01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2002 PAZARTESİ HABERLER Yasaklrfardan Sezer'e destek • ANKARA(ANKA)- Haklanndaki hapis cezalan nedeniyle 3 Kasım seçimlerinde milletvekili adaylığı kabul edilmeyen HADEP eski Genel Başkanı Murat Bozlak ile SDP eski Genel Başkanı Akın Birdal, Anayasa'nın 76'ncı maddesini de kapsayan Anayasa değişikliğinin Curnhurbaşkanı tarafindan veto edilmesine destek verdi. Bozlak ve Birdal, CHP'nin tavnnı da eleştirdi. Cumhurbaşkanı Sezer'in "kişisellik ve öznellik" gerekçesiyle değişikliği veto etmesine destek veren Bozlak, değişiklikle diğer yasaklı siyasetçilerin önündeki engellerin kalkmadığını sadece Erdoğan'ın engellerinin kalktığını söyledi. Erdoğan: Muhatap ben değilim • İstanbul Haber Servisi - Rusya Devlet Başkanı Putin ile iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin arttınlması konusunda görüşme yapacaklannı söyleyen Erdoğan, Ankara'ya gitmek üzere geldiği Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin "Irak'a müdahale konusunda üslerin kullanımına izin verildimi" şeklindeki bir sorusuna, "Bu sonınun muhattabı hükümettir" diye yanıtladı. Ba*em Pakdemirfc Yanhştapih lANKARA(AA)- ANAP Genel Başkan Vekili Ekrem Pakdemirli, partinin, aktif üyelerden ayda 1 milyon lira alarak bütün masraflannın çıkanlabileceğini söyledi. Parti genel merkezinde düzenlenen Kadın Kollan îl Başkanlan Toplantısı'na katılan Pakdemirli, "seçim yenilgisinin sebebinin yüzde 80'inin ekonomik kriz olduğu" sonucunun çıktığını ifade etti. Pakdemirli, " Kalan yüzde 20 de yorsuzluklar, üzerimize anlan çamurlann lekelerinin kalması ve ekonomik krizin ortasında yanhş bir seçim tarihi" dedi. Dava rekortmeni beteılye başfcan • ÎZMtR(AA)- HakkmdallOO soruşturma ve dava açılan Izmir'in Harmandalı beldesinin eski Belediye Başkanı Metin Oktay, davalan yakından izleyebilmek için adliye yakınında büro kiraladı. Yapılan soruşturma ve açılan davalardan "kesinleşmiş tek bir cezası bile bulunmadığını" anlatan Oktay, Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için başvuruda bulunacağını açıkladı. Hablemitoğlu'nun öldürülmesinin üzerinden 5 gün geçti, ancak somut bir ilerleme yok Suikastta sırperdesiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ankara Ünıversitesi öğ- retim görevlisi Dr. Necip Hab- lemitoğhı suikastinın üzerinden 4 gün geçmesıne karşın cinaye- te ilişkin somut bir ilerleme sağ- lanamadı. Araşürmayı Türki- yetfekisiyasi cinayetlerin arka- sındaki örgüt olan Iran güdüm- lü Kudüs Savaşçılan'na yönlen- diren Emniyet, cinayet günü gö- rülen "Flat Brava" marka ara- ca ulaşmaya çalışıyor. Profesyonelce gerçekleştiri- len suikastın ardından saldırga- nın kanıt bırakmaması polisin araşûrmasını güçleştiriyor. Hab- lemitoğlu suikastına ilişkin ge- lişmeler şöyle: Somut ilerlemeyok: Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık Çar- insan ticareti ĞUR MUMCU ÖZEL ÖDÜLÜ1 HABLEMİTOCLU'N ANTALYA (AA) - Antalya Büyükşehır Belediyesi "Uğur Mumcu Özel Ödülü"nün bu yıl, uğradığı silahlı saldın sonucu hayatmı kaybeden Dr. Necip HaUemhoğlu'na venlmesini kararlaşürdı. Gazeteci-yazar Uğur Mumcu anısına Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafindan iki yıldır düzenlenen "Uğur Mumcu ÖdüHeri"ni kazananlar açıklandı. Dr. Necip Hablemitoğlu "Uğur Mumcu Ozel Ödülü"ne layık görülürken bilim dahnda Prof. Dr. Cahit Talas ve Prof. Dr. Erol Manisab, hukuk alanında avukat Nevzat Helvacı, kültür ve sanat alanında şair- yazar Attila tlhan ve yazar Vedat Günyol, gazetecilik alanında Deniz Som, kurum ve kuruluşlar alanmda Türk Tabipleri Birliğı ödüle değer görüldü. şamba günü öldürüldü. Aradan geçen zamana karşın soruştur- mada somut bir ilerleme kay- dedılemedi. Kudüs Savaşçılan: Emniyet, soruşturma kapsamında Kudüs Savaşçılan örgütünü de incele- meye aldı. Iran güdümlü Ku- düs Savaşçılan'na yönelik "Umut Operasyonu"nun baş- lamasının ardından örgütün "bombacıs" olduğu belırtilen Oğuz Demir tran'a kaçmıştı. Demir'in Türkiye'yeginpgir- medide araştınhyor. Araç bulunamadı: Suikastta ortaya çıkan yeni bir tanık, olay günü öğle saatlerinde evin çev- resinde bir araca çarptığını ve aracın içinden inen telsızlı bir kı- şinin kendisine hakaret ettiğini söyledi. Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu da cinayet günü "Fiat Brava" marka bir aracın içinde müzik dinleyen bazı kişiler gördüğünü söyle- mişti. Tanık ile Şengül Hable- mitoğlu'nun verdiği eşkallerin birbirine benzediğine işaret edi- liyor. Kasetfer incekmede: Hablemi- toğlu'nun sürekli alaşveriş yaphğı marketin güvenlik ka- meralanndaki kayıtlardan Hab- lemitoğlu'nun izlenip izlenme- diğini anlamaya çalışıyor. Teröruzmanlan:Suikasnn iş- leniş biçimi. Muammer Aksoy ve Suudi Arabistan Büyükelçi- liği'nde görevli Abdulgani Be- devi cinayetlerle benzeşıyor. Bu cinayetlerin soruşturulmasında görev alan terör uzmanlannı da ekibe dahil eden Emniyet, ye- ni ipuçlan bulmaya çalışıyor. Eğlence sektörü köleleri • 1 milyondan fazla kaçağın bulunduğu Türkiye, ABD tarafindan hazırlanan İnsan Ticareti Raporu'nda "en kötü ülkeler" kategorisinde yer alıyor. Özellikle BDT ile Doğu Avrupa ülkelerinden gelen kaçaklann çoğu eğlence sektöründe istihdam ediliyor. AHMETŞEFİK ANKARA - Dünyadaki yoksullaşma ve gelir adaletsizliği insan ticaretini giderek tehlikeli boyutlara ulaştınyor. Son üç yılda 5 binin üzerinde çete üyesi yakalamrken kaçaklar özellilde eğlence sektöründe istihdam ediliyor. 1 milyondan fazla kaçağın bulunduğu Türkiye, ABD tarafindan hazırlanan însan Ticareti Raporu'nda "en kötü ülketer" katagorisinde yer alıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun desteğiyle Çalışma ve Sosyal GüvenHk Bakanlığı Kadının Statüsü ve Sorunlan (KSS) Genel Müdürlüğü'nce Ankara'da "tnsan Tkaretrvie .Mücadele" konulu bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu. Türidye'nin konum itibanyla insan ticaretinin hedef ülkesi haline geldiğini söyledi. Sorunun temelinde haksız kazanç ve çıkar bulunduğunu belirten Başesgioğlu, özellikle BDT ile Doğu Avrupa ülkelerinden, vize muafiyeti ve esnek vize uygulaması nedeniyle çoğu kadın çok sayıda insan getirildığini belirtti. Bu insanlann genellikle eğlence sektöründe istihdam edildiğini vurgulayan Başesgioğlu, Türkiye'de 1 milyonun üzerinde yabancı kaçak işçi bulunduğuna dikkat çekti. Son üç yılda 5 binin üzerinde çete elemanının yakalandığını belirten Başesgioğlu, bundan sonra mücadelenin artarak süreceğini bildirdi. KSS Genel Müdür Vekili Leyla Coşkun Çmar da yoksullaşmanm özellikle kadm ve çocuklann her geçen gün insan ticaretine daha fazla konu olmasına yol açtığını açıkladı. "Yepyeni bir köletik sistemi ile karşı karşrya bulunuyoruz" diyen Çmar, sorunun çok büyüdügünü ve hiçbir devletin bu sorunla tek başına uğraşamayacağını söyledi. Aziz Nesin'in 87. doğum günü Nesin Vakfi'nırı kunıcusu, yazar, düşün adaını, Aziz Nesin'in 87. doğum günü. Ahırkapı'da bulunan Armada Oteü'nde kutlandL Nesin Vakfı'na destek veren vakıf dosdaruun, avdınlann. yazarlann, sanatçüann kadldığı gecede konuşan gazetemizin vazan ve imtiyaz sahibi Ühan Setçuk, irtica odaklannm, kurduklan vakıilara büyük maddi destek sağladıkianm beiirterek solculan, sosvalistleri. a\ dınlan, sanatçdan da Nesin Vakfi gibi vaknîara sahip çıkmaya çağırdı. -Nesin Vakfi gibi valaflan yaşatamazsak bizierin de yaşama şansı >ok" diven Ühan Selçuk. Aziz Nesin ile ilgili anılannı da kutlamaya kaülanlaria pa\laşn. Aziz Nesin'in oğhı Aü Nesin de Aziz Nesin'in eserierinin durduğunu betirterek "Ancak Nesin Vakfi değjşiyorgefişiyor ve yaşrvor" dedi Vakfin yardımlarla ayakta durduğunu da ifade eden Nesin, "Aziz Nesin'in febefesi, rükettiğinden fazlasını üreterek yaşamakn. Vakıfta da bu felsefeyi uyguluyoruz. Umanz Nesin Vakfi yakui gelecekte kendi ayaklan ve ürettikleri üzerinde duracaktır" diye konuştu. Aziz Nesin'e "lyi ki doğdun değil. keşke ölmeseydin" diye seslenen Ali Nesin. devletin vakfa el koyııp Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesine katmaya çalışoğına dikkat çekerek buna izin vermeyeceklerini söyledi Tiyatro sanatçısı Nevzat Şenol'un sunduğu gecede. Müjdat Gezen, Rutkay Aziz, Vedat Günyol da Aziz Nesin'in yaşanundan \e Nesin ile paylaştıklan zamandan kalan anılannı vakıf dosüanna anlatnlar. (Fotoğraf: ALPERİZBUL) Gazetecilik meslek örgütleri para cezalanndaki artışa tepki gösterdi Yasalar basın özgürlüğüne tehdit İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemi- yeti'nin (TGC) aralarmda bulunduğu 25 gazetecilik meslek örgütü tarafindan yayımlanan ortak bildiride, "Bflgi edinme özgürlüğü ya- sal güvenceye kavuşturul- mahdır" denildi. Türkiye Gazeteciler Ce- miyetı (TGC) ile Konrad Adenauer Vakfi'nca İstan- bul'da düzenlenen " Yerel Medya Eğjtim Seminerieri" kapsamında gerçekleştirilen "tkinci Yıl Sonu Değerlen- dirme ToplanüsTrun ardın- dan gazetecilik meslek ör- • Gazetecilik meslek örgütleri tarafindan yayımlanan ortak bildiride, Basın Yasası ile RTÜK Yasası'nı değiştiren 4756 sayılı yasanın Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi istendi. gütleri tarafindan ortak bir bildiri yayımlandı. Gazeteci- lerin basm özgürlüğünü, hal- kın doğru haber alma hakkı adına dürüstçe kullanması gerektiğine dikkat çekilen bildiride, "Hertüriüsansür, otosansürle mücadele edil- meiidir. Gazetecinin özgür- hiğünün içeriğmivesmnian- nı, öncelikle sorumluluklan ve meslek Ukeleri behrler" ifadeleri yer aldı. •'Gazetecilik mesleğinin görev ve sorumluluk bflinci ile gazetecinin onurunu ko- rumakükhedefimizdir" de- nilen bildinde, halkm bilgi edinme ve haber alma hak- ta önündeki sınırlann kaldı- nhnası istendi. 4756 sayılı yasa ile yapı- lan değişiJdiklerin, uygula- mada ortaya çıkan sonuçla- n ile temel insan hak ve öz- gurlüklerine aykın olduğu kaydedilen açıklamada şöy- le devam edildi: "Odenemezbo^ııtlardaki para cezalan özellilde yerel basm orgarüannı ve gazete- cileri zor durumda bırak- makta, giderek gazetelerin, radyovetelevizyonlann ka- panması gündeme gebnek- tedir.Hattayapüan yasal de- ğişikük sonucunda ödene- meyen para cezalan hapse çevrfleceğinden dolayi gaze- tecilerin yeniden hapisha- neyegbmeleri gündeme ge- lecektir." NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Alp Ata Akçayöz, emekli bir sav- cının ve öğretmenin oğluydu. 19 Ara- lık operasyonu öncesı, dükkânında gözattına alınmıştı. Terör örgütüne yar- dım ve yataklık etmekten tutuklandı. Ümraniye Cezaevi'ne kondu. Hertıan- gi bir örgütle ve grupla ilişkisi yoktu, ölüm orucuna da katılmamıştı. Ope- rasyon başlayınca birtarafa çekildi ve dışandan sıkılan bir silahla öldürüldü. Yaşasaydı, ertelemeyasasından yarar- lanacak ve şu anda evinde eşinin ve çocuğunun yanında olacaktı. Cumartesi günkü Cumhuriyet gaze- tesinde Necip Hablemitoğlu için ve- rilen ölüm ilanlarının yanında bir ölüm ilanı daha vardı. Bu ilan Alp Ata Akça- yöz içindi. Güzel bir fotoğrafı da ilan- da yer alıyordu. İlanı Alp Ata'nın an- nesi öğretmen Günay Akçayöz ver- mişti. Tlanın altına şunları yazmıştı: "Hayata Dönüş operasyonu adı altın- da senin hayatınıyok etttiler, Bizim de hayatımızı kararttılar. Seni niçin? Ne zaman? Nasıl öldürdüler? 2 yıl oldu ben hâlâ bilmiyorvm. (22 Aralık Pazar Alp Ata Devlet Töreniyle Gömülmedi günü Büyûkbakkalköy'deki mezan ba- şında anılacaktır.)" 19 Aralık 2000 yılında 34 kişinin ölü- müyle sonuçlanan cezaevleri operas- yonunun üzerinden iki yıl geçti. Bu operasyondatutuklu ve mahkûmların devlet güçleri tarafindan hedef göze- tilerek öldürüldüğü otopsi raporiarı ve bilirkişi raporlanyla ortaya çıktı. Ope- rasyon sırasında Adalet Bakanlığı'nın ve operasyonu yapan jandarma güç- lerinin gerçeği söylemedikleri ortaya çıktı. Burası bir hukuk devleti olsa bu operasyonu yapanlann insanlık suçu işlediklerı ortaya çıkar ve sorumlulan yargı önünde hesap verirdi. Tersi ol- du, bu konuda gerçeğe uygun ve suç- luları ortaya çıkaran raporlar veren devlet görevlileri sürgün edildiler. • • • Cumartesi gecesi telefonum çaldı, Günay Akçayöz gazeteye oğlu Alp Ata için ilan verdiğini söyledi. Bana da bir mektup yazmıştı. Bu mektubu sizler- le paylaşmak istiyorum: "Ben 19 Ara- lık 2000 günü başlatılan 'Hayata Dö- nüş' adı verilen operasyonda öldürü- len Ümraniye Cezaevi'nde yardım ve yataklıktan tutuklu Alp Ata Akçayöz'ün annesiyim. Oğlumun öldüğünü (öl- dürüldüğünü) hiçbir zaman kabulle- nemiyorum. İki yıldır psikolojik teda- vigörüyonım, ilaçlannyardımtyla ayak- ta kalıyorvm. Neden beni ve benim gi- bi analann yüreğiniyaktılar? Oğlum öl- dürülmeyi hak edecek ne yapmıştı? Neden devlete yön veren anlayış bu kadar kinlidir? Bunun başka yöntemi yok muydu? Şimdi yedi yaşında olan torunuma büyüdüğü zaman bunu na- sıl, ne şekilde açıklayacağız? Onun kin ve nefret duygulannı nasıl önleye- ceğiz? Oğlum sokakta bir tartışma ya da kavga sonucu öldürülmedi. Devlet can ve mal güvenliğinden sorumlu olduğu vatandaşlannı, kendi kuru- munda Hitlervari biryöntemle, kasıt- lı olarak yaşamlanna son verdi. Hani sosyal hukuk devleti? Demek ki de- rin devlet bu. Ben bugüne kadar hiç- bir resmi ağızdan, oğlumun ne za- man, nasıl ve kimler tarafindan öldü- rüldüğünü duymuş değilim. Bunlan bil- mekbirvatandaş olarak, biranne ola- rak benim hakkım değil midir? Oğlum ülkesini, halkını, onun ölümünden so- rumlu olanlardan daha çokseviyordu." 36 yıllık öğretmen Günay Akçayöz, oğlunun öldürülmesinden sonra yaşa- dıklannı şöyle ifade ediyor: "İki yıl ol- du. Bırakın ceza davasını, açtığımız hu- kuk (tazminat) davasında da en ufak birilerleme olmadığını görüyoruz. Pe- kibiz, 'Elinize sağlık, oğlumuzu öldü- rüp cesedini elimize verdiniz' mi diye- lim. (öldürüldüğünden dahi resmi ola- rak haberdar edilmedik. Araştırmala- nmız sonucu adli tıptan öğrendik. Ben her şeye karşın, inadına otuz altı yıldır sürdürdüğüm öğretmenlik mesleğimde öğrencilerime kavga ye- rine sevmeyi, sevgiyi, tüm kötülükle- rin temelinde, sevgisizliğin yattığını, hoşgörüyü, onuru, erdemi işliyorum. Işlemeye de devam edeceğim." ••• Ölüm orucunda ölenlerin sayısı da yüzü geçti. Acılı annelerin, babalann. kardeşlerin, eşlerineyanınayenileri ek- leniyor. Türkiye, yaşam yerine ölüm üreten bir ülke olmaya devam ediyor. Türkiye, bir korkular ülkesi olarak in- sanından, özgüriüklerden, banştan kor- kanların ülkesi olarak dünyada ün ya- pıyor. Alp Ata Akçayöz'ün cesedi, günler sonra ailesi tarafindan adli tıp morgun- da bulunmuştu. O devlet töreniyle de gömülmedi. Kaderi devlet töreniyle gö- mülenlerden farklı değildi. Babası sav- cı, annesi öğretmen. Cezaevinde kur- şunlanarak öldürülmeseydi, şimdi ara- mızda, yedi yaşındaki çocuğunun, eşi- nin, annesinin yanı başında olacaktı. 2000TJ YILLARDA ERDAL ATABEK Hukukçular... İnsan hukukla ilgili bir sorunu otmadan 'hukuk- çular'm ne yaptığını tam olarak anlayamaz. Avu- katlann yazıhanelerine gidip geldiğini bilirsiniz; yar- gıçlar, savcılar adliyeye gider gelirler. Günlük ya- şamlan içinde çevrenin saygın insanları olarak bi- linirler, ama yaptıklan işler biraz gizemli uğraşlar ola- rak kalır. Ama hukukla bir sorununuz olduğu zaman, avu- katın sizin için ne denli önemli olduğunu anlayıve- rirsiniz. Kürsüde oturan yargıç bütün yaşamınıza hükmedecek bir egemen oluverir. Kürsüde iddiana- mesini okuyan savcı, sizi hiç bilmediğiniz suçlar- la tanımlayan başka bir insan olur. Işte o zaman avukatınızın sadece sizi değil, dünyayı da koruyan bir kurtancı olduğunu düşünürsünüz. 'Hukukçular', kendi dünyalannda kendi yerieri- ni almış, kurallarla belirienen meslek rollerini oy- namaya başlamışlardır. Kürsülerin arkasına geçe- rek, cüppelerinin içinde kendi dünyalannın kural- lannı, geri kalan fanilerin anlayamayacağı tanım- larla, sözlerie, madde numaraları ile birbirierine anlatmaya çalışacaklardır. Siz, bütün bu olup bi- tenin içinde kendi yazgınızın kimin zaferiyle sonuç- lanacağını kaygılar içinde bekleyeceksiniz. Halit Çelenk, 80. yılını kutlayan dostlannın ara- sında yaşamını yeniden düşünmüştür. Onun için 'hukukun şövalyesi' olduğunu düşün- müşümdür. O ince uzun, zarif siluetiyle göründü- ğü zaman gene bir haksızlığa savaş açmış şöval- ye gibi adaletin kılıcını taşımaktadır. O büyük hu- kukçuya Türkiye tarihinin hukuk sayfalannda ke- narlan altın çelenkli sayfalar aynlmıştır. Kenarian altın çelenkli başka sayfalarda da Or- han Apaydın yer almıştır. İstanbul Barosu Başka- nı olarak görev yaptığı sırada ben de Türk Tabip- leri Bıriiği Başkanı olarak görevdeydim. Sık sık kar- şılaştığımız sorunlarda birbirimizi arardık. Orhan Apaydın, sakin karariı ve cesur bir tavırta olaya el koyar, çözene kadar peşini bırakmazdı. Biz de öy- le yapardık. Haksızlıklara karşı çıkmak kendiliğin- den geliveren bir refleks olmuştu. Altın çelenkli hukukçular. Gülçin Çaylıgil, bütün yaşamını bilincinin yoluna adamış, o büyük müca- delenin sessiz savaşçısı. Konuşurken sözünü hiç sakınmayan, bir olaya müdahale ederken hiç du- raksamayan bir şövalye. Turgut Kazan, haksız- lıklara karşı savaşırken heyecanını saklamayan ça- lışkan şövalye. Benim alçakgönüllü, atıylatek ba- şına savaşa katılan savunman dostum Güngör Erkekli. Daha nice avukat dostlanmız, niceleri. Doğru bildıklerini kendi meslekleriyle açıklamak için yaz demeden kış demeden, yağmurda ça- murda temsil ettiklerine koşan, kürsülerde huku- kun doğrulannı dilsiz bir duvara söylediklerini bile bile mücadeleyi bırakmayan avukatlar. Bahri Be- len'ler, Ergin Cinmen'ler. Bir ülkenin 'hukuk tarihi' de aynı zamanda sos- yal mücadeleleıin tarihidir. Bir ülkenin 'hukuk tari- hi' aynı zamanda o ülkedeki demokratik mücade- lelerinde tarihidir. 'Hukuk tarihi', aynı zamanda in- san karakterierinin de tarihidir. İnsanlann her ko- şuldaki tutumlannın, davranışlarının da tarihidir. Yargıç, savcı, avukat, sanık, sanık yakınlan bir da- vanın içinde yer alırken aynı zamanda kendi tarih- lerinin de yazıcılarıdır. Hukuk bir yanda kendi ku- ralları içinde gelişirken onun yanında insanlar da kendi yaşamlannı yeniden belirleyeceklerdir. 'Adalet', üzerinde çok durulması gereken bir kavram. 'Adalet', belki de sahip olmakta üzerine en çok titrememiz gereken bir kavram. Onun için de bir ülke, uygar olma düzeyini, ada- letin nasıl işlediğini ölçerek bulmalıdır. Anayasa hukukçusu Bülerrt Tanör de hukuk ta- rihinin altın çelenkli sayfalannda yerini aldı. Ana- yasa, ceza hukuku, medeni hukuk ve hukukun her alanı birtoplumun gelişmişlik derecesi ile çok ilgi- li hak alanlan. 'Hukukçular' bu alanlarda bir ülkenin yazgısını çizen insanlar. Onları çok daha iyi tanimalıyız. İnsan haklannın savunuculanna çok daha duyar- lılıkla sahip çıkmalıyız. Onlar, ortak değerlerimizin koruyuculandır. Onlar, insanlığın evrensel değerierinin koruyucu- landır. Onlan yeniden, saygıyla selamlıyoruz. e-mail: erdalatak(a superonline.com Faks:0 212 513 90 98 Ölüm orucunda 103. kayıp Berkan Abatay toprağa verildi tSTANBUL/SAM- SUN(Cumhurryet)-''F' tipi cezaevlerindeki tec- rit uygulamasmı protes- to amacıyla sürdürdüğü "ölüm onıcu" eylemin- de yaşamını yitiren Ber- kan Abatay ın cenazesi dün tstanbul'da toprağa verildi. Samsun'da F ti- pi cezaevlerini protesto etmek isteyen bir gruba müdahale eden güven- Uk güçleri, 20 kişiyi gö- zaltına aldı. F tipi cezaevlerine kar- şı yürütülen mücadelede yaşamını yitiren lO3.ki- şi olan Abatay'm cena- zesi sabah saatlerinde yakınlan tarafindan Ad- li Tıp Kurumu'ndan alı- narak Gaziosmanpa- şa'nın Gazi Mahalle- si'ndeki cemevine götü- rüldü. Abatay'm cena- zesi, burada düzenlenen törenin ardmdan zılgıt- lar eşhğinde Cebeci Me- zarlığı'nda defhedildi. Abatay, DHKP/C adı- na 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e suikast girişimine hazırlandık- lan gerekçesiyle bir grup sanıkla biriikte yargılan- dığı tstanbul DGM'ce 15 yıl ağır hapis cezası- na çarptınlmışh. Samsun'da dün tstik- lal Caddesi Süleymani- ye Geçidi'nde yaklaşık 50 kişi, F tipi cezaevle- rini protesto etmek ama- cıyla toplandı. Basın açıklaması yapmak is- teyen grup, güvenlik güçlerinin uyanlarına karşın dağılmadı. "Tec- ride karşı mücadele he- pimizin mücadeteskhr", "F tipi cezaevkri kapa- ülsın" sloganlan atan gruba pohs müdahale et- ti. Çıkan olaylarda 20 ki- şi gözaltına almdı. Geri kalan grup ise emniyet müdürlüğü önünde top- lanarak "•Arkadaşlanmı- zı bn-aknuyorsaıuz bizi de gözaltına ahn' dedi. Ancak güvenlik güçleri gruba herhangi bir mü- dahalede bulunmadı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear