Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 ARALIK 2002 PAZARTESİ
HABERLER
TARİŞ Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Çetin, Türkiye'nin taran politikası olmamasından yakındı
Türkiye sömürgeleşiyor'Zeytin iiretiminde
geriye düştük'
Zeytinciliğ:n bundan 50 yıl
önceki sürecine bakarsak
üretimde îspanya birinci,
Italya ikinci, Türkiye
üçüncüydü Yunanistan
üretimi arttırarak bizi geçti.
Tunus geçti. Şu anda Suriye
bizi geçmek üzere...
LEYLA TAVŞANOĞLU
Olkemizde her alan dökülüyor. Bir
EMF, bir DünyaBankası artık hangi te-
sisin açık kalıp hangisinin kapahlma-
sı, hangi ürünlerin üretilip hangileri-
nin üretilmemesi gerektiğini bizlere
dikte edebiliyonar. O zaman ulusal ege-
menlık nerede kaldı? Bölgesel anlaş-
malara imza atan hangi ülke bu kadar
teslimiyetçi olabiliyor? Başta ABD ol-
mak üzere bütün uygar Batı ûlkeleri
küreselleşmenin zararlannı ameliyat
masasına yatınnışken biz ulusal çıkar-
lanmızdan söz edince, hem de kendi ül-
kemizde bir alay teslimiyetçi geri kal-
mışlık edebiyafcna başlıyor. En son da
zeytinyagı üretiırumizin durumunu gör-
dükçe içim paralandığı için Zeytinya-
ğı Birliği ve TARİŞ Yönetim Kurulu
Başkanı CahitÇetinle"Neolacakbu
ülkemizinhafi" kaygısıyla uzun bir ko-
nuşma yaptım.
- Türkiye, son birkaç yıldır zeytinya-
ğı ürttiminde atağa kalkü gibi görünü-
yor. Bu nasıl oldu? Yoksa son teknokt-
jikr mi kuDanılmaya başlandı?
ÇETİN - Hayır. son teknolojilerin
kullanılabilmesı için sektörün güçlen-
mesi gerekir. Bakın, zeytinde birvaryı-
b vardır, ertesi yıl ise yok yılıdır. Yük-
sek teknoloji kullanıldığı zaman zey-
tin ağacı her yıl verim verebilir. tspan-
yollar bu sorunu çözmüştür.
-tspanyoDar bu sorunu nasıl çözdü?
CETtN - Budama teknolojisi ve ba-
kımmetotlarıyla...
- Bir de zeştini toplama teknolojisi-
nin çok önenifi okjuğunu büiyorum_
ÇETİN - Evet. Biz hâlâ sırıkla ağa-
cı dövüyoruz. Ama Avrupa ûlkeleri
vibrasyon sistemiyle toplama yapryor-
lar.
Pevlet politikası
-Onasdohıyor?
ÇETtN- Titreşünle zeytin ağacın al-
tına dökülüyor. Böylece de topluyorlar.
Bunun yanında gûbreleme teknolojisi
de çok önemli. Bir ülkede zeytin ağa-
cının, zeytinyağı üretiminin gelişimi-
nin öncelikle devlet polikitası haline
gelmesi lazımdır. Bu da Tanm Bakan-
lığı'nın ve ona bajlı zeytıncilik istas-
yonlannın görevlerinin içine giriyor.
- Sizbunlan söyfiyorsunuz. ama her
nedense Tanm Bakanhğı dcğil de bun-
dan önceki Ornvan Bakanı Nami Ça-
ğan zeytincifiğin geiiştirflmesi görevini
üsdenmişd. Sizce ba ashnda Orman Ba-
kanhğVnın işi mi?
ÇETTN- Ormanniteliğindençıkmış
yerlerin tahsisini yapma yetkisi Orman
Bakanlığı "ndadır. Tanm Bakanlığı'nın
ise böyle bir göre\i ve yetkisi yok. Zey-
tinciliğin bundan fO yıl önceki süreci-
ne bakarsak üretiıade îspanya birinci,
ttalya ikinci, Türkiye üçüncüydü. Son-
radan Yunanistan Cretimi arttırarakbı-
da da Suriye bizi geçmek üzere...
- Bu kadar geri kalmayı becerdik?
ÇETİN- Bakıt bir kere Suriye'de
çok geniş Hazine arazilerini bedava
zeytinciliğe tahsis ediyorlar. Aynca da
zeytin üreticilerineçok uzun vadeli, fa-
izsiz denebilecek icrediler veriyorlar.
Aynca Suriye'de he yıl 6-7 milyon zey-
tin ağacı dikiliyoT. tspanya'da General
Franco kendi iktiön döneminde hal-
ka iki hedef göstenıişti. Birisi zeytin-
cilik, öbürü turizırdi. Bu iki ana sek-
tör bugünkü Ispaıra'nın ekonomik re-
fahnıı sağlamıştn Biz Türkiye olarak
Uluslararası Zeytdryağı Konseyi'nden
çıktık.
Dövlz harcaması
- Böyle bir şey nsıl yapuabflir?
ÇETtN - Ülkenizde doğru dürüst
zeytinyağı politikas olmayışı, bunun bir
devlet politikası rmaaıe getirilmeyişi bu
sonuçlan doğurdhı Bu ülkede 700 bin
ton likit yağ ithal elilir. Bu kamu itha-
latı sayılır. Çünbûahsis yapılır. Ayn-
ca vergi muafîye-ti Je getirildi.
-Yüzdekaçver«gi;nuafiveti konuldu?
ÇETÎN - Malfccielinınyüzde 30'u
oranındagümrük \ergisi muafıyeti var.
Yani gümrüksüz iaalat yaphrilır. Bu,
Türkiye'nin petrolıen sonra ikinci bü-
yük döviz harcanuasdır. Buna karşın hâ-
lâ bir zeytinyağı, zcytin ağacı politika-
sı yoktur. ABüyersolmakisteyen Tür-
kiye'nin hiçbir tamn politikası yok, za-
ten. Bugün nüfüsuı yüzde 45'i tanm-
la uğraşryor. AB içiıde sadece pazar de-
ğil, öbür ülkelere^ a mal satar durum-
Cahİt Çetin Kİmdİr? 1941, Edremit-Yûre doğnmlu. Zeytinci bir aileden geliyor. Ortaöğrenimini Edremit Lisesi'nde,
yükseköğreniminiAnkara Ünh ersitesi Dfl Tarih Coğrafya Fakûltea'ndetamamladL Ege Bölgesi İhracatçüarBiriiğiYönetim Kurulu
Üyesi, Zeytinyağı BirliğiveTARİŞ Yönetim Kurulu Başkaıu. Kendisinitamyanlannona taknJdan ad şu: Sosyal demokratyöre ağasL
daolmamızlazım. Tartmda bugün nü-
fiısun yüzde 45'i çalışıyor. Geçenler-
de Hazine Müsteşan'yla görüşüyor-
duk. "Tanmda o kadar nüfus yoktur"
dedi. Haklı bunu söylemekte, çünkü
Anadolu insanı giderek daha az tanm-
la uğraşmak istiyor.
-Neden?
ÇETTN - Tanm politikası olmama-
sından. Anadolu insanı giderek artan sa-
yıda memleketinden göç ediyor. Büyük-
şehir belediyeleri de bu göç akınıyla baş
etmekte büyük güçlük çekiyor. Avru-
pa'da nüfusun yüzde beşi tanmda ça-
lışıyor. Ama bu tanm bütçenin yüzde
75'ini bulan sübvansiyonlarla destek-
leniyor. Genetik mühendisliğiyle bi-
rim alandan beüa Türkiye"dekinin 15
katı ürün elde ediyorlar. Ve ürün fazla-
lıklan ortaya çıkıyor.
- Sizce Avrupa ûlkeleri tanma neden
bu kadar önem veriyor?
ÇETİN - Çünkü onlar için tanm eko-
nomisi bir stratejik hedef. Bugün tanm
ürünleri petrol kadar önem arz ediyor.
Bir savaşta AB. birlik dışı ûlkeleri sa-
nayi alanında kendine bağladığı gibi
tanm alanında da kendine bağlayıp tam
bir sömürgeleştirme mantığını güdüyor.
Tanmda stratejik bir savaş yaşanıyor.
Hiçbir ülke tanmsal faaliyetten vazge-
çemez. Bugün ülkemizin tanmsal itha-
latı 4 milyar dolar, ihracatı 3 milyar do-
lar. Türkiye gibi bir tanm ülkesinde bu
çok vahim bir sonuç. Yalnız burada po-
pülist politikalan desteklediğim sanıl-
masın.
- Sırf bu popöibt pofitikahr yözön-
den findık yıuarca desteklendi, sonra
daişyüzegözebulaşbnhnadımı?
ÇETİN- Öyle oldu. Şimdi karşımı-
za ürün fazlası bir sorun olarak çıkıyor.
Ama bakıyorsunuz, bu ülke 700 bin
ton likit yağ ithal ediyor, ama ayçiçek
tanmı için, zeytinyağının gelişmesi için
hiçbir politika yok. Görünen o ki biz
giderek sömürgeleşiyoruz. IMF'ninhe-
defi Türkiye'yi tanmdan uzaklaşür-
mak.
Haksız rekabet
-Tûrldye'nin ciddibirzeytinyağı üre-
tim potansiyeli var. Ancak Avrupa ül-
kekrinin fiyat poutikalanvla rekabet
edebüme şansı yok gibi görünüyor.
ÇETTN- AB'deüreticiyeçeşitli ka-
demelerde destekler vardır. Kilo başı-
na üreticiye 1 dolar 30 sent destek öde-
nir. Bir de kooperatiflerde ürünlerini
ertesi yıla stoklamak isteyenlere de ki-
lo başına 1 dolar 60 sent destek primi
ödenir. Ambalajlama aşamasında da
aynca bir destek primi vardır. thracat
sırasmda ise promosyon destekleri ve
fıyat garantisi vardır. Yani ben ucuza da
satsam arada zarar ettiğim farkı devlet
karşılar.
- Bu haksız rekabete girmhor mu?
ÇETTN - Geçenlerde bir gazetenin
haber başlığı şöyleydi: "Zengin ûlke-
lerin sülj\unsiyonlan Türkiyegibi ülke-
lerde tanmı bitirnıek üzere."
- TARİŞ olarak kaç ülkeye ueytinyA-
ğıiıraçedebiiyorsuıraz?
ÇETİN- Türldye'deki sektörel ih-
racaümızın toplamı 10 bin tonu geç-
mez. Bizim sanayicimiz. AB sanayi-
cilerinden teknoloji bakımından, pi-
yasaekonomisibakımından, ticaride-
ha bakımından kesinlikle geri değildir.
Ürünümüz de AB üyesi ülkelerinkin-
den daha düşük kaliteli değildir. Tek
noksanımız o pazarla rekabet edecek
yeterli sübvansiyonumuzun bulunma-
yışıdu-.
- PÖd, TARİŞ ne yapıyor?
ÇETTN - Biz oyunu bir başka açı-
dan aldık. 4570 saydı yasa 2000 yıh ha-
ziran ayında çıktı. Biz hep, bizimki gi-
bi "karadeBk" olarak ilan edilen tanm
kooperatiflerinin ve birliklerinin hep
siyasüer tarafindan bu şekilde damga-
lanmak istendiklerini söyleyegeldik.
Kooperatiflerin ve biriiklerin bu hale gel-
melerinin nedeni tamamıyla siyasi mü-
dahaleler sonucudur. Birlikler yıllar-
ca, Tanm Satış Kooperatifı adını taşı-
malanna rağmen saüş taraflan hiç yok-
tu. Sadece tanm ve kredi bölümü var-
dı. Fiyatlarda da hep popülist uygula-
ma yapıhnıştı. Biz şimdi TARİŞ Zey-
tin AŞ'yi kurduk. Bunun bir de sanal
marketi var. Bununla bütün dünyaya
açıldık. Artık ulaşamadığunız hiçbir
ülke yok.
- Bu sanal markette önemli bir saüş
bekliyor musunuz?
ÇETTN - Başlangıç için hayır. Ama
herkes sitemize girip zeytinyağlanmı-
zı görüyor. Şu anda 20 ülkeden talep gel-
di. Biz ilk kez tngüizce bir sitesi olan
sanal markete sahibiz. Bu bizim onur
savaşımız. Hiçbû ülkede de koopera-
üfçiliğe Myaç yok, diyemezsiniz. Çün-
kü kooperatifçilik ihtiyaçtan doğar.
IMF'ye verilen niyet mektubunda kı-
sa adı ARID olan tanmda yeniden ya-
pılanma projesi var. Bunda deniliyor ki:
Tanm satış kooperatiflerinin bünyele-
ri bu projeyle güçlendirilecek ve ban-
kalann ticari kredilerini kullanarak ya-
şar hale gelecek. Hiçbir kooperatif
bankalann ticari kredileriyle yaşaya-
maz. Bunlar sosyal bir ihtiyaca cevap
vermek için kurulmuşlardır.
-Kooperatifler bankalannticarikre-
dilerine mi yönlcndirilmek isteniyor?
ÇETTN- Evet. Ama böyle koopera-
tifçilik olmaz. Bu, olsa olsa koopera-
tifleri tasfıye sürecidir. Bunlan tanm-
la birlikte yok etme amacı güdülüyor.
Biz EVIF'nin bize kurduğu tuzaklardan
çıkmak ve ayakta durmak, tanmda
yeniden yapılanma projesinin rafa kal-
dınlmasını sağlamak istiyoruz.
- Tûrldye için tanmınflımaledflmiş-
liğinin sonuçlan ne olacak?
ÇETİN - Bunun sonuçlan çok ağır
olacaktır. Şimdi, kente hücum etmiş
insanlan tekrar köye geri göndennek
mümkün değildir. Tanmsal üretimi yok
etmemiz yakın gelecekte bizi dışa
bağımlı hale getirir. Bu bağımlılık aç-
hk tehlikesini beraberinde getirir. Sonuç-
ta Bah'nın uşağı oluruz. Ucuzluk man-
tığıyla bu yapılır mı? tnanamıyorum.
Türkiye bakkal dükkânı mı?
PAZARTESİ
ORHAN BURSALI
Tam Üyelik Kaçımlmaz*
Alman ve Fransız liderlerinin "2004 sonunda hazır-
lanacak uyum raporvna göre 2005 yılında müzakere
tarihı verilmesi" gibi, ucube, kasıtlı, Türkıye aleyhtan
bir öneriyi Kopenhag'da yapılacak zırveye önermele-
rini ve bu öneriye karşı doğan tepkileri nasıl analiz et-
mek gerekir?
Ve Türkiye nasıl bir politika izlemeli?
• • •
1) Fransa ve Almanya, Türkiye'nin tam üyeliğini
mümkün olduğunca yokuşa sürerek ve uzun süreye
yayarak zaman kazanmak, Avrupa ve dünya politik ko-
şullanndaki son derece devingen gelişmelere göre ye-
ni pozisyonlar almak isteğinde.
2) AB içinde Türkiye konusunda en uç görüşü -ha-
yır'a yakın- sadece bu iki ülke savunuyor. Türkiye'nin
tam üyeliğini kesın reddetme rezıllığini gösteremiyor-
lar. Çünkü a) Türkiye - AB ilışkılerınde gelinen nokta-
da ve b) Türkiye'nin dünya ve bölge konjonktüründe
her zaman önemli rol ve konum potansiyeli, ülkemi-
zin tam üyeliğine HAYIR demelerini -en azından şim-
dilik- olanaksız kılıyor. Aslında önerileri, ileride gerek-
tiğinde HAYIR diyecek potansiyeli ıçeriyor.
3) Hemen hemen hiçbirAB ülkesi bu iki ülkenin öne-
risine sıcak bakmadı. Tam tersıne önerı tepki topladı.
Diğer AB ülke yönetımlennde, Türkiye'nin tam üyeli-
ğine destek çok büyük. Türkiye aslında tam üyeliğini
bu açıdan garantiye almış durumdadır. Hayır'cı Alman
ve Fransız elebaşlarının bu tam üyeliği önleme niyet-
lerini tam anlamıyla sürece sokmalan mümkün değil-
dir.
4) Avrupa'nın belirleyici finans ve sanayi kuvvetlen
ile kamuyonu oluşturan etkili gazetelerinin hemen hep-
si, ağırlıklı olarak Türkiye'nin tam üyeliğini destekliyor,
Alman ve Fransız liderlerinin önerilerıni reddedıyor ve
Kopenhag'dan Türkıye'yi tatmin edicı bir karar çıkma-
sı gerektığinı belırtiyorlar.
5) Avrupa kamuoyu genel tutum olarak Türkiye'nin
tam üyeliğini hem destekliyor hem de bu uyeliğın ke-
sinleştirilmesini istiyor. Fransız-Alman önerisi, bu du-
rumun daha net ortaya çıkmasına yardımcı olmuştur.
6) Akdeniz ûlkeleri -Fransa dışında- Türkiye ile itti-
fak halindedır (Akdeniz ûlkeleri dayanışması). Ingilte-
re, ABD'nin has ülkesi olarak, Avrupa'nın doöu uç
noktasındaki ülkemizin tam üyeliğini destekliyor. fekan-
dinav ûlkeleri de Alman-Fransız önerisinı benimsemi-
yor.
7) Kopenhag aslında bir Türkiye zırvesidir. Kopen-
hag büyük bir pazarlığa sahne olacak. Aslında şimdi-
den AB üyesi ülkeler arasında Türkiye için çeşitli ka-
rar taslaklan dolaşıyor.
• • •
Türkiye ne yapmalı?
1) "Türkiye'nin tam üyeliğiniengeliemelerinin artık
mümkün olmadığı" saptamasını dikkate alan bir po-
litika ızlenmeli.
2) Gül, Erdoğan ve Baykal'ın tepkileri yerindedir.
Ancak Alman-Fransız önensine çok daha ağır sözler-
le ve tavırlarla yüklenilmeli, öneri hiçbir şüpheye yer
bırakmayacak tam ve kesinlikle reddedilmelidir. Avru-
pa ancak baskıdan ve sert tutumdan anlayabilir. Ko-
penhag'da mümkün olduğunca kendi lehimize bir ka-
rar çıkmasını sağlamanın başka yolu yoktur.
3) Brüksel ve daha sonra Kopenhag zirvelerinde
tam üyelik perspektifi verilmesini ve teyit edilmesıni,
Türkiye'nin kararlı tutumunun sağladığını anımsama-
lıyız.
4) Kopenhag'dan bir müzakere tarihi karan çıkma-
sı Türkiye'nin esas polrtikasıdır. Ancak Kopenhag'dan
şu veya bu şekilde, belirsızlik ıçeren, üyelik sürecimi-
zi yokuşa sürebilecek sözler, bahaneler ve koşullar
içeren, hele 2004'e sarkacak bir karan REDDEDECE-
GİMİZİ DAHA ŞİMDİDEN açıklamalıyız.
5) Türkiye'yi ancak, bütün belirsizliklerden ve yoru-
ma açıklıklardan annmış bir karar tatmin edebılir.
6) Aslında Kopenhag zirvesinde güçlu olan Türki-
ye'dir, zayıf olan Almanya-Fransa ve diğer AB ülkele-
ridir. Yann tam üye olarak AB içinde yer alacak Türki-
ye'ye karşı Kopenhag'da düşmanlık anlamına gelecek
politikalar dayatmanın, son tahhlde, hiçbir AB ülkesı-
nin işine gelmeyeceğini de bilmeliyiz.
Özetle ne kadar "bastrabilirsek", karar o kadar le-
himize olacaktır.
obursali@cumhuriyet.com.tr
* Dün teknik nedenlerle yayımlayamadığımız ya-
zıyı bu gün yayımlıyoruz.
21 MAYIS 2002'DE YAŞAMINI YÎTÎREN ŞAİRLERtN ESÎN KAYNAĞI ÖĞRETMEN NAHÎT FIRATLI'NIN ÎSTEĞI YERİNE GELDl
MİYASEÜJKNÜR
Atatürk döneminin aydınlanmacı öğretmen
kuşağının son temsilcilerinden biriydi. Evinde
düzenlediğı cuma toplanhlan, aşklan ve
Cumhuriyet ilkelerine olan bağlılığı artık anılarda
yaşıyor. Bir de esin kaynağı olduğu şairlerin
dizelerinde. 21 Mayıs 2002 tarihJi gazetelerdeki
Nahit Fırath'nın ölüm haberi, edebiyat dünyası
dışında pek yankı uyandırmadı. "Edebiyat
tapmağı" adı verilen evinde cuma akşamlan
kurulan meclıslerde kimleri buluşturmadı Nahit
Hanım... HasanÂüYüceTınbakanlığı
döneminde onun sağ kolu HaHI Vedat Fıradı ile
evli olduğu yıllarda .^nkara"da, Edirne
sürgününün ardından da Istanbul'daM evinde
yıllarca, aydınlar, sanatçılar, şairler onun
sofrasında buluştu. Cuma akşamlan rakısını,
mezesini kapan, onun Kurtuluş'taki evinde
soluğu alırdı. Güzelliği kadar bilge kişiliği ile de
ilgi odağı oldu. Orhan Vefi'nin umutsuz aşkı
olarak konuşuldu yıllar yıh. Orhan Veli. bir
şiirinde "_Bir de sevgiBm vardsr-J çok muteberV
İsmini söyleyemenv Edebiyat tarihçisi bulsun™"
diyor ya; işte o muteber hanım, Nahit Fırath.
Hani sonra Arif Damar'ın eşi olan Nahit Hanım.
tşte onun son emaneti, geçen günlerde yerine
ulaştınldı. Öğretmen maaşıyla geçinen ve
Kurtuluş'ta kirada oturan Nahit Fırath'nın dar
günler için sakladığı birkaç kuruşu vardı. Öyle ki,
hastalamp Balıkh Rum Hastanesi'ne kaldınldığı
günlerde bile dokunmadı o paraya. Ölümüne
kadar 1 yıl süreyle tedavi gördüğü hastanenin
çıkardığı fatura hayli kabanktı. Sıkınb içinde
yaşamasına rağmen dokunmadığı bu paraya kızar
• Orhan Veli'nm umutsuz aşkı, Arif Damar'ın
eski eşi Nahit Hanım'ın emaneti, Cumhuriyet
Vakfi'na teslim edildi. Mayıs ayında
kaybettiğimiz öğretmen Nahit Fıratlı, yıllarca
kirada oturdu, bir yıl süre ile tedavi gördüğû
hastanenin masraflan, e\inin eşyası satılarak
ödendi. Ancak dar günler için sakladığı 2 milyar
lira çok sevdiği Cumhuriyet'e ulaşhnldı.
diye, ona bakan dostlan da ilişmedi. Hastane
masraflan, o öldüğünde evinin eşyası satılarak
ödendi. Artan miktan da mezannın yapımı için
harcandı. "Bir gün lazım olur" diye sakladığı
hatta zaman zaman nasıl harcayacağı konusunda
yakın dostu Nurten Karaçin'le hayaller kurduğu
o parayı dostlan onun çok sevdiği bir kuruma
bağışlamayı uygun gördüler. Evet Nahit
Hanım'ın dar günler için sakladığı 2 milyar lirası,
Nurten Karaçin tarafindan Nahit Fıratlı adına
Cumhuriyet Vakfi'na bağışlandı. Bu bağışın onu
çok sevindireceğini söyleyen dostlan, onun
Cumhuriyet gazetesine olan sevdasını şu örnekle
anlatıyor: "Atatürk'ü tanımış, onunla dans etmiş
sevgfli edebiyat öğretmenimiz Nahit Hanım,
ölûnceye kadar Cumhuriyet gazetesi okudu.
Kapıcu ekmek getirmeyi unuttuğunda kızmaz,
Cumhurhet gazetesini unuttuğunda knameti
kopannk"
Öldüğünde dostlannı ylne topladı
Son yıllarda gözleri görmediği için sürekli
değiştirerek Cumhuriyet gazetesini okumayı
sürdüren Nahit Hanım'ın meclislerinde
bulunmuş yakın dostlanndan Sami Karaören,
onun aydınlanmaya olan katkılannı şöyle
anlatıyor: "Nahit Hanım'ın ilk eşi HalÛ Vedat
Fıraüi Hasan ÂB Yücel'in Milli Eğitim Bakanhğı
döneminde.Bakanhktaüstdüze> yönetkrvdL
Evindeki toplanülarda Orhan VeÛ, Nurullah
Ataç, Hasan An' Yücel ve Nahit Hanım, Tûrkçeye
çevnlecek dünya klasüderinin neler olacağını
birtikte tarüşarak karar verirlentL Çok güzel olan
Nahit Hanım, birçok şaire esin kaynağı olmuştur.
Orhan Veli ile aşkları dillere destandL Orhan Vefi
ik birt)iıierine çok zulüm ettikleri, el sıkışmadan
öteye bir yakınhk kurmadıklan söylenir. Bütün
avdınlar cuma akşanu onun evinde buluşurdu.
Kirada ve yoksuDuk içinde yaşadL İki gözünü de
kavbettiği için gazetesini dostlan ve komşulan
okurdu ona. Üç dört vıl önce Cahit Külebi'yi ona
götürmüştüm. Cahit Külebi, Nahit Hanım'dan
'Benim velinimetimdir' diye söz ederdi Hasan
ÂB Yücel döneminde konservaruvara müdür
yanhmcısı olarak atanmaa Nahit Hanım'm
önerisryie gerçekleşmiştL"