Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 22ARALIK2002PAZAR
SOYLEŞI
Yalman Paşa, insanın hangi meslekte olursa olsun sanatla dünyasını zenginleştirebileceğinin canlı örneği
Müziğe âşıkbirkomutan"TT" ara Kuvvetleri Komutanı
§C Orgeneral Aytaç Yalman'm
J. \>. müziğe olan tutkusu Boğaziçi
Lisesi'nin ilk bölümündeyken başlar:
"Bizi on beş yirmi günde bir
Darülbedayi'ye götürürlerdi. Ben 7-8
yaşlannda Shakespeare'in eserlerini
izledim." Gençlik yıllannda Türk sanat
müziğiyle ilgilenmeye başlar. Teksesli
müziğin ne olduğunu anlamaya
çalışır. Meslek yaşamının ilk
yıllannda, uzun kış gecelerinde
odun sobasıyla ısıttığı evinde
Rus Beşleri'nin, aynca
Çaykovski'nin eserlerini dinler.
1964 yılında İstanbul'a tayini
çıkar. Bu arada operaya ilgi
duymaya başlar. Ama opera
tarihinde ve librettolarda geçen
deyimleri anlamakta zorluk çeker
ve bunlan öğrenmek için üç kurs
Tepebaşı'ndaki İtalyan Kültür
Demeği'ne devam eder. Paşanın müzik
tutkusu ilerleyen yıllarda da sürer.
EVİNtLYASOĞLU
Bugüne kadar müzik dünyasının doğrudan
içinden ve dışından pek çok kişiyle söyleşi
yaptım. Tıp doktoru, ressam, edebiyatçı,
cerrah. işadamı, ekonomist, öğretim üyesi,
dışişleri görevlileri, daha kimler kimler
söyleşi konuklanm oldu. Televızyonda,
dergilerde, radyoda, gazetelerde ve
kitaplanmda onlan ağırladım. Ama bu rütbede
ve bu alanda bir kişiyle böylesi denn derin
müzik konuşacağımı düşünemezdim. Kara
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman
ile uzun bir söyleşi yaptık. Ana konumuz
müzikti. Ancak Yalman Paşa, çoksesliliğin
e\Tenselliği, insanın hangi meslekte olursa
olsun bir sanat dalıyla iç dünyasını
zenginleştirebileceği, mizacını
yumuşatabileceğı, hoşgörülü olabileceği,
felsefe boyutu kazanabileceği konusunda ince
mesajlar verdi. Bu mesajlar hem kendi Kara
Kuvvetleri ailesine hem de genel kamuoyuna
yönelikti.
Nasıl başladı müzik tutkunuz?
Yalman - Sızden bu konuda bir söyleşi teklifi
alınca, ben de sanat ve müzikle bugüne kadar
olan ilışkimi sorgulamak durumunda hissettim
kendimı. Yani sanatla olan ilişkimi yeniden
değerlendiıme imkânı verdiniz bana. Kendi
hayatımın derinliklerine girdim. Öğrencilik
yıllanmla meslek hayatım birbirinden çok
farkh. 1947 yılında Feyz-ı Ati'nin (Boğaziçi
Lisesi'nin) ilk bölümüne başladım.
Amavutköy-Bebek arasında, sahilde, san bir
binada lisesi vardı. Sonradan Feyziye
Mektepleri'yle birleştiğini öğrendım. Ben
yatılı okudum. Sanata, kültüre son derece
önem veren çok ilginç bir ilkokul olduğunu
şimdi anlıyorum. Yani bugün benimle
konuşmanıza vesile oluşturan tohumlar o
günlerde atılmış. Ben müzikle olan hayatımı
hep 1960'lardan sonrasıyla bağdaştınnm.
Bizi on beş yirmi günde bir Darülbedayi'ye
götürürlerdi. Ben 7-8 yaşlannda
Shakespeare'in eserlerini izledim. Feyz-i
Ati'de aynca her ay bir müsamere düzenlerdik.
Kültürel konulara ağırlık veren bir okulda
öğrenim hayatıma başlamış olmanın
ayncalığını yaşadım.
Anneniz, babanız nerede
yetişmiçti?
Yabnan - Annem de bu okuldan, Feyz-i Ati
Lisesi'nden mezundu. Babam askeri hâkimdı.
Bizim ailenin bir özelliği daha var: Biz dört
kuşaktan beri askenz. Babam askeri hâkim,
dedem topçu subayı, büyükbabalanm hepsi
asker. Baba taranmdan gelen mesleki bir
gelenek.
Nerede doğdunuz?
Yabnan -Üsküdar'da. Yazlan Büyükada'da,
kışlan Üsküdar'da otururduk. Halamın
yaşadığı Büyükada'da büyüdüm. Adanın
kendine has bir kokusu ve iklimi vardır.
Yaseminlerle fayton kokulan kanşır, sahildeki
finnın taze çörek kokulan, melisa kokulan...
Eskileri düşünürken şöyle bir şey ortaya çıktı
ki, benim ilk merak sardığım sanat dah tiyatro
imiş. Bu ilgi 1961 yılına kadar sürdü. Bu arada
gençlik yıllanmda Türk sanat müziğiyle de
ilgilendim. Teksesli müziğin ne olduğunu
anlamaya çahştun. Bu araştırmalanm orada
kaldı, kendimi daha fazla geliştiremedim, ama
bugün bir şarkının hangi makamda olduğunu
a>irt ederim. 1961 yılında Milli Eğitim
Bakanlığı'nın çıkardığı bütün dünya
klasiklerinin, özellikle Yunan tragedyalannın
hepsini okudum. O tarihte Rus sınınna, Şark
hizmetine gitmiştim. Ardahan'daydım. Herkes
armonıka, akordeon çalıyordu. Ben de bir
akordeon aldım ve kendi kendime çalmayı
öğrendim.
Tiyatroyla ilginlz nasıl sürdü?
Yalman - Herhalde okuduğum eserlerin etkisi
ile olacak, o tarihlerde tiyatro sevgisi bütün
varlığımı kaplamıştı! Bu tutkum, üç gün
otobüs yolculuğu ile istanbul'a gelip bir
BANDOYLA AÇIK
HAVA KONSERİ
Müzik zevklnlzi başkalanna da
aşılamaya. genls kltleye yaymaya
çalısıyorsunuz. Bu amaçla da zaman
zaman ordu evlerlnde, bandolarda
Maslk müzik etklnllklerl
düzenlenmesl Içln çabalar
harcıyorsunuz. Orkestralarla
bandoları blrleştlriyorsunuz. hatta
orkestralarımızın İç sorunlarına
dahl çözüm getlrmeye
ugraşıyorsunuz!
Yatanan - Avrupa Jandarmalar Birliği
Başkanlığı yaptığım sırada Avrupah
meslektaşlanma Istanbul Harbiye Ordu
Evi'nde, opera, bale, askeri bando ile
ortak bir prodüksiyon hazırlayıp sunduk.
Şu sıralarda Osmanlı müziğinin Batı'ya
etkisi, Osmanlı Sarayı'mn Batı'dan
etkilenmesi temah bir program
hazırlanıyor. Armoni mızıkamızı
görevlendirdik. Askeri müzik literatürü
içinde yapacağız. Emre Araa yardımcı
olacak. Açıklamalarla, bilimsel bir
çalışma halinde sunacağız. Ve yalnız
kendi içimizde kalmayacak, halka
yönelik, herkese açık olacak. Aynca
bandolarımıza açık hava konserleri
yaptırmak için uğraşıyorum.
Cocuflum glbi uflrastım
Dediğiniz doğru, bazen orkestralann iç
sorunlarına kadar ilgi göstermek durumunda
kaldığtm oldu. Adana'daki orkestra dağılmak
üzereyken kadrolann çıkmasına yardımcı
oldum. Çocuğum gibi uğraştım onlarla.
Adana'da bir gün Faal Say'ın annesiyim, diyen
bir hanım aradı beni. Bir vakıf kurarak
Anadolu'daki yetenekli çocuklan keşfedip
müzik dünyamıza kazandırmak
projesinden söz etti. 1999'du galiba. Ben de çok
arzu ettim buna katılmayı ancak o günkü rütbem,
starüm, şartlanm buna müsaade etmezdi.
Ama hayatımın müzikle daha yoğun yaşadığım
bir başka evresinde böyle bir şeyi
gerçekleştirmek benim temel bir zevkim
olacaktır. Askerler imkânlanyla nice sivilin
ulaşmadığı yerlere ulaşıp araştırmalar
yapabilirler. Örgütlenme meselesi. Gelecek
hayatımda da müziğe hizmet etmek en
halisane temennimdir.
temsil seyretmeye varmıştı. Ardahan'dan
îstanbul'a geldim, bir gece kalıp Haldun
Dormen'in "Bit YeniğT adlı oyununu
seyrettim, yine üç günde geri döndüm.
Ardahan'da Iken evli mlydlniz?
Yalman - Hayır. Meslek hayatımın ilk yıllannın
zevkini ve gurur dolu heyecanını yaşıyordum.
Uzun kış gecelennde odun sobasıyla ısıttığım
evimde Dostoyevski'nin kitaplannı okuyup, bir
taraftan da yeni tanımaya başladığım
l
Rus
Beşleri'nin, aynca Çaykovski'nin eserlerini
dinliyordum.
'Rus Beşleri'nin çoğu asker
kökenlidir! Cui askeri mühendis;
Borodin askeri doktor, Rimski-
Korsakov Rus donanmasinda
subaydır. Mussorgskl de gençlik
yıllannda harp okuiunu brtlrip
muhafız alayına subay olmuş.
Yabnan - Evet, evet, hiçbirinin de formal müzik
eğitimi yokmuş. Kendi kendilerini eğitrnişler...
Müzlkte nasıl derlnlesmeye
basladınız?
Yabnan- 1962'de Faruk Yener'in Ünlü
Operalar adlı kitabı geçti elime, tek tek
okumuştum. Aynı yıl, vatani görevini yapan
tenor Edip Arman ile tanıştım. Ankara
operasından şımdi emekli oldu. O tanışmadan
ıtibaren hayatım tamamen değişti. Bana 33"lük
bir plak armağan etmişti: Sarasate'den Zigeuner
Yurtdışmdan sadece
kaset ve CD alırıın
Yurtdısına gittiğinizde
plakçı gezip yenl çıkan
CD'ieri izleyebillyor
musunuz?
Yalman-Çinden
Amerika'ya kadar dünyamn
birçok ülkesini gezdim.
Yalnız aldığım tek şey müzik
kaseti ve CD'leridir. Başka
hiçbir şey almam. Böylece
koleksiyonum çok
zenginleşti. Osmanlı öncesi
Anadolu müziğinden
Mezapotamya müziğine,
Kipti müziğinden Endülüs
müziğine. zenci müziğine
kadar neler yok... Amerika'da
Ohio Eyaleti Cezaevi
Bakanhğı davet etmişti geçen yıl.
Cezaevlerini gezerken dinlediğim müzik,
1800'lerdeki hapishanelerde zencilerin iş
yaparken kendi aralannda söyledikleri
müzikmiş - ashnda cazın temeli,
Afrikadaki zenci ezgileri Batı müziği
nonnlanyla birleşince caz çıkmış ortaya. Bu
temel ezgilerin CD'sini de orada edindim.
Yani klasik müziğin belli başlı
yapıtlarımn yani sıra otantik
kayıtlar da topluyorsunuz. Ya
Yalman Paşa, Avrupa Jandarmalar Birliği Başkanlığı
yaptığı sırada Avrupah meslektaşlanna İstanbul
Harbiye Ordu Evi'nde, opera, bale, askeri bando ile
ortak bir prodüksiyon hazırlayıp sunmuş.
konser programlarının
kitapçıkları?
Yabnan - Onlan da tam kırk yıldır bir arşiv
olarak evimde biriktirmekteyim. Belki
orkestralarda bile kalmamıştır bazılan!
Haftada bir ya da iki defa canlı konsere
giderim. Aspendos festivallerini hiç
kaçırmam, her yıl izlerim. Yurtdışında da
pek çok konser, opera ve bale izlemişimdir.
Bolşoy'da, Broadvvay'de, bilirîer oradaki
dostJanm bu merakımı, ben gitmeden önce
yer ayırtırlar.
Weisen. 1964 yılında İstanbul'a tayinim çıktı.
Bu arada operaya ilgi duymaya başlamıştım.
Ama opera tarihinde ve librettolarda geçen
deyimleri anlamakta zorluk çekiyordum.
Bunlan öğrenmek için üç kurs Tepebaşı'ndaki
Itaryan Kültür DerneğTne devam ettim.
Hocamız, MünirOzkuTun ablası idi. Bundan
sonra daha kolaylıkla opera izlemeye başladım.
İlk izledlğlniz operayı hatırlıyor
musunuz?
Yabnan - Ankara'da dinlediğim ilk opera
Butterfly idi. 1959-60 herhalde. O günden
bugüne kadar yüzlerce opera izledim. Ben nota
bilmem ama birçok eserin tamamını ezbere
bilirim. Ve müzikal hatayı hemen yakalanm.
Rahatsız olmuyor musunuz yanlıs
çalan olduğunda?
Yabnan - Olmaz olur muyum? Hem de nasıl!
Özellikle nefeslilerde!
Sizinle Aspendos'ta izlediğim
opera temsillnde İnce noktalara
dokunmustunuz. Elestiri
yazsaydınız. acımasız olurdunuz
mutlaka.
Yabnan - Yıne de insanlan kırmamaya özen
gösterirdim.
Eslnlz müzikle ilgilenir mi?
Yabnan - Eşim de çok meraklıdır müziğe, çok
iyi bir kulağı vardır, hatta benden de daha iyidir.
Müzik dlnlediginlz kadar müzikle
ilgili yayınları da izliyorsunuz.
Yabnan - Evet. gençliğimden beri müzikle
ilgili kitaplar beni çok etkilemiştir. Müzikle
ilgili yüzlerce kitap okudum. Okudukça
dinlemek, dinledikçe okumak, perde arkasım
bilmek, bestecinin duygulannı, yaklaşımını,
eserin fonnunu öğrenmek çok önemli.
Müzikle felsefe arasında, Beethoven'ın dediği
gibi açıklanamayan bir bağlantı olduğuna
inanıyorum.
Bakın, NicolasCookun "Müziğuı ABCsi dıye
bir kitabı var. Beni etkileyen satırlardan
bazılanm okumak isterim size:
"DiK obnayan bir kültür olmadığı gibi, müziği
obnayan bir kültür de yoktur" dıyor "tnsanlar
müzikle düşünür. onunla kendilerinin kim
olduğuna karar verip kendilerini anlaürtan..
Bir ideoloji aracı olarak müzik benzersiz
güçlere sahiptir."
Şu günlerde en son okuduğum kitaplardan biri
de sizin "Ayla'yı Dinler mistoiz?'' başlıklı
çalışmanız oldu. Orada kendi hayatımdan bazı
kesitler buldum. Ben de yaşamımdaki
olumsuzluklan müzikle olumluya
dönüştünnüştüm. tıpla Ayla Erduran gibi!
Türkiye'de sizin tammadığınız,
tanısmadığınız müzik insanı yok
gibi. Artık bizim müzik
dünyamızın, müzik allemlzln bir
parcası gibisiniz.
Yabnan - Evet, kendimi ben de öyle
görüyorum. Kırk yıldır ben seyirciyim, onlar
çalıyordu, biz birlikte yaşlandık. Şimdi artık
orkestradakilerin çocuklannı da tanıyorum.
Zaten artık Türkiye'de de müzik
alleleri olusmaya başladı. Peki,
genç kusak sollstlerlmlzl ve
bestecilerimizi de izleyeblliyor
musunuz?
Yabnan - Çok arzu ederim gençleri tarumayı.
Sizin Allegro sütununuzdan okuyorum, ama
yeni kuşak bestecileri dinlemeye pek firsahm
ohnuyor.
Ya yurtdısındaki müzik dostlarınız?
Yabnan - Evet, yabancılan da tamnm. Mesela
Sulhi Ehvadi Suriyeli dünyaca ünlü şef. Rumen
şef GalatL Azerbaycanlı şefler... Müziği
sevdiğim kadar müzikle ilgili insanlan da
severim, yurtiçınde olsun, yurtdışında olsun.
Bakın çoksesliliğin uluslararası boyutta nelere
kadir olduğuna dair bir örnek anlatayım size:
Ben 1998 yılında Malatya'da ordu
komutanrydım. Bir taraftan terör ile mücadele
ediyorduk; bir taraftan da Suriye krizi çıktı
ortaya. Sonra harpsiz halloldu o iş. Ama olayın
diplomatik boyutu gelişti. Güvenlik
sorumluluğu da bana venldi. Türkiye adına ben
yürüttüm. Çok müspet bir şekilde gelişti bu
ilişki. Ve ben bu gelişme adına müziği
kullandım. Çukurova Senfoni Orkestrası'nın
Şam'a gönderilmesim sağladım. Suriye'deki
Ehvadi'nin orkestrasıru da Adana'ya getirdim.
Öd ülkenin kaynaşmasında temel bir etken
olmuştur.
Kültür Bakanhğı gibi bir işlev
üstlenmissiniz.
Yabnan - Kültür Bakanlığı Müsteşan Fikret
Üçcan da benim davetim üzerine Adana'ya
geldi. Şimdi Başbakanlık Müsteşandır.
Oradaki orkestra bizdeki gibi belirli sürede
konserler veren bir topluluk değil, ancak yılda
birkaç kez. Dünyayı dolaşan bir orkestra. Bir
keresinde benim onuruma bir konser verdiler.
Ben de bir konuşma yaptım. Ve Şam
Üniversitesi'nden müzık üzerine bir konferans
vermek için teklif aldım! Hâlâ bekliyorlar!
Not: Bu söyleşinin tamamı Andante dergisinin
şubat saymnda yer alacaktır.
evim@ boun.edu.tr
PAZAR
ORHAN BLRSALI
Akıl
Nıye bugünkü durumda ülkemiz? Niye ve nasıl, ör-
neğin bir dış guç, içimızdeki tetikçilerine bir suıkast iş-
leterek veya suikastlan gündeme sokarak, ülkenin yaz-
gısını etkileyebileceğıni, "kendiyaranna" değişiklikler
elde edebileceğini düşünebıliyor?
Örneğin, içinde bulunduğumuz sıyasal coğrafyanın
hiçbir ülkesinde nıye böyle sıyasi suikast - suikastlar
dızisı yok?
Bence temel soru budur. Bu sorunun yanıtı, ülke-
mizin kınlgan ve etkiteşime açık bir yapıya sahip
olması mıdır?
Bınlerı şoyle mı düşünuyor: "Bırkurşun sıkanm, Tür-
kiye 'nin AB 'ye üye olamayacak nıtelıkte ıstıkrarsız bir
ülke olduğunu göstenrim!"
"Birkurşun sıkanm, Irak'a yönelik isteklehme yanıt
vermekte direnen güçlere. Türkiye'yi nasıl birekono-
mik ve siyasal kaosa sürükleyebileceğimin işaretini ve-
ririm!"
"Birkurşun sıkanm, Kıbns 'ta çözüm konusunun ta-
mamen gümbürdeyeceğı uzun birkargaşa ve güven-
sizlik ortamının ateşiniyakanm!"
"Bir kurşun sıkanm, ikınci, üçüncü ve daha önem-
li kurşunlann habenni veririm!"
Bir gozdağı mı? Kime?
Hablemrtoğlu nun cenazetörenindetamtakım ha-
zır bulunan, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkur-
may Başkanlığı'nın hepsı birden mi? Yani, Türkiye
Cumhuriyetfne;
"Bırkurşun sıktmlık canın var" mı demek istiyoriar?
Veya Türkiye'yi bir - ikı suikastın ucunda mı görüyor-
lar?
• • •
Saçma, tabii. Ama bu saçmalık, kurşunlann sıkılma-
sını engellemiyor. Bu saçmalığa rağmen, bu kurşun-
lar sıkılıyorsa, nedeni ülkemızın kınlgan yapısında
değil mı?
Kınlgan yapının temelini, surekli ekonomık iflaslaroluş-
turur. Burada birinci derecede, bugüne kadar ülkenin
yönetimine gelmiş bütün sıyasal partiler ve bakanlan
sorumluluktaşır. Kınlgan yapının ikınci nedeni, bundan
önceki suikastlann hemen hiçbirinin aydınlatlmamış
olmasıdır. Hiçbir iktidann, devletin hiçbir ana gücü-
nün, geçmiş suikastlan aydınlığa kavuşturup, bir ka-
ranlık dönemi, hatasıyla sevabıyla kapatmamış olma-
sıdır. Ortbas edilmiş her büyuk olay, ancak yeni ve
benzeri büyük olayların habercisı olabılir. Suikast zin-
ciri, bu konuda ders dolu değil mı?
Kınlgan yapının bir başka nedeni, Emin Gürses'in
gazetemizdeki dünkü yazısında belirttiği, eğer doğruy-
sa, ülkemizin ulusal kuruluşlan içinde önemli mevkiler
ve birimlerin, "millikurumlara" değil, dış güçlere bağ-
lı olarak görev yaptıklandır.
Başka bir nedeni de, tabii, sorunlan çözme kapasi-
tesizliğimizdır.
Tabii kınlgan yapının, aynca, ülkemize ve azgekşmiş
ülkelere ozgü, düşünce planında başka nedenleri de
vardır: Duygu bolluğu - akıl noksanlığı; yakın ve orta
vadeli gelecek planlamaları veya öngörüleri ile geliş-
melerin dinamik yapısını gözeten esneklikte politika-
lann yokluğu. Bir dış sorunumuzla ilgili saptanan po-
lıtikalar, onu etkıleyebilecek değişkenlen göz önüne al-
maz ve bunlara yanıt veremezse, hele hele. olasılıkla-
n, "O zaman gelsin düşünürüz"e bırakıyorsa, ülke ya-
ranna hizmet etmez.
Kopenhag'da, orneğin Kıbns konusunda, Avrupa'yı
Avrupa yapan "aklın" nasıl tıkırtıkır işledığini gördük.
Biz ise bilimsel geçmişten yoksun, üstelik uzanama-
dığı bilımı kötülemeyı manfet sayan bir küttürün ülke-
sı ve insanları olarak var olup nal topluyoruz.
• • •
Avrupa Birliği üyeliği, Türkiye Cumhurıyeti'nin pro-
jesıdir. Türkiye Cumhuriyetı Devleti, iktidara gelen hü-
kümetler değişse bile, bu projeyi sürdürüyor. Yoksa öy-
le değil mı? Bu proje ülkemizin temel politıkası mıdır,
değil mıdir?
Şüphesız, hiçbir politıkanın mutlaklığı ve her koşul-
dageçerli olacağı dıye bir kural yoktur. Hiçbir ülke, ken-
dısine büyük zarartar verecek "özveriler"de bulunmaz.
Ama Avrupa Birliği yolunda, Kıbns'ta. şu veya bu si-
yası şahsiyetın veya partınin değil, ulusun ve devletin
kabul edebileceğı gerçekçı ve akılcı bir çozümü bulup
çıkartabilecek bir yeteneğimiz mi yok? Bir ulusun ve
devletin temel politikası, şu veya bu şahsiyetin veya
partinın görüşüne uymuyor dıye, üstelik "u/usa/"lık
adına, torpıllenebilir mi?
Avrupa Birliği üyeliği konusundaki ülkenin ve dev-
letin ulusal politikasına karşı, tabii ki farklı görüşlerde
olmak herkesin hakkı. Ancak, kuçük ıktidarları ulusal
polrtikayı temelinden dinamıtlemekte kullanmak, ne
kadar haklı? Izlenen politıkanın gelecekteki sonuçla-
nnın ne olacağını soran akla karşı, tarıhi hamaset, tam
bize, irili ufaklı hiç fark etmez, tam gerı kalmış bir ül-
kenin insanına yakışıyor mu diyeceğiz... Aklı ön plan-
da tutmanın ve sorgulamanın bu ülkede olanağı yok,
deyip kepenkleri mi kapatacağız?
Her koşulda Avrupa Birtiğı üyeliği gibi bir zırva ba-
kış olamaz. Çok şükür ki öyle bir noktada değil ülke.
Bazılan tarafından öyle gösterilmeye çalıştiıyor olsa bt-
le... Öztin Akgüç'ün Avrupa Birliği'ni konu alan son
yazısı, ne kadar sağlıklı, küçük iktıdar ve siyasai he-
saplardan annmış bir bakışın ürünüydü? Teşekkürler
Sayın Akgüç...
obursali@cumhuriyet.com.tr.
IMZA GUN
MEHMET FARAÇ
CNR Uluslararası
Kitap Fuan Yeşilköy
22 Aralık Pazar
Saat: 15.00-18.00
Günizi Yayıncılık Stand F307