırrip ya- yımlatması da bir rastlantı sayıima- malıdır. Yunan ve Roma klasıkle- rinin yanı sıra £>oğu'nun "yeni in- sanT aıayan yazarlannı dilimıze ka- zandırmarun anlamı, oluşmakta olan Türk ulusunun temelirü sağ- lam yerler (zeminler) üzenne at- maktı. Batı da kalkınmak için Yu- nan ve Roma kJasıklerini dülerine çevirirken, laık düşüncenın temel- lerini atmak çabası içme gınruştir. Yoksa Humanizma ve Rönesans'ı yaşamayabılırdı. Humanizma ve Rönesans, Batıluun ortaçağı aş- masını ve kafaca açılımıru sağla- mıştu-, Yeni tecim (tıcaret) yollan- mn buJunması, Amerika'nın bul- gulanması ancak bundan sonra ol- mustur. Yenıçağı getiren etkenler (Batılıya göre) Amerika'nın keş- fıyle oluşmuştur. Ünlü Italyan ya- zar'şain Dante Alighieri daha 1300"lerde 'Monarşi Üs- tiine' adlı kitabında Pa- pa'nın ve tmparator'un yet- kılennı ayırmıştır. Daha sonralan Machia\elti, si- yasayı dınden; Giordano Bnıno ve Galileibıhmı din- den ayırmıştır Yine Dan- te ünlü yapıtına 'Üahi Ko- med>a" adını boşuna \er- memiştir. Dram ve trajedi- >T yansıtan bir yapıta "ko- medya" adının venlmesı şaşırtıcı değil mı 9 Ama de- ğil, çünkü trajedi diyemez- di. Trajedi bmıın eğmek. güldüru başkaİctan demek- ti. Ortaçağın karanlığı, gül- meyı. güldürüyü yasakla- mıştı. Bütün bunlar bir rast- lantı sayılmamalıdır. Tüm bu uğraşlar, Bah'mn yüz- yülannı almıştır. Oysa Ata- türk, Batı'nrn yüzyıllarca uğraşıp ancak yenne geti- rebildiği bir çağdaşhk ge- rekiüiğini bir gecede ger- çekleştirmıştır. Hep derler, "Türkrvels- lam üJkeleri arasında tek laik ülkedir'' diye. Doğru- dur söylenilen. Ama bir başka şey de var; onu da söylemek gerek: Özellik- le 1980'leröncesıTürkiye- sı'yle karşılaştınldığında, ülkerruzm, kimi Baölı ül- kelerden de laık olduğu- dur. Laik-Müslüman ayn- mını getirip toplumu çağ- daşlığa değıl, geri kahnış- lığa itmeye çalışan kafa ya- pısının yol açtığı çağdışı anla>-ışın sonuçlannı yaşa- masaydık, belki bugün ço- ğu Avnıpa ülkesıne laiklik dersi venr olacaktır. Kimi Batılı ülkelerde kıliserun smsıce toplum yasamma yön verdiği, yüzyıllarca ve- nlen uğıaşa karşın yine o uücelerde büımın dınle kar- şı karşıya getirildiği yadsı- namaz bir gerçektir. Kimi ülkelerin üniversite ders- liklerinde haç'ın asılı ol- ması acababir rastlantı mı- dır° Baü, Aydınlanma Döne- mı'ne arkasına sanayi dev- nmıni ve kentsoyluyu ala- rak ulaşmışnr. Aklm duy- guya baskın çıktığı bir an- layışla romantizmı genye atarak düşünsel kalkınma- nın ardmdan, toplumsal ve ekınsel kalkınmasını akıl- cı ölçutler doğnıltusunda gerçekleştırmiş ve bugü- ne. duyguvoı edebiyat say- falannın şiirsel akıcılığı içinde bırakarak ulaşmıştır. Batı çağdaşlaşmış ve çağ- daş düşüncenin ürünlenni sergilemiştir. Şu anda çağ- daş olmanın keyfını yaşa- maktadır. Oysa büyük in- san, Cumhuriyet Türkiye- si'nde aydınlanmacı akta Osmanh Devletı'nın kahn- tılan üzenne kurmaya ça- hşırken kendisine omuz ve- recek, güç kazandıracak hiçbir uygar öğenin deste- ğini arkasmda bulamadığı gibi kurulu düzerun feodal kafasının tepkisiyle karşı karşıya kalmıştır. Buna kar- şın, attığı adımı geri çek- memiş ve ilericiliğin gere- ği olarak düşünsel çizgide araşnrmacı ve eleştiren ın- san yetiştirmenin kaçınıl- maz oldugunu anlamayan- lara da anlatmıştır. O kış gününde lapa lapa yağan kann altında öğren- cilerimle çektirdiğim am fotoğrafuım ve o kız öğ- rencimin isteminin ardın- dan Ankara'nın bulvann- dan yurürken akluna takı- lan düşünceler buniardı. PENCERE Asimetnk Dünyaların Gerçekleni... Beyaz dosya kâğıdını alıp ortasına bir damla mü- rekkep damlatın.. Sonra kâğıdı ortasından ikiye katlayın.. Bir süre sonra açın!.. Katladığınız kâğıdın iki yanında garip iki resim olu- şur.. Mürekkep lekelerinden oluşan bu iki resim "tı- patıp birbirinin aynıdır"... Teksözcükle 'simetrik'tirL. Çocukken bu oyun çok hoşumagiderdi; 'simet- h' sözcüğünü sevmiştim... • Simetri kavramsallığı bilimin çoğu dalında önem- li bir yer tutmaktadır... Beyaz dosya kâğıdının iki yanında birbirine eş le- kelerden oluşan resimler bu karmaşık dünyanın yanında basit kalır; ama, yaşadığımız dünyadaki bir çarpıcı gerçeğin algılanması bakımından yararlıdır... Nedir o?.. Islam dünyasıyla Hıristiyan dünyasında yaşanan olaylan birbiriyle kıyaslarken, aralannda simetrik de- ğil asimetrik bir bağıntı oldugunu unutanlar, top- lumbilim ve tarihten habersizliği simgeliyortar... • Fransa'da yaşanan Le Pen olayı ile bizdeki Er- bakan ya da Erdoğan olgusunu eş tutamazsı- nız... Faşizm 20'nci yüzyıl ürünüdür.. Dincilik Ortaçağ kalıntısıdır.. Avrupalının da Türkiye'de yaşanan olaylan kav- raması çok, ama çok zordur.. Faşizm sermaye diktasıdır; 20'ncı yüzyılın ilk ya- nsında ortaya çıkmıştır.. 'Zamanlama' bakımından 'Modern Çağ'ın ürü- nüdür; Hıristiyanlık dünyasında bu çağa ulaşmak için insan Rönesans'ı, Reform'u, Aydınlanma'yı yaşayıp laikliği algılayarak demokrasiyi kurdu!.. 'Aydınlanma 'nın anayurdunda faşızmin kuraca- ğı diktatorlük uzun süre yaşayabilir mi?.. Fransa'da Le Pen olayı ille de çözümlenecektir; geçici bir olgudur, bir tepkidir, bir kötü hastalığın dışavurumu sayılmalıdır... • Islam dünyası ile Hıristiyan dünyası birbirine asi- metriktir!.. Fransa'da en sağdaki parti faşist. Türkiye'de dinci.. En sağda yer alıyorlar diye bu ikisini birbirine eş saymak yanılgıdır... Avrupa'da dinci parti yok!.. Olsa bile herkesin gülüp geçtiği birfantezi sayıl- maktan oteye gidemez; Avrupa'da kilise yaptır- mak seferberliğı diye bir şey de yok... Altında dükkânlar bulunan tapınakları siyasal partilerin şubelerine çevirmek için eyleme geçen siyasal partilere Batı'da rastlayamazsınız... • Haçlı Savaşlan birbirine simetrik iki dünya ara- sındaki çarpışmalardan oluşuyordu; hem Avru- pa'da hem Asya'da toplum düzenleri dinseldi. Çağımızda asimetrik iki dünya var: Batı'da laik- lik geçerlı, Doğu'da dincilik... Kim bilir, pek meşhur Prof. Samuel Huntington Batı uygariığının kirli yüzü emperyalizmi örtbas et- mek için ünlü kitabında iki dünya arasında din sa- vaşlan çıkacağını ileri sürüyor... 5 Kişilik Ozel Gruplar iialinde resim dersleri verilir. 0216 348 99 9; 8.uiuslararası V ANKARA Zfl MAY1S/2OO2 ikarıkatür Festivali sergiler MİKHAİL ZLATKOVSKY / RUSYA BAŞAK SİCORTA sc/ ş.adem yavuz sokak no:i2 MARLENE POHLE / ALMANYA OCUZ CÜREL / TÜRKİYE KARİKATÜR VE BİLİŞİM KULTUR BAKANLICI RESİM HEYKEL MÜZESI FECO JAPON KARİKATÜRCÜLERİ LATİN AMERİKA KARİKATÜRCÜLERİ CÜZEL SANATLAR CALERJSİ/ necatibey no:55 CEMAL NADİR 100 YAŞINDA ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞJM FAKÜLTESİ AHMET TANER KIŞLALI KÜLTÜR MERKEZİ KARİKATÜR VE BİLİŞİM / 2 EKİN SANAT MERKEZİ / menekşe-1 sok no:8 uluslararası sempozyum 5 mayıs / cumartesi /14.00 KARİKATÜR VE BİLİŞİM konulu sempozyum TÜRK İNCİLİZ KÜLTÜR D./ bestekar sok. no:32 work-shop 6 mayıs/pazar/14.00 KARİKATÜR ve BİLCİSAYAfTkonulu, amator, profesyonel çizeriere açık 150 miiyon TL .ödüllü birlikte karikatür çizimi İKİLER / meşrutiyet caddesi no:4i video gösterimi/ söyleşî 7 mayıs / pazartesi /14.00 Cemai Nadir belgeseij / Tan oral söyleşisi ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ AHMET TANER KIŞLALI KÜLTÜR MERKEZİ Memleket meseleleri ile ilgilenenlerin yeni ınternet adresi inadina.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear