Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
- 9 AFALIK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EJ JvOJN OJVL1 ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
ŞtRKETLER
FUMA, 2003
Sonbahar-Kış spor ve
j*üniükgiyim
tiriiBİerini satışa sundu.
Tek-abanh "Cell"
sistemli ayakkabı yeni
iiniıı olarak tanıtıldı
TEKNOSA teknoloji
marketi, Haramidere
«Canefoursa "daki 500
metekarelik yeni
yerinde faaliyete
başladı.
BOSCH tarafindan
geliştinlen yeni
"Logixx
OPTOSENSOR"
bulaşık makinesi.
bulaşıklann üzerinde
biriken kireç
lekeleriyle bulaşık
miktannı gördüğü ve
temizleme işlemini bu
bilgiye göre yapacak.
AYAKKABI
DÜNYASI
MAĞAZALARI
tstanbul Kadıköy'deki
Tepe Nautilius
Alışveriş Merkezi'nde
açtığı yeni mağazayla
mağaza sayısım 17'ye
yükseltti.
LINENS, 2-31 Arahk
tarihlerindeki "Yılbaşı
Kampanyası '"nda
yüzde 50'ye ulaşan
indirim yapacak.
Aynca 75 milyon
liranın üzerinde alım
yapanlara masa örtüsü
hediye edilecek.
ECZACIBAŞI
kuruluşlanndan Ipek
Kâğıt, Türkiye'de ilk
kez antibakteriye!
havlu dispenseri üretti.
Yeni ürün bakterilere
karşı yüzde 99 koruma
sağlıyor.
PEVARSU 19 litrelik
damacanalarla ev ve
işyerlerine su satmaya
başladı. Sertlik
oranının 1.65 olduğu
belirtilen su, önce
Izmir'de piyasaya
sunuluyor.
FUJIFILM, Dijital
ürünlerini sergilediği
PHOTOXI show
merkezinde
düzenlediği
kampanyada, peşin
ödemeyle alınan birçok
tlrtlnde de 10
15-20 milyar dolara malolacakproje kaynak ve altyapı sorunlan nedeniyle gerçekleşemeyecek
Duble yol projesi fos çıktıEBRUTOKTAR
ANKARA - AKP, seçim
bildirgeleri ve Acil Eylem
Planı'nda vaat ettiği, 15 bin
kilometrelik duble yol proje-
sinden çark etti. 23 Kasım'da
açıklanan hükümet progra-
mında duble yol projesine yer
verilmedi. Yaklaşık 15-20
milyar dolara gereksinim du-
yulan projenin kaynak ve alt-
yapı sorunlan nedeniyle ger-
çekleşemeyeceğini gören Ba-
ymdırlık Bakanı Zeki Erge-
zen. "Şu sürede bitireceğiz di-
ye taahhüdümüz yok. 5 >ıl
içinde 5-6 küometre yol yapa-
cağız. Yapacağız da demiyo-
rum, planlı\ orum, diyorum "
• AKP, seçim bildirgelerinde ve Acil Eylem Planı'nda vaat ettiği "15 bin
kilometrelik duble yol projesi"nden iktidara gelince çark etti. Bayındırhk Bakanı
Ergezen, "Süre taahhüdümüz yok. Yapacağız da demiyorum, planlıyorum"
sözleriyle ancak çok sınırlı güzergâhlarda yol yapabileceklerini" ortaya koydu.
yönünde demeçler vermeye
başladı.
Bakan Ergezen, projeleri
için süre taahhüdü koymadık-
lan yönünde açıklamalar ya-
parken ilk aşamada sadece
280 kilometre duble yol yapa-
bileceğini belirtti. Bunun için
de Konya-Aksaray güzergâ-
hını seçen Bakan Ergezen'e
Karayollan Genel Müdürlü-
ğü, "Konya-EreğH, Konya-
Karaman ve Karaman-Mer-
süı'in" tercih edilmesi yönün-
de rapor verdi. Raporda şöy-
le denildi:
Konya-Ereğli: Buraya yapı-
lacak duble yol, E-5 karoyo-
luna bağlanarak ulaşım çok
büyük ölçüde rahatlatılır.
Konya-Karaman: Düz ve
kolay bir yol. Ankara-Konya
karayolu projesine eklenmesi
en akılcı projedir.
Karaman-Mersin: Konya
ve Mersin sanayide gelişmiş
kentler. Karaman-Mersin ara-
sına yapılacak duble yol, bu-
radan Mersin Limanına bağ-
lanarak sanayi ürünlerinin ta-
şınmasında da önemli bir kat-
kıda bulunacaktır.
10 gflzergâha duble yol
Karayollan Genel Müdür-
lüğü, 2003'te duble yol yapıl-
masını planladığı güzergâh-
lan belirledi. Genel müdür-
lük, 2003 yılı yatınm progra-
mına 10 duble yol yapımı
projesini aldı. Devlet Planla-
ma Teşkilatı'ndan yatınm
onayı. Maliye Bakanh-
ğı'ndan da gerekli bütçenin
alınması ile gelecek yıl için-
de şu 10 güzergâha duble yol
yapılması planlanıyor:
"Bahkesir-Manisa, SaJihü-
Kula, Aydın-Horsunlu, Edre-
mit-AIiağa, Bozöyük-Eskişe-
hir-Sivrihisar, Şannurfa-Vî-
ranşehir, Keçiboriu-AntaJ\ a,
Afyon-Konya, Yatağan-Muğ-
la-Marmaris, Kınkkale-Kes-
Idn."
2003 yıhnda ihaleye çıkıl-
ması planlanan duble yollann
kilometresinin 1.5 milyon do-
lara mal olacağı hesaplandı.
Duble yollann asfalt ya da be-
ton halinde iki şeritli inşa edil-
mesi planlanırken finansmanı-
nın da Karayollan Genel Mü-
dürlüğü'nün öz kaynaklann-
dan karşılanması öngörüldü.
DOGU ANADOLU
Ekonomiye
maaş
dopingi
ANKARA (AA) - Doğu Anadolu
Bölgesi'ndeki birçok ilin ekonomi-
sinin kamu görevlilerinin aldıklan
maaş ve ücretlere dayandığı belirtil-
di.
Türkiye Kalkmma Bankası
(TKB) Araştırma Müdürlüğü tara-
fından gerçekleştirilen çahşmaya
göre. Doğu Anadolu hem en fazla
göç veren hem de nüfusu en az ar-
tan bölge olma özelliğini taşıyor.
Nüfus bölgenin büyük kentlerinde
yoğunlaşırken küçük kentler fazla
büyümüyor, hatta Tunceli, Kars, Ar-
dahan gibi bazılan da nüfus kaybe-
diyor.
Çahşmaya göre, bölgedeki birçok
ilin ekonomisi daha ziyade devlet
hizmetlerine, başka bir ıfadeyle ka-
mu görevlilerinin aldıklan maaş ve
ücretlere dayanıyor. 2000 yılı itiba-
nyla bölgede devlet hizmetlerinin
payı GSYÎH'nin yüzde 27.1'ini
oluştururken, bu oran Türkiye orta-
lamasının 3 kat üzerinde bulunuyor.
îfier arası gelir farkı
Kişi başına hasıla rakamlan ince-
lendiğinde Muş, Ağn, Bitlis, Arda-
han, Bingöl, Van. Hakkâri, Kars, Iğ-
dır ıllerinde kişi başına hasılanın
bölge ortalamasının altında olduğu
görülürken Elazığ, Tunceli, Malat-
ya, Erzincan ve Erzurum'da ise böl-
ge ortalamasının üzerinde bulunu-
yor. En yoksul il olan Muş ile en
zengin il konumundaki Elazığ ara-
sında kişi başına gelirde 3 kata ya-
kın bir fark söz konusu.
Çahşmada, bölgenin sosyoekono-
mik yapısındaki bu olumsuz duru-
mun en önemli nedenlennden biri
altyapı yetersizliği olarak gösterilir-
ken, diğer bölgelerle gelişmişlik
farklannm azaltılmasının öncelikle
altyapı yatınmlannın gerçekleştiril-
mesine bağh olduğu vurgulandı.
Türkiye'de tekstil sektöründe çalışan nitelikli eleman 5 kat az ücret alıyor
Nitelikliııiıı de kıymeti yok
• Nitelikli
konfeksiyon işçisi
ABD'den 5.8,
Italya'dan 6.2 daha az
ücret alıyor.
ANKARA (AA)- thracat-
ta önemli rekabet unsurla-
nndan biri olarak kabul edi-
len işgücü maliyetlerindeki
düşüklük, nitelikli personel
açısından da önemli adalet-
sizliğe neden oluyor.
Tekstil ve konfeksiyon
sektöründe çalışan nitelikli
işçi, ABDde, Türkiye'deki-
nin 5.8, Italya'da 6.2 katı üc-
ret alıyor. Türkiye ve Türki-
ye gibi gelişmekte olan ül-
kelerde, nitelikli işgücü ile
niteliksiz işgücü arasındaki
ücret farkı da oldukça dü-
şük.
Dış Ticaret Müsteşarlı-
ğı'nın (DTM) tekstil ve
konfeksiyon sektörünün so-
runlannı belirlemek ama-
cıyla düzenlediği sektör
toplantılannda sunulan ve
daha sonra rapor haline ge-
tirilen verilere göre, bu sek-
törde çalışan nitelikli ele-
manın saat ücreti, Türki-
ye'de 2.9 dolar iken ABD'de
16.8 dolar, Italya'da 18.1
İşgücü MaJiyeti (dolar-saat) Fark A/B
Ülkeler Nitelikli(A) Niteliksiz (B) (kat)
Brezilya
Hindistan
Endonezya
Italya
Kore
ABD
Türkiye
4.00
1.15
0.59
18.10
5.76
16.80
2.90
1.36
0.69
0.15
15.90
2.68
1.59
1.59
2.94
1.67
3.93
1.14 |
2.15
10.5"
1.82 I
dolar. Gelişmekte olan ül-
kelerden Güney Kore'de ni-
telikli tekstil ve konfeksi-
yon elemanının saat ücreti
5.76 dolar, Brezilya'da 4 do-
lar düzeyinde iken Hindis-
tan'da 1.15 dolara, Endo-
nezya'da 0.59 dolara kadar
düşüyor.
Verilere göre, bu sektör-
de, en yüksek ücretleri, Ital-
ya'daki sektör çalışanlan
alıyor. Italya'da, nitelikli
tekstil ve konfeksiyon çalı-
şanının saat ücreti 18.1 do-
lar, niteliksiz çaüşanın ücre-
ti ise 15.9 dolar. ABD'de ni-
telikli sektör çalışanı saatte
16.8 dolar alırken nitehksiz
sektör çahşanının ücreti
1.59 dolara kadar düşüyor.
Buna göre. bu sektörde ni-
telikli ve niteliksiz çalışan-
lann saat ücretinde, Türki-
ye'de 1.8, ABD'de 10.6, Gü-
ney Kore'de 2.15, Italya'da
1.14, Endonezya'da 3.9,
Hindistan'da 1.7, Brezil-
ya'da ise 2.9 kat fark bulu-
nuyor.
5 htaya soğutucu
NAZİLLİ (AA) - Aydın'ın Nazilli ilçesinde bulunan
Uğur Soğutma Firması, ürettiği soğutucu ve derin don-
dunıculan 5 kıtada bulunan 110 ülkeye ihraç ediyor.
Firmanm Genel Müdür Yardımcısı GüHekin Kıhnç,
115 bin metrekare kapalı alanda soğutucu ile ilgili 102
çeşit ürünü seri olarak imal ettiklerini belirterek."lhra-
cat yapbğmuz ülkeler arasında ABD, Atmanya, Avust-
rarya, Danimarka, Fransa, Gürcistan, Hindistan, Ja-
poma, Suriye \e Mısır gibi ülkeler var. Bu yd 23^ mil-
yon dolarhk ihracat gerçekleştirdik. 2OO3'te ev tipi de-
rin dondurnculara ağırhk vernıeyi ve satışlan bu yönde
artûrmavı planlryoruz" dedi.
Van'a devyatirım
VÂN (AA) - Van'da üç yıl önce îzmirli bir işadamı
tarafindan yapnnlan ancak kriz nedeniyle yüzde 20lik
tasmı tamamlanamayan tesiste, yapım çalışmalan yeniden
başladı. Çiriş Tekstil'e ait 8 bin 500 metrekare kapah alana
sahip tesiste, tekstil fabrikası, buradan çıkan ürünlerin
pazarlanacağı 3 bin metrekarelik tekstil alışveriş merkezi
ile 1 fast-food, 1 çocuk oyun alanı, 1 kafe ve 2 cep sine-
ması bulunacak. Bölge insanına çok kaliteli mallan düşük
fıyatla sunacaklannı belirten Çiriş AŞ Yönetim Kurulu
Başkanı Ismet Çiriş,u
Bu maDaruı sadece Van'da pazaıian-
masını hedeflemedik. Hedefımiz. \ an'dan Ortadoğu'ya
açıian sunr kapılannda İran ve Türk cumhuriyeöerhie
geliştirflecek smır ticareti kapsanunda pazariamak" dedi.
AINKARA PAZARI
YAKl P KEPENEK
Piyasa ve Siyaset
Ülke ekonomisinin açıklanmasında, piyasa ve si-
yaset ilişkileri kilit işlevi görür. Ekonomi yorumcu-
ları, piyasa-siyaset ilışkisini değişik yönleriyle irdele-
me gereği duyarlar. Ozellikle de, günümüzde oldu-
ğu gibi, IMF ya da hükümet programlannın tartışıldı-
ğı sırada, piyasa ve siyaset ilişkısine, doğal olarak,
ayrı bir önem verilir.
Kimi zaman da piyasa-siyaset ilişkisi coğrafyaya
aktanlır;lstanbul-Ankaradüzleminetaşınır.Açıktırki,
piyasayı Istanbul, siyaseti de Ankara simgeler.
Ankara-lstanbul bağlamında iki noktanın altı çizil-
melidir.
Birıncisı, Ankara karşıtlığı ya da isterseniz düş-
manlığı denilsin, ekonomi dışı nedenlere de daya-
nabilir. Ankara'yı yermenin nedenlerinin başında, An-
kara'nın Cumhurıyet Aydınlanması'nın simgesi ol-
ması gelir. Laik Cumhuriyet karşıtları için, devrimle-
ri açıkça reddetmek yerine Ankara'yı kötülemek çok
daha kolaydır.
Ikincisi, Ankara-lstanbul ikilemini piyasa-siyaset
iş bölümüne indirgemek; Ankara'yı siyasete, Istan-
bul'u da piyasaya eşttlemektır. Sıkça yapılan bu ayı-
nm hiç de sağlam değildir. Son genel seçimlerin bir
kez daha kanıtladığı gibi, siyaseti de asıl belirteyen,
Istanbul dur. Yalnız medya ve para gücü anlamında
değil, milletvekili adaylarının saptanması sürecinde
de Istanbul'un belirleyiciliği çok açıktır. Seçimlerin
hemen öncesinde ve sonrasında Ankara sokakları 34
plakalı lüks araçlarla dolar. Amaç aday saptamala-
rında olduğu gibi bürokrasi atamalarında da etkili ol-
maktır.
• • •
Aşın pıyasacılara göre Ankara, yani siyaset, eko-
nominin gelişmesinin önündekı en büyük engeldir;
kural koyucudur: bu nedenle de kötüdür; kapkara-
dır. Ankara'nın yapabıleceği en uygun iş, piyasaya
karışmamaktır. Siyaset, piyasadan ya da geniş an-
lamda ekonomıden elini çekerse, ülke hızla gelişir,
aşın piyasacıların kendi deyimleriyle, kanatlanır, uçar
gider.
Siyaset ve piyasanın mutlak ayrılığı görüşü, ne
kuramsal olarak ne de uygulamada doğru ve ge-
çeriidir. Tanhsel olarak bakıldığında da, dünyanın
hiçbir ülkesinde, kapıtalizmin kutsal ülkesi ABD da-
hil, piyasa ve sıyasetin ayrı olması düşünulemez. Bu
nedenle, önce şu gerçeğin altı önemle çizilmelidir:
Piyasa ve siyaset, her zaman iç içedir. Bakınız na-
sıl?
Piyasa denilince akla fiyat gelir. Ne kadar piyasa
koşullanna göre ya da sunum ve istem durumuna
bağlı olarak saptandığı öne sürülürse sürülsün, her
fıyat, doğrudan ya da dolaylı olarak siyaset içe-
rir. Fıyat, siyaseti yansıtır. Ömeğin, işgücünün fiyatı
olan ucretin ya da sermayenin fiyatı olan faizın, siya-
setin dışında saptandığı söylenebilir mi? Ve bu ikilı-
nin etkili olmadıgı bir fiyat var mı? Bunun gibi, döviz
kurundan ekmek fiyatına dek hemen her konuda, si-
yaset fiyat işine kanşmakta değil mi? Ve sonuçta,
benzinden bezelyeye, diğer mal ve hizmetlerin fiya-
tını bu fiyatlar belirlerniyor mu?
Bu gerçekler karşısında yapılması gereken, ikide
bir siyasetın piyasadan elini çekmesini istemek de-
ğildir. Çünkü bu olanaklı değildir. Yapılması gereken,
piyasa-siyaset ilışkisini, açık, dürüst, doğru ve
namuslu işleyen bir yapıya kavuşturmaktır.
Yalnız ve ancak boyle yapılırsa, siyaset-piyasa iliş-
kilerinin köşetaşı olan güven ortamı oluşabilir. Ek
olarak, piyasa-siyaset bağlamında iki kuralın
altı çizilmelidir. Bunlardan birincisi, devletin,
eğerekonomikgelişmeyi sağlayacaksa, elinde-
ki gücü kullanırken yansız davranmasıdır. Dev-
letin piyasaya karışması, kimi girişimcilere ya-
kın durma, kimilerine de uzak kalma biçiminde
olamaz, olmamalıdır. Devlet, değişik sermaye ke-
simlerine eşit uzaklıkta olmaya büyuk özen gös-
tenmeli, bunu sağlamalıdır. Bunu başaramayan dev-
let, yalnızca, rant dağıtımının aracı olur. Böyle ya-
pılırsa, ne ekonomik büyüme sağlanır ne de gelişme
olur. Devletin bu kurala bağlı kalması, işin abecesı-
dir; temel kuralıdır.
Ikinci, ancak, birincisi kadar önemli kural, hüküme-
tin, orta dönemli bir sermaye birikimi ya da ekono-
mik gelişme politikasına sahip olmasıdır. En az üç-
beş yıllık bir dönemi kapsayacak politika oluşumu,
bir yol haritası olarak girışimcinin önünü görmesi-
ni sağlayacağı için ozellikle gereklidir.
Kısaca, siyasetin, piyasa karşısında saydamlığı,
yansızlığı ve orta dönemli politika oluşturması,
ekonominin düzlüğeçıkması için gerekli önkoşullar-
dır.
yakup@metu.edu.tr
DUNYA EKONOMISINE DAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRAindirim ve 3 taksit,
Fujicolor Superia 100
fotoğraf filmini 3
milyon liraya satılacak.
tr.net
BAnStGOKTA,13.
Marmaris Uluslararası
Yat Yanşlan'nda
"Comet" isimli yelkenli
tekneye sponsorluk
yaptı. Comet. IRC Gezi
V yanşında yedincı
oldu.
ALFAÇELİK tarafindan
Kompozit döşeme
tasanmı sağlayan,
ADS920 Alfapanel
Bileşık Döşeme
Paneli'nin Türkiye'de ilk
kez ürettildiği açıklandı.
ÜÇGENİNŞAAT
iştiraki olan ve 25
milyon dolarlık
yatınmla
gerçekleştinlen "1000a"
dekorasyon merkezi
2003'teşubatayında
açılacak.
Dedemden duymuştum, Balkan Savaşı
sırasında, yokluktan yemleri zamanında ve-
rilemeyen atlar huysuzlaşmaya başlayın-
ca, yatıştırmak için, olağan zamanlarda
yem veımeden önce çalınan borazanı ça-
larlarmış. Atlar da yem geliyor sanarak bir
süre için sakinleşirlermiş.
Gazetelerde, "Fransa ve Almanya'nın,
Türkiye'ye 2004 'te gözden geçirme tarihi
vereceklerine" müzakerelere başlama tari-
hi olarak 1 Temmuz2D05'in "ağırtıkkazan-
dığına", hükümet temsilcilerinin "sert"tep-
kilerine ilışkin haberleri okuyunca aklıma
bu "yem borvsu" geldı.
Valery nin söylediği
Eski Fransa Devlet Başkanı, halen Avru-
pa'nın Geleceğini Tasarlama Komisyo-
nu Başkanı Valery Giscard d'Estaing
(VGE) 9 Kasım'da Le Monde'a verdiği de-
meçte 'Türkiye bir Avrupa ülkesi değil-
dir" deyince, ortalık birden kanşmıştı. Da-
ha sonra La Nouvelle Observateur'ün
editörü, VGE'nın sözlerini "aşağıda herke-
sin söylediğini yukarıdan birinin söyle-
mesi" olarak niteleyecek ve ekleyecekti:
"Şüphesiz doğru. Ama bu doğru olsa bi-
le, böyle söylenmesi gerekir miydi? Ve
de Türkleri böyle şoka sokacak bir bi-
çimde?" Halbuki, "bugüne kadar Türkle-
re, gerektiğinde, Avrupa demokrasilerinin
krtterterine uymuyorsunuz, demekleyetini-
liyordu..."
Bizde, basın ve devlet büyüklerimiz,
VGE'nin sözlerine çok sert tepki gösterdi-
ler. Hatta tartışmayı "Avrupa Hıristiyan ku-
lübü mü?" klişesine sıkıştırdılar. Halbuki,
VGE'nin, geçen yıllarda, benzer ifadeler kul-
lanan eski Alman Devlet Başkanı Kohl, es-
ki Belçika Başbakanı Wirfred Maartens gi-
bi politikacıların, hatta Tayyip Erdoğan'ın
gezisi sırasında Alman Dışişleri Ba-
kanı J. Fischer'in tavnnı, kızarak
geçiştinmek mümkün değil. VGE,
Kohl ve Maartens Avrupa proje-
sinin "ruhuna", Avrupa oligarşjsinin en te-
pesine çok yakın poiitikacılar. Üstelik VGE,
Avrupa'nın geleceğini tasarlamakla görev-
lendirilmiş biri. Bu yüzden, sözlerinin taşı-
dığı anlamı iyi kavramak gerekir. Işte bu
yüzden, VGE'nin demecini Le Monde ya-
yımladı. "Establishment'in" gazetesı Le
Figaro sahip çıktı, Le Nouvel Observate-
ur'ün editörü "Ben de böyle büyük bir
Müslüman ülkenin, daha sınırlan kesin-
leşmemiş bir Avrupa'ya alınmasından
yana olduğumdan emin değilim" diyerek
VGE'nin arkasına geçti. Le Figaro'ya göre
"Bugüne kadar Almanya ve Fransa,
ekonomik ve stratejik çıkarlanndan do-
layı Türkiye'ye teke tek görüştüklerinde
olumlu işaretler verdiler, ama gizli gizli
öbürünün nasıl olsa itiraz edeceğini
umarak. Şimdi bu iki yüzlülük artık sür-
dürülemez bir noktaya geldi" (4/12). Ma-
dalyonun öbür yüzündeyse Avrupa proje-
sinin gerçek varlık nedeni var. Türkiye'yi
dışlayan da bu. Yoksa "medeniyetlerçatış-
ması" gibi sahte bir teoriye attfla üretilen
"Hıristiyan kulübü" genellemesi değil.
AB sürecinin mantığı
Türkiye'yi dışlayan süreci gerçekten an-
layabilmek, "yem borulanna" aldanma-
mak için, AB sürecine hem kökleri bağla-
mında, hem de çeşitli konjonktürlerdeki
görüntülerini ırdeleyerek yaklaşmak ge-
rekiyor.
Bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği sürecinin
doğmasında üç etken beliıieyici olmuştu:
(1) Fransa Almanya'yı denetim altında tut-
mak istiyordu; (2) ABD, Doğu Bloku'nun
'Yem BOPUSU'
karşısında bir savunma hattı olarak Avru-
pa'yı yeniden inşaediyordu; (3) Avrupa'nın
büyük tekelci grupları, Almanya ve Fransız
gruplarının önderliğinde, Avrupa'daki piya-
salannı birieştirmek, yeniden yapılanma sü-
recini denetim altına almak, dünya pıyasa-
larında rekabet güçlerini arttırmak istiyor-
du. Sonuncusunun, ilk kurumsal ürünleri,
savaşın hemen arkasından bu tekellerin
hammadde gereksinimlerini, piyasalarını
güvenlik altına almak için kurulan Avrupa
Demir ve Kömür Topluluğu ve demır-çe-
lik, kömür sektörlerini içeren Gümrük Bir-
liği'ydi.
Daha sonra gelişmeler. sürece iki deği-
şiklik getirecekti. Birincisi II. Dünya Sava-
şı sonrasının ekonomik genişleme döne-
mi 1970'lerde bitti. Kısa bir arayışm ardın-
dan. sermaye sınıfları,
1980'lerde, ABD ve Avru-
pa'da krize uyum politika-
sı olarak serbest piyasa ve
küreselleşme projesini uygulamaya başla-
dılar. Ikincisi, 1980'lerin sonunda "Soğuk
Savaş", "iki kutuplu" denge sona erdi.
ABD, tek kutuplu bir dünya inşa etmeye gi-
rişti. Böylece, ekonomik knz, Soğuk Sa-
vaş'ın bitmesi, Avrupa'yı önce ekonomik
sonra da siyasi olarak ABD'ye karşı bir ko-
numa doğru itmeye başladı. Avrupa'nın
önemli tekelci grupları, hem birlik sürecini
denetlemek hem de neoliberal politikala-
nn uygulanmasını sağlamak için, 1983'te
Avrupa Sanayicileri Yuvarlak Masası'nı
(ASYM) kurdular. Yuvarlak Masa, tüm Av-
rupa Komisyonu inısiyatiflennde temel da-
nışman kuruluş oldu, personeli Komis-
yon'un komitelerine doldu. Yalnızca 42
üyeli, ASYM, Trans-Avrupa Projesi,
Ekonomi Parasal Birlik, Rekabet Da-
nışma Grubu gibi ara kurumları kullana-
rak tum projelere damgasını vurdu. Diğer
taraftan, Avrupa Birtiğı sürecinin her adı-
mına, ABD, 1963-67 Kennedy Raundu,
1947-70 Tokyo Raundu, 1986'da da Uru-
guay Raundu gibi GATT toplantılarıyla
gündeme getirdiği yeni küresel düzenle-
melerie cevap vermeye çalıştı.
Siyasi cephede, Avrupa'nın, ABD hege-
monyasının bir imparatorluğa dönüşmesı-
ne karşı çıktığını, Ortadoğu sorunu. "tero-
rizme karşı savaş" gibi alanlarda direndı-
ğini, bu arada, kendi askeri-siyasi kurum-
larını oluşturmaya çalıştığını görüyoruz.
ABD de, AB'nin direnişine -ingiltere aracı-
lığıyla- zaman zaman da Aznar, Berlus-
coni gibi, muhafazakâr lıderleri etkileyerek
genişleme sürecindeki ülkelerde önceden
yerleşerek, diğer bir deyişle, AB surecıni
sulandırmaya, AB savunma ınisiyatifini ye-
ni NATO konsepti içinde etkısizleştırmeye
çalışarak, nihayet hemen tüm petrol alan-
lan üzerinde denetim kurma projesiyle ce-
vap veriyor.
Ya Türkiye?
Peki bu süreç içinde Türkiye nerede?
Türkiye Gümrük Biriiği'ne imza atarak Av-
rupa tekellerine her istediklerini verdi. An-
cak, ekonomik olarak Avrupa'yla bütünle-
şirken, mali ve jeopolitik tercihini hep
ABD'den yana yaptı. Şimdi de Avrupa'nın
uluslararası konumunu, güvenliğini, hatta
ekonomisini çok olumsuz bir yönde etkile-
yecek bir Irak savaşı projesinde, hiç sorun
çıkarmadan ABD'nin yanında yer alıyor. iş-
te bu yüzden de üyelik talebi gündeme ge-
lince, yalnızca. ABD ve İngiltere, Italya, is-
panya gibi ABD'ye yakın hükümetlerce
destekleniyor. Ozellikle, Almanya ve Fran-
sa, Avrupa'nın genişleyerek zaten sulandı-
ğın farkında olmanın yanı sıra, Türkiye'nin
nüfus ve alan (!) özelliklerinden dolayı ya-
nn Avrupa Parlamentosu'nda, Almanya'nın
85, Fransa'nın 72 temsilcisine karşın 90
temsilciyle en büyük grup olmasına (Le Fi-
garo) kesinlikle karşılar. Kendilerine "Tür-
kiye Avrupa Biriiği'ne (bu halıyle bir Tru-
va Atı olmanın dışında) ne getirecek" di-
ye soruyor ve olumlu bir cevap bulamıyor-
lar.
Peki bizi yönetenler bunları bilmiyor mu?
Brüksel koridorlannda dolaşan bir şakaya
bakılırsa bıliyor: AB bürokratları, Türk gö-
revlilerinin kulağına "Siz AB'ye katılmak
istiyormuş gibi davranın. Biz de sizi al-
mak istiyormuş gibi davranalım!" diye
fısıldıyorlarmış. Ben Avrupa Birliği projesi-
nin temelindeki mantığa bakınca, bu şaka-
da bir gerçek payı olduğuna inanıyorum ve
yıne aklıma "yem borusu" geliyor...