22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 ŞUBAT20O2CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 ücaktMauovepgU ıscekonĞu trtbiofuktolazor! Bektronttt posta: dentzsomeciOTifciaiyet.com.tr Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512* - Derviş'e görs yoğun bakımdan çıkmışız... "Mevta olarak mı!" Kel alaka Mîmar Prof. Dr. Enis Kortan, Maçka Bayıldım yokuşunda yayalar için yapılan yürüme ve dinlenme alanlarına otomobillerin park ettiğini ve bundan kaplama taşlannın da zarar gördüğünü bir dilekçeyle Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müftt Gürtuna'ya bitdirip gereken önlemin alınmasını istiyor... Bir süre sonra belediyeden Prof. Kortan'a yanıt geliyor. "Maçka Bayıldım (belediyeye göre Bayıltan) yokuşunda yayalar için yapılmış olan yürüme ve dinlenme yerlerinin bir süre önce onanmının yapıldığı, yol kenarlarına yanm küreler şeklinde engeller konduğu belirtilmiş, ancak civardaki araç sahipleri tarafından bu engellerin söküldüğü ve bu yerlerin otopark olarak kullanıldığı, kaplamalara araçlann zarar verdiği, çökmeler meydana geldiği belirtilmektedir. Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim." 1 ürkiye'ye yargıianmak için gelmek isteyen Amerikalı solcu Noam Chomsky ile Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, 1999'da internet orta- 1 mındatartışmıştı... Kuvayı Milliye dergisinde yayımlanan tartışmada Işıkh'nın yanıtlarından bir bö- lümü: "Sizin gibi emektar bir solcunun Türkiye'nin güney- dogu bölgelerinden büyük kentlere ve ülke dışına yö- nelik göç olgusunu, Türklerin Kürt azınlık üzerindeki baskılarının sonucu' olarak açıklaması çok acıdır. Ül- kenin kuzeyinde ve kuzeybatısında bulunan Artvin, Kastamonu, Kars gibi pek çok ilin ve köyün nüfusu da kronik olarak azalmaktadır. Bilmelisiniz ki 'baskı altın- daki' Kürt kökenli yurttaşlar, Kuzey Irak gibi Kürt kö- kenli insanların çoğunlukta olduğu yörelere değil; fa- kat tam tersine istanbul, Izmir ve Ankara gibi Kürt kö- kenli insanların azınlıkta olduğu kentlere göç etmek- tedirler. Beni 'bağımsız öğretim üyeleri' kategorisine sokmak lütfunda bulunmayan ilk siz değilsiniz. Beni hapse at- mış ve kamu kesiminde çahşmamı yasaklamış olan 12 Noam Chomsky Eylül cuntası da aynı görüşteydi. Sizin 'güvenilir1 kay- naklarınızdan ve ABD kurulu düzeninin önde gelen organlanndan VVashington Post'un muhabiri J. Ran- dal'dan sağladığınız, 1 milyon insanın Diyarbakıra göç ettiğine ilişkin iddia da, başka bazı iddialannız gi- bi yanlış temele dayanmaktadır. Bilmelisiniz ki Diyar- bakır kent merkezinin toplam nüfusu, 1997 verilerine göre yarım milyondur. 'Devletterörü'nden sözederken, PKKterörünün de gerçekte bir devlet terörü olduğunu ve burada söz ko- nusu olan devletinTürkiye Cumhuriyeti olmadığını çok iyi bilmek durumundasınız. Irak'tan binlerce 'CIA Kür- tü'nü Guyam adalannda misafireden birgücün, ülke- mizin güneydoğusunu kaosa çevimne yolunda neler- den yararlandığını anlamak çok zor olmasa gerektir. Diyarbakır'ı 'Kürt başkenti' ilan ettiğinize göre, niçin ABD'de de, Ispanyol, Italyan asıllılarve Kızılderililer, Si- SESSİZ SEDASIZ (!) NURJKURTCEBE yahlar için de birer başkent ilan etmiyorsunuz! Ne yazık ki Dr. Ismail Beşikçi hakkında da yanlış bilgilendirilmiş bulunuyorsunuz. Dr. Beşikçi'nin mah- kûmiyet nedeni, Kürtçe konuşması veya Kürtçe ko- nuşmanın serbest olmasını savunması değildir. Zaten, Dr. Beşikçi Kürtçe bilmez ve Kürt kökenli degildir. Türk resmi kaynaklannın güvenilir olmadığı görüşün- desiniz. Besbelli ki bu kaynaklar 'resmi' oldukları için değil 'Türk' oldukları için bu görüştesiniz. Eğer böyle olmasaydı, Ingiltere Parlamentosu insan Haklan Gru- bu'nun da 'resmi' bir kaynak olduğunu nazara alma- nız gerekirdi. Bununlabiıiikte, bu yazışmalanmızın so- nucunda anarşist ve libertarian geleneğin günümüz- deki en önde gelen temsilcisi olmaya fazlasıyla layık olduğunuzu anlamış bulunuyorum. Bu akımın öncü- lerinden Bakunin, 'aziz pederim' diye hitap ettiği Çar 1. Nikola'nın önünde boyun eğmişti. Siz de 'büyük birader'in 'böl ve yönet' politikasına hizmet sunmak- ta çok istekli görünüyorsunuz. Bilmiyorum, siz de, Petro-Pavlovsky zindanındaki Bakunin gibi ağır bas- kılar altında mı bulunuyorsunuz?" Kapitalizm yandaşları sokağa dokülürse! Avustralyalı bankerlerin destekledi- ği Prodos Enstitüsü'nün dünyaçapın- da başlattığı kaprtalizmi savunma ve övme gösterilerine ilişkin haberleri To- ronto'dan Engin Aşkın bildiriyor: Londra'daki mitinge ellerinde "Kapi- talizm, Hemen Şimdi" yazılı pankart ve "ParayaTapıyorum" yazan san balon- larla katılan göstericilerin sayılan 15 kişiyi geçmedi... Kapitalizm savunu- culan, kent merkezindeki kısa biryü- rüyüşten sonra dağıldı. New York'ta- ki gösteriye yaklaşık 50 kişi katıldı. Göstericiler, kentin ünlü 5. Caddesi'n- de yürürken, kapitalizm sözcüğünde- ki harflerden esinlenerek "Bana bir K ver", "Bana bir A ver" şeklinde fakat cı- lız bir sesle bağırdılar. Halktan biri "Siz- den neden ses çıkmıyor" diye laf atın- ca, göstericilerden "Biz sermaye düş- \ manlan gibi bağırmayız" yanıtı geldi. Güney Afrika'nın başkenti Johannes- burg'daki gösterinin "Kapitalizm çok- tan kazandı" görüşü üzerine iptal edil- diği açıklandı. Kapitalist gruptan biri ise "Yıida 21 bin cinayetin işlendiği Gü- ney Afrika'da kapitalizmi överek cad- delerde yürümek sorun yaratabilirdi" dedi. Hindistan'ın Yeni Delhi kentinde toplanan ve çoğu banka müdürü, üst düzey yönetici 40 kişilik grup, iş dün- yasının bulunduğu caddede toplana- rak, birbirierine kurdeleye sanlmış ar- mağanlar dağıttı. Caddedeki McDo- nald's hamburgercisinin önünde, lo- kantanın müdürüne de kurdeleli amna- ğan vermek isteyen göstericiler, mü- dürün paniğe kapılarak saklanması üzerine armağanı kapıdaki özel koru- ma görevlisine vermek zorunda kaldı. Cüzam Komısunda Neredeyiz. Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAN Cüzamla Savaş Derneği Yeryüzü canlılanndan olan insanlar, kendilerine benzeme- yenleri hep dışlamışlardır. Özel- likle, onulmaz, öldürmez ama yüzü, eli ayağı sakat edip, duı- duk yerde insanı çirkinleştiren, garip şekillere sokan hastalık- larda, özürlülüklerde bu davra- nış, ne yazık ki, geçmişte de gû- nümüzde de geçerlidir. Nedeni ve sağaltımı bılinmeyen dö- nemlerde cüzam hastalığına ya- kalananlan bekleyen bu durum sonunda, o masum ve hasta in- sanlan, "Tannlann günahkâr kuflarT olarak tanımlayan "öbür"leri, akla gelmedik iş- kence, damgalama ve dışlama- lan yapmayı "hak ve görev* bil- mişlerdir!.. Geçenlerde, doğu köylerimi- zin birinde yeni atanan öğret- men, sınıfinda, köyün eski cü- zamlı hastalannın çocuklannın bulunduğunu öğrenince, edin- diğı çağdışı bilgiler ya da bilgi- sizlik uyannca, bu çocuklan, kulaktan duyma safsatalan yi- neleyerek dışan atmaya kalkı- yor. Ne yazık ki, 21. yüzydda hâ- lâ bu saçmalık ve bügisizlik ör- neklerini yaşamak durumunda- yız; çünkü yanlış bilgiler, hura- feler, cahil halk arasında kolay- ca yayılırken bizler, bilimsel doğruları, hedefkitleye, eğitim- cilere, sağlıkçılara geîektiğince ulaştınp yaygınlaştıramıyoruz. Cüzam konusunda çagdışı tu- tumun son örneği geçen yıl, Ja- ponya'da yaşandı ve dünyanın gözieri önüne seriliverdi. 19. ve 20. yüzyıllarda Japonlar, ülke- lerinde saptanan her cüzamh hastayı, aile ortamından, çoluk çocuğundan kopanp, sonsuza dek Kumomoto Sanatoryu- mu'na kapatirlarmış. Çoğun- lukla aile de hastalanndan uzak- laşır, onu ölmüş sayar, defter- den silermiş. Sanatoryuma kapatüan ka- dınlı erkekli hastalarsa, çoğun- lukla adlannı değiştirir, kendi aralannda yeni bir komün ve yeni bir yaşam kurmak duru- munda kalırlarmış. Devlet, ku- rallan geregi, aralannda evlen- mek ve birlikte yaşamak iste- yen hastalara "kBiriaşörma" koşulu koyarauş. Her şeyin bi- lindiği ama kimsenin konuş- mak, dile getirmek istemediği bu insanlık dışı tutum, 20. yüz- yılın ikinci yansında, daha çok son on yılında, oradan kurtulan, tedavi gönnüş bazı yürekli has- talann örgütlenmesi sonunda kamuya, uluslararası kurumla- ra iletilebilmiş. Cüzam hastalannın da 'insan haklan" için çalışan "gönüDü kuruluşlar" ve büim dünyası, tanısı kolay ve sağaltımı kesin duruma gelmiş olan bu hastahk • * nedeniyle ınsanlann çağdışı şe- kilde dışlanma, damgalanma ve özgürlük kısıtlamasına uğratıl- masuıı engelleme ve ortadan kaldırma konusunda büyük bir savaş vermişler. işte tüm bu girişimler sonun- da, Japon hükümeti, geçmişte- ki korkunç uygulamanm yan- hşhğını kabullenmiş, Japon Başbakanı Koizumi, 24 Mayıs 200 l'de bu uygulama nedeniy- le hastalardan özür dilemiş, TV'lerin önünde ellerini sıka- rak bu çağdışı duruma. gerçek- lerin ve bilimselliğin önderli- ğiyle son vermiştir. "Cüzam" ne yazık ki, yeni yüzyıhmızda bile, bunca eğiti- me, teknolojik olanaklara kar- şın hâlâ, "korkunçtuk". "uzak dunna" '^yanjnayaklaşınanıa" ve "çirkinlik" gibi anlatımlann betirnlenmesi için kullanılmak- ta. çoğu geri kalmış ülkede var olan milyonlarca hastanın yü- reğini burkmakta ve yaşamını dayanılmazlaştırmaktadır. Umarız, Japon hükümetinin bu yürekli davraruşı, halen dün- yada, cahil, önyargüı ve çağdı- şı tutumu sürdürenlere örnek olur. Son kırk yıldır. ülkemizde, cüzam konusunda, çok önemli ilerlemeler gerçekleştirilmiş, Sağük Bakanlığı, üniversiteler ve gönüllü kuruluşlarm el ele vermesıyle, Cumhuriyet kayıt- lanna gıren on bin civanndaki hastanın kayıtlan gözden geçi- rilmiş; ölenler, çift ve yanlış ka- >ıtlar çıkarümış, tek tek her has- tanın köyüne-evine gidilerek kendileri incelenmiş ve yakı- nmdaki yeni hastalar saptana- rak en çağdaş sağaltunlan ya- pılmış, gerek görülenler hasta- ne tedavisine ahnmış ve sosyal destek verümiştir. Bugün sokaklarda dilenen "cûzamh" görmek neredeyse olanaksızdır. Toplam 2 bin 500 hastanın tümü, modern tedavi- lerini gönnüş, yaşlı ve sakat ol- manın zorluklanyla yaşhlık dö- nemlerini geçirmekte, erken dönemde hiçbir iz kalmadan iyüeşenlerse, toplumdan hiçbir tepki görmeden başanh yaşam- lannı sürdürmektedirler. Bu ciddı çaba sürebüirse, bel- ki bir on yıl sonra, Türkiye'de tek bir yeni hasta ortaya çıkma- yacak ve bir sağlık savaşı daha, onu başlatan değerli insan Dr. Etem Utku ve öbür sağlıkçüa- rın yürekli ve sürekli çabalany- la son bulacaktır. Dünya Cüzam Günü ve Cü- zam Haftası bize, biz insanların, safsatalann ve bilgisizliğin ka- ranhğında, birbirimiz için ne denh acımasız olabileceğimizi, oysa tüm çözümlerin, gerçekle- rin anası olan bilimde yatuğını anımsatmah, önyargüı, insanlık dışı ve içgüdüsel davranışlardan uzaklaşmamızı sağlamalıdır. KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakfa turk.net ÇÎZGtLlK KÂMİL MASÂRACI KEDÎ LEVO APTÜÜKA aptulikaastudyoimge.com. TARlHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN Smffmtarı SÛCİey** bir dmcttt.FINANCIAL TfMBS //V TURKfYE SAftSf 1937'O£ SUSÜM, İNSİUZ Ek*OMOMi OCIfSiSİ *?ltJ4AtCI/*L " i itsiu f l l l l EFSANE devam ediyor! TÜM GAZETE BAYİLERİNDE Nüfus kâğıdimı kaybettim. Hükümsüzdür. MİKAİL GÖÇMEN Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arrtalım ORMAN BAKANLIĞI Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır. Kalbinizi koruyun. 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 (pbx) • Faks: (0212) 212 68 35 Intemet http://wwvY.tJcv.org.tr e-mail: gen.sekreterMv.org.tr • koofdinatorWcv.ofg.tr TÜRKKALPVAKR ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Kadıköylülere Çağrı Arada bir hayli ilginç mektuplar gelir okurlanm- dan. Kimi över, kimi söver. Kimi aşka dair birkaç söz eder, kimi kapıyı açar ardına kadar, mutlu bir buluşmayı kutlar, onurlanınz. Son mektup bir müzik öğretmeninden. Güzel okşuyor kalemimi: "Sayın Hekimoğlu, diyor. Yazılanntzı yakından iz- leyen (kesip biriktiren), öğrencilerine okuyan, öğ- retmen okurunuzum. Çoksesli müziğe karşı duyariı olduğunuzu bil- diğimden çoksesli bir oda korosunun içinde bu- lunduğu durumu anlatan bir faks mesajını (dört sayfa) tarafınıza gönderme gereğini duydum. Bize vereceğiniz aydınlatıcı küçük bir bilgi bü- yük bir ışığa dönüşebilir. Müzikle kalın." Bir solukta okudum dört sayfayı. Bilmediğim bir konudaaydınlandım, umutlandım, aynca utandım. Çünkü Kadıköylüyüm! KASDEV Korosu ilk kez ge- liyor gündemime! Araya iki arneliyat girdi, belli olay- ları atladım galiba! Oysa saygın bir kuruluş KAS- DEV. Amacı çoksesli müziğe katkı. İlginç olaylar var gündeminde. Konserler, etkinlikler, boyutlu bir program. KASDEV gönüllüleri halk konserleri, Hey- beliada Deniz Harp Akademisi konserleri, Kuleli Askeri Lisesi konserleri, Uğur Mumcu konserle- ri, Saint Assomtion Kilise Konseri, okul konserle- ri, Bulgaristan turnesi. Müzik devriminin güzel ürünlerini, değişik konserleri dinleyecek müzikse- verler. Acı ama gerçek. Güzel programlanna karşın uy- gulama olanağı yok her zaman. Ekonomik darbo- ğazlar nedeniyle açık yollar kapanıyor, köprüler kurulamıyor! Dahası öncelikler başka alanlara ka- yıyor. Sanat ve kültür yaşamındaki beklentiler gün- deme gelemiyor, amacına ulaşamıyor, düş kınklı- ğına uğruyor sözün kısası. Sayın müzik öğretme- ni E. Mutlu'nun mektubu son örnek buna. Para her şey değil, ama parasızlık nedeniyle güzel birtasa- n yaşama geçemiyor. Müziksever kişilerden para- sal destek sağlayarak ses verecek Kadıköylüler. Çoksesli müziğe katkı niteliğinde bir olaya duyar- sız kalamaz. Bir şeyler yapmak, güzel bir tasanyı gerçekleştirmek zorundalar. Yaşayarak öğrendik, gönüllü kuruluşlar büyük destek görüyor halkımız- dan. Kültür ve sanat yaşamında belli boşluklar do- luyor, güzel bir eyleme dönüşüyor. örnekleriyle onurlanıyoruz. Ama coşkumuz da emeğimiz de yeterli düzeye varamıyor her zaman. Çünkü ters olaylar da yaşanıyor. Oysa damlaya damlaya amaçlanan göller yine oluşabilir. Çoksesli müzik- le sessizliği deler, güzel şarkılar söyleriz hep bir- likte. 10 milyar büyük para degil. Bir kişinin-iki kişinin ödeme gücü olmaz ama.. kişiler yan yana gelir, güçlenir, soluklanırdernekler, kuruluşlar. KASDEV orkestrası da sesini, soluğunu duyurup gündeme yerleşebilir. 26 kişi tüm koro elemanlarının yurtdı- şına çıkış vergisi 1 milyar 820 milyon. Bulgaristan transit geçiş ücreti 4 milyar 940 milyon. Gidiş-dö- nüş yol ücreti (son zamlarla birlikte) 7 milyar 300 milyon. Büyük para değil, ekranda sergilenen giy- siler, takılar yanında çok geride kalıyor ama, ola- ya bu açıdan bakılmıyor her zaman! Bu nedenle başka eylemler, başka söylemler gerekiyor. Kuş- kusuz onlar da gelecek, ancak acelemiz var. Se- simizi, soluğumuzu duyurmak için buluşmak, bir- leşmek, güzel birlikteliği yaşamak onuriu bir görev artık. Kadıköylüler de bu görevden geri kalamaz. Yolumuz açık olsun! KASDEV Korosu'na ulaşacağınız faks numara- sı 0. 216. 318 58 84. Telefon: 0. 216. 586 59 37. lletişim kopukluğu nedeniyle yazma gereğini duy- ,dum. Tüm kopukluklann onanlması dileğiyle, KAS- DEV'e başanlar diliyorum. Beni uyaran müzik öğ- retmenini de teşekkür ve sevgiyle selamlıyorum. BULMACA SEDAT YAŞAYAıS 1 2 3SOLDAN SAĞA: 1/ îsviçre'nin efsanevi halk kahramanı. 2/ Biriik, birleş- miş olma du- rumu... Hava- daki su buha- n. 3/ Istan- bul'dakı a Tak- smCumhuri- yetAmö"nıda yapan ünlü Italyan heykeltıraş. 4/ Bir topluluğu oluşturan bireyler- den her biri... Yöne- tim. 5/ Sürülmemiş tarla... tlaç. 6/ Ateş- li, coşkun... Katıl- mış, ulanmış parça. II "Cep delik, cep- ken delik/Kol delik, 8 — delik" (Orhan 9 Veli). 8/îçine başka bir sıvı kanştrnlmamış içki... Ad kavmi hükümdarı Şeddad tarafından cennete benzetilerekyaptınlan efsanevi bahçe. 9/Çok sert odunu olan bir sıcak ülke ağacı... Müslümanlann bir çocuğun doğumundan yedi gün sonra, Allah'a şükretmek amacıyla kestikleri kurban. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Halk dilinde şubat ayına verilen ad. 2/Iyilik... Bir nota. 3/Tekrarlamak. 4/Yapısına girdiği söz- cüğe "kendi kendine" anlamı katan yabancı önek... Telli çalgılarda telleri yüksekçe tutan tah- ta köprücük. 5/ Sperma... Küçük mağara. 61 Öz- deş. 7/lşi sonu... Nazilerin politikasmda Gennen ırkından kimselere yakıştırılan ad. 8/ "Kral — " : Shakespeare'in oyunu... Yanağın alt kısmı. 9/Bir işi yaptırabilme gücü... Eski dilde su. BAKIRKÖY1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1978/105 Mahkememızce verilen 25.10.2001 tarih 1978/105 Esas, 1978/34 sayılı karar ila maJıcur Gülcan Candeler'e vasi tayin edilen annesi Hikmet Candeler"in 09.05.2001 tarihinde vefat etmiş olduğundan Bekir ile Hikmet'ten olma 1938 doğumlu Gülcan Candeler'e kardeşi 1936 doğumlu Ercan Candeler 23.01.2002 tarih ve aynı esas numarası ile verilen karar numarası ile vasi tayin edilmiş olup, işbu vasi kararına itiraz edenlerin kanuni süresinde itiraz etmeleri, aksi takdirde hükmûn aynen kesinleşece- ği tebliğ yerine kaim olnıak üzere ilan olunur. Basın: 5428
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear