Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2CŞUBAT2002 PERŞEM3E CUMHURİYET SAYFA
kultur(5cumhuriyet.com.tr 13
HAYATIN ÖTE YAKASI FEBtDUN ANDAÇ
Dante'nin okuruolmakMirebeau Cafr'de oturup, Se-
n e Nehn'nin ajır, koyı akışına
aldırmıdan; ApilMnain'iri "Mi-
rabeau Köprüsü" şıınn urutnıa-
dan, y;nı bir dJi öğrenireesme
""Vide cor tuum", seniı hayann
bu, dıjerek bır mektup yazmaya
başlamak...
Sonra, dönüp, onun diinde söz-
cîiklerı bir arayı getirebilmerın
içte yalazlananı mlatabıimek icın
tek yol olduğum düşüraneSc...
Bu kentın adırılayıp lurduğan
sokaklanndan geçerek, mekân
tuttuğun Saint-Germaiı'e ge ip
Yeni Hayat'ın F-ansızcısını edı-
nerek Guıllaume Apollnaire So-
kagı'nagiriyorsun. Belleğinde ışı-
yan yüz, kendi diindekıdiıelein
heceleyicısi kılnor seni "O vous
quiparla voied'tmour passez, ır-
rfeetez-vous et regardez.."
Oturduğun cafenin bahşını alan
duvar aşılmazlığn simgesi oluAor
sana. Bır de bu dızelenn.ç burkan
yolculuğu.. Kalbini yollaraserp,
Dante'nin okuruolduğm gunlere
dönüyorsun bu imgeyle
• ••
Iğdebeli Hoca'nın, (neden)
"Araf, Dante'nin en gibel anlab-
sıdır" dedığı günlerdesm. Hiçbır
şey ürkütücü, yabansı gelmiyor
sana. Ruhunu alevlendren aşkın
bendinden geçmışsin. Lsta-çırak
ilişkisine dönmi.ş öğre~men-öğ-
rencı bağınız. CervantesGogol'^e,
Van GoghChagall'1a, M>zart Ha-
çatmyan'la, Hemîngwa>Çehov la
aynı ırmakta yüzer olnuş sızın
için.
O kıyıda durup; Dante'nin Be-
atnce'ye, senin Agneta'ya aşkını-
zı dillendıren birmetne bakarken;
yaşam ve ölüm durağmia. neyin
düş, neyin gerçek olduğunu dü-
şünmeden yol almanın bir ınsan
ömrü için ne anlam ıfade ettiğıni
düşünüyorsun.
"Araf, duygulann dinöiği: acıla-
nn sağladığı yer" demış;
u
hatta
bunu hiç hissermedigin, cehenne-
min bir başka adu Dante'nin o ja-
kıcıduruşunesarsala\ıc«dır" söz-
leriyle de sizleri ummanlara sal-
mıştı.
Sanki. size "hayatın asıl güçlük-
lerine buradan bakmak"' der gi-
biydı, şunlan da ekleyerek "Iç-
larda değil; yoğunlaşılan. birike bi-
rike edinilenlerle gelinen yerde du-
rarak hayaü anlama}a çalışmah.."
Bu, sözünün sırlı yanıydı belkı de!
• ••
Şimdı, o günlerin çok uzağın-
dasın. Mırabeau Köpnisü'nden
bakıyorsun hayata.
Dante'nin okuru olduğun
ân'larsa, okuduklarından sende
kalan ızlenn yansılarını anımsatı-
yor bır bır.
Bazı yapıtlar, yazarlarla buluş-
mak öyledir. Her okumanın bir ça-
ğı, mevsımi olduğu gıbi; bırtakım
yapıtları/yazarları okurnanın da
belli bir yaş dönemı vardır. Sız,
eğer, o ân'ı düşürmüş/yakalamış,
o buluşmayı gerçekleştirmişsenız;
ondan yansıyanlar bır ömür boyu
tenınizin altındaki ses,'renk olarak
süredurur sizde.
Dante'nin İlahi Komedya'sı da
öyledir. sende. Hayatı kavrayış,
ilklerle buluşma çağlannda kapı
aralamıştı size. "Neydi o dil, ki-
nıeydi o serzeniş" dıye sormadan
yol almış; geldiğın noktada da bir
esnaf kahvesinde, sözlerıyle, ade-
ta yüzüne ayna tutan Tevfik L's-
ta'nın sözünü ettiği "Siyer-i Ne-
bi"yı okumaya koyulurken asıl tu-
fana tutulmuştun. O da, sem, da-
ha annmış duygulara yelken açtır-
mıştı.
•••
Gelip durdugun o yerde, ele ge-
çirdiğin zaman parçasında, sana
sunulanı acının bannağı görüp so-
luk alma arayışlarına kapıldığın
bır ân'da, Yeni Hayat'la buluşu-
yorsun. Dante'nin sesi sanp sar-
malıyor seni. Onun ezeli okuru ol-
duğunu bilırcesıne; "Şimdibunun
tanı zanıanı, yitenin ardından göz-
yaşı gerekmez dosrum; anlamak,
onu da dile dökmek... Uğunup
durma, aç sonelerimi oku. Beatri-
ce, benim benzersiz aşkımdı. Şim-
di teni toprağuı renginde. Sözleri-
tne bak, sen de rurunacağın yolu
seç" diyordu sanki sana!
•••
Dante'nin okuru olmak hayatın
sevinç ve keder çağlannın kandi-
lini sunar. Iğdebeli Hoca ıle haya-
tın anlamına doğru çıktığınız yol-
culuklarda; o da, tıpkı Cervantes,
Gogol, Puşkin, Attar, Me\1ana gi-
bi yol arkadaşınızdı sizin.
0, bır yaşam kompozitörü gibı;
er okumanın bir çağı, mevsimi olduğu gibi; birtakım
yapıtları/yazarları okumanın da belli bir yaş
dönemi vardır. Siz, eğer, o an 'ı düşürmüş/yakalamış,
o buluşmayı gerçekleştirmişsenız; ondan
yansıyanlar bir ömür boyu teninizin altındaki
ses/renk olarak süredurur sizde.
Dante 'nin îlahi Komedva sı da övledir.
DANTE - Bir yaşam kompozitörü gibi; hangi sözün, hangi rtngjn, hangi ezginin nerede/ne zaman/nasıl gerek-
ti olabileceğini bilircesine getirip her birini hayaünran şenliği kıhyonlu. Onun sokuru olmak hayatın sevinç ve
keder çağlannın kandiüni sunar.
ÖKUMA ÖNERİLERİ
Dante Alighieri: îlahi
Komedya; Türkçesi: Rekin
Teksoy, 1998, Oğlak Yay., 838
s.; Yeni Hayat, Çev.: Işıl
Saatçıoğlu, 1993, Yapı Kredi
Yav., 56s.; Rime (Şiirler), Çev.:
KemalAtakay, 2001, Yapı
Kredi Yay., 390 s.
Yeni Çağın Işığında Dante, Gül
Işık-Dr. V.Sabatelli, 1966,
Fahir Onger Yay., 128 s.
Vergilius: Aeneis, Çev.: Türkân
Uzel, 1998, Öteki Yay., 600 s.
Eflâtun: Devlet, Çev.:
Sabahattin Eyuboglu-M. Ali
Cimcoz, 2001, T. Iş Bankası
Küîtür Yay., 284 s.
Kur 'an, Türkçe Çeviri: Hüseyin
Atay, 1998, Yurt Bilimsel
Araştırmaları Yay., 628 s.
Kitab-ı Mukaddes, 1988,1010^
MukaddesŞti. Yay., 278 s.
Odysseia, Homeros, Çev.: Azra
Erhat-A. Kadir, 1998, Can Yay.,
394 s.
Binbir Gece Masalları (8 cilt),
Çev.: Alim ŞerifOnaran, 2000,
Yapı Kredi Yay.
BELLEKKUTUSU
"Commedia herkesin okuması
gereken bir kitaptır.
Commedia 'yı okumamak
insanın kendisini edebiyatın
verebileceği en büyük
armağandan yoksun
hlmasmdan, anlaşılmaz bir
çileciliğe boyun eğmesinden
başka bir şey değildir.
Commedia 'yı okumak gibi bir
keyfi kendimizden niye
esirgeyelim? Kaldı ki,
okunması zor da sayılmaz.
Asıl zor olan kitabı
kendisini okumanın dışında
lcalanlar, yani görüşler,
tartışmalar. Kitabın kendisi
billur gibi."
Jorge Luis Borges
hangi sözün, hangi rengın, hangi
ezginin nerede ne zaman nasıl ge-
rekli olabileceğini bilircesine ge-
tırip her binni hayatınızın şenliği
kılıyordu.
Yapılan ıyi bır resım sonrasında;
"Başarılı resimlerinin devamı
için" diyerek ımzaladığı Ameri-
kan Hikâyeleri Antolojisi'nin tam
da yennde bır kıtap olduğunu dü-
şünürken; uzun bir gece konuş-
masında sözü Kuran'dan ahp Ef-
larunun Deviet'ıne. oradan Vergi-
Hus'un Aeneis'ine, Dante'nin
"tlahi Komedyası"na getirmesi...
Ertesi gün kitaplığa gıdip Ilahı
Komedya'yı, onun anlattığı sözle-
rin sırnnı bulabilmek için yudum
yudum, can iksiri içercesine oku-
maya başlamak.
Sana sarsalayıcı gelen şu söz-
cükleri, açtığın bir defterin epig-
rafı kılarak, yazmaya yönelmen:
u
Buradan gidilir acılar kentine, /
buradan gidilir bitmek bilmeyen
acıya, / buradan gidilir yitmiş in-
sanlar arasına." (*)
O aradığın sırdaşı olan sözcük-
lerin anlamının sende sakh oldu-
ğunu imlemeye çalışan Dante'nin
okuru olmak ne anlamlı, ne şen-
lıkli bır yolculuktu senin ıçın.
Şimdi, Mirabeau Köprüsü'nden
geçerek Emile Zola Bulvan'na
doğru yol alırken, belleğinde, o-
nun yeni okuru olduğun Yeni Ha-
yat'ından gelen şu sözlen vardı:
"Ey siz, aşk yolundan geçenler, /
durun ve bakm, / var mı bir dert
derdim gibi ağır: /tek ricam şu, sa-
buia dinle>in beni, /ve düşünün
sonra; ben miyim her azabın sığv-
nak ve anahtan."
Dante 'nin okuru olmak biraz da
yüzünü aşka, acıya dönmektir; ha-
yatın sırlı yanlanna bakışa, sür-
günlüğün dıline...
* O alıntı Feridun Timur çeviri-
smdendi. Burada, size, îlahi Ko-
medya'nın Rekin Teksoy'un yeni
çevırisinden olanı sunuyorum.
Geçen hafta yitirdiğimiz Ömer Umar, müzik dünyasının duayenlerindendi
'Dur Sana Bir Fıkra Anlatayım../
A.MÜMTAZtDtL
Artık, adres defterlerimizden isimler silme
yaşına geldik.
Önce Engüı Aksan, şimdi de Ömer Umar...
Cstelik ikısi o kadar yakın dostlardı kı...
Ömer Umar her seferinde, "Engin öldukten
sonra bir tiuiü kendimi toparlayamıyorum.
Onunla yatıp onunla kalkıyorum" diyordu.
Gözümün önünden şerit gibi geçiyor:
Ilk tanışmamız, birlikte ürettiğimiz
projeler, Naxos macerası, Stad
Otel'deki buluşmalanmız,
saatlerce süren telefon konuşmalan, klasik
Batı müziği için adanmış koca bir yaşam;
anılar, Çorum macerası, fıkralar,
"lazian kap gel Ömer AbPden sonra Ayla
Erduran ile Ayşegül Sanca'yı Çorum'a
getirmesi, Sanıi Caner ile şakalaşmalan,
Borusan içinde herkesin, düşüncesine
başvurmaktan vazgeçemediği "Ömer abisi"
oknası, her sohbetini mutlaka
birkaç fikra ile süslemesi...
Dünyamn hemen tüm müzik otoritelerini
tanımak gibi bir özelliği vardı Ömer
Umar'ın. Bunu bile, dostluğumuzdan yıllar
sonra, bir gece bizim evde, gecenin bir
yansında, bıralanmızı yudumlarken
öğrenmiştim. Işin bu yanıyla
hiç övünmez, hiç de önemsemezdi. ama
kendi öneminin de farkındaydı.
Müzisyen değildi, müzik akademisi mezunu
bir kuramcı da değildi, ama sanki müzikle
doğmuştu ve zaten onunla da öldü.
Müzik dünyası bir "duayenini" kaybetti.
Benim yaşamımda en önemli dostlanmdan
birini yitirmemin yarattığı şokun yanı sıra,
tam ihtiyaç duyulduğu sıralarda müzik
dünyasının böyle bir düzenli beyni
yitirmesi neyle açıklanabilir ki?
Sayısız anılanm var Ömer Umar ile ama
bunlar onu yalnızca benim beynimde
yaşatacak. Çok ama çok şey
öğretti bana. Belki de bilgi kıskançlığı
taşımayan nadir insanlardan biriydi.
înanılmaz bir müzik donanımı vardı.
Bir başvuru kaynağıydı. Sıkıştığınızda
yanmızda olan bir dosttu.
Müthiş bir organizatördü.
Bunlart yaşarken de söyleyebtlirdim
kuşkusuz, ama o bundan hoşlanmaz, hep
perde arkasında kalmayı isterdi.
Son karşılaşmamızda, "Keşke sigarayı
bırakmasaydın abi" demiştim.
"Hiç obnazsa iştahını biraz keserdi. Böyle
giderse akciğer yerine kalpten ölmeyi tercih
ediyorsun anlanu çıkacak."
Gülmüştü. Herhalde zaten, ölürken de
dudaklannda hafif bir gülümseme vardı.
Başka türlü düşünemiyorum. Yine bir fikra
anlatıyordu kendi kendine ve bunu, kimbilir
belki bana, belki Ayla Erduran'a,
belki Sami Caner veya Gürer Aykal'a
nasıl anlatacağını hesaplıyordu.
Gûlören Cangal anlattı:
Kayboldugu günün ertesi, Ayla Erduran,
Gülören Cangal'a, "Ömer'i görüjor musun,
ne yapıyor?" diye sormuş.
Sonra da rüyasını anlatmış. Dün de bana
anlattı: "Rüyamda koridorun kapmnı
kapıyorum. yatmak üzere odama giderken,
salona gözüm takılıyor. Tam balkon kapısmm
kenannda Ömer ayakta duruyor. Daha zaytf,
koyu renk bir giysi \-ar üzerinde. 'Ne
yapıyorsun burada sen?" dij'e soruyorum.
'Ben kapılan kapatıyorum, sen buradasın.
Nasıl girdin içeri?' Umar,
'Ben gelirim' diyor ve riiya burada sona
erij'or." Erduran ertesi sabah telaşlanıp
dostlannı anyor: "Ömer'i gördünüz mu?"
diye. O sırada Ömer Umar ölmüştü...
Yaşam ne tuhaf... Adres defterimden
bir ismi daha silmek zorundayım
artık. Bu benimki bireysel bir acı,
müzik dünyasınınki ise
çok daha farklı olacak kuşkusuz.
Unutulacak...
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Dostluklar ve
Ortamlar...
"Iki insanın dost olabildiği yerde uygariık var-
dır" demişti Sabahattin Eyuboğlu
Yıllar önce okuduğum bır cümleydi. Hayran da
kalmıştım. Ama şimdi anlıyorum ki, o zamanlar
cümlenin anlamını tam kavrayamadan hayranlık
duymaya başlamışım.
Neydi aslında bu cümlenin dıle getırdiği?
Ikı insanın dost olabılmelerinın ortamlannı uygar
kılacağı mı?
Yoksul iki insanın ancak uygar bır ortamda dost
olabıleceklen mi?
önce geride kalan yıllar, ardından da yakın za-
manlarda yaşadıklarım, bana ikıncınin doğru oldu-
ğunu gösterdı.
özellikle, başta Morrtaigne olmak üzere, dün-
ya deneme edebıyatında dostluğun tanımlarının
sayısı epey kabarıktır. Ancak Eyuboğlu'ndan ön-
ce, dostluklann kurulabılmesi bağlamında ortama
atıfta bulunulduğuna rastlamamıştım.
Eyuboğlu, bizım ortamımızın has ınsanıydı, ve
bu kimlığıyle, edımlerden çok ılişkilerin konuşul-
duğu, ilişkilenn tühenne göre çok kesin sınırlarla
aynldığt, bu sınıriara uymayan sıra dışılıklann sıra-
danlıklartarafından en ağırcezalaraçarptınldığı bir
ortamın uygar sayılamayacağını çok iyı biliyordu.
Işte bu yüzden, bizim ortamımıza belki de yol gös-
termek amacıyia, iki insanın dost olabildiği yeri
uygariığın göstergesi, uygarlığın variığını da ıki in-
sanın dost olabılmesinin koşulu saymıştı.
Yınelemekte yarar var: Edımlerden çok ilişkiler
üzennde durulan bır ortamda yaşamaktayız. Üs-
telik bu ilişkiler de türierine göre imbikten geçıri-
lırcesine tanımlanıp sınırlandırılmış. Bilinenlerin
ötesınde, tanımlann dışında hiçbir şeyı yaşama-
ya izin yok.
Peki, ya izın verilmemesine karşın yaşama ce-
saretinı gösterenler çıkarsa? Ya iki kişi arasında,
o gune kadarki dostluk tanımlarına sığmayan, ka-
lıpları zorlayan bir dostluk yaşanmaya başlamış-
sa? 0 zaman ortamın ya da sürünün hep hazır
bekleyen bekçileri, hemen harekete geçerler. İn-
sanın toplumsal bır hayvan olduğu kadar, her şe-
yi sınıflandırmadan, bılinen kalıplara sokmadan
yaşayamayan, bunu yapamadığında tedırginlik-
lenn belkı de en büyüğüne kapılan bır canlı oldu-
ğunu çok iyı bildıklerinden, ellerindeki en büyük
yaptınm gücünü derhal yürüriüğe koyaıiar ve sıra
dışı olanı damgalamaya başlarlar.
örneğin bu toplumda kadınla erkeğin, herhan-
gı bır cinselliği paylaşmaksızın, yalnızca dost ya
da arkadaş olmalan, en azından dostluğun ve ar-
kadaşlığın tüm getinlerinı ve atmosferterini paylaş-
malan, pek alışıldık bir şey değildir. Böyle bir alı-
şılmadık-olan ile karşılaşıldığında genellikle yapı-
lan, o ilışkiye şu ya da bu ölçüde mutlaka bir cin-
sellik atfetmek olur.
Durum, iki kadının ya da iki erkeğin dostluklan-
nın sürüce biraz farklı, biraz sıra dışı görülmesi
halinde de bundan farklı değildir. Gerçekte böyle
dostluklann sıra dışılığı, bunlan yaşayanlann sıra-
dan ölümlülenn sözde dostluklanna oranla birbir-
lenyle çok daha büyük zenginlıkleri paylaşmaya
hazır olmalan noktasında kendıni gösterir. Zaten
çevreyi çıldırtan her şey de bu noktadan kaynak-
lanır. Büyuklükleri yaşamaya, büyük yaşamanın
sorumluluğunu yüklenmeye hazır olmayanlar, tek
çareyi karalamakta ve çarpıtmakta bulurlar.
Peki. o halde uygar olmayan ortamlarda yapı-
lacak şey, gerçek dostluklardan daha baştan vaz-
geçmek mi? Başlamış olanlara çevreye yenik dü-
şerek, hatta kımı zaman da çevrenin dediklerine
ınanarak son vermek mi? Sıra dışılıktan korkma-
yı bır yaşama biçimıne dönüşturmek mı? Yoksa,
yaşadığının ahlakını savunmayı uygar olmayan or-
tamlarda en etkilı ve onurlu silaha dönüşturmek
mı?
Kendi ahlakını da türetmeyı başaramayan hiç-
bır ılişkı, adına layık olamaz. Bu bağlamda dost-
luk da, dostluk olabılmesı için, onu kara çalma
amacıyla farklı yorumlayanlara kaşı kendi dostluk
ahlakını savunmak durumundadır. Ve ancak böy-
le dostluklardır ki, uygar olmayan ortamlarda bi-
rer uygariık adası niteliğinı kazanabilırier.
e-posta: ahmetcemal" superonline.com
acem2(X« hotmail.com
BUGUN
• BABYLON'da saat 21 30"da 'Garanti Caz
Yeşih'
1
etkınlıklen kapsamında 'tlhan Erşahin
Sunar: Harikalar Diyan ve Diğer Şarküar'.
(0 212 292 73 68)
• tÜ EDEBtYAT FAKÜLTESİKURUL
ODASI'nda saat 10.00'da Akşh C-öktürk
Anma Toplantısr (0 212 514 03 75)
• BİLGİ ÜNÎVERSıTESİ'nde saat 19.30'da
Thomas Balkenhol ile söyleşı ve saat 20.15'te
Yüksel Yavnz'un 'Nisan Çocuklan' filminin
gösterimi. (0 212 293 50 10)
• İSTANBUL AKM SİNEMA SALONT nda
saat 15.30 ve 19.00'daLarsvonTrier'nın
'Karanhkta Dans
1
filminin gösterimi.
(0 212 251 56 00)
• İFSAK'ta 'Kubrick Filmleri Gösterimi'
kapsamında saat 15.00 ve 19.00'da 'Dr.
Strangelove' fihninin gösterimi.
(0 212 292 42 01)
• ANKAR\ OPER\ BK\SInda saat
20.00 de Devlet Opera \e Balesinın 'Eurçın
KE' adh balesi. (0 312 324 22 10/2010)
• İSTANBUL AKM de saat 20.00'de İstanbul
Devlet Opera ve Balesi'nin 'Don Kişot' balesi.
(0 212 251 56 00)
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZİ'nde saat 18.30'da Alper Maral ın
düzenlediği 'Morton Subotnic' söyleşisi.
10 212 292 06 55)
• BEKSAVda saat 15.00'te Samira
Makhmalbaf ın 'Elma', saat 17.00'de Abbas
Kiarostami'nın 'Rüzgâr Bizi Sürüklejecek',
saat 19.00'da Bahman Ghobadi'nın 'Sarhoş
Attar Zamanı' filmlerinin gösterimi.
(0 216 349 91 55)
• LEVENT KIRCA TİYATROSU nda
'Lipton Gala Gecesi' kapsamında saat 19.00'da
Kara Tiyatro'nun oyun performansı, Grup
Gündoğarken'ın konsen ve Ydmaz
Erdoğan'ın 'Cebimde Yeni Kelimeler' oyunu.
(021223001 91/113)