Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2Q ŞUBAT 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
uS
£
«6
ş
kaaUuformuş...
Âyâncttmsttn
tonret
Elektronik posta: denizsom@ciMnhuriyetcom.tr
Çocuhlana
0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Tayyip,
"çocuk doğurun" demiş..
"Kendisi.
dokuz doûuruvor va!"
JmL
Madem sömestr
tatilindeyiz, çocuk
kitaplarından bir
seçki... Kamo ve
arkadaşı beşinci
sınıftadır. Çocukların
altıncı sınrfla ilgili
olarak duyduklan,
kafalarını fazlasıyla
karıştırmaktadır.
Dâhiyane fikirleri olan
Kamo, sınrf
"örtmenleri" Mösyö
Margerelle'den,
kendilerini altıncı sınrfa
hazırlamasını ister.
'Örtmen" altıncı sınrfta
karşılanna çıkacak
öteki öğretmenleri
taklit ederse, tüm sınıf,
farklı öğretmenlerle
değişik derslere girip
çıkmaya koiayca
alışabilecektir. Mösyö
Margerelle, bu saçma
fikre elbette karşı çıkar.
Ama nereye kadar?
Fransız yazar Daniel
Pennac'ın kaleme
aldığı ve Filiz Atay'ın
dilimize çevirdiği
"Kamo ve Asrın Fikri"
Günışığı'ndan çıkan
"Kamo Kitaplan"nın
ilki... Mizahi unsurlar
taşıyan "Kamo ve Babil
Ajansı", "Kamo ve
Ben" ve "Kamo'nun
Kaçışı" ile dizi, dokuz
yaş ve üstü çocukları
eğlenceli düşlere
sürüklüyor...
Y
önetim uzmanı ve danışmanı Ulaş Bıçak-
çı, iş dünyasındakı köklü değişimlerle kla-
sik kariyer anlayışının değişmekte olduğu-
1 nu söylüyor... Kısa bir süre öncesine kadar
vasıfsız elemanlar ıçin geçerlı olan "Ne iş olsa yapa-
rım abi" yaklaşımı acaba iş dünyasındakı yeni düzen-
de kariyer sahibi olmanın da temelıni mi oluşturacak?
Bıçakçı, "Değişen kariyer kavramına uyum sağla-
yamayanlann sadece iş performanslan değil yaşam
kalitelerı de gerçekten çok kötü bir şekilde etkılenı-
yor. ögrencilerden tutun da işadamlanna kadar in-
sanlann depresyona girmesi, intıhara kalkışması bi-
ze çok şeyler soyluyor. İş yaşamını, özel yaşamımızı
daha güzel yaşamak ıçin araç yenne amaç halıne ge-
tirmişiz. Gelin şu ışı bir konuşalım" diyor...
Ulaş Bıçakçı, açıkça konuşmak istemeyenler, iş
yaşamındaki kariyer konusunda düşünülmesi gere-
ken bir dizi örnek sıralıyor:
"Gittığımiz 'iyi okullar'ın ve aldığımız 'iyi diploma-
Kariyer
lar'ın sanıldığı gibi işe yaramaması, hatta bazen iş bı-
le bulamaması...
iş bulunsa dahı büyük bir çoğunlukla diploma mes-
leğinden farklı mesleklerde çalışmak zorunda kalın-
ması... 'Büyük birşirkete kapağı atma' şartlanmışlı-
ğı ile girilen 'koskoca holdingler' ve 'uluslararası bü-
yük şirketler'in dışandan görüldüğü gibi çıkmaması...
Onlann kariyer vaatlerinin de sadece vaat olması ve-
ya günümüz koşullarında kariyer temin etmede on-
ların da yetersizlikleştikleri...
Kariyer. gelecek ve iş güvencesı beklentilerinin, şir-
kete insan çekmek ve mevcut insan kaynaklarını şir-
kette tutmak için adeta kullanılması... Batmaktan iki
ay öncesine kadar gelecek vaat eden eleman ilanla-
rı veren şırketlerin olması....
'Adım adım yükselerek meslekte emekliliğe dek
kariyer' düşüncesi ile şevkle çalışırken bir sabah bir-
den bire, bina girış kartlarının iptal edilmesi, ya daan-
sızın, 'yanndan itibaren yollanmız aynlıyor' sözleri ile
karşılaşılması... Mevcut kariyer anlayışının insanlann
iş değiştirmeye hazır olması yerine iş değiştirmekten
aşırı endişelenmesine neden olması...
'Ne iş olsa yapanm abi' sözünün küçültücü bir ifa-
de olarak algılanması.... İyi günlerimizde bir iş baş-
vurusu yapmanın, iş değiştirme olgusunun bir gün
kendi başımıza da gelebıleceğinin aklımızın köşesi-
ne bile getirilmemesi... Kâğıt üzerinde hep gösterme-
lik kalan kariyer planlannın tutmaması... 'Bir yerde di-
kiş tutturamamış' denmesin diye iş degiştirmemeye
özen gösterirken kendi gelişmemize kendimizin gem
vurabilmesi ve imkânlanmızın kendimiz tarafından
sınırlanabilmesi..."
Galiba, "Ne iş olsa yapanm abi" kariyeri bile artık
eskisinden daha zor!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hatt
erdincutkun yahoo.com
Büyük insanlar gülmezler...
Herkesı kendilerine güldürürler..
Moda'dan Bostancı'ya kıyılar #
Anımsayacağınız gibi Moda Deniz
Kulübü'nün denızden doldurulan alana
yaptığı ve yapmakta olduğu inşaatlann
mahkeme kararlanyla, bilirkışi raporia-
nyla, tapu senetleriyle tescilli, ve bele-
diyeden izinli olduğunu yazıp kulüp üye-
lerinden özürdılemiştım!Ancak... Doğa-
nın kararının asıl olduğunu ve Marma-
ra'daki fay hattının günü geldiğinde
mahkeme ve belediye dinlemeyeceği-
ni de yazarak özür dilememin ciddiye
alınmaması gerektiğini vurgulamak iste-
miştim... Kimi okuriar, özrümü ciddiye
almış... Uyanlar geldi... Aşağıdaki uya-
n aslında, Moda'da olduğu gibi Bos-
tancı kıyısında kamuya ait alanı da Taç
Spor Kulübü'ne bağışlayanlan bağlıyor
"Deniz, göl ve akarsu kıyıları ve sa-
hil şeridinde bulunan devlete, beledi-
yelere, özel idarelere, köy tüzel
-kişilerine ait arazi ve arsalann satıl-
ması, tahsis edilmesi, irtifak hakkı te-
sisi suretiyle gerçek ve tüzelkişilere
devredilmesi, 12.1.1970 gün ve 7/52
sayılı Bakanlar Kurulu karan ile yasak-
lanmış olup, buralarda kişilere ait yer
varsa bu yerlerin kamunun eline geç-
mesi gerekmektedir. Bu yeıierin ana-
yasa ve yasalar gereği, Yargıtay'ın ge-
nellik, eşitlik ve serbestlik ilkeleri doğ-
rultusunda kamuya açık tutulması,
devletin yargısal ve yönetsel birimle-
rinin sorumluluğunda bulunmaktadır.
Anılan yerier zuhulen tescil edilseler
dahi kamu malı olmak vasfını kaybet-
mez; buralarda zamanaşımı dolayısıy-
la kazanılmış hak kuralından söz edi-
lemez."
ÇED KOŞESt
OKTAY EKİNCİ
Tavşana Kaç, Tazıya Tut...
Türkiye Afyon depremini
bu kez de "kaçak yapılara
elektrikbağjanması* yasasıy-
lakarşıladı...
Bayındırlık Bakanlığı uz-
manları Suttandağı nda, E-
ber'de, Çay'da, Botvadinde
ve çevre köylerde yıkılan ve
hasar gören binalann "tespi-
tine" başlarken, TEK uz-
manlan da; "enerjipazarlaya-
caklan yasadışı binalar" için
ülke düzeyindekı "rantsefer-
bertiğine'' hazırlanıyorlardı...
Acaba, Ocak (2002) ayının
ortalannda bu yasaya onay
veren sayın milletvekilleri-
miz, yaklaşık iki hafta sonra
yine bu tür yasalarla hep "fe-
lakete dönüşen" depremler-
den bir yenisınin de Afyon'da
olacağını bilseler, yine de ay-
nı şekilde ellerini "evet" di-
yerek kaldınrlar mıydı?..
şı kent kültürünün" de artık
doruğa çıkan "kanıü" sayıla-
bilecek bu yasanın "şeytani"
bir "ünar afli" niteliğı de
var...
Yasada özetle deniyor ki:
"Yasadışı binaya daha önce
başka bir ahyapı hizmeti gö-
türülmüşse, elektrik de bağ-
lansın."
Yani, hıç de öyle "örtülü"
falan olmayan bir açıkhkta
deniyor ki: "Yasadışı inşaatla
bir suç işlenmişse. ardından
buna altyapı hizmetiyle yine
suç işlenmişse, iistüne bir suç
daha işlenebifirJ"
Işte böylesı bir
u
suçu suçla
sürdünne" yasasının yayım-
landığı "ResmiGazete", aca-
ba gerçekten bir hukuk dev-
letinin resmi gazetesi olarak
tarihin arşivlerine geçebilir
mi?..
Kaçak yapılar çoğaknkça "elektrik pazan" da genişliyor...
Bu soruya "hajTr" diyerek
umutlan bir kez daha ve boş
yere "metafiakbeklentüere"
tutsaketmeyin...
Ben eminim ki tanndan
mesaj gelip, gaipteki ses "du-
run" dese bile, yine de aynı
yasaya, hem de aynı "disip-
Bn" ve "kararhtak" içinde o-
nay verirlerdi..
Çünkü; her şeyden önce
"Bderleri" böyle istıyordu; ve
o liderlerin de gözleri artık
"paradan" başka bir şey gö-
remezhaldeydi...
Ikincisi, liderleri bunu da-
yatmasabile "kendileri''çok
isteyeceklerdi... "Seçmenta-
banlannın" kim bilir yüzde
kaçı kaçak yapıda oturuyor-
du... Hatta bu milletvekille-
rinin kendi memleketlerin-
deki evleri, işyerleri, dük-
kânlan arasmda bile kim bi-
lir yüzde kaçı hem kaçaktı,
hem de "yasaletektrik" bek-
liyordu?..
t
Şeytani' maddeler
Sadece 1999'daki deprem-
lerden "ders alınmanuş" ol-
masının değil, ülkemize ege-
men olan ve sağcısından sol-
cusuna hemen tüm siyasileri
kendıne bağlayan "hukukdı-
... Ve bu "şeytani" madde-
leri hazırlayıp onaylayanla-
nn, deprem bölgesine gidip
"j'aralan saracağız" demeye
hakları olabilir mi?..
tşleri 'evet' demek...
Şimdi deniyor ki TB-
MM'nin Içişleri Komisyo-
nu'ndaki yeni "Yerel Yöne-
timkr Yasası Tas!ağı"nda,
kaçak yapıya -elektrik de da-
hil- altyapı hizmeti verenler
için "ağır hapiscezalan" ön-
görülüyor!...
Doğrusu merak ediyo-
rum... Aynı günlerde, TB-
MM'nin "Genel Kurnl" sa-
lonuna çıkıp kaçak yapıya
elektrik satışına "evet" de-
dikten sonra, komisyon oda-
sına geri dönüp aynı satışa
bu kez "ceza" öngören mad-
deye de yine "evet" diyebilen
milletvekilleri kimlerdir?..
Yann bu Meclis. aynı yasa
önüne geldiğinde, "bir önce-
kiyasasıru" ne yapacaktır?..
Sorulann yanıtı, yazunızın
başlığında: Ulusal onurumuz
olan TBMM'de şimdi de
"Tavşana kaç, tazıya tut."
demokrasisi oynanıyor...
Oekincia cumhuriyet.com.tr.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakıâ turk.net
ÇİZGtLÎK KÂMtL MASARACI
«,,-S
HARBÎ SEMİH POROY semihponoy(â yahoo.com
Mtl
TARİHTE BUGÜN ınmmz ARIKAN 20 Şubat
FÛTORlZMDOmj
1$03'O4 BUGUN İTALtANSAJK FUJK
PO MAHİNem, PARİS'TE HGAKO
GAZETGSİNDE 'FÛTÛRİST MANİFES
TO'yu YAYIMlAOIFÜrÜttiZM &İĞ
GELBNEKLERE
KARŞI ÇlKIŞlHj/UAK/NELEŞME-
NİN, $İÛDETİU,TEHUK£HİN,&4-
VAŞÇILIBIN[>eviNihAIN YANCAŞIŞ ,
OLAN BİR AKIM. TÜM SANAT
DALLARlH* ETKİLEMEye SAŞLA.
MIŞ, ANCAK DAUA ÇOK KESİMSA.
MATINDA PİKJCATİÇEKMJH YAPtT-
LAR. O/ZT?W* ÇJKMIŞrift. BOCtiO_
Nİ, SEVEHİNİ, CAfZRA GİBİ Ü/V.
LO FÛTÜKİST HESSAMLAZl SA-
yABİÜRU. SONRAKİ YH.LAK.AKU
MIU KUHUCUSU fWH£TTl,İTAL-
YAN FA$İZMİHe YAKIHLIK 0UYMUŞ,
FAKAT Bi* SÜRE S0NHA FÛTTJ-
RİZM ERİYİP KAYBOLMUfTlJR...
USTTE
RE&AM'N
HllPPO M4RİNE7Tf
NJ FÜ-
TÜRİSr BİR YAPITI-
=H:~î \BOfâKÖPRÛSÛNÛNTEMELİAfİLDL
i37o're, SO&AZ KÖPRÜSÜ'HÜV TEMEÜATILCH.
LERl ve VAPUR. DÛDİIkLEfll ARASlHC* YAPILAfJ T&REfJJtV-
HUPA İLEASYA KtTALARIHI BİRLEŞTİfiECEK VE f.S6OU£T
BE UZUNLUGU İLE OÛNYAfJIN 4-.8UYÛK KÖ'PAUSÜ OLA-
CAK PftOTE İÇİNDİ.SEYLERBEYİ İLE OBTAKÖyABAStNA
KURULACAK KÖPRÛ t.S MİLH4R ÜRAYA AAALOlACAKTt..
KULTUK • SANAT
EFSANE FİLM Yeniden Sinemalarda...
EMUZINGALERİA Diyarbakır Seanslar: 11.15-13.45-16.15-18.45-21.15
Sarıyer-Demirciköy Basın
Yayın Konutları'nda triplex villa
sahibinden satılık
0212 241 36 27(iştel)
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Avrupa Birliği ve
Ulusal Egemenlik
Avrupa Biriiği'nın genişteme takvimi 2002 yılında
şeklini alıyor. Uzmanlar, bu takvime göre, aralannda
Macanstan, Polonya ve Çek Cumhunyetınin de bu-
lunduğu 10 ülkenın büyük olasılıkla 2004 yılı sonuna
kadar Avrupa Bırliğı'ne tam üye olarak kabul edilece-
ğini, Bulgaristan ve Romanya'nın tam üyeliklerinin ise
en geç 2007 yılında gerçekleşeceğini söylüyorlar. Tür-
kiye'nin durumu da 2002 yılında açıklık kazanacak ve
"tam üyelik müzakerelerinin" başlama tanhı beliriene-
cek. Bunun ıçin Türkıye'nin, Avrupa Biriiği'nın katlım
ortaklığı belgesınde yer alan "Kürtçe TVyayınlannın
serbest bırakılması", "Kürtçenin dil olarak öğretilebil-
mesi", "idamınkaidınlmasr, "olağanüstühalesonve-
rilmesi", "işkence suçlanna ağır yaptınmlar" gibi öl-
çüüeri yerine getirmesi gerekiyor. Avrupa Birliği'nin
diliyle söylenecek olursa Türkiye, 2002 yılı içinde bu
"ev ödevlerinı îamamladığı takdirde" söz konusu tak-
vimde yer alabilecek, yoksa tam üyelik umudu "baş-
ka bahara" kalacak. Kısacası, 2002 yılı Avrupa Birliği-
Türkiye ilışkileri açısından bir "dönüm yılı."
Avrupa Birliği karşıtlan ise yoğun bir "karşı-propa-
ganda" kampanyası sürdürüyorlar. Kamuoyunda Av-
rupa Birliği karşrtı bir hava yaratmak, tam üyelik gö-
rüşmelenne açılacak yollan tıkamak istiyorlar. Bunun
yadırganacak bir yanı yok. Çünkü biraz geriye dönüp
bakacak olursak Amerika Birleşik Devletleri ile "yakın
akrabalık" ilışkilen olan Ingiltere'de ya da "refah top-
lumlan" olan Iskandinav ülkelerinde de benzer done-
meçlerde kamuoyunun önemmli kesimlerinın Avrupa
Birliği ortaklığına karşı çıktığını, halkoyuna başvumlan
ülkelerde Avrupa Birliği üyeliğinin "kılpayı" gerçekleş-
tiğini görüyoruz. Ne var ki Türkiye'deki Avrupa Birliği
karşıtlan, bu örneklerde görülen "ABD ile ilişkilehze-
delememek", "refahıpaylaşmakistememek"gibi ne-
denlerden farklı olarak bu ortaklığa karşı çıkışlannı
"Türkiye 'nin egemenlik haklan" ile gerekçelendiriyor-
lar. Avrupa Biriiğı'ne katılmanınTürkiye'nın ulusal ege-
menliğıni ve bağımsızlığını daraltacağını ileri sürüyor-
lar.
Haklılar, çünkü üye ulkeler ulusal egemenlik hakla-
nnın bir bolümünü Avrupa Birliği'ne devrediyorlar ve
diğer üye ulkelerle "karşılıklı bağımlılık" ilkesinı be-
nimsiyorlar. Bu noktadan bakıldığında, AB üyesi olma-
yan Türkiye' nin ulusal egemenlik ve bağımsızlığının AB
üyesi ülkelenn, sözgelimi, Ispanya'nın, Portekız'ın ya
da Yunanistan'ın ulusal egemenlik ve bağımsızlığın-
dan "dahayukanda", "dahagüçlü", "dahagenış"ol-
duğu gibi bir sounç ortaya çıkıyor.
1970'li yıllann başında ekonomik büyüme hızı, kışi
başına düşen ortalama yıllık gelir, yıllık enflasyon ora-
nı, sosyal güvenlık gibi ölçütler açısından aşağı yuka-
n aynı düzeyde, demokratik haklar ve özgürlükler açı -
sından ise çok daha önde olduğumuz Ispanya'da,
Portekiz'de, Yunanistan'da insanlar bugün Türki-
ye'deki ınsanlardan çok daha varlık içinde yaşıyorlar.
Kişi başına düşen yıllık ortalama gelir Türkiye'de 2 bın
dolar iken, bu Ispanya'da 17 bin, Portekiz'de 14 bin,
Yunanistan'da ise 12 bin dolar. Üç ülkede de hem iş-
sizlik hem de enflasyon oranı yüzde 7'nin altında. fç
ve dış borçlan ulusal gelirleriyle oranlandığında üçü-
nün de durumlan bizimkinden çok daha iyi. Sağlık ve
eğitim konulannda üç ülke de Türkiye'nın çok ilerisin-
de. Bu ülkelerdeki sendikal örgütlenme bizdekinden
çok daha yaygın ve etkili. Sosyal güvenlik kurumlan
Portekiz'de de, Ispanya'da da, Yunanistan'da da se-
falete geçit vermiyor. Bu ülkelenn ınsanları bizim ın-
sanlanmızdan daha geniş demkoratik haklara sahıp-
ler ve daha özgur yaşıyorlar.
0 zaman kafalara sorular takılıyor... Eğer bir devlet,
egemenlik ve bağımsızlık gücünü ulusundan alıyorsa,
ekonomik ve sosyal açıdan daha güçsüz olan bir ulu-
sun devleti, kendisinden daha güçlü olması gereken
devletlerden nasıl oluyor da egemenlik ve bağımsız-
lık açısından daha güçlü olabiliyor? Ya da ulusal ege-
menliği ve bağımsızlığı Türkiye'ninkinden daha "ek-
sik", dolayısıyladaha "güçsüz'olan Ispanya'nın, Por-
tekiz'in, Yunanistan'ın bu görece güçsüzlükleri onla-
nn uluslararası ilişkilerine nasıl yansıyor? Ulusal ege-
menliği ve bağımsızlığı daha güçlü olan bizlerdenfark-
lı olarak onlar ne istiyorlar da yapamıyorlar? Nerede
elleri, kollan bağlanıyor? Kimi AB ülkelerinin Türki-
ye'ye yönelik art niyetleri, kimi AB yetkililerinin soyta-
nlıklan bir yana, Avrupa Birliği karşıtlannın bu sorula-
ra da açıklık getirmelen gerekmiyor mu?
Pasaportumu ve ehliyetimı kaybettim. Geçersızdir.
SECİP TURGAYIŞITMAK
Faks:0212-723 8497
e-posta: dkavukcuoglu@superontine.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAH
SOLDANSAĞA: 1 2
1/ Bir kimse-
nin sırtından
geçinen kim-
se. II Düşü- 3
nülenin tersi-
ni söyleyerek
yapılan ince
alay...Sloven- 6
ya'nm plaka
işareti. 3/ Is-
lamlıktan ön-
ce Kâbe'de
duran üç puttan bi-
ri... Kısa hortumlu
birhayvan. 4/Japon-
lara özgü kâğıt kat- „
lama sanatı. 5/ Bur-
sa'nınbirilçesi...Es-
ki dilde yüz, çehre.
61 Güney Afrika
Cumhuriyeti'nin
plaka işareti... Tüm-
den çıplak olarak
açık havada yaşamayı savunan ögreti. 7/ Yüksel-
me, yücelme... Jüpiter gezegeninin bir uydusu. 8/
"Ey benim — memesinde cüceler emziren aca-
yip memleketim" (B. R. Eyuboğlu)... Bir motor-
da bilyelerin almaşık devinimini dairesel devini-
me çeviren dingil. 9/Şöhret... Otellerde birden çok
odaya sahip olan özel bölüm.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Öğrenci... Tavlada "iki" sayısı. 2/Içel'in Silif-
ke ilçesinde antik bir kent... "Doğrusu, aslında"
anlamında kullanılan bir belirteç. 3/ Boşlukta
300.000 km'sn'lik bir hızla yayılan ışık taneciği...
Konut. 4/ Hayvanlara vurulan damga... Tırpana
da denilen bir balık. 5/ Erol Toy'un, Tanzimat dö-
nemini konu alan romanı. 6/Gümüşün simgesi...
Güçlü, zinde. 7/lzmaritgillerdenbirbalık... " —
yoruldu ben yoruldum/ Güzel bindiri bindiri"
(Köroğlu). 8/Eski özel otomobillerin karoseri bi-
çimi. 9/ Canlı renkleri olan bir cins papağan...
Çok kokulu bir tür kahve.