Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 2002 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt SİRMEN
Hukuk Dersi
Dostum Prof. Dr. Farıl Sağlam'ın dünkü Cum-
huriyet'in 2. sayfasındaki "Siirt Seçimleri Kar-
maşası" başlıklı yazısını okuyunca, kırk yıl ön-
cesine, onunla Istanbul Hukuk Faküftesi sırala-
nnda öğrenci olarak oturduğumuz günlere gît-
tim.
Değerli hocalanmız vardı. Kimileri artık ekol
olmuşlardı. Örneğin, kendi okuduğumuz kürsü-
de, Necip Kocayusufpaşaoğlu, Hüseyin Ha-
temi gibi, çok parlak, derslerini izlemek zevk olan
kişiler olduğu, bu konuda bir eksiklik yaşama-
dığımız halde, zaman zaman Hıfzı Veldet Ve-
lidedeoğlu'nun derslerine gider, onu da dinler-
dik.
Çünkü, sonradan kendisiyle tanışmak ve ay-
nı gazetede yazmak onuruna kavuştuğum, Hıf-
zı Veldet Velidedeoğlu, bir ekol, bir firmaydı ve
dersleri medeni hukukun labirentleri arasındaya-
rına ışık tutacak öğütler, uyarılar içerir, hukukun
gerçek amacını kavramımızı sağlardı.
Idare Hukuku Kürsüsü'nün başında bulunan
Siddık Sami Onar da bu fırma hocalardan bi-
riydi.
Üstelik çok değil, daha iki yıl önce, profesör-
leri "kara cüppeliler" diye aşağılamaya kalkışan,
üniversiteye polisini sokan, baskısını genç öğ-
rencilerin üstüne çullandıran Adnan Menderes'e
karşı direnmiş, Bumin Yamanoğlu adlı hoyrat
polis müdürünün karşısına dikildiğinde, ilerle-
miş yaşına karşın, yerlerde sürüklenmiş, kan
içinde kalmış, ama kurumunun onurunu savun-
maktan vazgeçmemiş kahraman bir rektördü gö-
zümüzde Sıddık Sami Hoca.
•••
Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'ın üstünde çok-
ça durduğu konulardan biri de, idari yargıda, o
zamanki adıyla "tehiri icra" olan yürütmeyi dur-
durmatedbirine gerektiği kadar başvurmama-
sıydı.
Bu tutumun haksız durumlara yol açtığını ıs-
rarla söyler, yargıçların, bu kurumu cesaretle
yeterince uygulamasını isterdi.
Ne var ki, günün birinde kendisine karşı açı-
lan bir davada mahkemenin yürütmeyi durdur-
ma kararı vermiş olmasına içerlemiş, bunu yar-
gıçların tarafsız olmadıklannın göstergesi ola-
rak yorumlamış ve redd-i hâkim talebinde bu-
lunmuştu.
Haberin gazetelerde yayımlandığı günlerden
birinde, Idare Hukuku dersinde, kürsüye her
zaman zarif, kibar, şık, hiçbir zaman gösterişe
sapmayan, sakin, beyefendi ve ödünsüz hukuk-
çu kişiliğiyle oğrencilerin hemen hepsinin say-
gısını kazanmış olan Prof. Dr. Ragıp Sanca çık-
mıştı.
Şimdi tam olarak ne olduğunu anımsayama-
dığım bir konuyu anlattıktan sonra, duraklamış,
sesini daha da sakinleştirmiş ve "nazik bir ko-
nuya değineceğini" söyleyip ardından, Sıddık
Sami Onar'ın kişiliğini, hukukçuluğunu övmüş,
kendisine duyduğu saygıyı yinelemiş, sonra da,
sözcükleri dikkatle seçerek, Sıddık Sami Onar'ın,
kendi idari tasarrufu ile ilgili olarak yürütmeyi dur-
durma kararı verilmesini, hâkimleri reddetme
gerekçesi olarak kullanmasını eleştirmişti.
En sonunda, insanlann savunduklan hukuk ku-
rallannın bir olayda kendilerine karşı kullanıl-
masına da karşı çıkmamaları gerektiğini söyle-
mişti.
O sırada sınıfta çıt çıkmryordu.
•••
Aradan kırk yıl geçti. Dünkü Cumhuriyet'te
Fazıl Sağlam'ın sözünü ettiğim yazısını görün-
ce, rahmetli Ragıp Sarıca'nın o gün verdiği hu-
kuk dersinin boşa gitmediğini anladım.
Yazıyı buradaözetleyecekdeğilim. Biliyorum
ki, Cumhuriyet okuru, zaten pahalıya aldığı ga-
zetesini okuduktan hemen sonra, kaldınp atmaz,
bir yere kor. Çünkü bir habere bir yazıya tekrar
dönüp bakacaktır.
Bütün okurlarıma dünkü Cumhuriyet'in ikin-
ci sayfasındaki yazıyı tekrar okumalannı salık ve-
ririm.
Fazıl Sağlam yazısını şöyle bitiriyor:
"...Bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan'/n
araseçim yoluyla milletvekili olmasını sağlaya-
cak bir anayasa değişikliğine 'kişiye özgü' ol-
duğu gerekçesiyle karşı çıkmak doğrusu içim-
den gelmemektedir."
Fazıl Sağlam'ı yakından tanımasam, Recep
Tayyip hakkındaki görüşlerini, siyasal eğilimle-
rini bilmesem, bu yazı beni bu kadar etkilemez-
di.
Laikliğe, Cumhuriyet'in temel ilkelerine can-
dan bağlılığını bildiğim, bu bilim adamı dostu-
mun, gayet açık ve anlaşılır gerekçelerle vardı-
ğı yargı, hukukun üstünlüğünü savunmanın bir
örneği.
Üstelik, hukukunu savunduğu kişinin, huku-
ku savunmaya pekyatkın olmadığını, belki ya-
nn öbür gün bu hukuku ayaklar altına alabilmek
için elinden geleni ardına koymayacağını bildi-
ği halde, onun hakkıyla ilgili olarak hukukun üs-
tünlüğünü savunmaktan vazgeçmiyor Fazıl.
Kırk yıl arayla aynı konuda, iki ayrı kürsüde ve-
rilmiş iki hukuk dersi, karanlık günler için umut
oluyor.
AB uyumyasası
esastan görüşülüyor
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi 57. hükümet
döneminde AB'ye uyum
kapsammda çıkanlan ya-
sanın bazı maddelerinin
iptali istemiyle açılan da-
vayı esastan görüşmeye
başladı. Göıüşmelere bu-
gün devam edilecek.
MHP, yasadaki ölüm ce-
zasının savaş ve çok ya-
kuı savaş tehdidi halleri
dışuıda müebbet ağır ha-
pis cezasına dönüştürül-
mesi, cemaat vakıflannın
mal edinmesi, bazı şart-
larla AHİM kararlan
doğrultusunda yeniden
yargılanma hakkı geti-
rilmesi, anadılde yayın
ve ögrenim hakla taruyan
düzenlemelerin Anaya-
saya aykın olduğunu ile-
ri sürerek, iptalini is-
temişti.
Yüksek Askeri Şûra'da TSK'nin savaşa hazırlık durumu ve tasarruf önlemleri görüşüldü
Gül'ün imzasıyla 7ihraçirakilktehditYAŞ
toplantısmda Milli Askeri
Strateji Konsepti
güncellenerek Irak'taki
gelişmeler dış tehdit
unsurlan kapsammda ilk
sıraya yerleşti. Toplantıda 3
subay ve 4 astsubay irticai
faaliyetlerden dolayı
TSK'den ihraç edildi.
SERTAÇ EŞ
ANKARA - Başbakan Abdullah
Gül'ün ilk kez katılarak başkanhk
ettiği Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) top-
lantısında, 7 personelin Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK) ile ilişiği kesilme-
si karan alındı. Gül'ün imzasıyla
TSK'den ihraç edilenlerin 4"ünün ast-
subay, en üst rütbelisi yüzbaşı olmak
üzere 3'ünün de subay olduğu öğre-
nildi. Toplantıda TSKnin savaşa ha-
zırlık durumu, 2000 yılında yaşanan
ekonomik bunalımın ardından başla-
tılan tasarruf önlemlerinde gelınen
aşama değerlendirildi. Milli Askeri
Strateji Konsepti'nin güncellenmesi
ile de Irak'taki gelişmeler dış tehdit
unsurlan kapsamında ilk sıraya yer-
Başbakan Abdullah GüTün başkanhk ettiği YAŞ, Genelkurmay KarargâhTnda toplandı. (Fotoğraf: KEREM GEZER)
leşti.
YAŞ'ın Arahk 2002 toplantısı dün
gerçekleştirildi. Başbakan Abdullah
Gül'ün başkanhğındaki toplantı sa-
bah 09.00'da Genelkurmay Karargâ-
hı'ndaki Çakmak Salonu'nda başla-
dı. Toplantıya Genelkurmay Başka-
nı Orgeneral Hflmi Özkök, Kara Kuv-
vetleri Komutanı Orgeneral Aytaç
Yahnan, Hava Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Cumhur Asparuk, Deniz
Ku\"vetleri Komutanı Oramiral Bü-
lentAlpkaya. Jandarma Genel Komu-
tanı Orgeneral ŞenerEnrygur, MGK
Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer
Kıhnç, ordu komutanlan ve Genel-
kurmay'da görevli üst düzey subay-
larkatıldı.
Toplantıda, Irak'taki olası geliş-
meler nedenıyle daha önce yapılan ha-
zırhklar doğrultusunda Milli Askeri
Strateji Konsepti güncelleştirildi.
Konseptte, Irak'ta beklenen gelişme-
ler ve buradan Türkiye'ye yönelebi-
lecek tehditlere karşı alınması gere-
ken önlemler yeniden düzenlendi.
Irak'taki olası gelişmeler dikkate alı-
narak hazırlanan yeni konseptte, dış
tehdit unsurlan arasında Irak'taki ge-
lişmeler ilk sıraya çıktı. Konseptte, bu
tehdide yönelik alınması gereken ön-
lemler için TSK'nin ihtiyaçlan da
dile getirildi.
Toplantının ardından yapılan açık-
lamada, Türkiye'ye yönelik iç ve dış
tehdit unsurlan ile TSK'nin harbe
hazırlık durumu konusunda değer-
lendirme yapıldığı belırtılerek şöyle
denildi: *TürkSflahhKu\
r
vçtkri'nde
uygulanan tasarruf tedbnierinde ge-
linen nokta ve ahnacak flave tedbir-
ler ile Türk Silahlı Kuvvetlerfnin çe-
şitli personel konulan görüşülmüş-
tûr. Aynca, disiphnsizlik nedeniyle
durumlan değerlendirikn 7 perso-
nelin Türk Silahh Kuvvetleri'nden
uzaklaşOnhnalanna karar verflmiş-
tir."
Disiplinsizlik gerekçesiyle TSK
ile ilişldsi kesilen personelin tamamı-
nın irticai faaliyetler nedeniyle or-
dudan atıldığı öğrenildi. İlişiği kesi-
lenlerin 4'ünün astsubay, 3'ünün de
subay olduğu kaydedildi. İhraç edi-
len subaylardan en yüksek rütbelisi-
nin yüzbaşı olduğu bıldirildi.
TSK'den uzaklaştınlanlar arasında
irticai faaliyetlerde bulunan perso-
nelin de olması AKP tabanı açısın-
dan duyarhlık yaratıyor. Başbakan
Gül'ün toplantı sırasında imzaladığı
ihraçlara ilişkin karar akşam da Çan-
kaya Köşkü'nde verilen yemek sıra-
smda Cumhurbaşkanı Ahmet Nec-
det Sezer tarafından onaylandı.
YAŞ toplantısından sonra Gül baş-
kanlığındaki heyet toplu olarak Anıt-
kabir'i zivaret etti.
Alman vakıflan davasında casuslukla suçlanan sanıklan 100 avukat savundu
Sayman: DeM yok dedikodu çok
• Alman vakıflan ve bazı
Türk yurttaşlann rejim
aleyhine gizli ittifak
oluşturduklan gerekçesiyle
açılan davaya yabancı basm da
büyük ilgi gösterdi. Dava
sanıklanndan Yücel Sayman.
ittifak kurduğu iddia edilen
sanıklann bazılanyla ilk kez
karşılaştığını söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Alman vakıflannm Türkiye'deki fa-
liyetleri nedeniyle 15 kişi hakkında
8'er yıldan 15'er yıla kadar ağır ha-
pis istemiyle açılan davanın ilk duruş-
ması Ankara 1 Nolu DGM'de yapıl-
dı. Yabancı basuıın da izlediği dava-
da sanıklan 100'den fazla avukat sa-
vundu. Mahkemenin ara karanyla du-
ruşmaya katılan sanıklar bundan son-
raki duruşmalara katılmayabilecekler.
tddianamede suçlanan eski tstanbul
Barosu Başkanı Yücel Sayman, dava-
nın omurgasının "tüm sanıklar arası
gizli ittifak" olgusu üzerine tasarlan-
dığını belirterek "Diğer sanıklarla
gizli ittifak kurmakla suçlanıyorsam,
bu iddianın dclillcrinin iddianamede
yer alması gerekmez mi?" dedi.
Silahlı saldın sonucu yaşamını yi-
tiren Ankara Üniversitesi öğretim gö-
revlisi Dr. Necip Hablemitoğlu'nun,
"Ahnan ValafJan ve Bergama Dosya-
a" adlı kitabının da kanıt olarak gös-
terildiği "Ahnanvakrflandavasr baş-
ladı. Davamn ilk duruşmasına iddi-
anamede suçlanan Konrad Adenauer
Vakfı Türkiye Temsilcisi Wuh"Schon-
bohm ve yardımcısı Dirk Tröndle,
Heinrich Böll Vakü Türkiye Temsil-
cisi Figen Fatma Uğur, Frederich
Ebert Vakfı Türkiye Temsilcisi Hans
Schumaher. Orient Enstitüsü Başka-
nı Claus Schönig ile yardımcılan Ast-
rid Menz ve Börte Sagaster. eski FI-
AN örgütü Başkanı Petra Sauerland,
eski Istanbul Barosu Başkanı Yücel
Ankara 1 No'lu DGM 'deki duruşnıava sanıklar arasında yer alan Konrad Adenauer
Vakfi Türkhe Temsilcisi \Vulf Schonbohm da kaakh. (Fotoğraf: AA)
Sayman, Bergama köylülerinin tem-
silcisi Oktay Konjar ve tzmir Baro-
su avukatlanndan Senih Ozay ile sa-
nıklann sayılan 100'übulanavukat-
lan katıldı. Duruşmayı Almanya'mn
Ankara Büyükelçiliği Müsteşan Oe-
menz Von Götze de izledi.
Beraat istemine ret
Sanık avukatlan, sorgu ve savunma-
ya geçilmeden delülerin yetersiz ol-
ması nedeniyle beraat karan veril-
mesini istediler. Eski Istanbul Baro-
su Başkanı Yücel Sayman'ın avukat-
lan, müvekkillerinin. Heinrich Böll
Vakfı ile baronun ortak etkinlik dü-
zenlemesi dolayısıyla yargılandığı-
nı, etkınliklerin baro yönetim kuru-
lunun karan ile gerçekleştirildiğini
kaydettiler. A\Tikatlar, Sayman'ın gö-
revi nedeniyle bir suçtan yargılana-
bilmesi için Avukatlık Yasası'nın 58.
maddesine göre Adalet Bakanlı-
ğı'ndan izin alınması gerektiğini be-
lirttiler. Duruşmada söz alan Yücel
Sayman, 1800 avukatın sav-unmasını
üstlendiğini söylerken davada delil
olarak başkalannın yazdığı kitaplar ile
bazı dedikodulann dosyaya konul-
duğunu söyledi. Mahkeme Başkanı
Mehmet Orhan Karadeniz. savcımn
istemi doğrultusunda sanıklann is-
temlerinin reddedildiğıni bildirdi.
Davanın öğleden sonraki bölümün-
de sanıklar savunmalannı yaptılar.
Konrad Adenauer Vakfi Türkiye Tem-
silcisi Wulf Schonbohm. casusluk fa-
aliyeti yapmadıklannı, Türkiye'de
"stabil düzen" taraftan olduklannı
söyledi. Bergama köylülerinin tem-
silcisi Oktay Konyar da savunmasın-
da, "Ben casus değil, bu ülkenin \n-
tandaşıvım. Kurtuluş SavBşı yıDarm-
da bu ülkenin efendisiydik, şimdi top-
raklannıı/j korumak uğruna casus-
lukla suçlanıyoruz" dedi.
Izmir Barosu avukatlanndan Senih
Özay da savunmasını daha çok altuı
madeninin işletilmesine ilişkin hu-
kuki sürece dayandırdı. Zaman za-
man sert ifadeler kullanan Özay ve
avukatlanyla mahkeme başkanı Ka-
radeniz arasında savunma üslubu ko-
nusunda tartışmalar yaşandı. Mah-
keme başkanı Karadeniz, gelmeyen
sanıklann, gelecek celse dinlenilme-
sine, saMinmalan alınan sanıklann
duruşmalardan \areste tutulmasına, sa-
\Tinma tanığı Hasan Gökparlar'ın
ifadesinin alınması için Dikili Asli-
ye Ceza Mahkemesi'ne talimat yazıl-
masına, Oktay Konyar'ın sabıka kay-
dına ilişkin mahkeme kararımn is-
tenmesine karar verildiğini belirte-
rek duruşmayı 30 Ocak 2003 tarihi-
ne erteledi.
Köylüler Ankara yolcusu
Mahkemenin karanyla duruşmaya
katılan sanıklar bundan sonraki du-
ruşmalara katılmayabilecekler. Du-
ruşması sonrasında açıklama yapan
Bergama köylülerinin temsilcisi Ok-
tay Konyar, 30 Ocak'taki duruşmaya
köylülerle birlikte geleceklerini söy-
ledi. Eski DGM Savcısı Nuh Mete
Yüksel tarafından hazu-lanan iddiana-
mede. Alman vakıflannın Türkiye 'de-
ki faaliyetleri incelendiğinde, "konu-
nun legal bir casusluk faaliyeti oldu-
ğuna ilişkin ciddi behrtiler göriikce-
ği" belirtiliyor.
YTP lideri Cem
CHP
konu
mankeni
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - YTP Genel'
Başkanı tsmail Cem,
parlamento dışı partilerin
lıderlerini ziyaret ederek
Irak konusundaki son
gelişmeleri değerlendirdi.
Cem. "Son derece hayati bir
konuda müthiş gayri ciddi
bir ortam var. bundan bir an
önce srynlmak gerek. İktidar
çok hazırhksız. MecMs'teld
muhalefet partisi CHP de
konu mankeni gibi" dedi.
DSP lideri Büknt Ecevit i
önceki gün ziyaret eden
Cem. parlamento dışı
partilerle yaptığı
ziyaretlerini dün de Genel
Sekreter İstemihan Talav ile
birlikte sürdürdü. Cem SP,
MHP ve SHP hderleriyle
görüştü. SHP Genel Başkanı
Murat Karayalçm AKP ve
CHP'nin Meclis dışındaki
partilere bilgi sunmamasını
eleştırirken savaşa karşı olan
partilerin yan yana
durmasuıı istedi. Cem ve
Talay daha sonra gazetemizi
ziyaret etti. ANAP Genel
Başkanvekili Ekrem
Pakdemirliyle de bugün
göriişeceklerini kaydeden
Cem, şunlan söyledi:
"Türkiye kendi güvenliği için
gerekirse Iraka girer. .\ma
şimdi başkalannın peşine
takntp girecek gibi
görünüyor." ABD ile
ekonomik pazarlık
haberlerine dikkat çeken
Cem, "tnsan hayaü piyasa
metam değildir. Bunu yapıp
şu kadar dolar alacağız.
diyemeyiz. Dolar için
gençlerimizm hayatım riske
edemeviz" dedi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.con
Savaşı kım ister ki! Hele de Türki-
ye. Güneydoğu'dakı "düşük yoğun-
luklu savaş "ın yaralarını bile sarama-
yan bu ülke, yine o bölgede yoğun-
laşan bir savaş girişimiyle karşı kar-
şıya. Seçim kampanyası sırasında
AKP' nin tek başına hükümeti kuracak
çoğunluğa ulaşacağı belliydi. Hükü-
meti kurunca da karşısına çok çetre-
fil sorunlar çıkacağını bizler yazıyor-
duk, onlar da biliyordu.
Beklediğimiz, bilinen gelişmeler,
birbiri ardı sıra AKP hükümetinin önü-
neyığıldı. önceKopenhag'daAB'yle
müzakere tarihi almakla yüz yüze gel-
diler. AB ile bağlantılı olarak Kıbns
sorunu da Türkiye'nin geleceğini et-
kileyecek bir gelişme olarak hükü-
metin önüne dikildi. Henüz bu sorun-
ların çozümu konusunda bir ciddi
adım atılamazken bu kez de Irak'ta
savaş ihtimali Tayyip Erdoğan eki-
bini köşeye sıkıştırdı.
• • •
Hükümet, AB ile müzakere için Ara-
Türkiye Savaşa Yol Alıyor...
lık 2004'ü tarih olarak aldı. Türkiye'nin
içinde bulunduğu koşullaraçısından
bakılınca bu tarih iyı sayılabilir. Çün-
kü, sorun kanun çıkarmakla çözüle-
miyor. Insan haklan, demokrasi, dü-
şünce özgürlüğü gibi konularda Tür-
kiye hâlâ özürlü bir ülke. Kopenhag
kriterlenni tam anlamıyla yerine geti-
rebilmesi için daha epeyce adımlar atıl-
ması gerekiyor.
Kıbns konusunda ise hükümet tam
bir çaresizliğin içine düştü. Önce çö-
züm yönünde bazı açıklamalaryapıl-
dı ve gayretler gösterildi. Ancak, bu
konu kısa sürede Denktaş'ın inisiya-
tifine geçecek bir noktaya sürüklen-
meye başladı. "Çözümsüzlük"ü çö-
züm olarak gören statükocu güçler hü-
kümeti kontrol altına aldılar. Anka-
ra'dakı brifingler, Denktaş'a verilen
destekler, hükümetin manevraalanı-
nı daralttı. Zaten AKP'nın geleneğin-
de olan Jetihçi" ıdeoloji de tutucu eği-
limlere denk düşünce, umutlar azal-
dı.
AKP, Kıbns sınavında iki arada bir
derede kaldı. Türkiye'nin geleceğini
de etkileyecek bu süreç, AKP için de
ciddi bir sınav nıteliği taşıyor. Kıbns
sorunu bu haliyle kalır ve umut veri-
ci bir adım atılamazsa, Batı ile ilişki-
lerde gerginlikler yaşanabilir. Böyle
bir gerginlik ise direkt ekonomik du-
rumu olumsuz yönde etkiler. Bıçak sır-
tında gıden ekonomi ise böyle bir
gerginliği kaldıramaz. Yeni bir eko-
nomik bunalım ise AKP'nin gelece-
ğini karartır.
•••
Bu tartışmalar sürerken Irak'ta sa-
vaş konusu bir gerçekliğe dönüşüyor.
ABD. çok ileri taleplerle Türkiye'nin
onüne geliyor. 80 bin askerin Türki-
ye'de yerleşmesi, üslerin kullanıma
açılması, Kuzey Irak'tan yapılacak
kara harekâtı gibi bir dizi konu AKP
hükümetini köşeye sıkıştırdı.
Bütün bu taleplerin kabulü halinde
Türkiye kendısını savaşın ortasında bu-
luverecek. Burada ıkı eğilim ortaya
çıkıyor: Bir eğilim, "Ne yapalım,
ABD'ye hayırdiyemeyiz. Hayırdiye-
meyeceğimiz bir konuda, boş yere
ayak sürümenin bir anlamı yok, o za-
man önlem alıp harekete geçelim" di-
yor. Bu tez daha da ıleri götürülerek
bu savaştan Türkiye'nin pay alması
da planlanıyor. Kerkük petrolleri, Ku-
zey Irakta güçtenecek olan Kürt özerk-
lığinin önünü kesmek amacıyla Tür-
kiye'nin bu savaşta etkin bir rol alma-
sı gerektiğinden söz ediliyor.
AKP hükümetinin de bu ülkeye ege-
men olan tüm güçlerin de ortak inan-
cı, ABD'ye karşı gelinemez şeklinde.
Onun için bunun karşılığında en yük-
sek kân elde edelim diye düşünülü-
yor. Tayyip Erdoğan, VVashington dö-
nüşünde gazetecilere 50-100 milyar
dolarlık zararlar olacağını belirtiyor
ve bunun karşılanmasını istediklerini
söylüyordu. Ancak ABD'den gelen
sinyaller yardım ve desteğin 3-5 mil-
yar dolan aşmayacağı yönünde.
AKP açısından en büyük açmaz, Is-
lam dünyası ve kendi tabanı. Bir Müs-
lüman ülkeye yapılacak bir harekâtın
en büyük destekçisi olmak AKP'yi
zortuyor. ABD ise özellikle Islamcı bir
hükümetten sağlanacak desteği
önemli görüyor.
• • •
Sonuç olarak savaş kapımızda. En
kötü banşın, en iyi savaştan daha iyi
olduğuna inananlardanız. Fakat, Tür-
kiye'yi yönetenler ekonomik ve siya-
sı olarak o kadar çaresiz duaımdalar
kı, bu savaşa süruklenıp gidiyorlar.
AKP hükümeti, daha henüz başın-
da çok ciddi açmazlarla yüz yüze gel-
di.