29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 ARALIK 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA EVCELEME Büyük Amerikan stratejisi George W. Bush'un 'yeni güvenlik doktrini': Bekleyiş uzadıkça Saddam güçlenip cesaretlenir... Bir gün kanıt karşımıza atom bombası olarak da çıkabilir. Bizim için tehlikeyi görmek, tehlikeyi tespit etmek yeterlidir... NtLGÜN CERRAHOĞLU G eorge VV. Bush; hedefi- nın Saddam'ı devırmek olduğunu, bunun içm gerekırse askeri güç kullanaca- ğını, müttefıklerin birlikte hare- ket etmemesi halinde, bu işi ken- di başına yapacağını defalarca açıkladı: "Bekkmemizi söyle- yenler var. Bu da bir seçenek. Ama bana göre en kötû seçe- nek-'' diyorBush: "Bektejiş uza- dıkça Saddam güçlenip cesaret- lenir_ Bir gün kanıt karşunıza atombombası olarakdaçıkabi- lir. Bizim için tehlikeyi görmek, tehlikeyi tespit etmek Yeteriktir-T Buna "Bush'un yeni güvenlik doktrini" diyorlar. Bu doktrin mevcut uluslararası sistemin çö- küşü ile eşanlamlı. Çünkü sis- temdeki "cavdıncıhk ilkesT terk edilmiş oluyor. Ve "Preventive war" ya da "Pre-emptive at- tack" dedikleri; bir "önleyidsa- vaşlar" ya da "önkyki müdaha- leler" dönemı açılıyor. NATO'nun Içl bosalıyor igortası atan her devlet "açık tehdit" olarak algıladığı bır durumun önünü almak için bir başka devlete "savaşaçabüecek" bu ilke uygulanırsa. Olası Irak savaşı böy- lesinetehlikeli birteamüle kapı açıyor. Sıkı muhafazakâr olarak tanınan ve aslen "tarihçi'' olan Kissmgen Bush'un açtığı bu "kapıyı" uluslararası sistem için "devrim'' olarak nitelendıriyorbu yüzden. Ve Bush'un "yeni güvenlik doktrinini", "devlederinegemenlikil- kesi üzerine üışa edilen 1648 VVestap- halia Antiaşması'ndan bu yana ulus- lararası sistemin karşüaşüğı en büyük 'challenge'-boy ölçüşme" olarak ta- nımhyor. Çünkü VVestaphalia Antlaşması'na göre "savaş ancak sınır ihlallerinde meşrusayüanbiryöntem". Çıkıp şım- di ıcabmda "Ben tehdit bertaraf et- mek için de savaş açanm" demek, yüzyıllarca uluslararası ilişkılere yön veren bir yol hantasını tarihe göm- mek oluyor. Hkenın yok edilmesi ile NATO gibi uluslararası ıttifaklann da içi boşalı- yor. Irak satrancında NATO yok. Çün- kü ıttifak üyelen ne düşünürse düşün- sün. Washington "Amerikan çıkaria- n" adına bildıgini okumaya kararlı. Bu gelişme dünya düzenı için öyle- sine tehdit edici kı; yalnız solcular, banşçılar ve globalleşme karşıtlan de- ğil, aklı başında muhafazakârlar da gidişatı dehşetle izliyor. 'Bunun adı emperyaHzm'l A dından da anlaşılacağı üzere ZM muhafazakâr bir yayın organı XM. olan "AmericanConservative* isımli bır siyasi dergide yazan Paul W Schroeder örneğin: "Biz" diyor: "Bağdat'a şimdi kimin hükmedeceğj- ni tayin etmek; Irak'ın ne tür bir hü- kümet,hangi tür silahlar, netür bir dış politika ve bölge içinde ne tür bir role sahip olacağmı saptamak için silahh güce başvurmayı düşünüyoruz! Bu- nun adı emperyaJizmdir. Bunun de- mokrasi, kapitalizm, insan haklan ve özgürlük adına yapbğmuzı söyiesekde durum değismez. 19. yüzyıl emperya- liznıi de Hıristiyanuk, uygarhk ve kö- leticaretineson vermek, ekonomik kal- kınma gibi âli değerier adına yapıb- yordu. II. Dünya Savaşı'nda Nazi Al- manyası ve Japonya'ya savaş açmaya da benzemez bu. Ö üİkeler doğnıdan bizeve başkaülkeJere sakümuşü. Irak'a 'önleyıcı savaş' açmak ise tamamen başka bir teküfj" Bunu muhafazakâr bır dergıde ya- zı yazan ve kendisini "muhafazakâr" olarak tanımlayan Amerikalı bir yazar söylüyor: "Birülkeninyabancıbirül- keye -fiiM saldın yokken- silah zoruy- la nihai kararlar dayatmasuu emper- yatizm" olarak nıtelendınyor Schro- eder (Iraq: The case Against Preven- tiveWar)... Yeni Amerikan yüzyılı projesi addam'ın "kitie imha silahla- n" yerine Amerika'nın "em- penab'st bir paylaşım savaşı- nm" peşınde olduğunun bir dığer ka- nıtı da bu stratejinin tarihçesı. Çünkü Bush'un yeni güvenJik poli- tikası ve Irak savaşının ana hatlan, "Project for the New American Cen- turv" (Yeni Amerikan Yüzyılı Proje- si) -PNAC- adındaki bir "think tank" tarafından hazırlanan "Strategies,For- ABD BİLDİĞİNİ OKUYACAK -Iraksatrancın- da NATO yok. Çünkü ittifak üyeteri ne düşünür- se düşünsün. Washington 'Amerikan çıkarlan' adına bildiğini okumaya kararh. "kinci Irak savaşının başanlı olması için kısa sürmesi, müttefiklerin bölünmemesi, tahribatın, kayıplann az olması, Israil'in savaş dışmda kalması, Arap halklannın sokaklara dökülmemesi ve askerlerin çölde çakılmaması, Saddam'ın -eğer varsa- o çok korkulan "kitle imha silahlannı" kullanmaması lazım. Bunlann hiçbirinin garantisi yok. DÜNYA DEHŞETLE İZLİYOR - Amerika'nın bildiğini okuması dûnya dfize- ni için öylesine tehdit edici ki, yalnız sokular, banşçılar ve küreselleşme karşıtia- n degU, akh başında muhafazakârlar da gidişatı dehşetle iznyor. cesAnd Resources ForA Ne» Century" (Yeni Bir Yüzyıl tçın Stratejiler, Güç- ler ve Kaynaklar) isimli bir raporda be- lirlenmiş. 11 Eylül'den bir yılve Bush yöntiminin iş başına gelmesinden 4 ay önce yazılan rapora, başkanın ka- binesinde görev alan Paul Wblfowitz (Savunma Bakanı Yardımcısı) ile Dick Cheney (bugünkü Başkan Yardımcı- sı) ve Donald Rumsfeld'in (Savunma Bakanı) yardımcılan ve George W. Bush'un kardeşi Jeb'in katkılan var. Bush'un "şer Ekseni' ülkelerl F eni Amerikan Yüzyıh Projesi" ABD'nın "ksa dönemli'' he- defleri arasında İran, Irak ve KuzejKoreyi yerleştıriyor. Rapor bu ülkelerdeki rejimlenn değiştinlmesi- nı savunuyor. Başkan Bush"un sonra- dan "Şer Ekseni" olarak tanımladığı ülkeler bunlar. "Proje" aynca 'Pax-Americana'yı ko- ruyabilmek için BM yerine .ABD'nin siyasi Kderüğine ihtiyaç olduğunu; sa- vunmaharcamalanninartnnlmasıge- rektiğini ve ABD'ye künsenin kafa ru- tamaması için -halen 130 ülkede bulu- nan- askeri üslere ilave yeni üsler açıl- tnaa gerektiğini" ıddıaediyor: "Üssa- hibi ofmadığumz Ortadoğu, Balkan, Günev' Amerika. Güne> doğu As>a üK kelerinde de kabcı üsler açahm" dı- yor. "ABD, Körfez güvenliğinde on- yıUardu* daha kabcı rol oynamak isti- yor" diye devam edıyor: "Çözüme ulasma>an Irak sorunu bunu mazur gösterecek Kedi bir gerekçe olsa da Amerika'nm Körfez'delrî kapsamlıas- keri varfağı bizim için Saddam rejimi- nin ötesine geçen bir meseledir... Sad- dam sahneden çeldlse de Suudi Ara- bistan v« Kuvejt'te üslerin kana biçim- de korunması gerekir... Nitekim İran da Irak denli büyük tehdittir" diyor. PNAC raporuna göre: VVashington'ın gütmesi gereken hedefler; "rakiple- rin önünü kesmek ve global üstünlü- ğü sağlamak adına uluslararası güven- Kği ABD çıkarlan ve ilkeleri paraleün- de şekillendirmek" oluyor. Bunlarla kalmayan rapor, "aynı anda kazanıla- cak büyük teatraJ savaşlan" ABD'ye "çekirdek misjon" olarak tanımlıyor. "Geleceğe dönük bu büyük Ameri- kan stratejisi", Avrupa'yı ABD'ye "muhtemel rakip" görüyor. îngilte- re'yı "ABD'nin global liderligini des- tekleyen" baş müttefik olarak saptıyor. "Düşmanlann" ABD'ye karşı "in- ternet"ı kullanması olasılığına karşı *si- beruzay" üzerinde "mutiak kontrol" \ e "uzayda" hâkimiyet önenyor. Bağdat'la ilişkllerl açan temsllcl urgu bılim filmi senaryosunu andıran rapor hakkında İngı- hz tşçi Partisı milletvekille- rinden Tom DaKell'in yorumu şöyle (15 Eylül 2002 Sunday Herald): "Bu bir dünyaya hâkim obna proje- sidir. Dünyaya hükmetmekisteyen ha- \alci Amerikalılaruı beyin cimnasdk- leri... ABD dümada kendi düzenini kurmak istryor. Blaır'in bu ahlak dü- mindeki bir ekiple yatağa girmesi dehşet vericL." "Büyük Amerikan StratejisTnın ge- n planı böyle. Bırde Saddam'ın elin- de "tehdit yaratan kitle imha silahla- ruun" geri planına bakalım. Bunun da ilginç bir hikâ> r esi var Meğer Halepçe katliamından 5 yıl önce Ronald Reagan Bağdat'a bir tem- sılci yollamış. Bu. Saddam'ın elinde kımyasal silahlar bulunduğuna dair ilk söylentilerin ortaya atıldığı dönem. Ama Reagan aldırmıyor. 1983 Aralı- ğı'nda temsilcıyi göndenyor. Amaç 1967'deki Arap-Israil savaşın- dan sonra kesınfiye uğrayan h^k-Ame- rikan ilişkilenni yeniden tesıs etmek. Elinde "VVashington'ın Bağdat'la bir an öncedipkınıatikUişkfler kurmak istediğme" dair mektupla yola çıkan temsılcının adı: Donald Rumsfeld. Bush'un bugünkü Savunma Bakanı. Buluşmadan 12 gün sonra 1 Ocak 1984 te "VVashington Posfta çıkan bir haber; ABD politikasında çızgi de- ğişiklıği olduğunu ve Washington'un Iran-Irak savaşında ağırhğını Irak'tan yana koyduğunu söylüyor. Rumsfeld ayru yılın bahannda -Ame- rikan haber ajanslannda v e BM rapor- lannda Irak'ın tran askerlenne karşı kımyasal gazlar ("INlustard ve nene gas" hardal, sınır gazı) kullanıldığına ilışkın haberlerçıkarken- tekrar Bağdat'a dönüyor ve bu kez Tank Aziz'le bulu- şuyor. Göre\i bıraktığı mayıs ayına dek Rumsfeld bu trafiğı sürdürüyor AJTII süre içinde Beyaz Saray'ı arkalanna alan Amenkan fırmalan Bağdat'a he- likopter ve silah satıyor Saddam 1988'de Kürtleri bu silah- larla gazlıyor. ABD Senatosu bu ne- denle Irak'a ambargo koyuyor. Ama Beyaz Saray ambargoyu baypas edı- yor. Çünkü o sırada Iran-Irak savaşı sü- rüyor ve ABD Irak'tan yana. Bugün ABD yönetiminde şahınle- nn başını çeken Donald Rumsfeld'in, Saddam'ın "kitle imha silahlanna" dair o dönemde yapmış olduğu tek suçlama yok BM raporlanna rağmen... Petrol şebekesl unlar "kitleimha silahlan"nın çok ötesınde. yeni bir Irak sa- vaşının çerçevesinı açık ve net tanımlıyor. Bush yönetimi işbaşaşına gelmeden önce dızayn edilen "Yeni Amerikan Yüzjılı Stratejisi'' asken gü- cü genişletmek ve petrol üzerine ku- rulu çünkü. ABD yönetiminin geçmişi baştan sona perrole dayalı. Teksaslı Bush'un hayatı petrol işinde geçmış. '78-82' ara- sında petrol şirketi Arbusto'yu kur- muş ve yönetmış George W. Bush. 8O'lı yıllann ikinci yansında (gene bir petrol şirketi) Specrrum 7'yi kurmuş 86'da bu şırket Harken Energy ile bir- leşmiş. Harken Energy'de de Bush, yönetim kurulu üyeliğı yapmış. Başkan Yardımcısı Dıck Cheney 95- 2000 arasında petrol platformlan in- şa eden Halliburton şirketinin başkan- lığı ve yönerıcıliğını üstlenmış. Güvenlik Danışmanı Condoleeza Rice 91-2000 arasında Chevron'un yönetim kurulunda görev almış. Ticaret Bakanı Donald Evans. pet- rol araştırmalan yapan Tmbr-Sharp şirketinde danışmanlık; Tom Brovvn mühendislik ve petrol şirketınde 25 yü yönetıcilık yap- mış. Delta Petroleumun avu- katlığını yapan tçişlen Bakanı GafcNorton'un seçim kampan- yasını ise BP-Amoco fınanse etmiş. Kısaca bu bir "petrol şe- bekesi". Ve petrol raporu F•M. t> onetim işbaşına geldık- ten beş ay sonra bir de petrol raporu hazırlanı- yor. "National Energy Poicy De- \dopmentGroup" (Ulusal Ener- ji Politikasmı Geliştirme Gru- bu) adı altmda yayımlanan 17 Mayıs 2001 tarihli rapor, Che- ney raporu olarak da anılıyor. Raporu bızzat Dick Cheney re- dakte edıyor. "Gelecekteki 25 yıhn petrol ihtiyacını beBrteyen bir strateji" çıziyor rapor. Rapora göre ABD 2020 yılında petrol ithalatını yüzde 60 oranında arttırmak zorunda. Hedefın gerçekleştiri- lebihnesi için tek yol var: Ya- bancı petrol üreticilerinden da- ha fazla petrol çıkarmalannı ve çıkarttıklan perrolün daha büyük bölümünü ABD'ye satmaya razı etmek. "ABD'nin dışticaretpolitikası- nmönceiiğini petrol" olarak tanım- layan rapor ikı öneri getiriyor: \/ Rezervlerin 2/3 'üne sahip petrol ülkelerinden ithalaü arttır- mak. l/ Petrol ithal edilen ülke cog- raiy-asııu çeşitiendirmek. Ne var ki söz konusu ülkelerin bazılan ne daha büyük üretim im- kânına sahip; ne ABD'nin petrol- len üzennde zorba tahakkümüne yanaşmak istiyor. "Genişletilmek istenen askeri güç coğraly ı ası T> ile "çeşiüendiril- mesi öngörülen bu petrol coğraf- yası" arasında uzmanlar paralel- lik buluyor. Suudl Arabistan da sırada / rak her açıdan kiht ülke. Irak petrolünü sağlama alarak Washington ıleride tehlike- ye girebilecek Suudi Arabistan petrolü için de gard almış oluyor. Çünkü 11 Eylül'den sonra Usa- ma bin Laden yüzünden Suudi Arabıstan'la ıpler gerilmış. Suudi Hanedanı ile balayı her an sona ere- bilir. ABD kontrolü dışına çıkan olaylar yaşanabihr. Suudi Arabis- tan "da Batı karşıtı güçler işbaşına gelebilir. Washington bunu önle- mek istiyor. Amerikan yönetimi Suudi yönetimi üzerinde kontrolü kaybetse de petrol yataklan üzerindeki denetimini yitir- mek istemiyor. îşte böyle bir konjonk- türde böigede büyük bir askeri hare- kât başlatarak duruma hâkim olmayı hedefliyor. Ingilız hükümetınden bir süre önce aynlan Mo \Iowiam (5 Ey- lül "Guardian") mesela: "Bush yö- netiminin başı sonu beüi olma\an, bu kadar riskH bir savaşı göze almasmın asıl nedeni bu«" diyor. Karşı karşıya olduğumuz savaş ger- çekten çok riskli ve çok yüksek malı- yetlı. 1991 Körfez Savaşı gıbı değil bu savaş. 91 'de Saddam, Kuveyt'i ışgal et- mişri. "Meşru" bır savaş nedeni var- dı. BM'den alınan bir yetki, uluslara- rası bir koalisyon vardı Bu koalisyo- nu Ortadoğu ülkeleri destekliyordu. Senaryolar / kıncı Irak savaşının başanlı olma- sı için kısa sürmesi, müttefikle- rin bölünmemesi. tahribatın, ka- yıplann az olması, Israil'in savaş dı- şında kalması. Arap halklannın so- kaklara dökülmemesi, askerlerin çöl- de çakılmaması. Saddam'ın -eğer var- sa- o çok korkulan "kitle imha silah- lannı" kullanmaması lazım. Bunlann hiçbirinin garantisi yok. Üd senaryo söz konusu. lyi senaryo: Körfez Savaşı. Kosova, Afganistan gi- bi bir-iki aylık kısa hava bombardıma- nı, ardından süratli bir kara savaşı. Saddam'ın ele geçirilmesi veya öldü- rülmesı. Ve Güney Kuzey h^k'ın mu- cize kabili dağılmaması. Gerçek bir kâbus senaryosu olan ikinci senaryo ise savaşın uzaması ve Israil'e sıç- raması. Terörsaldınlan ve petrol fıyat- lannın iki-üç misli katlanması... ikinci "Irak Savaşı'' işte böyle bir maceranın başlangıcı...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear