23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 2002 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Hukuk Dersi Dostum Prof. Dr. Farıl Sağlam'ın dünkü Cum- huriyet'in 2. sayfasındaki "Siirt Seçimleri Kar- maşası" başlıklı yazısını okuyunca, kırk yıl ön- cesine, onunla Istanbul Hukuk Faküftesi sırala- nnda öğrenci olarak oturduğumuz günlere gît- tim. Değerli hocalanmız vardı. Kimileri artık ekol olmuşlardı. Örneğin, kendi okuduğumuz kürsü- de, Necip Kocayusufpaşaoğlu, Hüseyin Ha- temi gibi, çok parlak, derslerini izlemek zevk olan kişiler olduğu, bu konuda bir eksiklik yaşama- dığımız halde, zaman zaman Hıfzı Veldet Ve- lidedeoğlu'nun derslerine gider, onu da dinler- dik. Çünkü, sonradan kendisiyle tanışmak ve ay- nı gazetede yazmak onuruna kavuştuğum, Hıf- zı Veldet Velidedeoğlu, bir ekol, bir firmaydı ve dersleri medeni hukukun labirentleri arasındaya- rına ışık tutacak öğütler, uyarılar içerir, hukukun gerçek amacını kavramımızı sağlardı. Idare Hukuku Kürsüsü'nün başında bulunan Siddık Sami Onar da bu fırma hocalardan bi- riydi. Üstelik çok değil, daha iki yıl önce, profesör- leri "kara cüppeliler" diye aşağılamaya kalkışan, üniversiteye polisini sokan, baskısını genç öğ- rencilerin üstüne çullandıran Adnan Menderes'e karşı direnmiş, Bumin Yamanoğlu adlı hoyrat polis müdürünün karşısına dikildiğinde, ilerle- miş yaşına karşın, yerlerde sürüklenmiş, kan içinde kalmış, ama kurumunun onurunu savun- maktan vazgeçmemiş kahraman bir rektördü gö- zümüzde Sıddık Sami Hoca. ••• Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'ın üstünde çok- ça durduğu konulardan biri de, idari yargıda, o zamanki adıyla "tehiri icra" olan yürütmeyi dur- durmatedbirine gerektiği kadar başvurmama- sıydı. Bu tutumun haksız durumlara yol açtığını ıs- rarla söyler, yargıçların, bu kurumu cesaretle yeterince uygulamasını isterdi. Ne var ki, günün birinde kendisine karşı açı- lan bir davada mahkemenin yürütmeyi durdur- ma kararı vermiş olmasına içerlemiş, bunu yar- gıçların tarafsız olmadıklannın göstergesi ola- rak yorumlamış ve redd-i hâkim talebinde bu- lunmuştu. Haberin gazetelerde yayımlandığı günlerden birinde, Idare Hukuku dersinde, kürsüye her zaman zarif, kibar, şık, hiçbir zaman gösterişe sapmayan, sakin, beyefendi ve ödünsüz hukuk- çu kişiliğiyle oğrencilerin hemen hepsinin say- gısını kazanmış olan Prof. Dr. Ragıp Sanca çık- mıştı. Şimdi tam olarak ne olduğunu anımsayama- dığım bir konuyu anlattıktan sonra, duraklamış, sesini daha da sakinleştirmiş ve "nazik bir ko- nuya değineceğini" söyleyip ardından, Sıddık Sami Onar'ın kişiliğini, hukukçuluğunu övmüş, kendisine duyduğu saygıyı yinelemiş, sonra da, sözcükleri dikkatle seçerek, Sıddık Sami Onar'ın, kendi idari tasarrufu ile ilgili olarak yürütmeyi dur- durma kararı verilmesini, hâkimleri reddetme gerekçesi olarak kullanmasını eleştirmişti. En sonunda, insanlann savunduklan hukuk ku- rallannın bir olayda kendilerine karşı kullanıl- masına da karşı çıkmamaları gerektiğini söyle- mişti. O sırada sınıfta çıt çıkmryordu. ••• Aradan kırk yıl geçti. Dünkü Cumhuriyet'te Fazıl Sağlam'ın sözünü ettiğim yazısını görün- ce, rahmetli Ragıp Sarıca'nın o gün verdiği hu- kuk dersinin boşa gitmediğini anladım. Yazıyı buradaözetleyecekdeğilim. Biliyorum ki, Cumhuriyet okuru, zaten pahalıya aldığı ga- zetesini okuduktan hemen sonra, kaldınp atmaz, bir yere kor. Çünkü bir habere bir yazıya tekrar dönüp bakacaktır. Bütün okurlarıma dünkü Cumhuriyet'in ikin- ci sayfasındaki yazıyı tekrar okumalannı salık ve- ririm. Fazıl Sağlam yazısını şöyle bitiriyor: "...Bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan'/n araseçim yoluyla milletvekili olmasını sağlaya- cak bir anayasa değişikliğine 'kişiye özgü' ol- duğu gerekçesiyle karşı çıkmak doğrusu içim- den gelmemektedir." Fazıl Sağlam'ı yakından tanımasam, Recep Tayyip hakkındaki görüşlerini, siyasal eğilimle- rini bilmesem, bu yazı beni bu kadar etkilemez- di. Laikliğe, Cumhuriyet'in temel ilkelerine can- dan bağlılığını bildiğim, bu bilim adamı dostu- mun, gayet açık ve anlaşılır gerekçelerle vardı- ğı yargı, hukukun üstünlüğünü savunmanın bir örneği. Üstelik, hukukunu savunduğu kişinin, huku- ku savunmaya pekyatkın olmadığını, belki ya- nn öbür gün bu hukuku ayaklar altına alabilmek için elinden geleni ardına koymayacağını bildi- ği halde, onun hakkıyla ilgili olarak hukukun üs- tünlüğünü savunmaktan vazgeçmiyor Fazıl. Kırk yıl arayla aynı konuda, iki ayrı kürsüde ve- rilmiş iki hukuk dersi, karanlık günler için umut oluyor. AB uyumyasası esastan görüşülüyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi 57. hükümet döneminde AB'ye uyum kapsammda çıkanlan ya- sanın bazı maddelerinin iptali istemiyle açılan da- vayı esastan görüşmeye başladı. Göıüşmelere bu- gün devam edilecek. MHP, yasadaki ölüm ce- zasının savaş ve çok ya- kuı savaş tehdidi halleri dışuıda müebbet ağır ha- pis cezasına dönüştürül- mesi, cemaat vakıflannın mal edinmesi, bazı şart- larla AHİM kararlan doğrultusunda yeniden yargılanma hakkı geti- rilmesi, anadılde yayın ve ögrenim hakla taruyan düzenlemelerin Anaya- saya aykın olduğunu ile- ri sürerek, iptalini is- temişti. Yüksek Askeri Şûra'da TSK'nin savaşa hazırlık durumu ve tasarruf önlemleri görüşüldü Gül'ün imzasıyla 7ihraçirakilktehditYAŞ toplantısmda Milli Askeri Strateji Konsepti güncellenerek Irak'taki gelişmeler dış tehdit unsurlan kapsammda ilk sıraya yerleşti. Toplantıda 3 subay ve 4 astsubay irticai faaliyetlerden dolayı TSK'den ihraç edildi. SERTAÇ EŞ ANKARA - Başbakan Abdullah Gül'ün ilk kez katılarak başkanhk ettiği Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) top- lantısında, 7 personelin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilişiği kesilme- si karan alındı. Gül'ün imzasıyla TSK'den ihraç edilenlerin 4"ünün ast- subay, en üst rütbelisi yüzbaşı olmak üzere 3'ünün de subay olduğu öğre- nildi. Toplantıda TSKnin savaşa ha- zırlık durumu, 2000 yılında yaşanan ekonomik bunalımın ardından başla- tılan tasarruf önlemlerinde gelınen aşama değerlendirildi. Milli Askeri Strateji Konsepti'nin güncellenmesi ile de Irak'taki gelişmeler dış tehdit unsurlan kapsamında ilk sıraya yer- Başbakan Abdullah GüTün başkanhk ettiği YAŞ, Genelkurmay KarargâhTnda toplandı. (Fotoğraf: KEREM GEZER) leşti. YAŞ'ın Arahk 2002 toplantısı dün gerçekleştirildi. Başbakan Abdullah Gül'ün başkanhğındaki toplantı sa- bah 09.00'da Genelkurmay Karargâ- hı'ndaki Çakmak Salonu'nda başla- dı. Toplantıya Genelkurmay Başka- nı Orgeneral Hflmi Özkök, Kara Kuv- vetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yahnan, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cumhur Asparuk, Deniz Ku\"vetleri Komutanı Oramiral Bü- lentAlpkaya. Jandarma Genel Komu- tanı Orgeneral ŞenerEnrygur, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kıhnç, ordu komutanlan ve Genel- kurmay'da görevli üst düzey subay- larkatıldı. Toplantıda, Irak'taki olası geliş- meler nedenıyle daha önce yapılan ha- zırhklar doğrultusunda Milli Askeri Strateji Konsepti güncelleştirildi. Konseptte, Irak'ta beklenen gelişme- ler ve buradan Türkiye'ye yönelebi- lecek tehditlere karşı alınması gere- ken önlemler yeniden düzenlendi. Irak'taki olası gelişmeler dikkate alı- narak hazırlanan yeni konseptte, dış tehdit unsurlan arasında Irak'taki ge- lişmeler ilk sıraya çıktı. Konseptte, bu tehdide yönelik alınması gereken ön- lemler için TSK'nin ihtiyaçlan da dile getirildi. Toplantının ardından yapılan açık- lamada, Türkiye'ye yönelik iç ve dış tehdit unsurlan ile TSK'nin harbe hazırlık durumu konusunda değer- lendirme yapıldığı belırtılerek şöyle denildi: *TürkSflahhKu\ r vçtkri'nde uygulanan tasarruf tedbnierinde ge- linen nokta ve ahnacak flave tedbir- ler ile Türk Silahlı Kuvvetlerfnin çe- şitli personel konulan görüşülmüş- tûr. Aynca, disiphnsizlik nedeniyle durumlan değerlendirikn 7 perso- nelin Türk Silahh Kuvvetleri'nden uzaklaşOnhnalanna karar verflmiş- tir." Disiplinsizlik gerekçesiyle TSK ile ilişldsi kesilen personelin tamamı- nın irticai faaliyetler nedeniyle or- dudan atıldığı öğrenildi. İlişiği kesi- lenlerin 4'ünün astsubay, 3'ünün de subay olduğu kaydedildi. İhraç edi- len subaylardan en yüksek rütbelisi- nin yüzbaşı olduğu bıldirildi. TSK'den uzaklaştınlanlar arasında irticai faaliyetlerde bulunan perso- nelin de olması AKP tabanı açısın- dan duyarhlık yaratıyor. Başbakan Gül'ün toplantı sırasında imzaladığı ihraçlara ilişkin karar akşam da Çan- kaya Köşkü'nde verilen yemek sıra- smda Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer tarafından onaylandı. YAŞ toplantısından sonra Gül baş- kanlığındaki heyet toplu olarak Anıt- kabir'i zivaret etti. Alman vakıflan davasında casuslukla suçlanan sanıklan 100 avukat savundu Sayman: DeM yok dedikodu çok • Alman vakıflan ve bazı Türk yurttaşlann rejim aleyhine gizli ittifak oluşturduklan gerekçesiyle açılan davaya yabancı basm da büyük ilgi gösterdi. Dava sanıklanndan Yücel Sayman. ittifak kurduğu iddia edilen sanıklann bazılanyla ilk kez karşılaştığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Alman vakıflannm Türkiye'deki fa- liyetleri nedeniyle 15 kişi hakkında 8'er yıldan 15'er yıla kadar ağır ha- pis istemiyle açılan davanın ilk duruş- ması Ankara 1 Nolu DGM'de yapıl- dı. Yabancı basuıın da izlediği dava- da sanıklan 100'den fazla avukat sa- vundu. Mahkemenin ara karanyla du- ruşmaya katılan sanıklar bundan son- raki duruşmalara katılmayabilecekler. tddianamede suçlanan eski tstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, dava- nın omurgasının "tüm sanıklar arası gizli ittifak" olgusu üzerine tasarlan- dığını belirterek "Diğer sanıklarla gizli ittifak kurmakla suçlanıyorsam, bu iddianın dclillcrinin iddianamede yer alması gerekmez mi?" dedi. Silahlı saldın sonucu yaşamını yi- tiren Ankara Üniversitesi öğretim gö- revlisi Dr. Necip Hablemitoğlu'nun, "Ahnan ValafJan ve Bergama Dosya- a" adlı kitabının da kanıt olarak gös- terildiği "Ahnanvakrflandavasr baş- ladı. Davamn ilk duruşmasına iddi- anamede suçlanan Konrad Adenauer Vakfı Türkiye Temsilcisi Wuh"Schon- bohm ve yardımcısı Dirk Tröndle, Heinrich Böll Vakü Türkiye Temsil- cisi Figen Fatma Uğur, Frederich Ebert Vakfı Türkiye Temsilcisi Hans Schumaher. Orient Enstitüsü Başka- nı Claus Schönig ile yardımcılan Ast- rid Menz ve Börte Sagaster. eski FI- AN örgütü Başkanı Petra Sauerland, eski Istanbul Barosu Başkanı Yücel Ankara 1 No'lu DGM 'deki duruşnıava sanıklar arasında yer alan Konrad Adenauer Vakfi Türkhe Temsilcisi \Vulf Schonbohm da kaakh. (Fotoğraf: AA) Sayman, Bergama köylülerinin tem- silcisi Oktay Konjar ve tzmir Baro- su avukatlanndan Senih Ozay ile sa- nıklann sayılan 100'übulanavukat- lan katıldı. Duruşmayı Almanya'mn Ankara Büyükelçiliği Müsteşan Oe- menz Von Götze de izledi. Beraat istemine ret Sanık avukatlan, sorgu ve savunma- ya geçilmeden delülerin yetersiz ol- ması nedeniyle beraat karan veril- mesini istediler. Eski Istanbul Baro- su Başkanı Yücel Sayman'ın avukat- lan, müvekkillerinin. Heinrich Böll Vakfı ile baronun ortak etkinlik dü- zenlemesi dolayısıyla yargılandığı- nı, etkınliklerin baro yönetim kuru- lunun karan ile gerçekleştirildiğini kaydettiler. A\Tikatlar, Sayman'ın gö- revi nedeniyle bir suçtan yargılana- bilmesi için Avukatlık Yasası'nın 58. maddesine göre Adalet Bakanlı- ğı'ndan izin alınması gerektiğini be- lirttiler. Duruşmada söz alan Yücel Sayman, 1800 avukatın sav-unmasını üstlendiğini söylerken davada delil olarak başkalannın yazdığı kitaplar ile bazı dedikodulann dosyaya konul- duğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz. savcımn istemi doğrultusunda sanıklann is- temlerinin reddedildiğıni bildirdi. Davanın öğleden sonraki bölümün- de sanıklar savunmalannı yaptılar. Konrad Adenauer Vakfi Türkiye Tem- silcisi Wulf Schonbohm. casusluk fa- aliyeti yapmadıklannı, Türkiye'de "stabil düzen" taraftan olduklannı söyledi. Bergama köylülerinin tem- silcisi Oktay Konyar da savunmasın- da, "Ben casus değil, bu ülkenin \n- tandaşıvım. Kurtuluş SavBşı yıDarm- da bu ülkenin efendisiydik, şimdi top- raklannıı/j korumak uğruna casus- lukla suçlanıyoruz" dedi. Izmir Barosu avukatlanndan Senih Özay da savunmasını daha çok altuı madeninin işletilmesine ilişkin hu- kuki sürece dayandırdı. Zaman za- man sert ifadeler kullanan Özay ve avukatlanyla mahkeme başkanı Ka- radeniz arasında savunma üslubu ko- nusunda tartışmalar yaşandı. Mah- keme başkanı Karadeniz, gelmeyen sanıklann, gelecek celse dinlenilme- sine, saMinmalan alınan sanıklann duruşmalardan \areste tutulmasına, sa- \Tinma tanığı Hasan Gökparlar'ın ifadesinin alınması için Dikili Asli- ye Ceza Mahkemesi'ne talimat yazıl- masına, Oktay Konyar'ın sabıka kay- dına ilişkin mahkeme kararımn is- tenmesine karar verildiğini belirte- rek duruşmayı 30 Ocak 2003 tarihi- ne erteledi. Köylüler Ankara yolcusu Mahkemenin karanyla duruşmaya katılan sanıklar bundan sonraki du- ruşmalara katılmayabilecekler. Du- ruşması sonrasında açıklama yapan Bergama köylülerinin temsilcisi Ok- tay Konyar, 30 Ocak'taki duruşmaya köylülerle birlikte geleceklerini söy- ledi. Eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından hazu-lanan iddiana- mede. Alman vakıflannın Türkiye 'de- ki faaliyetleri incelendiğinde, "konu- nun legal bir casusluk faaliyeti oldu- ğuna ilişkin ciddi behrtiler göriikce- ği" belirtiliyor. YTP lideri Cem CHP konu mankeni ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YTP Genel' Başkanı tsmail Cem, parlamento dışı partilerin lıderlerini ziyaret ederek Irak konusundaki son gelişmeleri değerlendirdi. Cem. "Son derece hayati bir konuda müthiş gayri ciddi bir ortam var. bundan bir an önce srynlmak gerek. İktidar çok hazırhksız. MecMs'teld muhalefet partisi CHP de konu mankeni gibi" dedi. DSP lideri Büknt Ecevit i önceki gün ziyaret eden Cem. parlamento dışı partilerle yaptığı ziyaretlerini dün de Genel Sekreter İstemihan Talav ile birlikte sürdürdü. Cem SP, MHP ve SHP hderleriyle görüştü. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçm AKP ve CHP'nin Meclis dışındaki partilere bilgi sunmamasını eleştırirken savaşa karşı olan partilerin yan yana durmasuıı istedi. Cem ve Talay daha sonra gazetemizi ziyaret etti. ANAP Genel Başkanvekili Ekrem Pakdemirliyle de bugün göriişeceklerini kaydeden Cem, şunlan söyledi: "Türkiye kendi güvenliği için gerekirse Iraka girer. .\ma şimdi başkalannın peşine takntp girecek gibi görünüyor." ABD ile ekonomik pazarlık haberlerine dikkat çeken Cem, "tnsan hayaü piyasa metam değildir. Bunu yapıp şu kadar dolar alacağız. diyemeyiz. Dolar için gençlerimizm hayatım riske edemeviz" dedi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.con Savaşı kım ister ki! Hele de Türki- ye. Güneydoğu'dakı "düşük yoğun- luklu savaş "ın yaralarını bile sarama- yan bu ülke, yine o bölgede yoğun- laşan bir savaş girişimiyle karşı kar- şıya. Seçim kampanyası sırasında AKP' nin tek başına hükümeti kuracak çoğunluğa ulaşacağı belliydi. Hükü- meti kurunca da karşısına çok çetre- fil sorunlar çıkacağını bizler yazıyor- duk, onlar da biliyordu. Beklediğimiz, bilinen gelişmeler, birbiri ardı sıra AKP hükümetinin önü- neyığıldı. önceKopenhag'daAB'yle müzakere tarihi almakla yüz yüze gel- diler. AB ile bağlantılı olarak Kıbns sorunu da Türkiye'nin geleceğini et- kileyecek bir gelişme olarak hükü- metin önüne dikildi. Henüz bu sorun- ların çozümu konusunda bir ciddi adım atılamazken bu kez de Irak'ta savaş ihtimali Tayyip Erdoğan eki- bini köşeye sıkıştırdı. • • • Hükümet, AB ile müzakere için Ara- Türkiye Savaşa Yol Alıyor... lık 2004'ü tarih olarak aldı. Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullaraçısından bakılınca bu tarih iyı sayılabilir. Çün- kü, sorun kanun çıkarmakla çözüle- miyor. Insan haklan, demokrasi, dü- şünce özgürlüğü gibi konularda Tür- kiye hâlâ özürlü bir ülke. Kopenhag kriterlenni tam anlamıyla yerine geti- rebilmesi için daha epeyce adımlar atıl- ması gerekiyor. Kıbns konusunda ise hükümet tam bir çaresizliğin içine düştü. Önce çö- züm yönünde bazı açıklamalaryapıl- dı ve gayretler gösterildi. Ancak, bu konu kısa sürede Denktaş'ın inisiya- tifine geçecek bir noktaya sürüklen- meye başladı. "Çözümsüzlük"ü çö- züm olarak gören statükocu güçler hü- kümeti kontrol altına aldılar. Anka- ra'dakı brifingler, Denktaş'a verilen destekler, hükümetin manevraalanı- nı daralttı. Zaten AKP'nın geleneğin- de olan Jetihçi" ıdeoloji de tutucu eği- limlere denk düşünce, umutlar azal- dı. AKP, Kıbns sınavında iki arada bir derede kaldı. Türkiye'nin geleceğini de etkileyecek bu süreç, AKP için de ciddi bir sınav nıteliği taşıyor. Kıbns sorunu bu haliyle kalır ve umut veri- ci bir adım atılamazsa, Batı ile ilişki- lerde gerginlikler yaşanabilir. Böyle bir gerginlik ise direkt ekonomik du- rumu olumsuz yönde etkiler. Bıçak sır- tında gıden ekonomi ise böyle bir gerginliği kaldıramaz. Yeni bir eko- nomik bunalım ise AKP'nin gelece- ğini karartır. ••• Bu tartışmalar sürerken Irak'ta sa- vaş konusu bir gerçekliğe dönüşüyor. ABD. çok ileri taleplerle Türkiye'nin onüne geliyor. 80 bin askerin Türki- ye'de yerleşmesi, üslerin kullanıma açılması, Kuzey Irak'tan yapılacak kara harekâtı gibi bir dizi konu AKP hükümetini köşeye sıkıştırdı. Bütün bu taleplerin kabulü halinde Türkiye kendısını savaşın ortasında bu- luverecek. Burada ıkı eğilim ortaya çıkıyor: Bir eğilim, "Ne yapalım, ABD'ye hayırdiyemeyiz. Hayırdiye- meyeceğimiz bir konuda, boş yere ayak sürümenin bir anlamı yok, o za- man önlem alıp harekete geçelim" di- yor. Bu tez daha da ıleri götürülerek bu savaştan Türkiye'nin pay alması da planlanıyor. Kerkük petrolleri, Ku- zey Irakta güçtenecek olan Kürt özerk- lığinin önünü kesmek amacıyla Tür- kiye'nin bu savaşta etkin bir rol alma- sı gerektiğinden söz ediliyor. AKP hükümetinin de bu ülkeye ege- men olan tüm güçlerin de ortak inan- cı, ABD'ye karşı gelinemez şeklinde. Onun için bunun karşılığında en yük- sek kân elde edelim diye düşünülü- yor. Tayyip Erdoğan, VVashington dö- nüşünde gazetecilere 50-100 milyar dolarlık zararlar olacağını belirtiyor ve bunun karşılanmasını istediklerini söylüyordu. Ancak ABD'den gelen sinyaller yardım ve desteğin 3-5 mil- yar dolan aşmayacağı yönünde. AKP açısından en büyük açmaz, Is- lam dünyası ve kendi tabanı. Bir Müs- lüman ülkeye yapılacak bir harekâtın en büyük destekçisi olmak AKP'yi zortuyor. ABD ise özellikle Islamcı bir hükümetten sağlanacak desteği önemli görüyor. • • • Sonuç olarak savaş kapımızda. En kötü banşın, en iyi savaştan daha iyi olduğuna inananlardanız. Fakat, Tür- kiye'yi yönetenler ekonomik ve siya- sı olarak o kadar çaresiz duaımdalar kı, bu savaşa süruklenıp gidiyorlar. AKP hükümeti, daha henüz başın- da çok ciddi açmazlarla yüz yüze gel- di.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear