Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 ARALIK 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
J!
W
3
n
53
Hükimthayat
stsnoaranan
vazgeçmiş.
TabBgeçer, hayatm
standardıiNkani
- Ankara'da eğitimin
başına imam getirilmiş...
"Demek ki bildiâini
okuvacak!"
Görev
Necip
Hablemitoğlu'nun
öldürülmesinden
sonra Ankara'dan bir
dostumuz şöyle diyor:
"Türkiye
Cumhuriyeti'ni
yönetenlerin, 'kötü
şeylerin olmamasını
umma' haklan
yoktur. Onlann
f tek bir görevi
- L vardır: Katillerin
bulunması,
ulusumuza karşı
düzenlenen kirli
oyunu boşa çıkarmak
için çalışmak; aldıkları
yetkinin, oturduklan
makamın hakkını
vermek. Yani,
yönetmek. Yani,
yabancıya yalvar
yakar olmadan,
hepimizden daha çok
şerefimizi korumak!"
B
ugün Pazar... Ulke yine kanlı bir kışın soğu-
ğunu yaşıyor... Türkiye bir aydınını daha si-
yasi cinayete kurban verdi... Hafta sonu ta-
tilinın keyfi yok... Hayatm hayhuyu içinde dü-
şünmeye bile fırsat kalmıyor... Nevzat Tekin, bir dizi
soruyla hayatı sorguluyor:
"Dur-dinlensiz bir çabayla ömrümüzü armağan mı
edıyoruz hırslarımızın bıze kazandırdığı hedeflere?
Sonra bunun adına da çalışmak veya para kazan-
mak mı diyoruz?
Gözümüzü kör eden bir önde olma isteğıyle mi ça-
lıyoruz ruhlarımızın kardeş olduğu insanların umırtla-
rını?
Sonra o umutlan üç otuz paraya pazarlayıp bunun
adına rekabet mi diyoruz?
Çalışmaktan yorulmuş. feri gitmiş gözlerimızle sev-
diklerimize bir gülüşü armağan etmeyi unutmuşuz da
bunun adına mesai duyarlılığı mı demişsiz?
Ekmek aslanın ağzından midesine geçeli çok oldu
Kırk kulp
telaşıyia yüklendığimız para kazan da nasıl kazanırsan
kazan sorumluluğunun insanlığımızdan alıp götürdü-
ğü değerieri görmezden mi geliyoruz?
Bu insanlık değerlerini artık yere çakılmakta olan
hoşgörü zeplınimızdeki fazlalıklar olarak görüp birer
ikişer ruhumuzdan sılip atıyor muyuz ne?
Ne zaman 'Hayatımı nasıl kazanacağım?' sorusu-
nun girdabında boğulmaya yüz tutsam; o koca yürek
babamın 'Dünya kırk kulplu kazan, birinden tut, sen
de kazan' demesiyle rahatladığım zamanlar çok geri-
dekaldı...
Yani ışsizlik değil derdim, işsız olmanın ağırlığı altın-
da kalmanın insanın omurgasını ne hale getirdiğini de
bilenlerdenim!
Gün boyu işyerinde sürüklediğiniz zaman sizi eğer
akşamları sevdiklerinize götürecekse ve lokmayı bile
paylaşabileceğiniz bir yer ise burası; çalışmak zor gel-
mezinsana...
Çocuğunuzun içtiği süte dönüşecekse para kazan-
mak için verdiğinız emek, çektiğiniz sıkıntı; insan bay-
ram yerindekı atlıkannca gibi görür işyerini...
Sevgilinize aldığınız kırmızı karanfilin kokusuna çev-
rilebiliyorsa günlük koşuşturmanın yorgunluğu; çalış-
mak ve yorulmak ne güzel şey diyebilirsıniz...
Canımız yana yana, bedelini ödeye ödeye biriktir-
diklerimiz bize yardımcı olmakta ve çıkarianmızın önü-
ne geçmekte gecikiyor bazen!
'Doğa boşiuk kabul etmez' sözünü doğrularcasına
yerine yenisini koymadığımız sürece yıtirdiğimiz her
değer istemediğiniz renklere dönüşur yaşamımızda...
Emeğinizi yüksünmeden, erinmeden harcadığınız
işyeri saatleri insanlarınızaayırabileceğiniz kaliteli da-
kikalaradönüşsün...
lyi bir gün olsun yann..."
Yunanistan Başbakanı
Simitis, Dışişleri Bakanı
Yorgo Papandreu'yu
makamına çağırarak:
- Kusura bakma ama
seni bakanlıktan almak
zonındayım, demiş.
Çünkü bu işi senden
daha iyi yapan biri var.
- Yaaa... Kimmiş o?
- Yaşaros Yakışos!
Can Ozan
SESSİZSE
{•••••
• *.~
• '—
-.---:
r
^
DASIZ(!)
rıV:>-
L*-V.-;- • - -
—. ; •-- •' -
|T;.-.|V
=£2. ::.'.•:• 1
liıiıi
r. - -"- -
Yüksek Yerilim Hatt
erdincutku' yahoo.com
Benim sadık yarim KARA SEVDAdır!
İmzalanmamış sözleşmeye noter tasdiki
Üsküdar 7. Noteriiği'nde 21 Ocak
2002 tarih ve 01772 sayı numarası ile
düzenlenmiş bir belge var... Belge bir
kamu kurumu ile bir kooperatif arasın-
da yapılmışsözleşmeyi içeriyor. Üskü-
dar 7. Noteriiği'nde düzenlenen belge-
ye göre taraflar arasındaki sözleşmenin
imzalı bir nüshasının noteriikte saklan-
dığı ve ibraz edilen belgenin imzalı söz-
leşmenin aynısı olduğu beyan ediliyor.
Üsküdar 7. Noteriiği'nde 12 Şubat
2002 tarih ve 04518 sayı numarası ile
düzenlenmiş bir başka belgede aynı ka-
mu kurumu ile aynı kooperatif arasında
yapılmış aynı sözleşmenin bir örneğı yi-
ne imzalı bir nüshasının noteriikte saklı
bulunduğu kaydı düşülerek hazırtanıyor.
Fakat gelin görün ki... Kadıköy 1. Asliye
Ticaret Mahkemesi'ne sunulan noter-
den tasdikli sözleşmenin noterde sakla-
nan nüshası istendiğinde, sözleşmede
kamu kurumunun yetkililerinin imzası-
nın bulunmadığı ortaya çıkıyor. Yani, or-
tada imzalanmış bir sözleşme yok!
Ama Üsküdar 7. Notertiği'nde düzen-
lenen iki belgeye göre, sanki sözleşme
imzalanmış!
Mahkeme, "Dava konusu olan söz-
leşme aslı gerçekte bulunmadığı halde
aslı kendisindeymiş ve sunulmuş gibi
tasdik eden Üsküdar 7. Noteriiği hak-
kında müsnet eylemden dolayı cezai
soruşturma açılması için Üsküdar Cum-
huriyet Savcılığı'na suç duyurusunda
bulunulmasına, gerekli belgelerin Kadı-
köy Cumhuriyet Savcılığı vasıtasıyla
gönderilmesine, sonucu hakkında bilgi
istenilmesine" karar veriyor.
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCt
Dublîn'e Hazırlık...
Her biri binlerce yaşındaki
kentlerimizde yaşadıkları "mo-
denı*(!) yap-sat apartmanlann-
dan yola çıkıp, 700 yaşındaki
Kopenhag'ın tarihsel mekânla-
nndaAvnıpalılarla buluşan siya-
silerimiz, Türkiye'nin AB üyeli-
ği için istedikleri "tarihi'' elde
edemediler...
Şimdi, 2 yıl daha "kriterlere
uyum" sınavını yaşadıktan son-
ra 2004 'ûn Aralık ayında bu kez
de Dubtin'de "tarih pazarhğT
yapacaklar...
Ben eminim ki eğer İrian-
da'nın bu "bDbiogfci" başkentin-
de de aynı kimliksiz ve kent kül-
türü yoksunu apartman dairele-
rinden yola çıkıp giderlerse, um-
duklannı yine sağlayamayacak-
lar...
Çünkü, daha yıllar önce Dub-
Bn Belediyesi'nın bir büyük met-
ropol başkentte bile yeni bina
yüksekliklerini "ençoklOkatia"
sınırladığı bir imar düzeninin ar-
dındaki "rant yerine ırjgarhk"
anlayışının ne anlama geldiğini
kavramakta zorluk çekecekler...
Dublin'i de diğer tüm A\Tupa
kentleri gibi, tarihsel doknsunn
tu" da güney kesimdeki Dubtin
Üniversitesi ile ünlü "St Stepben
Bahçekri" arasında yer alıyor...
Bugünkü meclisin merkezi ise
1745 tarihli Leinster EvL. Aynı
alanda Victoria dönemi mimari-
sındeia Lhısal Kütüphane ve tr-
landa Müzesi gibi bınalann yani
sıra, tayıdaki iskeleler boyunca
sıralanan birçok anıtsal yapı
Dublin'de tarihi, geleceğe taşı-
yor...
Bunlarla bütünleşen, doğuda-
ki Merrion ve güneydeld Rtz-
wüHam meydanlan ile Graftson
Caddes gibi arterlerde dolaşan
herkes, "geçmişesaygılıbiryaşa-
mm" haklı gururunu taşıyor...
Talan yerine kimlik,
Işte, bizde de vaktiyle var olan
bu kent saygımızı yok eden ve ta-
rihsel gururumuzu da gün geç-
tikçe unutturan "arsa ve emlak
rantjnasevdalT poliokalann ar-
dındaki "talan güdüsü" ile Dub-
lin'i de uygarlığın bir başka gü-
zel kenti yapan "kimlik ve kül-
tür" anlayışının 2 yıl sonrakı kar-
şılaşmasına acaba nasıl "hazır-
lannMk"gerekir?...
Örneğin, şu "imar
uzmanı" bele-
diye başkanlı-
2Q04'te de "Vıking mimarisiyle
r
' tanısılacak_. (Kylemore Şatosu)
sürdüren" bu kimlikli kent yap-
ma hedefındeki bu çağdaş anla-
yışı yıllardır Türkiye'den dışla-
dıklan için de Avrupah meslek-
taşlanyla şöyle "Avrupah" gibi
bir "dryalog" kuramayacak, pa-
zarhğı yine arsa tüccan tarzında-
ki "poİemikkrijie'' idare ede-
cekler...
Görecelderi manzara,.
Tıpkı Kopenhag gibi, iki yıl
sonra da Dublin'de görecelderi
"kentve mimarhk manzarasınT
şimdiden özetle)'elim:
Irlanda ile aynı adlı denizin
birleştiği koyu sarmayalan ovada
12. yüzyıl sonlarında kurulan
Dublin'de Vîking, Norman ve
George dönemlerinin mimari
peyzajı titizlikle korunmaya ça-
lışüıyor...
Büyüme ve yayılmanın, eski
merkezdeki Dubİin Şatosunun
hâlâ kentin "tam ortasmda" ka-
'.acak şekilde olmasına özen gös-
terilirken, 1919 "daki bağımsızhk
kararının onaylandığı trlanda
Vleclisi'nin de toplandığı 1705
yanınu "BeJedheBaşkanıKonu-
ğından şimdi TBMM'ye girenler
bir araya gelip, bizde de beledi-
ye başkanlannın artık "tarihi yı-
kan apartmanlarda"' değil, doğ-
rudan o tarıhî binalan konut ola-
rak kullanmalan için yasa çıkar-
tamazlarmı?..
Ya da kentlerdeki yapı yüksek-
liklerinin "yaOnmcmın isteğiy-
le" değil, kent peyzajındaki tari-
hî binalann kotlanyla belirlen-
mesi karannı daha geç kalınma-
dan alamazlar mı?...
Bu gibi "Dublin'e hazntk"
önerilerimiz, ilerleyen günlerin
de konusu olacak... Ancak şim-
düik şu kadarla yetinelim ki; ta-
rihsel ve kültürel mirasımızı or-
tadan kaldırmaya dayalı imar ve
kentleşmepolitikamıza artık son
vermezsek, Dublin'de de yine
"dıiş kmkhğı'' yaşayabiliriz...
Çünkü "medeniyetleri buhış-
turahm" diye gittiğimizde, eli-
mizde hiç değilse "buhışturabi-
leceğimiz bir medeniyet mirasj-
nın" da kalması gerekmiyor
mu?...
OekincKı cumhuriyet.com.tr.
KİM KtME DUM DUMA BEHİÇAK behicakfa turk.net
ÇÎZGİLİK
o
o
o
o
• o
KÂMİL
O
o
o
MASARACl
O
o
c
o
o
o
° J •
o /^
f
• s
o
1 ?
\ 1
/ 1 °
o
0
0
o
0
0
0
0
o
o
o
o
o
0
O
0
HARBİ SEMİHPOROY semihporoy@yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 22Arabk
SUGÜN,
ILYUŞIN E-36 O£N£ME UCUŞU..
S/V/L
, /{.*: UÇUŞUA/Ü
Şrr. ÜNLÜ MÜtf
Yl/ŞİAJ'/M
SEGG£/ K f'L-
OUUAl
, S3,S MSTIÇ£ U2UMMK7M-
-S6, Bt/rüı*. g/e UÇAKTT. oepoc/>e' OOLU
+6OO tes». H/Ç WMEO£M UÇA8fLiyO&; S44rT£
/ tS/A/ /Çı\ 31-3+3 Oru-
B/ÇİMİYL£ 3SO yOLCU fC^P)^Ser£L/>1Of.3U UÇAK,
SOVr£7Z£R'/fi/ /CfCj Çf'FT tCOGİOO&M MOD£LİrDf. 1379 Yf-
UNPAN
1T-86 ,
BAKIRKOY 4. SULH HUKUK
MAHKEMESÎNDEN
EsasNo: 2002,1005
Karar No: 2002 1127
Istanbul, Beşiktaş, Arnavutköy Mahallesi, C:2, H:810'da nüfusa kayıtlı Ibrahim Ethem oğlu. Zehra'dan olma 28.5.1928 d.lu
mahçur Celalettin Arif Çetin'in MK'nun 405. mad. gereğince kısıtlanmasına. kendisine aynı hanede nüfusa kayıtlı eşi Mustafa kızı
Fatma Sabiha'dan olma 01.03.1939 d.lu Ayla Çetin'in MK'nun 413. mad. gereğince vasi atanmasına 19.12.2002 tarihinde karar ve-
rilmiş olup itirazı bulunanlann 10 gün içerisinde mahkememize müracaat ehneleri ilanen tebliğ olunur. 19.12.2002
Basm: 85128
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU
AKP'nin llginçlikleri
Üzerine
Geçen hafta dört günlüğüne Istanbul'a gelen bir Al-
man arkadaşımla Istiklal Caddesi'nde yürürken, o an-
da aklına nereden estiyse, "Yeni hükümeti nasıl bu-
luyorsun?" diye sordu. "llginç buluyorum..." dedim.
"Nasılyani?" gibisinden yüzüme bakınca, "Bu hükü-
metyapması gerekenleriyapmayıp, yapmaması ge-
rekenleriyapıyor..." diyeekledim. Ama baktım, sor-
mak istediği başka sorular da var, bir kafeteryaya gir-
dik, sakin bir masa buiup, oturduk.
Daha önce de birkaç kez yazdım... Bu Almanlar za-
ten bir tuhaf oluriar, ama bizimki sanki tuhaflığın taç-
sız kraJı... Dönüyor, dolaşıyor, bana Avrupa Birligi'ni
soruyor. Sanıyor ki biz eğer Avrupa Biriiği'ne gire-
mezsek yok olacağız, yeryüzünden silinip gideceğiz.
Neyse, "2004 sonunda bakanz..." deyip kapattım
konuyu. Bu sefer de "Ya bunlarsizikeserlerse..." di-
ye tutturdu. "Kim?" diye sordum, "Onlar" dedi, "ye-
nigeienler..." Bunlan kafasına kim soktuysatam sok-
muş! "Kesmezler, bunlar başka..." diyorum, o hâlâ
"Keserier..." diye inatlaşıyor benimle. Biraz sesimi
yükseltince susar gibi oldu. önündeki döneri yeme-
ye başladı.
Almanlann bir de yemek öncesi nazlan vardır... Da-
ha önce görmedikleri, tatmadıklan Türk yiyecekleri-
ne kuşkuylayaklaşıriar. "Almayayım..."diye nazlanır-
lar, biraz ısraredince, "Ehpeki, çokazama.."derler.
Ama ilk lokmadan sonra topla tüfekle kaldıramazsı-
nız masadan... O da iki tabak yiyip üçüncüsünü iste-
di garsondan. Şaşkın gözlerie bana "Getireyim mi
abi?" diye soran garsona bir tabak daha getirmesini
söyledim. O yedikçe ben de kafamı dinliyorum çün-
kü...
• • •
Tabağının kenanndaki yoğurdu aynen bir Türk gibi
ekmeğiyle sıyınp ağzına attı. Yüzünde, karnı doymuş
insanlardaki o mutlu ıfade, "Anlatbakalım öyleyse..."
dedi, "neymiş bu adamlann ilginçlikleri?" Aramızda
eski bir hukuk var, dört yıl aynı sınıfta okumuşuz. Di-
şimi kıranm da kalbini kıramam Wolfun. Ama iyi de
Türkiye hakkında çok az şey bilen, o az bildikleri de
baştan sonra yanlış olan bir Alman'a "Ihale Yasası"
nasıl anlatılır? Bak VVolf, bunlar seçimlerden önce her
türiü yolsuzluğu ortadan kaldırmaya söz verdiler. En
büyük yolsuzlukların "ihale kaşkarikolan"ndan ileri
geldiğini, bu nedenle ilk işlerinin ilgili yasayı değiştir-
mek olacağını söylediler. "Şimdiyse bir yıl daha kal-
sın diyoriar!" desem. ne anlar bundan?
Ya işkenceye verdikleri örtülü destek? Cumhuriyet
Halk Partisi'nin "Işkence suçundan mahkûm olanlar
milletvekili seçilemesin" yollu önergesini reddettiler
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde. (5ysa liderieri Re-
cep Tayyip Erdoğan, "Işkencenin kökünü kazıyaca-
ğız!" diye söz vermişti Avrupa Biriiği'ne. Tam bir "bu
ne perhiz, bu ne lahana turşusu" durumu yani. Bu-
nu anlatsam, "Acaba Meclis'e sokmakistedikleriiş-
kenceci arkadaşlan mı var AKP'lilerin?" diye düşü-
necek. Eski bir arkadaşım da olsa, sonuçta "elin oğ-
lu" olan bir Alman niçin kuşku duymaya başlasın bi-
zim milletvekillerimizden? "Alın teri, yetim hakkı" de-
diler, "ad;7 kazanç, adil vergi" dediler, ama ilk işleri
"mali milat"\, "nereden buldun"u kaldırmak oldu.
"Para kazan da nasıl kazanırsan kazan!" cingözlüğü-
nü temel felsefe olarak benimsediler. Bu da ilginçti ta-
bii. llginç olmasına çok ilginçti de bir yabancıya an-
latılacak şey değildi.
0 "ilginçlik" sözünü ettiğime edeceğime çoktan
pişman olmuştum ama yapacağım bir şey yoktu ar-
tık. Kafam çatlayacak gibiydi... Kalktık, Taksim'e doğ-
ru yürümeye başladık. Sular Idaresi'nin köşesindeki
"âmâ orkestrası" herzamanki yerini almış, "Biz Hey-
beli'de her gece... "yi çalıp söylüyortar. O anda akıl-
ma geldi, "Bak" dedim, "eskiden buraya büyük bir
camiyapmakistiyoriardı, vazgeçtiler..."Yüzümebak.-
tı. "Bu kadarmı?" diye sordu. Evet, bu kadar..." de-
dim, "başka ne gibi bir ilginçlik bekliyordun ki?.."
NOT: Bu yazıyı yazdıktan sonra aklıma geldi. Pa-
zar günü kafayı takacak bir soru değil ama... Biz"/-
mam"\a, "hoca"yia, "türbanla mürban"\a oyalanır-
ken acaba malı başka yerden mi götürecek bu AKP'li-
ler?
(e-posta: dkavukcuoglu6superonline.com)
(Faks:0212-234 68 73)
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
1 2 3SOLDA.NİSAĞA:
1/ "Değersiz,
bayağı, kötü"
anlamında
argo sözcük.
11 Yunan mi-
tolojisinde
aşk tannsı...
Hamurun, fi- 6
nna verilme- J
den önce din- g
lenmesi için
üzenndebek- °
letildiği tahta. 3/Çöl
bölgelerinde bazı
çukurlann tabanını
kaplayan tuzlu ve
killitoprak... Parlak .
kırmızı renkte bir
süs taşı. 4/ Pirinç ve
şekerkamışından el-
de edilen bir tür ra-
kı... Eski Mısır ina-
nışında insan ruhu.
5/ Panltısını arttrrmak için elmas taşlannın altına
konan ince metal yaprak... Büyük kent serserisi.
6/Parola... Divan edebiyatının en büyük hiciv şa-
iri. 7/DemiryoIu... Sıkıştınlmış talaş ve yonga-
dan yapılan tahta. 8/Yeni bir şey bulma... Gerçek.
9/ "Yalan dolan, hile" anlamında argo sözcük.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Engel... Olgunlaşmak üzere olan tahıl. 2/ Ka-
rakter... Kesilen ağacın yerde kalan kütük dibi. 3/
Macaristan'da üretilen ünlü bir şarap... Özel ge-
zinti gemisi. 4/ Teknelerdeki hamuru kazımaya
yarayan araç... Uzaklık işareti. 5/Eski Mısır'da gü-
neş tannsı... Notada durak işareti. 6/Kalın bükül-
müş sicim... Aynı adlı ağaçtan elde edilerek he-
kimlikte kullanılan ıtırlı bir madde. 7/Köpek ve
ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan
yiyecek... Rüzgânn estiği yönü göstermek için di-
rek şapkalannın üzerine yerleştirilen alet. 8/ Ja-
ponya'da bir kent... Ince ve uzun metal şerit. 91
Meyve, sebze satmak için kurulmuş derme çat-
ma dükkân... Dört Halife'nin sonuncusu.